Düzenleyen : Ankara Sinema Derneği
Adres : Tunalı Hilmi Cad. No: 73/5
06660 Kavaklıdere - Ankara
Tel : 0 312 - 468 71 40 - 466 11 97
Faks : 468 71 39
Elektronik Posta Adresi - info @ europeanfilmfestival.com.tr
Web Sitesi
http://signesdenuit.free.fr
europeanfilmfestival.com.tr
Gezici Festival Polis, (s.) dedi
15. Gezici Festival’de kazanan filmler belli oldu. 10 ülkeden 10 filmin
yarıştığı festivalde Romanyalı yönetmen Corneliu Porumboiu’nun son filmi Polis,
(s.) (Police, adjective) Altın Boğa ve SİYAD ödüllerini aldı. Orhan Eskiköy ve
Özgür Doğan’ın birlikte yönettiği İki Dil Bir Bavul ikinci seçildi.
Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla
düzenlediği 15. Gezici Festival’in ödül töreni 16 Aralık’ta Artvin’de yapıldı.
Sunuculuğunu Ceylan Özçelik’in yaptığı ve Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür
Merkezi’nde gerçekleşen törende Altın Boğa Uluslararası Film Yarışması’nda
kazananlar belli oldu.
Altın Boğa Polis, (s.)’e gitti
Artvin Valiliği ile Artvin Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen yarışmada,
Mısırlı oyuncu Basma Ahmed Hassan, İsrailli sinema yazarı Edna Fainaru,
Hollandalı yönetmen Ineke Smits, Amerikalı sinema yazarı Jay Weissberg ve
Türkiyeli yönetmen Reha Erdem’den oluşan jüri, Polis, (s.) (Police, adjective)
adlı filmi “En İyi Film” seçti. Jüri; “mesajını, dilin sinematografik ve sözel
gücünü ince bir zekayla birleştirerek aktardığı” gerekçesiyle Polis, (s.)’e 10
bin Avro değerindeki Altın Boğa Ödülü’nü verdi.
Doğu Avrupa sinemasının en iyi çıkış yapan yönetmenlerinden biri olan ve
Türkiye’de Bükreş’in Doğusu (12:08 East of Bucharest) filmiyle de tanınan
Romanyalı yönetmen Corneliu Porumboiu’nun yönettiği film, uyuşturucuyla ilgili
bir kanunu uygularken, ahlakıyla görev duygusu arasında sıkışıp kalan bir polis
memurunu konu alıyor.
İki Dil Bir Bavul Artvinlilerin de gözdesi oldu
Jüri, Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan’ın birlikte yönettiği İki Dil Bir Bavul’a da
ikincilik ödülü olan 5 bin Avro değerindeki Gümüş Boğa Ödülü’nü verdi. Günümüz
Türkiye toplumunda var olan kültürel bir gerçeği anlatma tarzını göz önüne
alarak kararı oy birliğiyle verdiklerini belirten Jüri, filmin, büyük bir
insanlık duygusu içeren ve ana karakter olan öğretmen tarafından yansıtılan hem
ciddi hem de mizahi öyküsünü naif bir atmosfer içinde anlattığını söyledi.
Üniversiteden yeni mezun olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk öğretmen
Emre Aydın’ın bir yılını, okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen çocuklarla
yaşadıklarını anlatan film, yarışmalı bölümdeki tek belgeseldi.
SİYAD da Polis, (s.) dedi
Burcu Aykar Şirin, Gözde Onaran ve Janet Barış’tan oluşan Sinema Yazarları
Derneği (SİYAD) Jürisi’nin kararı da ana jüriyle aynı oldu ve SİYAD Ödülü
“Bürokrasinin düz mantığına ve katılığına, polis devletinin vicdansızlığına
polisiye türünün kalıplarını kırarak karşı durduğu ve ödülü sonunda saklı bir
izleme deneyimi sunduğu” için Polis, (s.) (Police, adjective) adlı filme
verildi.
Festivalin en iyi kısası Aşağı Kat
Ödül Töreni’nde ayrıca, izleyici oylarıyla belirlenen Kısa Film İzleyici
Ödülü’nün sahibi de belli oldu. Bu sene Cannes başta olmak üzere pek çok
festivalde tartışmalara yol açan Polytechnique filminin Kanadalı yönetmeni Denis
Villeneuve’nin kısa filmi Aşağı Kat (Next Floor) 1000 Avro değerindeki Kısa Film
İzleyici Ödülü’nü kazandı.
Vali’den sinema sözü
Gümüş Boğa Ödülü’nü sunan Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün, filmlere
gösterdikleri yoğun ilgi ve festival konuklarına gösterdikleri konukseverlik
için Artvin halkına teşekkür etti ve “En büyük ödül size” dedi.
Altın Boğa Ödülü’nü veren Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu ise, yenilenmiş
haline rağmen kapalı duran Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde film
gösterimlerinin devam edeceğinin müjdesini verdi.
Festival 18 Aralık’ta Makedonya’nın başkenti Üsküp’e geçecek ve 20 Aralık’ta da
sona erecek.
15. GEZİCİ FESTİVAL - ÖDÜLLER
Altın Boğa Ödülü (10 bin Avro)
Polis, (s.) (Police, adjective) - Corneliu Porumboiu, Romanya
Gümüş Boğa Ödülü (5 bin Avro)
İki Dil Bir Bavul - Orhan Eskiköy & Özgür Doğan, Türkiye
SİYAD Ödülü
Polis, (s.) (Police, adjective) - Corneliu Porumboiu, Romanya
Kısa Film İzleyici Ödülü:
Aşağı Kat (Next Floor) - Denis Villeneuve, Kanada
Ayrıntılı Bilgi İçin;
Uğur Yüksel
Gezici Festival / Festival on Wheels
Medya Koordinatörü / Media Coordinator
Türkiye sinemasının en özgün yönetmenlerinden Reha Erdem’in sinemasını tüm
boyutlarıyla ele alan 'Aşk ve İsyan' Gezici Festival’in sinemaseverlere bu yılki
sürprizi.
