Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye'de Sinema 1926...

Amerikan sineması günümüzde ülkemizde ve pek çok ülkede ticari filmler pazarının büyük bölümünü elinde tutuyor. Bu elbette şans eseri oluşmadı. Bir endüstri olma özelliğini taşıyan Amerikan sinema sistemi ülkemizdeki köklerini sağlam temellere oturtmuş.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı (State Department), Türkiye ile ABD arasındaki dış ilişkilerin belgelerini belirli bir zaman sonra bilim adamlarının kullanımına açıyor. Aşağıda aktardığımız yazı Amerika Birleşik Devletleri gizli diplomatik yazışmalarından (CIA-FBI-Dışişleri Bak. vb.)özetlenerek alınmış Amerikan sinemasının bugün var olan hakimiyetinin temellerinin o günlerden nasıl atıldığını anlatan bir belgedir.

Umarız bugünkü durumu anlamamıza yardımcı olur.

İSTANBUL’UN ORTA YERİ SİNEMA

1926 yılında Amerikalılar, Türkiye’de sinema konusuyla ilgileniyorlar. Aslında, dünya pazarlarına açılmaya hazırlanan Hollywood’un bir girişimi buna neden oluyor. Dışişleri Bakanlığı çeşitli ülkelerde yabancı filmlere, özellikle Amerikan filmlerine karşı o yıllarda tepkiler olup olmadığını bütün büyükelçiliklerden soruyor. Türkiye’de böyle bir tepki olmadığı ortaya çıkınca, bu defa yüzeysel bir pazarlama araştırması yapıyorlar. Bu arada İstanbul sinemalarında “korsan” Amerikan filmleri oynatılıyor. Yani Amerikalılara para ödemeden, bazı filmlerin kopyaları Avrupa’dan getirtilip gösteriliyor. O dönemdeki Amerikan Temsilcisi Bristol buna engel olmaya olanak bulunmadığını, Türkiye’nin telif hakları konusundaki Bern Sözleşmesini imzalamadığını, dolayısıyla bir şey yapılamayacağını, ancak Amerikan filmlerinin haklarının Türkiye’de de kaydının yaptırılması halinde para alınabileceğini belirtiyor.

Bunun dışında Amerikan Konsolosluğu tarafından Türkiye’deki sinemalarla ilgili bir rapor da gönderiliyor. Raporda sinema salonlarının yalnız İstanbul’da değil, Anadolu ve Trakya’nın önemsiz merkezlerinde bile belirmeye başladığı, Türk prodüktörlerin bile bulunduğu, Türkler tarafından yazılmış senaryoları Türklerin filme çektiği, Türk seyircilerin ise bu endüstriyi desteklemek için paralarını esirgemediği belirtiliyor. Rapor özetle şöyle:

[Beyazperdenin, halifelerin ve Türk hanımlarının eski ülkesine yerleşmek üzere geldiğine kuşku yok. Türk hanımları, artık eskimiş geleneklere uygun çarşaflarına bürünerek geldikleri karanlık salonlarda rahatça peçelerini kaldırıp, canlı sahneleri izleyebiliyorlar, haremin bu utangaç üyeleri, Fransız romanları yerine dış dünyayı buradan görebiliyorlar.

Amerikan ve Avrupa ölçülerine göre pek az sayıda sinema salonu varsa da, bu yüzyılın başından beri bu eğlenceye karşı ilgi büyümektedir. Filmler çoğunlukla geçici olarak projeksiyon makinelerinin yerleştirildiği salonlarda gösteriliyor.

İstanbul’daki sinemalar çoğunlukla küçük, havalandırması kötü, rahatsız koltuklar ya da sandalyelerle donatılmış yapılardır. En iyi yapılar, Pera’da bulunuyor. Şimdilik üç sinema var ve çoğu yeni yapılmıştır. Bir dördüncüsü yapılmaktadır.

Bunların yapımında en büyük güçlük, İstanbul’da, genellikle cadde üzerindeki arsa cephelerinin darlığıdır. Bunun dışında, arsalar o kadar değişik adlarla anılıyor ki, kimisi Evkafa bağlı oluyor, kimisi özel kişilere, dolayısıyla buralarda sinema binası kurmak için çok ender çaba harcanıyor. Sonuçta mevcut olan yapıların değiştirilip sinema salonu haline sokulması yoluna başvurulmuştur.

Buradaki sinemalar daha çok bulundukları yere uygun bir biçim almıştır. Belli başlı üç sinemadan biri kentin büyük bir meydanında bir köşe başında yer almıştır. Yan sokak, çıkışları kolaylaştırmaktadır. Ön tarafı büyük bir mağazanın girişini andırmaktadır.

