2. AFM bağımsız filmler festivali 18 ocak itibari ile başlıyor.
21 Ocak 2003
!f İstanbul’da ek gösterim fırsatı
Festival sürecince yoğun ilgi gösterilen filmler için 17, 21, 25 ve 26 ocak
tarihlerinde ek gösterim yapılacak.
21 Ocak Salı Ek Gösterim - AFM 1
00:00 Spider
25 Ocak Cmt. Ek Gösterim - AFM 5
19:30 Love Liza
22:00 Spun
26 Ocak Pazar Ek Gösterim - AFM 5
11:00 Vendredi Soir
13:15 Demonlover
16:00 Power and Terror : Noam Chomsky in Our Times
19:30 Killer Condom
22:00 Spider
!f İstanbul ikinci yılında!
Geçtiğimiz yıl sinemaseverleri hayli şaşırtan ve sevindiren 2. AFM Uluslararası
Bağımsız Film Festivali bu yıl da beyaz perdeyi renklendirecek.
!f istanbul geçen yıl olduğu gibi hit filmlerden animasyona, müzik videolarından
gey ve lezbiyen filmlerine kadar bağımsız sinemanın özgün yapıtlarını İstanbullu
sinemaseverlerle buluşturuyor. Eklenen yeni bölümleriyle 18 - 26 Ocak 2003
tarihleri arasında AFM Beyoğlu Fitaş Sinemalarında gerçekleşecek festival 7 tema
başlığı altında 39 filmi izleyicilerle buluşturacak.
AFM Sinemaları ve Kolektif Prodüksiyon’un birlikte düzenlediği genç festival,
sadece 2000’li yıllarda yapılmış bağımsız filmlere ev sahipliği yapacak.
Festival kapsamında gösterilen filmler alternatif yaşam biçimleri ve farklı
dünya görüşlerini yansıtan ve yaratıcılığın sınırlarını zorlayan sıra dışı
anlatımlarla İstanbullu sinemaseverleri şaşırtacak.
HIT FİLMLER:
Hit Filmler bir anlamda !f’in bel kemiğini oluşturuyor. Demonlover, Ken Park,
Cuma Akşamı gibi kimi ünlü bağımsız yönetmenlerin olgunluk yapıtları; Bahis ve
NOVO gibi kimi dünya festivalleri sürprizleri, oyuncuları ile ön plana çıkan
Liza’dan Sevgilerle, Roger Dodger ve Çaylak; ve anlattığı dönem ve müzikleriyle
öne çıkan 24 Saat Parti İnsanları. Bu senenin en flaş filmlerinden David
Cronenberg’in Örümcek’i ise bu bölümün yıldızı.
MADE IN JAPAN:
Sinemada yeni akımların habercisi artık onlar. Gerek bağımsız sinemada, gerekse
fantastik sinemada çıtayı yükselten ve filmle en çok eğlenen ulus olarak
tanıtılan Japonların dinamik sinemasına ayrılan bu çok özel bölümde Miike
ustanın Sound of Music’le kıyasıya alay ettiği Katakuriler’in Mutluluğu ve
Kitano ustanın en başarılı çırağı Shimizu’nun Titrek Kalp’inin yanısıra, son
yılların en başarılı animasyonu olarak nitelendirilen Spirited Away ve yıllardır
süren kültleşmiş Patlabor serisinin son halkası Patlabor 3 yer alıyor. Canlı
filminde hükümet karanlık bir role bürünürken, Lily Chou Chou Hakkında Her Şey
ise son yıllarda dünya festivallerinde gösterilen en başarılı Japon filmlerinden
biri.
!F DIGITAL:
Teknolojik gelişmelerin insan algısında açabileceği yeni kapılar sinema ekranına
en çarpıcı biçimleriyle yansıtılıyor. Öte yandan, dijital kameranın
yaygınlaşmasıyla, sinema artık daha kolay erişilebilen bir iletişim aracı olmaya
başladı. Linklater’ın ‘oda-sineması’ örneği Kaset hem sinema üretimin yeni
araçlar sayesinde ne kadar kolay olabileceğini hem de dijital kameranın
sinemasal anlatıma ve özellikle oyunculuğa neler kattığını açıkca gösterirken,
onedotzero festivali ile yapılan işbirliği sayesinde sunabildiğimiz iki özel
program, - Dalgaboyları 02 ve wow + flutter 02- geleceğin sinemasını
şekillendiren müzik videolarına, kısa animasyonlara ve grafik işlere bakıyor.
