Yapım Tarihi - 2011
Süre - 00:11:55
Format - Kurmaca, Renkli, Türkçe,İngilizce, HD
Yönetmen - Ali Yasin Akarçeşme
A Turkish woman in her mid 40s faces a series of escalating challenges on her
way to be reunited with her US-resident husband
"Departures" ödüle doymuyor
Türk yönetmen Ali Yasin Akarçeşme'nin daha önce katıldığı New York Brownfish
Film Festivali'nde "En İyi Drama", New York ITN Film Festivali'nde "En iyi
Yönetmen" ödüllerine layık görülen kısa metraj filmi "Departures", New York'un
en prestijli film festivallerinden kabul edilen Soho'da ise "En İyi Kısa Film"
ve "Seyirci Özel Ödülü" dallarında yarışıyor. Japonya, İngiltere, İspanya,
Bangladeş, Porto Riko, Kanada,
Vize engelleri ve ekonomik zorluklar nedeniyle eşinden 10 sene ayrı kalan bir
kadının Amerika'ya geliş hikayesini anlatan Departures, festivalin favori
filmleri arasında gösteriliyor. Özlem, heyecan ve birbirini kovalayan
sürprizlerle ilerleyen, türlü engeller yüzünden başka ülkelerde, sevdiklerinden
ayrı yaşamak zorunda kalanların trajedisini konu alan film, sinema
eleştirmenlerinden olumlu değerlendirmeler alıyor.
Kırmızı halı töreninde soruları cevapladı
Departures'un kırmızı halı töreninde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan
yönetmen Akarçeşme, eserinin, New York Brownfish Film Festivali'nde "En İyi
Drama", New York ITN Film Festivali'nde ise "En İyi Yönetmen" ödüllerini
kazandığını anımsattı. Bir Türk yönetmen olarak ABD'de bir şeyler yapabiliyor
olmanın önemine dikkati çeken Akarçeşme, "Bu çalışmalar neticesinde farklı
yönetmen ve yapımcılarla iç içe olabiliyorsunuz. Yeni ilişkiler, yeni projeler
için imkan sağlıyor. Bu da bana gelecek adına cesaret veriyor" dedi. Akarçeşme,
katıldığı festivallerde filminde vermek istediği mesajın seyirciye ulaştığını
görüyor olmanın kendisini memnun ettiğini sözlerine ekledi.
NEW YORK
Bilgin Şaşmaz
18 Nisan 2012
f5haber.com
Türkiye'den Amerika'ya Göçü Anlatan Film İzleyenleri Ağlattı
Yönetmen Ali Yasin Akarçeşme'nin ödüllü filmi "Departures", New York'ta Soho
Film Festivali'nde gösterildi. Yıllar sonra Amerika'daki kocasına kavuşma
umuduyla New York'a gelen Mine'nin 12 dakikaya sığdırılan hikayesi, salonda
bulunanları ağlattı. Filminden dolayı gelen tepkilerden memnun kaldığını ifade
eden yönetmen Akarceşme, festivalden ödül beklediğini söyledi.
Uzun ve kısa metraj filmlerin gösterildiği 13-20 Nisan tarihleri arasındaki New
York Uluslararası Soho Film Festivali'nde Türkiye'yi temsil eden "Departures"
filmi, büyük bir ilgi ile karşılaştı. 61 filmin gösterileceği festival
kapsamında Ünlü Sunshine Sinemaları'nda gösterilen film, izleyenlerden büyük
beğeni toplarken, bazı izleyiciler de filmin kahramanı Mine'ni dramı karşısında
göz yaşlarını tutamadı.
Türkiye'den başta Almanya olmak üzere Avrupa'ya olan göçler uzun yıllardır
sinemacıların ilgi odağı olurken; Amerika'ya olan göçün yol açtığı dram da "Departures"
filmi ile beyaz perdeye taşındı.
Filmin kahramanı Mine, yoksulluk nedeniyle Amerika'ya çalışmaya giden eşinin
yanına gitmek için uzun yıllar bekler ve sonunda beklediği gün gelir. Büyük bir
heyecanla yola çıkan Mine, ilk şokunu JFK Havaalanı'nda yaşar. Türkiye'den
getirdiği sucuklara izin verilmez, dil bilmediği için derdini anlatamaz, kocası
karşılamaya gelmediği için gideceği yere büyük bir zorlukla gider.
Mine, eşine ve kızına kavuştuğu sırada eşinin, kendisini yanına getirtmek
amacıyla Green Kart için Amerikan Ordusu'na katıldığını öğrenir. Böylece, yıllar
sonra kavuştuğu eşini bir kaç dakika gördükten sonra Amerikan Ordusu'na teslim
olduğuna Tanık olmak zorunda kalır.
