Basın ve görsel medya koordinatörü
Telefon: +49.911.92919058
Filmfestival Türkei Deutschland - Türkiye Almanya Film Festivali Nürnberg
Die Jurys des 24. Filmfestival Türkei Deutschland haben entschieden
Drei verschiedene Jurys und das Publikum haben in den einzelnen Kategorien ihre
Preise vergeben.
Mit dem Film Kardeşler (Brüder) (2018, TR/DE/BGR) hat Ömür Atay den Preis "Bester
Spielfilm" gewonnen. Carlo Ljubek erhielt für seine Rolle in dem Film Kill me
today, tomorrow I´m sick den Preis "Bester Hauptdarsteller" und Gizem Erman
Soysaldı erhielt für ihre Performance in dem Film İçerdekiler (Der Insasse) den
Preis für "Beste Hauptdarstellerin".
Den Öngören Preis erhielt “Kill me today, tomorrow I´m sick” (Regie: Joachim
Schroeder / Tobias Streck).
Publikumspreis: Das Publikum hat sich mit großer Mehrheit für den Film Sandstern
von Yılmaz Arslan entschieden.
Die Preise des Kurzfilmwettbewerbs wurden wie folgt vergeben:
Bester Kurzfilm 2019:
Dikenli Tel (Stacheldraht), Regie: Serdal Altun
Zweiter Preis:
Kaset (Die Kassette), Regie: Serkan Fakılı
Dritter Preis:
Aus der Nähe, Regie: Daniel Popat
Am Sonntag, den 17. März geht das Festival mit Vorführungen der prämierten Filme
zu Ende
//
24. Türkiye Almanya Film Festivali Ödülleri Belirlendi
Üç farklı jüri ve seyirciler değişik kategorilerde ödüllerini açıkladılar.
Ömür Atay´ın filmi Kardeşler 24. Türkiye Almanya Film Festivali'nin en iyi filmi
seçildi.
En İyi Erkek Oyuncu Ödülü Kill me today, tomorrow I´m sick filmindeki rolü ile
Carlo Ljubek’e verildi.
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ise İçerdekiler filmindeki performansı için Gizem
Erman Soysaldı´ya verildi.
Öngören Ödülü'nü yönetmenliğini Joachim Schroeder ve Tobias Streck'in yaptığı
Kill me today, Tomorrow I´m sick filmi aldı.
Seyirci ise ödülünü Yılmaz Arslan’ın yönettiği Sandstern (Kumdan Yıldız) adlı
filme verdi.
Kısa Film Yarışma dalında üç ödül verildi:
Birincilik ödülü: Dikenli Tel, Yönetmen: Serdal Altun
İkincilik ödülü: Kaset, Yönetmen: Serkan Fakılı
Üçüncülük ödülü: Aus der Nähe (Yakından), Yönetmen: Daniel Popat
Ödüllü filmler 17 Mart Pazar günü tekrar gösterilecektir.
Uzun Metraj Jürisi
Kadir İnanır
Jüri Başkanı
1949 yılında Fatsa‘da doğan Kadir İnanır, İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nin
ardından Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Televizyon bölümünde
eğitimini tamamlamıştır. Oyunculuk kariyerine 1968 yılında küçük bir rol ile
başlamıştır. 1970 yılında ise usta yönetmen Atıf Yılmaz tarafından Kara Gözlüm
filminde başrol ile görevlendirilmiş, ardından Türkiye sinemasına damgasını
vuran birçok başka yönetmen ile çalışarak Türkiye sinemasının erkek yıldızları
arasına girmiştir. Zamanla daha nitelikli filmlere yönelen efsane oyuncu
sosyoloji, ekonomi sivil ve toplumsal siyasetle olan ilgisi ile 2013 yılında
Akil İnsanlar Heyetinde görev almıştır. Oyunculuğu birçok festivalde
ödüllendirilen Kadir İnanır, 2016’da Türkiye Almanya Film Festivali’nin onur
ödülünü almıştır.
Dr. Ludwig Ammann
1961 yılında doğan Dr. Ludwig Ammann Freiburg ve Londra’da Edebiyat ve İslam
Bilimleri eğitimini almıştır. 1988 - 2008 yılları arasında serbest sanat ve
edebiyat eleştirmeni, İslam Bilimleri araştırmacısı ve gazeteci olarak çalıştı.
1997 yılında ayrıca KOOL Filmdistribution adında sanat filmleri dağıtım
şirketini kurmuş, 2018 yılında kadar toplam 74 filmin dağıtımını üstlenmiştir.
2012 yılında ise Freiburg’da, onbir perdeli Friedrichsbau, Harmonie und
Kandelhof sinemasını devralmıştır.
Hülya Duyar
Hülya Duyar 1970 yılında Sivas’ta doğmuştur. 1978 yılında Almanya’ya ailesinin
yanına taşınmış, 1989 yılında Berlin Film Akademi’sinde oyunculuk eğitimini
tamamlamış, çeşitli tiyatrolarda sahne almıştır. 2000’den sonra kariyerine daha
çok sinema ve televizyon filmlerinde devam eden Duyar, uluslararası
yönetmenlerle çalışmıştır. Oyunculuk kariyerinin yanısıra yapımcı ve cast
yönetmeni olarak da görev yapmaktadır. 2016 yılında Hülya Duyar Management
ajansını kuran Hülya Duyar, Türkiye ve Almanya’dan oyuncular ile çalışmakta ve
bu şekilde her iki ülkenin sineması arasında ortak bir ağ kurulmasına da katkıda
bulunmaktadır.