McDull’ın Hayatı “en dijital şehir” Hong Kong’u bir masal şehri haline
getiriyor. Bölümün sürprizi ise Prodigy’nin Smack My Bitch Up videosuyla
tanıdığımız müzik videolarının genç yönetmeni Jonas Åkerlund’un ilk uzun
metrajlı filmi Kafa.
GÖKKUŞAĞI FİLMLERİ:
!f İstanbul’un bayrağı haline gelen bu bölümü bu sene bir gey klasiği Katil
Prezervatif ile açılıyor. Cinsiyetler arasındaki fiziksel ayrımları hiçe sayan
‘yeni vücut’lara adanmış Venüs’ün Oğlanları, Çin’in ilk lezbiyen filmi Balık &
Fil, Thatcher dönemi İngiltere’sinde geçen ödüllü film AKA ve bir de İslam
dünyasında eşcinsel olma konumuna bakan kısa filmler derlemesi.
POLİTİK@!F:
Politik bölümümüzü 11 Eylül sonrası bir dünyada yaşadığımızı hatırlayarak
hazırladık. Silahların dünya üzerinde yine başı çektiği bu tarihsel dönüm
noktasında hazırlanan bu bölümün yıldızı kuşkusuz Cannes’da gösterildiğinde
ayakta alkışlanan, son dönemde Amerika’yı kasıp kavuran anarşist yönetmen
Michael Moore’un Columbine için Bowling’i. Bu filmin betimlediği dünya düzenine
karşı çıkan genç muhalefetin önemli bir kolu olarak görülebilecek olan
küreselleşme karşıtı hareketin en renkli günlerini bizlere Prag’dan, gençlerin
arasından aktaran Güç Oyunları ise tarafsız, ancak bir o kadar da güçlü bir
bağımsız yapım. Yine sokaklardan, ancak bu kez New Yorkluların gözünden bu
tarihsel dönemecin başlangıcına işaret eden Eylül’de 7 Gün ise 11 Eylül’ü en
insani ve en acı anlarıyla betimliyor. Ve tabii tüm bunlardan en çarpıcı
şekillerde etkilenen coğrafyalardan -Afganistan ve İsrail / Filistin’den-
dünyayı çocukların gözünden anlatan iki sıcak film, Makhmalbaf’ın Afgan Alfabesi
ve bol ödüllü Vaatler.
NÖBETÇİ SİNEMA:
Heyecanınıza heyecan katacak, adrenalinizi yükseltecek kült olmuş ya da olmaya
aday filmlerin kuşağı. Uzakdoğu’nun Matrix’i olarak nitelendirilebilecek
Yanardağ Lisesi, felsefi bir korku klasiği olmaya aday Donnie Darko ve kan-revan
ustası Miike’nin manga uyarlaması Katil Ichi. Kahramanı kadın olan aksiyon
filmi, Kanlı Mallory ve çağımızın yaşayan efsanelerinden David Bowie’ye adanmış
tek bir gösterim. Uyuyamayacaksınız!
TÜRKİYE’DEN KISALAR:
Genç Türk yönetmenlerinin kısaları! !f kısa film yarışmasına katılan kısa
filmlerden Tül Akbal, İlker Canikligil, Serra Ciliv, Lale Mansur ve Ümit
Ünal’dan oluşan bir jürinin seçtikleri festival kapsamında gösterilecek. Jüri
tarafından belirlenen en iyi filmin yönetmeni uluslararası bir film festivaline
seyirci olarak katılma olanağı bulacak. Ayrıca gösterime giren kısaların
arasından seyirci oylaması ile belirlenen en çok sevilen filmin yönetmeni yıl
boyunca AFM sinemalarında ücretsiz film izleme imkanı bulacak.
Festivali bir şenlik olarak gören !f İstanbul 9 gün boyunca düzenleyeceği Made
In Japan, Gökkuşağı Partisi, ve 24 Saat Parti İnsanları başlıklı partiler ile
seyirciyi değişik uzamlarda eğlendirmeyi ve düşündürmeyi de planlıyor.
