Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali
Büyükelçi sok. 20/4 Kavaklıdere, Ankara
E-mail : festival@ucansupurge.org
Web Sitesi - http://www.ucansupurge.org
Tel: 0312 427 00 20
Fax: 0312 466 55 61
‘Uçan Süpürge’den ödüllü kapanış
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde, Uluslararası Film
Eleştirmenleri (FIPRESCI) Ödülü ‘Bir Deve İçin Daha Kolay’ adlı filme gitti.
Ödülü, yönetmen Tedeschi adına Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Bernard Garcia,
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün elinden aldı.
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Film Festivali, Büyük Tiyatro’da Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ün de katıldığı
kapanış töreni ile sona erdi.
Törende, festivalde bu yılın FIPRESCI Ödülü’nü kazanan film de açıklandı.
Fransa’dan yazar Gönül Dönmez Colin, Türkiye’den sinema yazarı Ayla Kanbur ve
Yunanistan’dan film eleştirmeni Stratos Kersanidis’ten oluşan FIPRESCI jürisi,
festivalin yarışma bölümüne katılan 10 film arasından Valeria Bruni Tedeschi’nin
yönettiği ‘Bir Deve İçin Daha Kolay’ adlı filmi ödüle değer buldu.
Valeria Bruni Tedeschi'nin hem yönettiği hem de başrolünü üstlendiği 'Bir Deve
İçin Daha Kolay'
Ödülü Tedeschi adına Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Bernard Garcia, Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül’ün elinden aldı. Gül, ödülü verirken, böyle büyük bir ödülü
vermekten büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, organizasyonda emeği geçen
herkese teşekkür etti.
Abdullah Gül, kadınların sinemaya, Avrupa kültürüne ve dünya sinemasına ne kadar
katkıda bulunduklarının bu festival ile ortaya çıktığını söyledi. Gül, daha
sonra jüri üyelerine de birer plaket verdi.
BİLGE OLGAÇ BAŞARI ÖDÜLLERİ
Yarışmanın Bilge Olgaç Başarı Ödülleri’ne ise Yeşilçam’ın kadın oyuncularının
şarkılarını seslendiren Türk sinemasının “gizli sesi, görünmeyen sanatçısı”
Belkıs Özener layık görüldü.
Türkan Şoray dahil, Yeşilçam'ın kadın oyuncularının şarkılarını seslendiren
Belkıs Özener.
Özener, ödülünü Yeni Lale Stüdyosu’nun sahibi Necip Sarıcı’dan alırken, “Uçan
Süpürge. 35 yıl sonra beni görünür kıldığı için çok mutluyum” dedi. Özener,
filmlerde seslendirdiği ünlü şarkılardan oluşan bir konser verdi.
Bilge Olgaç Başarı Ödülleri’nin bir diğer sahibi ise sinema konulu çok sayıda
bilimsel esere imza atan Eskişehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof.Dr. Seçil Büker oldu. Prof.Dr. Büker ödülünü Prof. Dr. Oğuz Onaran’dan
aldı.
Işıl Özgentürk’ün yönetiminde gerçekleşen ‘Senaryo Atölye’ çalışmalarının
birincisi ise Caner Yalçın’ın ‘Yorgan’ adlı çalışması oldu. Yalçın’ın ‘Yorgan’
adlı senaryosu, Filma-Cass adlı şirketi tarafından kısa film olarak çekilmeye
hak kazandı. Yalçın, şirketin sahibi Mine Vargı’dan ödülünü aldı.
GÜL, GAZETECİLERİ YANITLADI
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, törenden ayrılırken bir gazetecinin sorusu
üzerine, TBMM’de kabul edilen Anayasa değişiklerinde kadınlara yönelik pozitif
ayrımcılıkla ilgili düzenlemeyi “1934’ten bu yana kadınların yararına yönelik en
büyük hamle” şeklinde niteleyerek, ancak bunun “biraz gölgelenir gibi olduğunu”
söyledi.
Gül, yapılan düzenlemeyle pozitif ayrımcılığa ilişkin uluslararası sözleşmeleri
Türk hukukunun parçası haline getirdiklerine ve onlara öncelik verdiklerine
dikkati çekti.
Anayasa değişikliklerinde pozitif ayrımcılıkla ilgili düzenlemelerin kadınların
beklentilerini tam olarak karşılamadığı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması
üzerine Gül, “Yapılan şey biraz gölgelenir gibi oldu ama 1934’ten sonra en büyük
hamle yapılmış oldu. Birçok Avrupa ülkesinin anayasasında yazılı olan şekil
getirildi, ayrıca onun da ilerisine gidildi” yanıtını verdi.
Bakan Gül, kadın belediye başkanlarının sayısının az olmasının hatırlatılması
üzerine de sadece AKP’de değil, tüm partilerde kadınların daha az aday
gösterildiğini belirterek, bu durumun düzeltilmesi için kadınları teşvik
ettiklerini söyledi.
İl Genel Meclislerine yine en çok kadını AKP’den seçildiğini, ayrıca Cumhuriyet
tarihinde en çok kadın milletvekilinin de yine AKP’den seçildiğini söyleyen Gül,
ancak bunların yeterli olmadığını ifade etti.
17 Mayıs 2004
Türkiye karşıtı lobiye kadın kuruluşu olarak cevap veriyoruz.
Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, kadın örgütlerinin Le Mondede yer
alması sayesinde Türkiye'nin AB yolunda bir şeyler yaptığını gösterme şansı
yakaladığını söyledi.
