Amerikan Gey Seks Sinemasının Gizli Tarihi

Bugün Amerika'da gey sineması altın cağlarını yaşıyor desek abartmış sayılmayız.

Bir yandan gey ve lezbiyen film festivalleri Minneapolis, San Jose, New Orleans'a ve kimi yerel bölgelere kadar sokulurken, aynı zamanda gey film ve video prodüksiyonu da gittikçe serpiliyor. Bu donemde hem bağımsız yapımlardaki, hem de Hollywood yapımlarındaki konu sıkıntısı eşcinsel temaları çekici hale getirdi. Sinemada homoseksüel stereotipilerin yaratılması hızla popüler medyanın da ateşli tartışma konularından birine dönüştü.

Geleneksel Hollywood anlatı estetiğinin, halkın beğenisini, izleme alışkanlıkların belirlemede baskın olduğu dönemlerde, eşcinsel film ayakta durma mücadelesi veren bağımsız sinemanın az sayıdaki yan türlerinden biri konumundaydı. Bağımsız sinema, sanat evleri ve kimi alternatif topluluklar gibi dar çevreli yerlerden besleniyordu. Seyircisi ise daha çok büyük şehirlerin sempatik gazetecilerinin yönlendirdiği macera sever ve gayret kes bir grup sinema izleyicisi oluşturuyordu.

Frameline's San Francisco Gey ve Lezbiyen Film Festivali'nin gelişim sureci 1980 ve 1990'lardaki eşcinsel film kültürünün gelişmesine adeta ayna tutar. Daha 1976'da basit bir dükkan onu eğlenceliği olarak tasarlanmış olan film gösterimi, kısa surede dünyanın en büyük gey lezbiyen film festivallerinden biri halini aldi. 1995 senesinde, festival artik kendi pazarın oluşturmuş ve bir araya getirebildiği 1000 kadar filmi kiralamak veya satın alınmak üzere müşterilerine ulaştırmaya başlamıştı. Yani eşcinsel film sadece zirveye tırmanmaya başlamamış ayni zamanda pazarını oluşturmada da ilk adimin atmıştı. Festivalin 1997 içeriğinde, endüstrinin içindekilere yönelik "dışsatım: eşcinsel sinemanın pazarlanması" konulu bir tartışma programı da vardi. Hemen, bir sonraki sene 1998'de katilim %48 arttı. 1550 koltuk sayısına sahip Castro Sinema Salonu sayısız dışsatım programlarına sahip oldu. Bir sure sonra, geçmiş festivallere ilk filmleriyle katılmış ve filmleri ilgi çekmiş olan bir yeni yönetmenler tayfası oluşmaya başladı. İşte bu, festivalin artik neredeyse gelenekselleştiğinin en önemli göstergesiydi.

Eşcinsel filmin yakin donemdeki görece yasallaşması aslinda onyillardir suren bir yaratıcılığın dolayima girebilmesinin ve gey erotik imajlarin yansitabilmenin, özgürlük mucadelesinin bir sonucudur. Bu, görüntüleri halkin sinema ortamina ulastirabilmekte, boyle bir ozgurlesme ile sonlanabilecek bir mucadeleydi. Bu baglamda, erotik gey filminin tarihi aslinda ozel alandan kamusal alana yapilan escinsel yolculugun tarihidir. Ve buna paralel olarak da, soz konusu mucadele, escinsel ozgurlesme tarihinin ta kendisidir.
Film tarihinde escinsel imajlar ilk olarak 1915'li yillarda on dakikalik 16 mm sessiz, siyah beyaz filmlerle basladilar. Bu filmler "smokers" veya "stags" olarak aniliyordu ve daha cok underground mekanlarda, el altindan dolastiriliyordu. Stag filmlerin uretimi yaklasik olarak 1960 sonlarina kadar surdu. 1960'larda teatral, sert pornografinin ortaya cikmasi ve de evlere video denilen cihazin girmesi ile bu filmlerin modasi da gecti. Stag filmler, tamamiyla illegal kosullarda, yakin arkadas gruplari arasinda gozden irak mekanlarda veya iclerinden birinin daracik, basik yatak odasinda izlenirdi. İzleyici tercihen heteroseksuel erkeklerdi. Özellikle geceleri yapilan bu gizli, mahrem gosterimler, projektorun titrek isiginda, isikta suzulen yogun sigara duman nn yardimiyla olusan atmosferi dusunursek, Amerikali erkekler icin adeta bir seks yolculugu ritueline donusuyordu.

