TRANSONSUZ / TRANSFINITE
ABD, Birleşik Krallık, Hindistan / USA, UK, India, 2019, HD, renkli/color, 70’
Kendini güçsüz mü hissediyorsun? Bu dünyanın türlü çeşitli adaletsizliği canına
mı taketti? Hiddetinle, kederinle ne yapacağını mı bilmiyorsun? O zaman bir de
bu lubunyalarabak. Bunlar öyle alelade lubunlar değil. İş bu filmin kahramanı
lubunlar öz lubun süpergüçleriyle istenmeyen durumları şugarlıklara
dönüştürebiliyorlar- hem de rak diye.Najma, Asura, Shayla, Bahari, Nova, Maya ve
Viva. Bu yedi süper güçleri olan lubunyalarınhikayesi yedi trans/kuir yazarın
ellerinden çıkma. TRANSONSUZ gündelik hayatınzorluklarına karşı süper güçleriyle
dünyayı döndüren karakterlerin bir araya geldiği vebizleri kendi güçlerimizi
keşfetmeye davet ettiği bir bilim kurgu antolojisi. E
.Ö.Do you feel weak? Sick and tired of all the injustices committed on earth?
Not knowingwhat to do with your angst and sorrow? Then take a look at the queer
ones for a change.These are not your average queers. This is to certify that
queers have the ability to transformunwanted situations into groovy ones with
their own queer superpowers - in just a blinkof an eye. Najma, Asura, Shayla,
Bahari, Nova, Maya and Viva. The story of these queerswith seven superpowers was
written by seven trans/queer authors. TRANSFINITE is a sci-fianthology where
characters spinning the world with their superpowers against all thechallenges
of mundane life come together and invite us to discover our own superpowers.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Neelu, filmlerinde yakın ilişkilerde geliştiği şekliyle sosyal vepolitik
temaları irdeleyen bağımsız bir sanatçı. Samimi vemahrem olandaki farklılıkların
nasıl işlediğine dair iç görüleri şakacı bir üslupla uyandıran sanatçı,
filmlerinde ırk, cinsiyet,cinsellik, kültür ve romansa kadar çeşitli bakış
açılarını harmanlıyor. Bu temaları Fu377 (2014) ve More Love. Less Prepackaged
Bullshit (2017) adlı çalışmalarında da irdeleyen Neelu, filmlerinde hem dolaysız
hem de politik anlamdabaskı deneyimlerine karşı dayanıklılık ve direnişte öne
çıkan çeşitliliğe, yanı sıra kimlik kategorileri sorunsallığına dair soyut
yeniden aktarımlara doğru amaçlı adımlarla yöneliyor.Fu377 (2014) adlı çalışması
New Delhi, New York ve Kolkatafilm festivallerinde en iyi animasyon ödüllerine
lâyık görülürken, Love Letter/PremaLekha (2016) da Tunus’ta düzenlenen
Chouftouhonna Uluslararası Feminist SanatFestivali’nde grafik sanatlar
kategorisinde en iyi kısa film ödülünü kazandı. Filmleri,aralarında Frameline,
Outfest, BFI Flare, Inside Out, Khashish gibi ileri gelen LGBTK+
filmfestivalleri de dahil olmak üzere dünya çapında 80’den fazla festivalde
gösterildi. Fu377(2014) ve More Love. Less Prepackaged Bullshit (2017)
filmlerinin dağıtımını Kanadamenşeli film dağıtım şirketi CFMDC üstleniyor.
2019’dan beridir uzun metraj antoloji filmi. TRANSONSUZ’un dünya çapında
paylaşılmasının heyecanını yaşıyor.
Neelu is an independent artist exploring social and political themes as they
play out in closerelations via film. Playfully evoking insights into the
workings of difference in intimacy,their films blend viewpoints ranging from
race, gender, sexuality, culture, class andromance. Pushing these themes in
Fu377 (2014) and More Love. Less Prepackaged Bullshit(2017), Neelu’s films
purposefully move towards abstract retellings of the problematics ofidentity
categories and foregrounding varieties of resilience and resistance to
experiencesof duress - both immediate and political. Fu377 (2014) has won best
animation awards inNew Delhi, New York City and Kolkata film festivals, while
Love Letter/Prema Lekha (2016)garnered the best short in Graphic Arts category
at the Tunis Chouftouhonna FeministFestival. Their films have screened at over
80 festivals world-wide including top-tierLGBTQ+ film festivals such as
Frameline, Outfest, BFI Flare, Inside Out, Khashish and more.Two of their films,
Fu377 (2014) and More Love. Less Prepackaged Bullshit (2017) are
beingdistributed by the Canadian film distribution company CFMDC. They are
excited to sharetheir feature length omnibus film TRANSFINITE with the world
from 2019.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Neelu Bhuman
SENARYO/SCREENPLAY: Ryka Aoki, Neelu Bhuman, D’Lo, Stefano Gonzalez, Cody L.
Makil, Davia Spain, Lida N. Vala
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Stefano Gonzalez, Anten Edilbert
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Aja Pop
MÜZİK/MUSIC: Tayylor Made
KURGU/EDITING: Mariko Montpetit
OYUNCULAR/CAST: Shay Angelo Acevedo, