Ekoloji Derneği’nin düzenlediği “Amed Ekolojik Film Günleri”nin ikincisi bu yıl
22-24 Eylül’de Diyarbakır’da.
Diyarbakır'da birincisi geçen yıl (2022) düzenlenen Ekolojik Film Günleri, bu
yıl 22-24 Eylül tarihinde gerçekleşecek.
CultureCIVIC'in desteklediği film günlerinde 10 film ve belgesel yer alıyor.
Tamamı ücretsiz olan film gösterimlerinin yanı sıra etkinlik kapsamında
söyleşiler de düzenlenecek.
Filmler ilk iki gün Hewş Kültür Sanat Cafe'de, üçüncü gün ise ZarokMa'da
izlenebilecek.
Depremler ve kayyım
Film günlerinin odağında 6 Şubat Maraş merkezli depremler, ranta dayalı ve
doğayı yok sayan kent politikaları, Kürt kentlerinde "güvenlik" gerekçesiyle
kesilen ağaçlar ve yakılan ormanlar ile kayyım politikalarının söz konusu
kentlerde yarattığı tahribatlar var.
Film günleri kapsamında izlenebilecek filmlerden bazıları şöyle:
Diyarbakır Ekolojik Film Günleri başlıyor: 'Ana temamız yıkım, mücadele ve inşa'
Ekoloji Derneği, 22-24 Eylül tarihlerinde Diyarbakır’da 2'nci Ekolojik Film
Günleri'ni düzenleyecek. Ekoloji Derneği üyesi Leyla Çim, ana temalarının yıkım,
mücadele ve inşa olduğunu söyledi.
Diyarbakır'da ilki 2022 yılında yapılan Ekolojik Film Günleri, bu yıl 22-24
Eylül tarihinde gerçekleşecek. CultureCIVIC sponsorluğunda düzenlenen etkinlikte
10 film gösterilecek. Halka açık ve ücretsiz olan etkinliklerde film
gösterimlerinin yanı sıra söyleşiler de yapılacak. Filmler ilk 2 gün Hewş Kültür
Sanat Cafe’de, 3’üncü gün ise ZarokMa’da izlenebilecek.
Ekoloji Derneği üyesi ve aktivisti Leyla Çim, ‘’Bu filmleri hazırlamaya cesareti
olan yönetmenleri, senaristleri desteklemek ve bu büyük ekolojik kıyımı halkla
buluşturmaya odaklandık" dedi. 3 gün sürecek etkinlikte toplam 10 filmin
gösterileceğini belirten Çim, "Bunların çoğu kısa ve orta metraj filmlerden
oluşuyor. Filmlerin süresi her ne kadar kısa olsa da etkisi uzun olacaktır"
dedi.
'EKOLOJİ, DOĞA OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ MANZARADAN İBARET DEĞİL'
Belgesel filmlerin hafızayı tazelemekte değerli olduğuna değinen Çim, "Bu yıl
yaşadığımız Maraş merkezli depremler, yaz boyu maruz kaldığımız orman yangınları
ve yaşanan iklim krizi bizler için çok yıkıcı oldu. Türkiye’nin batısında bu
yangınlar kendini rant odaklı sermaye ile gösterirken Kürt illerinde ise
güvenlikçi ve savaş politikalarıyla bir doğa talanı olarak gösterdi. Bu süreçler
unutturulmak isteniyor. Filmler ve belgeseller ise yaşadığımız tüm bu süreçleri
hatırlatarak hafızamızı tazelediği için çok değerli" diye konuştu.
Çim, "Ekoloji bizim için sadece doğa olarak gördüğümüz bir manzaradan ibaret
değil. Yaşam alanının kendisidir. Doğasından koparılan bir ağaç kadar kendi
doğasından koparılan bir insan da bu mücadelenin bir bütünüdür. Ekolojik Filmler
Günleri ise hafızadan göçe, orman kıyımından maden şirketlerinin yaptığı
kırımlara kadar bütün meseleleri ele alıyor" bilgisini verdi.