Ayrıca çeşitli konularda düzenlenecek atölye çalışmaları ve yan etkinliklerle
seyircilerin aktif katılımını sağlayıp benzer ilgi alanlarına sahip insanların
birlikteliklerini sağlayarak ortak bir platform oluşturma da amaçlanıyor.
Geçtiğimiz yıl ilki yapılmasına rağmen 30.000 izleyiciyle buluşan !f İstanbul bu
yıl daha da büyük bir seyirci kitlesine ulaşmayı hedeflemekte. Kısaca erken
davranmakta yarar var: Biletler 7 Ocak’tan bu yana satışta ve tükenmek üzere.
Filmler için tam bilet 8.000.000 TL, öğrenci bileti ise 5.500.000 TL. olarak
belirlendi. Bununla birlikte tüm sabah seansları 5.500.00 TL. Filmlerle ve
seanslarla ilgili detaylı bilgileri www.ifistanbul.com adresinden takip
edebilirsiniz.
2. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, Gösterim. 2003
SEÇMECE
2003, Kurmaca, Digital Betacam, 11'
Yönetmen: Nebi Acar - Berat Deniz Eroğlu
Senaryo: Nebi Acar - Berat Deniz Eroğlu
Kamera: Alper Türkdoğan
Kurgu: Özgür Arıkan
Oyuncular: Haluk Hüner, Aramis Kalay, Cevat Edrisi, Ezgi Hamurcu, Aykut Engin
Yapımcı: Nebi Acar - Berat Deniz Eroğlu - TRT
Konu:
Seçme ve seçilmeyi konu alan film, dar gelirli sosyo-ekonomik sınıflara ait
insanlar arasında yaptıkları seçimler aracılığıyla kurulan ilişkileri, büyük
şehirde hayatta kalabilmek için verdikleri seçilme mücadelesini anlatır.
İki berber, simitçi, piyango satıcısı, boyacı çocuklar, taksi şoförü ve
fahişenin rastlantısal seçilme şansları filmi sürpriz bir sona taşır.
Yönetmenler hakkında:
Nebi Acar, 1976 yılında İstanbul'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul
ve Antalya'daki çeşitli okullarda yaptı. Şu an Marmara Üniversitesi Almanca
Öğretmenliği son sınıf öğrencisidir. TÜRSAK ve Hilmi Etikan'ın seminer ve kısa
film atölyelerinde çalışmalara katıldı.
Berat Deniz Eroğlu, 1980 Adana doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Sinema TV Bölümü son sınıf öğrencisi. Okul çalışmaları dışındaki ilk
filmi.
ÜÇ KULAKLI
2003, Belgesel, MiniDV, 12?50?
Yönetmen: Doğa Kılcıoğlu
Kamera: Can Kılcıoğlu, Doğa Kılcıoğlu, Koray Kesik
Kurgu: Yasin Ali Türkeri
Konu:
Görme engelli bir anne-babanın gören iki çocuğuyla günlük yaşamlarından küçük
bir kesit...
"...Sen hiç gördün mü üç kulaklı bir adam?
Olur mu hiç üç kulak dön de aynaya bak..."
Yönetmen hakkında:
Doğa Kılcıoğlu, 1980 İzmir doğumludur. Şu anda Galatasaray Üniversitesi, Radyo
Sinema Televizyon bölümünde son sınıf öğrencisidir.
"Üç Kulaklı", yönetmenin ilk filmidir, 9. Antalya Altın Portakal Kısa Film ve
Video Yarışması'nda, En İyi Kısa Belgesel seçilmiştir.
2. Gösterim
Tarih: 16 Şubat Pazartesi
Saat: 15:30
Salon: AFM2
AN
2003, Kurmaca, DV, 19'56''
Yönetmen: Aydın Ketenağ
Senaryo: Aydın Ketenağ
Kamera: Aydın Ketenağ
Kurgu: Aydın Ketenağ
Oyuncular: Nuri Karadeniz, Sinan Durmaz, Abdulkadir Cesur, Yılmaz Uzun, Tülin
Özyurt, Mümin Keskin, Birsen Gülçin Güçlü, Doğu Berktaş
Müzik: Murat Köseoğlu, Pera'daki Yaşlı Dilenci / Yarkın Ritm Grup, 9 / Yaşar
Kurt, Haydi Erkekler Savaşa
Yapımcı: Doç.Dr. Z.Gönül Balkır - Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek
Yüksekokulu Görsel İletişim Atölyesi
Konu:
Son Bağdat bombardımanı sırasında, dünyanın başka ülkelerindeki insanların
öyküleri gelir kulağınıza. Onca gürültü arasında duyabilirseniz eğer. Ve doğru
kelimeler de dağılır ortalığa. Barışa.
