Yapım Tarihi - 2013
Süresi - 00:14:11
Format - Kurmacal, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Mete Sözer
Senarist - Mete Sözer
Sinematografi - Ahmet Kasapoğlu
Editör - Anne Goursaud, Nate Cornett
Müzik - İlker Göçmen
SFX Makeup - Dinh Van FX
Kostüm Tasarımı - Demet Tufan
Oyuncular
Özge Özpirinçci
Eşref Kolçak
Hayatının aşkını kaybeden bir adam, bütün ömrü boyunca aynı kahvede, o kadını
tekrar görmek umudu ile bekler..
Iffpie Award Of Excellence, Best Director, Best Make Up, Federico Fellini Award
Indie Gatherıng 2nd Place Foreign Romantic Drama
Indie Fest Award Of Merit Lead Actress
Colortape International Film Festival Best Director
London International Filmmaker Festival
Nominee Best Director, Best Foreıgn Language Short, Best Lead Actress, Best Make
Up And Hair
Massachusetts Independent Film Festival
Nomınee Best Short Film, Best Actress, Best Short Film
Sacramento Film & Musıc Festival
Columbia Gorge Internatıonal Film Festival
Zero Film Festival London
San Francisco Frozen Film Festival
New Jersey Internatıonal Film Festival
Salento Internatıonal Film Festival
Costa Rıca Internatıonal Film Festival
Pıttsburgh Independent Film Festival
New Hope Film Festival
Fear No Film Festival
Southsıde Film Festival
Indıe Fest Usa Internatıonal Film Festival
Interrobang Film Festival
Treasure Coast Internatıonal Film Festival
World Musıc And Independent Film Festival
Internatıonal Film Festival For Peace, Inspıratıon And Equalıty
Pentedattılo Film Festival
Twaın Harte Film Festival
Tımecode Nola - Indıe Film Fest
Phenom Film Festival
Oaxaca Film Festival
Cıncınnatı Film Festival
Napa Valley Film Festival
Filmdayton Festival
Braınwash Movıe Festival
Kaynak
Mete Sözer
“Kayıp”, yönetmen Mete Sözer’in ilk kısa filmi. Başrolünde Özge Özpirinçci
oynuyor. 14 dakikalık film yurt dışında birçok uluslararası festivalde24 ödül
aldı. Bu hafta sonu da Massachusetts Bağımsız Film Festivali’nde üç ödüle aday.
Mete Sözer’le Boston’da ‘Kayıp’ın hikayesini konuştuk
Boston’da Somerville sinemasındayım. U2’nun stat yerine inatla Boston
konserlerini verdiği salonda. Burada bulunma nedenim Massachusetts Bağımsız Film
Festivali. Festivale bu yıl bir Türk yapımı, “Kayıp” da kabul edildi.
Şaşırıyorum, gösterim hafta içi bir öğleden sonra olmasına rağmen salon tıklım
tıklım. Film başlıyor, Norman Cousins’ın “Hayattaki en büyük kayıp, ölüm
değildir. En büyük kayıp, yaşarken içimizde ölendir” sözüyle...
14 dakika çabucak geçiyor, sonunda tüylerimiz diken diken oluyor.
Filmin yönetmeni, senaristi ve prodüktörü Mete Sözer de salonda. Film sonrası
soruları yanıtlıyor. Film En İyi Kısa Film, En İyi Senaryo ve En İyi Kadın
Oyuncu ödüllerine de aday seçildi. Sonuçlar bugün belli olacak.
Kısa film deyip geçmeyin. Asıl marifet, kısa ve öz anlatabilmek. Los Angeles’ta
yaşayan Mete Sözer, 15 yıllık mimarlık hayatından sonra geçen yıl film çekmeye
karar veriyor ve işe “Kayıp”la başlıyor. Gerisini yönetmenden dinleyelim...
Mimarlıktan sinemaya nasıl geçtiniz?
İkisi de bir tekniğe bağlı, ışık, mekan, hareket, ölçek ve algı üstüne kurulu
sanatlar. Farklı gibi görünseler de aslında değiller. Çocukluğumdan beri
bilinçli, bilinçsiz hep kendimi sinemaya hazırladım. Bu geçiş bir günde olmadı
ama cesaret bir günde oldu. Bunda yaşlanma kaygısının artması ve hayalleri
gerçekleştirmeden ömrün bitme ihtimalinin de etkisi çok. Dijital devrim
olmasaydı asla cesaret edemezdim. Artık akıllı telefonu olan çektiği filmi
internete koyabiliyor, teknoloji meslekleri kişiselleştiriyor.
İlk filminiz “Kayıp”ın hikayesi ne?
