§ Kaçar hanedanından Muzafereddin Şah 1900 yılında gittiği Fransa’da sarayın
ekkasbaşısı Mirza İbrahimhan ile gördüğü sinematograftan çok etkilenir. Sinema
aletlerini ve onları kullanması için Mirza İbrahimhan’ı Tahran’a getirir.
Muzafereddin Şah’ın ölümüne kadar sarayın ilk kameramanı görevini yapar.
§ Mirza ibrahimhan ilk sinema salonunu 1904’te açtı. Fransız filmlerini
gösterdi. Dini olarak uygun görmeyenlerin eleştirisi ve Mirza İbrahimhan’ın
meşrutiyet yanlısı olması sebebiyle Saray tarafından bu salon kapattırılır.
§ Tahranın 2. sinema salonu 2. kameramanı olan Rusi Han tarafından açıldı.
Meşrutiyetin ilanından sonra bu salonu kapattı.
§ Bundan sonra 1912 Tebriz Ermenisi Erdeşir Han yeni bir salon açtı. Kadınlara
yönelik seanslar ilk defa burda gösterildi. Daha sonra sadece kadınlara yönelik
bir sinema açıldı. Daha ilerde de böyle bir ayrım kalmadı.
§ Han babahan Mutezedi iranın 3. kameramanıdır. Rıza Şah’ın türkiye seyahatini
kendisi çekmiştir. Mutezedi Rus yönetmen Ovans Oganyans’ın ilk iran yapımı olan
filmi ola Abi Rabi’nin de kameramınıdır.1929
§ Türk sinema tarihine bakıldığında ilk belgesel filmin Ayestefanostaki Rus
abidesinin yıkılışı 1914’te Ali Fuat Uzkınay tarafından,yine aynı yönetmenin
konulu filmi 1916-1918’de çekilen ‘Himmet ağanın izdivacı’ göz önüne alındığında
iran sinemasının tarihinin bizden geç olduğu anlaşılır.
§ Rus yönetmen Tahran’da ilk sinema artistlik okulunu 1929’da açtı.burdan
yetiştirdiği 2 oyuncusu ile ilk iran filmi olan Abi Rabi’yi çeken oganyans
1931’de farsi film olarak gerçek hayatta yaşayan birinden ilham alarak ‘Hacı ağa
sinema aktörü’ filmini çekti.
§ 1933’te Abdulhüseyin Sepenta’nın ilk farsi film olarak kabül edilen ‘lor kızı’
filmiyle aynı tarihlerde sergilendiği için fazla ilgi görmez. Tiplemesi de bazı
kesimleri rahatsız eder.
§ Gişe rekorları kıran Lor Kızı’ndan sonra Sepenta firdevsi(1934), ferhad ile
şirin (1935), leyla ile mecnun (1936) gibi filmler çevirmesine rağmen karşısına
çıkarılan zorluklar,yabancı film egemenliği ve halkın ilgi göstermemesi yüzünden
isfehan’a gelerek bir yün fabrikasında müdürlük ile yetindi.
§ İran film piyasasına metro-goldwyn-mayer,universal,colombia,paramount ve alman
ufa şirketi büyük kazançlarla hükmediyordu.
§ Rıza şah’ın hitler yanlısı olması alman ufa şirketini güçlendirirken 1941’deki
rus işgali ile alman filmleri raflara kaldırıldı.
§ 2.dünya savaşından sonra ise amerikanın güçlenmesi ile amerikan filmlerine
rağbet arttı.
2. Dönem
§ İran’da ingiliz sömürgeciliğiyle mücadele edilen ve petrolün millileştirildiği
dönem,yerli sinema tarihinin 2. dönemi olarak gösteriliyor. Bu dönem içe yönelik
sinema çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanır. Danslı, şarkılı mısır filmleri
halen yaygındır.
§ Ali Deryabeygi tarafında 1948’de çevrilen ilk sesli film ‘hayat tufanı’
seslendirme hatalarından dolayı beklenen ilgiyi görmedi.
§ Türkiye’de ise Muhsin Ertuğrulun yönetmenliğinde ilk sesli film olan ‘İstanbul
Sokakları’ 1931’de gösterilmişti.
§ Bu dönemin farsi film çıkmazı bizim yeşil çam filmlerinin çıkmazına tekabül
eder. Tabi farsi filmlerin böyle melodramik ve sonu önceden tahmin edilebilecek
kadar basit olmasında daha evvel değindiğimiz gibi yabancı film sektörünün de
rolü büyüktür.
§ 50’li yıllarda farsça alt yazı da aşılıp bülbül gibi farça konuşan yabancı
artistlerin filmleri izlenmeye başlandı.
§ Ancak Musaddık’ın milliyetçilik doğrultusunda desteklediği sinema da
Amerika’nın 1953’te kendisini devirmesi ile yerini amerikan sinemasına bırakmaya
başladı.
§ Yeni açılan sinema salonlarının sahiplerinin çoğu ya ingiliz ya da amerikan
petrol şirketlerinden biri ile ortak olması sinemaya da yabancı hakimiyetini
getirdi.
§ 1952 ‘de yabancı petrol şirketlerine karşı çevrilen ‘son nefese kadar’ filmi
de depolara gönderildi. Bu film 79 devriminden sonra ‘ihtiyar şeytan’ ismiyle
yeniden gösterime girdi.
