Yapım Tarihi - 2010
Süre - 01:02:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, 16:9, HD, DVD Olarak Satışa Sunulmuştur.
Yönetmen - Durmuş Akbulut
Senaryo - Durmuş Akbulut
Seslendiren - Payidar Tüfekçioğlu
Yapımcı - Tuncay Takmaz
Kurgu - Gökay Doğunal
Teknik Uyguluma - İmajin
Kapak Tasarım - Savaş Çekiç
Sevgili dostumuz Durmuş Akbulut‘un yazıp yönettiği Andy Warhol- Plastik Suretler
adlı belgesel DVD’yi hediye ediyoruz. Elbette kazanan kişinin adına Durmuş
tarafından imzalanmış halde…
Önce belgeselin tanıtımını yapalım:))
“…Her şey plastik; ama plastiği severim. Plastik olmak istiyorum.”
ANDY WARHOL
Warhol, 20. yüzyılın en aykırı sanatçılarında biri. Ellili yıllarda başlayan
kariyeri, altmışlarda doruğa çıkmış; tüm dünyanın bildiği popüler imgeleri akla
gelmedik yöntemlerle yeniden var etmiştir. Altmışlı yıllarda Amerika’nın
yaşadığı siyasal ve toplumsal çalkantılara kendi sanatıyla karşılık vermiş;
ürettiği her şey hem şaşkınlık, hem öfke, hem de hayranlık yaratmıştır. Marilyn
Monroe’dan Elvis Presley’ye, Mao’dan Che Guevera’ya; kola şişelerinden, çorba
kutularına; İsa’dan Mona Lisa’ya kadar akla gelmedik her şeyi pop sanatın
ikonları haline getirmiştir.
Bu belgesel, Andy Warhol hakkında hem biyografik bilgileri içeriyor, hem de
sanatını farklı bir gözle inceliyor. Zengin görsel malzemesi ve şaşırtıcı
saptamalarıyla Andy Warhol’a farklı bir bakış getiriyor ve sanatçının çektiği
sıra dışı filmlerden karelere yer veriyor.
Şimdi gelelim bu belgeseli nasıl kazanacağınıza… Çok kolay; sitemizde bulunan
yazılara yorumlarınızı ekleyerek… Yorumlarınızın elbette bağlı bulunduğu yazıyla
ilgili olması tercihimizdir… ‘Selam, N’aaber’ vb yorumlar kabul görmeyecektir.
Şu an itibariyle 100. yorumun sahibi Dvd’yi kazanacaktır…
izmirdesanat.org
ÇEKİRDEK FİLM’DEN ”PLASTİK SURETLER”
Durmuş Akbulut’un yazıp yönettiği, Payidar Tüfekçioğlu’nun seslendirdiği Andy
Warhol ‘’Plastik Suretler’’ belgeseli, Andy Warhol hakkında hem biyografik
bilgileri içeriyor, hem de sanatını farklı bir gözle inceliyor. Zengin görsel
malzemesi ve şaşırtıcı saptamalarıyla Andy Warhol’a farklı bir bakış getiriyor
ve sanatçının çektiği sıra dışı filmlerden karelere yerveriyor.
Bu proje, Andy Warhol’un kişisel dünyasıyla birlikte modern zamanlara yaptığı
katkıyı, kitle kültürünü, tüketim modellerini, medyanın yarattığı sanal
bireyleri, marka kimlikleri ve pop sanatın gündelik yaşamda bulduğu birebir
karşılığı konu alıyor
Andy Warhol, özellikle altmışlı yıllarda başlayan bir akımın en Keskin ve en ses
getirmiş ismi. Özel yaşamıyla sanatını birleştirip, bizzat kendini sanatın
biçimi ve içeriği haline getirmiş; bunu da en çok tepki çeken yöntemlerle dışa
vurmuş bir isim. Amerika kökenli olsa da, tüm dünyada çok iyi bilinen tüketime
yönelik markaların birleştirici ve yabancılaştırıcı etkilerini basit görsel
malzeme ve desenlerle sıradan insanın da ilgisini çekecek biçimde aktarır Warhol.
Buna bağlı olarak, ‘’bir Amerikan başkanının içtiği kolanın hayattaki en iyi
içeceği’’ olduğunu ilan etmesi; banliyöde yaşayan yoksul bir insanın da aynı
ürünü aynı zevkle tüketiyor olması, Warhol’un gözünde, Amerikan başkanıyla,
sıradan yoksul insanı aynı çizgide birleştirir; ikisi de aynı karededir. Bu
anlamda Monroe neyse Mao da odur, Warhol için. Ona göre televizyon büyük bir
yalıtım aracıdır ve herkesi ‘’15 dakikalığına Ünlü’’ edebilecek güce sahiptir.
Bu da elbette, Warhol için, kitle kültürünün popüler kültüre dönüşmüş biçimini
sunar. Bir biçimin belli formlarda (resim, grafik, afiş ve film) yeniden
üretilmesi de ‘’pop art’’ın ta kendisidir. Pop art, kullandığı malzemeyi özünden
ve bağlamından koparmaz. Bu anlamda, Warhol için, tuvale aktarılmış ahşap bir
sirke fıçısı, o fıçıyı yapan marangozu da sanatçı boyutuna çıkarır…
Warhol, ‘’Fabrika’’ adını verdiği atölye-kurumunda sanatın, medyanın ve modanın
her alanından isimleri bir araya getirir. Burada yaptığı seri üretimle sanatı
bir tür ‘kitlesel üretim’ biçimine dönüştürür. Atölyesi gerçek anlamda bir
fabrikadır ve kalabalık insan nüfusunun tüketim ihtiyacını hiç aksatmadan yerine
getirmek zorundadır. Ancak bu kez tüketilen şeyler elbette afişler, posterler,
resimler grafikler ve görüntüler olacaktır.
Medyanın ve tüketim çılgınlığının etkilerinin çok daha derinden hissedildiği
günümüz, Warhol’un tepki çeken sanatını ve tavrını normalleştirmiş hatta
Warhol’u ‘’eski, güzel günler’’ nidasıyla Anar olmuştur. Eşyanın tüketim
değerinin, gerçek değerinin üstüne çıkması, hatta reklam değeriyle anılır
olması; gerçek eşyayı gözden düşürmüş, dahası yok etmiştir. Bu durum, Warhol’un
medya, sanal kişilik, gerçek olmayan yaşam gibi kavramlara yönelttiği alaycılığı
fazlasıyla haklı çıkarır.
Bu yapımda da, Warhol’u haklı çıkaran, onu daha da İleri götüren, gündelik
yaşama ait nüvelerin karşılaştırmalı bir sunumu gerçekleştiriliyor ve tam da
Warhol’a uygun olarak, bir Rönesans ustasının tablosundan çok, duvarımızda asılı
aynı ustaya ait tablonun ’röprodüksiyonu’ ve bunu yapmanın kültürel ve sanatsal
işlevi üzerinde duruluyor. Film, 1 Mart’tan itibaren film ve kitap marketlerde
yerini alacak.
Not- Yukarıdaki haber sitemizde yazıları yayınlanan Durmuş Akbulut’un ilk
belgesel çalışması olan ‘Andy Warhol, Plastik Suretler’ hakkında ARTist dergisi
tarafından yapılmıştır. Kısa bir süre sonra belgeselden bir fragman da
sayfalarımızda yeralacaktır.