Yapım Tarihi - 2006
Süre - 00:00:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Gültekin Tetik
Aynı Gökyüzü Altında
Arılar, timsahlar, çakallar, sırtlanlar, dağ keçileri, hamsiler, balinalar,
yunuslar, leş kargaları ve insanlar... Aynı gökyüzünü ya da aynı gezegeni
paylaşan canlılar... Suçlayıcı bir ses yükseliyor bir yerlerden, yüzümüze bir
parmak uzanıyor- “İyice inceledik, siz memeli değilsiniz. Böcek bile değilsiniz.
Yaşadığınız bölgenin tüm olanaklarını tüketiyorsunuz. Bu olanakları tüketecek
kadar çoğalıyorsunuz. Sonra başka bir yere göçüyorsunuz. Bunu yapan bir canlı
türü var, virüsler...”
Bu cümleler (bütünüyle olmasa da aşağı yukarı bu içerikle) Gültekin Tetik’in
“Aynı Gökyüzü” adlı belgesel filminin başlangıcında yer alıyor. Bu konuşmanın
yer aldığı (bir uzay filminden alındığını sandığım) görüntüyü hiç sevmedim. Bana
CIA, FBI, kontrgerilla görevlilerini anımsatan bir hali vardı konuşanın. Onu
dinleyen ise acı çektiği apaçık görünen bir zenciydi. Tedirginliğime karşın bir
zamanlar zeytinlik, şeftalilik olan kıyıları anımsadım. Yazlık siteler yapılıp
betona kesmişlerdi. Yörede soluklanacak tek alan kalmayınca evler bomboş
bırakılıp bir başka bağlık bahçelik alana göçülmüştü. Bir yılda en çok bir-bir
buçuk ay yaşamak için bütün bölgeyi tüketen bu tatil sitelerinin sahipleri
kimlerdi peki...
Bacalar yükseliyor gökyüzüne, kanser Yapıcı bir sürü maddeyi içeren dumanlar...
Uranyum içeren kömürleri kullanan santraller... Bir bölgenin ısı ve yağış
dengesini bozacağı, doğal güzellikleri, tarihsel yapıtları yok edeceği bile bile
yapılan barajlar... deniz doldurularak yapılan yollar... Sonrasındaki göçler ve
yağma. Tükenen türü ender canlılar, bitki türleri, yararı tartışılmaz böcek
türleri. Bu görünür cinayetlerin suçlusu kim...
Gültekin Tetik’e bu soruları sormadım. Suçlu olanın bütünüyle insan soyu değil
bir sınıf olduğunu biliyordu kuşkusuz. Bütün insanları (dolayısıyla üretip
yaratan işçi ve emekçi sınıfları, yoksul köylüleri ve bu cinayetlerin
kurbanlarını) bu gidişe karşı çıkmadıkları için suçluyordu kuşkusuz. Uyarmanın
sert bir sesle, bir Tokat biçiminde yapılması da olağandır.
Doğa, korunabildiğince önemli elbet. Timsah, sırtlan, leş kargası, bok böceği
diye küçümsediğimiz canlılar doğanın dengesini sağlıyorlar. Bakteriler de.
Kapitalizm ise bir virüs mü... Belki... Belki virüslerin de bir yararı vardır.
Olsa olsa bir asalak bu... Tüketim toplumunu yaratan ve insanları kendi
zararlarına da olsa durmadan tüketmeye zorlayan sistem. İnsanlarla tükettikleri
arasında gezegenlerinin olanaklarının da yer aldığını fark bile etmiyorlar. Bu
tükenen olanaklar yüzünden aç kalmakta olan kalabalıkların da farkında değiller.
Belki bu yüzden Gültekin Tetik’in çalışmasında yazılı Metin olarak
Kızılderililerin sözleri, düşünürlerin özsözleri yanında Kuran ayetleri de yer
alıyor. Dünyayı kirletmenin kutsallığa aykırılığını göstermek için.
Aynı Gökyüzü Altında belgesel filminin davetini size ekte yolluyorum.
Film gösterimi ve ardından yapılacak kokteyle gelirken davetiyenin getirilmesi
zorunlu değildir. Kişi sınırlaması yoktur.
Filim küresel ısınma ve çevre ile ilgili olup kırk dakika sürmektedir.
24 Aralık 2005
Taxim Hill otelde yapılacak gala saat 5'te başlayacak
İyi günler dileklerimle
Engin Berk
“Dünyanın son kullanma tarihi geçiyor!”
AYNI GÖKYÜZÜ ALTINDA
Türkiye Yeşillerinden Gültekin Tetik’in yönetmenliğinin yaptığı“Aynı Gökyüzü
Altında” belgeselinin gala gösterimi yaklaşık 150 kişinin katılımıyla 24 Aralık
2005 akşamı İstanbul’da yapıldı. Aynı zamanda bir doğa fotoğrafçısı olan
Gültekin Tetik, Galada yaptığı konuşmada Munzur dağlarında çektiği görüntülerin
çalışmaya kaynaklık ettiğini, Munzur Vadisine yapılacak barajlarla ilgili
bir belgesel hazırlığında olduğunu ve 2006 yılında bu belgeselin gösteriminin
yapılacağını belirtti.
Doğa ve insan ilişkisinin günümüzde geldiği açmazlar üzerine kurulan belgesel,
kırsal ve kentsel alandan çekilmiş görüntüleri bir arada sunarak, insanlığın
doğayla uyumlu yaşamı terk edişini ve bunun diğer canlıların yaşamlarına olan
olumsuz etkilerini orta yaş erdikten sonra, küresel ısınma gerçeğinin altını
çizerek, aynı gökyüzü altında yaşadığımızı, gidilecek başka bir dünya olmadığını,
diğer insanların ve canlıların yaşamlarının değerlerini hatırlatıyor.