Van (5-7 Aralık)
Çanakkale (5-7 Aralık)
Ankara (9-14 Aralık)
Eskişehir (10-12 Aralık)
Mersin (16-19 Aralık)
Sinop'ta (17-19 Aralık)
Düzenleyen : Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
avrupa.info.tr
İnsan Hakları Film Günleri ‘Zarok’ ile başladı
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonunun, AB üyesi ülkeler ve kültür
merkezlerinin katkıları ile düzenlediği 4'üncü AB İnsan Hakları Film Günleri,
Van’da film gösterimi ve panelle başladı.
Van'da 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Günü vesilesi ile bu yıl 4'üncüsü
düzenlenecek olan İnsan Hakları Film Günleri, yönetmenliğini Muhammed
Beyazdağ’ın üstlendiğini “Zarok” filmi ile başladı. Van Ticaret ve Sanayi Odası
konferans salonunda gösterimi yapılan ve çocuk gelinlerini konu alan filme
yurttaşlar yoğun ilgi gösterdi. Filmin ardından ise aynı salonda "Kadın ve
Çocuklar için Birlikteyiz" başlıklı panel düzenlendi. Panele, Zarok filminin
yönetmeni Muhammed Beyazdağ, Birleşmiş Milletler Kadın Haklar aktivisti Zeliha
Ünaldi, Van Kadın Derneği aktivisti Zozan Özgökçe, Avrupa Birliği Türkiye
Delegasyonu Liza Pale Yılmazer ve Gündem Çocuk Derneği üyesi Emrah Kırımsoy
katıldı.
Türkiye’de kadınlar resmi ideolojiye güvenmiyor
Panelde konuşan Zeliha Ünaldi, “toplumsal cinsiyet” konulu sunum yaptı. Kadının
insan haklarının korunamadığı için BM tarafından “Kadına karşı her türlü
ayrımcılığın önlenmesi uluslar arası sözleşmesinin” (CEDAW) çıkarıldığını
belirten Ünaldi, CEDAW ile kadın-erkek eşitliğini sağlamaya ve kadının insan
haklarını korumaya çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin de CEDAV sözleşmesini
kabul ettiğini hatırlatan Ünaldi, Türkiye’de BM olarak kadına yönelik hak
ihlallerini raporlaştırdıklarını, raporlaştırma sürecinde ise en çok çocuk
gelinleri tespit etmede zorlandıklarını belirtti.
Van Kadın Derneği (VAKAD) aktivisti Zozan Özgökçe ise Türkiye’de kadınların
sorunları için başvuracağı bir mekanizmanın olmadığını söyledi. Kadınların
yaşadıkları hak ihlalleri için ilk önce karakola başvurduğuna işaret eden
Özgökçe, karakolların kadınların sorunlarını çözüm olmadığını söyledi. Özgökçe,
kadınların Türkiye’de resmi ideolojiye güvenmediğine vurgu yaparak konuşmasını
tamamladı.
‘Türkiye’de çocuk haklarının hiçbir yerde güvece altında değil’
Liza Pale Yılmazer ise insan hakları, çocuk hakları ve kadın hakları konusunda
AB’nin tutumu hakkında sunum yaptı. Ardından konuşan Gündem Çocuk Derneği üyesi
Emrah Kırımsoy, Türkiye’de çocuk hak ihlallerini değinerek Van depreminden sonra
Erciş’te inşa edilen TOKİ’de dolap kapağının düşmesi ile yaşamını yitiren 5
yaşındaki Tuanna bebeği hatırlattı. Kırımsoy, Türkiye’de çocuk haklarının hiçbir
yerde güvece altında olmadığını, çocuklara her yerde fizyolojik ve psikolojik
baskılar uygulandığını belirtti. Yönetmen Muhammed Beyazdağ da çocuk gelinleri
konu aldığı filminin hikayesini anlattı.
Panel soru-cevap bölümü ile sona erdi.