France 3 televizyonunun bu haber üzerine 11 Aralıkta Türkiye'ye geleceğini
belirten Güner, Fransız televizyonunun ülkemize gelerek kadın kuruluşlarının
neler yaptığını görmek istemesi, AB sürecinde çok önemli bir adım. Hem çıkan
haberle hem de böyle bir taleple Fransa'nın yaptığı Türkiye karşıtı lobiciliğe
kadın örgütleri olarak son derece diplomatik bir dille cevap vermiş oluyoruz.
dedi. Güner, Uçan Süpürgenin Türkiye'deki kadın örgütlerinin iletişim merkezi
olarak bu adımlara büyük katkı sağladığını anlattı. Türkiye'deki kadının gerçek
gündemini yansıttıklarını ifade eden Güner, Başta kadınlar olmak üzere tüm
Fransız toplumuna kadın hakları konusunda ülkemizde yapılan çalışmaları
aktarıyoruz. Özellikle AB sürecinde kadın-erkek eşitliği bağlamında çıkarılan
yasaları anlatıyoruz. diye konuştu.
Uçan Süpürge, AB sürecinde kadın-erkek eşitliğinin bir an önce sağlanabilmesi
için Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesinin parlamenterler el kitabını BMnin 8 resmi dili dışında ilk defa
Türkçeye çevirdi. Meclis Başkanı Bülent Arınçın imzasıyla bütün
milletvekillerine dağıttı. ABde kurulan Türkiye İçin Kadın İnisiyatifine üye
oldu.
Uçan Süpürge ayrıca, geçen sene TRT ve AB işbirliğiyle gerçekleştirilen ve TRT 1
radyosunda yayınlanan kadının insan hakları konulu radyo programını 2005te
yeniden dinleyiciyle buluşturmayı planlıyor. Her yıl düzenlenen Uçan Süpürge
Film Festivalinin 8.sini de 5-15 Mayıs 2005 tarihleri arasında yapmaya
hazırlanıyor.
zaman.com.tr
5 Aralık 2004
Festivalin Açılış Gecesi
Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit tarafından sunuldu.
Aramızdan ayrılan Neşe Ertürk'ün belgeselinin gösterileceği duyuruldu.
Suzan Avcı'ya Onur Ödülü Verildi.
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 7 yaşında
AKP"nin Kültür Bakanlığı ve Radyo Televizyon Kurumu Uluslararası nitelikteki
festivale desteğini azalttı
Geçtiğimiz günlerde 7'ncisi düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri
Festivali geleneksel hale geldi.
Her yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirilen Festival'e
bu yıl Bakanlığın katkısı sınırlı kalınca, 29 Ankara milletvekiline mektup
yazarak destek isteyen Uçan Süpürgeye sadece CHP Milletvekilleri Yılmaz Ateş,
Eşref Erdem, Oya Araslı, Gülsün Bilgehan'dan destek geldi.
Festivalin Ankara Büyük Tiyatro'daki açılış gecesine, kalabalık bir davetli
topluluğu katılırken, festivalde gösterime girecek filmlerin sunumunu ise Türk
sinemasının duayenlerinden Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun yaptı.
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali; Türk sinemasına karakter
oyunculuğuyla yaptığı katkının yanı sıra, sadece "yıldız"ların var olduğu bir
dönemde yan rollerde, "ikinci" kadın olarak başladığı sinema serüveni boyunca
"kötü kadın"ın da "yıldız" olabileceğini gösterdiği ve 1956'da başladığı
oyunculuk kariyerini ve sinemaya verdiği emeği 2000'li yıllara taşıyarak bir
karakter oyuncusunun sağlam oyunculuk gücünü ısrarla koruduğu için Suzan Avcı'yı
"Uçan Süpürge Onur Ödülü"ne değer buldu.
1998 yılında Uçan Süpürge'nin ilk Kadın Filmleri Festivali'nde adına yapılan bir
belgesel ve yaptığı filmlerle anıldı Bilge Olgaç. Uçan Süpürge bu sinema
sevdalısı kadını 6. Festivalden başlayarak her yıl, sinemanın değişik
alanlarında başarıya ulaşmış kadınlara onun adına ödüller vererek yaşatmayı
amaçladı.
7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali yıllarca sesiyle Yeşilçam'ın şarkılı
filmlerine 'perde arkasından' can veren, 300'e yakın filmde dönemin ünlü
yıldızlarının söyler gibi yaptığı şarkıları seslendiren, sinemamızın gizli sesi,
'görünmeyen kadın sanatçısı' Belkıs Özener'i; Sinema alanında çok sayıda değerli
araştırma yayınlayan, özellikle göstergebilim ve psikanalitik çözümleme
alanlarında Türkiye sinema yazınına önemli katkılar sağlayan, reklamlarda ve
sinemada kadın temsilinden kadın yıldızlara kadar geniş bir alanda eserler veren
Prof. Dr. Seçil Büker'i "Bilge Olgaç Başarı Ödülü"ne değer buldu.
Uçan Süpürge Koordinatörü Halime Güner, festivali 2 yıldır destekleyen Kültür ve
Turizm Bakanlığı'nın 350 milyar liralık festival bütçesine bu yıl 50 milyar
vermesi, TRT'nin katkısının sadece program desteğiyle sınırlı kalması ve
Òdevletin kadına karşı direncinin giderek artmasıÓ nedeniyle festivali 60 milyar
lira borçla kapatacaklarını açıkladı.
08.05.2004
7. Uçan Süpürge Festivali başladı
7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Ankara'da düzenlenen bir törenle
başladı. Festivalin açılışı sebebiyle düzenlenen töreni ünlü sinema sanatçıları
Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun sundu.
Gecede, festivale katılan filmlerin kısa tanıtım gösterimi yapıldı. Festivalin
açılış törenine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Yılmaz Ateş,
Filistin'in Ankara Büyükelçisi Fuat Yasin, sinema sanatçısı Aydan Şener ve sanat
dünyasının ünlü isimleri katıldı. Festivalin açılışı için Büyük Tiyatro'da
düzenlenen ve Yeşilçam'ın ünlü isimleri Hülya Koçyiğit ve Eduz Hun tarafından
sunulan törende, Türk Sineması'nda 'kötü kadın' rollerinde ünlenen Suzan Avcı'ya
'Uçan Süpürge Onur Ödülü' verildi. Ödül töreninde ayrıca, katkılarından dolayı
Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Zeynel Koç, Başbakanlık Tanıtma Fonu yetkilisi Yusuf Baştürk, Ankara
Büyükşehir Belediyesi Bel-Ya Genel Müdürü Avni Kavlak ve Nurol Holding yetkilisi
Figen Çarmıklı'ya festivalin genel koordinatörü Halime Güler tarafından birer
plaket verildi. 16 Mayıs'a kadar sürecek olan 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın
Festivali'nde bu yıl 64 kadın yönetmenin 84 yapıtı izleyicilerle buluşacak.
07.05.2004
Gri Ankara'ya rengârenk festival
Şükran tfücel
Ankara'da bir festival var başkentte...
Ankara'da 7. yılına giren Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali farklı
söylemiyle insanları buluşturuyor. Kadın filmlerini öne çıkarması festivali
daraltan bir sınır oluşturmuyor. Tam tersine her geçen yıl festival yeni
konularla ve yeni bölümlerle zenginleşirken izleyicinin ufkunu da genişletiyor.
Ankara'ya farklı bir ışık getiriyor, sadece adının getirdiği çağrışımla, çok
uzaklardaki insanları bile etkiliyor.Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'ni
her yıl başarılı bir biçimde gerçekleştiren ekiple bir söyleşi yaptık:
O Kadın Filmleri Festivali yapma fikri nasıl oluştu?
Halime Güner (Uçan Süpürge Koordinatörü): Uçan Süpürge 1996'da kurulduğunda
amacımız cinsiyet eşitliği konusunda toplumsal bilinci yükseltmek kadar,
kadınlar arası iletişimi güçlendirmekti. Sinemanın evrensel olarak ne kadar
etkili 7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 6-16 Mayıs'ta yapılacak.
Cinsiyet eşitliğini öne çeken, genç yeteneklere fırsat tanıyan festival, birçok
önyargıyı da kırdı. Sinemada kadınların varlığını anımsatan festival Ankara'ya
da bahar havasını taşıdı... bir dil olduğunu ve belli mesajları, söylemleri
geniş kitlelere aktarmaktaki gücünü bildiğimiz için de bir kadın filmleri
festivali başlatmak için proje geliştirmek bize çok doğru gözüktü.
7 yılda ne gibi gelişmeler görüldü?
Ayşegül Oğuz (Program Koordinatörü): llk yıl daha çok bir kadın filmleri şenliği
gibiydi. Ama ekibin heyecanı tüm şehre yayılmıştı. îkinci yılımızda
başlattığımız " kısa film öyküsü yarışması" ile birlikte festivali yan
bölümlerle de zenginleştirmeye çalıştık. Paneller, sergiler, film çözümlemeleri
ve imza günleri düzenledik. Yıllar geçtikçe hem filmlerimizin sayısı arttı hem
de festivalimiz sadece Türkiye'de değil, özellikle Avrupa'da da kendine özel bir
yer edindi.
Geldiğiniz noktadan hem festivalin kapsamı ve niteliği yönünden hem de toplumda
kadına bakışta bir değişiklik yaratması açısından memnun musunuz ?
Halime Güner: Elbette ki 7 yılda birçok önyargıyı kırdık. Daha önce
konuşulmamış, üzerinde düşünülmemiş konuları tartışmaya açtık. Ancak daha
gidecek çok yolumuz olduğunun da farkındayız.
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Ankara'da bir değişime yol açtı mı ?
Semiramis Yılmaz (Basınla ilişkiler): Ankara'nın başkent olarak misyonu ülkenin
yönetim başkenti olmakla kısıtlanıyor yıllardır. Kültürler arası köprü
konumundaki bir ülkenin başkenti olarak, daha aktif bir sosyal ve kültürel
ortamı hak ediyor. Biz de bu ortamı canlandıran birçok organizasyondan biri
olarak, kendimizi Ankara'nın gri havasına baharı getiren festival olarak
tanımlıyoruz.
Uçan Süpürge'nin genel olarak kadına bakışı ve özel olarak Türk sinemasında
kadına bakışı değiştirmede ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
Semiramis Yılmaz: Biz ilk yılımızda Bilge Olgaç ıle başlattığımız bir süreçte
ülkemiz sinemasının kadınlarını ele aldık. Bugün ülkemizde sinemada kadın
dendiğinde sadece oyuncular akla gelmiyorsa bunda 7 yıldır bizim sürdürdüğümüz
çabanın da payı var diye düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana verdiğimiz Uçan
Süpürge Onur Ödülü ve Bilge Olgaç Başarı Ödülleri de bu çabanın bir devamı.
Dünyada Uçan Süpürge'ye nasıl bakıyorlar?
Ayşegül Oğuz: Bugün " Avrupa Kadın Filmleri Festivalleri Network"ün üyesi bir
festival olarak, dünyayla ilişkilerimiz çok yoğun ve etkili. Ortak projeler
geliştirmek, temel sorunlara birlikte çözüm bulabilmek amaçlı bir oluşum bu.
