Eşik




Yapım Tarihi - 2017
Süresi - 01:00:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe

Yönetmen - Dilek Gül
Senaryo - Dilek Gül
Yapımcı - Dilek Gül
Uygulayıcı Yapımcı - Gülrihan Dinç
Görüntü Yönetmeni - Ahmet Akpolat
Kameraman - Mehmet Hakkı Yılmaz
Kamera asistanı - Bengü Su Kömürcü
Ses/Boom Operatörü - Yasin Kobulan
Işık - Utku Kaya
Müzik - Mecit Elhac
Kurgu Yönetmeni - Aamen Alarand, Ömer Mamo
Renk Düzeltme - Maher Wesam
Ses - Özgür Söylemez
Afiş Fotoğraf - Ece Güneş Saadetyan
Afiş/Broşür/DVD Kapak Tasarım - Utku Kaya





Her ‘Eşik’te bir mücadele

PİRHA-Suriyeli göçmen kadınların başarı öykülerini içeren ‘Eşik’ belgeselinin ilk gösterimi bugün Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Belgeselin yönetmeni, KHK ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül. Yönetmen Gül ile kadınların tüm zorluklara rağmen başarıya ulaşan hikayelerini beyaz perdeye aktardığı ‘Eşik’e ilişkin söyleşi gerçekleştirdik.

Dilek Gül, KHK ile kapatılan İMC TV’de 7 yıl muhabirlik yapmış bir gazeteci. Suriye’de iç savaşın başlamasından sonra daha çok Türkiye-Suriye sınır boylarında çalışmış. Savaştan kaçan Suriyelilerin dramatik hayatlarına tanıklık eden Gül, savaş mağduru insanların özellikle de kadınların Türkiye’deki hayatlarının izlerini sürerek karşımıza bir belgeselle çıktı. Hayatları savaşla alt üst olan kadınların Türkiye’de yaşadıkları zorluklara ve yeni bir hayat kurma mücadelesine odaklanan belgeselin adı EŞİK.

Dilek Gül, belgeselin yalnızca bir kayıt olmadığını, aynı zamanda Suriyeli kadınlarının ayakta kalma mücadelesine bir katkı olarak çektiklerini söylüyor. Dilek Gül, bir gazeteci olarak şahit olduğu toplumsal trajediyi belgeselleştirme fikrinin, daha muhabirlik yaptığı sırada oluştuğunu ifade ediyor. Bu fikrin oluşmasında, sınırda gördüğü dramatik göçün egemen, merkez medyada manipule edilerek aktarılmasına karşı duyduğu tepkinin de rolü olduğunu belirtiyor.

Açık Toplum Vakfı ve Sivil Düşün tarafından desteklenen, Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği ve DVV International’in ortaklığında çekilen ‘Eşik’ isimli biyografik belgeselin galası bugün Fransız Kültür Merkezi’nde saat: 19.00’de gerçekleşecek.

“SAVAŞA, GÖÇE VE SINIRA RAĞMEN…”
Belgeselin montaj setinde konuştuğumuz belgeselin yönetmeni Dilek Gül, sınırda muhabirlik yaparken acılı, savaştan kaçan, hayatta kalmaya çalışan insanların yaşadıkları zorlukları haberleştirdiğini ama bu belgeselle yaşananların bu yanına değil, bütün bunlara rağmen direnen ve hayata tutunmaya çalışan kadınları konu edinerek, bu insanlara kendi cephelerinden bir güç verme amacını “Savaşa, göçe ve sınıra rağmen kadın kimliği ile güçlenerek hem kendisini hem çocuğunu, hem komşusunu hem de çevresini değiştiren kadınları aradık” sözleriyle ifade ediyor.

