7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali

6-16 Mayıs 2004

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali
Büyükelçi sok. 20/4 Kavaklıdere, Ankara
E-mail : festival@ucansupurge.org
Web Sitesi - http://www.ucansupurge.org
Tel: 0312 427 00 20
Fax: 0312 466 55 61





‘Uçan Süpürge’den ödüllü kapanış

7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde, Uluslararası Film Eleştirmenleri (FIPRESCI) Ödülü ‘Bir Deve İçin Daha Kolay’ adlı filme gitti.
Ödülü, yönetmen Tedeschi adına Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Bernard Garcia, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün elinden aldı.
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Film Festivali, Büyük Tiyatro’da Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ün de katıldığı kapanış töreni ile sona erdi.
Törende, festivalde bu yılın FIPRESCI Ödülü’nü kazanan film de açıklandı. Fransa’dan yazar Gönül Dönmez Colin, Türkiye’den sinema yazarı Ayla Kanbur ve Yunanistan’dan film eleştirmeni Stratos Kersanidis’ten oluşan FIPRESCI jürisi, festivalin yarışma bölümüne katılan 10 film arasından Valeria Bruni Tedeschi’nin yönettiği ‘Bir Deve İçin Daha Kolay’ adlı filmi ödüle değer buldu.
Valeria Bruni Tedeschi'nin hem yönettiği hem de başrolünü üstlendiği 'Bir Deve İçin Daha Kolay'
Ödülü Tedeschi adına Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Bernard Garcia, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün elinden aldı. Gül, ödülü verirken, böyle büyük bir ödülü vermekten büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.
Abdullah Gül, kadınların sinemaya, Avrupa kültürüne ve dünya sinemasına ne kadar katkıda bulunduklarının bu festival ile ortaya çıktığını söyledi. Gül, daha sonra jüri üyelerine de birer plaket verdi.

BİLGE OLGAÇ BAŞARI ÖDÜLLERİ
Yarışmanın Bilge Olgaç Başarı Ödülleri’ne ise Yeşilçam’ın kadın oyuncularının şarkılarını seslendiren Türk sinemasının “gizli sesi, görünmeyen sanatçısı” Belkıs Özener layık görüldü.
Türkan Şoray dahil, Yeşilçam'ın kadın oyuncularının şarkılarını seslendiren Belkıs Özener.
Özener, ödülünü Yeni Lale Stüdyosu’nun sahibi Necip Sarıcı’dan alırken, “Uçan Süpürge. 35 yıl sonra beni görünür kıldığı için çok mutluyum” dedi. Özener, filmlerde seslendirdiği ünlü şarkılardan oluşan bir konser verdi.
Bilge Olgaç Başarı Ödülleri’nin bir diğer sahibi ise sinema konulu çok sayıda bilimsel esere imza atan Eskişehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Seçil Büker oldu. Prof.Dr. Büker ödülünü Prof. Dr. Oğuz Onaran’dan aldı.
Işıl Özgentürk’ün yönetiminde gerçekleşen ‘Senaryo Atölye’ çalışmalarının birincisi ise Caner Yalçın’ın ‘Yorgan’ adlı çalışması oldu. Yalçın’ın ‘Yorgan’ adlı senaryosu, Filma-Cass adlı şirketi tarafından kısa film olarak çekilmeye hak kazandı. Yalçın, şirketin sahibi Mine Vargı’dan ödülünü aldı.

GÜL, GAZETECİLERİ YANITLADI
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, törenden ayrılırken bir gazetecinin sorusu üzerine, TBMM’de kabul edilen Anayasa değişiklerinde kadınlara yönelik pozitif ayrımcılıkla ilgili düzenlemeyi “1934’ten bu yana kadınların yararına yönelik en büyük hamle” şeklinde niteleyerek, ancak bunun “biraz gölgelenir gibi olduğunu” söyledi.
Gül, yapılan düzenlemeyle pozitif ayrımcılığa ilişkin uluslararası sözleşmeleri Türk hukukunun parçası haline getirdiklerine ve onlara öncelik verdiklerine dikkati çekti.
Anayasa değişikliklerinde pozitif ayrımcılıkla ilgili düzenlemelerin kadınların beklentilerini tam olarak karşılamadığı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Gül, “Yapılan şey biraz gölgelenir gibi oldu ama 1934’ten sonra en büyük hamle yapılmış oldu. Birçok Avrupa ülkesinin anayasasında yazılı olan şekil getirildi, ayrıca onun da ilerisine gidildi” yanıtını verdi.
Bakan Gül, kadın belediye başkanlarının sayısının az olmasının hatırlatılması üzerine de sadece AKP’de değil, tüm partilerde kadınların daha az aday gösterildiğini belirterek, bu durumun düzeltilmesi için kadınları teşvik ettiklerini söyledi.
İl Genel Meclislerine yine en çok kadını AKP’den seçildiğini, ayrıca Cumhuriyet tarihinde en çok kadın milletvekilinin de yine AKP’den seçildiğini söyleyen Gül, ancak bunların yeterli olmadığını ifade etti.

17 Mayıs 2004








Türkiye karşıtı lobiye kadın kuruluşu olarak cevap veriyoruz.

Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, kadın örgütlerinin Le Mondede yer alması sayesinde Türkiye'nin AB yolunda bir şeyler yaptığını gösterme şansı yakaladığını söyledi.