Avrupa Birliği destekli bir proje olarak doğdu.Türkiye'nin kadın filmleri
festivali olarak, diğer üye festivallerin ilgisini çektiğimizi söylemeliyiz.
Koşullan Avrupa'ya göre oldukça farklılık gösteren bir ülkede, Avrupa için bile
zahmetlı bir iş olan kadın filmleri festivali organizasyonunu yürütmemiz hem
şaşırtıyor, hem de takdir topluyor. Gene bu ayın başında Kore'deki Seul Kadın
Filmleri Festivali'nde uluslararası yarışmalı bölümde jüri üyesiydik. Birbirini
takip eden bu iki organizasyonda biz Avrupa ve Asya festivalleri arasındaki
koordinasyonu ve iletişimi sağlayan festival olduk.
2 Mayıs 2004
Uçan Süpürge 7'nci kez havalanıyor
Bu yıl yedinci kez düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri
Festivali, 6 ile 16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor. Festival kapsamında
28 ülkeden 64 yönetmenin filmleri seyirciyle buluşacak. Festivalin 6 Mayıs'ta
Opera Sahnesi'nde yapılacak olan açılış gecesinde Yeşilçam'ın kötü kadını" Suzan
Avcı'ya onur ödülü, yıllarca sesiyle Yeşilçam'ın şarkılı filmlerine hayat veren
Belkıs Özener ile Prof. Dr. Seçil Büker'e de Bilge Olgaç Başarı Ödülü verilecek.
İŞTE BİZİM ''SİNEMAMIZ"
Festival kapsamında ''Sinemamız'' adlı bölümde Türk filmlerinde her zaman
''altın kalpli esas kıza'' karşı ''kötü kadını'' canlandıran, Türk Sineması'nın
efsane karakter oyuncusu Suzan Avcı'nın filmleri gösterilecek. Festivalde Bilge
Olgaç Başarı Ödülü'ne layık görülen Belkıs Özener'in filmleri de sunulacak.
Yeşilçam'ın kadın kahramanlarının yanında Hollywood efsanesi Katharine
Hepburn'ün lmleri, ''Pantolonlu Kraliçe: Katharine Hepburn'' adlı bölümde
gösterilecek. Ünlü sanatçının 1949 yapımı ''Kaburga Kemiği-Adam's Rib'', 1942
yapımı ''Yılın Kadını-Women of Year'' ve 1940 yapımı ''Philadelphia Öyküsü-Philadelphia
Story'' adlı filmleri festivalde yer alacak.
''Bir Ülke: İspanya'' adlı bölümde, Patricia Ferreria'nın ''Kim Olduğunu
Biliyorum-Se Quien Eres'', Iciar Bollain'inBaşka Dünyanın Çiçekleri-Flores de
Otro Mundo'', Dolores Payas'ın ''Benim Adım Sara-Me Llamo Sara'', Isabel
Coixet'nin ''Sana Hiç Söylemediğim Şeyler-Cosas Que Nunca Te Dije'' ve Pilar
Miro'nun ''Bahçıvanın Köpeği-El Perro Del Hortelano'' adlı filmlerine yer
verilecek.
Festivalin ''Her Biri Ayrı Renk'' başlıklı bölümünde ise Fransa, İtalya,
Avusturya, Meksika, Almanya, Yunanistan, Avustralya, Güney Kore, Portekiz,
Finlandiya, İsviçre, Lüksemburg, Danimarka, Endonezya ve İsveç'ten kadın
yönetmenlerin filmleri, Başkentli seyirciyle tanışacak. Bu bölümde İstanbul Film
Festivali'nde ödül alan ve yönetmen Yeşim Ustaoğlu'nun imzasını taşıyan
Türkiye-Yunanistan-Almanya-Fransa ortak yapımı ''Bulutları Beklerken'' seyirci
karşısına çıkacak. Bu bölümdeki bir başka Türk filmi de, Sibel Tunç'un yönettiği
''İki Dünya Arasında''...
EROTİK YÖNETMENİN YAPITLARI BAŞKENT'TE
Yapıtlarının ''erotik sinema'' mı, yoksa ''pornografinin örneği'' mi olduğu
sıkça sorgulanan aykırı yönetmen Catherine Breillat da festivalin konuğu olacak.
27.04.2004
Yeşilçam filmleri hiç eskimeyecek
Televizyon yokken en büyük keyif sinemaydı... Ne mutlu bize ki o yıllarda isim
olmuşuz. Gençler hala o filmleri izliyor
Sinemaya başlayış sırasıyla Fatma Girik, Türkan Şoray, ben ve Hülya Koçyiğit ilk
defa 2001'de Ankara'da Uçan Süpürge Kadın Festivali'nin açılış gecesi sahnede
birlikte olduk. Oradakileri selamlamak üzere el ele tutuşup sahnenin önüne doğru
yürürken herkes aynı anda ayağa fırlayıp bizi alkışlamaya başladı. Çok güzel bir
duygu patlaması yaşadık seyircilerle. Otuz, kırk sene bizimle beraber büyümüş,
aynı sıkıntılardan, aynı mutlu olaylardan etkilenmiş insanlar. Bir müddet
televizyon da olmadığı için tek eğlence gibi olmuş. Seyrettikçe hayal kurup
hayatlarını çoğaltmışlar. Çocuklarına isimlerimizi vermişler. Bugün çocuğumuz
yaşta bir sürü adı Kartal, Cüneyt, Ediz veya Hülya, Türkan olan çeşitli işlerde
çalışan kişiler, "Annem size hayranlığından böyle koymuş adımı" diyor. Meslek
seçimini etkilemiş filmlerimiz. Bizleri beğenenlerin bize benzeyen sevgilileri,
eşleri olmuş. Bugün mesela "Asmalı Konak", "Çemberimde Gül Oya" gibi çok
beğenilen filmlerin yönetmeni Çağan Irmak o devrin oyuncularından etkilendiğini
söylüyorsa veya Ferzan Özpetek gibi uluslararası yönetmen "Sinemayla ilgim
seyrettiğim filmler ve oyuncularıyla başladı" diyorsa...