HEM SURİYELİ HEM DE KADIN OLMAK
Belgesel çekme sürecinin bu fikirlerini nasıl şekillendirdiğini de şöyle anlatıyor Gül:

“Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği gibi ve benim muhabirlik dönemime ait bağlantılarım ile Suriye’de yaşanan savaştan dolayı ülkemize göç eden kadınlara ulaştık. Onlar ile önce atölyeler düzenledik. Direk biz böyle bir şey yapmak istiyoruz diye karşılarına çıkmadık. Çünkü onların ne gibi talepleri ve sıkıntıları var dinlemek istedik. Muhabir kimliğim ile toplantıya katıldığımı bildikleri için hiçbir şey konuşmadan ‘bizi direk haber yap, film yap’ dediler. ‘Neden’ diye sorduğumuzda ise, ‘Biz Suriyelilere burada kötü gözle bakıyorlar. Irkçılık ile karşı karşıya kalıyoruz. Ev fiyatları 800-900 TL ise 1500 TL bize fiyat biçiyorlar. Kadın olduğumuz için tacize uğruyoruz ve ev sahiplerimiz yüzünden sürekli ev değiştirmek zorunda kalıyoruz’ diyen kadın hikayeleri var. Sadece Suriyeli ve bir kadın kimliğine sahip olduğundan dolayı da ciddi sorunlara maruz kalanlar oluyor. İş ararken, ev ararken, sokakta yürürken sorun yaşıyor. Çünkü hem Suriyeli hem de kadın. ‘Neden makyaj yapıyorsun, senin ülkende savaş var’ gibi söylemler ile karşı karşıya kalanlar bile var.”

“DERDİM, SURİYE ALGISINI VE KADINA BAKIŞI KIRMAK”
Gül, “Böylece, bu belgeselle Türkiye şehirlerinde, İstanbul’da oluşmuş olan olumsuz, ırkçı Suriyeli algısını da bir yandan kırmayı amaçlayan bir belgesel yapma fikri olgunlaştı” diyor. “Dolayısı ile biraz o Suriye algısını, biraz da kadınlara olan bakışı kırmak derdindeydim. Özellikle hepsinin maruz kaldığı bir şey bunlar. Türk vatandaşları tarafından kendilerine ‘sizin orada kar var mı, siz et yiyor musunuz, koltukta mı oturuyorsunuz, araba var mı’ şeklinde sorulara maruz kalmışlar. Aslında bunların hepsine bir cevap oluşturmak istedim. Onların da talepleri bu yöndeydi. Bu anlamda biz örtüştük ve bizlere kapılarını sonuna kadar açtılar” diye anlatıyor Gül.

TÜRKİYE’DE HAYATTA KALMA MÜCADELESİ
Belgeselde yer alan Suriyeli kadınlarla daha muhabirlik yaptığı zamanlarda temas kuran Gül, onlar aracılığıyla da benzer şeyleri yaşayan başka kadınlara ulaşmış. İstanbul’da 3-4 yıldır yaşayan 30-40 kadınla görüşen Gül, savaşın yıkımından yerlerinden yurtlarından olup Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmek zorunda kalan bu kadınların yaşadıkları zorlukları, tutunabilmek için gösterdikleri sebatkar direnci şöyle anlatıyor:

“Türkiye’ye geldiklerinde üç gün sokakta kalanlar var, yemek bulamayıp aç kalanlar var. Bir ay boyunca kışın ortasında buz gibi evlerde battaniyeye sarılıp kalanlar var. Dil bilmedikleri için birçok anlamda zorlanıyorlar. Devlet daireleri, okul, hastane kapılarında saatlerce bekleyenler var. Aralarında meslek sahibi vasıflı pek çok kişi olmasına rağmen iş bulamıyorlar. ‘Bize iş versinler yeter, biz yardım istemiyoruz. Aramızda nitelikli doktor, öğretmen, mühendis olan insanlar var” diyorlar. Ve ciddi bir ayrımcılık söz konusu. Bu insanların mağduriyetinden kazanç sağlamaya çalışan insanlar var. Çok fazla dolandırılmışlar. Bu yüzden ciddi bir güven problemleri var Türkiyeli insanlara. Ancak bütün bunlara rağmen, bu zorluklarla baş eden, bir süre sonra kendilerinden sonra gelenlere öğrendikleri ile yardım etmeye başlayıp, kendi aralarında bir tür dayanışma ağı kurmayı başarabiliyorlar. Evet olmadık güçlüklerle karşılaşmışlar, ama birbirlerine yardım ederek, sosyal ağlar kurarak güçlenme yoluna girmişler. Elbette ben bu belgeselde toz pembe bir tablo çizmiyorum. Bu insanların ciddi anlamda desteğe ihtiyacı var. Ben de bu filmle aslında bunu anlatmak istiyorum.”