Kısa metrajlı olmasına rağmen vermek istediği mesajları çok net bir dille
izleyiciye ulaştıran film, başarısını hem aldığı ödüllerle hem de izleyicilerden
gelen büyük ilgi ile kanıtladı.
Daha önce Brownfish Film Festivali'nde "en iyi kısa film ödülü"nü alan
Departures, Soho Festivali'nde de "kısa film dalı"nda yarışıyor. Departures
Yönetmeni Ali Yasin Akarçeşme, Turkishny'a yaptığı açıklamada, filminin bir çok
ülkede festivallere katıldığını belirterek, bu festivalde de iddialı olduklarını
ve ödül beklediklerini söyledi. Akarçeşme, "Göçün yol açtığı değişime dikkat
çekmek istedim" dedi.
New York Soho Uluslararası Film Festivali Ödülleri 20 Nisan Pazar günü
açıklanacak.
Öte yandan Türk filmi "Pasaport" da 19 Nisan'da aynı festivalde gösterilecek.
18 April 2012
Ergülen Toprak / New York
Turkishny.com
Amerika’da yeni bir Türk sineması doğuyor.
Itır Sezik, Aslıhan Ünaldı, Ali Yasin Akarçeşme, Hüseyin Başarıcı, Uğur Becer,
Mert Kaleli. Henüz birçoğunuza yabancı olan bu isimlerin ortak noktası ABD’de
sinema eğitimi...
Itır Sezik, Aslıhan Ünaldı, Ali Yasin Akarçeşme, Hüseyin Başarıcı, Uğur Becer,
Mert Kaleli. Henüz birçoğunuza yabancı olan bu isimlerin ortak noktası ABD’de
sinema eğitimi almaları. Hangi okulları, niye tercih ettiklerini sorduk:
Sinema kimine göre başarılı bir kültür emperyalizm aracı, kimine göre sadece ve
fakat olmazsa olmaz bir eğlence aracı, kimisi için yedinci sanat, kimisi içinse
bir masal. Itır, Aslıhan, Ali, Hüseyin, Uğur ve Mert de az gidip uz gitmişler ve
dünyanın bir ucuna gelip film nasıl yapılır onu öğrenmek istemişler.
Hangi okullar neden tercih ediliyor?
Amerika Birleşik Devletleri, içinde yaşayanların dış dünyaya dair algısını
küçültecek kadar geniş bir coğrafya ve bu coğrafyanın neredeyse her şehrinde bir
film okuluyla karşılaşmak tesadüf değil. Zira bu kocaman ülkenin batısındaki ile
doğusundakini bir arada tutabilecek değerleri yayacak filmlere ve o filmleri
yapacak insanlara ihtiyaç var. Tabii ki bu alanda da bir sıralama var. Mesela
ilk akla gelen okullar UCLA (University of California-Los Angeles), NYU Tisch
School of Arts, Columbia University, University of Southern California,
University of Chicago… Bu okullar çoğunlukla pratiğe ağırlık verse de, Columbia
University özellikle senaryo yazımına eğiliyor.
NYU Tisch School of Arts’ta öğrenci olan Itır Sezik, neden bu okulu seçtiğini
şöyle açıklıyor - “ABD sinema ve işletme eğitiminin anavatanı. Ben iki alana da
ilgi duyduğum için NYU’da bulunan bu çift anadal programı benim için ideal
oldu.” Aldığı eğitimin, sektörün şartlarına uygun olarak tasarlandığını ve bu
yüzden de pratik ağırlıklı olduğunu vurgulayan Itır;:”Bunun yanı sıra sıkı
rekabet var. Yani tıpkı gerçek hayattaki gibi,” diyor.
2005 yılında henüz Tisch’te ikinci sınıf öğrencisiyken çektiği Razan adlı kısa
filmi, Rotterdam Film Festivali başta olmak üzere birçok festivalde gösterilen
ve tez çalışması Son Sürat İstanbul isimli belgeselinin galası geçen ay İstanbul
Film Festivali’nde yapılan Aslıhan Ünaldı ise Tisch’i tercih etme sebebini şöyle
açıklıyor - “Tisch, Amerika’daki en iyi üç okuldan biriydi. Mezunları arasında
Martin Scorsese, Spike Lee, Ang Lee gibi hayranlık duyduğum yönetmenlerin olması
özellikle cezbediciydi. Bu programa başladığımda hiç film çekmemiştim. Burada
her sene mutlaka bir film yapıyorsunuz. Ayrıca sınıf arkadaşlarınızın setlerinde
çalışıyorsunuz. Okuldan mezun olunca sesten ışığa, setlerden yapıma kadar her
konuda bilginiz oluyor. Ayrıca gelecekteki projelerinizde yararlanabileceğiniz
bir ağ oluşturuyorsunuz.”
