Düzenleyen
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sinema Kulübü ve İletişim Bilimleri Fakültesi
“AÇILIŞ FİLMİ”
SESİME GEL/WERE DENGE MIN
Yönetmen/Director: Hüseyin Karabey
Oyuncular/Cast: Feride Gezer, Melek Ülger, Tuncay Akdemir, Sabahettin Dağ, Kadir
İlter
105”, DCP, Renkli-Colour, Türkiye/Turkey
Van’ın Gevaş ilçesinde bağlı bir köyde silah olduğuna dair ihbar alan askerler,
herkesi köyün meydanına çıkarır. Ve silahlar getirilene kadar gözaltına
alacakları hiçbir erkeği serbest bırakmayacaklarını söylerler. 60 yaşındaki
Berfe ve 8 yaşındaki torunu Jiyan’ın olmayan bir silahı bulma yolculuğu burada
başlar. Jiyan’ın babası da gözaltına alınanlar arasındadır.
Masallar ve dengbejler eşliğinde, zengin bir anlatımla seyirciyi yola çıkaran
film, Latin Amerika’nın en köklü festivali Del Plata Film Festival’da en iyi
yönetmen dahil 3 ödül birden aldı. Daha önce İstanbul Film Festivali, Milan Film
Festivali ve Rotterdam’da düzenlenen 2. Lale Film Fetivali’nden de ödüllerle
dönmüştü.
Soldiers gather everyone in the center of a village that is in Van; after they
are notified that there are guns in the village. Then soldiers threaten the
villagers that there will be no release until the guns are delivered to them.
Afterwards, 60 year-old Berke and her granddaughter Jiyan’s journey begins.
Jiyan’s father is one of the people under custody.
Come to my voice, which offers a journey to its audience with stories and
dengbejs (musicians/storytellers), won 3 awards from the most longstanding
festival Del Plata including the best director. It also won several awards from
film festivals such as Istanbul, Milano, and Rotterdam.
ANNEMİN ŞARKISI
Yönetmen/Director: Erol Mintaş
Oyuncular/Cast: Feyyaz Duman, Zübeyde Ronahi, Nesrin Cavadzade
90”, DCP, Renkli-Colour, Türkiye/Turkey
Yaşlı bir kadın, öğretmen bir oğul ve bitmeyen bir zorunlu göç hikayesi… Film,
mecburen taşındıkları İstanbul’da kentsel dönüşüm rüzgarından nasibini alan ve
tekrar taşınmak zorunda olan anne Zübeyde ve oğlu Ali’nin yaşamına odaklanıyor.
Günlük hayatlarına geçmişin travmatik izleri sıkça yansıyan ikili, Ali’nin
gelecek planları ve annenin geçmişe olan özlemi arasında denge kurmaya
çalışıyor.
Annemin Şarkısı, Altın Portakal’da En İyi İlk Film dahil olmak üzere 4 ödül
birden alırken, Saraybosna Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu
ödüllerine layık görüldü.
An old woman, a son that is a teacher, and an endless mandatory migration story…
The film focuses on the mother Zubeyde and her son Ali ‘s lives, which are
forced to migrate in Istanbul and also be forced to move again after getting the
negative effects of big city life. While they have been trying to balance Ali’s
future plans and Zubeyde’s nostalgia, their traumatic past continues to affect
them in their daily lives.
Song of My Mother won 4 rewards including the best movie at Altin Portakal Film
Festival, and as well as the best movie and the best actor at Sarajevo Film
Festival.
BÖCEK
Yönetmen/Director: Bora Tekay
Oyuncular/Cast: Uğur Bilgin, Leyla Yüngül, Barış Yılmaz Gündüz, Engin Karabacak,
Haluk Özenç
79”, DCP, Renkli-Colour, Türkiye/Turkey
Böcek, sevdiği kadına kavuşmak için çareyi film çekmekte bulan korsan DVD’ci
Uğur ve çocukluk arkadaşı Barış’ın hikayesini konu alıyor. Fasülye’nin yönetmeni
Bora Tekay’ın 14 sene sonra sinemaya dönüş filmi olan Böcek, bir filmin nasıl
çekildiğini, film çekerken karşılaşılan zorlukları samimi, komik ve özgün bir
şekilde anlatıyor. Sektörel taşlamalardan da kaçınmayan ve tam bağımsız olarak
çekilen Böcek, özellikle film çekme hayali kuranlar için fazlasıyla iyi bir ders
niteliği taşıyor.