BELGESEL YANIT ARIYOR
Çoğumuzun misafir olarak gördüğü Suriyelilerin büyük bir kısmının artık buralı olduklarını, burada kendilerine yeni bir hayat kurma çabası içinde olduklarını belirten Gül, belki asıl olarak bu belgeselle “Eşik”le, bu insanlar için sağlıklı bir entegrasyonun nasıl olması gerektiğinin yanıtını aradıklarını ifade ediyor. Ve son olarak da “Cevabı da herkes kendi payına düştüğü kadar verebilir” diyor.

Sevim KAHRAMAN, İsmet SEFER
6 Aralık 2018








Suriye mülteci başarı belgesel

Suriye iç savaşından kaçarak Türkiye’ye sığınan 4 Suriyeli kadının hayatı bir belgesele konu oldu.

İç savaştan sonra Suriye’nin Afrin, Halep ve Şam kentlerinden Türkiye’ye göç eden 4 kadın; şimdi hem kendileri hem de kendilerine benzer sıkıntılar yaşayan kişiler için yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Kadınların bu istek ve çabaları ise “Eşik” isimli belgesel filmiyle Ankara’da izleyiciyle buluştu.

2011 itibariyle Suriye’de başlayan iç savaşla birlikte milyonlarca insan ülkesinden göç etmek zorunda kaldı ve bunların çoğu günümüzde hala çok zor şartlar altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Ancak bu zorlu şartlara rağmen pek çok başarı hikâyesine de rastlamak mümkün. Bu hikâyelerden bazıları da bir belgesel filmine konu oldu. Suriye’de ki iç savaştan dolayı Türkiye’ye kaçan 4 kadının birbirinden zorlu ancak bir o kadar umut verici hayat hikâyesi “Eşik” isimli belgesel filminde anlatılıyor.

Belgeselin yönetmeni Dilek Gül, film gösteriminde belgeselin yapım sürecinde yaşadıklarıyla ilgili şunları söyledi:

“Yaklaşık 8 yıldır Türkiye’de gazetecilik yapıyorum. Suriye iç savaşının başlamasıyla bazı sınır kentlerine gidip yakından gözlem yapma fırsatım oldu. Haber yaptığım sıralarda sınırda, kamplarda ve sokaklarda mültecilerin dramlarına şahit oldum. Bu insanların hayat hikâyelerini bire bir gözlemleyip onları dinledikten sonra böyle bir belgesel yapmaya karar verdik.”

Yönetmen Gül ayrıca yapılan haber içeriklerine de değinerek; çoğunlukla haberlerde kadınların yaşadıkları trajedi ve acıların işlendiğini ancak bunların içerisinde çok kıymetli başarı hikâyelerinin de bulunduğunu ve kendilerinin de bu belgesel de daha çok bu hususlar üzerinde durduğunu belirtti. Bu başarı hikâyelerine değinen yönetmen Dilek Gül, gizli kalmış bu hikâyeleri şu şekilde özetledi:

“Biz, belgeselde daha çok mültecilerin çok konuşulmayan hikâyeleri üzerinde durduk. Şu anda bu kadınlar İstanbul’da yaşıyorlar. Kadınlardan ikisi yardım kurumları sayesinde bir okul ve dernek kurmuş; diğer iki kadından biri ressamlık yapıyor diğeri ise gazetecilik mesleğini icra ediyor. Hepsi de yeni bir hayat kurmuş.”

Suriyeli 4 kadının başarılı mücadelesini anlatan ve Ankara’da gösterime giren belgesel izleyiciler tarafından da büyük beğeni aldı.

Belgeseli izleyen bir izleyici “yabancı bir ülkede bu tarz başarı hikâyelerinin gurur verici olduğunu ancak pek çok mülteci kadının bu imkânlardan yoksun olduklarına” dikkat çekerken başka bir izleyici ise “belgesele konu olan kadınların hikâyelerinin kendi ana dilleriyle aktarılmış olmasının son derece başarılı olduğunu ve böylelikle izleyicinin, bahsi geçen kadınların hayatlarını daha iyi ve yakından hissetme olanağı bulduğunu” belirtti.

