Yapım Tarihi - 2017
Süresi - 01:18:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, Kürtçe
Yönetmen - Sedat Şahin, Murat Adıyaman
Senarist - Sedat Şahin
Görüntü Yönetmeni - Sedat Şahin
Kurgucu - Somnur Vardar
Oyuncular - Cemile Timur, Hatice Yaşar, Züleyha Dayan, Tahir Temel
Yapımcılar - Sedat Şahin, Murat Adıyaman
Dünya Hakları - Sedat Şahin, Murat Adıyaman
Türkiye / 2017 / DCP / Renkli / 78´ / Türkçe, Kürtçe; İngilizce altyazılı
Hakkari Gücü, yaşları 12-20 arasında değişen kızlardan oluşan bir kadın futbol takımıdır. Cemile Timur tarafından 1999
yılında kurulan takım TFF 2. Kadın Futbol Liginde mücadele etmektedir. Hatice Yaşar, Züleyha Dayan, Cemile Timur ve
Tahir Temel filmin ana karakterleridir. Futbol sayesinde takımdaki kızlar Spor Akademisi’ni kazanma ve üniversite
hayatına atılma şansı elde etmekte, ülkenin değişik şehirlerine seyahat ederek farklı insanlarla tanışma fırsatını
yakalamaktadır. Bu seyahatler ve maçlar, ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan insanların birbirine duyduğu önyargıları
ortadan kaldırmak için büyük bir imkân sunmaktadır. Belgesel, tüm baskı ve önyargılara rağmen kadının çevresini ve
hayatı nasıl değiştirdiğini, güzelleştirdiğini anlatmaktadır.
10. Documentarist İstanbul Belgesel Günleri, Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü. 2017
10. Documentarist İstanbul Belgesel Günleri, Türkiye Panorama Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2017
36. İstanbul Uluslararası Film Festivali, Ulusal Belgesel Yarışması, Finalist. 2017
Kaynak
İstanbul Uluslararası Film Festivali
Hakkârigücü kadın futbol takımı’nın mücadelesi belgesel oldu...
Türkiye Kadınlar 2. Futbol Ligi’nde mücadele veren Hakkârigücü, bir maç daha alırsa Kadınlar 1. Ligi’ne çıkıyor.
Verdikleri mücadele ise belgesel oldu
Hakkârigücü Kadın Futbol Takımı’nın güzel futbolcularının şahane mücadelesi, “Üçüncü Bölgeden Hücum Varyasyonları”
adıyla belgesele konu oldu... Yönetmenliğini Sedat Şahin ve Murat Adıyaman’ın yaptığı filmde, yaşları 12-20 arasında
değişen kızlardan oluşan takımın gülümseten hikâyeleri anlatıldı. 36. İstanbul Film Festivali kapsamında da gösterilen
film, Kadınlar 2. Futbol Ligi takımlarından olan ve birkaç ay önce kafilenin geçirdiği trafik kazasında hayatını
kaybeden Ağrı Birlikspor oyuncusu Dicle Aslan’a ithaf edildi.
TAKIMIN HOCASI AYNI ZAMANDA KASAP
Gazete Habertürk'ten Ümran Avcı'nın özel haberine göre Cemile Timur tarafından 1999 yılında kurulan takımın hocası,
Hakkâri’de kasaplık yapan Tahir Temel. Takım oyuncularının tamamına yakını öğrenci. Birçoğu Hakkâri’de yaşıyor ancak
Erzurum, Batman gibi illerden gelenler de var. Öğrenci yurtlarında kaldıkları zamanlarda antrenman saatleri nedeniyle
yurda girip çıkmakta zorlanan, yurttaki yemekleri kaçıran öğrencilerse, kendi imkânlarıyla şehir merkezinde bir ev
kiralamış. Bu ev, aynı zamanda kulüp binası. Maç öncesi taktikler de kulüp toplantıları da evde yapılıyor. Evin
masrafları ise bölüşülüyor. Aralarında milli sporcu olup da üniversite öğrencisi olanlar var. Onlara verilen maaşa,
federasyonun yol harcırahı olarak verdiği paraları da ekleyip kirayı, elektrik ve suyu karşılıyorlar.
‘MÜCADELE YALNIZ SAHADA DEĞİL’
Filmin yönetmenlerinden Murat Adıyaman’ın deyişiyle, kızların mücadelesi yalnız sahadaki 90 dakika ile sınırlı değil.
Yine de ne umutları ne de zorluklar karşısında neşeleri eksiliyor. Müziği duyar duymaz halaya duruyor, maçlara Türkçe-
Kürtçe şarkılar söyleyerek gidiyorlar. Evin aylık yiyecek içeçeğini veresiye alıp sonrasında ödüyorlar. Türkiye Futbol
Federasyonu’na yazılacak dilekçeyi bir internet kafede hazırlayıp ya mail atıyor ya da çıktı alıp başka bir yerden faks
çekiyorlar. Kurutma makinesi olmadığı için saçlarını ısıtıcı karşısında kurutmayı ‘büyük eksiklik’ olarak görmüyor,
koşup terleyecek olsalar da antrenman ya da maç öncesi saçlarına şekil vermeyi ihmal etmiyorlar. İşte belgeseli çeken
yönetmenlerin, futbolcuların ve hocalarının söyledikleri...