SİNEMANIN GÜCÜ BÜYÜKTÜ
Ne mutlu bize ki o devirde isim olmuşuz. Laf aramızda ben bunu kendimden çok o
zamanlar rekabetsiz bir etkileme aracı olan senede iki yüz film çevrilen,
tapınılacak adamlar ve kadınların hikayelerini anlatan sinemanın gücünde ve star
sisteminde görüyorum. Bugün bile çocukların beni tanıması, tam da o dönem
filmlerinin her gün televizyonda gösterilmesinden kaynaklanıyor. Bir ara
gençlerin ilgisi hele Amerika'da okuyan her türlü lüks imkanı varken Türk
filmleri seyretmenin en büyük tiryakiliği olduğunu söyleyen ve "Filiz Akın'ın
filmi olduğu zaman beni kimse evden çıkaramaz" diyen sanayici arkadaşımın kızı
çok şaşırtıyordu. "Acaba bu gençler ağır dramlarla alay ederek mi eğleniyor ?"
diye geçiriyordum içimden. Çünkü bizim gençliğimizde hele yabancı dil öğrenmek
ufuk geliştiren, kendini ve dünyayı anlamaya yarayan bir imkan gibi görülmesi
gerekirken yerli değerler küçümsenir, kendini bilmez bir çocukça şımarıklıkla
Türk filmlerine gülmek için gidilirdi. Her kurum gibi onun da kendi sosyo-ekonomik
aynası olduğunu anlayamazdı kolej talebeleri. Günümüz gençliği ise çok ciddi
seyrediyor eski Türk filmlerini. Çünkü onları çeken büyük bir olgu var bu
filmlerde. Kaybettiğimiz manevi duygular, henüz kaybolmamış romantizm... Bugün
insanlık iki şeye tapıyor; para ve güç. Bir yanıyla insanlar onlardan daha
zevkli, onlardan alınamayan aşkı eski Türk filmlerinde arıyor. Israrla
seyrettikleri, çoğunluğu fotoroman tadındaki filmlerde fedakarlıklar, dostluk,
arkadaş dayanışması, romantizmin en klişeleşmiş halini (Aşığın yağmur altında
beklemesi, deniz kenarında koşmalar, ağaç altında sohbetler, İstanbul'un o
dönemdeki yeşilliği, betonlaşmamış olması, tenhalığı) buluyorlar. Genç kızlar
"Sevgilim arabasını durdurup sevdiğim çiçeği koparıp bana vermedi ki! Aramız
bozuk diye yağmurda penceremin altında da beklemedi. Dalga geçtiğim de oluyor
ama zevkle izliyorum hem de defalarca" diyor. (Söyledikleri tiryakilik gibi bir
şey.) Geçen gece Bircan Usallı Sılan'ın hayatımızdan çok kim olduğumuzu, ne
düşündüğümüzü anlatan "Dört Yapraklı Yonca"nın (kim olduğumuzu merak edenler
okursanız hoşunuza gidebilir) Beyoğlu D&R mağazasında basın ve halka tanıtma
programında ve Epsilon Yayınevi'nin yemeğinde bir aradaydık. Arkadaşlarım ben
iyileştim diye durmadan sarıldılar, öptüler, okşadılar basından arkadaşlarım da
öyle çok zarif bir şekilde geçmiş olsun deyip iltimas geçtiler ki! Dört saat
sonunda yorgun, kuruluktan dili damağına yapışmış vaziyette mutluluktan ağzı
kulaklarında eve döndüm.
arsiv.sabah.com.tr
2004/12/04
Senin annen bir melekti yavrum
Film Öyküsü Yarışması için ipucu: UÇAN Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri
Festivali 8. kez sinemaseverlerle buluşacak. 5-15 Mayısta Ankara'da
gerçekleştirilecek festival "Kısa Film Öyküsü Yarışması" ile başlayacak.
Başvuruları 4 Marta kadar devam edecek yarışma için, belli bir konu yerine
"Senin Annen Bir Melekti Yavrum" ipucu olarak belirlendi.
milliyet.com.tr
13.11.2004
Uçan Süpürge radyo programı kitap oldu
TRT Ankara Radyosu tarafından yayınlanan 'Kadın 2004' radyo programı sayesinde
26 hafta boyunca kadınlar seslerini tüm Türkiye'ye iletti 'Uçan Süpürge' kadın
kuruluşunun koordine ettiği program, kadınları radyoda buluştururken erkekleri
de kadın hakları konusunda eğitti Gerek üniversitelerde okutulmak gerekse
dinleyememiş olanlar için radyo yayınının metinleri hem CD hem de kitap olarak
kaynak haline getirildi.
