En İyi Film - Herşeye Rağmen / Orhan Oğuz
İkinci Film - Bez Bebek / Engin Ayça
Üçüncü Film - Dolunay / Şahin Kaygun
En İyi Yönetmen - Orhan Oğuz
/ Herşeye Rağmen
En İyi Senaryo - Engin Ayça / Bez Bebek
En İyi Görüntü Yönetmeni - Salih Dikişçi / Dolunay
En iyi Sanat Yönetmeni - Haşim Tuğ / Bir Tren Yolculuğu
En İyi Kurgu - Mevlüt Koçak / Arkadaşım Şeytan
En İyi Müzik - Cahit Berkay / Herşeye Rağmen, Çark, Sızı, Sis
En İyi Kadın Oyuncu - Şerif Sezer / Herşeye Rağmen
En İyi Erkek Oyuncu - Talat Bulut / Herşeye Rağmen
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu - Derya Yücel / Bir Kırık Bebek
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu - Orhan Çağman / Bir Kırık Bebek
Onur Ödülü / Nevin Aypar
Seçiciler Kurulu
Prof. Mario Verdone (Roma Üniversitesi Sinema Tarihi ve Eleştirisi Bölümü
Başkanı)
Lütfi Ömer Akad
Şeref Gür
Alim Şerif Onaran
Nijat Özön
Hale Soygazi
Osman
Şahin
KISA FİLM YARIŞMASI
En iyi Film -
Marjinal / Oğuzhan Tercan
İkinci Film - Uslu Köyün Masalı / Neşat Kırcalıoğlu
Üçüncü Film - Vapurlar / Mehmet Güreli
Seçiciler Kurulu
Bilgin Adalı, Süha Arın, İbrahim Demirel, Hilmi Etikan, Oğuz Onaran, Tan Oral,
Mahmut Tali Öngören
KARİKATÜR YARIŞMASI
Birincilik Ödülü / Birol Bayram
Mansiyonlar / Sefa Sofuoğlu, Eray Özbek, Ahmet Karacan, Muhammed Şengöz, Ümit
Öğmel
Ankara 1. Film Şenliği’nde Ödül Kazananlar
Ankara 1. Film Şenliği kapsamındaki ‘İlk Filmler Yarışması’nda Orhan Oğuz’un
“Her Şeye Rağmen” adlı yapıtı en iyi film seçildi. Roma Üniversitesi Sinema
Bölümü Başkanı Prof. Mario Verdone’nin başkanlığı ve Nijat Özön’ün
Sekreterliğinde Mengü Ertel, Şeref Gür, Prof. Alim Şerif Onaran, Hale Soygazi ve
Osman Şahin’den oluşan seçici kurul Engin Ayça’nın “Bez Bebek” filmini
ikincilik, Şahin Kaygun’un “Dolunay”ını da üçüncülük ödülüne değer gördü. “Her
Şeye Rağmen” filmiyle Orhan Oğuz en iyi yönetmen seçilirken aynı filmdeki
rollerinden dolayı Talat Bulut en iyi erkek oyuncu, Şerif Sezer en iyi kadın
oyuncu olarak ödüllendirildiler.
Verilen diğer ödüller ise şöyle:
“Bir Kırık Bebek” filmindeki oyunuyla Orhan Çağman en iyi yardımcı erkek oyuncu,
“Bir Kırık Bebek” filmindeki oyunuyla Derya Yücel en iyi yardımcı kadın oyuncu,
“Bez Bebek” filmiyle Engin Ayça en iyi senaryo,
“Dolunay”daki çalışmasıyla Salih Dikişçi en iyi görüntü yönetmeni,
“Her Şeye Rağmen, Çark, Sis ve Sızı” filmlerindeki çalışmasıyla Cahit Berkay en
iyi film müziği yapımcısı.
Seçici kurul ayrıca, “ustalara gösterdikleri özeni yeni sinemacılardan
esirgedikleri için en iyi Stüdyo ödülünü vermemeyi” kararlaştırdı.
Kısa Film Yarışması’nda “Marjinal” Birinci…
Ankara 1. Film Şenliği’ndeki bir diğer yarışma da kısa filmler arasındaydı. Bu
yarışmada Oğuzhan Tercan’ın 16mm’lik “Marjinal” filmi birincilik ödülüne, Neşet
Kırcalıoğlu’nun 35mm’lik “Uslu Köyün Masalı” filmi ikincilik, Mehmet Güreli’nin
16mm’lik “Vapurlar” filmi de üçüncülük ödülüne değer görüldü. Seçici Kurul Hilmi
Etikan (Başkan), Bilgin Adalı, İbrahim Demirel, Nezih Danyal, Oğuz Onaran, Tan
Oral ve Mahmut T. Öngören’den oluşmuştu.