!f’te en komik film ve en kült film adayı seçilen Böcek, Canada International
Film Festival’da Rising Star ödülüne layık görüldü.
Böcek is about a copied-dvd seller Ugur who shoots a movie as a last chance to
reunite the woman he loves, with the involvement of his childhood friend Ugur.
Bora Tekay, who directed Fasulye 14 years ago, explains the process of shooting
a film and its difficulties that are faced; in a genuine, funny and unique way
in this movie. Bocek is a fully independent movie and as a result it does not
avoid sectoral criticism.
This movie is also a perfect lesson to those dreaming of shooting a film.
Böcek was the nominee for the funniest and most cult movie at !f, was also the
winner of the Rising Star award at Canada International Film Festival.
BALIK
Yönetmen/Director: Derviş Zaim
Oyuncular/Cast: Bülent İnal, Sanem Çelik, Myraslava Kostyeva Akay, Nadi Güler
80”, DCP, Renkli-Colour, Türkiye/Turkey
İnsan ve doğa… Birbirlerine bu kadar yakın ama bir o kadar da uzak.
Geleneksel Türk Sanatları üçlemesinin ardından, doğa üçlemesinin 2. filmi
Balık’la seyircisini selamlayan Derviş Zaim filmini; “doğa ile arasına eski
zamanlara göre daha fazla mesafe koyduğuna inandığı insanoğluna doğaya karşı
işlediği kabahati mütevazi bir anımsatma girişimi” olarak nitelendiriyor.
Film, küçük bir balıkçı köyünde yaşayan balıkçı ailesinin başına gelen bir
hastalık olayını ve bu durumun doğaya etkisini konu alıyor. Doğa ve insan
arasındaki sürdürülebilir ilişkinin bir türlü kurulamamasına dikkat çeken film,
21. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülüne layık
görüldü.
Human and nature… They are so close to and far away from each other at the same
time.
Dervis Zaim salutes his audience with the second movie of his Nature trilogy;
Fish. After his Traditional Turkish Arts trilogy, he defines his new movie as
“the humble reminding attempt of the humans’ ongoing shame against the nature”.
He also believes that the distance between the nature and humans getting drifted
apart nowadays then it used to be.
The movie is about a disease incident that happens to a family in a fishermen
town and its effects to the nature. The movie, is rewarded the best screenplay
in the 21st International Altin Koza Film Festival, highlights the lack of an
ongoing relationship between the nature and humans.
NEDEN TARKOVSKİ OLAMIYORUM ?
Yönetmen/Director: Murat Düzgünoğlu
Oyuncular/Cast: Tansu Biçer, Vuslat Saraçoğlu, Esra Kızıldoğan, Menderes
Samancılar
110”, DCP, Renkli-Colour, Türkiye/Turkey
“İlkelerine bir kez ihanet eden insan hayat ile olan saf ilişkisini yitirir.”
Her güne Andrei Tarkovsky’nin bu sözüyle uyanan Bahadır, ilkelerinden ödün
vermeden bir yaşam sürmek ve Tarkovski gibi film çekmek istemektedir. Ancak
çekmek istediği filmin senaryosunu beğendirmek ve filme bütçe bulmak o kadar
kolay değildir. Bu sırada Tv için türkü filmleri çeken Bahadır, sosyal çevre,
kız arkadaş ve iş hayatı ile kendi gerçekleri arasındaki uçurumun gün geçtikçe
arttığının farkına varır. Bahadır kendi gerçekleriyle sadece rüyalarında
buluşmaktadır.