Yönetmen hakkında:
Aydın Ketenağ 1976 İzmit doğumlu. Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği
mezunu ve İletişim Bilimleri'nde yüksek lisans yapıyor. Kısa filme Araf ile
2000'de başladı. "Niobe'yi Susturun", "Özengeç", "Sarı Zeybek Gitmedi" ve "An"
ile devam etti. "An", 15. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde Kısa Film
dalında üçüncülük aldı. Halen Kandıra MYO Görsel İletişim Atölyesi'nin
yapımcılığında "Deniz Kıyısı Kent" adlı belgeselin çekimlerini sürdürüyor.
Konu:
Toplum bir zincirden oluşur. Silaha, güce, iktidara uzanan bir kol bu zinciri
kopartır.
Yönetmen hakkında:
1983 yılında İzmir'de doğdu. İlköğrenimini ve liseyi İzmir'de bitirdi. 60. Yıl
Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Bölümünü kazandı. 2003 yılında, 28 Eylül Bireysel
Silahsızlanma Günü Çizgi Film Yarışması'nda ikinci oldu. Yine aynı yıl İzmir
Kısa Film Festivali'nde "Canlandırma Büyük Ödülü"nü kazandı. Halen Eskişehir
Anadolu Üniversitesi'nde öğrenimini sürdürmektedir.
ÇEK - ÇEK
2003, Belgesel, DV, 20'
Yönetmen: Diyarbakır Sinema Atölyesi (DSA) (Zeynel Doğan, Mehtap Bayer, Oya
Aslan, Fatma Gül, Welat Esin)
Kamera: Fesih Alpagu, Zeynel Doğan
Kurgu: İlker Abay, Zeynel Doğan
Müzik: Murat Vural, Yansımalar
Yapımcı: 3. Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivali 2003 / Diyarbakır Sinema
Atölyesi (DSA)
Konu:
Diyarbakır'a özgü olan çek-çek arabasına kendisini koşmuş yaşlı adamın hikayesi.
Yönetmen hakkında:
Diyarbakır Sinema Atölyesi
3. Diyarbakır Kültür Sanat Festivali bünyesinde gerçekleştirilen Diyarbakır
Sinema Atölyesi, önceki yıllarda Mezopotamya Kültür Merkezi, BEKSAV, Başka
Kültür Merkezi ve diğer alternatif kültür merkezlerindeki sinema seminerleriye
aynı çerçevede ama daha yoğun bir eğitim programıyla ürünler vermeyi hedefleyen
bir atölye olarak tasarlandı. Dersler, Diyarbakır'da yeni açılan Dicle Fırat
Kültür Sanat Merkezi'nde, 3 Mayıs 2003 tarihinde, toplam 23 öğrenci ve çok
sayıda eğitmenle başlatıldı. Atölyenin sürdüğü bir ay boyunca iki aşamalı olarak
tasarlanan atölyenin birinci aşamasında temel sinema dersleri verildikten sonra;
ikinci aşamada, "Surlar, Sureler ve Suretler" üst başlığı altında, biri
"Çek-Çek" isimli belgesel olmak üzere toplam 5 kısa film yapıldı.
KARDEŞLER
2003, Kurmaca, DV, 7'
Yönetmen: Deniz Buga
Senaryo: Deniz Buga
Kamera: Deniz Buga
Kurgu: Deniz Buga
Oyuncular: Onur Karaoğlu / Fatih Gençkal
Işık: İsmail Ünal Doğan
Yapımcı: Studio 4
Konu:
Kardeşler, bir çiftin yatak sohbetlerine samimi bir biçimde konuk olmaya
çalışırken, iki sevgilinin nasıl iki kardeşe dönüşebileceği fikriyle oynuyor.
