Yapım Tarihi - 2001
Süre - 01:25:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, DV Betacam / Türkçe, İtalyanca, İspanyolca, Almanca
BSB Arşiv No- 619
Yönetmen - Hüseyin Karabey
Yapımcı - Hüseyin Karabey
Kameraman - Hüseyin Karabey
Metin - Hüseyin Karabey
Kurgu - Hüseyin Karabey
Yönetmen Yardımcısı - Sedat Yılmaz
Almanya, İspanya, İtalya ve Amerika'daki hücre tipi cezaevlerinde kalmış eski tutuklu ve hükümlülerle, onların aileleri ile görüşmeler, yine bu konuda araştırma yapmış doktor, avukat ve parlamenterlerin görüşleri, bize Örnek alınan sistemin insan haklarına aykırı olduğu gibi 100 yıla varan bilimsel araştırmaların sonucu oluşmuş, sistematik bir uygulama olduğunu gösteriyor. Film varolan 30 yıllık modern tecrit cezaevleri deneyimini gözlemlemeye alışıyor. İddia edilen ile var olanın arasındaki fark izleyiciye sunuluyor. Cezaevlerinde uygulanacak olan izolasyon ''Tecrit" sisteminin sorunları canlı tanıkların anlatımı ve belge görüntülerle izleyiciye aktarılıyor.
13. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Belgesel Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 2001
24. Uluslararası Bağımsız Film Festivali, Bruxelles, Belçika, Emile Cantillon Ödülü.
2001
Fransa, Montpellier Gösterim. 2001
1. Londra Kürt Filmleri Festivali. 2001
Retina Uluslararası Film ve Video Festivali, Gösterim. 2002
İstanbul Uluslararası Film Festivali. 2002
La Corrida Audiovisuelle, Fransa. 2002
Kaynak
BSB Web Sitesi
Sessiz Ölüm
“tecrit...”
Belgeselde hücrelerde kalmış bir siyasi tutuklunun dediği gibi “tecrit altında
yaşamanın nasıl bir şey olduğunu yaşamayan bilemez”. Bilemiyoruz, gördüklerimiz
bile bizi şok etmeye yetiyor. İçimiz kanıyor, sessiz sessiz...
Siyasi tutukluların yerleştirilmesi amacıyla inşa edilen ve bizlere otel
kalitesinde cezaevleri diye duyurulan F tipi (hücre tipi) cezaevlerinin
faaliyete geçmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Şu ana kadar “Hayata
Dönüş” adı verilen operasyonda ve ölüm oruçlarında 100’ün üstünde tutuklu
hayatını kaybetti. Sürecin başlangıcında yükselen protesto gösterileri
bastırılmış, kimse sesini çıkartamaz durumda. Sorun nasıl çözülecek, insanların
ölümü nasıl önlenecek hiç birimiz bilmiyoruz hatta, ilgilenmiyoruz bile. Çünkü
biz dışarıdayız, kendi sorunlarımız var, yaşam devam ediyor. Eksik olmasınlar
ülkemizde sorunlar da yakamızı hiç bırakmıyor. Unuttuk hücrelerdeki insanları.
Çünkü biz bilmiyoruz dört duvar arasındaki yaşamı, korkuyu, yalnızlığı ve tüm
bunların ne anlama geldiğini...
“Sessiz Ölüm” Hüseyin Karabey’in pojelendirip, senaryosunu yazdığı, çektiği,
yönettiği ve bizlere hücrede, tecrit altında yaşamanın ne anlama geldiğini
çarpıcı biçimde gösterdiği bir belgesel. İçinde profesyonel bir oyuncunun
oynadığı (Jülide Kural) kısa bir bölüm barındırsa da, yüz yüze geldiğimiz
kaskatı bir gerçek. Karşı karşıya geldiğimiz gerçeklik yaşadıklarımızın sadece
bize, ülkemize ait olmadığını tüm dünyada, dünyanın “gelişmiş”, “uygar” diye
bakılan ülkelerinde de yaşandığını gösteriyor. Hatta biz yine kopyacılık
yapmışız. Tarih boyunca iktidarların kendilerine karşı olanı, kendileri gibi
düşünmeyeni görmeme, kendisi için sorun çıkaranı tecrit etme politikası 21.
yüzyılda da devam ediyor.
Hüseyin Karabey “Sessiz Ölüm”de İspanya, Almanya, İrlanda ve İtalya’da yıllarca
hücrelerde kalmış siyasi mahkumlarla, aileleleriyle yaşadıkları hakkında
röportajlar yapmış. Kaldıkları cezaevlerini, oralardaki yaşam koşullarını ve
ABD’lerinin bir eyaletindeki sıkı, acımasız cezaevi koşullarını görüntülemiş.
Arşivlerden hücrelerde yaşananlara, direniş eylemlerine dair görüntüleri
derlemiş ve böylece tecritin ne anlama geldiğini, insanı fiziki ve ruhsal açıdan
nasıl etkilediğini sorguluyor. Bir belgesel için konusu fazlaca siyasal
bulunabilir. Hatta birileri yaşadığımız onca olaya, gerçeğe rağmen taraflılıkla
suçlayabilir. Ancak ne olursa olsun, hepimizin kafamızı kuma gömdüğümüz, en iyi
niyetlimizin bile ne yapacağını bilemediği bir durumda Hüseyin Karabey dünyanın
dört bir yanından derlediği görüntülerle sorunu cesaretle ele alıyor.