Büyük cam vitrinin gerisinde, geriye yaslanmış tahta raflarda oynayan filmden alınmış fotoğraflar yapıştırılmıştır. Afişler ise giriş duvarlarına asılmıştır. Oynayan filmin başlıca sahnesi bir ressam tarafından doğal büyüklükte çizilmiş be girişin dışındaki büyük bir levha üzerinde yer almıştır. Bu resim geceleri aydınlatılmaktadır.

Sinemanın içinde 600 koltuk vardır. İçi ise Amerika’daki 10 sentlik eski sinemalar gibi düzenlenmiştir.

Sinema Majik ise daha çarpıcı bir yapıdır, kentin başlıca meydanlarından birinde iyi bir yerdedir. Modern bir tiyatro gibi, balkon ve galerileri ayrı ayrı düzenlenmiştir. İyi bir havalandırma düzeni bulunmaktadır. Geniş çıkış kapıları, kolayca sokağa çıkma olanağı sağlamaktadır.

Binanın cephesi sinema amacına uygun bir biçimdedir. Geniş lobisinde iki bilet gişesi ve gelecek seansa girecekleri alacak geniş bir bekleme salonu bulunmaktadır.

ELHAMRA SİNEMASI

Modern ve uygun yapıda bir sinema, Elhamra sinemasıdır. Yeni bitirilmiştir. Geniş bir yapıdır bu, altı katlıdır, apartman daireleriyle sinemayı bir araya getirmiştir. Sinema geriye doğru uzanmıştır. Caddeden buraya apartman dairelerinin bulunduğu bölümden bir kemer altından geçilerek gidilmektedir. Elektrik ışıklarıyla aydınlatılan bu kemerin içi modern mağazalarla donatılmıştır.

Sinemanın, kendi incelenmeye değer. Bazı yönlerden Batı sinemalarıyla karşılaştırıldığında yapı ve araçlar bakımından eşsiz birtakım yönleri bulunmaktadır. Ana caddedeki cephesi mimari bakımdan arabesk görünümdedir. Sinemanın içi ise Doğulu bir yapıya, Batılı araçları yerleştirmek bakımından başarılı bir çabadır.

Zeminin planı hemen hemen dörtgendir. Orkestra çukurundan geriye doğru hafifçe yükselmektedir. Sandalyeler geniş aralılarla ve eliptik biçimde sıralanmıştır, bunları geride içbükey dizilmiş bir sıra loca kaplamaktadır. Locaların hemen önünde birkaç sıra deri kaplı koltuklar yer almaktadır. Bunlar sinemanın en pahalı koltuklarıdır. Bunlar için 25 sent karşılığı ödemek gerekmektedir. Herkes de bu koltukları beğenmektedir. Localarda dört koltuk bulunmaktadır. Avrupa standartlarına göre en beğenilen bölüm olan balkonda, aralıklı birkaç yüz sandalye bulunmaktadır. Giriş yerleri kırmızı ışıklarla belirlenmiştir. Bu ışıklar, ortalık kararınca çok işe yaramaktadır.

Değerli zemin alanından yararlanmak için projeksiyon odası balkonda sütunlar üzerine yerleştirilmiş ve iç dekorasyonun bir parçası haline getirilmiştir. Parlak renklerle kaplı bu köşk, içmimariyle uyum sağlamakta ve salona girince hemen göze çarpmaktadır.

Büyük avize ve duvar lambaları pirinçten yapılmış ve Doğu el sanatlarının en iyi örnekleriyle süslenmiştir. Duvar dekorasyonu ise şöyledir: Zeminden balkon kenarlarına kadar Kütahya mavisi çinilerle kaplanmıştır. Kubbe gibi olan tavanda mavi renk, suluboya freskolarla sürdürülmüştür.

Balkon girişlerinde ise yağlıboya ile Bin Bir Gece Masallarından alınan sahneler sergilenmiştir. Böylece Doğu’ya has bir ekzotik hava uyandırılmıştır.

PROJEKSİYON ARAÇLARI

Sinemalarda kullanılan araçlar, Fransız ve Alman yapımıdır. Fransız Gaumont ve Pahté Kardeşler şirketi, Alman Ernemann şirketi daha çok bunları satmaktadır. Bu araçların fiyatları 350 ila 800 lira arasında değişmektedir. Aşağı yukarı 180 ile 450 dolardır. Elektrikle çalışan araçlardır.

