Yapım Tarihi - 2017
Süresi - 01:00:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Dilek Gül
Senaryo - Dilek Gül
Yapımcı - Dilek Gül
Uygulayıcı Yapımcı - Gülrihan Dinç
Görüntü Yönetmeni - Ahmet Akpolat
Kameraman - Mehmet Hakkı Yılmaz
Kamera asistanı - Bengü Su Kömürcü
Ses/Boom Operatörü - Yasin Kobulan
Işık - Utku Kaya
Müzik - Mecit Elhac
Kurgu Yönetmeni - Aamen Alarand, Ömer Mamo
Renk Düzeltme - Maher Wesam
Ses - Özgür Söylemez
Afiş Fotoğraf - Ece Güneş Saadetyan
Afiş/Broşür/DVD Kapak Tasarım - Utku Kaya
Her ‘Eşik’te bir mücadele
PİRHA-Suriyeli göçmen kadınların başarı öykülerini içeren ‘Eşik’ belgeselinin
ilk gösterimi bugün Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Belgeselin
yönetmeni, KHK ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül. Yönetmen Gül ile
kadınların tüm zorluklara rağmen başarıya ulaşan hikayelerini beyaz perdeye
aktardığı ‘Eşik’e ilişkin söyleşi gerçekleştirdik.
Dilek Gül, KHK ile kapatılan İMC TV’de 7 yıl muhabirlik yapmış bir gazeteci.
Suriye’de iç savaşın başlamasından sonra daha çok Türkiye-Suriye sınır
boylarında çalışmış. Savaştan kaçan Suriyelilerin dramatik hayatlarına tanıklık
eden Gül, savaş mağduru insanların özellikle de kadınların Türkiye’deki
hayatlarının izlerini sürerek karşımıza bir belgeselle çıktı. Hayatları savaşla
alt üst olan kadınların Türkiye’de yaşadıkları zorluklara ve yeni bir hayat
kurma mücadelesine odaklanan belgeselin adı EŞİK.
Dilek Gül, belgeselin yalnızca bir kayıt olmadığını, aynı zamanda Suriyeli
kadınlarının ayakta kalma mücadelesine bir katkı olarak çektiklerini söylüyor.
Dilek Gül, bir gazeteci olarak şahit olduğu toplumsal trajediyi belgeselleştirme
fikrinin, daha muhabirlik yaptığı sırada oluştuğunu ifade ediyor. Bu fikrin
oluşmasında, sınırda gördüğü dramatik göçün egemen, merkez medyada manipule
edilerek aktarılmasına karşı duyduğu tepkinin de rolü olduğunu belirtiyor.
Açık Toplum Vakfı ve Sivil Düşün tarafından desteklenen, Cinsel Şiddete Karşı
Hukuki Yardım Derneği ve DVV International’in ortaklığında çekilen ‘Eşik’ isimli
biyografik belgeselin galası bugün Fransız Kültür Merkezi’nde saat: 19.00’de
gerçekleşecek.
“SAVAŞA, GÖÇE VE SINIRA RAĞMEN…”
Belgeselin montaj setinde konuştuğumuz belgeselin yönetmeni Dilek Gül, sınırda
muhabirlik yaparken acılı, savaştan kaçan, hayatta kalmaya çalışan insanların
yaşadıkları zorlukları haberleştirdiğini ama bu belgeselle yaşananların bu
yanına değil, bütün bunlara rağmen direnen ve hayata tutunmaya çalışan kadınları
konu edinerek, bu insanlara kendi cephelerinden bir güç verme amacını “Savaşa,
göçe ve sınıra rağmen kadın kimliği ile güçlenerek hem kendisini hem çocuğunu,
hem komşusunu hem de çevresini değiştiren kadınları aradık” sözleriyle ifade
ediyor.
HEM SURİYELİ HEM DE KADIN OLMAK
Belgesel çekme sürecinin bu fikirlerini nasıl şekillendirdiğini de şöyle
anlatıyor Gül:
“Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği gibi ve benim muhabirlik dönemime
ait bağlantılarım ile Suriye’de yaşanan savaştan dolayı ülkemize göç eden
kadınlara ulaştık. Onlar ile önce atölyeler düzenledik. Direk biz böyle bir şey
yapmak istiyoruz diye karşılarına çıkmadık. Çünkü onların ne gibi talepleri ve
sıkıntıları var dinlemek istedik. Muhabir kimliğim ile toplantıya katıldığımı
bildikleri için hiçbir şey konuşmadan ‘bizi direk haber yap, film yap’ dediler.