Filmler
AİLE
2013 Almanya, 91’, Almanca
Yönetmen: Stefan Weinert
Aile, yakın Alman tarihinin iç burkan bir belgesi niteliğinde. Ülkeyi ikiye
ayıran Berlin Duvarı, nam-ı diğer Utanç Duvarı’nda, 1989’da yıkıldığı güne dek
28 yıl içinde 130’u aşkın kişi öldürülmüş ve hayatını kaybetmiştir. Geride
kalanların payına onmaz yaralar, cevap bulmayan sorular ve hiçbir şeye açıklık
kavuşturamayan gizli servis belgeleri düşer. Sorumlulardan hesap sorulmaz,
verilen cezalar vicdanları rahatlatmaz. Yönetmen Stefan Weinert, sözü hayatını
kaybedenlerin yakınlarına veriyor ve bizi de onların derin kederine ortak
ediyor. Sevdiklerini kaybedip hâlâ büyük bir bilinmezlikle yaşayan ve acılarla
akraba edilen tüm insanlar gibi onlar da birbirine benziyor ve belgesel, ismini
sonuna kadar hak ediyor.
MAKONDO
2013 Avusturya, 98’, Almanca, Çeçence, Arapça
Yönetmen :Sudabeh Mortezai
Oyuncular :Ramasan Minkailov, Aslan Elbiev, Kheda Gazieva
Makondo, Viyana’nın kenar mahallesinde, 20 farklı ulustan 2000’i aşkın
mültecinin yaşadığı bir yerleşim yeridir. 11 yaşındaki Çeçen Ramazan, annesi ve
iki küçük kız kardeşiyle burada yaşamakta ve kendisine Ruslarla savaşırken
öldüğü söylenen babasının yerini doldurmaya çalışmaktadır. Elinde bir saat ve
eski bir fotoğrafla çıkagelen İsa, babasının arkadaşı olduğunu söyler ve o
günden itibaren küçük Ramazan’ın hayatı karmaşık bir hal alır. Bir çocuğun
gözünden tanık olduğumuz bu büyüme ve varoluş öyküsünde yönetmen Mortezai
profesyonel oyuncular yerine filmdeki karakterlerle benzer hayat tecrübelerine
sahip insanlarla çalışmayı tercih etmiş.
KARADENİZ’İN SON KORSANLARI
2013 Bulgaristan , 72’, Bulgarca
Yönetmen :Svetoslav Stoyanov
Karadeniz kıyısındaki Varna, Karadere henüz otellerin işgal etmediği nadir
yerlerden biridir. Kaptan Jack ve eski mahkûm, ayyaş ve hırsızlardan müteşekkil
ekibi 20 yıldır bu koruma altındaki bölgede yaban hayatı sürmekte ve kanlı bir
söylencenin kahramanı Valchan'ın kayıp altınlarını aramaktadır. Ne var ki sarhoş
olup hayal kurdukları bu vaha ve çocuksu bir tutkuyla bağlı oldukları deniz,
talan tehlikesiyle karşı karşıyadır ve bu tehlike korsanlar arasında da
sürtüşmelere yol açar. Gözlerden uzak bu saklı cennet, onların hayalleriyle
birlikte yerle bir mi olacaktır yoksa?
MERHAMET, MERHAMET
2012 Danimarka, 94’, Danca
Yönetmen :Katrine W. Kjaer
Oyuncular :Ramasan Minkailov, Aslan Elbiev, Kheda Gazieva
Birbirlerini seven Etiyopyalı Sinkenesh ve Hussen çiftine HIV pozitif teşhisi
konur ve fazla ömürlerinin kalmadığı söylenir. Çok zor ve acı bir karar olsa da
en küçük iki çocukları Masho ve Roba’yı Danimarkalı bir aileye evlatlık vermek
konusunda fikir birliğine varırlar. Evlatlık kurumunun da aracılığıyla iki aile
arasındaki iletişim devam ettirilecektir. Ne var ki ardı ardına yaşanan trajik
olaylar bu sürecin hiç de kolay olmadığını gösterir. Bencillik, hırs, gerçekçi
olmayan beklentiler ve asimetrik kültürel perspektifler birbiriyle çatışır,
verilen sözler tutulmaz. Yönetmen Katrine Kjaer’in her iki çifti de dört yıl
boyunca izlediği belgeseli, evlat edinme süreci hakkında önümüze çarpıcı bir
resim sunuyor.
Limon Lisa ve Portakal Maroc: Hızlı Bir Aşk Hikâyesi, zengin bir animasyon film
geçmişi olan Estonya’dan 72 dakikalık bir kukla animasyon operası. Etkileyici
bir görsel stilin hâkim olduğu bu uzun metraj film, mültecilikten vahşi
kapitalizme, arkadaşlıktan dayanışmaya birçok konuya değiniyor. Sadece
yetişkinler için değil, eğlenceli ve ironik librettosu, fantastik öğeleri ve
renkli dünyasıyla çocuklar için de bir şölen. Limonların, onları seven
portakalların ve aşk meyvelerinin gerçek ve bir o kadar da masalsı öyküsü...