Türkiye'de 81 ilde faaliyet gösteren en aktif kadın kuruluşlarından biri olan
'Uçan Süpürge', 26 hafta boyunca TRT Radyo 1'den canlı yayınlanan 'Kadın 2004
Radyo Programı'nın metinlerini bir kitapta topladı. Program sayesinde kadınlar
arasında bir iletişim ağı kurduklarını söyleyen Uçan Süpürge Genel Koordinatörü
Halime Güner, hazırlanan kitabın üniversitelerde okutulması için de çalışmalar
yaptıklarını belirtti. Avrupa Komisyonu Demokrasi ve İnsan Hakları Girişimi
Programı çerçevesinde hazırlanan ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen
proje, 14 bin Euro'ya mal oldu. Proje kapsamında kadınlar, Ocak 2004'te başlayan
radyo programıyla, devlete ait tek yayın organı olan TRT'nin Ankara Radyosu'ndan
tüm Türkiye'ye seslerini duyurma fırsatı elde etti. Kadın ve Aileden Sorumlu
Devlet Bakanı Güldal Akşit, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet
Yılmaz, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri üyelerinin konuk olduğu
programda; Türkiye'de kadın haklarından kadın sorunlarına, cinsiyet
ayrımcılığından insan hakları ihlallerine kadar her türlü konu tartışıldı.
KADINLARI BULUŞTURDUK
Türkiye'de radyonun kadınlar için ayrı bir önemi olduğunu vurgulayan Uçan
Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, programın amacına yönelik, "Türkiye'nin
her yerinde evlerinden dışarı çıkmayan kadınlar var. Bazen aynı mahallede, aynı
köyde birbirlerine ulaşamıyorlar. Oysa erkeklerin kahveleri, kışlaları, hatta
meclisleri var. Onlar sürekli bir iletişim içindeler. Ama kadınlar tek tek
evlerindeler ve onlar için radyonun ayrı bir önemi var" diye konuştu. Kadın
2004'ün televizyon ve radyolardaki birçok kadın programından farklı olduğunu
belirten Güner şunları söyledi: "Bu program bazı kanallardaki programlar gibi
kadına yaprak sarmasını daha iyi nasıl yapacağını gösteren, kadınları bulunduğu
noktadan ileri götürmek yerine, bulunduğu noktada kalmasını sağlayan türden
değil. Çünkü bunlar Türkiye'nin demokratikleşmesi, kadınların mutlu olması için
bir engel. Kadınlar birbirlerinden haberdar olamadıkları için yaşadıklarını
'kaderimdir' şeklinde yorumluyor. Oysa evlerinden dışarı çıktıklarında birçok
şeyi sadece kendilerinin yaşamadığını fark ediyorlar. İşte bu program da
kadınların evden dışarı çıkmalarını, ya da çıkamıyorlarsa böyle programlarla
haberleşerek buluşmalarını sağladı."
DENEYİMLERİ AKTARIYORUZ
Canlı bağlantı yapılmayan sadece özel bir telefon numarasından kadınların
ulaşmasının sağlandığı programda, Türk kadınları üzerine genel bir profil de
çizilebildi. Koordinatör Güner, bu konuya şu açıklamayı getirdi: "Bu program
sayesinde gördük ki, kadınların yaşananlara stratejik bir bakışları yok. Mesela
yerel seçimleri konuşurken, 'Ben aday olabilir miyim?', 'Ben müracaat edebilir
miyim?' gibi o günkü konuşmalar doğrultusunda sorular sordular. Biz kadınların
bulundukları yerlerde çalışmalar yapmalarını, 'Türkiye'yi nasıl 5 yıl 15 yıl
ileri götürebilirim?' gibi sorular sormalarını istiyoruz. Uçan Süpürge, bunun
gerçekleşmesi için sabırsızlanan bir kuruluş. Bizler uzun yıllar çok fazla şey
biriktirdik. Şimdi bu birikimleri kadınlara yaymak için çalışıyoruz. İşte radyo
da bizi örgütlü olmayan, evinden dışarı çıkmayan kadınlarla buluşturdu."
GÖZDE GEBELEK HABER MERKEZİ
arsiv.sabah.com.tr
2004/11/17
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne günler sayılı...
Her geçen yıl biraz daha büyüyen, zenginleşen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın
Filmleri Festivali, yedinci yılında Ankara’yı yine sinemanın büyüsüyle
dolduracak.
Başkentin bu en güzel mevsiminde, baharın tadını sanatla çıkarmaya; on gün
boyunca birbirinden güzel filmlerle sinema salonlarını doldurmaya; adları birer
efsane, kendileri birer usta, filmleri birer başyapıt onlarca sinemacı kadınla
tanışmaya, söyleşmeye hazır mısınız?
6-16 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da 28 ülkeden 84 uzun, kısa ve belgesel
filmleriyle sizlerle birlikte olacaklar. Festivalin tüm etkinlikleri Kızılırmak
ve Kavaklıdere sinemalarında gerçekleşecek.
Festivalin tüm bölümleri özenle oluşturulmuş, tüm filmleri özenle seçilmiş.
Fakat program içinde 2 özel çalışma özellikle öne çıkıyor. Bunlardan ilki "canlı
müzik eşliğinide sessiz film gösterimi". Sinema Tarihinden başlıklı bölümde
1920’lerin Almanyası’ndan ilginç bir isimle, Lotte Reiniger ile tanışacak
izleyici. Sinema tarihindeki ilk uzun metrajlı animasyonu çeken Reiniger’ın adı
izleyiciye pek tanıdık değil. Ancak, bu öncü kadın yıllar boyu tek tek kestiği
figürlerle birbirinden güzel animasyon filmlere imza atmış. Kimi zaman sevilen
halk masallarını, kimi zaman çok bilinen opera eserlerini gölge oyunu tekniğini
kullanarak filme almış. 1001 gece masallarından esinlenerek 3 yıl geceli
gündüzlü bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkardığı sinema tarihinin ilk uzun
metrajlı animasyon filmi Prens Ahmet’in Maceraları kendine hayran bıraktıracak
incelikte ve güzellikte. Bu filmi bir de canlı müzik eşliğinde üstelik 3
perkusyon sanatçısının müziğiyle dinlemek gösterimi biricik ve kaçırılmaması
gereken bir hale sokuyor. Programda Prens Ahmet’in Maceralarının dışında Lotte
Reiniger’in sanatını anlatan kısa bir belgesel ve Reiniger’in 6 kısa filmini de
yer alıyor.