Bu filmlerde erkegin escinselligine neredeyse hic rastlanmiyordu. Film tarihcileri Arthur Knight ve Hollins Alpert'in 1967'de yaptigi bir arastirmaya gore filmlerin sadece %5'i erkegin escinselligine iliskin sahneler iceriyor ve bu donemdeki filmlerin de sadece %1.4'u ozel olarak erkek escinselligi konusu uzerine oturuyordu. Sonraki donemlerde yapilan filmlerden bazilari ya da daha dogrusu pek cogu-Knight ve Alpert'in tahminlerine gore ise heteroseksuel erkek izleyicilerin likore batmis zihinlerini ucurmak ya da kimi sakincali arzularinin bastirilmasindan dogan sehveti aciga cikarmak niyetiyle yapilmis egzotik filmlerdi. Tamamiyla escinsel bir film olarak anabilecegimiz

Üc Arkadas (Three Comrades) 1950'lerden bir filmdir (Bu tur filmlerin tarihlerine iliskin arastirmalar yapmak cok zor). Film konusuna tam anlamiyla yakinlasamamis, ana konuya belirli bir mesafeyi koruyarak, belirsiz alt basliklar seklinde eklemlenmekle yetinmis.
Gene Knight ve Alpert'in gozlemlerine gore, lezbiyenlige zamanin filmlerinde daha sik rastlaniyor (%19). Gizli Sirk (Confidental Circus), Hycock'un Dans Okulu (Hycock's Dancinbg School) ve Yardima Gerek Yok (No Help Needed) gibi 1930'larin filmlerinde, kadinlar tarafindan gerceklestirilen otantik, lezbiyen materyale rastlamak mumkun. Fakat bu gorsel malzeme, erkegin erkekce arzularina hizmet etme amaciyla yapildigi yorumuyla mahkum edildi. No Help Needed filminin episodik sonunu hatirlayacak olursak ornegin; bir koltuga oturmus uc kadin sirayla porno fotograflara bakmaktadirlar. Derken, ani bir taskinlikla elbiselerini parcalamaya baslarlar. Bu halleriyle, erkek fantezisinin doymak bilmeyen, kadin veya erkek olmak uzere buldugu ilk sicak bedeni delmeye calisan nefomanyak stereotipini yansitmaktadirlar adeta. Yani, burada da, tipik stag filmlerinde oldugu gibi, lezbiyenlik erkek arzularinin hizmetindedir.

Gey ve lezbiyen porno filmlerinin ilk yillarindaki kitligin nedeni temelde ekonomikti. O donemde, ozel veya teatral icerikli olmak uzere, kayda deger bir escinsel izleyici toplulugu yoktu. Dolayisiyla pazar yoktu ve bundan dolayi da urun ortaya cikmiyordu. Escinsel imajlar heteroseksuel pazarin icinde sadece egzotika yaratmak anlaminda varlik bulabiliyordu. Erkek escinsel materyali uzerine oturabilecek, kendini olusturabilme olanaklarin saglayabilme potansiyeline sahip pazarlar onlarca yil beklemek durumunda kaldilar. Öte tarafta, gercek lezbiyen pornografi ise, bir yandan reklam metasi yuklenerek, 1980'lerin sonrasinda dolasima girebildi. Ayn donemlerde lezbiyen fanzinler, sex guidelar, seks klupleri, bazen de lezbiyen striptizciler ortaya cikti ve lezbiyen yazarlari ve film yapimcilarin da film dunyasina tasidi. Örnegin feminist film yonetmenlerinden Constance Beeson'un daha once, kisisel yasanusinda lezbiyenlikle baglantisi olmustu. Beeson ozellikle 1971 yapimi olan Kiralik (Holding) adli filminde lezbiyenlik konusunu ele aldi. Fakat filmi donemine bakarak daha naturalist bir yerde duruyordu ve (siddetle) anti pornografikti.