‘Neden’ diye sorduğumuzda ise, ‘Biz Suriyelilere burada kötü gözle bakıyorlar.
Irkçılık ile karşı karşıya kalıyoruz. Ev fiyatları 800-900 TL ise 1500 TL bize
fiyat biçiyorlar. Kadın olduğumuz için tacize uğruyoruz ve ev sahiplerimiz
yüzünden sürekli ev değiştirmek zorunda kalıyoruz’ diyen kadın hikayeleri var.
Sadece Suriyeli ve bir kadın kimliğine sahip olduğundan dolayı da ciddi
sorunlara maruz kalanlar oluyor. İş ararken, ev ararken, sokakta yürürken sorun
yaşıyor. Çünkü hem Suriyeli hem de kadın. ‘Neden makyaj yapıyorsun, senin
ülkende savaş var’ gibi söylemler ile karşı karşıya kalanlar bile var.”
“DERDİM, SURİYE ALGISINI VE KADINA BAKIŞI KIRMAK”
Gül, “Böylece, bu belgeselle Türkiye şehirlerinde, İstanbul’da oluşmuş olan
olumsuz, ırkçı Suriyeli algısını da bir yandan kırmayı amaçlayan bir belgesel
yapma fikri olgunlaştı” diyor. “Dolayısı ile biraz o Suriye algısını, biraz da
kadınlara olan bakışı kırmak derdindeydim. Özellikle hepsinin maruz kaldığı bir
şey bunlar. Türk vatandaşları tarafından kendilerine ‘sizin orada kar var mı,
siz et yiyor musunuz, koltukta mı oturuyorsunuz, araba var mı’ şeklinde sorulara
maruz kalmışlar. Aslında bunların hepsine bir cevap oluşturmak istedim. Onların
da talepleri bu yöndeydi. Bu anlamda biz örtüştük ve bizlere kapılarını sonuna
kadar açtılar” diye anlatıyor Gül.
TÜRKİYE’DE HAYATTA KALMA MÜCADELESİ
Belgeselde yer alan Suriyeli kadınlarla daha muhabirlik yaptığı zamanlarda temas
kuran Gül, onlar aracılığıyla da benzer şeyleri yaşayan başka kadınlara ulaşmış.
İstanbul’da 3-4 yıldır yaşayan 30-40 kadınla görüşen Gül, savaşın yıkımından
yerlerinden yurtlarından olup Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmek zorunda kalan
bu kadınların yaşadıkları zorlukları, tutunabilmek için gösterdikleri sebatkar
direnci şöyle anlatıyor:
“Türkiye’ye geldiklerinde üç gün sokakta kalanlar var, yemek bulamayıp aç
kalanlar var. Bir ay boyunca kışın ortasında buz gibi evlerde battaniyeye
sarılıp kalanlar var. Dil bilmedikleri için birçok anlamda zorlanıyorlar. Devlet
daireleri, okul, hastane kapılarında saatlerce bekleyenler var. Aralarında
meslek sahibi vasıflı pek çok kişi olmasına rağmen iş bulamıyorlar. ‘Bize iş
versinler yeter, biz yardım istemiyoruz. Aramızda nitelikli doktor, öğretmen,
mühendis olan insanlar var” diyorlar. Ve ciddi bir ayrımcılık söz konusu. Bu
insanların mağduriyetinden kazanç sağlamaya çalışan insanlar var. Çok fazla
dolandırılmışlar. Bu yüzden ciddi bir güven problemleri var Türkiyeli insanlara.
Ancak bütün bunlara rağmen, bu zorluklarla baş eden, bir süre sonra
kendilerinden sonra gelenlere öğrendikleri ile yardım etmeye başlayıp, kendi
aralarında bir tür dayanışma ağı kurmayı başarabiliyorlar. Evet olmadık
güçlüklerle karşılaşmışlar, ama birbirlerine yardım ederek, sosyal ağlar kurarak
güçlenme yoluna girmişler. Elbette ben bu belgeselde toz pembe bir tablo
çizmiyorum. Bu insanların ciddi anlamda desteğe ihtiyacı var. Ben de bu filmle
aslında bunu anlatmak istiyorum.”