Bu sene 4-20 Aralık tarihlerinde Ankara, Artvin ve Üsküp kentlerinde
gerçekleşecek olan 15. Gezici Festival bu sene sinema kitaplığına çok özel bir
kitap hediye ediyor.
1988’de çektiği ilk filmi 'A Ay’dan beri her filmi merakla beklenen, son dönem
Türkiye sinemasının en önemli yönetmenlerinden Reha Erdem’in sinemasını ele alan
'Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan” adlı kitap Çitlembik Yayınları işbirliğiyle
yayımlanacak.
Fırat Yücel’in editörlüğünde hazırlanan kitapta Aslı Özgen Tuncer, Ayla Kanbur,
Burak Acar, Engin Ertan, Gülengül Altıntaş, Senem Aytaç ve Şenay Aydemir’in
yazılarının yanı sıra Reha Erdem’le yapılmış kapsamlı bir söyleşi de yer alıyor.
Reha Erdem filmlerini takip etmek
Reha Erdem’in hayal kurmaya çağıran sinemasını derinlemesine inceleyen, anlatan,
okuyan kitap 'A Ay’ın yıkık dökük konağından 'Kaç Para Kaç’ın çıkışsız bir
labirenti andıran İstanbul’una, 'Korkuyorum Anne’nin pencere pervazlarından 'Beş
Vakit’in uçurum kenarındaki kayalarına, Hayat Var’ın boğucu gemi seslerinden
Kosmos’un tatbikat gürültülerine kadar uzanıyor.
Reha Erdem filmlerindeki duyguları, mekânları ve sesleri takip ederek okuyucuyu,
yollarını bilmediği dehlizlerle zenginleşen, kaybolduğu karanlıklarda
renklenebilen bir yolculuğa davet ediyor.
'Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan' 4 Aralık’ta başlayacak 15. Gezici Festival
kapsamında festivalin gösterim mekanlarında ve kitabevlerinde satışa sunulacak.
ntvmsnbc
24 Kasım. 2009
Gezici Festival filmlerle KARŞI geliyor
Bu sene 4-20 Aralık tarihleri arasında Ankara, Artvin ve Üsküp rotasında
ilerleyecek olan 15. Gezici Festival’in bu seneki teması da olan “Karşı-LIK” bir
bölümle hayat buluyor. “Karşı” bölümünde unutulmaz klasiklerin yanı sıra muhalif
duruşlarıyla dikkat çeken yakın tarihli filmler yer alıyor.
15. Gezici Festival, Türkiye’de ve dünyada son dönemde yaşanan ekonomik,
politik, sosyal ve kültürel gelişmeleri göz önüne alarak “Kapitalizm”, “Savaş”,
“Burjuvazi” “Eğitim”, “İşkence”, “Milliyetçilik”, “Militarizm”, “Cinsiyetçilik”,
“Sömürü” ve “Otorite”ye KARŞI filmler gösterecek.
Kapitalizme KARŞI: Evet Efendim!
Farklı eylem biçimleriyle her defasında ne yapacakları merak konusu olan
aktivist ve sinemacı ikili Mike Bonanno ile Andy Bichlbaum’un yönetip
oynadıkları 2005 tarihli filmleri Evet Efendim (The Yes Men) kapitalizme karşı
duran etkileyici bir belgesel. Eylemleriyle kurumsal kapitalizme saldıran
örgütün itirazlarını anlatan bu belgesel gösterildiğinde o kadar çok ilgi gördü
ki dört sene sonra devam filmi de geldi. Berlin Film Festivali’nde Panorama
Belgesel bölümünde “Seyirci Ödülü”nü alan Yes Men Dünyayı Kurtarıyor (The Yes
Men Fix the World) örgütün ne kadar kararlı olduğunun da kanıtı.
Savaşa KARŞI: Denizin Sessizliği
Jean-Pierre Melville’in 1946 tarihli klasiği Denizin Sessizliği (Le Silence de
La Mer) İkinci Dünya Savaşı sırasında bir Alman subayının yeğeniyle yaşayan
yaşlı bir Fransız’ın evinde konaklamasını ve burada geçmişini, değerlerini
sorgulamasını anlatıyor. "Hareketin az çok uzaklaştırıldığı, tamamen görüntü ve
seslerden oluşan bir dili yakalamaya çalıştım" diyen Melville’in filmi,
Bresson'u ve Fransız Yeni Dalgası'nı köklü bir biçimde etkilemişti.
Burjuvaziye KARŞI: Burjuvazinin Gizli Çekiciliği
Luis Buñuel’in yönettiği Burjuvazinin Gizli Çekiciliği (The Discreet Charm of
the Bourgeoisie) burjuva sınıfıyla dalgasını geçen eşsiz bir kara mizah örneği.
Bir yemek masası etrafında toplanan Fransız burjuvazisini sürrealist kareleriyle
epeyce hırpalayan Buñuel’in bu başyapıtı BAFTA’larda kadın oyuncu (Stéphane
Audran) ve senaryo dallarında ödül almış, 1973 Oscar’larında da “Yabancı Dilde
En İyi Film” seçilmişti.
Eğitime KARŞI: Hal ve Gidiş Sıfır & Tekrarlamaç
Fransız yönetmen Jean Vigo’nun başyapıtı sayılan Hal ve Gidiş Sıfır (Zero de
Conduite) baskıcı öğretmenlerine karşı isyan bayrağını açan yatılı okul
öğrencilerini ele alıyor. Vigo’nun otobiyografik özellikler taşıyan 1933 tarihli
bu filmi, gösterime girdiğinde Fransız hükümeti tarafından “ülke için sakıncalı”
bulunup yasaklanmış, özgürlüğüne de ancak 12 sene sonra kavuşabilmişti. “Eğitime
Karşı” temasında gösterilecek bir diğer film ise Daniele Huillet ve Jean-Marie
Straub’un birlikte yönettikleri kült kısa film Tekrarlamaç (En Rachachant).