II. Dunya Savasi sonrasinda escinsel seks imajlarinin filmlere yansimasi kolaylasti. Zira, ilginctir ki askeri istihbarat standardizasyonu ve kitlesel uretim 16 mm film techizatini daha da yayginlastirdi ve ulasimini kolaylastirdi. Neticede, savas sonrasi Amerika'da bir ozgurlesme sureci yasaniyordu. Physique, Pictorial and Dance gibi escinsel magazinlerle birlikte, bronzlasmis, yagli ve gosterisli vucut fotograflari da reklam amaciyla boy gostermeye basladi. Beden fotografciligi, gelismeye baslamis olan escinsel sinemada, "vucut sinemasi" diyebilecegimiz, ev isine yonelik bir pazarin yolunu acti. Vucut sinemasi, 1950 ve 60'li yillarda minor varyasyonlarda serpildi, yagli vucutlu, guclu kasli erkekler de filmlerde goze carpmaya basladi. "Bak ama dokunma" estetiginin ambalajlanmis bir sunumu olan bu goruntuler ve fotografik cerceveler, aslinda tek yonlu bir fantezinin guncellestirilmesiydi. Bu filmlerin oyunculari diyebilecegimiz kasli, gosterisli erkekler, cogunlukla kafasi karisik ve gergin (ve suphesiz bazi hallerde de heteroseksuel) yonetmenden acemice direktifler alan, ozguvensiz ve hasta karakterler olarak yansiyorlardi goruntuye. Adeta, kendilerini cezalandirma duygusunu, izleyici pozisyonu dolayisiyla yansitamayan izleyicinin(seyircinin) bakislarinin hedef tahtasi haline getiriyorlardi. Sert, kau ve guclu bedenin cekiciliginden beslenen film basarisinin duragan kalitesi, film tarihcisi Thomas Waugh'a gore film ortaminda dogmus, abartili ve daha otesi hileli ve suni bir maskenin yaratilmis olmasiyla ilgiliydi. (Cineaction, Sonbahar, 1987)

Bazı filmlerde, minimize anlatılar, yağlanmış kaygan vücutlu, kaslı erkeklerin izlencelik ve eğlencelik sunması halinde ortaya çıkmaya ve incelmeye başladı. Richard Fontaine'nin (gerçek adı Richard Dushabek) Bisikletçi (The Cyclist, 1949) adli filmi, karakterin motivasyonunu ortaya çıkışı ve asıl temanın erkeklik sorunsalı üzerinden teshirini kurma anlamında ilk örnektir denebilir. 1953'te, Spectrum adli, (Cincinatti temelli) bir şirket posta yoluyla ulaşılan ve gerçekleştirilen çekimler yapıyordu ve "kas/erkek" dergilerinin arka sayfalarında fotoroman niteliğindeki öykülere yer veriyordu. 1954'te, Detroitli bir film yapımcısı olan Bob del Montegue diğerlerine kıyasla belirsiz, çok anlamlı dokuda bir anlati/film yaptı. Adi Yunan Tanrılar (Greek Gods) olan bu film bugün eşcinsel film olarak unludur. Bu filme dikkat çekme konusunda Alfred Kinsey'in çalışmaları da belirleyici olmuştur.

Savaş sonrası, eşcinsel film konusunda temel bir diğer gelişme cok farklı bir yönden geldi. 1947 yılında, 20 yaşındaki Kenneth Anglemyer (ya da Anger) yoğun bir anlatıya ve şiddet içeriğine sahip, kaba-sanat fantezisi diyebileceğimiz türde, 14 dakikalık otobiyografik bir film yaptı. Bu ve benzeri filmlere; endişe, travma, acı gibi öğeler metamorfik fanteziyi zenginleştirici olarak dahil oldular. "Anger'in yaptığının adi o zamanlar pornografiydi" diyor, Anger'in arkadaşı Ed Earle (Bill Landis, Kenneth Anger'in gayri-resmi biyografisi, s.45). Anger bu filmini izleyiciye sunmaya en az iki yil sonra cesaret edebildi. Anger, Fireworks (Havai fişekler) ve akabinde Araştırmanın Fragmanı (Fragment of Seeking,1946) adlı filmleriyle, eşcinsel, Amerikan underground avangart hareketin baslangicini yapti.



Kaynak
Jack STEVENSON, Film Quarterly, Sonbahar 1997
KaosGLD2, 18.01.09