PUNK SENDROMU
2012 Finlandiya , 85’, Fince
Yönetmen :Jukka Kärkkäinen, Jani-Petteri Passi
Oyuncular :Pertti Kurikka, Kari Aalto, Sami Helle
Pertti Kurikan Nimipäivät (Pertti Kurikan’ın İsim Günü) dört orta yaşlı zihinsel
engelli erkeğin 2009’da kurduğu bir punk grubu. Şarkıların toplumsal
problemlerden pedikür gibi gündelik konulara kadar çeşitlilik gösteren sözleri
ve müziği grup üyelerine ait. Parlamentoya, insanlara ve canlarını sıkan her
şeye duydukları öfkeyi punk müzik yoluyla ortaya çıkarmakla kalmıyor, albüm ve
konserleriyle başka ülkelerdeki insanlara da ulaşıyorlar. Gruptan Kari Aalto’nun
dediğini es geçmek olmaz: “Bu film punk yapan gerizekâlıları anlatıyor. Bence
izleyin ve karar verin, engellilerden nefret mi etmelisiniz yoksa onları sevip
onlara saygı mı duymalısınız”.
ÇİÇEK MEYDANI
2012 Hırvatistan , 103’, Hırvatça
Yönetmen :Krsto Papić
Oyuncular :Drazen Kuhn, Dragan Despot, Mladen Vulic
Bir kukla tiyatrosunda oyunculuk yapan Filip’in başı bir gün oğlundan ötürü
polisle derde girer. Komiser, eğer dediğini yapmazsa oğlunu bir daha
göremeyeceğini söyler. Kurt kostümüyle sahne alan ve halk arasında çok fazla
tanınmayan Filip’in gizli görevi, rahip kılığına girmek ve amansız bir hastalığa
yakalanmış ünlü mafya babası Macko’nun kaldığı hastane odasına gidip günah
çıkarmasını sağlamaktır. Suçlarını bir bir sıralaması planlanan Macko aynı
zamanda komiserin erkek kardeşidir; yıllar önce ağabeyinin karısıyla birlikte
olup evliliğinin bitmesine sebep olduğu için aralarında büyük bir husumet
vardır. Filip, sonradan dallanıp budaklanacak bu işten sağ kurtulabilecek midir?
EUFROSİNA’NIN DEVRİMİ
2013 Meksika , 90’, İspanyolca
Yönetmen :Luciana Kaplan
Oaxaca’nın Santa María Quiegolani adlı küçük bir yerleşim yerinde doğup büyüyen
Eufrosina Cruz Mendoza, halkın süregiden yoksulluğuna son vermek için bir seçim
kampanyasına girişir ve 2007’de Oaxaca’nın belediye meclisine seçilir. Ancak
kadın ve yerli oluşu bahane edilir ve bu göreve gelmesine engel olunur. Bunun
üzerine Eufrosina çok daha büyük bir mücadeleye girişir, yaşadığı yerin ve
bilhassa kadınların makûs kaderini değiştirmek için kolları sıvar. “Fakir, yerli
bir kadınsan hiçbir hakkın yoktur” şeklindeki yerleşik inanışa açtığı savaşla
onlarca insanın umudu olmakla kalmaz, politikanın ona çizdiği sınırları, iktidar
kavramını da sorgular.
ARAYIŞ
2014 Fransa , 149’, | Fransızca, İngilizce, Rusça, Çeçence
Yönetmen :Michel Hazanavicius
Oyuncular :Bérénice Bejo, Annette Bening, Maksim Emelyanov
Arayış, Fred Zinneman’ın 1948 tarihli dramasının yeniden cevrimi. Yönetmen,
2012’de En İyi Film Oscarı’nı kazanan “The Artist” filmiyle tanıdığımız Michel
Hazanavicius. Ve başrolde çok sevdiği oyuncusu Bérénice Bejo. Rusya’nın
Çeçenya’yı işgali sırasında 9 yaşındaki Çeçen Hadji evlerinin hemen önündeki
katliamdan küçük kardeşiyle kaçmayı başarır ve kardeşini bir evin kapı eşiğine
bıraktıktan sonra kendini bir yetimhaneye atar. Yaşadıklarından ve korkudan
ötürü konuşamaz, sorulanlara yanıt veremez. Yolu daha sonra yazdığı raporlarla
BM’nin ilgisini buradaki savaşa çekmeye çalışan STK çalışanı Carole’la kesişir;
artık onun himayesindedir.