Fransız yazar Marguerite Duras’ın “Ah! Ernesto” adlı kısa öyküsünden uyarlanan
bu 7 dakikalık film, Ernesto adlı bir çocuğun eğitim görmeyi reddedişini
anlatıyor.
Cinsiyetçiliğe KARŞI: Sitcom
“Fransız sinemasının haşarı çocuğu” olarak bilinen François Ozon konulu ilk uzun
filmi Sitcom’da (Sitcom, 1998) tam da kendisinden bekleneni yapıyor ve orta
sınıf değerlerine acımasızca saldırırken cinsel kimliklerle de zekice oynuyor.
Filmde olaylar babanın eve bir fare getirmesiyle başlıyor. Fareyle ilişki kuran
evdeki bireyler değişmeye ve dengelerini kaybetmeye başladıklarında ise her şey
geri dönülmez şekilde bozuluyor.
Milliyetçiliğe KARŞI: Burası İngiltere
2006’da BAFTA ve İngiliz Bağımsız Film Ödülleri’nin gözdesi olan Burası
İngiltere (This is England) 80’li yılların İngiltere’sinde yaşanan politik ve
toplumsal atmosferi 12 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatıyor. Shane
Meadows’un İngiltere sinemasının gerçekçi kanadının son dönemdeki en iyi
örneklerinden biri olarak kabul edilen filmi, milliyetçilik ve ırkçılık
arasındaki ince çizgiyi vurguluyor.
Sömürüye KARŞI: Ekmek ve Güller
İşçi sınıfının ve haklarının daimi savunucusu olmuş Ken Loach’un 2000 tarihli
filmi Ekmek ve Güller (Bread and Roses) kız kardeşi Rosa’nın yardımıyla girdiği
hademelik işindeki yolsuzluklara, şirketin kayıtsızlığına tepki gösteren
Maya’nın ve avukat Sam Shapiro’nun isyanlarıyla başlayan bir eylemi anlatıyor.
Film Loach sinemasının temel sorularından birini soruyor: Kapitalist dünyanın
modern kölelik sisteminde yaşamını sürdürmek mi dah iyidir, haksızlıklara karşı
mücadele etmek mi?
Militarizme KARŞI: Z32 & Renk Korkusu
Avi Mograbi'nin 2008 tarihli Z32 (Z32) adlı belgesel filmi, sistemli şiddetin
örtbas edilmiş arka planını ve bireysel uygulama biçimlerini ortaya koyuyor ve
bu şiddetin kişisel ve kolektif sonuçlarını sorguluyor. Adını altı İsrailli
askerin intikamını almak için oluşturulan operasyondan alan belgeselin baş
karakteri, seçkin bir İsrail askeri biriminin eski bir üyesi olan, bu operasyona
katılmış genç bir adam. Bu film öncesinde canlandırma ustası Raoul Servais’in
1966 tarihli klasiği Renk Korkusu (Chromophobia) gösterilecek. Venedik Film
Festivali’nde en iyi animasyon seçilen bu kısa film, sembolik bir dille
militarizm eleştirisi yapıyor ve militarizmin yok ediciliğini anlatıyor.
Otoriteye KARŞI: Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler
Bu yıl Sundace’ta ve Amsterdam Belgesel Film Festivali'nde büyük ilgi gören ve
ödüller alan Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler (Burma VJ: Reporting From A
Closed Country, 2008) Danimarkalı yönetmen Anders Ostergaard'ın imzasını
taşıyor. Film, 2007 yazında Burma’da yalınayak sokakları arşınlayan binlerce
Budist rahibin önderliğinde başlayıp rejim tarafından kanlı biçimde bastırılan
protesto dalgasının kameralarla kayda geçirilme hikâyesini anlatıyor.
İşkenceye KARŞI: 5 No'lu Cezaevi
Bölümün Türkiye'den tek filmi de olan 5 No'lu Cezaevi, Çayan Demirel’in imzasını
taşıyor. 2009 tarihli belgesel 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 1984 yılına
kadar geçen süreçte otuz dört tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun sakat
kalmasına neden olan Diyarbakır 5 No.'lu Cezaevi'ni bizzat yaşayanların ağzından
anlatıyor ve tarihimizin en mahrem, en kanayan yaralarından birine dokunuyor.
Karşı Söyleşiler
KARŞI bölümü kapsamında ayrıca, Ankara ve Artvin’de iki söyleşi düzenlenecek. 8
Nisan’da Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşecek söyleşiye Ahmet Gürata
ve Andreas Treske konuşmacı olarak katılacaklar.
Ayrıntılı bilgi için:
festivalonwheels.org
15. Yıl
gezici festival 2009
4-10 Aralık Ankara
11-17 Aralık Artvin
18-20 Aralık Üsküp
(...) Gezici Festival benim düşlerime karşılık veriyor. İçimdeki kalabalık düşleri hatırlatıyor. Artık çok az düş
kurulup, çok azının başkalarıyla paylaşılmak istendiği dünyada, bir düşün başkaları tarafından da görülmüş olmasından ve
üstüne üstlük gerçekleştirilmesinden duyulan ferahlık duygusu insanı yeniden ve illa ki romantik yapabiliyor. Bu nedenle
“aman nazar değmesin” diye korkarak sevilen bir çocuğu, bir dostu sever gibi seviyorum bu festivali.
Z. Tül Akbal Süalp
(...) Gezici Festival’e eteklerim zil çalarak giderim hep
Yerel halkla bütünleşen, onları salonlara çeken, dünyadan konukları sadece seçkinlerle değil herkesle bir araya getiren,
herkesin eşit olduğu festivaller gibisi yok. Halımız kırmızı değil kardan olsun, düşmemek için birbirimizin ellerini
tutalım.