France 3 televizyonunun bu haber üzerine 11 Aralıkta Türkiye'ye geleceğini belirten Güner, Fransız televizyonunun ülkemize gelerek kadın kuruluşlarının neler yaptığını görmek istemesi, AB sürecinde çok önemli bir adım. Hem çıkan haberle hem de böyle bir taleple Fransa'nın yaptığı Türkiye karşıtı lobiciliğe kadın örgütleri olarak son derece diplomatik bir dille cevap vermiş oluyoruz. dedi. Güner, Uçan Süpürgenin Türkiye'deki kadın örgütlerinin iletişim merkezi olarak bu adımlara büyük katkı sağladığını anlattı. Türkiye'deki kadının gerçek gündemini yansıttıklarını ifade eden Güner, Başta kadınlar olmak üzere tüm Fransız toplumuna kadın hakları konusunda ülkemizde yapılan çalışmaları aktarıyoruz. Özellikle AB sürecinde kadın-erkek eşitliği bağlamında çıkarılan yasaları anlatıyoruz. diye konuştu.

Uçan Süpürge, AB sürecinde kadın-erkek eşitliğinin bir an önce sağlanabilmesi için Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin parlamenterler el kitabını BMnin 8 resmi dili dışında ilk defa Türkçeye çevirdi. Meclis Başkanı Bülent Arınçın imzasıyla bütün milletvekillerine dağıttı. ABde kurulan Türkiye İçin Kadın İnisiyatifine üye oldu.

Uçan Süpürge ayrıca, geçen sene TRT ve AB işbirliğiyle gerçekleştirilen ve TRT 1 radyosunda yayınlanan kadının insan hakları konulu radyo programını 2005te yeniden dinleyiciyle buluşturmayı planlıyor. Her yıl düzenlenen Uçan Süpürge Film Festivalinin 8.sini de 5-15 Mayıs 2005 tarihleri arasında yapmaya hazırlanıyor.

zaman.com.tr
5 Aralık 2004








Festivalin Açılış Gecesi




Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit tarafından sunuldu.




Aramızdan ayrılan Neşe Ertürk'ün belgeselinin gösterileceği duyuruldu.




Suzan Avcı'ya Onur Ödülü Verildi.







Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 7 yaşında

AKP"nin Kültür Bakanlığı ve Radyo Televizyon Kurumu Uluslararası nitelikteki festivale desteğini azalttı

Geçtiğimiz günlerde 7'ncisi düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali geleneksel hale geldi.

Her yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirilen Festival'e bu yıl Bakanlığın katkısı sınırlı kalınca, 29 Ankara milletvekiline mektup yazarak destek isteyen Uçan Süpürgeye sadece CHP Milletvekilleri Yılmaz Ateş, Eşref Erdem, Oya Araslı, Gülsün Bilgehan'dan destek geldi.

Festivalin Ankara Büyük Tiyatro'daki açılış gecesine, kalabalık bir davetli topluluğu katılırken, festivalde gösterime girecek filmlerin sunumunu ise Türk sinemasının duayenlerinden Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun yaptı.
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali; Türk sinemasına karakter oyunculuğuyla yaptığı katkının yanı sıra, sadece "yıldız"ların var olduğu bir dönemde yan rollerde, "ikinci" kadın olarak başladığı sinema serüveni boyunca "kötü kadın"ın da "yıldız" olabileceğini gösterdiği ve 1956'da başladığı oyunculuk kariyerini ve sinemaya verdiği emeği 2000'li yıllara taşıyarak bir karakter oyuncusunun sağlam oyunculuk gücünü ısrarla koruduğu için Suzan Avcı'yı "Uçan Süpürge Onur Ödülü"ne değer buldu.

1998 yılında Uçan Süpürge'nin ilk Kadın Filmleri Festivali'nde adına yapılan bir belgesel ve yaptığı filmlerle anıldı Bilge Olgaç. Uçan Süpürge bu sinema sevdalısı kadını 6. Festivalden başlayarak her yıl, sinemanın değişik alanlarında başarıya ulaşmış kadınlara onun adına ödüller vererek yaşatmayı amaçladı.

7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali yıllarca sesiyle Yeşilçam'ın şarkılı filmlerine 'perde arkasından' can veren, 300'e yakın filmde dönemin ünlü yıldızlarının söyler gibi yaptığı şarkıları seslendiren, sinemamızın gizli sesi, 'görünmeyen kadın sanatçısı' Belkıs Özener'i; Sinema alanında çok sayıda değerli araştırma yayınlayan, özellikle göstergebilim ve psikanalitik çözümleme alanlarında Türkiye sinema yazınına önemli katkılar sağlayan, reklamlarda ve sinemada kadın temsilinden kadın yıldızlara kadar geniş bir alanda eserler veren Prof. Dr. Seçil Büker'i "Bilge Olgaç Başarı Ödülü"ne değer buldu.

Uçan Süpürge Koordinatörü Halime Güner, festivali 2 yıldır destekleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 350 milyar liralık festival bütçesine bu yıl 50 milyar vermesi, TRT'nin katkısının sadece program desteğiyle sınırlı kalması ve Òdevletin kadına karşı direncinin giderek artmasıÓ nedeniyle festivali 60 milyar lira borçla kapatacaklarını açıkladı.

08.05.2004








7. Uçan Süpürge Festivali başladı

7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Ankara'da düzenlenen bir törenle başladı. Festivalin açılışı sebebiyle düzenlenen töreni ünlü sinema sanatçıları Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun sundu.

