Gomeda - 2006
Terror Film Festival 2008, En İyi Müzik ve En İyi Ses Tasarımı Ödülü. 2008
Yönetmenliğini Yaptığı Kısa Filmler
Entrechat - 2012 .... Kurmaca, 00:14:15
Massrome Uluslararası Kısa Film Yarışması, Finalist. 2012
24. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı,
Yarışma Filmi. 2012
2. Fantasturka Türk İşi Fantastik Filmler Festivali, Gösterim. 2013
6. KısaKes Film Yarışması, Ünivizyon Kısa Ustaları Bölümü, Gösterim. 2016
Harikalar Diyarı - 2010
Kadıköy Ulusal Kısa Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 2010
Felix und Scorpion - 2007 ....
Kısa Kurmaca, 00:18:00
44. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Finalist.
2007
19. İstanbul Kısa Film Festivali, Uluslararası Bölüm, Gösterim. 2007
2. Bursa İpek Yolu Film Festivali, Ulusal Altın Karagöz Kısa Film Yarışması,
Yarışma Filmi. 2007
Festival Of Nations Austuria Finalist. 2008
Hayatımın Özeti (Re-make) - 2005
6. İzmir Kısa Film Festivali, Gösterim. 2005
17. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2005
1. Fest-i Kült Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali, Gösterim. 2005
17. Ankara Film Festivali, Türk Kısa Film Tarihinden Bölümü, Gösterim. 2006
Klecks - 2004
5. İzmir Kısa Film Festivali, Gösterim. 2004
Resfest 2004 Dijital Film Festivali, Türkiye’den Seçmeler, Gösterim Seçkisi. 2004
1. Fest-i Kült Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali, Gösterim. 2005
16. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Deneysel Dalı. 2005
17. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2005
3. Signes De Nuis Kısa Film Festivali Gösterim
1. Amsterdam Kısa Film Festivali Finalist
Düseldorf Modern Sinema Müzesi Gösterim
Urbini Kısa Film Festivali Gösterim
Milano Kısa Film Festivali Gösterim
Beyrut Kısa Film Festivali Gösterim
Sydney Kısa Film Festivali Gösterim
Litvanya Kısa Film Festivali Gösterim
Pompidou Center Kısa Film Festivali Gösterim
İrland Cork Film Festivali Gösterim
European Short Film Biennale Ludwigsburg Gösterim
Reject Festival Rotterdam Gösterim
Alfabetik Düşler - 2003
2. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, !f Kısalar, İzleyici
Oylaması, En İyi Film Ödülü. 2003
41. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 10. Uluslararası Kısa Film ve Video
Yarışması, Deneysel Dalı Birincilik Ödülü. 2004
1. ODTÜ Video Buluşması, Film Gösterimi ve Yönetmenle Söyleşi. 2004
2. Yıldız Kısa Film Festivali, Gösterim. 2004
25. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Gösterim. 2004
1. Fest-i Kült Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali, Gösterim. 2005
16. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Deneysel Dalı, Yarışma
Filmi. 2005
17. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2005
1. Adapazarı Sinemacıları Kısa Film Gösterimleri. 15 Mart 2008
2. Yıldız Kısa Film Festivali En İyi Deneysel Film Ödülü
3. Bursa Kısa Film Festivali Tüm Zamanların En Çok Etki Bırakan Filmi
1. Amsterdam Kısa Film Festivali Finalist
Düsseldorf Modern Sinema Müzesi gösterim
Urbini Kısa Film Festivali gösterim
European Short Film Biennale Ludwigsburg gösterim
Kendiliğinden Öyküler - 2003
15. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Finalist. 2003
25. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Gösterim. 2004
1. Fest-i Kült Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali, Gösterim. 2005
17. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2005
Erses Apt No:8 - 2003
1. Sinek Kısa Film Günleri, Gösterim. 2003
15. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Finalist. 2003
2. Marmara İletişim Kısa Film Günleri, Gösterim Seçkisi. 2003
16. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2004
25. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Kurmaca Dalı, Finalist. 2004
17. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2005
1. Fest-i Kült Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali, Gösterim. 2005
416 ve 417 - 2002
Doktor Z - 2002
Prag'a Ne Dersin - 2002
15. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Profesyonel Dal,
Birincilik Ödülü. 2003
1. Sinek Kısa Film Günleri, Gösterim. 2003
2. Marmara İletişim Kısa Film Günleri, Gösterim Seçkisi. 2003
15. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2003
17. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2005
24. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Gösterim. 2003
1. Fest-i Kült Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali, Gösterim. 2005
Hayatımın Özeti - 2001
24. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, En İyi Deneysel Video Ödülü.