DÜNYANIN KENARINDA
2014 Fransa , 98’, Fransızca
Yönetmen :Claus Drexel
Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Paris’e gece iner, Jeni, Wenceslas,
Christine, Pascal ve yüzlercesi başkentin kaldırımlarında, köprülerinde, metro
duraklarında hayatta kalmaya çalışır. Dünyanın Kenarında, 13 ana karakterin
hikâyesiyle bize farklı bir “düşler şehri Paris” portresi sunuyor. Yönetmen
Claus Drexel, ekibiyle bir yıl boyunca kentin ünlü meydanlarını, sokaklarını
arşınlamış ve yüzlerce saatlik çekim yapmış. Sözü verdiği evsizler bizi düşleri,
kederleri ve hayat hakkındaki düşüncelerine ortak ediyor. Hep gördüğümüz ama
asla işitmediğimiz insanlar bu sefalet ve acının, aslında tüm insanlığın ayıbı
olduğunu anlamamızı sağlıyor.
BEN DE
2009 İspanya , 103’, İspanyolca
Yönetmen :Antonio Naharro, Álvaro Pastor
Oyuncular :Lola Dueñas, Pablo Pineda, Isabel García Lorca
34 yaşındaki Daniel, Avrupa’da bir üniversiteden mezun olan ilk Down sendromlu
kişidir ve Sosyal Hizmetler’de işe başladığı ilk gün “normal” ve nevrotik
Nuria’ya aşık olur. Aldığı eğitimle dezavantajlarının üstesinden gelmiştir,
herkesin sürdüğü gibi bir hayat sürmek ister ancak bir yanda da ağabeyinin ona
söyledikleri vardır: “46 kromozomu olan hiçbir kadın sana âşık olmayacak”.
Normallik olgusunun, engellilere bakış açısının sorunsallaştırıldığı filmin
başrol oyuncuları Dueñas ve Pineda’nın, San Sebastian Film Festivali’nden en iyi
kadın ve erkek oyuncu ödülleriyle dönmüş olduğunu hatırlatalım.
BEN: İLK AĞIZDAN SAKATLIK
2013 İspanya , 20’, İspanyolca
Yönetmen :Melissa Silva, Raquel Cortés
Belgesel, engellilerin haklarına ilişkin BM sözleşmesi üzerinde yoğunlaşarak iş
ve istihdam hakkının altını çiziyor. Ekvador, Peru, Dominik Cumhuriyeti ve El
Salvador’dan fiziksel engelli Hubert, Marylin, Candelario ve Yolanda’nın
anlattıklarını dinliyoruz. Onların günlük yaşantılarına, ülkeden ülkeye değişen
ve engellilerin gerçekliğini yansıtmaktan uzak istatistikler eşlik ediyor.
BREF
2013 İspanya , 30’, İspanyolca
Yönetmen :Christina Pitouli
İspanya’da yaşayan Afrikalılar kadın sünnetini anlatıyor. Pitouli’nin birçok
festivalden ödülle dönen belgeselinde bu ritüele yakından bakılıyor. İnsan
hakları ve kültürel miras sınırlarının kesiştiği bu ihtilaflı konu farklı fikir
ve çatışmaları gözler önüne seriyor.
13. BÖLGE, YAZI MI TURA MI
2014 İspanya , 80’, İspanyolca
Yönetmen :Toni Navarro
Oyuncular :Ramasan Minkailov, Aslan Elbiev, Kheda Gazieva
Kolombiya, Medellin’in varoşlarında çekilen belgesel bizi anaakım medyada yer
bulamayan hikâyelere davet ediyor. Kahramanlarımız, isimsiz insanlar ve aslında
kimsenin çözmeye yanaşmayacağı bir çatışmaya çözüm bulmaya çalışıyorlar. Film,
İnsan Hakları Derneği ve film festivallerinin ortak çalışmasının bir ürünü.
KAHVE SAATİ
2013 İsveç , 14’, İsveçce
Yönetmen :Maria Fredriksson
Zarif porselen yemek takımının süslediği masada 80’li yaşlarını süren dört şık
kadın kahvelerini yudumlamakta, kek ve kurabiyelerini yemektedir. Laf lafı açar
ve muhabbet eskimek bilmeyen malûm konu sekse, tutkuya ve kadınların
güçlenmesine gelir. Torun bakıp ev işlerinden bahseden ve örgü ören kadın
profiline hapsettiğimiz “yaşlı” hanımlar sizi neşeli ve bir o kadar da ciddi bir
sohbete davet ediyor.