Yönetmen hakkında:
Deniz Buga, 1982 İstanbul doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih, Sosyoloji ve
Film Çalışmaları Programları öğrencisi. Mart 2002'de kurulan Studio 4 Kısa Film
Prodüksiyon Topluluğu'nda film çalışmalarına hararetle devam ediyor.
K'NIN DOSYASI
2003, Kurmaca, DV, 16'
Yönetmen: Güven Çatak
Senaryo: Mustafa Balkaya
Görüntü Yönetmeni: Gülengül Altıntaş
Kamera: Cihan Kahraman, Güven Çatak
Kurgu: Güven Çatak
Oyuncular: Mustafa Balkaya, Mustafa Şimşek, Kemal Balkaya, Ayfer Doğanyılmaz,
Güven Çatak, İlker Türkcan, Irmak Uyar
Müzik: Gökhan Goralı, Gökhan Deneç
Yapımcı: Güven Çatak
Konu:
Sıradan yaşamıyla kaçamadığı geçmişi arasında sıkışıp kalan Bay K, komşusunun
esrarengiz ölümüyle kaderini sorgulamaya başlar. Yaşadıkları, hayatın kendi
akışında olan şeyler midir yoksa birileri ona belli bir kader mi biçmiştir? O mu
dosyayı var etmiştir yoksa dosya mı onu?
Yönetmen hakkında:
Güven Çatak, 1977, İstanbul doğumlu. İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde öğrenim görürken
PC Gamer dergisinde editörlük yapmaya başladı. Bilgisayar oyunları üstüne
yazmayı, YTÜ Mimarlık Fakültesi Bilgisayar Ortamında Mimarlık Programı'nda
yüksek lisans yaparken de sürdürdü. Halen aynı programda doktora yapmaktadır.
Aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünde
araştırma görevlisi ve LeVeL dergisinde serbest yazar olarak çalışmaktadır.
"Bilgisayar Oyunlarında Mimarinin Kullanımı" üstüne bir tezi bulunmaktadır. Game
Noir üzerinden filmlerle oyunlar arasındaki ilişkiyi incelemektedir.
"Topografya", "Yolculuk" ve" I-can't" adlı kısa film denemeleri vardır.
Konu:
Öğretmeninin dayattığı mutlak doğruya karşı kendi öznel doğrusunu savunan
öğrencinin öğretmeniyle olan çatışması.
Yönetmen hakkında:
1983 yılında İzmir'de doğdu. İlköğrenimini ve liseyi İzmir'de bitirdi. 60. Yıl
Anadolu Lisesinden mezun olduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Bölümünü kazandı. 2003 yılında 28 Eylül Bireysel
Silahsızlanma Günü Çizgi Film Yarışması'nda ikinci oldu. Yine aynı yıl İzmir
Kısa Film Festivali'nde "Canlandırma Büyük Ödülü"nü kazandı. Halen Eskişehir
Anadolu Üniversitesi'nde öğrenimini sürdürmektedir.
SARAYBOSNA'DA ÇEKİM
2003, Deneysel, DV, 5'45''
Yönetmen: Eileen Hofer
Senaryo: Eileen Hofer
Kamera: Eileen Hofer
Kurgu: Eileen Hofer
Oyuncular: Ata Omerbasic
Yapımcı: 5 to FIVE TEAM PRODUCTION
Konu:
Kurban, moda fotoğrafçısını ve keskin nişancıyı bekler. İkisi de işlerini
yapmaya hazırdır. Ata Omerbasic, Bosnalı genç bir stilist. "Saraybosna'da Çekim"
onun son kreasyonunu, şehrin harabe haline gelmiş bölgelerinde sunuyor. Filmde
bir Sırp besteci olan Andrei Acin'in müziğiyle ağır ve karamsar bir atmosfer
yaratılıyor. "Saraybosna'da Çekim"de bu sanatçıların işbirliği, iki ülkenin
tarihsel sınırlarını kırıyor.
Yönetmen hakkında:
1976 senesinde İsviçre'nin Zürih kentinde doğan Eileen Hofer-Butros, yarı Türk,
yarı İsviçreli'dir. 1999'dan beri çeşitli İsviçre dergileri için sinema ve moda
yazıları yazıyor. Yedi aylığına İstanbul'da yaşayan Eileen Hofer, halen Fashion
TV İsviçre'de çalışıyor.