Gecede, festivale katılan filmlerin kısa tanıtım gösterimi yapıldı. Festivalin açılış törenine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Yılmaz Ateş, Filistin'in Ankara Büyükelçisi Fuat Yasin, sinema sanatçısı Aydan Şener ve sanat dünyasının ünlü isimleri katıldı. Festivalin açılışı için Büyük Tiyatro'da düzenlenen ve Yeşilçam'ın ünlü isimleri Hülya Koçyiğit ve Eduz Hun tarafından sunulan törende, Türk Sineması'nda 'kötü kadın' rollerinde ünlenen Suzan Avcı'ya 'Uçan Süpürge Onur Ödülü' verildi. Ödül töreninde ayrıca, katkılarından dolayı Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Zeynel Koç, Başbakanlık Tanıtma Fonu yetkilisi Yusuf Baştürk, Ankara Büyükşehir Belediyesi Bel-Ya Genel Müdürü Avni Kavlak ve Nurol Holding yetkilisi Figen Çarmıklı'ya festivalin genel koordinatörü Halime Güler tarafından birer plaket verildi. 16 Mayıs'a kadar sürecek olan 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Festivali'nde bu yıl 64 kadın yönetmenin 84 yapıtı izleyicilerle buluşacak.

07.05.2004








Gri Ankara'ya rengârenk festival

Şükran tfücel

Ankara'da bir festival var başkentte...
Ankara'da 7. yılına giren Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali farklı söylemiyle insanları buluşturuyor. Kadın filmlerini öne çıkarması festivali daraltan bir sınır oluşturmuyor. Tam tersine her geçen yıl festival yeni konularla ve yeni bölümlerle zenginleşirken izleyicinin ufkunu da genişletiyor. Ankara'ya farklı bir ışık getiriyor, sadece adının getirdiği çağrışımla, çok uzaklardaki insanları bile etkiliyor.Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'ni her yıl başarılı bir biçimde gerçekleştiren ekiple bir söyleşi yaptık:

O Kadın Filmleri Festivali yapma fikri nasıl oluştu?
Halime Güner (Uçan Süpürge Koordinatörü): Uçan Süpürge 1996'da kurulduğunda amacımız cinsiyet eşitliği konusunda toplumsal bilinci yükseltmek kadar, kadınlar arası iletişimi güçlendirmekti. Sinemanın evrensel olarak ne kadar etkili 7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 6-16 Mayıs'ta yapılacak. Cinsiyet eşitliğini öne çeken, genç yeteneklere fırsat tanıyan festival, birçok önyargıyı da kırdı. Sinemada kadınların varlığını anımsatan festival Ankara'ya da bahar havasını taşıdı... bir dil olduğunu ve belli mesajları, söylemleri geniş kitlelere aktarmaktaki gücünü bildiğimiz için de bir kadın filmleri festivali başlatmak için proje geliştirmek bize çok doğru gözüktü.

7 yılda ne gibi gelişmeler görüldü?
Ayşegül Oğuz (Program Koordinatörü): llk yıl daha çok bir kadın filmleri şenliği gibiydi. Ama ekibin heyecanı tüm şehre yayılmıştı. îkinci yılımızda başlattığımız " kısa film öyküsü yarışması" ile birlikte festivali yan bölümlerle de zenginleştirmeye çalıştık. Paneller, sergiler, film çözümlemeleri ve imza günleri düzenledik. Yıllar geçtikçe hem filmlerimizin sayısı arttı hem de festivalimiz sadece Türkiye'de değil, özellikle Avrupa'da da kendine özel bir yer edindi.

Geldiğiniz noktadan hem festivalin kapsamı ve niteliği yönünden hem de toplumda kadına bakışta bir değişiklik yaratması açısından memnun musunuz ?
Halime Güner: Elbette ki 7 yılda birçok önyargıyı kırdık. Daha önce konuşulmamış, üzerinde düşünülmemiş konuları tartışmaya açtık. Ancak daha gidecek çok yolumuz olduğunun da farkındayız.

Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Ankara'da bir değişime yol açtı mı ?
Semiramis Yılmaz (Basınla ilişkiler): Ankara'nın başkent olarak misyonu ülkenin yönetim başkenti olmakla kısıtlanıyor yıllardır. Kültürler arası köprü konumundaki bir ülkenin başkenti olarak, daha aktif bir sosyal ve kültürel ortamı hak ediyor. Biz de bu ortamı canlandıran birçok organizasyondan biri olarak, kendimizi Ankara'nın gri havasına baharı getiren festival olarak tanımlıyoruz.

Uçan Süpürge'nin genel olarak kadına bakışı ve özel olarak Türk sinemasında kadına bakışı değiştirmede ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
Semiramis Yılmaz: Biz ilk yılımızda Bilge Olgaç ıle başlattığımız bir süreçte ülkemiz sinemasının kadınlarını ele aldık. Bugün ülkemizde sinemada kadın dendiğinde sadece oyuncular akla gelmiyorsa bunda 7 yıldır bizim sürdürdüğümüz çabanın da payı var diye düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana verdiğimiz Uçan Süpürge Onur Ödülü ve Bilge Olgaç Başarı Ödülleri de bu çabanın bir devamı.