Alin Taşçıyan
(...) Bir festival varmış. Gezici Festival adında cömert, dost canlısı, güleryüzlü bir kuşmuş o, takılmışız kanadına,
konacakmışız az sonra. Behiç Ak’ın afiş karikatürlerindeki, festival jeneriğindeki çizgi kahramanlar gibi omzumuzda
heybemizle yol alıyormuşuz savrularak, her adımda daha da hafif, Godard’ın sözlerini tekrarlıyormuşuz: “Sinema hancı
değil, yolcudur.“
Pelin Özer
(...) İstanbul’da belli bir kesim sinemayla ilgilenip düşüncelerini söylüyor ve bunlar pek farklılık yaratmıyor. Diğer
şehirlere gittiğimizde insanların sinemayla gerçekten ne kadar çok ilgilendiğini anladım.
Hale Soygazi
(...) Gezici Festival’i başka festivallerle kıyaslamak doğru değil. Çünkü aralarında, Atilla İlhan’ın tabiriyle
söyleyelim, “derece farkı değil mahiyet farkı” var. Festivalle seyirci ve festivalle şehir arasındaki çizgilerinve
sınırların kalınlaştırıldığı değil silikleştirildiği bir festival bu.
Uygar Şirin
(...) Sinemayı geniş coğrafyaya götürmenin önemini söylemeye gerek var mı?
Gezici Festival Türkiye’nin değişik yerlerini dolaşıyor. Filmler kentleri dolaşırken, dünya bilgisini, insanlık
serüvenini oraya taşıyor. Belediyelerin bu girişimlerini sürdürmelerini dilerim.
Doğan Hızlan
(...) Gezici Festival’in “olmazsa olmaz” durağıydı benim yaşadığım İzmir. Uğradığı tüm kentler gibi İzmir de “Gezici”yi
çok sevdi. Bütün yıl “Gezici”nin geleceği günleri bekliyor gibiydik. Öylesine ışıklı ve esin verici bir atmosfer
yaratıyordu, şehrin sinemaya hasret kurak ikliminde. Gezici Fesitval bir sinematek hatta sinema okulu gibiydi.
Gittikleri her kentte sıcak bir dostluk ortamı yaratan Gezici Festival ekibinin sayesinde İzmir’de de festival
izleyicisi oluşmaya başlıyordu. Ne yazık ki, bu güzel rüyaya sahip çıkamadık. Gezici, şimdi sinemanın ışığı ile başka
kentleri aydınlatıyor.
Şükran Yücel
(...) Başından beri izliyorum festivali. İlk günlerde, “Ya böyle şey olur mu!” diyordum. ‘Festival on Wheels’,
tekerlekler üstünde festival! Bursa’dan itibaren gördüm ki seyirci toplamaya başladılar. Kısa filmlere kimse gelmezdi,
salonda yer bulunmaz oldu.
Tuncel Kurtiz
(...) Benim gibi yıllanmış bir sinefil bile, sevdiği bazı klasikleri dünya gözüyle 35mm kopyasından bir sinema salonunda
seyretmiş olmanın zevkini Gezici Festival’e borçludur. Nitelikli filmlerin İstanbul ve Ankara dışında gösterim imkanı
yakalayamadığı bir ülkede sadece bu çaba bile çok önemlidir ve benim bu festivali hep alkışlamama yeter de artar bile.
Sinema dergisinin yayın yönetmenliğini yaptığım yıllarda sinema meraklısı birçok gençle karşılaşıp konuştum. İstanbul
dışından gelenlerin aşağı yukarı hepsinin ortak bir özelliği vardı: Gezici Festival onlar için hep önemli bir etkinlik
olmuştu ve ondan çok şey kazanmışlardı. İstanbul Film Festivali yetkilileri, haklı bir gururla bir sinemacı kuşağı
yetiştirdiklerini söylerler hep. Gezici Festival sanırım ilk gençliklerini İstanbul dışında geçiren sinemasever kuşaklar
için böyle bir işlev üstleniyor.
Mehmet Açar
Uluslararası Altın Boğa Film Yarışması
Artvin Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilecek Uluslararası Altın Boğa Film Yarışması’nda 2009 yapımı 10 film
yarışıyor. En iyi film, 10 bin Avro tutarındaki Altın Boğa Ödülü’nü; ikinci seçilen film 5 bin Avro değerindeki Gümüş
Boğa Ödülü’nü almaya hak kazanacak. 16 Kasım’da yapılacak ödül töreninde Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisi de
SİYAD Ödülü’nü verecek. Türkiye’de ilk kez gösterilecek yarışma filmlerinin bu yılki ortak özelliği çoğunun
yönetmenlerinin ilk filmleri olması. Singapur’dan Fransa’ya; Güney Kore’den Şili’ye; İsveç’ten Romanya’ya dünya
sinemasının farklı örneklerinin yarışacağı Altın Boğa’da Türkiye’den iki film de uluslararası jürinin karşısına çıkacak.
Elveda Gary / Nassim Amaouche
Cannes Film Festivali’nden Eleştirmenlerin Haftası Ödülü’yle dönen bir film Elveda Gary. Çalıştıkları fabrika kapanınca
işsiz kalan ve gidecek bir yerleri olmayan işçiler, fabrikanın bozuk makinelerinin tamiriyle uğraşan Francis, uzun süre
sonra evine, ailesinin yanına dönen oğlu Samir, komşuları Maria ve babasının Gary Cooper olduğuna inanan Maria’nın oğlu
José... Sonuç: işçi sınıfının dönüşümünün filmin ruhuna sinmiş irili ufaklı öyküler ışığında takip edilebilecek naif
öyküsü; gerçekliğin şiirsel anlatımı.
Burada / Tzu Nyen Ho
- Neden buradasın?
- Çünkü orada değilim.
Bir sinir hastalıkları hastanesinde geçen Burada, karısını öldürdükten sonra konuşmayı tamamen bırakan He Zhiyuan’ın
gönderildiği sinir hastalıkları hastanesindeki arkadaşlarını ve burada uygulanan farklı tedavi yöntemlerini anlatıyor.