“Sinemamız” Karikatür Yarışması
Şenlikte yer alan Sinemamız konulu karikatür yarışmasında Birol Bayram Büyük
Ödül’ü aldı. Sefa Sofuoğlu, Ümit Öğmel, Eray Özbek, Muhammet Şengöz, Ahmet
Karaca’nın mansiyon aldığı yarışmada seçici kurul Behiç Ak, Semih Balcıoğlu,
Nezih Danyal, Ferruh Doğan, Kamil Masaracı, Tan Oral ve Ali Ulvi Masaracı’dan
oluşmuştu.
Yersiz Şeyler
1 Nisan 1988
yersizseyler.wordpress.com
Açılış Töreni
Hale Soygazi, Ann Zacharias, Mahmut Tali Öngören
Ankara Uluslararası Film Festivali, ilk kez 1988 yılında Ankara Film Şenliği
adıyla gerçekleştirildi. 13-20 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen şenlikte
10’a yakın ülkeden 40 dolayında yapıt ve 30 yerli yapım izleyici ile buluştu. O
güne kadar Ankara’da Sinema ile ilgili bu büyüklükte bir organizasyon
düzenlenmemişti. Başkent’in ilk film şenliği, Mahmut Tali Öngören ve Aziz
Nesin’in önderliğinde Bilim ve Sanat, Bilar A.Ş. ve Mülkiyeliler Birliği’nin
ortaklığında hayata geçirildi.
Ankara Uluslararası Film Festivali
1987 yılının bir bahar günü, BİLAR adına Aziz Nesin, Haluk Berger, Mahmut Tali
Öngören, Cahit Talaş, Mülkiyeliler Birliği adına Alper Aktan, Ülkü Orbay, Bilim
ve Sanat Dergisi adına Varlık Özmenek ve İlhan Alkan'la birlikte bir avuç
sinemasever biraraya gelerek konuşup tartıştılar. Hazırlanan protokolle adı
Ankara Film Şenliği olan etkinlik için bir yönetim kurulu oluşturuldu.
Başkanlığa Mahmut Tali Öngören, genel sekreterliğe de Ülkü Orbay seçildi, üyeler
de Ömer Tuncer, Aysan Sümercan, Ahmet Boyacıoğlu, Oğuz Onaran, Nezih Danyal ve
Faruk Bildirici olarak belirlendi. Bu kurul, şenliğin niteliğini belirleyen
amaçlarını şöyle saptadı:
1. Türk sinema sanatının gelişmesini, nitelikli ürünler vermesini ve
desteklenmesini sağlamak.
2. Türk sinemasının genç ve yeni film yaratıcılarını ortaya çıkarmak.
3. Türk sinemasının nitelikli ürünlerinin yurt içinde ve yurtdışında,
uluslararası çevrelerde tanıtılmasını ve dünya film piyasalarına girmelerini
sağlamak.
4. Türkiye'nin tarihsel, sanatsal ve doğasal zenginliklerini ve değerlerini,
yurt içinde ve dışında tanıtacak filmlerin yapımını
hızlandırmak ve bu gibi filmlerin yurt içinde ve dışında özel kuruluşlarda,
televizyonlarda ve sinemalarda gösterimini sağlamak.
5. Dünya sinemalarının nitelikli filmlerinin Ankara'da şenlik sırasında ve
şenlik dışında gösterilmelerini sağlamak.
6. Türkiye dışında, özellikle Avrupa Ülkelerinde çalışan ve yaşayan
yurtdaşlarımıza ve onların çocuklarına kültürümüz, tarihimiz ve doğal
güzelliklerimizle ilgili filmler yapılmasını ve bu filmlerin ilgili ülkelerde
yurtdaşlanmıza sunulmalarım sağlamak.
7. Sinema ile ilgili diğer sanat dallarını şenlik kapsamı içine almak ve
desteklemek.
Bundan sonra yoğun bir çalışma başladı, sonunda yukarıda adı geçen üç kuruluşun
girişimleriyle 13 Mart 1988 günü ilk Ankara Film Şenliğinin açılışı yapıldı.
Oğuz Onaran
Her Şeye Rağmen - Bilim ve Sanat
13 Mart günü İsveçli genç yönetmen Ann Zacharias’ın Testet (Test) adlı filmiyle
açılan 1. Ankara Film Şenliği, 20 Mart akşamı ödül töreni ve Woody Allen’ın
Radio Days (Radyo Günleri) filmiyle kapandı. Böylece “Ankara’da bir film şenliği
yapılır mı, yapılmaz mı?” tartışmaları da sona erdi. Sayın Aziz Nesin’in ödül
töreninde vurguladığı gibi, bu şenlikten çıkarılacak en önemli ders,
parçalanarak değil, birleşerek bir şeyler yapılabileceğinin anlaşılması oldu.