Belgesel, ilerleyen günlerde İngilizce, Arapça, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere toplam 4 dilde kitap olarak da basılacak. Ayrıca mültecilere bir motivasyon aracı ve umut kaynağı olması açısında belgeselin kamplarda da gösterilebilmesi için bir çaba yürütülüyor.

5 Mart 2018







Suriyeli kadınların ‘Eşik’teki hayatları

Artı Gerçek’te Candan Yıldız, Dilek Gül tarafından Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği ve DVV International'in ortaklığında çekilen ve Açık Toplum Vakfı ile Sivil Düşün tarafından desteklenerek hazırlanan ‘Eşik’ adlı belgeseli yazdı:

Gönüllü uyum mu yoksa güçlünün rıza oluşturması mı? Göçmenlik ve entegrasyon konusu sancılıdır. Avrupa için tamamlanmayan bu tartışma Türkiye söz konusu olduğunda “asimilasyona” denk düşer. Devlet “yabancıları” sevmez, toplum ise kendisine benzetildikçe sever. Sayıları resmi ağızlardan 3 milyon olarak açıklanan Suriyeli göçmenlerin bekleme odasına alınmış “geçici” hayatları birçok nedene bağlı olarak “kalıcı” hale gelecektir.

Koparıldıkları coğrafyadan başka bir coğrafyaya gelenlerin “Eşik”teki hayatlarını gazeteci arkadaşım Dilek Gül dert edindi ve uzun süreli bir çalışmanın ardından bir filme dönüştürdü; adı “Eşik” olan.

Neden bir kadın projesi ve neden göçmen kadınlar diye sorduğumda Dilek Gül; “Kendimi var edebildiğim yerlerden biri olarak bakıyorum, göç, kadın ve kimlik meselesi hakkında çalışmak hep aklımdaydı. Ama özellikle bu meseleler üzerine yaptığım haberlerin içinden çıktı bu hikayeler. Bu işe başlayarak ben de Türkiye'de ve dünyada yüksek seslerle yürütülen kadın mücadelesine kendi eksenimden küçük bir katkı sunmak ve söz söylemek istedim“ diye açıklıyor.

IMC TV’nin KHK kapatılmasının ardından başlıyor belgesel süreci. Aslında KHK ile işsiz bırakılan binlerce basın çalışanın nasıl yılmadığına bir örnek Dilek Gül’ün sözleri: “KHK ile çalıştığım kanal IMC TV kapanmadan önce benim için bu filmin ve kitabın süreci başlamıştı aslında, aklımda bir fikir vardı ama nasıl hayata geçireceğime dair yol ve yöntem yoktu. Çalıştığım kurum kapandığında işimi kaybetmiş olarak bakmadım olaya. Çünkü ben muhabirim, bir şeyi anlatmak istersem bunu her zaman yapabilirim. İşte bu noktada arayışlarım oldu ve yolum kendi alanlarında tecrübeli insanlarla kesişti. Bu fikir çerçevesinde ortaklaştığım güzel bir ekiple bu yolda ilerledik. Sekiz aylık saha çalışmasının sonunda bu işi tamamladık. Yani işsiz bırakılmış olmam muhabirliğimi bitirmeme neden olmadı. Bu işin başından sonuna kadar muhabirlik yaptım aslında."