Kariyerine başlamak için okulunun bitmesini beklemeyen ve bir ay önce Ex-Oriente
adında bir yapım şirketi kuran Uğur Becer (Sol başta), New York Film Academy (NYFA)
birinci sınıf öğrencisi. NYFA’yi tercih edişinde, okulun kendisine sinematografi
üzerine mastır yapabilme imkanı sunuyor olmasının etkili olduğunu söylüyor.
“Bunun dışında okulun, ikinci sene eğitimini Los Angeles’ta Universal Studios’da
almayı şart koşuyor olması da önemli. Yani eğitmekle kalmayıp sektörün içine
girebilmen için bir kapı aralıyor,” diye anlatıyor.
New York’ta bulunan School of Visual Arts’taki (SVA) bir yıllık hızlandırılmış
kısa film mastır programını henüz tamamlayan ve Departures (Kavuşma) adlı tez
filmi ise geçtiğimiz günlerde A Coupla Quickies New York Film Festivali’nde
gösterilen genç yönetmen Ali Yasin Akarçeşme ise aldığı eğitim ile ilgili
şunları söylüyor - “SVA bana halihazırda var olan teorik bilgimle pratiği
birleştirme imkanı verdi. Tez projesi için kendi filmimi yazıp yönetmekle
kalmadım; montajına kadar her şeyiyle ben ilgilendim bir sene boyunca.”
Hüseyin Başarıcı ise Chapman’ı tercih edenlerden - “Chapman University,
Amerika’daki film okulları arasında genelde ilk 10 arasında, senaryo konusunda
ise ilk üçte yer alıyor. Ayrıca teknik ekipman anlamında Amerika’daki en
donanımlı okul olarak gösteriliyor. Chapman, sektörle güçlü bağlantıları olan,
öğrencilerine geniş staj imkanları sunan bir okul. Bunun yanı sıra mezuniyet
sonrasında da öğrencileriyle bağlarını koparmıyor. Mezuniyetinden 10 yıl
sonrasına kadar öğrenci, yapacağı tüm filmlerde okulun imkanlarından ücretsiz
olarak faydalanıyor.”
Ali Yasin Akarçeşme, (aşağıda elinde beyaz kağıt tutan) aldığı eğitiminin Bob
Giraldi gibi piyasa devleriyle tanışmasına olanak sağlamış olması açısından çok
etkili olduğundan bahsederken Hüseyin Başarıcı; “Burada aldığım eğitimin dünya
standartlarında bir şeyler üretebilmek bakımından çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Öte yandan işin nasıl yapıldığını öğrenmek bir yana, burada kurulan
bağlantıların da tüm dünyaya açılan bir pencere olduğu önemli bir gerçek,”
diyor.
School of Visual Arts’taki 1 yıllık kısa film yüksek lisansını henüz tamamlamış
olan Ali Yasin Akarçeşme, tez filminin çekimleri sırasında
Alternatif olarak sertifika programları
TRT Çocuk’ta, Harika İşler Takımı’nın 25 bölümünü yazıp yönetmiş olan Mert
Kaleli de Los Angeles’ta sinema eğitimi alanlardan. Ama o farklı bir yolu tercih
etmiş. ABD’deki en iyi üç sinema okulu arasında olan UCLA’nın sertifika
programını bitirmek üzere olan Kaleli, bir sene içerisinde çok yoğun bir
programla standart yüksek lisans programlarından daha az masrafla, tatmin edici
bir eğitim aldığını belirtiyor. Eğitimini, Türkiye ile kıyasladığında çok ufuk
açıcı olarak betimleyen Kaleli, Türkiye’de olmayan birçok kaynağa kolaylıkla
ulaşma imkanı bulduğunu; belki sadece kitaplardan okunabilecek birçok şeyi
burada profesyonellerle birlikte tecrübe ettiğini belirtiyor. Türkiye’ye dönüp
çizgi film sektöründe bir sıçrama gerçekleştirmek isteyen Mert Kaleli - “Burada
eğitim görmenin bana kattığı en önemli şey bir algı değişikliğine yol açması
oldu. Uluslararası çalışma yönünde bir vizyonum oluştu ve bunu
gerçekleştirebilecek iş çevresine de bu program sayesinde sahip oldum,” diyor.
ABD’deki sinema okulları arasında ilk üçte yer alan UCLA’da 1 yıllık sertifika
programını bitirmek üzere olan Mert Kaleli
Neden Amerika?