BELGESEL YANIT ARIYOR
Çoğumuzun misafir olarak gördüğü Suriyelilerin büyük bir kısmının artık buralı
olduklarını, burada kendilerine yeni bir hayat kurma çabası içinde olduklarını
belirten Gül, belki asıl olarak bu belgeselle “Eşik”le, bu insanlar için
sağlıklı bir entegrasyonun nasıl olması gerektiğinin yanıtını aradıklarını ifade
ediyor. Ve son olarak da “Cevabı da herkes kendi payına düştüğü kadar verebilir”
diyor.
Sevim KAHRAMAN, İsmet SEFER
6 Aralık 2018
Suriye mülteci başarı belgesel
Suriye iç savaşından kaçarak Türkiye’ye sığınan 4 Suriyeli kadının hayatı bir
belgesele konu oldu.
İç savaştan sonra Suriye’nin Afrin, Halep ve Şam kentlerinden Türkiye’ye göç
eden 4 kadın; şimdi hem kendileri hem de kendilerine benzer sıkıntılar yaşayan
kişiler için yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Kadınların bu istek ve
çabaları ise “Eşik” isimli belgesel filmiyle Ankara’da izleyiciyle buluştu.
2011 itibariyle Suriye’de başlayan iç savaşla birlikte milyonlarca insan
ülkesinden göç etmek zorunda kaldı ve bunların çoğu günümüzde hala çok zor
şartlar altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Ancak bu zorlu şartlara
rağmen pek çok başarı hikâyesine de rastlamak mümkün. Bu hikâyelerden bazıları
da bir belgesel filmine konu oldu. Suriye’de ki iç savaştan dolayı Türkiye’ye
kaçan 4 kadının birbirinden zorlu ancak bir o kadar umut verici hayat hikâyesi
“Eşik” isimli belgesel filminde anlatılıyor.
Belgeselin yönetmeni Dilek Gül, film gösteriminde belgeselin yapım sürecinde
yaşadıklarıyla ilgili şunları söyledi:
“Yaklaşık 8 yıldır Türkiye’de gazetecilik yapıyorum. Suriye iç savaşının
başlamasıyla bazı sınır kentlerine gidip yakından gözlem yapma fırsatım oldu.
Haber yaptığım sıralarda sınırda, kamplarda ve sokaklarda mültecilerin
dramlarına şahit oldum. Bu insanların hayat hikâyelerini bire bir gözlemleyip
onları dinledikten sonra böyle bir belgesel yapmaya karar verdik.”
Yönetmen Gül ayrıca yapılan haber içeriklerine de değinerek; çoğunlukla
haberlerde kadınların yaşadıkları trajedi ve acıların işlendiğini ancak bunların
içerisinde çok kıymetli başarı hikâyelerinin de bulunduğunu ve kendilerinin de
bu belgesel de daha çok bu hususlar üzerinde durduğunu belirtti. Bu başarı
hikâyelerine değinen yönetmen Dilek Gül, gizli kalmış bu hikâyeleri şu şekilde
özetledi:
“Biz, belgeselde daha çok mültecilerin çok konuşulmayan hikâyeleri üzerinde
durduk. Şu anda bu kadınlar İstanbul’da yaşıyorlar. Kadınlardan ikisi yardım
kurumları sayesinde bir okul ve dernek kurmuş; diğer iki kadından biri ressamlık
yapıyor diğeri ise gazetecilik mesleğini icra ediyor. Hepsi de yeni bir hayat
kurmuş.”
Suriyeli 4 kadının başarılı mücadelesini anlatan ve Ankara’da gösterime giren
belgesel izleyiciler tarafından da büyük beğeni aldı.
Belgeseli izleyen bir izleyici “yabancı bir ülkede bu tarz başarı hikâyelerinin
gurur verici olduğunu ancak pek çok mülteci kadının bu imkânlardan yoksun
olduklarına” dikkat çekerken başka bir izleyici ise “belgesele konu olan
kadınların hikâyelerinin kendi ana dilleriyle aktarılmış olmasının son derece
başarılı olduğunu ve böylelikle izleyicinin, bahsi geçen kadınların hayatlarını
daha iyi ve yakından hissetme olanağı bulduğunu” belirtti.