‘BU KADAR FEDAKÂR TAKIM YOKTUR’
- Tahir TEMEL (Tahir Hoca): Takımdaki oyuncu kızlar Kars’tan, Erzurum’dan, Erbaa’dan, Sivas’tan, Batman’dan, Siirt’ten
ve Van’dan geliyor. Bu kadar fedakârlığı yapan takım yoktur. Türkiye’de hiçbir takımın futbolcuları bu kadar farklı
kentten bir gün içinde tek merkezde toplanıp maç psikolojisine giremez.
ÖĞRENİM KREDİSİ İLE EV
- Cemile TİMUR (Cemile Hoca): Takımda, pansiyonda yaşayıp da evi köyde olan kızlarımız vardı. Çocuk, antrenmana geldiği
zaman pansiyon yemeğine yetişemiyor, aç kalıyordu. O zaman Hakkâri Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nda okuyordum.
Öğrenim kredisi aldım, ev tuttum. “Bak senin evin” dedim. Aylık gıdasını alırdım, ay başında bursumdan verirdim.
Deplasmana çıkarken zaten federasyonun katkısı vardı, azar azar o parayı kullanıyorduk. Olmayınca, hocamın kredi kartını
kullanıyordum. Kadın futbol takımı olmasaydı benim hayatımda bir üniversite olabilirdi. Ama ben takımı kurduktan, o
çocuklara o umudu verdikten sonra yüzüstü bırakmak istemedim açıkçası. Bir kişi üniversite okumadı ama 15 kişi
üniversite okuyor.
Federasyonun endişesi şuydu, Hakkârigücü 1. Lig’e çıkarsa bir İstanbul takımı nasıl Hakkâri’ye gidecek? Bir tedirginlik
sorunu vardı açıkçası. Bizim gençlerimizin dışarıya gitme, o takımların da Hakkâri’ye, Doğu’ya gelme ihtiyaçları var.
İki taraf kaynaşmazsa önyargılar kırılamaz. İstanbul’dan, Antalya’dan takım geliyorsa Hakkâri’ye; artık Türkiye’nin 81
ilinden bir tanesidir.
‘DELER GEÇERİM’
- Züleyha DAYAN (Rıfkı): Hepimizin bir lakabı var, bana da “Rıfkı” diyorlar. Delip geçerim, sakatlamadığım oyuncu yok.
“Ormanlar Kralı Tarzan Rıfkı” diyorlar ya, ben de dalıyorum sahaya, ya top geçer ya adam geçer. Şehir stadımız olmadığı
için maçlarımızı Şemdinli’ye gidip orada oynuyoruz.
- Hatice YAŞAR (Messi): Şu an üniversitede okuyorum ve milli olduğum için bin lira burs alıyorum. Büyük bölümünü aileme
veriyorum.
‘BİZİM HİKÂYEMİZ DE KIZLARINKİNE BENZEDİ’
- Murat ADIYAMAN (Yapımcı-yönetmen):
Bazen yapmaya çalıştığınız şeye benzersiniz ya, biz de yapmak isteğimiz şeye benzedik. Belgesel için fona başvurduk,
çıkmadı. Yine de vazgeçmedik. Böyle olunca bizim hikâyemiz de kızların hikâyesine benzedi. Onların kulüp binaları yok,
işlerini evde yürütüyorlar, biz de aynı şekilde. Kızlardaki umut bize de yansıdı. Sesçimiz yoktu, yapımcı, yönetmen,
kameraman, görüntü yönetmeni hep aynı isimler oldu, biz olduk.
‘BU KIZLAR ÇOK DEĞERLİ’
Sedat ŞAHİN (Yapımcı-yönetmen):
Hayata karşı mutlu bir mücadele veriyorlar; bize bunu dayattı kadınlar. Belgeselde yenilmelerine veya yenmelerine
girmedik fazla çünkü onlar bunu çok yaşamıyorlar. Evet mağlup olunca üzülüyorlar ama yarım saat sonra hayatlarına
dönüyorlar. Bu kızlarda yaşam odaklı duygu var. Bu yüzden enstrümanlar da değişti tabii. Biz de bu kızlar bulunduğu
çevreyi nasıl değiştirip dönüştürür, kadınlık duygusundan taviz vermeden nasıl yaptılar bunu; gözlemledik. Bu kızlar çok
değerli. Milyon dolarlık bütçelerle oynanan oyuna daha güzellik katıyorlar. İhtiyaçları olan tek şeyse temel
ihtiyaçlarının karşılanması.
‘KIZINI TOP OYNAMAYA GÖNDERME, ‘AYIP’ DEDİLER’
Hatice Yaşar’ın annesi Meryem Yaşar, kızının futbol sevgisini şöyle anlatıyor: “Bana, ‘Ayıptır, kızını top oynamaya
gönderme! İş yapsın, bulaşık yıkasın’ diyorlardı. Ne söylediysem de ‘Topa gideceğim’ diyordu. Ben de bıraktım gitti,
oynadı. Kalbini kırmadım.”
Baba İsmail Yaşar ise “Okuldan hocası konuşmak için haber yolladı. ‘Fotoğraflarını çekip internete vereceğim’ dedi.
Sahada topu bir uçtan ötekine düşürmeden sektiriyormuş. ‘Kara lastikle futbol şov’ başlığıyla çıktı yerel gazetede.
Bayanla erkeğin ne farkı var?” diye konuşuyor.