Yönetmeni Murat Düzgünoğlu’nun hayatından izler taşıyan film, Altın Koza’da
Yılmaz Güney Ödülü, Altın Portakal’da En İyi Sanat Yönetmeni ödüllerinin sahibi
oldu.
“Nobody who has ever betrayed his principles can have a pure relationship with
life”. The main character Bahadir, who wakes up everyday with Tarkovsky’s quote
above, tries to shoot a movie without betraying his principles like Tarkovsky.
However, it is not an easy job to endear his script and find a budget. Moreover,
he can meet his own truth only his dreams. While Bahadir is shooting folk movies
for TV, he realizes that the distance between social environment, girlfriend,
and business life; and his own truth gets larger day by day.
The film, which has some reflections from Murat Düzgünoğlu’s own life, won
Yılmaz Güney Price at Golden Boll, and the best art director award at Golden
Orange.
CANNES SEÇKİSİ
GERONIMO
Yönetmen/Director: Tony Gatlif
Oyuncular/Cast: Celine Salette, Rachid Yous, David Murgia, Tim Seyfi, Aksel
Üstün
107”, DCP, Renkli-Colour, Fransa/France
Tony Gatlif’in son filmi Geronimo, gerçek anlamıyla tam bir Tony Gatlif filmi.
Geronimo, Fransa’nın güneyine yıllar önce yerleşmiş bir Türk ailesi ile İspanyol
ailesi arasındaki namus davası etrafında şekilleniyor. Bu davayı çözmek de
sosyal hizmetler gönüllüsü Geronimo’ya düşüyor.
Gurbette yaşayan iki farklı toplum ve iki farklı neslin kültürel değişimlerini,
müzik ve sokak kültürünü harmanlayarak sergileyen Geronimo, fazlasıyla dinamik
bir yapım. Gatlif’in sosyo-kültürel gözlemlerini izlerken sokağı sokaktaymış
gibi yaşayacak, rap, flamenko ve türkü ezgileriyle notalar arasında raks
ettiğinizi hissedeceksiniz.
Tony Gatlif’s last movie “Geronimo” can be considered as a complete Gatlif movie.
The movie is about a virtue matter that occurs between a Spanish family and a
Turkish family that migrated the south of France years ago. As a consequence, it
becomes a social service volunteer Geronimo’s duty to solve this conflict.
This movie highlights two differences between two nations and two generations at
the same time, and it gathers their music and street culture in a dynamic manner
as well. While you are watching Gatlif’s socio-cultural observations you fell
the streets; and find yourself dancing with all these rap, flamenco, and folk
melodies through the movie.
FORCE MAJEURE
Yönetmen/Director: Ruben Östlund
Oyuncular/Cast: Brady Corbet, Kristofer Hivju, Lisa Loven Kongsli, Johannes
Kuhnke, Clara Wettergren
118”, DCP, Renkli-Colour, İsveç, Danimarka, Norveç/Sweeden, Denmark, Norway
Söz konusu Kuzey Avrupa ise o film karsız olmaz. Force Majeure İsveçli bir
ailenin Alp Dağları’ndaki kayak tatilinde başına gelen bir olayı ve sonrasında
ailede dengelerin değişmesini konu ediniyor. Annenin eşine karşı oluşan
güvensizliği, babanın özgüvenin kaybolmasına neden oluyor.
Minimal anlatım, dozunda çatışmalar, doğal oyunculuklar ve iyi bir kamera arkası
işçiliği…Film Cannes 2014’te Belirli Bir Bakış Bölümü’nde Jüri Ödülü aldı ve
İsveç’in 2015’te En İyi Film Oscar Aday Adayı oldu.
We cannot think of a movie without snow when it comes to a Northern Europe.
Force Majeure is about an incident that strikes a Swiss family during their
winter vacation, and how this incident changes balance within the family. With
disbelief that the mom grows for her husband, father starts to lose his self-confidence.