Lumiere Kardeşler’in trenin La Ciotat Garı’na varışını anlatan filmi, Paris’te
göstermesinin üzerinden neredeyse 116 sene geçti. O tarihten bu tarihe takdir
edersiniz ki çok şeyler değişti. Sinema artık dev bir endüstri ve Amerika
Birleşik Devletleri bu endüstrinin merkezi. Los Angeles’taki Chapman
Üniversitesi’nde üç yıllık mastır programının ikinci yılında olan Hüseyin
Başarıcı, Amerika’yı sinemanın kalbinin attığı yer olarak değerlendiriyor ve
ekliyor - “Hollywood sadece yapım ve üretim alanında değil, öğrenim alanında da
bir merkez.” Ona göre Los Angeles, sunduğu imkanlar ve sahip olduğu atmosfer
bakımından sinemayı her an hissedebileceğiniz bir şehir. “Burada neredeyse her
şey film üzerine kurulu. Karşılaşacağınız insanların yarıdan fazlası başka işler
yapıyor gibi görünse de aslında endüstriye dahil olmak için çabalayan bir
senarist, yönetmen ya da oyuncu,” diyor.
Aslında durum New York’ta da farklı değil. Gene de Los Angeles yerine New
York’ta sinema eğitimi almak isteyenlerin de bir bildiği var. Örneğin NYU Tisch
School of Arts’tan film yapımcılığı üzerine mastır sahibi olan Aslıhan Ünaldı,
New York’u tercih ediş sebebini tek cümleyle açıklayor - “Hollywood’dan ziyade
bağımsız sinema ilgimi çektiği için.”
Elif Eda Karagöz / USASABAH
alaturkaonline.com
'Departures' Filmi Yaşanmış Hikayelere Dayanıyor
Ödüllü yönetmen Ali Yasin Akarçeşme, yıllardır Türkiye'den Amerika'ya olan göçün
yol açtığı trajik hikayeleri 12 dakikalık "Departures / Kavuşma" kısa metrajlı
filmine sığdırmış.
Filmin kahramanı Mine, Amerika'ya çalışmaya giden eşini uzun yıllar göremez ve
sonunda eşinin Green Kart almasıyla önce New York'ta ardından da New Jersey'de
bulur kendini. Dil bilmeden yalnız başına çıktığı yolculukta büyük zorluklar
yaşayan Mine, sonunda eşine kavuşur ancak hiç beklemediği bir şekilde eşinden
yeniden kopmak zorunda kalır.
Bir çok festivale katılan ödüllü film Departures, geçtiğimiz günlerde
Uluslararası New York Soho Film Festivali'nde de gösterildi ve büyük ilgi gördü.
Festivalde, "En İyi Kısa Film" ve "Seyirci" ödülleri için yarışan Departures'ın
yönetmeni Ali Yasin Akarçeşme, Mine karakterinin, 11 saatlik uçak yolculuğundan
sonra karşılaştığı kültürel uçurumları ve zorlukları 12 dakikalık filmde
anlatmış.
Göç olgusuna dikkat çekmek istediğini anlatan Akarçeşme, filmin gerçek
hikayelerden esinlendiğini ifade etti. Gelen tepkilerden memnun olduğunu ve aynı
filmi uzun metrajlı olarak da çekmeyi planladığını belirten Akarçeşme, ilerde
hedefinin evrensel değerleri işlemek olduğunu kaydetti. Akarçeşme, Turkishny'nin
sorularını şöyle yanıtladı.
Hikayeniz çok beğenildi. Yaşanmış bir olaydan mı esinlendiniz?
Ali Yasin Akarçeşme - Uzun yıllar önce Türkiye'den Amerika'ya çalışmaya gelmiş
belli insanlarla "Nasıl bir hikayeyi çekeyim" diye röportajlar yaptığımda böyle
hikaye yazalım dedik. Çünkü bana çok ilginç geldi. 17 senedir eşinden ayrı, eşi
Türkiye'de, kendisi de burada yaşıyor. Birbirlerini hiç görmüyorlar fakat arada
bir sadakat var. Çünkü koca maddi olarak yardımını yapıyor karısına. Bu
hikayemiz de biraz ondan esinlendi. 17 yıl aradan sonra kocasıyla birlikte
yaşamak için Amerika'ya gelen bir kadının ilk gününü ele aldık.
Filmdeki gibi kocası, eşini havaalanında karşılamaya gidemiyor mu?
Ali Yasin Akarçeşme - Gerçekte öyle değil. Eşi, Türkiye'ye gidiyor yıllar
sonra... Düşünsenize bir gidiyorsunuz küçük kızınız bir anda 15 yaşında. Ne
kadar büyük bir yabancılaşma var... Dolayıyla bu tür konuların etrafında aynı
zamanda göçmenlik ve sadakat konularını ele aldığımız bir hikaye çıktı ortaya...