Sinemasından fazla örnek görme fırsatı bulunamayan Singapur’dan bir ilk film olan Burada, Cannes Film Festivali’nde
Yönetmenlerin On Beş Günü Bölümü’nde yarışmıştı.
Huacho Alejandro / Fernández Almendras
Huacho’da Şili taşrasında yaşayanların kaderlerine nasıl mahkum edildiği anlatılıyor. Ev yapımı peynirlerini otoyol
kenarında satmaya çalışan büyükanne Clemira, birikmiş faturaları ödeyebilmek için elinden geleni yapan Alejandra,
Alejandra’nın okuldaki zengin arkadaşlarına özenen oğlu Manuel ve tarlada çalışan büyükbaba. Bu dört karakter etrafında
dönen film, Cannes Film Festivali’nin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde yarışmıştı.
Bir Kız / Fredrik Edfelt
Berlin Film Festivali'nde Generation Kplus bölümünde birincilik ödülü alan Bir Kız, İsveçli yönetmenin ilk filmi.
Taşrada ıssız bir evde, 10 yaşındaki bir kız, çocukluktan yetişkinlerin dünyasına ilk adımlarını atmaktadır. Anneve
babası bir yardım projesi için Afrika'ya gidince, yaz aylarını bohem teyzesi ile birlikte geçirmek zorunda kalır. Ne var
ki teyzesi güvenilir biri değildir ve tanıştığı bir adamın yelkenlisiyle denize açılınca, kız da başının çaresine
bakmaya karar verir. İsveç Sineması’ndan etkileyici bir büyüme öyküsü...
İki Dil Bir Bavul / Orhan Eskiköy, Özgür Doğan
“Heyecanla oturduğum masada, yıllardır dile getirdiklerimizin, binbir dereden su getirerek anlatmaya, paylaşmaya
çalıştıklarımızın 81 dakikalık mükemmel bir belgesel drama örneğiyle, unutulamayacak şekilde aşikâr edilmesi karşısında
uzun süre kalakalıyorum.” Yıldırım Türker Ulusal ve uluslararası bir çok ödül alan İki Dil Bir Bavul üniversiteden yeni
mezun olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk öğretmenin bir yılını, onun okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen
çocuklarla yaşadıklarını anlatıyor.
Polis, (s.) / Corneliu Porumboiu
Kelimelerin sözlükteki anlamlarıyla gündelik dilde kullanılan karşılıklarının birbirini tutmamasından yola çıkan bir
film; bir vicdan muhasebesi. Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış Bölümü’nde birincilik ödülü ve FIPRESCI
Ödülü’nü alan film, polis memuru Cristi’nin yasalarca suçlu bulunan bir genci tutuklamamakta ısrar etmesi sonucu,
izleyiciyi hukuk ve adalet kavramlarının alaycı sorgulamasıyla başbaşa bırakıyor.
Yepyeni Bir Hayat / Ounie Lecomte
Nedenini anlamadığı bir şekilde babası tarafından terk edilen ve kendini yetimhanede bulan dokuz yaşındaki Jin-hee’nin
bu yeni hayatı kabullenemeyişinin öyküsü. Tokyo Uluslararası Film Festivali’nde Asya Film Ödülü’nü alan, Güney Kore
asıllı yönetmen Ounie Lecomte’un kendi hayatından izler taşıyan bu ilk uzun metrajlı denemesi, filmin başrolündeki çocuk
oyuncunun etkileyici performansıyla göz dolduruyor.
Bay Kim’in Avare Günleri / Lee HeyJun
Başarısız bir intihar girişimi sonucu kendini Han Nehri’ndeki Bam Adası’nda bulan Kim, ölmenin kolay olmadığını
anlayınca bir süreliğine adada yaşamaya karar verir. Kalbi uzun zamandan beri ilk kez ümitle çarpmaya başlar. Kumlara
önce YARDIM! yazar; bir süre sonra da MERHABA!. Mesajı, tüm dünyası, küçük, karanlık odası ve tek hobisi ay fotoğrafları
çekmek olan bir kadın alır ve ona cevap göndermeye karar verir. Bu, Kim ile bu gizemli kadının kentteki
dışlanmışlıklarının öyküsüdür.
Bornova Bornova / İnan Temelkuran
Made in Europe ile Avrupa'daki Türk göçmenlerin yaşamından eleştirel kesitler sunarak dikkat çeken İnan Temelkuran
ikinci filmiyle beş Altın Portakal Ödülü kazandı. Ait oldukları sınıf ve sosyal çevre yüzünden çıkışsız kalmış gençlere
odaklı Bornova Bornova, ışığı bütün kuvvetiyle kullanırken renkleri soldurarak ele aldığı altkültürün çiğliğini,
acımasızlığını, çelişkilerini sergileyen çarpıcı bir görüntü yönetimiyle ayrıca övgüyü hak ediyor.
Eamon / Margaret Corkery
Bencil ve küstah küçük Eamon, annesinin kalbinde ayrıcalıklı bir yer edinmek için babasını bir kenara iter. Annesinin
yatağında adeta bir kral ve gündelik hayatta zorba kesilen ufaklık, kendisinden başka kimseye şans tanımaz. Düşük
bütçesinden büyük işler çıkaran bu romantik kara komedi, Karlovy Vary Film Festivali'nde Bağımsız Kamera Ödülü'nü aldı.
Türkiye 2009
11’e 10 Kala / Pelin Esmer
İstanbul'un kadim kültürünün ve modernite çelişkilerinin öyküyü biçimlendirerek, mekan olmanın ötesine geçtiği ve başrol
oyuncularından sahne çaldığı bir film 11'e 10 Kala. Pelin Esmer birbirine taban tabana zıt iki karakteri ve temsil
ettikleri dünyaları, belgesel ile kurmacayı, gerçek bir kişilikle bir profesyonel oyuncuyu karşı karşıya getirerek
anlatıyor. Karakterlerini çakmaktaşı gibi birbirlerine sürterek çıkardığı kıvılcımlardan bol ödüllü bir film çıkarıyor.