Film Suriyeli kadınlara odaklanıyor. Stereotip haberciliğin yeniden ürettiği “göçmen” algısına karşı bir duruşu da var. Dilek Gül “yanı başımızdakileri tanıyalım istedim” diyor: “Filmde özellikle Savaş sonrası Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Suriyeli kadınların hayatta kalma mücadelelerine yer verdik. Hem kadın hem de göç kimliğini taşıyan Suriyeli kadınların geçtiği zorlu eşiklere tanıklık ediyoruz. Filmde savaştan çıkmak başlı başına bir başarıyken, her türlü zorluğu aşarak yeni bir yaşam kuran dört kadının hayatlarından kesitler anlattım. Filmde pembe hayatlar yansıtmadık, göçle beraber başlayan bu yolculukta, kadınların en zorlu ve en tatlı hikâyelerine yer verdik, başarı hikâyeleri de her ikisini içinde barındırınca ortaya çıktı. Bu filmle, çoğunlukla, taciz, tecavüz, kuma evlilikleri ve ayrımcılıkla gündeme getirilen Suriyelilerin başka hikayeleri olduğunu da topluma gösterip, bir entegrasyon sürecinin içinde olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak istedik. Yanı başımızdaki Suriyeli komşumuzu; esnafı, doktoru, öğretmeni tanımak ve tanıtmak istedik. Çünkü biz bu işe devam ederken çok ayrımcı ifadelerle karşılaştık ve bir kez daha gördük ki savaşla beraber yan komşumuz olan Suriyelileri tanımıyoruz. Amacımız bu filmi gidebildiğimiz her yere götürerek, tanışmaya katkıda bulunmak."

Kadınların kendi anadillerinde konuşturulması da belgeseldeki anlatılmak istenenin derinleşmesine imkan vermiş. Eşik’in zorlu etabı ise eşiğin bu tarafına geçmiş kadınlara ulaşmak olmuş: “Beni en çok zorlayan bu kadınlara ulaşmak oldu, ama onları ikna etmek hiç zor değildi çünkü onlar da kendilerini, yaşadıklarını anlatmak istiyordu. Aslında hepsi yanlış bilindiklerinin ve anlatıldıklarının farkındaydı o nedenle her türlü yanlış algıyı değiştirmek için ekiple beraber çok büyük çaba sarf ettiler. Bizim kadar bu işe inandılar. Bu işte yol alırken tek merak ettikleri haklarında anlatılan hikâyeleri anlayıp anlamayacaklarıydı. Çünkü Suriyeliler ile ilgili yapılan işlerin çoğunda dil problemi karşımıza çıkıyor. Biz bu sorunu çözebilmek için kitabı dörtte dilde hazırladık ve filmde herkes kendi anadilinde konuştu. Bu hikâyelerini daha içten anlatmalarına sebep oldu. Dil problemi dışında bazı kadınların evlerine ulaşmak oldukça zordu. Suriye çok iyi koşullarda yaşayan bu insanlar, iki odalı bodrum katlı evlerini göstermekten çekiniyordu. Bazıları ile bu sorunu aşarken bazıları ile aşamadık, bu özellikle film çekimleri için çok zor oldu. Ama bu işin sonuna kadar karşımıza çıkan her aksiliğe bizimle beraber direndiler."

“Eşik” İstanbul ve Ankara’daki gösterimlerin ardından Antep'teki çadır kentlerde de gösterilmeye çalışılacak. Bakalım “sır mekânlara” dönüştürülen çadır kentler için izin çıkacak mı? Eşik, dört dilde kitap olarak da çıkacak. İçin de kadınların fotoğrafları da yer alacak.

https://www.artigercek.com/esik
28 Kasım 2017






Eşik: Suriyeli Kadınların Başarı Öyküsü

Gazeteci Dilek Gül, haber takibi sırasında ilgisini çeken Suriyeli göçmen kadınların hikayesini belgeselleştirdi. Göçmen kadınların yaşadıkları tüm zorluklara rağmen başarıya ulaşan öyküleri “Eşik” ile beyaz perdeye yansıtılıyor.

Mezopotamya Ajansından Yasin Kobulan'ın haberine göre; Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül, Suriyeli göçmen kadınların başarı öykülerini “Eşik” belgeselinde topladı. “Eşik”, savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalmış Suriyeli dört kadının sıfırdan, bir dolu zorluklarla hayat kurabilmelerinin öykülerini açık ve gerçekçi bir dille aktarıyor. Suriye’de süren savaştan zarar görmüş kadınların görünür olmalarını sağlamak ve toplumda farkındalık yaratmak amacıyla çekilen “Eşik” isimli biyografik belgeselin galası Pazartesi günü Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak. Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği’nin ortaklığında çekilen belgesel, Açık Toplum Vakfı ve Sivil Düşün tarafından desteklendi.