‘FİLMLER KISA, ETKİLERİ UZUN’
Etkinlik için ekolojik yıkıma karşı film çeken ve destek görmeyen yönetmenlerin
filmlerini seçtiklerini vurgulayan Çim, şöyle devam etti:
"Bu yıl film seçkimizi renklendirmek ve her soruna değinebilmek için epey film
taradık. Yakın zamanda yaşanan deprem krizini, kent krizlerini de düşünürsek tam
anlamıyla bir ekolojik yıkım var. Kültürlere ve toplumlara karşı bu yıkımlar
karşısında yerelde mücadele eden ve destek göremeyen filmleri halkla
buluşturmanın değerli olduğunu düşündük. Bu filmleri hazırlamaya cesareti olan
yönetmenleri, senaristleri desteklemek ve hakikati, bu büyük ekolojik kıyımı
halkla da buluşturmaya odaklandık."
‘ANA TEMA YIKIM, MÜCADELE VE İNŞA’
Seçkide her filmin farklı bir ekolojik kıyıma değindiğini vurgulayan Çim,
şunları söyledi:
"Yaşamımızda ekolojik mücadele konusunda ikilikler var. Mesela ‘Anima’ filmi
buna değinerek, yaşam hakkını savunduğumuz varlıkları besin olarak tüketmeye
devam ettiğimiz gerçekliğine değiniyor. Bunu tartışmanın, konuşmanın da değerli
olduğunu düşünüyoruz. ‘Nosema’, ‘Sar’, ‘Dengê Kilîtan’ gibi Kürt şehirlerinden
filmler ise hafıza, göç ve köy boşaltmalarını konu alıyor. Bu filmler, Ermeni ve
Kürt halklarının kırımları sırasında doğanın talan edilmesi, cansızlaştırılması
ve yaşamın yok edilmesini konu ediniyor. Etkinlikte doğa kırımına karşı direnişi
ele alan filmler de var. Bunlardan biri ‘Hatay’ belgeseli. Depremi ve Hatay’daki
yıkımla birlikte şehri inşa etmeye çalışan halkı anlatan bu belgesel ilk defa
Ekolojik Film Günleri’nde gösterilecek. Bu nedenlerle ana temamız için yıkım,
mücadele ve sonunda inşa diyebiliriz."
GÖSTERİMLER HEWŞ CAFE VE ZAROKMA’DA
Diyarbakır’da kapatılan sinema salonları ve kayyım atamalarından sonra halka
açık alanların kalmadığını hatırlatan Çim, "Bizim olan her şeyin alındığı, işgal
edildiği dönemlerde dayanışma gösteren ve bu tür etkinlikleri önemseyen
arkadaşlarımızı çok önemsiyoruz. Çünkü Diyarbakır’da belirli yerler dışında
kültür ve sanata dair bir şey yapmak neredeyse imkansız. Bu yüzden Hewş Cafe’ye
ve ZarokMa’ya bizimle dayanıştığı için tekrar teşekkür ederiz. Sistemin bize
zorluk çıkardığı, sermayemizin olmadığı bu dönemlerde bu mekanlar bizlerle
dayanışma gösteriyor. Etkinliğin ilk iki günü filmler, Hewş Kültür Sanat Cafe’de
gösterilecek. Son gün ise ZarokMa’da izleyici ile buluşacağız."
‘BİRLİKTE İZLEMEYE, TARTIŞMAYA, DERTLEŞMEYE DAVET EDİYORUZ’
Etkinliğe katılım çağrısında bulunan Çim, "Bu etkinlikte hepimizin parçası
olduğu ekoloji üzerine filmler izleyip üzerine tartışabileceğiz. Bu şehrin
üzerinde büyük travmalar var. Bu nedenle yeniden toplumsallığı hissedebilmek
yapıcı olabilir, bu bize iyi gelecektir diye düşünüyoruz. Film izlemeyi, ‘Bir
film izleyelim ve onu tüketelim’ diye değil oradan bir dayanışma oluşturarak bu
ekolojik kırımla birlikte mücadele etmek üzerinden kuruyoruz. Bu yüzden Ekoloji
Derneği olarak bu etkinliği çok önemsiyoruz ve bütün Amed halkını filmleri
birlikte izlemeye, tartışmaya, konuşmaya, dertleşmeye davet ediyoruz" dedi.