Minimal expression, adequate conflicts, natural acting, and decent backstage
work… It won the UN Certain Regard Price at 2014 Cannes, and therefore is the
Swedish entry for the best foreign language film at the Academy Awards.
TİMBUKTU
Yönetmen/Director: Abderrahmane Sissako
Oyuncular/Cast: İbrahim Ahmed, Toulou Kiki, Abel Jafri, Fatoumata Diawara,
Hichem Yacoubi
97”, DCP, Renkli/Colour, Fransa-Moritanya/France-Mauritania
Müzik dinlemenin, futbol oynamanın, sigara içmenin ve bunun gibi sıradan
şeylerin yasak olduğu bir yer düşünün. İşte orası Timbuktu. Radikal bir islam
grubu tarafından yönetimi ele geçirilen şehir artık şeriat kanunlarıyla
yönetilmektedir. Bu karmaşa içinde kalan Kidane ve ailesinin hayatına odaklanan
filmde, ailenin kaybolan özgürlüklerle birlikte yeni hayata alışmasına tanık
oluyoruz. Sinematografisi ve müzikleriyle Cannes’da büyük beğeni toplayan
Timbuktu, senenin en çarpıcı yapımlarından biri olarak gösteriliyor.
Film, Cannes’da Ekümenik Jüri ve François Chalais Ödülü alırken, Chicago ve
Jerusalem Film Festivalleri’nden de ödülle döndü.
Imagine a place that listening music, playing football, smoking, or these kinds
of activities are forbidden. This place is Timbuktu. A city captured by a
radical Islamic group is ruled under Muslim canonical laws. In this film, we
witness Kidane and his family’s long gone freedom and their adaptation process
to this chaos. Timbuktu, which is adored with its cinematography and music at
Cannes, is one of the most striking films of the year.
Timbuktu won Ecumenical Jury and François Chalais awards at Cannes, and a few
awards from Chicago and Jerusalem Film festivals as well.
Özgürlük Dansı
Yönetmen/Director: Ken Loach
Oyuncular/Cast: Barry Ward, Simone Kirby, Andrew Scott, Jim Norton, Brian F.
O’Byrne
109”, DCP, Renkli/Colour, İngiltere-Fransa-İrlanda/England-France-Ireland
1930’larda iç savaşın eşiğindeki İrlanda’nın küçük bir köyünde kendi dans
okulunu açan Jimmy, insanlara zaman geçtikçe dans etmekten daha fazlasını
öğretmeye başlar. Hayal etmek, öğrenmek ve tartışmak için Jimmy’nin dans okuluna
gelen kişi sayısı gün geçtikçe artar. Ama bu durumdan tabii ki kilise ve
politikacılar hiç memnun kalmayacaktır.
İrlanda’nın müthiş doğası, müzik ve dans eşliğinde Ken Loach’un özlenen, özgür
olma dürtüsünü iliklerinize kadar hissettiren filmi Özgürlük Dansı, Cannes
2014’te Altın Palmiye için yarışmıştı.
Jimmy, opens up his own dancing school in a small village of Ireland during
1930s when the civil war is about to begin, starts to teach more than dancing in
time. The number of people comes to this dancing school increases day by day in
order to dream, learn, and discuss. However, this situation does not please the
church and politicians without a doubt.
With Ireland’s incredible nature, music, and dancing; Ken Loach’s extremely
freedom impulsive film Jimmy’s Hall was nominated for Palme d’Or at Cannes in
2014.
DÜNYA SİNEMASI
THE CUT
Yönetmen/Director: Fatih Akın
Oyuncular/Cast Tahar Rahim, Simon Abkarian, Makram Khoury, Kevork Malikyan,
Bartu Küçükçağlayan
138”, DCP, Renkli-Colour, Almanya/Germany
1. Dünya Savaşı, 1915 olayları ve kızını arayan bir baba… The Cut, Mardin’de
başlayıp Kuzey Amerika’ya uzanan bir yol hikayesi…
Fatih Akın, 71. Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan ve 5 ülkede, 15
milyon Euro bütçeyle çekilen The Cut’ın senaryosuna, Hrant Dink’in hikayesinden
esinlenerek başlamış ve Martin Scorsese’nin efsane senaristi Mardik Martin’le
birlikte yazmış.