Dünyada Uçan Süpürge'ye nasıl bakıyorlar?
Ayşegül Oğuz: Bugün " Avrupa Kadın Filmleri Festivalleri Network"ün üyesi bir festival olarak, dünyayla ilişkilerimiz çok yoğun ve etkili. Ortak projeler geliştirmek, temel sorunlara birlikte çözüm bulabilmek amaçlı bir oluşum bu. Avrupa Birliği destekli bir proje olarak doğdu.Türkiye'nin kadın filmleri festivali olarak, diğer üye festivallerin ilgisini çektiğimizi söylemeliyiz. Koşullan Avrupa'ya göre oldukça farklılık gösteren bir ülkede, Avrupa için bile zahmetlı bir iş olan kadın filmleri festivali organizasyonunu yürütmemiz hem şaşırtıyor, hem de takdir topluyor. Gene bu ayın başında Kore'deki Seul Kadın Filmleri Festivali'nde uluslararası yarışmalı bölümde jüri üyesiydik. Birbirini takip eden bu iki organizasyonda biz Avrupa ve Asya festivalleri arasındaki koordinasyonu ve iletişimi sağlayan festival olduk.

2 Mayıs 2004





Uçan Süpürge 7'nci kez havalanıyor

Bu yıl yedinci kez düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 6 ile 16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor. Festival kapsamında 28 ülkeden 64 yönetmenin filmleri seyirciyle buluşacak. Festivalin 6 Mayıs'ta Opera Sahnesi'nde yapılacak olan açılış gecesinde Yeşilçam'ın kötü kadını" Suzan Avcı'ya onur ödülü, yıllarca sesiyle Yeşilçam'ın şarkılı filmlerine hayat veren Belkıs Özener ile Prof. Dr. Seçil Büker'e de Bilge Olgaç Başarı Ödülü verilecek.

İŞTE BİZİM ''SİNEMAMIZ"
Festival kapsamında ''Sinemamız'' adlı bölümde Türk filmlerinde her zaman ''altın kalpli esas kıza'' karşı ''kötü kadını'' canlandıran, Türk Sineması'nın efsane karakter oyuncusu Suzan Avcı'nın filmleri gösterilecek. Festivalde Bilge Olgaç Başarı Ödülü'ne layık görülen Belkıs Özener'in filmleri de sunulacak.

Yeşilçam'ın kadın kahramanlarının yanında Hollywood efsanesi Katharine Hepburn'ün lmleri, ''Pantolonlu Kraliçe: Katharine Hepburn'' adlı bölümde gösterilecek. Ünlü sanatçının 1949 yapımı ''Kaburga Kemiği-Adam's Rib'', 1942 yapımı ''Yılın Kadını-Women of Year'' ve 1940 yapımı ''Philadelphia Öyküsü-Philadelphia Story'' adlı filmleri festivalde yer alacak.

''Bir Ülke: İspanya'' adlı bölümde, Patricia Ferreria'nın ''Kim Olduğunu Biliyorum-Se Quien Eres'', Iciar Bollain'inBaşka Dünyanın Çiçekleri-Flores de Otro Mundo'', Dolores Payas'ın ''Benim Adım Sara-Me Llamo Sara'', Isabel Coixet'nin ''Sana Hiç Söylemediğim Şeyler-Cosas Que Nunca Te Dije'' ve Pilar Miro'nun ''Bahçıvanın Köpeği-El Perro Del Hortelano'' adlı filmlerine yer verilecek.

Festivalin ''Her Biri Ayrı Renk'' başlıklı bölümünde ise Fransa, İtalya, Avusturya, Meksika, Almanya, Yunanistan, Avustralya, Güney Kore, Portekiz, Finlandiya, İsviçre, Lüksemburg, Danimarka, Endonezya ve İsveç'ten kadın yönetmenlerin filmleri, Başkentli seyirciyle tanışacak. Bu bölümde İstanbul Film Festivali'nde ödül alan ve yönetmen Yeşim Ustaoğlu'nun imzasını taşıyan Türkiye-Yunanistan-Almanya-Fransa ortak yapımı ''Bulutları Beklerken'' seyirci karşısına çıkacak. Bu bölümdeki bir başka Türk filmi de, Sibel Tunç'un yönettiği ''İki Dünya Arasında''...

EROTİK YÖNETMENİN YAPITLARI BAŞKENT'TE
Yapıtlarının ''erotik sinema'' mı, yoksa ''pornografinin örneği'' mi olduğu sıkça sorgulanan aykırı yönetmen Catherine Breillat da festivalin konuğu olacak.

27.04.2004
















Yeşilçam filmleri hiç eskimeyecek

Televizyon yokken en büyük keyif sinemaydı... Ne mutlu bize ki o yıllarda isim olmuşuz. Gençler hala o filmleri izliyor

Sinemaya başlayış sırasıyla Fatma Girik, Türkan Şoray, ben ve Hülya Koçyiğit ilk defa 2001'de Ankara'da Uçan Süpürge Kadın Festivali'nin açılış gecesi sahnede birlikte olduk. Oradakileri selamlamak üzere el ele tutuşup sahnenin önüne doğru yürürken herkes aynı anda ayağa fırlayıp bizi alkışlamaya başladı. Çok güzel bir duygu patlaması yaşadık seyircilerle. Otuz, kırk sene bizimle beraber büyümüş, aynı sıkıntılardan, aynı mutlu olaylardan etkilenmiş insanlar. Bir müddet televizyon da olmadığı için tek eğlence gibi olmuş. Seyrettikçe hayal kurup hayatlarını çoğaltmışlar. Çocuklarına isimlerimizi vermişler. Bugün çocuğumuz yaşta bir sürü adı Kartal, Cüneyt, Ediz veya Hülya, Türkan olan çeşitli işlerde çalışan kişiler, "Annem size hayranlığından böyle koymuş adımı" diyor. Meslek seçimini etkilemiş filmlerimiz. Bizleri beğenenlerin bize benzeyen sevgilileri, eşleri olmuş. Bugün mesela "Asmalı Konak", "Çemberimde Gül Oya" gibi çok beğenilen filmlerin yönetmeni Çağan Irmak o devrin oyuncularından etkilendiğini söylüyorsa veya Ferzan Özpetek gibi uluslararası yönetmen "Sinemayla ilgim seyrettiğim filmler ve oyuncularıyla başladı" diyorsa...