ANA TEMA GÖÇMEN KİMLİĞİ
Suriye’de yaşanan savaş ardından başlayan göçe merkez medya ve muhalif medyanın farklı baktığını dile getiren Gül, “Suriyeliler, merkez medya tarafından genel olarak fuhuş, taciz, tecavüz, kavga, hırsızlık üzerinden gündeme getiriliyor. Ortada bir dram, kötü bir durum varsa gündeme getiriliyor. Ama bunların yanında başka hikayeler de var. Buraya entegre olmuş, burada bir şekilde hayat kurmuş, iş sahibi olmuş, bir şekilde göçün ve o yıkımın etkisine rağmen hayatına devam eden bir kitle var. Ama bunlar haber değeri taşımıyor ya da gündemleştirilmiyor. Dolayısıyla buradan bakarak hem Suriyelileri hem de Türkiye’de yaşayan diğer halkları buluşturup, güçlendirme hedefim vardı. O yüzden Suriyeliler oldu. Kimlikler önemli değil, var olan negatif durum üzerinde Suriyeliler hedef kitlem oldu. Göçmen kimliğini taşıyan herkes bu konunun ana teması olabilirdi” dedi.

DÖRT AYRI KADININ HİKÂYESİ
"Eşik"te işlediği 4 ayrı kadının hikayesine değinen Gül, Kobanê sürecinde kurulan ve sonrasında bir çok yere yayılan çadır kentleri hatırlatarak, “Orada haber takibi yaparken, kadınlarla temasım oldu. O yüzden kadınların cümleleri, anlattıkları beni etkiledi. Hem savaş kimliğinin mağduriyetini, acısını taşıyorlardı, hem de kadın olmanın ciddi bir sıkıntısını yaşıyorlardı. Zaten sistem içerisinde kadın olmak başlı başına sorunken, bir de o göç kimliğiyle başka bir ülkede var olmaya çalışmak başka bir mağduriyet doğuruyordu. Benim derdim hem o mağduriyeti dile getirmek, hem de o mağduriyetin içinden yeniden var olabilen kadınları gündemleştirmekti. Dolayısıyla böyle hikâyeler topladım ve bu kadınlar bizim ulaşamayacağımız yerlerde olan insanlar değil. Yanı başımızda ki Suriyeli kadınlardı, komşumuz, sokakta gördüğümüz kadınlardı. Suriyeli kadına olan bakış açısını ortadan kaldırmak için yola çıktık” diye konuştu.

Suriyeli kadınları konu aldıklarını dile getiren Gül, Türkiyeli kadınların da benzer şeyler yaşadıklarını, amaçlarının kadınların ne söylediğini duyurmak olduğunu söyledi.

HER HİKAYEDE BİR ‘EŞİK’ VAR
Belgesel çalışması sırasında her kadının kendisine ait bir hikayesi olduğunu ve her hikayede de bir “Eşik”in olduğunu gördüklerini belirten Gül şöyle devam etti: “Hepsi bir eşikten sonra güçlenmeye başlıyorlar. Bu güçlenme hali de aslında kendi kendilerine yaptıkları, kendi kendilerine verdikleri motivasyonla alakalı. İki yıldır tekstilde çalışmak zorunda kalan bir öğretmen, hayal ediyor, ‘Ben öğretmenim ve bu işi yapmak zorunda değilim’ diyerek yola çıkıyor. Ve bir eşiği atlattıktan sonra bambaşka bir hayata adım atıyor. O yüzden Eşik’i burada bir basamak olarak kullandık. Kendilerini yeniden var eden kadınların hikayelerini anlattık. Eşik bu açıdan bizim için bir basamak oldu.”

Gül, kendini o kadınların yerine koyduğunu belirterek, “İnanılmaz güçlüler. Üç gün sokakta kalanlar var. 7-8 defa sadece ev sahibi tarafından tacize uğrayan var. 6 ay içerisinde 8 defa evini değiştirmek zorunda kalan kadınlar var. Ve bunlar taciz nedeniyle oluyor. İş bulabilmek için günlerce sokaklarda uğramadıkları mekan kalmayan kadınlar var. Hiçbiri kolay kolay iş bulamıyor. Hepsinin hikayesi etkileyici bu bakımdan” dedi.