The Cut, yönetmenin kişisel sinema serüvenine ışık tutan, etkilendiği isimlere
bakışını anlatan bir yol hikayesi aynı zamanda. Film Elia Kazan, Scorsese, Clint
Eastwood, Terrince Mallick, Sergio Leone ve Bertolucci gibi ustalara bir saygı
duruşu niteliği de taşıyor.
World War 1, 1915 incidents, and a father searching for his daughter… The Cut is
a road story staring from Mardin all the way through North America. Fatih Akin,
the director, was influenced by Hrant Dink’s story while he started to write
this movie with Mardik Mardin, the legendary scriptwriter of Martin Scorcese.
Movie’s shot in 5 different countries with some 15M euros of budget and the
premiere was at Venice International Film Festival.
As it is mentioned above, The Cut is a road story that also enlightens
director’s professional life and as well as some of his insights about people
that have influenced him. To sum up, this movie can be seen as a special respect
to the masters such as Elia Kazan, Scorcese, Clint Eastwood, Terrince Mallick,
Sergio Leone, and Bertolucci.
BİRE BİR
One On One
Yönetmen/Director: Kim Ki Duk
Oyuncular/Cast: Dong-seok Ma, Young-min Kim, Tee Yoo, Yi-Kyeong Lee
122”, DCP, Renkli-Colour, Güney Kore/South Korea
“Bu film yaşadığım ülke, Güney Kore hakkında. Eğer kendinizi öldürülüyor gibi
hissetmiyorsanız, bu filmi seyretmeyin”… Kim Ki Duk, Venedik Film Festivali’nde
Feodora Ödülü alan filmi Bire Bir için bu sözleri kullanıyor.
Filmde bir cinayet ve sonrasındaki gelişmeler, alışık olduğumuz Kim Ki Duk
şiddet betimlemeleriyle perdeye yansıyor. Cinayetin izini süren Gölgeler
Tarikatı, olayın arkasındaki 7 kişiyle tam anlamıyla yüksek gerilim hattında
hesaplaşıyor.
“This movie is about South Korea, where I live. Do not watch this movie if you
do not feel yourself being murdered… “ Kim Ki Duk states the above for his
Feodora Award winner film at the Venedik Film Festival. “One on One” is about a
murder and further developments, which is presented in a familiar way of Kim Ki
Duk violence and description. An order of shadows that traces the murder,
revenges 7 people who is behind that murder on a high-tension edge.
HUMAN CAPITAL
Yönetmen/Director: Paolo Virzi
Oyuncular/Cast: Fabrizio Bentivoglio, Matilde Gioli, Valeria Bruni Tedeschi,
Guglielmo Pinelli, Fabrizio Gifuni
109”, DCP, Renkli-Colour, İtalya-Fransa/Italy-France
Ölen bir kişi için verilecek tazminatın bedeli nasıl belirlenir? Bir yabancının
trajik ölümünü 3 bölüm, 3 sıradışı karakter, 3 farklı bakış açısı üzerinden
anlatan Human Capital, para, arzu ve insanlığa verilen değer üçgenindeki gel-gitleri
tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Draması, kurgusu ve oyunculuklarıyla çok
ses getiren Paolo Virzi’nin filmi, 2015’te İtalya’nın Oscar Aday Adayı. Film,
ulusal ve uluslararası alanda birçok ödüle layık görüldü.
How is compensation decided after the one’s dead? Human Capital tells one
stranger’s tragic dead through 3 parts, 3 extraordinary characters, and 3
different viewpoints. It evidently reveals the relationship between money,
desire, and humanity triangle. Paolo Virzi’s film has a lot of impact on the
industry with its drama, fiction, and acting. Human Capital is the Italian entry
for the best foreign language film at the Academy Awards 2015, and therefore it
has already won many national and international awards.