ÜLKE
2003, Kurmaca, Deneysel, DV, 20'
Yönetmen: Zeynep Günsür
Senaryo: Roxy Hareket Atölyesi
Kamera: Tolga H. Yüceil / Ö. Ali Kazma
Kurgu: Tolga H. Yüceil
Oyuncular: Gülsu Aren, Şirin Çelikkaya, Figen Evren, Nilgün Günsür, Sibel Günsür,
Zeynep Günsür, Dizem Kaftan, Meral Erdoğan Kapkın, Deniz Boro Polat, Deniz Olgay
Yamanus
Yapımcı: Kaan M. Yüceil
Konu:
"Ülke"; kişilerin kendi "iç ülke"lerinin ve yaşadığımız ortak coğrafyadaki
"ülke" yaşantısının bir "ev" sınırı içinde hareket/ses/metin olarak
araştırılmasından ortaya çıkmış ortak bir çalışmadır.
Yönetmen hakkında:
Zeynep Günsür ve Roxy Hareket Atölyesi:
Zeynep Günsür Sosyoloji, Tarih ve Gösteri Sanatları alanında yaptığı akademik
çalışmalarını 1999 yılından beri Roxy Hareket Atölyesi'nde uygulamaya
geçirmiştir. Farklı yaşlardan ve altyapılardan gelen kişilerle birlikte beden,
hafıza ve kurgu üstüne çalışmaktadır. Roxy Hareket Atölyesi'ni oluşturan
kişiler; ortak yaratım süreci içinde bireysel ifade biçimlerini araştırırlar.
Bugüne kadar farklı mekanlarda canlı projeler sergileyen atölyenin bu çalışması
film olarak tasarladıkları ilk projeleridir.
Festivalin diğer bölümleri ve bu bölümlerde yer alacak filmlerle ilgili
ayrıntılı bilgilere http://www.ifistanbul.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Türklerden kısa metraj
Kısa film meraklıları yaşadı! Bu yıl AFM / Bağımsız Filmler Festivali'nde
Türkiye'de ve yurtdışında yaşayan Türk yönetmenlerin 17 kısa filmi gösteriliyor.
İyi haber ise girişin ücretsiz olması
Bu yıl, 2. AFM Uluslararası Bağımsız Film Festivali kapsamında, geçen yıla
nazaran daha çok sayıda kısa film gösterime giriyor. Filmlerin yönetmenlerinin
büyük kısmı yurtdışında yaşayan Türkler.
Buna rağmen buradan tam anlamıyla kopmamışlar. Hepsinin planları arasında
Türkiye az çok yer alıyor. Festival sonunda Tül Akbal, İlker Canikligil, Serra
Ciliv, Lale Mansur ve Ümit Ünal'dan oluşan jürinin belirleyeceği en iyi filmin
yönetmeni, uluslararası bir film festivaline seyirci olarak katılabilecek.
İzleyicilerin oylarıyla en çok beğenilen filmin yönetmeni ise, AFM sinemalarında
yıl boyunca ücretsiz film izleyebilecek. Festivale katılan kısa filmcilerle
Türkiye'de kısa film, festival ve hayalleri üzerine konuştuk.
Kısa film çekmeye nasıl başladınız? Mecburen mi kısa film, yoksa bu tarzı
özellikle mi tercih ettiniz?
Halit Fatih Kızılgök: 1999 yılında, Denver ve İstanbul'daki arkadaşlarımı kaykay
yaparken çekmeye başladım. Ondan sonra yaptığım bazı çekim hataları ve lens
bozuklukları hoşuma gitmeye
başladı ve bunlardan filmler yapmaya başladım.
Şafak Türkel: Lisans eğitimimin ilk yılında kısa filme ilk adımımı attım.
Ardından, belgesel ağırlıklı birçok başarısız tecrübem oldu. Daha sonra ise,
belgesel formatına çok da uymayan, kısa
spontane işler yapmaya başladım. Uzun cümlelerle yazıp konuşmama rağmen, filmde
derdimi beş dakikada anlatabiliyorum.