SON CÜMLE
2012 İsveç , 126’, İsveççe
Yönetmen :Jan Troell
Oyuncular :Jesper Christensen, Pernilla August, Ulla Skoog
Günümüz İsveç sinemasının ustalarından 82 yaşındaki Jan Troell yeni filmi “Son
Cümle”de ünlü gazeteci Torgny Segerstedt’i anlatıyor. Yazı işleri müdürü
Segerstedt, II. Dünya Savaşı yılları boyunca yazılarıyla Hitler ve Nazileri sert
bir dille eleştirir, Nazi Almanya’sı ve Stalin Rusya’sı arasında kalan ülkesinin
dış politikadaki tarafsızlık tutumunu onaylamadığını belirtir. Kalemi kılıçtan
keskindir, düşüncelerini açıklık ve cesaretle dile getirmekten çekinmez. Dönemin
bu siyasal karmaşasının içinde kendi özel hayatı da, aynı zamanda gazetenin
editörü olan yakın arkadaşının karısıyla girdiği ilişkiden ötürü daha da
karmaşık bir hal alır.
SINIFIM
2013 İtalya , 93’, İtalyanca
Yönetmen :Daniele Gaglianone
Oyuncular :Ramasan Minkailov, Aslan Elbiev, Kheda Gazieva
Venedik, Seattle, BFI Londra gibi önemli festivallerde gösterilen Sınıfım,
İtalyanca öğrenip iş bulmaya ve böylelikle İtalya’da kalmaya çalışan göçmenlerin
hikâyesini anlatıyor. Bangladeş, Ukrayna, Türkiye, Brezilya, İran gibi birçok
farklı ülkeden gelmiş öğrencilerin hepsi hüzünlü, memleket hasreti çekiyor fakat
geride bıraktıkları sıkıntılara dönmemek konusunda kararlı. Kendileriyle
birlikte ülkelerinden bir parçayı da sınıfa taşıyorlar. Belli bir konu etrafında
dönen her ders farklı düşünce ve hayallere seyahat demek oluyor. Kurgu ve
gerçeğin iki katman halinde iç içe geçtiği filmde İtalyanca hocasını ünlü oyuncu
Valerio Mastandrea canlandırıyor.
BEYAZ TANRI
2014 Macaristan , 119’, Macarca, İngilizce
Yönetmen :Kornél Mundrucz
Oyuncular :Zsófia Psotta, Sándor Zsótér, Lili Horváth
2014 Cannes Film Festivali’nden Belirli Bir Bakış ödülüyle dönen bu Macar
filminde 13 yaşındaki Lili, Hagen adında bir köpek beslemektedir. Ancak günün
birinde cins olmayan köpekler için yüksek bir vergi alınmasını şart koşan bir
düzenleme yayınlanır ve Lili’nin babası Hagen’i sokağa bırakır. Küçük kız ve
köpeği uzun süre birbirlerini ararlar fakat bulamazlar. Sokaklar ve insanlar
Hagen için güvenli değildir. Zaten bir süre sonra yakalanır ve sahipsiz
hayvanların tutulduğu bir yere kapatılır. Umutsuzluğun hâkim olduğu bu barınakta
köpekler bir fırsat yakalar ve insanlardan intikam almak için sokağa dökülür. Bu
beklenmedik savaşa mani olabilecek bir tek Lili vardır.
DUVAR
2013 Macaristan , 11’, Macarca
Yönetmen :Simon Szabó
Laci 16 yaşında bir Çingene gençtir, hayatını ufak tefek işlerden kazanır. Günün
birinde bir grup işçi tarafından bir inşaat işi için sokaktan alınır. Büyük ve
harap apartmanların olduğu bir yeri çevreleyen duvarın yapımında çalışacaktır.
İş ilerleyip duvarın arkasını gördüğündüyse sıra dışı bir aydınlanma
yaşayacaktır.