Kıskanmak / Zeki Demirkubuz
“Kıskanmak romanı her ne kadar çirkinlik, güzellik, kıskançlık, tutku gibi insanlık temalarının üzerinde oturan bir öykü
gibi görünse de, onu temelde insanın yazgısı ile ilgilenen bir hikaye olduğu için filme almayı düşündüm. Yazgısı, tanrı
vergisi çirkinliği tarafından belirlenmiş Seniha’nın, bu yazgıya boyun eğen olmaktan çıkıp, nefret ettiği güzelliğin
kaderini yazan olmaya doğru gidişinin öyküsü, insan ruhuna dair çok az anlatılmış öykülerden biri olduğu için ilgimi
çekti. Güzelliği çirkinlik tarafından sorgulayarak ve bunu sakınmadan, soyunarak anlatan bir öykünün ise insanın
acılarını anlamak ve anlatmak çabasına bir katkı sunacağını düşündüm.”
Uzak İhtimal / Mahmut Fazıl Coşkun
2009'da Türkiye sinemasının en çok ödül kazanan ve yurt dışında en çok rağbet gören filmlerinden biri olan Uzak İhtimal
eleştirmenlerin de gözdesi oldu. Mahmut Fazıl Coşkun'un ilk uzun metrajlı filmi İstanbul'a yeni tayin olmuş müezzin
Musa’nın rahibe Clara’ya duyduğu olanaksız aşkın öyküsünü son derece yalın bir dille ve gerçekçi bir sinema duygusuyla
anlatıyor. Clara’nın varlığından bile habersiz olduğu Türk babasının da dahil olduğu bu öykü oyuncularının
inandırıcılığıyla bir kat daha değerleniyor.
Aya Seyahat / Kutluğ Ataman
1957 yılında Erzincan’ın ücra bir köyünde yaşayan dört kişi, aya seyahat etmeye çalışmıştır. Bu tuhaf girişim günümüzde
ele geçen siyah-beyaz fotoğrafların ve yöre halkından bir anlatıcının yardımıyla anlatılırken Alim Rüstem Aslan, Murat
Belge, Seçkin Dindar, Sibel Eraslan, Nilüfer Göle, Mahir Kaynak, Etyen Mahçupyan, Turgay Oğur, Atila Özgüç, Özge
Samancı, Bülent Somay ve Emel Yıldız gibi isimler bu sahte belgeselde görüşlerini bildiriyorlar.
Anısına: Halit Refiğ
Teyzem / Halit Refiğ
Festival kapsamında kısa bir süre önce aramızdan ayrılan, Türkiye sinemasına eserleriyle hep yol gösterici olmuş usta
yönetmen Halit Refiğ anısına Teyzem (1986) adlı film gösterilecek. Yeğeni Umur’un gözünden teyzesi Üftade’nin öyküsünün
anlatıldığı, Ümit Ünal’ın senaryosundan filme çekilmiş Teyzem’in başrolünde Müjde Ar var.
Özel Gösterimler
Kapitalizm: Bir Aşk Hikayesi / Michael Moore
Benim Cici Silahım, Fahrenheit 9/11 ve Hasta’nın ardından muhalif belgeselci Michael Moore, bu kez meslek yaşamı boyunca
izini sürdüğü bir konuyu mercek altına alıyor: Kapitalizm. Öfkeyle yoğrulmuş mizahıyla bu belgesel, mali krizin ardından
şu soruyu soruyor: Kapitalizm aşkının bedeli nedir? Eylül ayında Venedik Film Festivali’nde ilk gösterimi yapılan filmde
Michael Moore, elinde boş bir torbayla batık bankalardan birine girip “Amerikan halkının parasını geri istiyor.”
Hayata Çalım At / Ken Loach
Ken Loach, komedi ve dram öğelerini içeren bu filminde Manchester United’li futbolcu Eric Cantona’yı hayallerinde gören
postacı Eric’i anlatıyor. Postacı, karısı onu terketikten sonra üvey oğullarıyla başa çıkamayan, 30 yıldır sevdiği
Lily’ye bile açılamayan çaresiz bir adamdır. Böyle anlarda sarıldığı özel bir arkadaşı vardır: Her akşam ortaya çıkıp
ona trompet çalan, futbol dehası, filozof Eric Cantona.
Almanya: 30 Yıl Önce 30 Yıl Sonra
Gezici Festival’in bu yılki özel seçkisi Almanya: 30 Yıl Önce, 30 Yıl Sonra adını taşıyor. Almanya’nın 1970’ler ve
2000’lerdeki toplumsal ve politik sorunlarını değerlendiren yönetmenlerin otuz yıl arayla çektikleri bu iki film,
sanatçının ülkesine karşı sorumluluğunu da ortaya koyan yapımlar.
Sonbaharda Almanya
Baader-Meinhof Çetesi’nden gelişen Kızıl Ordu Fraksiyonu, 1970’li yıllar boyunca Almanya’da iktidardakilere karşı bir
terör kampanyası yürüttü. Hükümetin teröristlerin kökünü kazıma çabaları, 1977 sonbaharında tam bir kuşatmaya dönüştü.
Volker Schlöndorff, Alexander Kluge ve Rainer Werner Fassbinder gibi Almanya’nın en ünlü yönetmenlerinin birlikte
gerçekleştirdikleri Sonbaharda Almanya, Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun sanayici HansMartin Schleyer’i kaçırıp öldürmesi ve
hemen arkasından tutuklu bulunan Baader-Meinhof teröristlerinin hapishanedeki şüpheli ölümlerine verilmiş sert bir yanıt
niteliğinde.
Almanya 09
Ülkenin Durumuyla İlgili 13 Kısa Film
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin üzerinden altmış, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasının üzerinden yirmi yıl
geçtikten sonra, 21. yüzyılın küreselleşen dünyasına yönelen ülkede ‘Gündem 2010’ reformları nedeniyle toplumsal
çalkantılar yaşanırken, Fatih Akın, Tom Tykwer ve Dani Levi’nin de aralarında bulunduğu on üç yönetmen, kendi bakış
açılarından yola çıkarak Almanya’nın bugünkü sosyal ve politik durumunun genel görünüşünü anlatmak için bir araya
geldiler.