2003
1. Sinek Kısa Film Günleri, Gösterim. 2003
15. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Finalist. 2003
2. Marmara İletişim Kısa Film Günleri, Gösterim Seçkisi. 2003
40. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 9. Uluslararası Kısa Film ve Video
Yarışması, Deneysel Dalı, Yarışma Dışı Gösterim. 2003
15. İstanbul Kısa Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2003
Salt Lake - 2001
2. İzmir Kısa Film Festivali. Gösterim. 2001
14. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Finalist. 2002
Trenler mi Terkedilmiştir Yoksa İstasyonlar mı? - 2000
Anna - 1999
De Gijon Kısa Film Yarışması, İspanya Finalist. 1999
Kaynak
surrealismus.blogspot.com
surrealist25 @ yahoo.com
http://surrealismus.blogspot.com/2008/01/tan-Tolga-Demirci.html
1975 yılında İstanbul'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Bursa'da
tamamladı. Lise yıllarında tanıştığı André Breton, Isidore Isou, Tristan Tzara,
Philippe Soupault ve Robert Desnos gibi yazarlardan etkilendi. 1990 yılında ilk
öyküsünü yazdı ve 1992 yılında, 'Alfa, Romeo ve Juliet' adındaki ilk öykü
dosyasını oluşturdu. Tamamı otomatik yazın örneklerinden oluşan bu öykü
dosyasından alınan 'Çelik Sarmalın Vantilatör Önündeki İzlenimleri' isimli öykü,
aynı yıl, Bursa'da çıkmakta olan Yeni Biçem dergisinde basıldı. Sinemaya karşı
tutkusu çocuk yaşlarda başlayan Demirci, 1992 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi,
Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema Televizyon Ana Sanat Dalı, Görüntü Yönetmenliği
Bölümü'nde okumaya hak kazandı. Psikanalize karşı ilgisini yoğunlaştırarak
sinema ile psikanaliz arasındaki bağlantıları sinema türleri kapsamında
bütünleştirmeye çalışan Demirci, Korku Sinemasının Psikanalizi isimli, sonradan
tez çalışması olacak dosyanın hazırlıklarına girişti. Üniversiteye girdiği yıl
çektiği 416 ve 417 isimli kısa filmler, aynı zamanda yönetmenin çektiği ilk
filmler oldu. O yıllarda Sigmund Freud, Jacques Lacan, Jean Baudrillard, Melanie
Klein, ve özellikle de Wilhelm Reich'ın düşüncelerinden etkilenen Demirci, 1993
yılında tam anlamıyla sürrealizm akımına bağlandı. Üniversite yıllarında izleme
imkanı bulduğu Leos Carax'ın Mauvais Sang ile Luis Bunuel'in Le charme discret
de la bourgeoisie filmleri, unutamadığı diğer gerçeküstü filmler arasından
sıyrılarak başucu filmleri arasında yer aldı. 1996 yılında 'Korku Sinemasının
Psikanalizi' teziyle mezun olan Demirci, 1992-1996 yılları arasında İzlek,
Kavram Karmaşa, Yeni Biçem, Sirius gibi dergilerde öykülerini yayınlamayı
sürdürdü. 1996 yılında, televizyonculuk yaşamına başlayan Demirci, 1996-2001
yılları arasında Bursa Olay TV'de Metin yazarlığı editörü, yapımcı ve yönetmen
olarak çalıştı. 1997 yılında yapıp yönettiği ve dört yıl süreyle yayın hayatında
kalan Sinekafe isimli program, o ana dek 'sinema' üzerine yapılmış en çarpıcı
programlardan biri oldu. 'Anna' adını verdiği ilk 'ciddi' kısa filmini 1999
yılında çeken yönetmen, aynı filmle İspanya'da düzenlenen 'De Gijon' isimli kısa
film festivalinde finale kaldı. Anlatımcı ve şiirsel bir üslubun denendiği
Anna'yı, 2000 yılında çektiği 'Trenler mi Terkedilmiştir Yoksa İstasyonlar mı'
isimli diğer bir kısa film izledi. Tamamen kolaj mantığı üzerine kurulan
sahnelerin parçalı bir kurgu yapısı taşıdığı bu filmden sonra 2001 yılında 'Salt
Lake' isimli diğer bir kısa filmi sonlandıran yönetmen, aynı isimde bir de roman
kaleme aldı. 'Salt Lake' adındaki olmayan bir şehirde yaşayan iki aşığın düşleri
ve sözleri üzerine kurulu film, romandan uyarlanan Küçük bir epizod olarak
yönetmenin filmografisindeki yerini aldı. Aynı yıl, Avrupa Gezici Film Festivali
kapsamında izlediği Jan Svankmajer imzalı 'Conspirators of Pleasure' adını
taşıyan filmden o kadar etkilendi ki içlerinde Jan Svankmajer'in de bulunduğu
Çek sürrealistlerini ziyaret amacıyla Prag'a gitti. 2002 yılında Olay TV'deki
mesleğini sonlandıran Demirci, yaşamını İstanbul'da sürdürmeye karar verdi.