Susanne Hülß
1972’de doğan Susanne Hülß, Protestan Din öğretmeni olarak görev yaparken, ils-Hamburg’da
2008 yılında senaryo eğitimini tamamlamıştır. Yönetmen Beate Grötsch’de
oyunculuk eğitimi de aldıktan sonra, 2009’dan sonra birçok bağımsız film
projesinde kamera önü ve arkasında çalışmıştır. 2011 yılından bu yana serbest
senaryo yazarı, danışman ve oyuncu olarak çalışmaktadır. 2013/14 sezonundan bu
yana yöresel sinema destek fonunda jüri üyesidir. 2015’den bu yana Nürnberg Yaz
ve Film Akademsinde kısa film senaryo yazarlığı konusunda doçent olarak görev
yapmaktadır.
Yiğit Özşener
1972’de İzmir’de doğdu. Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği eğitimi sırasında
1994 yılında Studio Oyuncuları’na katıldı. Burada, 2000 senesine kadar Şahika
Tekand yönetiminde çeşitli oyunlarda yer aldı. Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği
Herkes Kendi Evinde filmiyle sinema kariyerine başladı ve ardından ulusal ve
uluslararası birçok başarılı TV ve sinema yapımında çalıştı. Aynı zamanda
İstanbul ve Atina’da çeşitli tiyatrolarda sahne almaya devam etti. İstanbul’da
yaşayan Yiğit Özşener sinema ve tiyatro oyunculuğunun yanısıra dublaj sanatçısı
olarak da çalışmaktadır.
Axel Sarnoch
1974 yılında Bergisch Gladbach’da doğan Axel Sarnoch 2001 yılında Nürnberg’de
reklam uzmanlığı eğitimini tamamlamış, 2003 - 2008 yılları arasında yönetim ve
belgesel ağırlıklı Multimedia ve İletişim eğitimi almıştır. 2009 yılında kadar
Ansbach Yüksek Okulu’nda ve 2010 yılına kadar Nürnberg Sanat Akademisi’nde
doçent olarak görev almıştır. 2009’dan bu yana serbest kurgucu ve görüntü
yönetmeni olarak çalışmaktadır.
Kısa Film Jürisi
Constanze Knoche
Jüri Başkanı
1975 yılında Magdeburg’da doğan Constanze Knoche Leipzig Müzik ve Tiyatro Yüksek
Okulu’nda dramaturji eğitimi almıştır. Yönetmenlik eğitimini ise Potsdam Sinema
ve Televizyon Yüksek Okulu’nda, Viyana Film Akademisi’nde ve Lizbon Escola
Superior de Teatro e Cinema’da tamamlamıştır. 2007’den bu yana Berlin’de sinema,
TV ve tiyatro için serbest yönetmen ve senaryo yazarı olarak çalışmaktadır.
Filmleri Şangay, Sao Paulo, Busan ve Kahire gibi uluslararası festivallere
katılmıştır.
Robert F. Kellner
Üniversitedeki medya bilimleri ve edebiyat eğitimi aldığı sırada 1996 yılında
CINEMANIAX! Yapım şirketini kurmuş, aralarında 2003 Alman Kısa Film Ödülü’nün de
olduğu birçok ödül alan kısa filmin yapımını üstlenmiştir. Bunun yanısıra sinema
ve TV için ses üzerine uzmanlaşmış, uluslararası setlerde ses mühendisi olarak
çalışmışmaktadır. Aynı zamanda kendi ses stüdyosuyla post prodüksiyonlarda da
ses mühendisliği yapmaktadır. Kısa süre önce seçkin uluslararası ödüller alan
arthouse yapımların Almanca seslendirmelerinin yapımını da üstlenmeye
başlamıştır.
Carolin Lano
Carolin Lano Friedrich-Alexander-Üniversitesi Erlangen Nürnberg Tiyatro ve Medya
Bilimleri Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır ve komplo
teorilerinin kültürel arka planları üzerine araştırmalar yürütmektedir. Akademik
kariyerinden önce serbest belgesel film yazarı olarak çalışmış, televizyon
röportajları için Alternatif Medya Ödülü gibi birçok ödül almıştır.
Berrak Tüzünataç
1984 doğumlu Berrak Tüzünataç, eğitimine İstanbul Üniversitesi İşletme
Fakültesi'nde devam etti. Eric Morris'ten metod dersleri aldıktan sonra Prag
Film Okulu'nda oyunculuk ve yönetmenlik üzerine eğitim aldı. Bir Avuç Deniz
filmiyle New York Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü
kazandı.
İnsan Hakları ve Demokrasi adına Mahmut Tali Öngören Ödülü 2019
Selim Çelebi, InterForum Üyesi
Jochen Schmoldt, Gazeteci
Ersin Uğurlu, InterForum Yönetim Kurulu
Michael Aue, Yönetmen
Monika Ott, Sosyal Pedagog
Başak Özdemir, Sosyal Hizmet Uzmanı (M.A.)
Onur Ödülleri
Ediz Hun
Türkiye Sinemasının Entelektüel Yıldızı
Bilim insanı, oyuncu, politikacı, yazar ... Türkiye sinemasında Ediz Hun gibi
entelektüel bir profile sahip başka bir yıldız olmadı. 1940 İstanbul doğumlu
sanatçı, Oslo ve Trondheim üniversitelerinde biyoloji ve çevre bilimleri okudu.