Alp Korfalı: Lisedeyken, bahçe sulamasını açıp köpeğimin ıslanmamak için
koşuşturmasını çekerdim. İlk kısa filmimde yakın bir arkadaşım oynamıştı. Hap
alıp intihar etmesi, ölmeden önce de
en güzel kıyafetini giyip saçlarına jöle sürmesi gerekiyordu. Saçına tam bir
kutu jöle sürdü ve saçları dökülen ben oldum. Ben uzun metrajlı film çekmek
istemiyorum. İnsanları beş dakika sıkmak
yetiyor bana; 90 dakika da ayıp artık.
Efe Buluç: 15 yaşında Amerika'ya yeni yerleşmiştim ve lisede pek arkadaşım
yoktu. İçimdeki enerjiyi nasıl yönlendireceğimi bilemedim ve oyuncak insan
figürlerini kullandığım filmler yaptım.
Hepsi çok kısaydı; uzun hikaye anlatmak aklıma bile gelmedi.
Kısa film sizin için uzun metrajlı filme bir basamak görevi mi görüyor?
Demir: Basamak görevi görmesi çok çıkarcı bir tavır olur çünkü sinema sizin
dünyaya bir parçanızı sunmanız, teşhir etmenizdir. Dolayısıyla sizin ondan böyle
bir beklentiniz olmamalı. Uzun film
kısa filmden daha yukarıda değildir ki bir basamakla ona çıkılsın.
Kızılgök: Kısa film bir basamak değil bence. Belki sinema öğrencileri için bu
böyledir ama benim için kısa film başlı başına bir olgu.
Erbaş: Ben basamak görevi gördüğüne inanıyorum ancak uzun metrajlı film yapmak
kısa film çekmeye engel değil.
Arslan: İlle de basamak görevini görmesi gerekmez. Bir yandan deneme, diğer
yandan şiir yazabilirsiniz.
Türkel: Her ne kadar bir basamak olduğunu düşünmesem de, daha kısa sürede, küçük
prodüksiyon masraflarıyla mütevazı ancak zeka ürünü kısa film çalışmaları yapmak
mümkün.
Büyüktürkoğlu: Kısmen öyle de diyebiliriz. Genellikle çok başarılı kısa
filmlerin hemen arkasından cesur bir çok yapımcı, yönetmeni uzun metrajlı film
okyanusuna atma riskini göze alır.
Buluç: Ben kısa filmlerimi uzun metraja bir hazırlık gibi görüyorum. Bu bir
kuraldan çok, kişisel bir karar, hayatı boyunca kısa film yapanlar da var.
Erten: Kesinlikle hayır. Hatta bence kısa film alışkanlığı uzun metrajlı film
çekmeyi çok zorlaştırabilir. Çünkü kısa film, süresi kısa olan filmden çok, bir
tarz ve tavır demek.
Kısa filmcilerin ve kısa filmin Türkiye'deki durumunu nasıl buluyorsunuz?
Emre Akay: Türkiye'de kısa filme daha cesur ve daha idealist yaklaşılmalı.
Yapılabilir, yapıyorum, yaptım denmeli. Kulak ve surat asmamalı.
Türkel: Türkiye'de kısa filmlerin gösterimi için platform olmaması ve filmler
için yeterli kaynak bulunamaması gibi handikapların yanında, kısa filmcilerin
örgütsüz oluşu da, kısa filmin önünü
kapayan önemli faktörlerden.
Mehmet Özçelik: Türkiye'de kısa filmcilerin durumunu pek bilemiyorum ancak bazı
bakımlardan Danimarka'dakinden daha iyi olduğunu sanıyorum. Buradaki
yönetmenlerin çoğu, uzun
metrajlı film sektörüne geçiş yapabilmek için yaygın tarzda filmler yapıyor.
Deneysel çalışmalar yapmıyor, risk almıyorlar.
Korfalı: Bence Türkiye'de 88 yaşında birinin tek başına SSK'ya gidip akciğer
filmi çektirmesiyle, kısa film çekmek arasında bir fark yok. İkisi de zor ama
istendiğinde yapılabilir.
Buluç: Film yapmak Türkiye'de yeni bir şey değil, sadece inanmak ve yapmak
gerek; kısa veya uzun.
Aziz Berk Erten: Türkiye'de kısa filmin ilerlemesi için bağımsız festivallere
büyük iş düşüyor. Ne de olsa, üniversite festivalleri ile kısa filmler yeterli
sayıda seyirciye ulaşamıyor.