Filmdeki gibi Mine'nin eşi Green Kart için ABD ordusuna katılıyor mu?
Ali Yasin Akarçeşme - Bir projeyi yaparken ben şahsen kendimden bir şeyler katmak
istiyorum. Ben uzun süredir burda yaşıyorum ve Göçmen olarak yaşadığım belli
problemler var. Bunları da işin içine katmak istedim. Zaten Green Kart meselesi
her zaman konu olan bir şeydir. Etik olarak Green Kart alabilmek için mi yoksa
ülkene hizmet etmek için mi orduya katılmak lazım sorusu da burada önem
kazanıyor. Ama orduya katılırken bakıyorsunuz ki annesi için, sevdiği için,
ailesi için yapmış... Bir çok konuya değiniyor "Departures / Kavuşma" filmi.
Çünkü, yaşadığımız belli realiteler var.
Daha önce göçmenlerle ilgili benzer çalışmalar yaptınız mı?
Ali Yasin Akarçeşme - Ben belgesel geçmişinden geldiğim için bu kurmaca dalında
yaptığım ilk oluyor. Konusu da ona göre seçilmiş bir film.
Buna benzer projeleriniz var mı yakın gelecekte?
Ali Yasin Akarçeşme - Şimdi iki tane daha benzer proje söz konusu. Onlar üzerinde
çalışıyorum. Yine göçmenlik sözkonusu olabilir. Bir de Departures filminin uzun
metrajlı halini isteyenler var. Özellikle bu konuda çok talepler geliyor,
Departures filmi çok iş yapar ve çok beğeni toplar, diye...Aynı şekilde bu filmi
uzun metrajlı bir film olarak yapılabilir diye farklı bakış açısı ile önerilerde
bulunan insanlar var. Bu da beynimin bir köşesinde duruyor açıkçası. Mine
karakterinin bu konuda yaşadıkları aşikar ve gittiğimiz festivallerde orta yaşlı
kadınlar bana gelip "Biz bu karakterin yaşadığı her şeyi farklı şekillerde
hissettik. Çok başarılı, tebrik ederiz" diye yanıma gelen insanlar oldu.
Florida'nın bir köyünde yaşayan ve filmi izleyen bir teyze de, demin burda Rus
bir bayan yanıma gelip ağlamaklı bir şekilde karakterle benzer şeyler
yaşadıklarını anlattı.
Film daha önce nerelerde gösterildi?
Ali Yasin Akarçeşme - Filim daha önce 8 ayrı festivale dahil edildi. Bunlar,
Buffallo Niyagara Film Festivali, Garden State Film Festivali, New Hope Film
Festivali ve Uluslararası New York Soho Film Festivali gibi festivaller. Ama en
önemlisi iki tane ödülü var filmin. New York Brownfish Film Festivali'nde "En
İyi Drama" ödülü ve bir de New York ITN Film Festivali'nde "En İyi Yönetmen
Ödülü"nü aldı. Departures'la ilgili böyle güzel haberlerin gelmesini bekliyoruz
ama şimdilik yolculuğumuz böyle devam ediyor.
Film çekimleri ne kadar sürdü?
Ali Yasin Akarçeşme - Film normalde 12 dakika. Bir kere çekiminde ve yazım
aşaması bir seneye yakın sürdü. Özellikle çekim aşamasında Türk oyunculara
ihtiyaç vardı. Allah'ın bir hikmeti ki çok şanslıyız Mine karakteri için
Gamze'yi bulduk. Çok güzel bir oynadı çünkü.
Çekimleri nerede yapıldı?
Ali Yasin Akarçeşme - Çekimlerin yüzde 97'si burda yapıldı. Bazı dış çekimleri
İstanbul'da yapıldı.
Bütçe nasıl tedarik ettiniz?
Ali Yasin Akarçeşme - Bütçeyi tamamıyla kendi imkanlarımla sağladım. Başta Gamze,
arkadaşım yönetmen yardımcımız Yelda, filmin montajını, müziğini yapan
arkadaşlarım olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Çünkü onlarsız
bu proje olmazdı.
Gamze Ceylan - (Gülerek) Çok fazla para istemedim.
Türkiye'de gösterilecek mi?
Ali Yasin Akarçeşme - Türkiye'de bir iki festivale göndermemiz sözkonusu oldu.
Daha çok göçmenlik konusuyla ilgili olduğu için daha çok Amerika'ya odaklandık.
Bu arada film İspanya'da da gösterildi. Avrupa'nın farklı ülkelerinde de... İyi
tepkiler geldi genelde.