Perdeler , genellikle üzerine beyaz boya sürülmüş ketenden yapılmıştır. Ya da Sinema Majik’te olduğu gibi üzeri beyaz boyanmış bir duvar, bu işi görmektedir.

Buradaki sinemalarda yangına karşı çok az güvenlik vardır. Bazı sinemalarda yangın söndürücü araçlar uygun yerlere konulmuştur. Başka sinemalar ise yangın musluklarına güvenmektedir. Ama bunların hiçbiri güvenli değildir.

Türkiye’de sinemaseverlik gittikçe yaygınlaşmaktadır. Özellikle duygusal ve güldürücü filmler tutulmaktadır. Yerel sinema sahiplerinin filmlere ödeyeceği para fazla değildir, bu nedenle daha çok eski filmleri alabilmektedirler. İtalyan, Fransız ve Alman filmleri haftalık programları kapsamaktadır. Ancak bir kısım iyi sinemaların geçen yıl Amerikan filmleri göstermeleri ve bunların tutulması üzerine daha küçük sinemalar da şimdi Amerikan filmleri göstermeye başlamışlardır. Ancak sadece kaç-kovala tipi güldürücü filmlerle, macera filmleri seçilmektedir.

Türkiye, filmlerin dağıtımı konusunda, Bulgaristan ve Yunanistan’la birlikte Balkan bölgesi içinde sayılmaktadır. Filmler Türkiye’ye kiralık olarak gönderilmemekte, Yunanistan’daki ya da Türkiye’deki dağıtıcı Balkanlar’da ve Yakındoğu’da dağıtım haklarını elde ederek filmi satın almaktadır. Genellikle Fransız, İtalyan ve Alman kaynaklarından ya da Viyana’daki dağıtımcılardan yararlanmaktadırlar.

Film pazarı olarak İstanbul, üç bölge olarak düşünülebilir. İstanbul ve Üsküdar, kentin Türk bölgeleridir. Avrupa yakasındaki Pera, daha çok Rumların, Ermenilerin ve başka yabancıların bulunduğu bir bölgedir. Tüm nüfus bir milyon tahmin edilmektedir. Sinemalara günde en az 50 bin kişinin gittiği sanılmaktadır. Müslümanların dinlenme günü olan Cuma günleri, Pazar günleri ve başka tatil günlerinde bu rakam bir misli artmaktadır.

Yaz aylarında sinemaların çoğu kapanmaktadır. Sadece küçük sinemalar çok ucuz filmler göstermektedir. Kimi sinemalar lobilerini dondurma ya da soğuk içkiler satış yeri haline getirmektedir. Çoğu sinemalar makinelerini boş alanlara, bahçelere götürmekte ve açık havada film göstermektedir.

İstanbul’da günde genellikle dört-beş seans yapılmaktadır. Büyük sinemaların seansları öğleden sonra saat 3,5 ve 7’de başlamakta ve geceleri 10.30’da bir seans daha yapmaktadır. Programlar genellikle bir haber filmi, bir moda filmi, hayvan ya da böcek yaşamından sahneler, iki rulo komedi ve bir esas filmi kapsamaktadır. Konulu film çok uzunsa parçalar halinde birkaç haftada gösterilmektedir. Bu gibi filmler için, önce bir gala yapılmakta ve müzikli bir programla bütün film gösterilmektedir.

GİRİŞ ÜCRETLERİ

Sinemaların günlük müşteri sayısı üç bin kadar tahmin edilmektedir. Haftalık program, Cuma günleri, ya da tatil günlerinde değişmekte ve o zaman seyirci sayısı artmaktadır.

Giriş ücretleri birinci sınıf için 50 ila 90 kuruş, ikinci mevki için 35 ila 50 kuruş arasında değişmektedir. Üçüncü sınıf mevkiler ise 20 ya da 30 kuruştur. Bir dolar, aşağı yukarı 180 kuruştur.

Kesilen biletlerden çeşitli belediye vergi ve resimleri alınmaktadır. Bunlar da fiyatlara dahildir.

FİLMLERİN FİYATLARI

Öyle görünüyor ki yeni filmler için burada çok sınırlı bir pazar bulunmaktadır. Kullanılmış filmler bolca ithal edilmektedir. Seyirci de, bunların yeni filmlerle farkını anlayacak durumda değildir. Bu filmler kent içindeki çeşitli göstericiler arasında el değiştirmekte, ayrıca Anadolu’daki dağıtıcılara gönderilmektedir. Yeni filmleri önleyen başka bir neden de, sık sık Amerikan filmlerinin korsan kopyalarının piyasaya sürülmesidir.

