Haldun Özkanlı deniz konusunda tecrübeli bir kameramandır. Kaptan ehliyeti de
vardır. Deniz Magazin isimli programın çekimlerine beraber gittiğimizde bana
denizde nasıl çekim yapmam gerektiğini anlatarak çok şey öğretmiştir. Programın
Bodrum'daki çekimlerinde Bodrum Okul Gemisi konu edilmişti. Geminin o heybetli
görünümünü tam olarak denizde seyir halinde alınabileceğine karar verildi.
Karadaki çekimleri ben yaptım. Geminin denize açılışını da çektim. Gemi içindeki
öğrencilerin ve kaptanın çalışmalarını kaydettim.
Gemi içinde seyir sırasında personel, gemi kaptanı, öğrenciler ve geminin
yaratıcısı Yücel Köyatası ile röportajlar da yapıldı. Bu sırada açık denize
çıkılmıştı ve dalgalar hissedilecek kadar büyümüştü. Yönetmenin aklına geminin
direğine çıkarak bir görüntü almak geldi. Gemi personeli bir direk tırmanma
aparatlarının olduğunu ve çıktıklarını söyledi. Haldun'da olabilir dedi.
Olabilir ama kamera bende, hadi gel çık bakalım en az 15 metrelik direğe. Hem de
seyir sırasında 2 metrelik dalgada, açık denizde Kos'a doğru ilerlerken. Hemen
bir kurnazlık yaparak Haldun'a "Sen daha tecrübelisin... Ben şimdi bir halata
falan takılırım, kamerayı düşürürüm. Sen yıllardır denizdesin" dedim. Bu arada
yanımızda gemideki personel, kız öğrenciler de vardı. Haldun bu konuşmalardan
çok memnun oldu ve direğe tırmanmak için tırmanma aparatına oturdu. Başladılar
aşağıdan halata asılmaya yukarı çıktıkça Haldun küçülüyordu. Halatlar dolaştı...
Direğin tepesine doğru yaklaştıkça salınım artmaktadır. Kameraman salınım
ivmelerine meydan okuyarak tutunmak, düzgün çekim yapmak için normalin onlarca
kat üzerinde enerji harcamak zorundadır.
Sonunda direğin tepesine çıktı. Bir dakika kadar çekim yaptı ve indirmeleri için
hemen işaret verdi. Çok zor durumda kaldığı anlaşılıyordu. Aşağıya terler
damlıyordu. Ben azarı işitmeyi göze almıştım. Ama Haldun hiç bir şey söylemedi.
Görüntüyü seyrettik. Deniz Magazin programının jenerik görüntüsünü çekmişti.
Hemen kamerayı aldım. Azar işitmediğim için dua ediyordum. Az sonra Haldun
yönetmenin yanına gitti. Bir şeyler konuştular, duyamadım. Yönetmenimiz Mehmet
KAYA yanıma geldi. Haldun, okul gemisinin genel görüntüsüne ihtiyaç olduğunu
söylemiş, denize bot indirerek seyir sırasında çekmek gerekiyor demiş, botu da
ayarlamış. Tabii o direğe çıktığı için artık sıra bendeydi. Artık bahane de
kalmamıştı.
Denize botu indirdiler. Yandan bir merdiven aşağı indi ve bot merdivene
yanaştırıldı. Sallanan bir gemiden azgın dalgalar arasında o merdivenden nasıl
kamerayı sağ salim indirdim bilemiyorum. Botun halatı çözüldü, gemiden ayrıldık.
Rodeo yapar gibiydim. Denizciler bu duruma "Dayak Yemek" diyorlar. Düzgün çekim
yapmanın imkanı yok. Geniş açı bile işe yaramıyordu. Tamam dedim... Bu kadar
yeter dönelim. Tam gemiye yanaşırken yukarıdan Haldun bağırıyordu. Bir de bu
taraftan çek ışık buradan daha güzel... İntikamını feci almıştı. Ama bu bana
ders oldu.
Yabancılar denizde bu tür çekimler yapmıyorlar. Canlarını ve kamerayı riske
atmıyorlar. Bu tip çekimler yapmak için Türk olmak gerekirmiş.
Kaynak
Hayri Çölaşan
Deniz Magazin Program çekimleri. 2001