Sinemayla tanışmanız nasıl oldu?
Ali Yasin Akarçeşme - Ben yaklaşık 12-13 senedir Amerika'dayım. Benim üniversite
eğitimim ve sonrasında mastırım filim üzerine. Yönetmenlik ve yazma üzerine
mastırımı bitirdim.
Sinemada hedefleriniz nelerdir?
Ali Yasin Akarçeşme - Böyle bir olayı Amerika'da yaparken gelen tepkiler ki,
sinema endüstrisi Amerika'da yoğunlaşmış durumda zaten, yönetmen olsun, senarist
veya yapımcıların sizleri araması, bağlantıya geçmesi, festival ekibi ve
jürisinin tepkileri otomatik olarak size belli bir network sağlıyor ve bu sayede
siz bir Yeşil ışık görüyorsunuz. Birikiminizin karşılığını aldığınıza
inanıyorsunuz böylece...Bu da sizi gelecekte yapacağınız projeler için
cesaretlendiriyor. Bu anlamda ben de kısa metrajlı veya uzun metrajlı olsun
belli bazı projelerin içerisine girmeyi planlıyorum.
Daha çok göç ve göçmenlik konuları üzerine mi odaklanmayı düşünüyorsunuz?
Ali Yasin Akarçeşme - Genel olarak kendimi bir konuda kısıtlamıyorum. Bundan
sonrası bilim kurgu da olabilir. Ama bu bilim kurgu içerisinde ben pozitif
mesaj, insanlık adına evrensel değerlerin işlenmesi konusuna değindiğim için her
hangi bir şey olabilir. Ama bana sorarsanız, hayatımızın reel bir parçasını
beyaz perdeye yansıtmak daha çok hoşuma gidiyor.
Filmde de işlediğiniz gibi Türkiye'den gelenler dönemiyor, geride kalanların da
gelmesi kolay olmuyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ali Yasin Akarçeşme - Hayatta bireyler olarak çok farklı kutucukların içinde
yaşıyoruz. Bu kutucuklar, bizi alıp belli yerlere götürüyor. 99'da buraya
üniversite okumaya gelen bir adam vardı ama daha sonra etrafa bakıp belli
konularda az da olsun yeteneğim olduğunu görünce fikirlerim bir anda değişti.
İnsanoğlu olarak fikirlerimiz her zaman değişiyor ve değişken duygular içine
girebiliyoruz.
Hiç dil bilmeden Türkiye'den kalkıp tek başına Amerika'ya gelen Mine karakterini
canlandırmak sizin için nasıl bir Duygu oldu?
Gamze Ceylan - Kişisel olarak İngilizce ile ilgili bir zorluk çekmedim ama tabi
ki Mine'nin yaşadıklarını hayal edebiliyorum. Gerçekten korkunç bir durum.
Burdan kalkıp Mars'a gitmek gibi bir şey. Kim var, ne yapılır, ne edilir? Hem
merak ve heyecan uyandırıyor hem de çok korkutucu bir şey...Tanıdığınız
bildiğiniz bir dünyayı bırakıp, bir birey olarak tamamen yeni bir dünyaya
gidiyorsunuz.
Mine'nin uçakta tanıştığı Ezgi, Türkiye'deki nişanlısını ziyaret etmekten
döndüğünü söylüyor ama Amerika'daki sevgilisi onu karşılıyor. Bu da Mine
açısından sarsıcı bir nokta olsa gerek...
Gamze Ceylan - Bu da zaman içerisindeki değer yargılarının ne kadar
farklılaştığının en iyi göstergesi aslında... Genellikle değer yargılarımız
aynıdır. Mine de o yüzden Ezgi'yi kendisi gibi zannediyordu. Değişik bir değer
yargısı ortaya çıkınca insan şok oluyor bu sefer. Ondan sonra kızını kocasıyla
görünce başkası zannetmesi bir çok soru işareti getiriyor. Bilmiyorsunuz
çünkü...
Ali Yasin Akarçeşme - Farklı bir ülkeden gelip yolculuk sırasında tanışıp
sevdiğiniz bir insanın bir anda böyle bir şey yaptığını görünce tabi kendi o pak
temiz dünyanızda eşinizle ilgili o sadakat duyguları daha da karmaşık bir hale
geliyor. Filim, farklı konuları 12 dakikaya sığdırıyor. Uzun bir ilişki, Green
Kart, ABD ordusuna katılım ve değer yargılarına ayna anda parmak basmaya
çalışıyor. Bir de hava alanında yiyeceklerin alınmaması mesela. Hava alanları
benim hayatımın bir parçası haline gelmeye başladı artık. Mine'nin valize peynir
koyması, sucuk koyması vs. bunlar yaşadığımız olaylar. Dolayısıyla bir sucuk
bile eşler arasında sadakatin göstergesi olabilir.