SİNEMANIN GÜCÜ BÜYÜKTÜ
Ne mutlu bize ki o devirde isim olmuşuz. Laf aramızda ben bunu kendimden çok o zamanlar rekabetsiz bir etkileme aracı olan senede iki yüz film çevrilen, tapınılacak adamlar ve kadınların hikayelerini anlatan sinemanın gücünde ve star sisteminde görüyorum. Bugün bile çocukların beni tanıması, tam da o dönem filmlerinin her gün televizyonda gösterilmesinden kaynaklanıyor. Bir ara gençlerin ilgisi hele Amerika'da okuyan her türlü lüks imkanı varken Türk filmleri seyretmenin en büyük tiryakiliği olduğunu söyleyen ve "Filiz Akın'ın filmi olduğu zaman beni kimse evden çıkaramaz" diyen sanayici arkadaşımın kızı çok şaşırtıyordu. "Acaba bu gençler ağır dramlarla alay ederek mi eğleniyor ?" diye geçiriyordum içimden. Çünkü bizim gençliğimizde hele yabancı dil öğrenmek ufuk geliştiren, kendini ve dünyayı anlamaya yarayan bir imkan gibi görülmesi gerekirken yerli değerler küçümsenir, kendini bilmez bir çocukça şımarıklıkla Türk filmlerine gülmek için gidilirdi. Her kurum gibi onun da kendi sosyo-ekonomik aynası olduğunu anlayamazdı kolej talebeleri. Günümüz gençliği ise çok ciddi seyrediyor eski Türk filmlerini. Çünkü onları çeken büyük bir olgu var bu filmlerde. Kaybettiğimiz manevi duygular, henüz kaybolmamış romantizm... Bugün insanlık iki şeye tapıyor; para ve güç. Bir yanıyla insanlar onlardan daha zevkli, onlardan alınamayan aşkı eski Türk filmlerinde arıyor. Israrla seyrettikleri, çoğunluğu fotoroman tadındaki filmlerde fedakarlıklar, dostluk, arkadaş dayanışması, romantizmin en klişeleşmiş halini (Aşığın yağmur altında beklemesi, deniz kenarında koşmalar, ağaç altında sohbetler, İstanbul'un o dönemdeki yeşilliği, betonlaşmamış olması, tenhalığı) buluyorlar. Genç kızlar "Sevgilim arabasını durdurup sevdiğim çiçeği koparıp bana vermedi ki! Aramız bozuk diye yağmurda penceremin altında da beklemedi. Dalga geçtiğim de oluyor ama zevkle izliyorum hem de defalarca" diyor. (Söyledikleri tiryakilik gibi bir şey.) Geçen gece Bircan Usallı Sılan'ın hayatımızdan çok kim olduğumuzu, ne düşündüğümüzü anlatan "Dört Yapraklı Yonca"nın (kim olduğumuzu merak edenler okursanız hoşunuza gidebilir) Beyoğlu D&R mağazasında basın ve halka tanıtma programında ve Epsilon Yayınevi'nin yemeğinde bir aradaydık. Arkadaşlarım ben iyileştim diye durmadan sarıldılar, öptüler, okşadılar basından arkadaşlarım da öyle çok zarif bir şekilde geçmiş olsun deyip iltimas geçtiler ki! Dört saat sonunda yorgun, kuruluktan dili damağına yapışmış vaziyette mutluluktan ağzı kulaklarında eve döndüm.

arsiv.sabah.com.tr
2004/12/04





Senin annen bir melekti yavrum

Film Öyküsü Yarışması için ipucu: UÇAN Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 8. kez sinemaseverlerle buluşacak. 5-15 Mayısta Ankara'da gerçekleştirilecek festival "Kısa Film Öyküsü Yarışması" ile başlayacak. Başvuruları 4 Marta kadar devam edecek yarışma için, belli bir konu yerine "Senin Annen Bir Melekti Yavrum" ipucu olarak belirlendi.

milliyet.com.tr
13.11.2004






Uçan Süpürge radyo programı kitap oldu

TRT Ankara Radyosu tarafından yayınlanan 'Kadın 2004' radyo programı sayesinde 26 hafta boyunca kadınlar seslerini tüm Türkiye'ye iletti 'Uçan Süpürge' kadın kuruluşunun koordine ettiği program, kadınları radyoda buluştururken erkekleri de kadın hakları konusunda eğitti Gerek üniversitelerde okutulmak gerekse dinleyememiş olanlar için radyo yayınının metinleri hem CD hem de kitap olarak kaynak haline getirildi.

