30 Yıl Sonra Sinema Nasıl Olacak?

Şimdi kullanılan tekniklerin olası gelişimi ile olası devrimleri ayrı ayrı incelemek gerek.

Olası Gelişim: Dijital sinemanın endüstri standardı olacağı kesin. Klasik anlamda film kullanmak, nostaljik denemeler dışında tamamen ortadan kalkacak. Dijital kamera çözünürlük standardı 8K (7680x4320 pixel) olacak. Bu çözünürlükte TV'ler de üretilecek...

Sinema salonlarında projektör kullanımı da terkedilip, aşırı büyük LED ekranlar kullanılmaya başlanacak. "Video" ve "sinema" kavramları birbirine fazlasıyla yaklaşacak ve (videodan) daha havalı olan sinema kavramında birleşecek. PAL ve NTSC standartları kaybolacak ve geleceğin sinema kareleri (şimdi 24) saniyede 60 kare hızında akacak. Bu kehanetlerin gerçekleşmesi için, veri aktarımı ve işlemci hızlarının yaklaşık 8 kat artması gerekli. İşlemciler bu kadar hızlanınca da yeni teknolojik devrimler olacak mutlaka...

Olası Devrimler: 2 olasılık var bence; biri, insanların bir fanus içinde “gerçekleşen” gösteriyi izlemesi... Salon ve evlerde, tiyatro sahnesi ile akvaryum karışımı cihazlar içinde holografik gösteriler izleyebileceğiz. Diğeri, insanların fanusun içinde olup, etraflarını saran görüntüyü izlemesi... Muhtemelen sinema salonlarında, tüm çevremizi saran gösteriler izleyeceğiz. İki tekniğin de eş zamanlı gelişimi mümkün.

Günümüz teknolojisi benzer basit örnekler vermeye başladı... Şu an, iki teknik için de çalışmalar sürüyor. Fakat her şey mikroişlemci hızlarının katlanarak artmasına bağlı.

İşlemcilerin hızlanması robotik gelişmeleri de beraberinde getirecek şüphesiz. Sinema salonunda, filmle eş zamanlı tepki veren koltuklar ve atmosferik inandırıcılık olacak. Filmin konusuna uygun çevresel koşullar, 5 duyumuza da hitap edecek.

Animasyon teknolojisi...
Fotografik gerçekçilik ve inandırıcılık seviyesi çok yükselecek. Kaslardaki değişimi algılayıcı sistemler, bilgisayarda üretilen kahramanların, gerçek aktör ve aktrislerin performansını birebir kopyalayabilmesini sağlayacak. Bu da hayatını kaybetmiş ya da yaşlanmış starların (ve özgün fantastik karakterlerin) yeni filmlerini izleyeceğiz anlamına geliyor. Ses taklidi konusundaki çalışmalar da hızla gelişiyor...

Elvis Presley için yazılmış 12 yeni şarkının Elvis’in sesinden albüm haline getirilip raflara konması da... Errol Flyn, Marlyn Monroe, James Dean ve Brigitte Bardot’un başrolleri paylaştığı, yeni bir film izlememiz de olası.

Hiç var olmamış kahraman ve mekanlar izleyeceğiz. Gerçekçi-Sanal oyuncu ve mekanlarla çalışmak, yönetmen ve senaristleri iyice coşturacak. Hayal gücünün sınırları zorlanacak. Bu gün izleyip şaşırdığımız gösteriler gelecek nesiller için “basit denemeler” olarak hatırlanacak.

3 boyutlu filmlerden daha ileri...
Gelecekte, bir düzlem üzerinde gösteri izlemenin çekiciliği azalsa da ortadan kalkmayacaktır. Ne kadar büyük devrimler gerçekleşirse gerçekleşsin, evlerde televizyon benzeri cihazlar olmaya ve tv yayıncılığına benzer yayınlar yapılmaya devam edecek... Yayınların tamamı stereoscopic olacak fakat bu yayınları izlemek için gözlük takmamıza gerek olmayacak. Gözlüksüz izlenebilen 3 boyutlu paneller daha da gelişecek. 3 boyutlu televizyonlar, izleyicilerin göz bebeklerini takip ederek yayını izleyiciye göre kalibre edecekler...

Diğer yandan; teknolojik icatların hemen hepsi “kişisel” ya da “mobil” anahtar kelimeleri çevresinde gelişiyor. Yakın gelecekte, televizyonda ya da perdede 3 boyutlu film izlemek için gözlük takmak yerine; filmi gözümüze projekte eden gözlükler takacağız... Kocaman televizyonlar almak yerine gözlük alıp tüm tv yayınlarını ve filmleri buradan izleyeceğiz. Gözlükler, görüntü büyüklüğünü ve saydamlığını ayarlayabilecek. Yolda yürürken de stereoscopic 3d film izlemek mümkün olacak.

“Kişisel sinema” ve “mobil sinema” kavramları ile tanışacağız. Harekete duyarlı ekipmanlar (senaryoya göre yelek, eldiven, kask, diğer...) kuşanıp sanal gerçeklik deneyimleri yaşayabileceğiz. Hareket duyarlı bu ekipmanlar bizi, senaryonun içinde, etkileşimli izleyici ya da oyuncu yapacak. Kişinin filme etkisi önem kazandığı kadar, filmin kişiye etkisi de önem kazanacak. Film, kişinin kan basıncı, vücut ısısı, hormonal durumu ve mimiklerini kontrol ederek senaryoyu değiştirebiliyor olacak.

Geleceğin film ve bilgisayar oyunlarını düşünmek bile eğlenceli...

Erkan Cerit
Nisan 2011