Sizin oyunculuk geçmişiniz ne zaman başladı?
Gamze Ceylan - Almanya'da doğup büyüdüm. Londra'da tiyatro eğitimi aldım. 9 sene
önce New York'a geldim. Burda da oyunculuk eğitimi aldım.
Daha önce hangi projelerde yer aldınız?
Gamze Ceylan - Bir çok kısa filmde oynadım. Kimisinde yan oyuncu kimisinde ana
rolde oynayarak... Bir tane de uzun metrajlı film, o da şimdi festivallerde
dolaşıyor, David isimli. Müslüman ve Yahudi iki gencin arasındaki arkadaşlığı
anlatıyor. Onun dışında da tiyatro oyunlarında oynadım.
Sinemada hedefiniz?
Gamze Ceylan - Dünyanın neresinde olursa olsun güzel projelerde çalışmak. Güzel
derken, insan ruhunu, insan halini sanatsal bir şekilde anlatan projelerde yer
almak isterim.
Ergülen Toprak - Newyork
Turkishny.com
21 April 2012
Türk Yönetmene En İyi Drama Ödülü...
Genç Türk yönetmen New York'ta en iyi drama ödülünü aldı...
Bu yıl ilk defa düzenlenen ''New York Brownfish Film Festivali''ne katılan genç
Türk yönetmen Ali Yasin Akarçeşme "Departures" adlı eseriyle kısa filmi dalında
en iyi drama ödülüne layık görüldü.
Amerika'ya 12 yıl önce gelen 30 yaşındaki genç yönetmen Akarçeşme, birincilik
aldığı filminin konusunu da yine yaşadığı ülkede sık sık rastladığı bir sorunu
ekrana taşımış. Vize sorunu sebebiyle ülkesine geri dönemeyen birçok göçmenin
ailesi ile yaşadığı dramı konu edinen Akarçeşme, ''Bu tür sorunlar çevremizde
sıkça karşılaştığımız bir konu maalesef. Filmimde, ABD'de yaşayan eşini 10
yıldır göremeyen bir kadının İstanbul'dan New York'a gelmesini anlattım.'' dedi.
Ödül kazandığı için sevinçli olduğunu aktaran Akarçeşme, bunun daha sonra elde
edeceği başarıların da ilki olmasını diledi. En iyi drama, en iyi belgesel, en
iyi komedi ve en iyi animasyon dallarında ödüllerin verildiği gecede bir Türkün
hikayesini beyaz perdeye taşıyan Akarçeşme, filmini 20 farklı festivale
gönderidiğini de kaydetti. Ödül kazandıran filmi için bir yıl süre ile
çalıştığına dikkat çeken Akarçeşme, özellikle bütçe konusunda zorluklar
yaşadığından yakındı.
Brownfish Film Festivali'nde gösterilen eserler New York'un Manhattan adasındaki
Ünlü 'Cinema Village' salonunda izleyiciler ile buluştu.
15 Kasım 2011
Çamoluklu Yönetmene Ödül
Çamoluk Dulundas Mahallesinden olan yönetmen Ali Yasin Akarçeşme, Amerika New
York'ta Drama dalında en iyi film ödülüne layık görüldü.
İlk filmi ''Departures-Kavuşma'' ile New York'ta ''en iyi drama ödülü'' alan
yönetmen Ali Yasin Akarçeşme, New York'un film alanında ''kurtlar sofrası''
olduğunu belirterek, ''Böyle bir kurtlar sofrası içerisinde, filmimin jüri
tarafından beğenilmesi ve bir ödül almam çok mutluluk verici oldu'' dedi.
Akarçeşme, 11-13 Kasım tarihleri arasında New York'ta Cinema Village sinema
salonunda ilk kez düzenlenen Brownfish Film Festivalinde ''en iyi drama''
dalında ödüle layık görülen kısa filmi ''Departures-Kavuşma''nın, Quad sinema
salonunda düzenlenen ITN Film Festivalinde gösteriminden önce AA muhabirinin
sorularını yanıtladı.
Filminin Brownfish Film Festivalinde drama filmleri içinde önce en iyi 6 film
arasına girdiğini anlatan Akarçeşme, ''Bu öncelikle büyük bir başarıydı, çünkü
New York'taki sinemaseverlerle filmimi paylaşabilmek benim için inanılmaz bir
zevk oldu. Sonrasında da jüri tarafından en iyi film ödülünü almak inanılmaz bir
mutluluk daha getirdi. Bunun mutluluğunu yaşıyorum'' dedi.