HANNAH ARENDT
2012 Almanya, Lüksemburg, Fransa, İsrail , 113’, Almanca, Fransızca, İngilizce,
İbranice, Latince
Yönetmen :Margarethe von Trotta
Oyuncular :Barbara Sukowa, Axel Milberg, Janet McTeer
Barbara Sukowa’nın oyunculuğuyla göz kamaştırdığı filmde Yahudi kökenli Alman
siyaset bilimci Hannah Arendt, The New Yorker’ın isteği üzerine Nazi Adolf
Eichmann’ın İsrail’deki yargılanmasında hazır bulunur ve sonrasında dergi için
bir seri yazı yazar. “Kötülüğün sıradanlığı” kavramının çıkışına zemin
hazırlayan bu yazılarında Arendt, kötülüğe normal insanlardan oluşan kitlelerin
iyiyle kötü arasında bir ayrım yapmamasının sebep olduğunu tartışır. Ne var ki
bu bakış açısı, Eichmann’ın bir canavar olarak tanımlanmasını isteyen kitlelerde
büyük bir infial yaratır. Arendt, tüm dünyanın nefretini üstüne çekmiş, en yakın
arkadaşlarını kaybetmek tehlikesiyle yüz yüze kalmıştır.
BOBÔ
2013 Portekiz , 80’, Portekizce, Kreol
Yönetmen :Ines Oliveira
Oyuncular :Ricardo Aibeo, Paula Garcia, Bia Gomes
Sofia, Lizbon'daki eski apartman dairesinde herkesten uzak, yalnız bir hayat
sürmekte, geçmişinin hayaletinden kendini bir türlü kurtaramamaktadır. Günün
birinde annesi ona, evinin işlerinde yardımcı olması için Gine’li Miriama'yı
bulur. Miriama'nın, kadın sünneti gibi bir vahşetten korumaya çalıştığı kız
kardeşi Bobô vardır bir de. Bunalıma sürüklenmiş Sofia’nın kendi hapishanesinden
kaçmaya çabalarken yaşadığı bu durum kozasından yavaş yavaş çıkmasını ve Miriama
ile ortak bir dava uğruna mücadeleye girişmesini sağlayacaktır. Toronto
Uluslararası Film Festivali’nde de gösterilen film, cinsiyetler arasındaki
eşitsizliğin altını etkileyici bir dille çiziyor.
24 KOVA, 7 FARE, 18 YIL
2011 Romanya , 30’, Rumence
Director :Marius Iacob
Duvara asılı kartpostallardan anlıyoruz, hayallerde turkuaz sulara, uçsuz
bucaksız altın sahillere, palmiye ağaçlarına kavuşmak, piyangodan büyük
ikramiyeyi kazanmak var. Imre ve Piroska kendilerine kalabalıklardan azade,
mazbut bir dünya kurmuştur. Fonda cızırdayan radyolarının eşlik ettiği günler,
ekmeklerini kömürden kazanmanın derdinde akıp gider. Yaşadıkları yer ve
yaptıkları iş, basit işçiler görmek isteyen turistlerin ilgisini çeker.
AVUSTRALYA
2009 Romanya , 64’, Rumence
Yönetmen :Claudiu Mitcu
Evsizler Dünya Kupası, 2003 yılından bu yana düzenlenen ve katılımcılarının
tamamını sokakta yaşayan insanların oluşturduğu ve amacı evsizlerin yaşam
koşullarını geliştirmeyi hedeflemiş bir futbol turnuvasıdır. Avustralya, 2003
yılında kupaya ilk defa katılan Rumen takımının Melbourne’e yaptığı neşeli ve
umut dolu yolculuğunun belgeseli. Her biri hazin bir geçmişe sahip altı evsiz
genç, antrenörleri yönetiminde gerçek birer futbolcuya dönüşüyor ve ikinci bir
şans verilen herkesin neler başarabileceğini tüm dünyaya kanıtlıyor. Ve biz de
bir kez daha, futbolun asla sadece futbol olmayabileceği üzerine düşünüyoruz.
BURADA... YANİ ORADA
2012 Romanya , 76’, Rumence
Yönetmen :Laura Capatana Juller
Ani ve Sanda’nın anne babası pek çok Rumen gibi çalışıp para kazanmak için
İspanya’ya gitmiştir. Amaçları Romanya’da büyük bir ev yaptırmak ve ailece mutlu
mesut yaşamaktır. Ne var ki aradan on sene geçmiş, bu hayalleri bir türlü
gerçekleşmemiştir. Büyükanneleriyle birlikte Maramuresh’te yaşayan kızlar büyük
bir özlemle anne babalarının dönmesini bekler. Her ne kadar hikâyesi kulağımıza
acıklı gelse de belgesel ergenlik döneminin o kendine has eğlenceli anlarıyla
dolu. Yönetmenin, Romanya’daki benzer 350 bin vakanın içinden aradığı
karakterleri bulmak için bir sene harcadığını da not olarak düşelim.