KARŞI
Gezici Festival, dünyada ve Türkiye’de son dönemde yaşanan ekonomik, politik, sosyal ve kültürel gelişmeleri göz önüne
alarak “Burjuvazi”, “Cinsiyetçilik”, “Eğitim”, “İşkence”, “Kapitalizm”, “Militarizm”, “Milliyetçilik”, “Otorite”,
“Savaş”, ve “Sömürü”ye KARŞI FİLMLER gösterecek. Sinemanın isyankâr sesinden “İnsan ne ile yaşayamaz?” sorusuna verilen
cevaplar belki de bütün “KARŞI” olduklarımız.
Burjuvaziye KARŞI!
Bir yemek masası etrafında toplanan Fransız burjuvazisi, Luis Bunuel’in sürrealist kareleriyle epeyce hırpalanıyor:
Burjuvazinin Gizli Çekiciliği. Bir türlü yenemeyen yemek, aksi gibi masaya yatırılamayan o mühim(!) konular. Ustadan
komik ve eleştirel bir film.
Cinsiyetçiliğe KARŞI!
Fransız sinemasının haşarı çocuğu François Ozon’un, bir burjuva ailesindeki dengelerin alt üst olmasını konu alan ilk
filmi Sitcom, cinsiyet kalıplarıyla dalgasını geçip orta sınıf değerlerine de acımasızca saldırıyor.
Eğitime KARŞI!
Jean Vigo’nun Hal ve Gidiş Sıfır adlı filmi, baskıcı öğretmenlerine karşı isyan bayrağını açan yatılı okul öğrencilerini
ele alıyor. Beyazperde klasikleri arasında yer alan filme bir de Daniele Huillet ile Jean-Marie Straub’un kült kısa
filmi Tekrarlamaç eklenince eğitim sistemini sorgulamak izleyiciye kalacak.
İşkenceye KARŞI!
Bölümün Türkiye'den tek filmi: Çayan Demirel imzalı 5 No'lu Cezaevi. 1980 askeri darbesinin Diyarbakır Cezaevi'nde
yarattığı cehennemi bizzat yaşayanların ağzından anlatan film, tarihimizin en mahrem, en kanayan yaralarından birine
dokunuyor.
Kapitalizme KARŞI!
Düzene uymuş gibi görünen evet efendimciler, aktivist ikili Mike Bonanno ile Andy Bichlbaum’dan Evet Efendim ve Yes Men
Dünyayı Kurtarıyor. Şirket toplantılarında tuhaf sunumlar, BBC’de anlatılan uydurma hikâyeler, yalan haberlerle basılan
gazeteler. İşte kapitalizm!
Militarizme KARŞI!
Avi Mograbi’nin etkileyici belgeseli Z32’de İsrail ordusunun askere aldığı, zorla savaştırdığı gençlerinden biri
maskesiyle arzı endam ediyor,
sonra maskeler yavaş yavaş düşmeye başlıyor, hem gerçekten takılı olanlar hem de görünmeyenler… Filme canlandırma ustası
Raoul Servais’nin Renk Korkusu adlı filmi eşlik edecek.
Milliyetçiliğe KARŞI!
İngiliz sinemasının gerçekçi kanadının son dönemdeki en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilen Burası İngiltere,
Shane Meadows imzalı. Filmde, skinhead alt-kültürünün ırkçı-milliyetçi hareketlere nasıl eklemlendiği ustaca
anlatılıyor.
Otoriteye KARŞI!
Anders Østergaard’ın Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler adlı filmi 2007 yazında Burma’da yalınayak sokakları
arşınlayan binlerce Budist rahibin önderliğinde başlayıp rejim tarafından kanlı biçimde bastırılan protesto dalgasının
kameralarla kayda geçirilme hikâyesini anlatılıyor.
Savaşa KARŞI!
İşgal altındayken direniş evde başlar. Jean-Pierre Melville’in Denizin Sessizliği’ndeki amca ile yeğeninin II. Dünya
Savaşı sırasında evlerine yerleştirilen Alman teğmene tek kelime dahi etmeyerek onu yoksaymaları gibi.
Sömürüye KARŞI!
İşçi sınıfının ve haklarının daimi savunucusu Ken Loach'un filmi Ekmek ve Güller, kız kardeşi Rosa'nın yardımıyla
girdiği hademelik işindeki yolsuzluklara, şirketin kayıtsızlığına tepki gösteren Maya'nın ve avukat Sam Shapiro'nun
isyanlarıyla başlayan eylemi anlatıyor.
Kısa İyidir
Gezici Festival’in klasikleşen Kısa İyidir bölümüne bu yıl da dünyanın farklı ülkelerinden 1031 film başvurdu. Seçilen
birbirinden yenilikçi 32 kısa film ücretsiz gösterilecek ve bu bölümde ödül izleyiciden gelecek. 1000 Avro değerindeki
kısa film izleyici ödülü festival takipçilerinin oylarıyla sahibini bulacak. Oylamaya katılan sinemaseverler arasında
çekilecek kurada kazanan 10 izleyici gelecek yıl Gezici Festival’in tüm gösterimlerini ücretsiz izleme hakkına sahip
olacak. Şanslı 10 izleyicinin adları Altyazı Dergisi’nin Ocak 2010 sayısında yayımlanacak.