Belgesel, ilerleyen günlerde İngilizce, Arapça, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere
toplam 4 dilde kitap olarak da basılacak. Ayrıca mültecilere bir motivasyon
aracı ve umut kaynağı olması açısında belgeselin kamplarda da gösterilebilmesi
için bir çaba yürütülüyor.
5 Mart 2018
Suriyeli kadınların ‘Eşik’teki hayatları
Artı Gerçek’te Candan Yıldız, Dilek Gül tarafından Cinsel Şiddete Karşı Hukuki
Yardım Derneği ve DVV International'in ortaklığında çekilen ve Açık Toplum Vakfı
ile Sivil Düşün tarafından desteklenerek hazırlanan ‘Eşik’ adlı belgeseli yazdı:
Gönüllü uyum mu yoksa güçlünün rıza oluşturması mı? Göçmenlik ve entegrasyon
konusu sancılıdır. Avrupa için tamamlanmayan bu tartışma Türkiye söz konusu
olduğunda “asimilasyona” denk düşer. Devlet “yabancıları” sevmez, toplum ise
kendisine benzetildikçe sever. Sayıları resmi ağızlardan 3 milyon olarak
açıklanan Suriyeli göçmenlerin bekleme odasına alınmış “geçici” hayatları birçok
nedene bağlı olarak “kalıcı” hale gelecektir.
Koparıldıkları coğrafyadan başka bir coğrafyaya gelenlerin “Eşik”teki
hayatlarını gazeteci arkadaşım Dilek Gül dert edindi ve uzun süreli bir
çalışmanın ardından bir filme dönüştürdü; adı “Eşik” olan.
Neden bir kadın projesi ve neden göçmen kadınlar diye sorduğumda Dilek Gül;
“Kendimi var edebildiğim yerlerden biri olarak bakıyorum, göç, kadın ve kimlik
meselesi hakkında çalışmak hep aklımdaydı. Ama özellikle bu meseleler üzerine
yaptığım haberlerin içinden çıktı bu hikayeler. Bu işe başlayarak ben de
Türkiye'de ve dünyada yüksek seslerle yürütülen kadın mücadelesine kendi
eksenimden küçük bir katkı sunmak ve söz söylemek istedim“ diye açıklıyor.
IMC TV’nin KHK kapatılmasının ardından başlıyor belgesel süreci. Aslında KHK ile
işsiz bırakılan binlerce basın çalışanın nasıl yılmadığına bir örnek Dilek
Gül’ün sözleri: “KHK ile çalıştığım kanal IMC TV kapanmadan önce benim için bu
filmin ve kitabın süreci başlamıştı aslında, aklımda bir fikir vardı ama nasıl
hayata geçireceğime dair yol ve yöntem yoktu. Çalıştığım kurum kapandığında
işimi kaybetmiş olarak bakmadım olaya. Çünkü ben muhabirim, bir şeyi anlatmak
istersem bunu her zaman yapabilirim. İşte bu noktada arayışlarım oldu ve yolum
kendi alanlarında tecrübeli insanlarla kesişti. Bu fikir çerçevesinde
ortaklaştığım güzel bir ekiple bu yolda ilerledik. Sekiz aylık saha çalışmasının
sonunda bu işi tamamladık. Yani işsiz bırakılmış olmam muhabirliğimi bitirmeme
neden olmadı. Bu işin başından sonuna kadar muhabirlik yaptım aslında."
Film Suriyeli kadınlara odaklanıyor. Stereotip haberciliğin yeniden ürettiği
“göçmen” algısına karşı bir duruşu da var. Dilek Gül “yanı başımızdakileri
tanıyalım istedim” diyor: “Filmde özellikle Savaş sonrası Türkiye'ye göç etmek
zorunda kalan Suriyeli kadınların hayatta kalma mücadelelerine yer verdik. Hem
kadın hem de göç kimliğini taşıyan Suriyeli kadınların geçtiği zorlu eşiklere
tanıklık ediyoruz. Filmde savaştan çıkmak başlı başına bir başarıyken, her türlü
zorluğu aşarak yeni bir yaşam kuran dört kadının hayatlarından kesitler
anlattım. Filmde pembe hayatlar yansıtmadık, göçle beraber başlayan bu
yolculukta, kadınların en zorlu ve en tatlı hikâyelerine yer verdik, başarı
hikâyeleri de her ikisini içinde barındırınca ortaya çıktı. Bu filmle,
çoğunlukla, taciz, tecavüz, kuma evlilikleri ve ayrımcılıkla gündeme getirilen
Suriyelilerin başka hikayeleri olduğunu da topluma gösterip, bir entegrasyon
sürecinin içinde olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak istedik. Yanı başımızdaki
Suriyeli komşumuzu; esnafı, doktoru, öğretmeni tanımak ve tanıtmak istedik.