Şenliğin hiçbir çevre tarafından göz ardı edilemediğinin en önemli göstergesi
de, Kültür Bakanlığı’ndan gelen parasal katkıydı. Şenlik programındaki sergiler,
açıkoturumlar, söyleşiler, karikatür-kısa film-ilk film yarışmaları, toplu
gösteriler ile çok sayıda yerli-yabancı film Ankaralı sinemaseverlere dolu bir
hafta yaşattı. Gelecek yıllarda şenliğin gelişeceğini, uluslararası bir kimlik
kazanacağını ummak aşırı bir iyimserlik değil. Ankara’da sanatla ilgilenen
kuruluşların ortak çabası genişleyerek sürebilirse, umuyoruz ki önümüzdeki
yıllarda daha seçkin filmler getirilebilecek, Metropol’ün göstericileri gibi
teknik sorunlar giderilebilecek ve seyirci sayısı artacaktır. Şenliğin
uluslararası özgün bir kimlik kazanması için, İlk Filmler Seçici Kurul Başkanı
Bay Verdone’nin söylediği gibi Anadolu Kültürüyle sıkı bağlantılar kurması
gerekiyor. Ödül heykelciklerinin bir Hitit Kabından esinlenerek yapılmış olması
bu bağlantılara güzel bir örnek. Bunun gibi, örneğin, gelecek yıl etkinliklerin
bir kısmı için müzeler (Anadolu Medeniyetleri, Resim-Heykel, Etnoğrafya Müzeleri
gibi) kullanılabilir.
Bu yazımızda şenlikte gösterilen filmlerden yalnızca birini, İlk Filmer
Yarışmasında en iyi film seçilen “Her Şeye Rağmen”i söz konusu edeceğiz.
Her Şeye Rağmen, Yön: Orhan Oğuz, Oyn: Talat Bulut, Şerif Sezer, 1987 yapımı.
Başarılı bir görüntü yönetmeni olarak tanıdığımız Orhan Oğuz’un ilk filmi,
şenliğin en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu ve en iyi kadın
oyuncu ödüllerini aldı. Filmde, hapisten çıkan Hasan’ın yeniden topluma uyumu
anlatılıyor. Hasan, yetkin bir insan değildir, kimi zayıflıkları vardır, örneğin
karşıt cinsle insani ilişkilerinde tutuktur, içedönüktür, ama topluma ve kendine
karşı sorumluluklarının da farkındadır. Karşı tip Ayşe ise benzer bir sorunu
yaşamakta ancak farklı çözümlemektedir. O da Almanya’dan geldiği Türkiye’ye uyum
sorunlarıyla karşı karşıyadır. Ancak Ayşe topluma uyum sağlama çabalarını kendi
ayakları üzerinde durmak yerine kendisine daha kolay gelen, başkalarına bağımlı
yollar arama üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Bu iki insanın karşılaşmaları, iki
kişiliğin, iki yaşam görüşünün çatışmasına yol açacaktır.
Topluma uyum konusunda bireyin sağlıksızlığını konu alan Ses (Zeki Ökten) ile
toplumun sağlıksızlığını işleyen Sen Türkülerini Söyle (Şerif Gören) ile
karşılaştırıldığında, Her Şeye Rağmen‘de Orhan Oğuzz’un konuyu daha gerçekçi bir
biçimde, şematizme düşmeden işlediğini görüyoruz. Diyaloglardan çok sinema
diline önem vermiş. Geleceği simgeleyen çocuğun Hasan’la kaldığı filmin finali,
Amansız Yol‘un (Ömer Kavur) finalini uzaktan uzağa çağrıştırıyor. Her Şeye
Rağmen‘de yalın bir öykü anlatılıyor, anlaşılırlıktan ödün vermeden akademik
ögeler kullanılıyor. Filmin her sahnesi duygu yüklü. Adeta Hasan’la birlikte
yeniden toplumu tanıyor, insan ilişkilerine bir daha bakıyoruz. Filmdeki rolü
gereği uzun süre hapiste yatmış insanın fiziksel hastalığını vurgulamak üzere
hayli kilo almış olan Talat Bulut, huzursuz Almancı kadın rolüyle Şerif Sezer
gösterişsiz yalın oyunlarıyla dikkati çekiyorlar.
Sinema şenliği ve bu yolla Türk Sinemasının kazandığı yeni yönetmenleri izlemek
önemli bir coşku ve haz kaynağı Ankaralılar için.
Hüray-Caner Fidaner
Sinemadan/Videodan
Bilim ve Sanat
Nisan 1988, 88:54