O dönem film çekme niyetim yoktu. Hayatımda birçok kayıp vardı. Türkiye’ye
tatile geldim. Fethiye’de bir otelde odadan çıkmadan bu hikayeyi yazdım.
Psikolojide kayıpta beş evre var; inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul.
Filmde bir kadının farklı yaşlarında geçen beş sahne var, kaybın evrelerini
sembolize ediyor. Şimdi baktığımda bu filmin kendi kaybımla baş etme yolum
olduğunu görüyorum. Basit bir proje diye başladım, makyajın bu kadar zor
olacağını düşünmemiştim.
“Film depresif değil ama ağlayan çok oluyor”
Söz konusu kayıplar olunca film depresif mi oldu?
Depresif bir film olarak görmüyorum. Çok ağlayan da oluyor izlerken. Bu, daha
çok kayıpların hayatın bir parçası olduğunu kabul edip bununla
başedebileceğimizi gösteren bir film. Kabul ettiğiniz zaman her türlü krizle baş
edebilirsiniz. Her kriz büyük bir fırsattır, istediğiniz değişiklikleri
yapabilmek için.
En büyük kriz de kayıptır.
Yurt dışında birçok uluslararası festivalde ödül de aldınız...
Meksika, Costa Rica, Avustralya, İtalya, Amerika, Kanada, İngiltere, Almanya,
Endonezya gibi birçok ülkeden 28 festival resmi olarak seçti ve 24 ödül aldık.
Özge Özpirinçci ve Eşref Kolçak da En İyi Oyuncu ödülleri aldılar.
Türkiye’deki festivallere de başvurdunuz mu?
Daha başvurmadım, Amerika’da yaşadığım için yurt dışı festivallerine başvurmam
daha kolay oldu.
Filmi nerede izleyebiliriz?
Eylül ortasında First Glance Film Festival adlı uluslararası online bir
yarışmada dört hafta boyunca 34 filmle birlikte yarışacak. İsteyen girip
internetten izleyebilecek.
Başka projeleriniz var mı?
İki kısa filmden sonra şimdi bir uzun metraj çekiyoruz, henüz yarısı bitti.
“Filmi çekerken kimse doğru dürüst olacağına inanmadı”
Bütün filmi bir oyuncuya ve bir kamera açısına teslim etmek riskli mi?
Çok büyük bir risk, bu yüzden başta kimse inanmadı doğru dürüst bir şey
olacağına. Özge’ye çok inandım, inanılmaz oynadı. Onun şanssızlığı, Türkiye’de
bu tip rollerin ona gelmemesi, onu hep komşu kız, bitirim kız rollerinde
izliyoruz. Yaşlı mimikleri ve jestleri çok başarılı. Dudaklarının titremesinden
gözlerindeki hüzne kadar sanki o yaşları yaşamış da şimdi yine başa dönmüş
gibiydi.
“Senaryoyu yazarken aklımda hep Özge vardı”
Başrol için Özge Özpirinçci’yi nasıl seçtiniz?
Senaryoyu yazarken hep aklımda Özge vardı. Senaryoyu Altan’a (Engin Altan
Düzyatan) mail attım, “Oku, Özge ilgilenir mi?” diye. Ertesi gün Özge, “Çok
beğendim” dedi. Filmde bir kadının 25 yaşından 85 yaşına kadar evreleri var.
Özge, “Ben hangi yaşı oynayacağım?” diye sordu, “Hepsini sen oynayacaksın”
dedim. 10 saniye sessizlik oldu, sonra daha da sevindi. Asıl sıkıntı makyajı
Türkiye’de halledemeyeceğimizi anlayınca oldu. Büyük Hollywood
prodüksiyonlarında bile kötü yaşlandırma olabiliyor. Belçikalı Lyonel Le ile
anlaştık. Özge ve Altan’la Belçika’ya gittik Özge’nin kafa kalıbının çıkarılması
için. Youtube’da o süreç var, “The Loss Behind The Scenes” ve “Özge’nin Çilesi”
diye. Özge başına gelecekleri bilmiyordu. Kalıbın alınması üç saat sürdü. Bütün
kafasını kapattılar, sadece iki delik açtılar, ne konuşabiliyor, ne görebiliyor,
ne duyabiliyordu ve iki saat silikonun kafasında donmasını beklemesi
gerekiyordu. Altan iki saat boyunca Özge’nin elini tuttu. Sonra filmi üç günde,
Silivri’de, babamın beni ilk götürdüğü köftecide çektik, hata şansımız yoktu.
Milliyet.com.tr
Çağdaş Ertuna
cagdas.ertuna@milliyet.com.tr