Türkiye'de 81 ilde faaliyet gösteren en aktif kadın kuruluşlarından biri olan 'Uçan Süpürge', 26 hafta boyunca TRT Radyo 1'den canlı yayınlanan 'Kadın 2004 Radyo Programı'nın metinlerini bir kitapta topladı. Program sayesinde kadınlar arasında bir iletişim ağı kurduklarını söyleyen Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, hazırlanan kitabın üniversitelerde okutulması için de çalışmalar yaptıklarını belirtti. Avrupa Komisyonu Demokrasi ve İnsan Hakları Girişimi Programı çerçevesinde hazırlanan ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen proje, 14 bin Euro'ya mal oldu. Proje kapsamında kadınlar, Ocak 2004'te başlayan radyo programıyla, devlete ait tek yayın organı olan TRT'nin Ankara Radyosu'ndan tüm Türkiye'ye seslerini duyurma fırsatı elde etti. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal Akşit, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri üyelerinin konuk olduğu programda; Türkiye'de kadın haklarından kadın sorunlarına, cinsiyet ayrımcılığından insan hakları ihlallerine kadar her türlü konu tartışıldı.

KADINLARI BULUŞTURDUK
Türkiye'de radyonun kadınlar için ayrı bir önemi olduğunu vurgulayan Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, programın amacına yönelik, "Türkiye'nin her yerinde evlerinden dışarı çıkmayan kadınlar var. Bazen aynı mahallede, aynı köyde birbirlerine ulaşamıyorlar. Oysa erkeklerin kahveleri, kışlaları, hatta meclisleri var. Onlar sürekli bir iletişim içindeler. Ama kadınlar tek tek evlerindeler ve onlar için radyonun ayrı bir önemi var" diye konuştu. Kadın 2004'ün televizyon ve radyolardaki birçok kadın programından farklı olduğunu belirten Güner şunları söyledi: "Bu program bazı kanallardaki programlar gibi kadına yaprak sarmasını daha iyi nasıl yapacağını gösteren, kadınları bulunduğu noktadan ileri götürmek yerine, bulunduğu noktada kalmasını sağlayan türden değil. Çünkü bunlar Türkiye'nin demokratikleşmesi, kadınların mutlu olması için bir engel. Kadınlar birbirlerinden haberdar olamadıkları için yaşadıklarını 'kaderimdir' şeklinde yorumluyor. Oysa evlerinden dışarı çıktıklarında birçok şeyi sadece kendilerinin yaşamadığını fark ediyorlar. İşte bu program da kadınların evden dışarı çıkmalarını, ya da çıkamıyorlarsa böyle programlarla haberleşerek buluşmalarını sağladı."

DENEYİMLERİ AKTARIYORUZ
Canlı bağlantı yapılmayan sadece özel bir telefon numarasından kadınların ulaşmasının sağlandığı programda, Türk kadınları üzerine genel bir profil de çizilebildi. Koordinatör Güner, bu konuya şu açıklamayı getirdi: "Bu program sayesinde gördük ki, kadınların yaşananlara stratejik bir bakışları yok. Mesela yerel seçimleri konuşurken, 'Ben aday olabilir miyim?', 'Ben müracaat edebilir miyim?' gibi o günkü konuşmalar doğrultusunda sorular sordular. Biz kadınların bulundukları yerlerde çalışmalar yapmalarını, 'Türkiye'yi nasıl 5 yıl 15 yıl ileri götürebilirim?' gibi sorular sormalarını istiyoruz. Uçan Süpürge, bunun gerçekleşmesi için sabırsızlanan bir kuruluş. Bizler uzun yıllar çok fazla şey biriktirdik. Şimdi bu birikimleri kadınlara yaymak için çalışıyoruz. İşte radyo da bizi örgütlü olmayan, evinden dışarı çıkmayan kadınlarla buluşturdu."

GÖZDE GEBELEK HABER MERKEZİ
arsiv.sabah.com.tr
2004/11/17







7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne günler sayılı...

Her geçen yıl biraz daha büyüyen, zenginleşen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, yedinci yılında Ankara’yı yine sinemanın büyüsüyle dolduracak.

Başkentin bu en güzel mevsiminde, baharın tadını sanatla çıkarmaya; on gün boyunca birbirinden güzel filmlerle sinema salonlarını doldurmaya; adları birer efsane, kendileri birer usta, filmleri birer başyapıt onlarca sinemacı kadınla tanışmaya, söyleşmeye hazır mısınız?
6-16 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da 28 ülkeden 84 uzun, kısa ve belgesel filmleriyle sizlerle birlikte olacaklar. Festivalin tüm etkinlikleri Kızılırmak ve Kavaklıdere sinemalarında gerçekleşecek.

Festivalin tüm bölümleri özenle oluşturulmuş, tüm filmleri özenle seçilmiş. Fakat program içinde 2 özel çalışma özellikle öne çıkıyor. Bunlardan ilki "canlı müzik eşliğinide sessiz film gösterimi". Sinema Tarihinden başlıklı bölümde 1920’lerin Almanyası’ndan ilginç bir isimle, Lotte Reiniger ile tanışacak izleyici. Sinema tarihindeki ilk uzun metrajlı animasyonu çeken Reiniger’ın adı izleyiciye pek tanıdık değil. Ancak, bu öncü kadın yıllar boyu tek tek kestiği figürlerle birbirinden güzel animasyon filmlere imza atmış. Kimi zaman sevilen halk masallarını, kimi zaman çok bilinen opera eserlerini gölge oyunu tekniğini kullanarak filme almış. 1001 gece masallarından esinlenerek 3 yıl geceli gündüzlü bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkardığı sinema tarihinin ilk uzun metrajlı animasyon filmi Prens Ahmet’in Maceraları kendine hayran bıraktıracak incelikte ve güzellikte. Bu filmi bir de canlı müzik eşliğinde üstelik 3 perkusyon sanatçısının müziğiyle dinlemek gösterimi biricik ve kaçırılmaması gereken bir hale sokuyor. Programda Prens Ahmet’in Maceralarının dışında Lotte Reiniger’in sanatını anlatan kısa bir belgesel ve Reiniger’in 6 kısa filmini de yer alıyor.