1996-2001 tarihleri arasında izleme fırsatı bulduğu ve etkilendiği isimler
arasında Jean Luc Godard, Hans Bellmer, Reiner Werner Fassbinder, Joel Peter
Witkin, Alain Resnais, Jean Vigo ve Jan Svankmajer sayılabilir... 2002 yılından
itibaren kısa film çalışmalarını yoğunlaştıran Demirci, aynı yıl çektiği
Hayatımın Özeti isimli filmle 25. İfsak Kısa Film Yarışması'nda 'En İyi Deneysel
Film' ödülünü kazandı. Kolaj ve neredeyse foto montaj tekniği ile çekilmiş olan
bu film, aynı zamanda gerçeküstücülüğü tüm detaylarıyla yansıtan bir Örnek
olarak Türk kısa film tarihindeki yerini aldı.
"Hayatımın Özeti, seks, psikanaliz ve politika kavramlarını, onların gerçeküstü
açılımlarıyla buluşturan ve bu yolda, kişisel bilinçdışını estetik bir araç
olarak kullanan önemli bir film. Bu filmde adı geçen kişiler, konu edilen
olaylarla rasyonel olmayan bir ilişki içine sokularak, yaşadığım hayatı olması
gerekenden daha koyu bir gerçeklik düzlemine taşıyor. Filmin amacı, öyküyü,
mekan ve zamandan soyutlayarak, söz konusu gerçeklik düzleminin gerçek
olmadığına izleyiciyi inandırmak üzerine kuruludur. Wilhelm Reich'ın hayatıma
giren kadınlara olan uzaklığı ne ise filmin izleyiciye olan uzaklığı da odur."
Aynı yıl çektiği 'Prag'a Ne Dersin' isimli çalışmada ise bu kez kamera önünde
Nilüfer Açıkalın ve Kemal Okur gibi isimler vardı. Evlilik hayatını çokça
etkilendiği Fransız Yeni Dalga sineması üslubunca anlatmaya çalışan Demirci,
çekmiş olduğu bu filmle 15. Ankara Ulusal Kısa Film Yarışması'nda 'En İyi Film'
ödülünü kazandı.
"Aşağıdaki filmlerden hangisi Tan Tolga Demirci'ye ait değildir' şeklinde bir
soru sorulsaydı, beni tanıyanlar Prag'a Ne Dersin'i ve beni tanımayanlar, yine
Prag'a Ne Dersin'i işaretlerdi. Aslına bakılırsa doğru yanıttan ben de emin
değilim. Filmi yazmadan önce, kafamda dönüp Duran tek şey, 'karı-Koca'
birbirlerini görmeksizin bir evlilik öyküsü çekilip çekilemeyeceği üzerineydi.
Sanırım film, bu takıntımı biraz olsun doyurdu. Üç yapımcının yardımıyla
çekimleri ve kurgusu 5 hafta içinde tamamlanan 'Prag'a Ne Dersin', senaryo ve
izleme aşamasında kendimi özgür hissedemediğim tek kurmaca filmimdir."
2003 yılı, yönetmen için yaşamındaki en verimli yıllardan biri oldu. O yıl
sonlandırdığı 3 kısa film, yurt içinde ve dışında pek çok festivalde
gösterilirken içlerinden sadece biri, yedi birincilik ödülünün sahibi oldu. 'Erses
Apt. No:8', 'Kendiliğinden Öyküler' ve 'Alfabetik Düşler' adını taşıyan bu üç
filmin en temel ortak özelliği, epizodik anlatımı ön planda tutan bir dramatik
yapıyı model almalarıydı. 'Erses Apt. No:8', yönetmenin yaşadığı ev üzerine
yaptığı kurmaca bir belgesel denemesiydi.