Yetkililerin bu konuda bir şey yapamamaları üzücüdür. Bu nedenle İstanbul’da bir temsilcinin bulunması, filmlerin kaydedilmesi, izinsiz gösterilerin önlenmesini kolaylaştıracaktır.

Türkiye’de film fiyatları genellikle 60 dolardan 500 dolara kadar değişmektedir bu fiyatlar filmin durumuna, tutulup tutulmadığına bağlıdır. Kimi zaman bazı konulu filmlere bin dolar ya da daha fazla fiyat ödendiği olmuştur. Bu son fiyat ortalama bir Amerikan filminin fiyatıdır.

İSTENEN FİLM TİPLERİ

Türkiye’de bugün daha çok duygusal komediler, dramlar ve güldürücü filmler tutulmaktadır. Seyirciler arasında en çok tutulan Amerikan oyuncuları şunlardır:

Harold Lloyd, Charlie Chaplin, Jackie Coogan, Eddy Polo, Douglas Fairbanks, Costance Talmadge, Norma Talmadge, Pearl White, Anita Stewart, Nazimova.

Amerikan filmleri ancak geçen yıl İstanbul’da düzenli olarak gösterilmeye başlanmıştır. Geçen yıl sonbaharda kentin başlıca meydanının çevresindeki bütün sinemalar bir hafta devamlı Amerikan filmi göstermişlerdir. Amerikan filmleri için talep yaratılmış durumdadır. Amerikan yapımcılarının buradaki temsilcileri gerekli fiyat uzlaşmalarını sağlarsa, ucuz Avrupa ürünleriyle rekabet edebilirler ve bu pazardaki Amerikan üstünlüğü kolayca yerleşebilir.

Pathé Şirketi, Union Ciné Theatrale d’Orient ve Socité des Etablissements Gaumont, şimdilik buradaki en güçlü acentelerdir. Kimi yerel sinemaları denetledikleri de bildirilmiştir.

İTHALCİLER VE KİRACILAR

Aşağıda İstanbul’daki kiracı acentelerin ve ithalatçıların bir listesi yer almaktadır. Bu kişilerin iş durumları hakkında herhangi bir sorumluluk yüklenilmiş değildir:

Edgar Bg. Howard, (Philadelphia)* -37-39 Demirkapı Caddesi, Sirkeci-İstanbul.

McNamara ve Kumpanyası* - Aslan Han, Galata.

Union Ciné Theatrale d’Orient*- Grande Rue de Pera No. 86

Comptoier de Cinematographie* - Cite de Syrie, Pera.

Magic Soc. İnternationale de films- St. Pierre Han 12, Galata

Geo Mano ve B. Zarb- Alexiades Han 7, Galata.

Alex Nordo- Ticaret Han 22 Galata.

A. L. Silberman- Adalet Han 17-18, Galata

Société des Etablissements Gaumont- Bereket Han, 11-17 Galata

Saitz ve A. Ferajo- Ada Han 18-19 Galata.

Camile Vaccaro- Ticaret Han 22, Galata.

Weinberg- Grand’Rue de Pera

Alfred Zarb- Ada Han 18-19 Galata.

Th. Zeneri ve E. Topapoulo- Adalet Han 10-11, Galata.

T. M. Phouphas*- Yeni Han, Fermeneciler, Galata.

Photo Sport*- 320, Grand’Rue de Pera.

*İşaretliler Amerikan Doğu Ticaret Odası üyeleridir.

BAŞKA KONULAR

Filmlerin adları ve parçaları Türkçe ve Fransızca hazırlanmalıdır. Böylece Türk olmayanlar da anlayabilirler.

İstanbul’da çeşitli film dergileri satılmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıdadır.

Adı - Basıldığı yer
Le Couriere du Cinema - İstanbul
Ciné Review - İstanbul
Courier du Cinema - Paris
Mon Ciné - Paris
Der Film - Berlin
L.B.B - Berlin
La Revista Cinematografica - Roma

Sinema filmlerinden alınan gümrük vergisi 100 kilo başına 33.750 kuruştur. Sinema filmlerinin gümrüksüz sokulmasının düşünüldüğünü bildirilmiştir.

ABD'den Türkiye'ye ulaşım Atlantik limanlarından gemilerle 25 gün sürmektedir. Daha kısa bir yolla, mallar, Avrupa üzerinden, Doğu Ekspresi ile gönderilebilir.]...


Mutlu ŞAHİN
24 Ekim 2005

Şeyh Bedreddin Film Kolektifi
www.seyhbedreddin.net