Çünkü biz bu işe devam ederken çok ayrımcı ifadelerle karşılaştık ve bir kez
daha gördük ki savaşla beraber yan komşumuz olan Suriyelileri tanımıyoruz.
Amacımız bu filmi gidebildiğimiz her yere götürerek, tanışmaya katkıda
bulunmak."
Kadınların kendi anadillerinde konuşturulması da belgeseldeki anlatılmak
istenenin derinleşmesine imkan vermiş. Eşik’in zorlu etabı ise eşiğin bu
tarafına geçmiş kadınlara ulaşmak olmuş: “Beni en çok zorlayan bu kadınlara
ulaşmak oldu, ama onları ikna etmek hiç zor değildi çünkü onlar da kendilerini,
yaşadıklarını anlatmak istiyordu. Aslında hepsi yanlış bilindiklerinin ve
anlatıldıklarının farkındaydı o nedenle her türlü yanlış algıyı değiştirmek için
ekiple beraber çok büyük çaba sarf ettiler. Bizim kadar bu işe inandılar. Bu
işte yol alırken tek merak ettikleri haklarında anlatılan hikâyeleri anlayıp
anlamayacaklarıydı. Çünkü Suriyeliler ile ilgili yapılan işlerin çoğunda dil
problemi karşımıza çıkıyor. Biz bu sorunu çözebilmek için kitabı dörtte dilde
hazırladık ve filmde herkes kendi anadilinde konuştu. Bu hikâyelerini daha içten
anlatmalarına sebep oldu. Dil problemi dışında bazı kadınların evlerine ulaşmak
oldukça zordu. Suriye çok iyi koşullarda yaşayan bu insanlar, iki odalı bodrum
katlı evlerini göstermekten çekiniyordu. Bazıları ile bu sorunu aşarken bazıları
ile aşamadık, bu özellikle film çekimleri için çok zor oldu. Ama bu işin sonuna
kadar karşımıza çıkan her aksiliğe bizimle beraber direndiler."
“Eşik” İstanbul ve Ankara’daki gösterimlerin ardından Antep'teki çadır kentlerde
de gösterilmeye çalışılacak. Bakalım “sır mekânlara” dönüştürülen çadır kentler
için izin çıkacak mı? Eşik, dört dilde kitap olarak da çıkacak. İçin de
kadınların fotoğrafları da yer alacak.
https://www.artigercek.com/esik
28 Kasım 2017
Eşik: Suriyeli Kadınların Başarı Öyküsü
Gazeteci Dilek Gül, haber takibi sırasında ilgisini çeken Suriyeli göçmen
kadınların hikayesini belgeselleştirdi. Göçmen kadınların yaşadıkları tüm
zorluklara rağmen başarıya ulaşan öyküleri “Eşik” ile beyaz perdeye
yansıtılıyor.
Mezopotamya Ajansından Yasin Kobulan'ın haberine göre; Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül, Suriyeli göçmen kadınların başarı
öykülerini “Eşik” belgeselinde topladı. “Eşik”, savaş nedeniyle göç etmek
zorunda kalmış Suriyeli dört kadının sıfırdan, bir dolu zorluklarla hayat
kurabilmelerinin öykülerini açık ve gerçekçi bir dille aktarıyor. Suriye’de
süren savaştan zarar görmüş kadınların görünür olmalarını sağlamak ve toplumda
farkındalık yaratmak amacıyla çekilen “Eşik” isimli biyografik belgeselin galası
Pazartesi günü Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak. Cinsel Şiddete Karşı Hukuki
Yardım Derneği’nin ortaklığında çekilen belgesel, Açık Toplum Vakfı ve Sivil
Düşün tarafından desteklendi.