Litvanyalı bir avangard: Audrius Stonys
Audrius Stonys yaratıcı faaliyetlerine Sovyetler döneminin son yıllarında başlar. Sinemada özgürlük sorununa odaklanan
ve buna tüm estetik kaygılardan daha büyük bir önem atfeden Stonys, belgesel filmin bilgilendirme arzusundan doğmadığını
düşünür. Ona göre, zamanı durdurarak dünyanın mucizeleri hakkında derin düşünceye dalma olasılığının keşfine duyulan
hayranlıktır belgesel filmin kaynağı. Bağımsız sinemacı ve yapımcı olarak 14 filme imza atan yönetmen, üç filmiyle
festivalin konuğu oluyor. Avrupa Film Akademisi tarafından Yılın En İyi Avrupa Belgesel Filmi dalında FELIX ödülüne
layık görülen Körlerin Dünyası; düğün geleneklerinin metamorfozu üzerine Dört Adım ve meditasyon ve grup gülme terapisi
uygulayan ihtiyarları betimleyen Uku Ukai.
Kısaca Brezilya
Her yıl bir ülke sinemasına özel yer ayrılan Kısa İyidir Bölümü’nün konuğu bu yıl Brezilya olacak. Brezilya
Büyükelçiliği ve Uluslararası Sao Paolo Kısa Film Festivali’nin katkılarıyla gerçekleştirilen bölüm kapsamında ülke
sinemasının son dönem örneklerinden oluşan bir program izleyiciyle buluşacak.
Çocuk Filmleri
Her yıl yüzlerce çocuk tarafından izlenen Çocuk Filmleri, Gezici Festival’in en önem verdiği bölümlerden biri. Çocuklara
özel hazırlanan bu bölümde Polonya ve Almanya’dan filmlere yer verilecek. Çankaya ve Artvin Belediyeleri’nin
katkılarıyla okullardan sinemalara taşınan pek çok öğrenci hayatlarında ilk kez sinemaya gitme deneyimini yaşayacak.
Nisimazine Artvin
Artvin’de Gezici Festival ve NISI MASA Türkiye işbirliği ile bir film yazarlığı atölye çalışması gerçekleşecek.
Türkiye’den amatör ve genç film yazarlarını bu alanda desteklemek amacıyla düzenlenecek atölye çalışması sırasında
festivalin günlük gazetesi Nisimazine Artvin çıkarılarak ve festival izleyicisi ve konuklarına ücretsiz dağıtılacak.
Türkçe ve İngilizce olarak iki dilli tasarlanan gazetede festival filmlerini konu alan inceleme ve eleştiri yazıları,
röportajlar yer alacak. NISI MASA Türkiye, Festival’in Ankara ayağı için de özel bir sayı çıkaracak.
Sinema Konuşalım IV
Sinema Konuşalım etkinliklerinin dördüncüsü Artvin’de Artvinli gençlerle gerçekleştirilecek. Amacı farklı disiplinlerden
gelen gençleri bir araya getirerek, sinemayı birlikte öğrenerek, paylaşarak üretim yapmalarını sağlamak olan etkinlik
çerçevesinde bu yıl Yeşim Ustaoğlu ile Yönetmelik Atölyesi ve Derviş Zaim ile Senaryo Atölyesi planlandı. Pandora’nın
Kutusu, Bulutları Beklerken, Güneşe Yolculuk filmlerinin yönetmeni Ustaoğlu, Artvinli katılımcılara yönetmenlik dersi
verecek. Halen Bilgi Üniversitesi’nde senaryo alanında dersler vermekte olan; Nokta, Cenneti Beklerken, Çamur, Filler ve
Çimen ile Tabutta Rövaşata filmlerinin yönetmen ve senaristi Derviş Zaim de senaryo yazımı dersi verecek.
Karşı Paneli
Festivalin bu yılki KARŞI teması çerçevesinde Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 8 Aralık Günü yılın en ses getiren
belgeselleriden Anders Østergaard imzalı Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler ve Çayan Demirel’in 5 No’lu Cezaevi
filmleri gösterildikten sonra izleyici katılımlı bir panel gerçekleştirilecek.
BelgeSeyir
Bu yıl Gezici Festival ve Bilkent Üniversitesi işbirliği ile üçüncü kez Belgeseyir uluslararası belgesel film yapım
atölyesi düzenlenecek.
Türkiye ve Gürcistan’dan sinema öğrencilerinin katılacağı atölye çerçevesinde festivalin uluslararası durağı Artvin’i
konu alan bir belgesel çekilecek.
Gezici Festival Kitabı: Reha Erdem
Gezici Festival’in her yıl sinemaseverlere hediye ettiği kitaplara bu yıl, Fırat Yücel’in editörlüğünde hazırlanan, Reha
Erdem sinemasının tüm boyutlarıyla ele alınacağı Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan adlı kitap ekleniyor. Kitapta
yönetmenin sineması ve filmleri üzerine değerlendirmelerin yanı sıra kendisiyle bu kitap için yapılan röportajlar da yer
alıyor. Kitap, Çitlembik Yayınları işbirliğiyle yayımlanacak.
Ankaralı İzleyicilere Kahveler Festivalden!
Gezici Festival’in Batı Sineması’nda gerçekleştirecek Ankara gösterimleri süresince Kuru Kahveci Mehmet Efendi Festival
izleyicilerine ücretsiz kahve servisi yapacak.
Gezici Festival 15. Yıl Partisi
Gezici Festival yolculuğunun 15. Yılını 9 Aralık’ta Ankara’da If Performance Hall’da kutlayacak. Radyo Odtü’nün
katkılarıyla gerçekleşecek partiye giriş ücretsiz, bir festival bileti karşılığı da bir bira bedava! Festival partisine
tüm Ankaralılar davetli!
Norveç Büyükelçiliği Litvanya Büyükelçiliği Polonya Büyükelçiliği İstanbul Fransız Kültür Merkezi
Finlandiya Büyükelçiliği Fransa Cumhuriyeti Büyükelçiliği
Danimarka Krallığı
Brezilya Büyükelçiliği Büyükelçiliği
Birleşik Meksika Devletleri
Belçika Büyükelçiliği Büyükelçiliği
Amerika Büyükelçiliği Arjantin Büyükelçiliği
Bu Festival, 5224 sayılı Yasa gereğince Sanatsal Etkinlikler Komisyonu’ndan alınan izinle düzenlenmiştir.