§ Yapımcıları farsi film çekmeye yönelten bir diğer sebep de özgün bir sinema
okulunun olmaması, sansür olayının keyfi olması ve yönetmenlerin eğitimsiz
olması da sayılabilir.
§ Eleştirmen Huşenk Kavvasi 1956’da ‘İdama 17 gün kala’ eleştirmen Gaffari ise
1958’de ‘şehrin güneyi’filmini çekti.
§ 1969 ‘da iran televizyonu faaliyetlerine başlayarak sinema-i azad(özgür
sinema.1969) akımını himaye ediyordu. Bu akımın içinde olan yönetmenler
devrimden sonra da çalışmalarını sürdürdüler. O dönemlerde yönetmenleri kaliteli
filmleri hususunda destek veren tek kurum iran televizyonuydu.
Üçüncü Cephe Sinemacıları
§ 1960 ların sonunda ilginç bir gelişme oldu. Ferruh Gaffari,İbrahim Gülistan ve
Feridun Rehnema sinemada yeni bir atılım gerçekleştirdiler. Yeni dalga sinema
akımı olarak da algılanan bu hareketin amacı toplumsal sorunları gerçekçi
sahnelerle ve estetik bir bakışla çekilmiş yeni filmler ortaya koymaktı.
§ Bu dönemde Celal Mukaddem’in ‘üç divane(1968), Mesud Kimya’nın ‘gel
yabancı(1968) ve 1970’de Ali Hatemi’nin ‘hasan keçel’ filmi yeni film dalgasının
etkilerini ve başarılarını ortaya koyuyordu.
§ Nasurullah Kerimi 3.cephenin filmlerinin özelliklerini şöyle sıralıyordu:
1.estetik kurallara uygun 2.içerik olarak insani ve yapıcı. 3.konusu dramatik
olarak çekici ve hakiki. 4.düşünsel ve felsefi olarak beşeriyetin
ekonomik,siyasal,manevi ve ahlaki meselelerinden birini yansıtır. 5.öyle işlenir
ki havas beğenir,avam da anlar.
§ Daryuş Mehrcuyi ve Mesut Kimya’nın 1969 Gav ve Kayser filmleri ise iran
sinemasını değişime götüren filmler olarak kabül edildi. Bu iki yönetmen de
italyan neorealistlerinin ve fransa yeni dalga akımlarının görüldüğü
yönetmenlerdendirler.
§ Gav filmi imam Humeyni tarafından da çok beğenilip devrimden sonra gösterime
koyulur. Ali Şeriati ise alinasyonu ve insanın modernizm karşısında
yabancılaşmasını anlatırken bu filme atıfta bulunur. Ne var ki o dönemler
sansüre uğrar.
§ 1970 lerde amerikan filmlerinin ve italyan porno filmlerinin piyasaya
hakimiyeti yüzünden yerli sinema yine büyük bir çöküş yaşadı. İran filmleri
sadece bir kaç sinemada gösterilebiliyor ve maliyetleri daha pahalıya
patlıyordu. Bunlar da daha çok iranın cüneyt arkın’ı fahreddin in filmleriydi.
§ 1972’de Arbi Evensiyan’ın ‘Çeşme’ filmi antonioni’nin filmlerinde yalnızlığı
çağrıştırıken büyüsüne rağmen 5 gün gösterimde kalabildi. 1973’te Söhrab
Şehidsales’in ‘basit bir hadise’ filmi de seyircinin ilgisizliği ile karşılaşır.
§ Alman sinemasının etkisinin görüldüğü ve iran sinemanın Nima Yusiç i olarak
anılan Şehidsales 1975’te en önemli filmi ‘cansız tabiat’ filmini gösterime
sunarken filmin yarısında salon boşalıyordu. Huşenk Hüssami ise bu film üzerine
1992 ye kadar bir çekilmemiştir diyordu.
§ 3.cephe sinemasının şu yönetmenleri daha sonra büyük başarılara imza
atacaklardır. Nadiri ,beyzayi, kimyayi, mehrcuyi, kiyarüstemi.
§ Emir Nadiri 1985 ‘de ‘koşucu’ filmini çekti. İlk ödül alan filmdir. Nantes
film festivali ve Sanfransisco film festivalinin büyük ödüllerini aldı. Oskara
ilk aday gösterilen ama gönderilmeyen filmdir.1989’da ‘su ,rüzgar,toprak’
filmlerini çekti. Cafer Cozani’nin ‘soğuk yollar’(1985) filmi de Berlin film
festivaline kabul edildi.
§ 1977’De Ali Hatemi ‘sutedelan’ Mehrcuyi kan ticaretini konu alan ‘daire’
filmini çekti.
§ 1970 teki ‘ekmek ve sokak’ filminden sonra başarılı filmi 1974’de ‘yolcu’
filmini 1978’de ise ilk konulu belgesel ‘haber ‘ filmini çeker.
§ 19 ağustos 1978’de Kimyayi’nin ‘geyikler’ filminin gösteriminde çıkan yangında
600 kişi feci şekilde yanarak can verdi. Sonraki günlerde tahran’da 25 sinema
salonu gerçekte Şah’ın askerleri ve Savak tarafından ateşe verildi. Gayeleri de
devrimcilere karşı ihtilali meşru kılmak.