ANA TEMA GÖÇMEN KİMLİĞİ
Suriye’de yaşanan savaş ardından başlayan göçe merkez medya ve muhalif medyanın
farklı baktığını dile getiren Gül, “Suriyeliler, merkez medya tarafından genel
olarak fuhuş, taciz, tecavüz, kavga, hırsızlık üzerinden gündeme getiriliyor.
Ortada bir dram, kötü bir durum varsa gündeme getiriliyor. Ama bunların yanında
başka hikayeler de var. Buraya entegre olmuş, burada bir şekilde hayat kurmuş,
iş sahibi olmuş, bir şekilde göçün ve o yıkımın etkisine rağmen hayatına devam
eden bir kitle var. Ama bunlar haber değeri taşımıyor ya da gündemleştirilmiyor.
Dolayısıyla buradan bakarak hem Suriyelileri hem de Türkiye’de yaşayan diğer
halkları buluşturup, güçlendirme hedefim vardı. O yüzden Suriyeliler oldu.
Kimlikler önemli değil, var olan negatif durum üzerinde Suriyeliler hedef kitlem
oldu. Göçmen kimliğini taşıyan herkes bu konunun ana teması olabilirdi” dedi.
DÖRT AYRI KADININ HİKÂYESİ
"Eşik"te işlediği 4 ayrı kadının hikayesine değinen Gül, Kobanê sürecinde
kurulan ve sonrasında bir çok yere yayılan çadır kentleri hatırlatarak, “Orada
haber takibi yaparken, kadınlarla temasım oldu. O yüzden kadınların cümleleri,
anlattıkları beni etkiledi. Hem savaş kimliğinin mağduriyetini, acısını
taşıyorlardı, hem de kadın olmanın ciddi bir sıkıntısını yaşıyorlardı. Zaten
sistem içerisinde kadın olmak başlı başına sorunken, bir de o göç kimliğiyle
başka bir ülkede var olmaya çalışmak başka bir mağduriyet doğuruyordu. Benim
derdim hem o mağduriyeti dile getirmek, hem de o mağduriyetin içinden yeniden
var olabilen kadınları gündemleştirmekti. Dolayısıyla böyle hikâyeler topladım
ve bu kadınlar bizim ulaşamayacağımız yerlerde olan insanlar değil. Yanı
başımızda ki Suriyeli kadınlardı, komşumuz, sokakta gördüğümüz kadınlardı.
Suriyeli kadına olan bakış açısını ortadan kaldırmak için yola çıktık” diye
konuştu.
Suriyeli kadınları konu aldıklarını dile getiren Gül, Türkiyeli kadınların da
benzer şeyler yaşadıklarını, amaçlarının kadınların ne söylediğini duyurmak
olduğunu söyledi.
HER HİKAYEDE BİR ‘EŞİK’ VAR
Belgesel çalışması sırasında her kadının kendisine ait bir hikayesi olduğunu ve
her hikayede de bir “Eşik”in olduğunu gördüklerini belirten Gül şöyle devam
etti: “Hepsi bir eşikten sonra güçlenmeye başlıyorlar. Bu güçlenme hali de
aslında kendi kendilerine yaptıkları, kendi kendilerine verdikleri motivasyonla
alakalı. İki yıldır tekstilde çalışmak zorunda kalan bir öğretmen, hayal ediyor,
‘Ben öğretmenim ve bu işi yapmak zorunda değilim’ diyerek yola çıkıyor. Ve bir
eşiği atlattıktan sonra bambaşka bir hayata adım atıyor. O yüzden Eşik’i burada
bir basamak olarak kullandık. Kendilerini yeniden var eden kadınların
hikayelerini anlattık. Eşik bu açıdan bizim için bir basamak oldu.”
Gül, kendini o kadınların yerine koyduğunu belirterek, “İnanılmaz güçlüler. Üç
gün sokakta kalanlar var. 7-8 defa sadece ev sahibi tarafından tacize uğrayan
var. 6 ay içerisinde 8 defa evini değiştirmek zorunda kalan kadınlar var. Ve
bunlar taciz nedeniyle oluyor. İş bulabilmek için günlerce sokaklarda
uğramadıkları mekan kalmayan kadınlar var. Hiçbiri kolay kolay iş bulamıyor.
Hepsinin hikayesi etkileyici bu bakımdan” dedi.