Festivalin Bir Ülke bölümü, son yıllarda sanatı, kültürü ve diliyle en çok ilgi gören ülkelerinden İspanya’ya ayrılmış. İspanya sinemasının 5 kadın yönetmenlerinden toplam 5 film yer alacak.

FIPRESCI Jürisi’nin bu yıl festival boyunca izleyeceği ve içlerinden birini ‘En İyi Film’ seçerek ödüllendireceği 18 film, Her Biri Ayrı Renk bölümünde yer alacak. Hepsi son iki yılda dünya sinemasının genç yetenekleri tarafından çekilmiş bu filmler, referanslarını dünya festivallerinde kazandıkları çeşitli ödüllerden alıyor. Bu bölümde Türkiye’den 2004 yapımı 2 tane kadın yönetmenimizin filminin yer alması da ayrıca mutluluk verici.

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz iki özel oyuncuyu anmak için birer küçük bölüm hazırlanmış. Anısına bölümünde; efsanevi oyuncu Katharine Hepburn, bugün bile tazeliğinden hiçbir şey kaybetmeyen birbirinden keyifli üç filmiyle, ayrıcalıklı bir kadın olduğunu bir kez daha hatırlatacak sinemaseverlere. Sinema klasiklerini televizyonda değil de beyazperdede izleyebilme ayrıcalığını da yaşatacak. Bu bölümde ayrıca, geçen yaz sevgilisi tarafından dövülerek öldürülen Fransalı oyuncu Marie Trintignant da iki filmiyle anılacak.
Toplu Gösterim bölümü ise ‘arzunun aykırı yönetmeni’ Catherine Breillat’a ayrılmış. 30 yıldır dünya sinemasının en tartışılan isimlerinden biri olan yönetmen, son filmi Romans 2 (Anatomie de Lenfer) dahil olmak üzere 5 filmlik bir programla katılıyor festivale. Breillat’nın filmlerinden yola çıkarak düzenlenen panelin başlığı ise "Gösterecek Bir Şey Kaldı mı?". Festival boyunca Breillat’nın filmleri seyredildikten sonra yönetmenin sanat-pornografi ikiliğini nerelerde kırdığı tartışılacak.

Köri Tadında başlıklı bölümde ise Hint asıllı İngiliz yönetmen Gurinder Chadha’nın birbirinden eğlenceli iki filmi yer alacak. Bu bölümde yer alan filmler, Hint kültüründe kadının konumunu esprili bir yaklaşımla eleştiriyor.

Almanya’nın en tanınmış kadın yönetmenlerinden olan ve ülkemizde de çok sevilen Dorris Dörrie üç filmiyle Ankara seyircisiyle buluşacak.

Her yıl olduğu gibi programda dünyadan ve Türkiye’den kısa filmler ve belgeseller de var.
Festivalim film gösterimleri dışındaki yan etkinliklerine gelince:

Festival kapsamında düzenlenen Kısa Film Öyküsü Yarışması bu yıl da büyük bir katılımla gerçekleşti. Yarışmanın Seçici Kurul’u tarafından belirlenen 10 eserin sahipleri, festivalde Işıl Özgentürk yönetimindeki Senaryo Yazım Atölyesine katılacaklar. Bu yıl katılımcıları bir sürpriz bekliyor; atölye çalışmasında senaryolar arasında ikinci bir eleme yapılacak ve seçilen senaryo, Mine ve Ömer Vargı’nın yapım şirketi Filma-cass tarafından filme çekilecek.
Festivalin öne çıkan 2. çalışması ise Muammer Yanmaz’ın "Kadın Yönetmenlerimiz" adlı sergisi. Sergide, sinemamızın kadın yönetmenlerinin, Muammer Yanmaz tarafından evlerinde özel olarak çektiği fotoğrafları yer alıyor. Kadın yönetmenlerimiz ilk kez bu sergide bir araya geliyorlar. Sergi Kavaklıdere Sinemasında 10 gün boyunca ziyaret edilebilecek.

7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, yine dopdolu bir programla izleyicisini bekliyor. On gün sürecek festival, "Senede Bir Gün" şarkısında olduğu gibi, özlemle beklediğimiz filmleri ve diğer etkinlikleriyle huzurlarınızda!.. "Senede On Gün" ayırın kendinize. İnanın, değecek!..

Program ve filmler hakkında daha fazla bilgiyi www.ucansupurge.org adresinde bulabilirsiniz.

cosmoturk.com






Uçan Süpürgeye CHPli finansör

Anakarada 28 ülkeden 64 kadın yönetmeni buluşturacak 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 6 - 16 Mayıs günlerinde gerçekleştirilecek. Festivalde bu yıl onur ödülü Suzan Avcıya verilecek. Uçan Süpürge Koordinatörü Halime Güner, misafirlerin konaklama masraflarını karşılamak için CHP milletvekilleri Eşref Erdem, Gülsün Bilgehan, Oya Araslı ve Yılmaz Ateşin gönüllü olduğunu söyledi.

milliyet.com.tr
28.04.2004






Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 7 yaşında

AKP"nin Kültür Bakanlığı ve Radyo Televizyon Kurumu uluslararası nitelikteki festivale desteğini azalttı. 08.05.2004

Geçtiğimiz günlerde 7'ncisi düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali geleneksel hale geldi.
Her yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirilen Festival'e bu yıl Bakanlığın katkısı sınırlı kalınca, 29 Ankara milletvekiline mektup yazarak destek isteyen Uçan Süpürgeye sadece CHP Milletvekilleri Yılmaz Ateş, Eşref Erdem, Oya Araslı, Gülsün Bilgehan'dan destek geldi.