VAZGEÇMEMEK
Tüm hikayelerin en etkileyici yanının vazgeçmemek olduğuna dikkat çeken Gül, her şeye rağmen Suriye’deki hayatları gibi bir hayatı yakalamak için, sarf ettikleri çabanın etkileyici olduğunu bunun da mücadeleden vazgeçmemekten geldiğini söyledi. Belgeselin yanı sıra 15 kadın hikayesinin olduğu kitap çalışmasının da olduğunu kaydeden Gül, belgesel filme ulaşamayanların kitaptan hikayelere bakabileceklerini söyledi. Gül, kitabın Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce dillerinde olduğunu söyleyerek, kitap ve belgesele konu olanların kendi ana dillerinde de çalışmaya okuyup, izleyebileceklerini söyledi.

'ÇADIR KENTLERDE DE İZLETİLECEK'
İMC TV’de çalışırken belgesel fikrinin oluştuğunu kaydeden Gül, “Çalıştığım kanal kapatıldı ama bir şekilde duyurmaya devam ediyoruz. Yaptığım şeye inanmaya devam ettim ve çalışmaya devam ettim. KHK bu konuda beni çokta etkilemedi diyebilirim. KHK mağduru gazeteciler yine bir şeyler ortaya çıkarıyor, sadece görelim” diye konuştu. Fransa’da da gösterimin yapılacağını söyleyen Gül, çadır kentlerde de gösterim yapmayı amaçladıklarını söyledi.

25 Kasım 2017





Eşik Biyografik Belgesel Film Galası

Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği tarafından, Suriye’de süregiden savaştan zarar görmüş kadınların görünür olmalarını sağlamak ve toplumda farkındalık yaratmak amacı ile üretilmiş olan “EŞİK” adlı biyografik belgeselin galası 27 Kasım 2017'de Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleşiyor.

Belgesel filmin tanıtımı şöyle:

Filmin Kısa Öyküsü
“EŞİK” Adlı Biyografik Belgesel Filmimizde; Suriyeli savaş mağduru kadınların göç öncesi ve sonrası yaşadıklarının yer aldığı, anlatılara paralel olarak video, fotoğraf ve belgelerden oluşan dokümanlara yer verilmiştir. Özellikle kadınların yeni yaşam alanlarında, yeni oluşan sosyal çevreleri ile kurdukları ilişkileri, bağları ve her şeye rağmen var olma azimleri yer almaktadır. “EŞİK” adlı Biyografik Belgesel Filmimiz; dört kadının hem ayrı ayrı hikayelerinin aktarıldığı hem de zaman zaman ortak bağlantılı çekimlerinin olduğu çok özel bir çalışma olmasının yanı sıra belgeselimizde yer alan kadınlar hem eğitimleri hem mesleki özellikleri hem de İstanbul’a geldikten sonra vermiş oldukları mücadeleleri ile rol model kadınlardır.

“Düşmanımız yoktu ki silahımız olsun…’’
Suriye savaşından dolayı ülkesini terk etmek zorunda bırakılan kadınlar, her an biteceğini düşündükleri bir savaşın giderek çığ gibi büyümesini izlerlerken yaşadıkları ikilem onları bir ayakları içerde bir ayakları dışarıda yaşamaya ve hatta savaşa dahi katlanmaya zorunlu kıldı. Sürekli “gitmek mi zor, kalmak mı zor” ikileminde ve evlerinin bir köşesinde hazır bulunan bütün yaşamlarını sığdırabildikleri valizlerle birlikte yaşamak zorunda kalışlarının ağırlığını taşırlarken, kapı eşiğine düşen bombanın ruhlarında yarattığı ağır hasarla birlikte sevdiklerini korumak için o eşikten adım atmaya başlarlar, yönlerini kaybederek. Kaç EŞİKi kaç sokak, kaç yol geçerler, saymak zor. “EŞİK” bir yandan göç nedeniyle başka bir ülkede bulunmanın zorluklarını ve duygularını anlatırken, bir yandan da yeni bir başlangıç için çaba sarf eden ve sıfırdan hayat kuran kadınların öykülerini anlatıyor.

