Yeni Kuşak Türk Sineması

Yazı dizisi
Hazırlayan : Ulaş EMRE

Önemli olan neyi anlattıkları...
Giovanni SCOGNAMILLO

Antalya Film Festivali'nde jüri üyesiydiniz. Öncelikle festival ile ilgili izlenimleriniz nelerdir paylaşabilir misiniz?
Antalya Film Festivali'ne ilk kez katıldım, ilk kez jüri üyeliğini yaptım hem tümden değişmekte olan, kendini uluslararası platforma taşıyan artı "market" olma çalışmalarına girişen bir Altın Portakal'a. İki yıl içinde çok şey değişti, organizasyon büyüdü, davetlilerin sayısı çoğaldı, etkinliklerin de. Eski Antalya temelde bir Yeşilçam Festivali idi, ulusaldı, çok daha dar kapsamlı idi ve amacı Türk sinemasına hizmet etmek, değerlendirmek, ödüllendirip teşvik etmekti. Yeni düzeni ile festival aynı amaçları gütmekle yabancı sinemayı da hedef olarak aldı, Cannes havalarında. Gerekli olup olmadığı bir tartışma konusu ama uluslararası bir yansıması olduğu, gelecekte daha da olacağı (örneğin market bölümünün genişletilmesi) belli. İki yıl içinde nerede ise tümden değişen bir festival var karşımızda daha geniş olanaklara sahip ve daha geniş, daha işlevsel bir organizasyon gerektiren. Bu tür bir değişim hiç kolay değildir, aksaklıklar olması doğal, bir kadronun oluşturulması ise zaman ve deney ister. Benim gözümle çok hareketli, çok renkli oldu, tümden kusursuz olması beklenilemezdi.

Az önceki soruya bağlı olarak yerli ve yabancı film festivalleri Türk sinemasının gelişimi için ne kadar önem taşıyor?
Festivalleri salt bir değerlendirme değil de bir tanıtma olarak bakarsak yerli ve yabancı festivallerin Türk sinemasının gelişimine -ödüller ve parasal destekler dahil olmak üzere - yararlı olduklarını söyleyebiliriz ama…hangi Türk sinemasına? Kimi yorumlara göre bugünün revizyondan geçmiş Altın Portakal, eski ile bağlarını kopartırcasına, salt genç ve yeni Türk sinemasından yanadır ve onu desteklemektedir. Böyle ise şayet bir noktaya kadar mantıklıdır çünkü hedef olan bugünün sinemasıdır ama etkinliklerde dünün değerlerine daha geniş bir yer vererek. Örneğin ünlü kortej her zaman Altın Portakal'ın bir alameti farikası oldu bu yıl ise sönük geçti çünkü, doğruya doğru, Antalyalıların bekledikleri yabancı oyuncular değil de her zaman olduğu gibi Türkan Şoray, salt kapanış gecesine gelen Hülya Koçyiğit ve diğerleri.

Son yıllarda Türk sinemasında nicelik olarak belirli bir artış var. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Türk sineması, tarihi boyunca, furyalarla beslendi. Bu yıl film sayısının birden patlaması bana pek sağlıklı görünmüyor. 2006-2007 mevsiminde film sayısı, bu gidişle, 50'yi aşacaktır ama -geleceği hasılatlar belirleyeceğinden- 2007-2008'de bir düşüş olasıdır. Kimi filmler, şimdiden belli çünkü formüllere dayanıyorlar, milyon seyircileri toplayacaktır ama diğerleri (sinemasal değerleri ne olursa olsun) pek tatminkar olacaklarını sanmıyorum. Bu yıl yeni yeni yönetmenler ilk çalışmaları ile -ama tutarlı ama tutarsız- seyircinin karşısına çıkacaklar, önemli olan neler anlattıkları, seyirciyi nasıl yakalayacaklarıdır (yakalarlarsa) ve alınan sonuçlara göre devam edip etmeyecekleridir. 2006-2007 mevsimi bir sürpriz mevsimdir geleceği belirleyecek olan.

Türk sinemasının neredeyse bütün dönemlerine tanıklık etmiş bir sinema yazarı olarak, sinemamızın son yıllardaki gelişim çizgisini nasıl yorumluyorsunuz?
Gelişim, şimdilik, endüstriyel bir gelişim değildir çünkü, halen, bir endüstriden söz edebilmemiz mümkün değildir. Gelişim kimi ele alınan konularda, deneme konusu olan anlatımlarda, genç yönetmenlerin eğilimlerinde, genç oyuncuların katkılarında. Türk sineması gitgide gençleşiyor, gençleşince de heyecan kazanıyor nedir ki salt heyecan yetmiyor, her işin kuralları vardır ve her filmin bir hedefi. Sorun heyecanları abartmamak, her çekilen kısa ya da uzun filmle bir "yönetmen yaratmamak", hedefleri belirtmek ve şaşırmamak. Yeşilçam döneminde de, zaman zaman, sinemaya bir genç ve yeni yönetmen akımları oldu ama dayanabilenler, süreklilik kazanabilenler azınlıkta kaldı. Benzer bir durumun arifesinde olabiliriz, dikkatli ve programlı hareket etmek gerekiyor.

Giovanni SCOGNAMILLO
1929 yılında İstanbul'da doğdu. Öğrenimini İtalyan okullarında tamamladı. İlk işi kitapevi yöneticiliği oldu. 1960'lı yılların ikinci yarısında Türkiye'de çekilen İtalyan, İspanyol, Fransız filmlerinin yapım görevlisi ve yönetmen yardımcısı olarak çalıştı. 1974 yılında ilk kitabını yazmaya başladı. Yabancı basında başladığı yazılarını Türk basınına taşıdı ve bugüne kadar sürdürdü. 1979 yılında, Erler Film'de Dış İlişkiler Müdürü olarak göreve başladı. Ulusal Video kurulduğunda Program Müdürlüğü'ne atandı ve 1988 yılında emekli oldu. O tarihten itibaren sinema yazarlığını seçti. Bu süre içerisinde kimi ortak yapımlarda ve yabancı televizyon, film ve dizilerin yapım çalışmalarında bulundu. Kimi filmlerde de, 60'lı yıllardan itibaren, küçük rollerde göründü. Bugüne kadar 42 telif, 11 çeviri 53 kitap yayımladı.



Kaynak
evrensel.net