Dört kuşağın hikâyesinin anlatıldığı bu romantik dramada baş karakter Belmondo
kendisinin kral olacağı bir Çingene köyü kurar, adını da “Şangay” koyar.
Hayatını kaçakçılıktan kazanır, nüfuzu zaman içinde gitgide artar, o kadar ki
bir süre sonra yasalar nezdinde dokunulmaz biri haline dönüşür. Yugoslavya’nın
çöküş yıllarıyla birlikte silah kaçakçılığı ön plana çıkar. Belmondo bir seçim
yapmalıdır, ya bu kârlı işe devam edecek ya da kendi mutluluğunu ve ailesini
feda edecektir... Feri Lainšček’in romanından uyarlanan film, Montreal Film
Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü kazandı.
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
2014 Türkiye , 81’, Kürtçe, Türkçe
Yönetmen :Kazım Öz
Oyuncular :Saim Çalar, Gamze Çalar, Derya Çalar, Dilber Çalar, Ferhat Çalar
Kalabalık ve yoksul bir Kürt ailesi, hayatını kazanmak için mevsimlik işçi
olarak çalışır ve her sene Batman’dan Ankara’ya marul yetiştirmek üzere göç
eder. Ailenin hikâyesi beklenmedik bir anda ortaya çıkacak aşkla yön
değiştirecektir. Yönetmen Kazım Öz, yaklaşık 1 milyon insanın yer değiştirdiği
ve son derece kötü koşullarda ter döktüğü mevsimlik işçi konusuna dikkat
çekerken tükettiğimiz sebze meyvenin soframıza gelene dek ne gibi emek, mücadele
ve öykülere yol açtığını da anlatmış. Film, 33. İstanbul Film Festivali’nden
FIPRESCI ödülüyle döndü.
LAL GECE
2012 Türkiye , 92’, Türkçe
Yönetmen :Reis Çelik
Oyuncular :İlyas Salman, Dilan Aksüt, Sabri Tutal
62. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde Altın Kristal ödülü kazanan Lal
Gece’nin konusunu Türkiye’nin kanayan yaralarından biri olan çocuk gelin sorunu
oluşturuyor. Filmde ergenliğe yeni girmiş “gelin”, uzun yıllar hapis yattıktan
sonra köyüne dönen ve kendisinden 50-60 yaş büyük olan damada verilir. Bizler de
onların gerdek gecesine, gün ağarıncaya kadar aralarında geçen konuşmalara,
çatışmalara tanık oluruz. Yönetmen Reis Çelik, Ardahan’da çektiği film için
yüzlerce çocuk gelinle, genç yaşta evlilik yapmış erkekle görüşmüş, senaryoya da
çocuk gelin sorununun yüzleşmemiz gereken bir ayıp olduğu düşüncesiyle başlamış.
ÇOCUK
2013 Türkiye , 29’, Türkçe, Kürtçe
Yönetmen :Sudabeh Mortezai
Muhammet Beyazdağ'ın belgeseli, karşımıza Türkiye'de sayıları 181 bini aşan ve
eğitim haklarından, ama aslında yaşam haklarından mahrum bırakılan çocuk
gelinlerinden yalnızca birkaçını getiriyor ama biz korkunç bir ülke gerçeğiyle
karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Yalın ama çarpıcı dilin hâkim olduğu
belgeselde sadece seslerini duyduğumuz kadınların elleri bize o kadar çok şey
anlatıyor ki...
KIZIMIZ
“Büyüdüğümde ressam, büyüdüğümde veteriner ve hatta başbakan olmak istiyorum”
şeklindeki çocukluk hayalleri genç yaşta parmağa geçirilen yüzük görünümünde bir
prangayla karanlığa hapsolur. “Kızımız”, insanları zorla evlilik kavramını
konuşmaya ve buna karşı eyleme geçmeye çağırıyor. Bir kısmı animasyon olan dört
dakikalık bu kısa filmin senaryosu gerçek olaylardan esinlenerek oluşturulmuş.