Sinema sevdası gençlik yıllarında başladı ve Genç Kızlar (1963) ile beyazperdeye
ilk adımını attı. 20 yıla yakın bir süre Yeşilçam’a damga vuran oyuncuların
başında geliyordu. 140’a yakın filminin birçoğunda romantik, duygusal, her daim
beyefendi kalmasını bilen kahramanları canlandırdı. Ediz Hun’u yıldız yapan,
rollerine büyük bir sadelik ve sahicilik katan yeteneği kuşkusuz ailesine de
dayanıyordu. Felsefe öğretmeni bir anne ve makine mühendisi bir babanın tek
çocuğudur. St. Georg Koleji’nden mezun oldu. İstanbul nüfusunun bir milyonu yeni
yeni geçmeye ve içgöçün kentin çehresini değiştirmeye başladığı bu yıllarda, bu
gelişme sinemaya da yansıyordu. Dönemin sayısız filminde kentsoylular çoğunlukla
halktan kopuk maddiyatçı figürler olarak çizilirken, Ediz Hun oynadığı
karakterlerde bunun tam tersini gösterdi. Romantizmi ve hiçbir zaman gösteriye
dönüştürmediği entelektüelliğiyle, yığınların kendilerini özdeşleştirebildiği
sıradışı bir karakterdi oldu. Sinema yazarı Burçak Evren bunu şöyle özetler:
„Naif, duygusal ve de kırılgandır. İçindeki acıyı dudaklarında çığlık yerine,
gözlerinde yaş yapmayı yeğleyen, etkin değil, aksine yazgısına teslim olmuş
edilgin bir aşıktır. Ediz Hun; filmlerine konu alan, onulmaz, kimi zaman deva
bulmaz, tamamlanmamış, ya da yarım kalan aşklarla hem beslenir, hem de tükenir.
Bu yanıyla; gerçek bir kişiden çok, nostaljik esintiler ve acılar içeren, ve
kitapların sayfalarından düş perdelerine düşen bir masal kahramanı gibidir.“
Tıpkı başrollerini Filiz Akın ile paylaştığı ve festival kapsamında gösterilen
Ankara Ekspresi (1970) filminde olduğu gibi. Bir aksiyon filmi olmasına rağmen
Ediz Hun kahramanını kendine özgü o derin kırılganlıkla oynar. Alman ordusunun
Türkiye sınırlarına dayandığı 40’lı yıllarda bir Alman kadın ajana („Hilda“
rolünde festivalin diğer onur konuğu Filiz Akın) aşık olan bir binbaşıdır.
Duygusallığı ve görevi arasındaki derin çelişkilerin üstesinden gelmeye çalışan,
adeta kahraman olmaya zorlanan kırılgan bir „kahraman“.
Ediz Hun, dönemin erkek anlayışını da zorlar, egemen toplumsal değerlere karşı
rafine bir oyunculuk yorumuyla aykırı kahramanlar yaratır. Umarsızdır ama
inanır, sahiciliğiyle bütün insanlığı kucaklamak ister gibidir. Türkiye
toplumunun 60’lı ve 70’li yıllarda içinde bulunduğu çalkantılı dönemlerde
beyazperdede katıksız hümanizmin bir timsali gibidir. Diğer bir deyimle,
Yeşilçam’ın beklentilerini kendine özgü bir dille farklı yorumlayarak yığınları
kazanır.
Dünyayı değiştirme derdi de denebilir buna ki Ediz Hun için bu derdi hiçbir
zaman sadece oyunculuğu ile sınırlı kalmadı. Sanatçı bugün hala dur durak
bilmeden toplumsal dönüşümler için mücadele vermekte. Aktif oyunculuk kariyerini
bitirdikten sonra tekrar akademik çalışmalarına dönen Ediz Hun, 1985’ten bu yana
Türkiye’nin birçok üniversitesinde dersler verdi ve vermeye devam ediyor. İlgi
alanı ve uzmanı olduğu çevre bilimleri, oyunculuk sanatı ve Türkiye sinema
tarihiyle ilgili sayısız makale ve yazısı var. 1999-2002 yasama döneminde
milletvekili olarak parlamentonun Çevre Komisyonu başkanlığını yürüttü. Çevre
bilimcisi olarak yurtdışı da dahil olmak üzere konferanslar vermeye ve bilimsel
makaleler yazmaya devam ediyor.
Filiz Akın
Aykırı bir star
Türk Sineması’nın starlar skalasında gezinildiğinde, her birinde, güneş,
tayfının birçok rengini görmek mümkündür. Hem birbirlerine çok yakındırlar hem
de o denli uzak. Her biri alışılmış bildik yüzeysel tanımlamalara sığmadıkları
gibi kimi şablonların içine de oturtulamazlar. Belki de starlığın ya da star
olmanın o anlatılamaz, betimlenmez büyüsünün sırrı da burada; o bilinmezlikte
başlayıp biter.
Filiz Akın, kadın kahramanların iyi ya da kötü diye sınıflandırılıp, iki ayrı
kişide değişmez biçimde toplayan bir idealist ayrımın, erkek merkezli bir sinema
için biçilmiş kadın kaftanları olduğu bir dönemde sinemaya girdi. İyi kadın,
saflığın ve namusun simgesi olurken, kötü kadın ise onun tam karşıtında, günahın
ve şehvetin temsilcisi olmalıydı.
‘’Sinemamızda kadının söyle katıksız melek ya da şeytan olarak keskin çizgilerle
bir ayrımın içine sokulması, feodal bir ideolojinin tipik bir yansımasıydı. ‘’Ve
kadın tinsel anlamda yüceltilişiyle erken erdemini, fiziksel olarak
kullanılmasıyla da erkeği zaafını (bazen de gücünü) açıklayan bir araçtı.
1962’de Memduh Ün’ün Akasyalar Açarken filmiyle sinemaya adımını atan Filiz
Akın’ın da bu, feodal ideolojinin belirlediği ve neredeyse bir kural haline
getirdiği ‘’idealist’’ ayırımın dışına çıkması beklenemezdi. Buna ne kendisi, ne
sinema ortamı, ne de seyirci hazırlıklı değildi. O da, kendisinden öncekiler
gibi, aynı yolu izledi. Ya da bir dizi mutlu rastlantılar, tartışılmaz güzelliği
ve kusursuz fiziğiyle örtüştürerek onun sinemadaki geleceğini kendi iradesi
dışında belirledi.