Festivalin Bir Ülke bölümü, son yıllarda sanatı, kültürü ve diliyle en çok ilgi
gören ülkelerinden İspanya’ya ayrılmış. İspanya sinemasının 5 kadın
yönetmenlerinden toplam 5 film yer alacak.
FIPRESCI Jürisi’nin bu yıl festival boyunca izleyeceği ve içlerinden birini ‘En
İyi Film’ seçerek ödüllendireceği 18 film, Her Biri Ayrı Renk bölümünde yer
alacak. Hepsi son iki yılda dünya sinemasının genç yetenekleri tarafından
çekilmiş bu filmler, referanslarını dünya festivallerinde kazandıkları çeşitli
ödüllerden alıyor. Bu bölümde Türkiye’den 2004 yapımı 2 tane kadın
yönetmenimizin filminin yer alması da ayrıca mutluluk verici.
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz iki özel oyuncuyu anmak için birer küçük bölüm
hazırlanmış. Anısına bölümünde; efsanevi oyuncu Katharine Hepburn, bugün bile
tazeliğinden hiçbir şey kaybetmeyen birbirinden keyifli üç filmiyle, ayrıcalıklı
bir kadın olduğunu bir kez daha hatırlatacak sinemaseverlere. Sinema
klasiklerini televizyonda değil de beyazperdede izleyebilme ayrıcalığını da
yaşatacak. Bu bölümde ayrıca, geçen yaz sevgilisi tarafından dövülerek öldürülen
Fransalı oyuncu Marie Trintignant da iki filmiyle anılacak.
Toplu Gösterim bölümü ise ‘arzunun aykırı yönetmeni’ Catherine Breillat’a
ayrılmış. 30 yıldır dünya sinemasının en tartışılan isimlerinden biri olan
yönetmen, son filmi Romans 2 (Anatomie de Lenfer) dahil olmak üzere 5 filmlik
bir programla katılıyor festivale. Breillat’nın filmlerinden yola çıkarak
düzenlenen panelin başlığı ise "Gösterecek Bir Şey Kaldı mı?". Festival boyunca
Breillat’nın filmleri seyredildikten sonra yönetmenin sanat-pornografi ikiliğini
nerelerde kırdığı tartışılacak.
Köri Tadında başlıklı bölümde ise Hint asıllı İngiliz yönetmen Gurinder
Chadha’nın birbirinden eğlenceli iki filmi yer alacak. Bu bölümde yer alan
filmler, Hint kültüründe kadının konumunu esprili bir yaklaşımla eleştiriyor.
Almanya’nın en tanınmış kadın yönetmenlerinden olan ve ülkemizde de çok sevilen
Dorris Dörrie üç filmiyle Ankara seyircisiyle buluşacak.
Her yıl olduğu gibi programda dünyadan ve Türkiye’den kısa filmler ve
belgeseller de var.
Festivalim film gösterimleri dışındaki yan etkinliklerine gelince:
Festival kapsamında düzenlenen Kısa Film Öyküsü Yarışması bu yıl da büyük bir
katılımla gerçekleşti. Yarışmanın Seçici Kurul’u tarafından belirlenen 10 eserin
sahipleri, festivalde Işıl Özgentürk yönetimindeki Senaryo Yazım Atölyesine
katılacaklar. Bu yıl katılımcıları bir sürpriz bekliyor; atölye çalışmasında
senaryolar arasında ikinci bir eleme yapılacak ve seçilen senaryo, Mine ve Ömer
Vargı’nın yapım şirketi Filma-cass tarafından filme çekilecek.
Festivalin öne çıkan 2. çalışması ise Muammer Yanmaz’ın "Kadın Yönetmenlerimiz"
adlı sergisi. Sergide, sinemamızın kadın yönetmenlerinin, Muammer Yanmaz
tarafından evlerinde özel olarak çektiği fotoğrafları yer alıyor. Kadın
yönetmenlerimiz ilk kez bu sergide bir araya geliyorlar. Sergi Kavaklıdere
Sinemasında 10 gün boyunca ziyaret edilebilecek.
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, yine dopdolu bir
programla izleyicisini bekliyor. On gün sürecek festival, "Senede Bir Gün"
şarkısında olduğu gibi, özlemle beklediğimiz filmleri ve diğer etkinlikleriyle
huzurlarınızda!.. "Senede On Gün" ayırın kendinize. İnanın, değecek!..
Program ve filmler hakkında daha fazla bilgiyi www.ucansupurge.org adresinde
bulabilirsiniz.
cosmoturk.com
Uçan Süpürgeye CHPli finansör
Anakarada 28 ülkeden 64 kadın yönetmeni buluşturacak 7. Uçan Süpürge
Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 6 - 16 Mayıs günlerinde
gerçekleştirilecek. Festivalde bu yıl onur ödülü Suzan Avcıya verilecek. Uçan
Süpürge Koordinatörü Halime Güner, misafirlerin konaklama masraflarını
karşılamak için CHP milletvekilleri Eşref Erdem, Gülsün Bilgehan, Oya Araslı ve
Yılmaz Ateşin gönüllü olduğunu söyledi.
milliyet.com.tr
28.04.2004
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 7 yaşında
AKP"nin Kültür Bakanlığı ve Radyo Televizyon Kurumu uluslararası nitelikteki
festivale desteğini azalttı. 08.05.2004
Geçtiğimiz günlerde 7'ncisi düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri
Festivali geleneksel hale geldi.