New York ve Los Angeles'ın ABD'de film açısından son derece bilinen yerler
olduğunu belirten Akarçeşme, ''Özellikle kısa film ve farklı film dalları
arasında New York kendini çok duyurmuş bir kurtlar sofrası aslında. Böyle bir
sofra içerisinde, filmimin jüri tarafından beğenilmesi ve bir ödül almam çok
mutluluk verici oldu. Filmim New York gibi bir yerde çeşitli festivallerde
gösteriliyor, çok mutluyum'' diye konuştu.
Kısa filmi olarak ''Departures-Kavuşma''nın ilk filmi olduğunu söyleyen
Akarçeşme, yaklaşık 1,5 senedir bu film üzerinde çalıştığını, ondan sonra da ilk
kez düzenlenen bir festivalde bu ödülü almanın çok güzel olduğunu ifade etti.
12 yıldır ABD'de bulunduğunu, lisans ve yüksek lisansını film yönetmenliği
üzerine New York School of Visual Arts'ta yaptığını anlatan Akarçeşme, filminin
başka festivallerde de gösterileceğini, ilk olarak İspanya'da bir film
festivalinde gösterimi için davet aldığını bildirdi.
Filmin ITN Film Festivalinde de yine drama dalında yarışacağını kaydeden
Akarçeşme, ITN'nin güzel bir festival olduğunu belirterek ''İnşallah buradan da
güzel bir sonuç alabiliriz'' dedi.
''Departures-Kavuşma''nın Türkiye'de henüz gösterilmediğini, yakın zamanda filmi
orada da göstermek istediklerini söyleyen Akarçeşme, filminin içeriğinin
göçmenlik olduğunu ve bu konunun ABD'de son derece gündemde olduğunu belirterek,
''O yüzden film ABD'de daha çok ilgi çekiyor, bu anlamda belli kapıların da
açıldığını söyleyebilirim'' diye konuştu.
Türkiye'nin ve orada çalışmalarına devam etmenin her zaman aklında olduğunu
söyleyen Akarçeşme, filminin yüzde 95'lik bölümünün ABD'de, yüzde 5'lik bir
bölümünün de Türkiye'de çekildiğini, filmin İstanbul'da çekilen sahnelerle
başladığını belirterek, şöyle konuştu:
''Bir filmci için kendinizden bir şeyler katmanız çok ön plana çıkabiliyor,
benim de burada 12 yıllık hayatım içerisinde göçmenlik ve buna bağlı bazı
sorunlar ön plana çıktı. Ben de bu filmi yaparken sade bir yolla göçmenlik
sorununu ve uzun süre birbirinden ayrı olan bir karı kocanın ilişkisini ekrana
yansıtmaya çalıştım, dolayısıyla yaşadıklarıma paralel olarak belli şekiller
ekrana yansıyor.''
Akarçeşme, filminde 4 ana karakterin de Türk olduğunu ve Türk oyuncular
tarafından oynandığını da sözlerine ekledi.
''Departures-Kavuşma'', eşinden 10 sene ayrı yaşayan ve ABD'de yaşayan eşini
görmek için İstanbul'dan New York'a gelen bir kadının başından geçenleri
anlatıyor.
Bu arada New York'ta 17-24 Kasım tarihleri arasında düzenlenen ITN Film
Festivali yarışma sonuçlarının iki hafta sonra açıklanacağı bildirildi.
22 Kasım 2011
alucrahaber.com
FILM:
Being an immigrant, I have met a lot of individuals that have lived far away
from their significant others for 5, 10 or even 15 years due to legal matters.
I, therefore,have decided to focus on the idea of portraying the real lives of
these real individuals in my film.
Departures aims to pinpoint the concept of distance, which might reveal certain
issues of trust, faithfulness and loyalty when loved ones are apart from each
other for a long time. The film chooses to do this through a journey of a newly
arrived immigrant lady in her mid 40s.
Departures is my thesis project for a 1 year filmmaking masters program at the
School of Visual Arts. I have started the auditions process and am planning to
shoot this film in February 2011.
SYNOPSIS:
After ten years of legal red tape, a Turkish woman in her mid-40s finally
realizes her dream of migrating to the states and being reunited with her
husband. Little does she know that the 12 hour flight is only the beginning of
her ordeal as she faces a series of escalating challenges from customs to her
ride through the wilds of New Jersey to at last reach her husband.
FUNDING:
Just like any art project, making a short film is economically challenging.
Hence, I am looking for pledges to take care of expenses for casting, food and
location costs.
AFTER THE FILM:
Departures will have its screening in May 2011. Because of its universal concept
that deals with distance and faithfulness, I aim to send it to different film
festivals around the world and will keep you updated about the progress through
kickstarter.