Sinemanın deneyimli yönetmen yapımcılarının ilk bakışta Filiz Akın’a biçtikleri
değer ise çok farklıydı. Sarışın ve de kolejli olması ona hem bir ayrıcalık
getirip, sinemada entelektüel bir kadın portresi çizmesine yardımcı oluyor hem
de Yeşilçam’ın klasik melodramlarının tekdüze pazılının eksik ve de ‘’aykırı’’
olan ‘’soyluluk’’ ve ‘’zenginlik’’ parçalarının tamamlamasına neden oluyordu.
Onun içindir ki Filiz Akın, belirli dönemlerde sinemamızın kadınlığa atfettiği
‘’pasifliği’’; zenginliği, küstahlığı, sarışınlığından kaynaklanan görünümündeki
sınırlı yabancılığı ve de entelektüel duruşu ile ‘’duygusallığı’’ise tüm bu
özelliklerinden verdiği ödünlerindeki alçak gönüllülüğü ve de çehresinden hiç
eksik olmayan tazelik ve masumiyetiyle sağlamının üstesinden gelebildi. O,
seyircinin hem uzanabileceği, dokunabileceği-örtüşebileceği yerde, hem de
gizemlerle örülmüş, anlatılmaz bir uzaklıkta kaldı. Çoğu filminde ‘’yalnızlığa
tutsak’’ olması da bu yüzdendir zaten. Yalnızlığa yakışan bir kadındı. Yalnızlık
ve terkedilme duygusu sinemamızda hiçbir kadına ondan daha fazla yakışmadı.
Elbette ki tüm bunlar, Filiz Akın’ın önceden kurguladığı bilinçli bir tercihi
değildi. Aksine, Yeşilçam’ın onu; kuralları önceden belirlenmiş dar
ikonografisine uydurmakta zorluk çekip de ayrıksılığı nedeniyle kendi kadın
skalasında biçtiği ve uygun gördüğü bir yerdi.
Filiz Akın, ne seyircisini ne de kendisine bu tip karakteri uygun gören
yönetmen-yapımcıları yanıltmadı. Çoğunlukla her star gibi birbirine benzeyen tip
karakterleri yinelemesine karşın, tekdüzeliğe düşmedi, farklı ve ayrıcalıklı
olma özelliğini-yeteneğini korumasını bildi.
116 filmlik bir sinema oyunculuğu serüveni içinde, sinemamızdaki bir starın
oynayabileceği her bir türü ve kişiliği denedi. Varlıklı olmanın ayrıcalığını,
küstahlık ve şımarıklıkla, yoksulluğun katlanılması zor acılarını ise, kimi
zaman sınıf atlamanın önlenemez hırs ve özlemi, kimi zaman ise önceden yazılmış
yazgısının bir sonucu, çoğu zaman ise erkekimsi tavırlı marjinalliği ve
aykırılıklarıyla ‘’tiye alarak’’ oynayıp yansıttı. Onun için Filiz Akın’ı
yalnızca, Gurbet Kuşları, Utanç, Ankara Ekspresi ve de Umutsuzlar gibi birkaç
filmin içine tutsak etmemek gerek.
Ama hiçbir filminde oldukça davetkar sayılabilecek düzgün fiziği ve de sokulgan,
işveli haliyle, arzunun-cinselliğin o dayanılmaz nesnesi olmadı. Çehresini
sarmalayan masumiyet halesi onu hep, en katıksız sevgilerimizin düşlerdeki
kadını, güzeli ve erişilmez sevdalısı yaptı.
Sevdamızın ölümsüzlüğü de, onun erişilmez, yaşı olmamış ve de hiç olmayacakmış
gibi duran, gizlerle örülü o anlatılamaz, betimlenmez çehresinde saklı değil mi?
Burçak Evren, Sinema Yazarı, İstanbul
Margarethe von Trotta
‘Ben kadın filmleri yönetmeni değil, sinemacıyım!’
Bugüne kadar filmlerine ne bir misyon yükleyen ne de bu konuda direten
Margarethe von Trotta kadın kahramanlarını öznel, son derece duyarlı ve yoğun
bir yaklaşımla ele aldı. Ve bu oyuncuların hepsi „güçlü“ karakterlerdi. Örneğin
Barbara Sukowa, Katja Riemann, Hanna Schygulla, Jutta Lampe, Senta Berger, Fanny
Ardant, Agnes Fink ve diğer birçokları gibi. Trotta’nın neredeyse bütün filmleri
koşulların dayattığı ya da kendi seçimleri nedeniyle içine düştükleri bağımlılık
ilişkilerinden kurtulmaya çalışan kahramanların hikayelerini içeriyor.
1942 yılında evlilik dışı bir ilişkiden doğan Margarethe von Trotta’nın babası
sanatçıydı, annesi ise Alman ve Baltık kökenli aristokrat bir aileden geliyordu.
Sanata olan eğilimi genç yaşlarda şekillendi. Oyunculuk eğitimini bitirdikten
sonra Der Widerspenstigen Zähmung (Direngen Terbiye) adlı filmde ilk rolünü
oynadı. Kısa sürede Fassbinder ve Achternbusch gibi yönetmenlerle çalışmaya
başladı. Ancak asıl amacı film yazıp yönetmekti. Bunun için ise inatçı ve
direngen olmak gerekiyordu, çünkü 1970’li yıllarda kadın yönetmen yok denecek
kadar azdı.