Her yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirilen Festival'e
bu yıl Bakanlığın katkısı sınırlı kalınca, 29 Ankara milletvekiline mektup
yazarak destek isteyen Uçan Süpürgeye sadece CHP Milletvekilleri Yılmaz Ateş,
Eşref Erdem, Oya Araslı, Gülsün Bilgehan'dan destek geldi.
Festivalin Ankara Büyük Tiyatro'daki açılış gecesine, kalabalık bir davetli
topluluğu katılırken, festivalde gösterime girecek filmlerin sunumunu ise Türk
sinemasının duayenlerinden Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun yaptı.
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali; Türk sinemasına karakter
oyunculuğuyla yaptığı katkının yanı sıra, sadece "yıldız"ların var olduğu bir
dönemde yan rollerde, "ikinci" kadın olarak başladığı sinema serüveni boyunca
"kötü kadın"ın da "yıldız" olabileceğini gösterdiği ve 1956'da başladığı
oyunculuk kariyerini ve sinemaya verdiği emeği 2000'li yıllara taşıyarak bir
karakter oyuncusunun sağlam oyunculuk gücünü ısrarla koruduğu için Suzan Avcı'yı
"Uçan Süpürge Onur Ödülü"ne değer buldu.
1998 yılında Uçan Süpürge'nin ilk Kadın Filmleri Festivali'nde adına yapılan bir
belgesel ve yaptığı filmlerle anıldı Bilge Olgaç. Uçan Süpürge bu sinema
sevdalısı kadını 6. Festivalden başlayarak her yıl, sinemanın değişik
alanlarında başarıya ulaşmış kadınlara onun adına ödüller vererek yaşatmayı
amaçladı.
7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali yıllarca sesiyle Yeşilçam'ın şarkılı
filmlerine 'perde arkasından' can veren, 300'e yakın filmde dönemin ünlü
yıldızlarının söyler gibi yaptığı şarkıları seslendiren, sinemamızın gizli sesi,
'görünmeyen kadın sanatçısı' Belkıs Özener'i; Sinema alanında çok sayıda değerli
araştırma yayınlayan, özellikle göstergebilim ve psikanalitik çözümleme
alanlarında Türkiye sinema yazınına önemli katkılar sağlayan, reklamlarda ve
sinemada kadın temsilinden kadın yıldızlara kadar geniş bir alanda eserler veren
Prof. Dr. Seçil Büker'i "Bilge Olgaç Başarı Ödülü"ne değer buldu.
Uçan Süpürge Koordinatörü Halime Güner, festivali 2 yıldır destekleyen Kültür ve
Turizm Bakanlığı'nın 350 milyar liralık festival bütçesine bu yıl 50 milyar
vermesi, TRT'nin katkısının sadece program desteğiyle sınırlı kalması ve
Òdevletin kadına karşı direncinin giderek artmasıÓ nedeniyle festivali 60 milyar
lira borçla kapatacaklarını açıkladı.
kazete.com.tr
08.05.2004
7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 6-16 Mayıs tarihleri arasında
7. kez gerçekleştirildi. Festivalde 28 ülkeden 64 yönetmenin 84 uzun, kısa ve
belgesel filmi sinemaseverlerle buluştu. Festivalin tüm bölümleri özenle
oluşturulmuş, tüm filmleri özenle seçilmişti. Bu sene ‘Uçan Süpürge Onur Ödülü’
ikinci kez veriliyordu. Açılış gecesinde ödülünü alan Suzan Avcı Yeşilçam
filmlerinde altın kalpli “esas kıza” karşı hep “kötü kadın”ı canlandırmış,
sinemamızın en sevilen karakter oyuncularından biri olmayı da başarmış başlı
başına bir efsaneydi.
Kapanış gecemizde ise Yeşilçam’ın şarkılı filmlerinde kadın oyuncuların söyler
gibi yaptığı şarkıları perde arkasından seslendiren, sesiyle filmlere can veren,
ama hiç görünmeyen gizli yıldızı Belkıs Özener’e ve sinema konulu çok sayıda
bilimsel esere imza atan Eskişehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Seçil Büker’e “Bilge Olgaç Başarı Ödülleri” verildi.
Bu sene program içinde 2 özel çalışma özellikle öne çıktı. Bunlardan ilki “canlı
müzik eşliğinde sessiz film gösterimi”ydi. Sinema Tarihinden başlıklı bölümde
1920’lerin Almanya’sından ilginç bir isimle, Lotte Reiniger ile tanıştı
izleyici. Sinema tarihindeki ilk uzun metrajlı animasyonu çeken Reiniger’ın
kendine hayran bıraktıracak incelikte ve güzellikteki filmi Prens Ahmet’in
Maceraları unutulmayacak bir gösteriyle sunuldu izleyiciye.
Festivalin öne çıkan 2. çalışması ise Muammer Yanmaz’ın “Kadın Yönetmenlerimiz”
adlı sergisiydi. Sergide, sinemamızın kadın yönetmenlerinin, Muammer Yanmaz
tarafından evlerinde özel olarak çektiği fotoğrafları yer alıyordu. Kadın
yönetmenlerimiz ilk kez bu sergide bir araya geldiler.
Toplu Gösterim bölümünde filmleri gösterilen ‘arzunun aykırı yönetmeni’
Catherine Breillat’ın sineması üzerinden yapılan panel de ilgiyle izlendi.
“Gösterecek Bir Şey Kaldı mı?” başlıklı panelde yönetmenin sanat-pornografi
ikiliğini nerelerde kırdığı tartışıldı.