"'Korku Sinemasının Psikanalizi' isimli lisans tezimde, korku filmlerinde
anlatılan ya da hissettirilen bilinmeyen mekanlarla, kişisel bilinçdışının dili
arasındaki bağlantıyı yakaladığımda, ister istemez, yine korku sinemasında
bildik bir gösterge olan 'lanetli ev' anlatısıyla karşılaşmıştım. Bir insanın,
çocukluğunu geçirdiği evi 'lanetli ev' olarak nitelemesi ve dahası, yıllar sonra
bu evden bir kısa film çıkarabilmesi, evden çok, o filmi çeken kişinin
çocukluğuna bulaşan lanetin bir göstergesi olarak düşünülmelidir. Gördüğünüz bir
düşü, sadece düş olarak çekmekle, o düşü estetize edip çekmek arasındaki fark,
bu filmde çekilenlerin ne kadarının benim düşüm ve ne kadarının ise görmek
istediğim düşüm olduğu gibi bir yan soruyu da beraberinde getiriyor. Bu sorunun
yanıtı ise filmi izleyenlere değil ve fakat 'anı-çocuk-ev' üçlemesini
birbirinden ayırabilecek tecrübeli psikanalistlere kalıyor. Çünkü hangi evin
içinde geçirilirse geçirilsin, çocukluk, kurmacanın kurallarıyla yeniden
üretildiği sürece onun belgesel gerçekliği de güçlenecektir."
'Erses Apt. No:8' çalışmasını izleyen 'Kendiliğinden Öyküler' isimli film de
yine kendi içinde öykülerden oluşan bir 'kolaj film' olarak yönetmenin
filmografisindeki yerini aldı.
"Uzun zamandır plastik sanatlardaki kolaj düşüncesini yansıtan bir senaryo
yazmayı düşünüyordum. Bu düşünceyi uygulamaya koymamda bana yardımcı olan şey
ise o sıralarda yaşadığım odaklanma sorunu oldu. Epizodik öykü anlatma
hastalığına ilk yakalandığım film olan 'Kendiliğinden Öyküler', işte böyle bir
düşünsel sürecin sonunda ortaya çıktı. Birbirinden bağımsız sahnelerin,
birbirine bağlanma noktalarının, sahnelerin öyküsünden daha değerli olduğuna
inandığım bu çalışmada Fransızca, İngilizce ve Türkçe konuşan insanlar
göreceksiniz. Ayrı dillerin bir araya gelmesi, farklı sahnelerin bir araya
gelmesi düşüncesinin tanımını koyulaştırsa da filmde ilgisiz dilleri
kullanmamdaki en önemli neden, izleyiciyle oyuncu ve oyuncu ile kendi öyküsü
arasındaki mesafeyi açmak arzusuydu. 7 sahneden oluşan, çekimleri ve kurgusu 1
ay içersinde tamamlanan Kendiliğinden Öyküler, ortaya konması gereken
psikiyatrik malzemenin, analiz edilenin dirençleriyle nasıl çarpıtıldığını ve bu
çarpıtmayla ortaya çıkan imgelerin, sadece analiz edilenin değil tüm toplumun
malı haline nasıl gelebileceğini anlatan sevdiğim bir film."
Ve nihayet, 2003'Ün son kısa film çalışması olan 'Alfabetik Düşler', Demirci'nin
Türk kısa film tarihinde oldukça önemli bir adımı atmasını sağlayan en vurucu
kısa filmi olarak kabul edildi. Tam yedi birincilik ödülü kazanan film (3.IF
Bağımsız Film Festivali Kısa Film Yarışması En İyi Film, 3.IF Bağımsız Film
Festivali Kısa Film Yarışması İzleyici Ödülü, 2.Yıldız Kısa Film Festivali En
İyi Deneysel Film Ödülü, 41.Antalya Altın Portakal Kısa Film Yarışması En İyi
Deneysel Film Ödülü, 41.Antalya Altın Portakal Kısa Film Yarışması Halk Jürisi
Ödülü, 3.Bursa Kısa Film Festivali Tüm Zamanların En Etkileyici Kısa Filmi) yurt
içinde ve dışında pek çok merkezde gösterim imkanı buldu. Filmini kısaca
'alfabenin gösterenleri ve gösterilenleri arasında yaratılan irrasyonel bir kısa
devre' olarak tanımlayan yönetmen, aynı yıl, 2001 ve 2003 yılları arasında
yazdığı öyküleri, 'Zihinsel Boşalmanın İşlevi' isimli çalışmada dosyalaştırdı.
2004 yılında kısa film çalışmalarına devam eden Demirci, o yıl çektiği 'Klecks'
isimli kısa filmiyle yine epizodik anlatıma olan bağlılığını gerçeküstü bir
çizgide korudu. Bu 'lekeli' film, 15 ülkede gösterim imkanı buldu.