Trotta, 1971 yılında evlendiği yönetmen Volker Schlöndorff ile Strohfeuer (Saman
Alevi, 1972) gibi bir dizi filmde birlikte çalışır. Bir diğer örnek, dönemin
terör paranoyasının yolaçtığı bir cadı avına kurban giden bir kadının
hikayesinin anlatıldığı Die verlorene Ehre der Katharina Blum (Katharina Blum’un
Yiten Onuru, 1975) adlı filmdir. Heinrich Böll’ün aynı adlı romanından uyarlanan
bu filmde, yazarın kendisi ve yönetmen Volker Schlöndoff ile birlikte senaryoyu
yazar ve yönetmen yardımcılığı yapar.
Das zweite Erwachen der Christa Klages (Christa Klages’in İkinci Uyanışı, 1978)
ise kendisinin yazıp yönettiği ilk filmdir. Bu filmde, tehdit altında olan bir
çocuk kurumunu kurtarmak için banka soyan bir kadın eğitmenin sonunda boşa çıkan
mücadelesini anlatır. Bir özgürleşme hikayesi anlatan film, kahramanın
kendisiyle yüzleşme sürecini ve dönemin tarihsel portresini kadın bakış
açısından ele alırken, son derece duyarlı anlatım dili sayesinde öğretici olma
derdinden tamamen uzaktır.
Ardından Schwestern oder Die Balance des Glücks (Kızkardeşler Ya da Mutluluğun
Dengesi, 1979) adlı filmi çeken Trotta, kızkardeşler motifini Die bleierne Zeit
ve Heller Wahn adlı filmlerinde de farklı açılardan işler. Sanatsal anlamda
büyük bir başarıya ulaşan Die bleierne Zeit (Kurşun Yıllar, 1981), yönetmenin
uluslararası alanda tanınmasını sağlar. Film, Christiane und Gudrun Ensslin
kardeşlerin yaşam öykülerinden yola çıkan bir dramdır.
Ancak Heller Wahn (Katıksız Çılgınlık, 1982) yurtdışında büyük övgüler alırken -
erkek - Alman eleştirmenlerin kötü niyetli eleştirilerine hedef olur.
Başrollerini Hanna Schygulla ve Angela Winkler’in oynadığı, Michael Ballhaus’un
ise görüntü yönetmenliği yaptığı bu film de konformizm ve bağımlılıktan kaçıp
kurtulma mücadelesi veren bir hikaye anlatmaktadır. Son derece duyarlı ve güçlü
bir estetiğe sahip olan filme kuşkusuz hakettiğinden çok daha az değer
verilmiştir.
Rosa Luxemburg (1986) ise eleştirmenler ve seyircilerden bu kez çok farklı
tepkiler alır: „En çok korktuğum filmdi ... Yaşamadığım bir dönemi
anlatacaktım.“, der Trotta. Senaryo özgün konuşmalara ve yazılara dayanmaktadır
ve Barbara Sukowa’nın oyunculuğu sayesinde sahip oldukları enerji ve analitik
zekadan hiçbir şey yitirmezler. Rosa Luxemburg, boyun eğmez, son derece cesur,
olağanüstü zeki, mücadeleci olduğu kadar sevmesini de bilen duyarlı bir kadının
canlı ve somut bir portresini çizer.
Yurtdışında da çektiği birçok filmden sonra Margarethe von Trotta Hannah Arendt
(2012) ile yine önemli tarihsel bir kadın figürüne eğilir. Filme adını veren
kahramanı yine Barbara Sukowa oynar. Hikaye, Kudüs’te Hannah Arendt’in de
izlediği ve ardından üzerine son derece provokatif ve sert bir dille kaleme
aldığı „Banalität des Bösen“ (Kötülüğün Sıradanlığı) adlı kitabını yazdığı
Eichman Davası döneminde geçer.
2017’de çektiği son kurmaca filmi Forget about Nick (Eski Kocam[ız]) ilk bakışta
çok farklı görünen bir konuya yoğunlaşan Trotta, bu sefer iki kadının
birbirleriyle mücadelesini anlatır. Bu arada „Nick“ rolünü Türk oyuncu Haluk
Bilginer oynar. Trotta bu filmden kısa bir süre sonra ise, içindeki film yapma
arzusunu uyandıran Das siebente Siegel (Yedinci Mühür) adlı filmin yönetmeni
Ingmar Bergman üzerine çektiği Auf der Suche nach Ingmar Bergman (Ingmar
Bergman’ı Ararken) adlı belgesele imza atar. O Bergman ki başka hiçbir
yönetmende olmadığı kadar güçlü kadın kahramanları hikayelerinin merkezine
oturtmuştur ve ama o da hiçbir zaman sadece bir „kadın filmleri yönetmeni“
olmamıştır.
Jochen Schmoldt, Gazeteci, Nürnberg
Açılış Filmi
Forget about Nick - Eski Kocam(ız)
Cumartesi, 09.03.2018, 19:00, Tafelhalle
Forget about Nick - Eski Kocam(ız), Yönetmen: Margarethe von Trott
New York moda dünyasının önde gelen isimleri arasına giren Jade,kariyerinde
hızla yükselmenin planlarını yapmaktadır. Günün birinde Nick‘ten gelen telefonla
sarsılır. Nick, geride hiçbir iz bırakmadan onu terketmiştir. Büyük hayal
kırıklığı yaşayan Jade, evine gittiğinde daha da büyük bir şok yaşar:Nick‘in bir
önceki eşi Maria da oradadır. Yeni boşanmış olmanın sancılı süreçlerini yaşarken
hayatı birden bire darmadağın olur.Karakterleri son derece zıt olan iki kadın
için bir arada yaşamak kolay olmayacaktır. New York‘ta iki kadın ve bir erkek:
mizah dozajinin yüksek tutulduğu bu yılki açılış filmimizde baş rol oyuncusu
Nick‘i uluslararası gözde sanatçımız Haluk Bilginer oynuyor.