10. GÜN
2012 Yunanistan , 83’, Yunanca
Yönetmen :Vassilis Mazomenos
Oyuncular :Ali Haidari, Ioli Demetriou, Hosin Ahmadi
Kuzey Amerika’daki prömiyerini 36. Montreal Film Festivali’nde yapan 10. Gün,
yönetmeni Vassilis Mazomenos’un yedinci filmi. Afgan bir Müslüman olan Ali,
düşlerindeki Avrupa’ya ulaşmak için tehlikeli bir yolculuğa girişir; İran ve
Türkiye üzerinden Atina’ya varır. Niyeti her şeyi unutup yeni bir hayat
kurmaktır, ne var ki çöpten topladığı metalleri satıp başını soktuğu zemin
kattaki evinde ailesi, kız arkadaşı, çocukluğu ve 10. günün hatırası peşini bir
türlü bırakmaz. Hayallerdeki cennet, içinde yaşamak zorunda olduğu bir cehenneme
dönüşür. Bir zamanlar özgürlükle, mutlulukla eş tuttuğu Avrupa, düşlerinin yerle
bir olduğu bir coğrafyadır artık.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunun, AB Üye Ülkeleri ve kültür merkezlerinin
katkıları ile düzenlediği 4. AB İnsan Hakları Film Günleri 10 Aralık İnsan
Hakları Günü çerçevesinde Türkiye genelinde 6 ilde gerçekleşecek.
Film günleri kapsamında, öğrenciler, insan hakları savunucuları, sinemaseverler
ve konuya duyarlı herkes insan hakları temalı filmleri ve belgeselleri Van (5-7
Aralık), Çanakkale (5-7 Aralık), Ankara (9-14 Aralık), Eskişehir (10-12 Aralık),
Mersin (16-19 Aralık) ve Sinop'ta (17-19 Aralık) belirlenen sinema salonlarında
ücretsiz olarak izleyebilecekler.
Festival kapsamında, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 20 Avrupa ülkesinden
20'yi aşkın film gösterilecek. Kadın ve çocuk haklarından baskıcı rejimlerde
yaşayan mültecilerin yaşam hakkına kadar çeşitli insan hakları meselelerine
değinen ve geçmişle hesaplaşan filmlerin ortak noktası bireysel haklar, insan
onuru ve bireysel deneyimlerdir. Festival bu filmler aracılığıyla, sözü edilen
konular üzerine düşünülmesi, tartışılması ve empati kurulmasını sağlamayı
ummaktadır.
Etkinliğin amacı AB ve Türkiye'den seçilen filmlerin gösterimiyle kimlik,
hoşgörü, saygı, insan onuru ve kültürler arası diyalog gibi insan hakları
meselelerine ilişkin farkındalık yaratmak, ve kalıplaşmış yargıları
sorgulamaktır. Festival kapsamında çeşitli sinema yönetmenleri ve insan hakları
uzmanları katılımcılarla bir araya gelerek bu konuları tartışacaklar.
Etkinliğin resmi açılışı 10 Aralık günü Ankara Büyülü Fener Sineması’nda AB
İnsan Hakları Kısa Film Yarışmasının ödül töreniyle gerçekleşecek. Törenin
ardından 33. İstanbul Film Festivali'nde FIPRESCI ödülüne layık görülen, yaz
boyunca tarlalarda alın teri döken ve aralarında çocuklarında bulunduğu sezonluk
işçileri konu alan, Kazım Öz imzalı 'Bir varmış Bir yokmuş' gösterilecek.
Festival, genç sinemaseverlerin de ilgisini çekecek unsurlar taşıyor. Festival
kapsamında çocuklar Estonya'dan, inanılmaz görsel stiliyle ön plana çıkan ve
yasadışı göç, kapitalizmin acımasızlığı, dostluk ve dayanışma gibi konuları
odağına alan, macera dolu bir animasyon filmi olan "Limon Lisa " adlı filmi
izleyebilecekler. Bunun yanında aile ortamından kopartılan göçmen veya evlat
edinilmiş çocukların karşı karşıya kaldıkları güçlükleri konu alan; çocukların
hayvanlarla kurabileceği yoğun ilişkilere odaklanan Avusturya'dan "Makondo",
Danimarka'dan "Merhamet, Merhamet" ve Macaristan'dan "Beyaz Tanrı" da yine
çocuklara özel filmler olarak festival kapsamında ekrana gelecektir.
Barselona İnsan Hakları Festivali kapsamındaki filmlerden bir seçme de yine 16
Aralık 2014 tarihinde, Mersin'de izleyicilerle buluşacak.