VAZGEÇMEMEK
Tüm hikayelerin en etkileyici yanının vazgeçmemek olduğuna dikkat çeken Gül, her
şeye rağmen Suriye’deki hayatları gibi bir hayatı yakalamak için, sarf ettikleri
çabanın etkileyici olduğunu bunun da mücadeleden vazgeçmemekten geldiğini
söyledi. Belgeselin yanı sıra 15 kadın hikayesinin olduğu kitap çalışmasının da
olduğunu kaydeden Gül, belgesel filme ulaşamayanların kitaptan hikayelere
bakabileceklerini söyledi. Gül, kitabın Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce
dillerinde olduğunu söyleyerek, kitap ve belgesele konu olanların kendi ana
dillerinde de çalışmaya okuyup, izleyebileceklerini söyledi.
'ÇADIR KENTLERDE DE İZLETİLECEK'
İMC TV’de çalışırken belgesel fikrinin oluştuğunu kaydeden Gül, “Çalıştığım
kanal kapatıldı ama bir şekilde duyurmaya devam ediyoruz. Yaptığım şeye inanmaya
devam ettim ve çalışmaya devam ettim. KHK bu konuda beni çokta etkilemedi
diyebilirim. KHK mağduru gazeteciler yine bir şeyler ortaya çıkarıyor, sadece
görelim” diye konuştu. Fransa’da da gösterimin yapılacağını söyleyen Gül, çadır
kentlerde de gösterim yapmayı amaçladıklarını söyledi.
25 Kasım 2017
Eşik Biyografik Belgesel Film Galası
Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği tarafından, Suriye’de süregiden
savaştan zarar görmüş kadınların görünür olmalarını sağlamak ve toplumda
farkındalık yaratmak amacı ile üretilmiş olan “EŞİK” adlı biyografik belgeselin
galası 27 Kasım 2017'de Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleşiyor.
Belgesel filmin tanıtımı şöyle:
Filmin Kısa Öyküsü
“EŞİK” Adlı Biyografik Belgesel Filmimizde; Suriyeli savaş mağduru kadınların
göç öncesi ve sonrası yaşadıklarının yer aldığı, anlatılara paralel olarak
video, fotoğraf ve belgelerden oluşan dokümanlara yer verilmiştir. Özellikle
kadınların yeni yaşam alanlarında, yeni oluşan sosyal çevreleri ile kurdukları
ilişkileri, bağları ve her şeye rağmen var olma azimleri yer almaktadır. “EŞİK”
adlı Biyografik Belgesel Filmimiz; dört kadının hem ayrı ayrı hikayelerinin
aktarıldığı hem de zaman zaman ortak bağlantılı çekimlerinin olduğu çok özel bir
çalışma olmasının yanı sıra belgeselimizde yer alan kadınlar hem eğitimleri hem
mesleki özellikleri hem de İstanbul’a geldikten sonra vermiş oldukları
mücadeleleri ile rol model kadınlardır.
“Düşmanımız yoktu ki silahımız olsun…’’
Suriye savaşından dolayı ülkesini terk etmek zorunda bırakılan kadınlar, her an
biteceğini düşündükleri bir savaşın giderek çığ gibi büyümesini izlerlerken
yaşadıkları ikilem onları bir ayakları içerde bir ayakları dışarıda yaşamaya ve
hatta savaşa dahi katlanmaya zorunlu kıldı. Sürekli “gitmek mi zor, kalmak mı
zor” ikileminde ve evlerinin bir köşesinde hazır bulunan bütün yaşamlarını
sığdırabildikleri valizlerle birlikte yaşamak zorunda kalışlarının ağırlığını
taşırlarken, kapı eşiğine düşen bombanın ruhlarında yarattığı ağır hasarla
birlikte sevdiklerini korumak için o eşikten adım atmaya başlarlar, yönlerini
kaybederek. Kaç EŞİKi kaç sokak, kaç yol geçerler, saymak zor. “EŞİK” bir yandan
göç nedeniyle başka bir ülkede bulunmanın zorluklarını ve duygularını
anlatırken, bir yandan da yeni bir başlangıç için çaba sarf eden ve sıfırdan
hayat kuran kadınların öykülerini anlatıyor.