Kapanış Filmi
Ahlat Ağacı
TR, DE, BGR, MKD, BIH, SWE 2018, 188' dak., OmeU
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Üniversitede sınıf öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra memleketi olan
Çanakkale'nin Çan ilçesine dönen Sinan, işsiz güçsüz bir şekilde günlerini
geçirmektedir. Bir yandan en büyük hayali olan, kendi yazdığı Ahlat Ağacı adlı
kitabı bastırabilmek için gerekli maddi kaynağı kapı kapı dolaşıp ararken, diğer
yandan da etrafındakilerle, ailesiyle ve özellikle babası İdris'le birçok
sürtüşmeler yaşar. "Ahlat Ağacı", dünyadaki ilk gösterimini 2018 Cannes Film
Festivali yarışma bölümünde yaptı.
Oyuncular: Aydın Doğu Demirkol, Murat Cemcir, Bennu Yıldırımlar, Hazar Ergüçlü,
Serkan Keskin
Onur Ödülü Filmi
Rosa Luxemburg
DE 1986, 117‘, OF, Yönetmen: Margarethe von Trotta
Oyuncular: Barbara Sukowa, Daniel Olbrychsk, Otto Sander, Adelheid Arnd
Rosa Luxemburg Avrupa sosyalist tarihinin önde gelen kişilerinden devrimci,
eylemci, gazeteci, yazar, kadın. Bu filminde, Karl Liebknecht ile Alman Komünist
Partisini kuran Rosa Luxemburg‘un 1898-1919 arasındaki yaşamını işliyor.
Demokratik sosyalizmin hem meydanlarda hem de yazdığı makalelerle düşünsel
ortamda savunucusu olan Rosa Luxemburg‘ un kadın yönünü görürüz. Rosa komşusunu
barış içinde sevebileceği bir dünyada yaşamak ister. Bunun için kendi deyişiyle,
nefret etmeyi öğrenmesi gerekecektir. Ama nefret etmek, onun yaşamı boyunca
öğrenemediği tek şeydir. Rosa Luxemburg‘un öldürülüşünün 100. yılı ve bu film
Trotta‘nın eserleri arasında en önemlilerindendir.
Eski Kocam(ız) (Forget about Nick)
DE 2017, 110‘, OmdU, Yönetmen: Margarethe von Trotta
Oyuncular: Katja Riemann, Ingrid Bolsø Berdal, Haluk Bilginer, Tinka Fürst
New York moda dünyasının önde gelen isimleri arasına giren Jade,kariyerinde
hızla yükselmenin planlarını yapmaktadır. Günün birinde Nick‘ten gelen telefonla
sarsılır. Nick, geride hiçbir iz bırakmadan onu terketmiştir. Büyük hayal
kırıklığı yaşayan Jade, evine gittiğinde daha da büyük bir şok yaşar:Nick‘in bir
önceki eşi Maria da oradadır. Yeni boşanmış olmanın sancılı süreçlerini yaşarken
hayatı birden bire darmadağın olur.Karakterleri son derece zıt olan iki kadın
için bir arada yaşamak kolay olmayacaktır. New York‘ta iki kadın ve bir erkek:
mizah dozajinin yüksek tutulduğu bu yılki açılış filmimizde baş rol oyuncusu
Nick‘i uluslararası gözde sanatçımız Haluk Bilginer oynuyor.
Ankara Ekspresi (Ankara Express)
TR 1970, 86‘, OmdU, Yönetmen: Muzaffer Arslan
Oyuncular: Filiz Akın, Ediz Hun, Leyla Sayar, Kadir İnanır, Kayhan Yıldızoğlu
İkinci Dünya Savaşı yılları. Almanlar Avrupa’da hızla ilerlerken, Hitler,
Türkiye’yi savaşmadan ele geçirmek ister. Bu yüzden “Ankara Ekspresi” adını
verdikleri bir plan yaparlar. Bu plana göre askeri bir işgalle vazife başındaki
Türkler ele geçirilecektir. Türkiye’deki casuslardan Binbaşı Kolman, Hilda ve
Maximillian planı uygulamaya başlar. Ne var ki kısa sürede Türk Gizli
Teşkilatı’na ifşa olurlar ve Binbaşı Seyfi, Ankara Ekspresi harekâtını durdurmak
için görevlendirilir. Alman ajanların peşine düşen Seyfi, Hilda ile tanışır
ancak birbirlerinin gizli görevinden habersiz olan iki ajan arasında bir aşk
başlar. Filiz Akın ve Ediz Hun‘un başrollerini paylaştığı Ankara Ekspresi
Türkiye Sineması‘nın efsane filmlerinden.