Sema Demir: Durumumuz kötü. Kaynaklar çok az. Senaryo sorunlarımız var. Bu
zorluklar ancak duygu ve düşünce ile çözülebilir. Biraz daha sabırla üretilmeli.
Bu festivalde yer almak sizin için ne gibi bir önem taşıyor?
Türkel: Alternatif olduğunu düşündüğüm işlerimin böyle bir platformda sergiye
değer bulunması beni mutlu etti.
Tunay Sevinç: Festivallerde yer almak benim için çok önemli. Bu da ilgi gören
bir festival olduğu için heyecanlıyım, filmimle ilgili tepkileri merak ediyorum.
Aclan Bates Büyüktürkoğlu: Filmimin Türkiye'de de gösterilmesi, gelecekte
yapacağım diğer filmler ve potansiyelim ile ilgili bir fikir vermesi açısından
önemli.
Korfalı: İlk defa bir festivale katılıyorum. Onca film arasından benimkinin
seçilip gösterilmesi bir yana, Bağımsız Film Festivali'nde gösterilmesi benim
için çok daha önemli.
Buluç: Bu yıl festivalde, genç Türk yönetmenlerinin çok sayıda kısa filmi yer
alıyor. Bu da Türk sinemasının olgunlaştığı anlamına geliyor. Filmlerin iyi ya
da kötü olması önemli değil; önemli olan
film yapmak.
Erten: Bir sürü insanın filmimi görecek olması heyecan verici. Büyük perdede
kendi filmimi görmek de ilginç olacak.
Demir: İstanbul'da sinemayı çok iyi takip eden, alt yapısı güçlü bir izleyici
kitlesi var. Özellikle de bu festivalin. Bu nedenle filmim iyi bir sınavdan
geçecek. Yorumları merak ediyorum.
Uğur Erbaş: Bu filmi düşünürken ve yaparken duyduğum heyecanı, izleyicilerin
yüzlerinde görmek benim için en büyük ödül. Festivale esas katılma amacım
paylaşmak.
Türkiye'ye yerleşip bu işi yapmayı hiç düşünmüyor musunuz?
Gözde Hiçdurmaz Zehnder: Kesinlikle düşünüyoruz. Türkiye ilham veren bir yer.
İnsan vapurda, adalara giderken ya da çay içerken, binlerce fikir üretebilir.
Levent Arslan: Kişisel ve tarihi koşullar elverdiği ölçüde, her yerde bu işi
yapmayı düşünebilirim.
Büyüktürkoğlu: Elbette kendi ülkemde de sinema yapacağım. Her ne kadar "Burada
bu işin bile mafyası var," gibi ikazlarla karşılaşsam, "Ne işin var, gidip
kendini kurtarmışsın işte; boşuna
dönme," gibi tavsiyeler alsam da, bu topraklarda yapılacak çok iş olduğuna
inanıyorum.
Özçelik: Günde en az bir kere, Türkiye'ye taşınmayı düşünüyorum. Avrupa ile
Türkiye arasındaki görünmez duvarları yıkmak açısından İngilizce
bir Türk filmi yapmak ilginç olurdu.
Hayalinizdeki kısa film projesi nedir?
Demir: Uzun metrajlı animasyon bir peri masalı.
Erbaş: Hayalimdeki kısa film kesinlikle henüz yapılmamış olan. Bu, dünyayı
yeniden keşfetmek gibi bir şey. Belki kıyıda köşede işlenmeyen madenler vardır.
Türkel: Iraklı bir genç kızın Bağdat Ekspresi'nde başlayıp savaşta kaybettiği
babasının mezarında biten öyküsü.
Büyüktürkoğlu: "Bir sabah emekli bir general uyanır."
Buluç: Yapmak istediğim her projeye saygı duymak zorundayım. En büyük hayalim
filmler beni sevsin, seyirciyi yormasın.
Erten: Beğendiğim bir Türk müzisyen veya müzik grubuyla ilgili Don't Look Back
tadında bir belgesel çekmeyi isterdim, mesela Ceza.
Kızılgök: Şimdi size hangisini anlatsam ki? Yalanları, geçmişi, gerçekleri
ortaya koyan çok sağlam bir araştırma üzerine kurulu, politik bir belge yaratmak
isterdim.
Filmlerle ilgili bilgi için www.ifistanbul.com adresini ziyaret edebilirsiniz.