FİLMİN KÜNYESİ:
Süre: 60 Dakika
Format: HD Renkli
Tür: Biyografik Belgesel
Yönetmen/Senaryo: Dilek Gül
Yapımcı: Dilek Gül
Uygulayıcı Yapımcı: Gülrihan Dinç
Görüntü Yönetmeni: Ahmet Akpolat
Kameraman: Mehmet Hakkı Yılmaz
Kamera asistanı: Bengü Su Kömürcü
Ses/Boom Operatörü: Yasin Kobulan
Işık: Utku Kaya
Müzik: Mecit Elhac
Kurgu Yönetmeni: Aamen Alarand, Ömer Mamo
Renk Düzeltme: Maher Wesam
Ses: Özgür Söylemez
Afiş fotoğraf: Ece Güneş Saadetyan
Afiş/Broşür/DVD Kapak Tasarım: Utku Kaya
Yönetmen Biyografisi:
Dilek Gül Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Kısa
bir süre sonra, aynı üniversitede Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
üzerine yüksek lisans eğitimi almaya başladı. Bir yandan eğitimini sürdürürken,
bir yandan da çeşitli televizyon kanallarında editör ve muhabir olarak görev
yaptı. Bu süre zarfında mesleği gereği, Türkiye'nin farklı illerinde yaşanan
önemli toplumsal olayları yakından takip etti. Suriyeli göçmen kadınların yaşam
mücadelelerinin anlatıldığı "Onbeş" isimli kitap ilk çalışmasıdır. Bu kitap
çalışması ile göçmen kadınların savaşa, onca yıkıma ve kayıplarına rağmen yaşama
tutunma azimleri, becerileri, kendileri için motivasyonları, dirençleri,
geleceğe dair umutları ile yabancı bir ülkede var olma çabalarının görünür
olmasını hedeflemiştir. Yine aynı içerik ve amaçla "EŞİK" isimli uzun metraj bir
belgesel filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlenmiştir.
Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği
23.11.2017
Suriyeli kadınların başarı hikayesini anlatan ‘Eşik’ belgeselinin galası
gerçekleşti
Gazeteci Dilek Gül Suriye’de yaşanan savaştan dolayı Türkiye’ye göç etmek
zorunda kalan ve yaşadıkları birçok zorluğa rağmen başarıya ulaşan Suriyeli
kadınları anlattığı ‘Eşik’ belgeselinin galası yoğun bir katılım ile dün akşam
gerçekleşti.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan İMC TV muhabiri Dilek Gül Suriye’de
yaşanan savaştan dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyeli göçmen
kadınların başarı öyküsünü anlattığı ‘Eşik’ belgeseli dün akşam Fransız Kültür
Merkezinde galası gerçekleşti. Yoğun katılımın gerçekleştiği galaya CHP
Milletvekili Barış Yarkadaş, Evrensel Genel Yayın yönetmeni Fatih Polat, Türkiye
Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Göhan Durmuş, İnsan Hakları Aktivisti Eren
Keskin, birçok sivil toplum örgütü ve gazeteci katıldı.
Belgesel bitiminde gerçekleşen söyleyişi de söz alan İnsan Hakları Aktivisti
Eren Keskin, “OHAL gerekçe gösterilerek bir devlet operasyonu ile kapatılan İMC
TV çalışanları işsiz kaldılar. Ama yine vazgeçmediler. Ortadoğu halklarının
yaşadığı savaşı, mağduriyetleri, özellikle kadınların yaşadıkları mağduriyetleri
anlatmak isteyen bir film yaptılar” dedi.
Bu filmde aslında savaş nedeni ile mağdur edilen, iyi durumda olan ve başarı
göstermiş kadınların yaşam hikayelerinin anlatıldığını belirten Keskin, “Göç
etmek zorunda kalan kadınların göç ettikleri coğrafyalarda olduğu gibi bizim
coğrafyada da devletin baskıları ile nasıl mücadele ettiklerinin tanığıyız.
Maalesef özellikle Ortadoğu’yu dünya egemenleri belirliyorlar. Ancak şunu
biliyoruz ki her zaman direnenler kazanacak. Kürt halkı, Orta Doğu Halkı ve
kadınlar direniyor. Bu filimde bunun bir göstergesidir” şeklinde konuştu.
Belgeselin galası belgeselde başarı hikayeleri anlatılan kadınların söyledikleri
şarkının ardından soru cevap ile son buldu.