Sinema Dünyaları
3 Tage in Quiberon
Quiberon’da 3 Gün
DE, AUT, CH 2018, 115' dak., OmeU
Yönetmen: Emily Atef
Ahlat Ağacı
Der wilde Birnbaum
TR, DE, BGR, MKD, BIH, SWE 2018, 188' dak., OmeU
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Atatürks Töchter - Frauenporträts aus Antalya
Atatürk’ün Kızları - Antalya’da Kadın Manzaraları
DE, TR 2004, 42' dak., OmU
Yönetmen: Gülseren Suzan
Bizi Hatırla
Denk an uns
TR 2018, 119' dak., OmdU
Yönetmen: Çağan Irmak
Bizim İçin Şampiyon
Der Champion
TR 2018, 130' dak., OmdU
Yönetmen: Ahmet Katıksız
Daha
Flucht
TR 2017, 115' dak., OmeU
Yönetmen: Onur Saylak
Die defekte Katze
Bozuk Kedi
DE 2018, 93' dak., OmeU
Yönetmen: Susan Gordanshekan
Glück ist was für Weicheier
Mutluluk Ödlekler İçindir
DE 2018, 95' dak., OmeU
Yönetmen: Anca Miruna Lăzărescu
Kanun
DE, MKD 2018, 89' dak., OmeU
Yönetmen: Kida Khodr Ramadan, Til Obladen
2004: Urban Guerillas / Şehir Gerillaları,
Neco Çelik
2005: Kebab Connection,
Anno Saul
2006: Babam Ve Oğlum / Mein Vater Und Mein Sohn,
Çağan Irmak
2007: Eve Dönüş / Heimkehr,
Ömer Uğur
2008: Mutluluk / Das Glück,
Abdullah Oğuz
2009: Mommo / Der Schwarze Mann,
Atalay Taşdiken
2010: Min Dit / Die Kinder Von
Diyarbakır / Ben Gördüm,
Miraz Bezar
2011: 72. Koğuş / Zelle 72,
Murat Saraçoğlu
2012: Bir Dost İçin Hayır Duası / Kaddisch Für Einen Freund,
Leo Khasin
2013: Die Brücke Am Ibar / İbre Köprüsü,
Michaela Kezele
2014: Meryem / Meryem,
Atalay Taşdiken
2015: İçimdeki İnsan / Der Mensch İn Mir,
Aydın Sayman
2016: Rüzgarın Hatıraları / Erinnerungen Des Windes,
Özcan Alper
2017: Rauf,
Barış Kaya, Soner Caner
2018: Yol Ayrımı / Der Scheideweg),
Yavuz Turgul
Uzun Metrajlı Film Yarışması
Öngören − Demokrasi Ve İnsan Hakları Ödülü
2000: Güneşe Yolculuk / Reise Zur Sonne,
Yeşim Ustaoğlu
2003: Fotoğraf / Das Photo,
Kazım Öz
2004: Vertrieben Für Frieden / Barış İçin Sürülenler,
Simone Sitte, Osman Okkan
2005: Politiki Kouzina / Ein Hauch Von Gewürz,
Tassos Boulmetis
2006: Die Unerwünschten / İstenmeyenler,
Sarah Moll
2007: Kadına Ağıt / Requiem Für Eine Frau,
Berrin Balay Tuncer, Önder Özdem
2008: Beautiful Bitch / Güzel “Bitch”,
Martin Theo Krieger
2009: 4857,
Petra Holzer, Selçuk Erzurumlu, Ethem Özgüven
2010: Mazel Tov,
Mischka Popp, Thomas Bergmann
2011: Das Herz Von Jenin / Jenin’in Kalbi,
Marcus Vetter, Leon Geller
2012: Zenne - Der Bauchtänzer / Zenne,
Caner Alper, Mehmet Binay
2013: Waiting Area / Bekleme Alanı,
Nora Tschirner, Natalie Beer
2014: Die Arier / Ariler,
Mo Asumang
2015: Wir Sind Jung, Wir Sind Stark / Genciz. Güçlüyüz.,
Burhan Qurbani
2016: Küçük Kara Balıklar / Kleine Schwarze Fische,
A. Haluk Ünal, Ezel Akay, Serpil Güler, Cem Terbiyeli, Önder İnce
2017: Das Versprechen / Bana Söz Ver,
Marcus Vetter, Karin Steinberger
2018: Die Legende Vom Hässlichen König / Çirkin Kral Efsanesi,
Hüseyin Tabak
Ödül Töreni
16 Mart 2019, Cumartesi 20:30 Uhr
Heilig-Geist-Saal, Hans-Sachs-Platz 2, Nürnberg
Tüm festival konukların katılımıyla sinema severleri ödül törenine bekleriz.
En İyi Kısa Filmler
Öngören Ödülü
Seyirci Ödülü
En İyi Erkek Oyuncu
En İyi Kadın Oyuncu
En İyi Sinema Filmi
Kısa film yarışmasına hazır!
Kısa Film Yarışması’nın başkanlığını bu yıl Berlin’de yaşayan yönetmen Constanze
Knoche üstlenecektir. Seçici kurulun diğer üyeleri ise, sinema ve televizyondan
tanınan ünlü oyuncu Berrak Tüzünataç (İstanbul), bilim insanı ve belgesel film
yönetmeni Carolin Lano (Erlangen), yapımcı ve ses mühendisi Robert Kellner
(Nürnberg)’den oluşmaktadır.
Kısa Film Yarışması’nın başkanlığını bu yıl Berlin’de yaşayan ve daha önce Die
Familie (Aile, 2018) ve Die Besucher (Ziyaretçiler, 2013) filmleri ile Türkiye
Almanya Film Festivali uzun metraj yarışmasına katılan Constanze Knoche
üstlenecektir. 1975 yılında Magdeburg’da doğan Constanze Knoche Leipzig Müzik ve
Tiyatro Yüksek Okulu’nda dramaturji eğitimi almıştır. Yönetmenlik eğitimini ise
Potsdam Sinema ve Televizyon Yüksek Okulu’nda, Viyana Film Akademisi’nde ve
Lizbon Escola Superior de Teatro e Cinema’da tamamlamıştır. 2007’den bu yana
serbest yönetmen ve senaryo yazarı olarak çalışmaktadır.
Seçici kurulun diğer üyeleri ise, sinema ve televizyondan tanınan ünlü oyuncu
Berrak Tüzünataç (İstanbul), bilim insanı ve belgesel film yönetmeni Carolin
Lano (Erlangen), yapımcı ve ses mühendisi Robert Kellner (Nürnberg)’den
oluşmaktadır.