GECE YARISI
Nightcrawler
Yönetmen/Director: Dan Gilroy
Oyuncular/Cast: Jake Gyllenhaal, Rene Russo, Riz Ahmed, Marco Rodriguez, Bill
Paxton
117”, DCP, Renkli/Colour, USA
Sokakta tanık olduğu bir olayı kamerasına da kaydeden Louis Bloom, olayın haber
değeri olduğunu fark ediyor ve Los Angeles sokaklarını kendi oyun alanı haline
getiriyor. Kazalar, yangınlar, cinayetler ve ucunda para olan her şey… Los
Angeles sokaklarında olan biten ne varsa artık Louis Bloom’un kapsama alanında!
Reyting arttıkça ahlak kuralları azalıyor, gerçek haberler yerini kurgulanmış
haberlere bırakıyor. Toplumsal şiddet, medya ve para ilişkisi gözler önüne
seriliyor. Senenin en iyi aksiyonu olarak gösterilen Nightcrawler, takip
sahneleri, gerilimi yükselten detayları ve Jake Gyllenhaal’a Oscar adaylığı
getirmesi muhtemel oyunculuğuyla, sizi salona değil sokağa davet ediyor.
After recording an eye-witnessed incident on a street, Louis Bloom realizes that
this record has some value. Then, he transforms LA streets to his playground.
Accidents, fires, murders, and everything that ends up with money… All is in
Louis Bloom’s radar that is going on within LA streets now! By the time these
records become more popular, real news are replaced by the fictioned and fake
ones. The relationship between social violance, media, and money is revealed in
this film. Considered as the best action movie of the year, Nightcrawler invites
you to streets with chasing scenes, high-tension details, and Jake Gyllenhall’s
Oscar nominee worth performance.
ÖZEL GÖSTERİM
TEPECİK HAYAL OKULU
Yönetmen/Director : Güliz Sağlam
Kamera/Camera : İlker Berke, Frank Massholder, Güliz Sağlam
55”, DCP, Renkli-Colour, Türkiye/Turkey
Hayatınızın merkezine saniyede 24 kareyi koyun, “tüm imkansızlıklara rağmen
sinema” yapın, her cümlenizi, her düşünüzü sinema aşkıyla doldurun… Yaşadığı her
anı görsellikle tasvir etme tutkusu, sinemayla büyülenmiş birine tüm yapım
zorluklarıyla, engellerle mücadele etme gücü verebilir mi?
Birbirinden özgün ve yaratıcı kısa filmleri ve tek uzun metraj filmi ‘Karpuz
Kabuğundan Gemiler Yapmak filmiyle tanıdığımız Ahmet Uluçay, bundan 12 yıl önce
beynindeki tümörle tanışır ve onu aldırmak için ilk ameliyatını olur. Bu film
seyirciyi, Uluçay'ın düşle gerçek arasında gidip gelen yaşamına paralel biçimde
hastane koridorlarının yarı karanlığından köye, çocukluğa, düşlere ve eşine az
rastlanır bir sinema tutkusunu anlamaya davet ediyor.
Put 24 screens into the center of your life… Make movies no matter what the
impossibilities are… Fulfill all of your words and dreams with the love of
cinema… All in all, can the passion of picturing every moment of life give the
power to compete all production difficulties?
Known for unique and creative short movies and only long-length movie “Karpuz
Kabuğundan Gemiler Yapmak”, Ahmet Ulucay was diagnosed with a brain tumor and
got his first surgery in order to remove the tumor 12 years ago. This movie
invites the audience to Ulucay’s life that is going back and forward within the
reality and delusion. Parallel to his life in hospital, this movie resumes to
tell a unique cinema passion from the dark hallways of the hospital; to the
village, childhood, and dreams…
8. Palto Film Günleri Başlıyor!
Palto Film Günleri 23 - 28 Aralık 2014 tarihleri arasında 8. kez Eskişehir’de! #paltonugiygel
İsmini aslen Gogol’ün Palto hikayesinden sureten ise düzenlenme aralığı olan kış
mevsiminden alan Palto Film Günleri, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim
Bilimleri Fakültesi ve Sinema Kulübü’nün desteğiyle 8. kez gerçekleşiyor.