"Hermann Rorschach'nın, 1920'lerde psikanalitik bir test olarak uyguladığı
mürekkep leke testinden hareketle, 5 lekenin 5+1 öyküye dönüşmesini anlatan
film... Beş öykünün anafikirleri şöyle sıralanabilir: 1.öykü: Mistik görüntü,
gerçek görüntünün değilidir ve bu yüzden Kara kutuya ters yansır. 2.öykü:
Cinayetin estetize edilmesi, cinayeti yaratan nedenin estetize edilmesidir.
3.öykü: Ayrılık anksiyetesinden kurtulmanın tek yolu ayrılmaktır. 4.öykü: Kapalı
devre analojilerde bir balığın kılçığı, balığın kendisinden daha güçlüdür.
5.öykü: Evrensel yineleme nevrozu, dünyanın kendi etrafında dönüşüdür."
Çektiği filmlerin yanında 'Est A Non', 'Sinemasal', 'Sekans', 'Altyazı',
'Monokl', 'Cinemaskop', 'Kül', 'Kül Öykü', 'Kül Öykü Gazetesi', Akatalpa, Öteki
Siz gibi dergilerde gerçeküstü sinema üzerine düşüncelerini iletmeyi sürdüren
yönetmen, 2005 yılında bir re-prodüksiyon olarak kabul ettiği 'Hayatımın Özeti'
isimli kısa filmini yeniden çekti. Metni bozmadan ama görüntülerin neredeyse
tamamını değiştirerek yapmış olduğu bu parçalı sahnelerden oluşan filmi yine
aynı yıl yazmış olduğu Gomeda isimli Uzun metraj senaryo çalışması izledi.
Yönetmenin aynı zamanda ilk Uzun metraj filmi olan Gomeda, 2006 yılında çekim
imkanına sahip oldu. Başrollerini Serkan Altunorak, Halim Ercan, Bahar Yanılmaz,
Bulut Köpük ve Feride Çetin'in paylaştığı film, Türk sineması adına Öncü bir
fantastik gerilim örneği olarak sinema tarihindeki yerini aldı. 2007 yılının
Şubat ayında gösterilen film, özellikle son sekansında, tıpkı yönetmenin kısa
filmleri gibi gerçeküstü denebilecek sahnelerle cesur bir Örnek olduğunun da
altını çiziyordu. Kabaca 'Gomeda' adıyla anılan bölgede günümüze kadar gelen bir
lanetin beş genç üzerindeki etkisini 'kürtaj' bağlantısıyla sorgulayan film,
bilinç-bilinçdışı arasındaki mesafeyi katederek Türkiye için avant-garde
sayılabilecek farklı bir sinemasal zevkin kapılarını da açmış oldu. Aynı zamanda
Türk sineması içinde gerçeküstücü kodların ilk kez bilinçli olarak kullanıldığı
film, pek çok katmanda okunabilecek, farklı okuma disiplinlerine açık tavrıyla
da kendi kalitesini, 'kendi çapında' ve önemli sayılacak bir başarıyla ortaya
koydu. Bir yıl önce yazımı tamamlanan ve 'Es Yayınevi' tarafından basılan 'Korku
Sinemasının Psikanalizi' isimli kitabın pratiği niteliğini de taşıyan Gomeda,
aynı yıl Brüksel Fantastik Film Festivali'nin (Brussels International Festival
of Fantasy Films) özel seçkisinde yer aldı. Uzun metrajlı filmi Gomeda'dan sonra
da kısa film çalışmalarına devam eden Tan Tolga Demirci, 'Felix Und Scorpion'
adını taşıyan son kısa filmiyle gerçeküstücülük ve sinemayı bir araya getiren
denemelerine bir yenisini daha eklemiş oldu. Margaret Thatcher'ın ayakkabısıyla
Karl Marx'ın yazmaya çalışıp da yarım bıraktığı 'Felix Und Scorpion' isimli
edebi yapıt arasındaki kısa devreyi ve sonrasında meydana gelen diyalektik
döngüyü konu alan film, Reich'ın 'seksüel politika' düşüncesini gerçeküstü bir
biçimde ajitasyona dönüştüren tavrıyla da ilginç bir çalışma olduğunun altını
çizdi. Şimdilerde bir Uzun ve bir de kısa metraj senaryo üzerinde çalışan
yönetmen, aynı zamanda 2003-2007 yılları arasında yazdığı kısa öyküleri yeni bir
dosyada toplama hazırlığı içersindedir.