Kısa Film Yarışması
Yarışmaya başvuran 500’den fazla kısa film arasından ön jüri seçkisini
tamamladı.
Almanya, Türkiye, İran, Fransa, İsviçre, ABD, Suriye, Avusturya, Irak, Rusya ve
başka 90 farklı ülkeden gelen başvuru arasından, Almanya, Türkiye ve
Avusturya’dan olmak üzere toplam 14 film yarışmaya seçildi. Kısa filmler 15
Mart’ta orijinal dillerinde İngilizce altyazılı olarak festival kapsamında
gösterilecektir.
Festivalin ikinci haftasında, 16 Mart Cumartesi akşamı yapılacak olan ödül
töreninde, En İyi Film (1.lik Ödülü), 2.lik Ödülü ve 3.lük Ödülü açıklanacaktır.
Festival kapsamında yarışacak 14 film:
Dikenli Tel: Serdal Altun, TR 2017, 3’20
Aus der Nähe (Yakından): Daniel Popat, DE 2018, 5’00
Çember: Subutay Kırkpınar, TR 2018, 14‘59
Mitose (Mitoz): Halit Ruhat Yildiz, DE 2018, 25’00
Kısmet: Doğuş Özokutan, Vasvi Çiftcioğlu, TR 2018, 03’19
Kerata: Kasım Ördek, TR 2018, 20’00
3:1: Alisia Manuguerra, DE 2017, 14‘07
Kaset: Serkan Fakılı, TR 2018, 16‘49
Katharsis (Katarsis): Alison Kuhn, DE 2018, 11‘45
Finiş: Benhür Bolhava, TR 2018, 12’25
Salveger (Yıl Dönümü): Angelica Germanà Bozza, DE 2018, 14’17
Naftalin: M. Furkan Daşiblek, TR 2018, 20’00
Leke: Tufan Şimşekcan, Ozan Sihay, TR 2018, 08’54
Generalprobe (Genel Prova): Jannis Lenz, AUT 2017, 15’00
Jüri Üyeleri
Constanze Knoche (Başkan)
Robert Kellner
Carolin Lano
Berrak Tüzünataç
24. Türkiye Almanya Film Festivali Nürnberg 2019: film başvuruları başlamıştır
24. Türkiye Almanya Film Festivali’nin tarihleri belirlendi: 09 - 17 Mart 2019
tarihleri arasında Nürnberg 24. kez, Türkiye ve Almanya sinemasının merkezi
olacak. Her iki kültürden kısa metraj, belgesel ve uzun metraj filmleri
tanıtılacaktır.
Yarışma ya da yarışma dışı bölümler için başvuru süreci başlamıştır.
Yarışma bölümleri:
Uzun Metraj Film Yarışması
Türk ve Alman üyelerden oluşan seçici kurul festival kapsamında aşağıdaki
ödülleri verecektir:
En İyi Film
En İyi Erkek Oyuncu
En İyi Kadın Oyuncu
Seyirci Ödülü
Kısa Film Yarışması
Seçici Kurul aşağıda sunulan ödülleri verecektir:
En iyi kısa film
2.lik Ödülü
3.lük Ödülü:
Yarışmalarla ilgili ayrıntıları katılım şartlarında bulabilirsiniz.
Yarışma dışı ‘Sinema Dünyaları’:
„Sinema Dünyaları” adlı yarışma dışı bölümde belgesel ya da uzun metraj filmler
tanıtılacaktır.
Festival filmlerinden birine ayrıca Mahmut Tali Öngören anısına
Öngören - İnsan Hakları ve Demokrasi Ödülü verilecektir.
Başvurular ücretsiz olarak www.fılmfreeway.com adresinden veya internet
sayfamızdaki katılım formları üzerinden yapılabilir. Kısa film başvuruları için
sadece www.fılmfreeway.com sayfasını kullanmanızı rica ederiz.
Katılımınız için teşekkür ederiz.
Es ist soweit: Wir laden ein zum Festival!
Der Termin für das 24. Filmfestival Türkei Deutschland steht fest:
vom 09. bis 17. März 2019 wird Nürnberg zum 24. Mal zur Hochburg des deutsch-türkischen
Kinos, und hochkarätige Kurz-, Dokumentar- und Spielfilme aus beiden
Kulturwelten präsentieren.
Wir laden alle Filmemacher/Innen herzlich dazu ein, ihre Filme für die
Wettbewerbe und das Rahmenprogramm außerhalb des Wettbewerbs einzureichen.
Wettbewerb
Es sind Wettbewerbe in zwei Sparten ausgeschrieben:
Wettbewerb der Spielfilme
Folgende Preise werden von einer deutsch-türkischen Fachjury vergeben:
Bester Film
Bester Darsteller
Beste Darstellerin
Das Publikum wählt außerdem einen Wettbewerbsbeitrag für den Publikumspreis aus
Wettbewerb der Kurzfilme
Folgende Preise werden von einer internationalen Jury vergeben:
Bester Kurzfilm
2. Preis
3. Preis
Details zu den Wettbewerben entnehmen Sie bitte den Ausschreibungen.
Filmlandschaften: außer Konkurrenz
Dokumentar- und Spielfilme werden auch im Bereich „Filmlandschaften“ außerhalb
des Wettbewerbs präsentiert.
Unter allen Filmen des Festivals vergibt der Veranstalter den:
Öngören Preis für Demokratie und Menschenrechte
Filme können ab sofort kostenlos über www.filmfreeway.com oder über die
Einreichformulare auf unserer Webseite eingereicht werden. Wir freuen uns auf
ihre Einreichungen.
www.fftd.net