Belgeselde hücrelerde kalmış bir siyasi tutuklunun dediği gibi “tecrit altında
yaşamanın nasıl bir şey olduğunu yaşamayan bilemez”. Bilemiyoruz, gördüklerimiz
bile bizi şok etmeye yetiyor. İçimiz kanıyor, sessiz sessiz...
Not- 13. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde, Ulusal Belgesel Yarışmasında
2.'lik Ödülü kazanan ve birçok festivalde izleyiciyle buluşan bu dramatik
belgeseli Akademi İstanbul’da izleyebilirsiniz.
İstanbul Akademi
Adres- İstiklal Caddesi, Beyoğlu
Tel- 0212 249 68 97
Kaynak - Soysal Demir / 23.01.2002
Avrupa ve Türkiye cezaevlerindeki tutukluluk koşularını konu alan "Sessiz Ölüm" filmi Fransa'nın Montpellier şehrinde izleyicilerle buluştu. Uluslararası Af Örgütü (AI) ve Akdeniz Araştırmalar Merkezi (CIMAD) gibi tanınmış kurumlarca organize edilen gösterim öncesinde yönetmen Hüseyin Karabey, AI temsilcisi Jean Daniel Khan ve CIMAD
temsilcisi M. Ali Erdoğan, Türkiye'deki cezaevi şartlarını konu alan birer konuşma yaptı. Khan ve Erdoğan konuşmalarında "Sessiz Ölüm"ün genelde insan haklarını özelde de cezaevleri sorununu çarpıcı bir tarzda incelediğini ve kendilerinin de bu nedenle filmi geniş kitlelere ulaştırmak için çalışma yürüttüklerini belirtti.
Genç sinemacılar Japonya yolcusu
"Momi" adlı ilk Hemşince kısa filmiyle tanınan Özcan Alper ve "Sessiz Ölüm" adlı
ödüllü filmin yönetmeni Hüseyin Karabey, Japonya yolcusu. Genç yönetmenler,
Japon yaşam kültürünü anlatan 30 dakikalık bir belgesel film çekecek.
MÜJDE Arslan/DİHA/İSTANBUL
Japonya'nın Nagoya eyaletinde düzenlenen ve 22 ülkeden genç yönetmenlerin davet
edildiği Friendship Film Festivali'ne Türkiye'den ilk kez genç sinemacı Özcan
Alper ve Hüseyin Karabey katılıyor.
Japonya'nın Nagoya eyaletinde düzenlenen festivale 22 ülkeden genç yönetmenler,
kameramanları ile birlikte katılacak. Festivale "Momi" adlı ilk Hemşince kısa
filmiyle tanınan Özcan Alper, Türkiye'den katılmaya hak kazandı. Alper, "Sessiz
Ölüm" adlı ödüllü filmin yönetmeni Hüseyin Karabey ile birlikte Japonya'ya
gidiyor. Genç yönetmenler, Nagoya eyaletinde kardeş 22 şehirden birinde mart ve
eylül aylarında her biri farklı bir şehirde ağırlanıyor. Burada yönetmen ve
kameraman bir ailenin yanına yerleştirilecek. Alper ve Karabey, 23 Temmuz'da
Japonya'da çekim startı verecek. 3 hafta sürecek festival kapsamında
yönetmenler, Japon yaşam kültürünü anlatan 30 dakikalık bir belgesel film
çekecek. Yönetmenlere çevirmen, araç ve sürücüsü, ses ve ışık teknisyeni gibi
ekip ve ekipmanlar da sunuluyor.
Japon kültürüne bakış
Tüm masrafların komite tarafından karşılandığı festivalde, çekilen filmin de
Japonya dışındaki tüm hakları yönetmenlere devrediliyor. Festivale Türkiye'nin
yanı sıra Küba, Güney Afrika, Arnavutluk, Mısır, Rusya'nın aralarında bulunduğu
22 ülkeden genç yönetmenler, farklı tarihlerde birer belgesel filme imza atacak.
Festivalde, belirlenen küçük şehirlerdeki bir ailenin yaşamı yabancı bir bakış
ile kameraya alınacak. 6 aylık zaman süresince farklı kardeş şehirlerde, farklı
ülkelerden gelen ekiplerin çektiği belgeseller, 2005 yılı ekim ayında düzenlenen
Expo 2005 fuarında izleyici ile buluşacak. Friendship Film Festivali'ne katılan
belgesellere ayrıca birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülleri de verilecek.
Özcan Alper, bir ailenin ölçeğinde Japon toplumunu din, vicdan, ahlak ve felsefi
düşünüş biçimi açısından anlamaya çalışan bir belgesel yapmaya çalışacaklarını
söyledi. Japonya yolcusu olan Alper ve Karabey, ayrıca ikisi de önümüzdeki
aylarda çekmeyi tasarladıkları ilk uzun metraj filmlerinin hazırlıklarını
sürdürüyor. Alper, "Sonbahar Ağıtı" ismini taşıyan filmini, kasım ayında Artvin
Hopa'da çekmeyi tasarlıyor. Karabey ise "Gitmek" adlı senaryosu için finans
arayışını sürdürüyor.