Festivalin Ankara Büyük Tiyatro'daki açılış gecesine, kalabalık bir davetli topluluğu katılırken, festivalde gösterime girecek filmlerin sunumunu ise Türk sinemasının duayenlerinden Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun yaptı.

7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali; Türk sinemasına karakter oyunculuğuyla yaptığı katkının yanı sıra, sadece "yıldız"ların var olduğu bir dönemde yan rollerde, "ikinci" kadın olarak başladığı sinema serüveni boyunca "kötü kadın"ın da "yıldız" olabileceğini gösterdiği ve 1956'da başladığı oyunculuk kariyerini ve sinemaya verdiği emeği 2000'li yıllara taşıyarak bir karakter oyuncusunun sağlam oyunculuk gücünü ısrarla koruduğu için Suzan Avcı'yı "Uçan Süpürge Onur Ödülü"ne değer buldu.
1998 yılında Uçan Süpürge'nin ilk Kadın Filmleri Festivali'nde adına yapılan bir belgesel ve yaptığı filmlerle anıldı Bilge Olgaç. Uçan Süpürge bu sinema sevdalısı kadını 6. Festivalden başlayarak her yıl, sinemanın değişik alanlarında başarıya ulaşmış kadınlara onun adına ödüller vererek yaşatmayı amaçladı.

7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali yıllarca sesiyle Yeşilçam'ın şarkılı filmlerine 'perde arkasından' can veren, 300'e yakın filmde dönemin ünlü yıldızlarının söyler gibi yaptığı şarkıları seslendiren, sinemamızın gizli sesi, 'görünmeyen kadın sanatçısı' Belkıs Özener'i; Sinema alanında çok sayıda değerli araştırma yayınlayan, özellikle göstergebilim ve psikanalitik çözümleme alanlarında Türkiye sinema yazınına önemli katkılar sağlayan, reklamlarda ve sinemada kadın temsilinden kadın yıldızlara kadar geniş bir alanda eserler veren Prof. Dr. Seçil Büker'i "Bilge Olgaç Başarı Ödülü"ne değer buldu.

Uçan Süpürge Koordinatörü Halime Güner, festivali 2 yıldır destekleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 350 milyar liralık festival bütçesine bu yıl 50 milyar vermesi, TRT'nin katkısının sadece program desteğiyle sınırlı kalması ve Òdevletin kadına karşı direncinin giderek artmasıÓ nedeniyle festivali 60 milyar lira borçla kapatacaklarını açıkladı.

kazete.com.tr
08.05.2004








7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 6-16 Mayıs tarihleri arasında 7. kez gerçekleştirildi. Festivalde 28 ülkeden 64 yönetmenin 84 uzun, kısa ve belgesel filmi sinemaseverlerle buluştu. Festivalin tüm bölümleri özenle oluşturulmuş, tüm filmleri özenle seçilmişti. Bu sene ‘Uçan Süpürge Onur Ödülü’ ikinci kez veriliyordu. Açılış gecesinde ödülünü alan Suzan Avcı Yeşilçam filmlerinde altın kalpli “esas kıza” karşı hep “kötü kadın”ı canlandırmış, sinemamızın en sevilen karakter oyuncularından biri olmayı da başarmış başlı başına bir efsaneydi.

Kapanış gecemizde ise Yeşilçam’ın şarkılı filmlerinde kadın oyuncuların söyler gibi yaptığı şarkıları perde arkasından seslendiren, sesiyle filmlere can veren, ama hiç görünmeyen gizli yıldızı Belkıs Özener’e ve sinema konulu çok sayıda bilimsel esere imza atan Eskişehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seçil Büker’e “Bilge Olgaç Başarı Ödülleri” verildi.

Bu sene program içinde 2 özel çalışma özellikle öne çıktı. Bunlardan ilki “canlı müzik eşliğinde sessiz film gösterimi”ydi. Sinema Tarihinden başlıklı bölümde 1920’lerin Almanya’sından ilginç bir isimle, Lotte Reiniger ile tanıştı izleyici. Sinema tarihindeki ilk uzun metrajlı animasyonu çeken Reiniger’ın kendine hayran bıraktıracak incelikte ve güzellikteki filmi Prens Ahmet’in Maceraları unutulmayacak bir gösteriyle sunuldu izleyiciye.

Festivalin öne çıkan 2. çalışması ise Muammer Yanmaz’ın “Kadın Yönetmenlerimiz” adlı sergisiydi. Sergide, sinemamızın kadın yönetmenlerinin, Muammer Yanmaz tarafından evlerinde özel olarak çektiği fotoğrafları yer alıyordu. Kadın yönetmenlerimiz ilk kez bu sergide bir araya geldiler.

Toplu Gösterim bölümünde filmleri gösterilen ‘arzunun aykırı yönetmeni’ Catherine Breillat’ın sineması üzerinden yapılan panel de ilgiyle izlendi. “Gösterecek Bir Şey Kaldı mı?” başlıklı panelde yönetmenin sanat-pornografi ikiliğini nerelerde kırdığı tartışıldı.

Arşiv