Sponsorluğunu Eskişehir Büyükşehir ve Tepebaşı Belediyesi, A.Ü İletişim
Bilimleri Fakültesi, GOGO Project, La Puerta, Telefun, UniboardTV, Varuna
Memphis, Spacesheep, Logart Fair, Peyote, Nuh’un Ankara Makarnası, Kuru Kahveci
Mehmet Efendi, Simit Sarayı, Abacı Konak Otel, Calling dergisi ve Bakınız’ın
üstlendiği 8. Palto Film Günleri kapsamında gösterilecek 13 uzun metraj, 1
belgesel film ile Eskişehir yine sinemanın en iyi örnekleri ile buluşacak.
Açılış Filmi Sesime Gel, Partinin Adresi Yine Peyote!
8. Palto Film Günleri, 23 Aralık Salı günü Anadolu Üniversitesi Sinema
Anadolu’da Derviş Zaim ve Hüseyin Karabey’in katılımıyla açılacak. 12.00’de
Balık ve 18.00’de Sesime Gel gösterimlerinin ardından Derviş Zaim ve Hüseyin
Karabey seyirciyle buluşacak. 8. Palto Film Günleri’nde açılış coşkusu Peyote’de
Görkem Han Jr.’ın performansıyla zirveye ulaşacak.
Tüm Filmleri İzlemek İsteyene Palto Kart!
Bağımsız sinema örnekleriyle tam 6 gün boyunca Eskişehir’de tılsımlı bir
sinemasal alan oluşturacak 8. Palto Film Günleri kapsamında bu sene Yerli
Sinema, Cannes Seçkisi, Gece Yarısı, Dünya Sineması ve Özel Gösterim kuşakları
yer alacak. Palto Kart sahipleri, her filmi bir kez olmak üzere istediği seansta
izleyebilecek. Bu sene paltonuzu giyip izlemeye gideceğiniz filmlerin listesi
ise şöyle: Balık (Derviş Zaim), Böcek (Bora Tekay), Annemin Şarkısı (Erol Mintaş),
Neden Tarkovski Olamıyorum? (Murat Düzgünoğlu), Sesime Gel (Hüseyin Karabey),
Tepecik Hayal Okulu (Güliz Sağlam), Geronimo (Tony Gatlif), Force Maejure (Ruben
Östlund), Timbuktu (Abderrahmane Sissoko), Özgürlük Dansı (Ken Loach) Bire Bir
(Kim Ki Duk), The Cut (Fatih Akın), Human Capital (Paolo Virzi) ve Nightcrawler
(Den Gilroy).
Yönetmenler ve Oyuncular Seyircisiyle Buluşuyor!
8. Palto Film Günleri’nde Derviş Zaim, Hüseyin Karabey, Bora Tekay, Erol Mintaş,
Murat Düzgünoğlu, Güliz Sağlam ve filmlerin oyuncuları sinemaseverlerle kendi
filmleri hakkında konuşacak.
Atölyede Kimler Var?
Geleneksel hale gelen Palto Film Günleri atölye çalışmalarında bu sene sinema
yazarı, sinema programcısı Ceylan Özçelik, Işık Şefi Mehmet Cemal Toz,
sinemaseverlerin ufuklarını açacak.
Bir Palto Film Günleri Klasiği: “Askıda Bilet”
“Askıda Bilet” uygulaması, seyircilerin herhangi bir seansa bilet alıp gişeye,
yani askıya bırakması ile gerçekleşiyor. Ekonomik zorluk çeken sinemaseverler
gişeden biletlerini ücretsiz olarak temin ediyor. “Askıda Bilet” uygulaması ile
Palto Film Günleri “…rağmen sinema” diyenlere selam duruyor.