FİLMİN KÜNYESİ:

Süre: 60 Dakika
Format: HD Renkli
Tür: Biyografik Belgesel
Yönetmen/Senaryo: Dilek Gül
Yapımcı: Dilek Gül
Uygulayıcı Yapımcı: Gülrihan Dinç
Görüntü Yönetmeni: Ahmet Akpolat
Kameraman: Mehmet Hakkı Yılmaz
Kamera asistanı: Bengü Su Kömürcü
Ses/Boom Operatörü: Yasin Kobulan
Işık: Utku Kaya
Müzik: Mecit Elhac
Kurgu Yönetmeni: Aamen Alarand, Ömer Mamo
Renk Düzeltme: Maher Wesam
Ses: Özgür Söylemez
Afiş fotoğraf: Ece Güneş Saadetyan
Afiş/Broşür/DVD Kapak Tasarım: Utku Kaya

Yönetmen Biyografisi:
Dilek Gül Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Kısa bir süre sonra, aynı üniversitede Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler üzerine yüksek lisans eğitimi almaya başladı. Bir yandan eğitimini sürdürürken, bir yandan da çeşitli televizyon kanallarında editör ve muhabir olarak görev yaptı. Bu süre zarfında mesleği gereği, Türkiye'nin farklı illerinde yaşanan önemli toplumsal olayları yakından takip etti. Suriyeli göçmen kadınların yaşam mücadelelerinin anlatıldığı "Onbeş" isimli kitap ilk çalışmasıdır. Bu kitap çalışması ile göçmen kadınların savaşa, onca yıkıma ve kayıplarına rağmen yaşama tutunma azimleri, becerileri, kendileri için motivasyonları, dirençleri, geleceğe dair umutları ile yabancı bir ülkede var olma çabalarının görünür olmasını hedeflemiştir. Yine aynı içerik ve amaçla "EŞİK" isimli uzun metraj bir belgesel filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlenmiştir.

Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği
23.11.2017







Suriyeli kadınların başarı hikayesini anlatan ‘Eşik’ belgeselinin galası gerçekleşti

Gazeteci Dilek Gül Suriye’de yaşanan savaştan dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan ve yaşadıkları birçok zorluğa rağmen başarıya ulaşan Suriyeli kadınları anlattığı ‘Eşik’ belgeselinin galası yoğun bir katılım ile dün akşam gerçekleşti.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül Suriye’de yaşanan savaştan dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyeli göçmen kadınların başarı öyküsünü anlattığı ‘Eşik’ belgeseli dün akşam Fransız Kültür Merkezinde galası gerçekleşti. Yoğun katılımın gerçekleştiği galaya CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Evrensel Genel Yayın yönetmeni Fatih Polat, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Göhan Durmuş, İnsan Hakları Aktivisti Eren Keskin, birçok sivil toplum örgütü ve gazeteci katıldı.

Belgesel bitiminde gerçekleşen söyleyişi de söz alan İnsan Hakları Aktivisti Eren Keskin, “OHAL gerekçe gösterilerek bir devlet operasyonu ile kapatılan İMC TV çalışanları işsiz kaldılar. Ama yine vazgeçmediler. Ortadoğu halklarının yaşadığı savaşı, mağduriyetleri, özellikle kadınların yaşadıkları mağduriyetleri anlatmak isteyen bir film yaptılar” dedi.

Bu filmde aslında savaş nedeni ile mağdur edilen, iyi durumda olan ve başarı göstermiş kadınların yaşam hikayelerinin anlatıldığını belirten Keskin, “Göç etmek zorunda kalan kadınların göç ettikleri coğrafyalarda olduğu gibi bizim coğrafyada da devletin baskıları ile nasıl mücadele ettiklerinin tanığıyız. Maalesef özellikle Ortadoğu’yu dünya egemenleri belirliyorlar. Ancak şunu biliyoruz ki her zaman direnenler kazanacak. Kürt halkı, Orta Doğu Halkı ve kadınlar direniyor. Bu filimde bunun bir göstergesidir” şeklinde konuştu.

Belgeselin galası belgeselde başarı hikayeleri anlatılan kadınların söyledikleri şarkının ardından soru cevap ile son buldu.

28 Kasım 2017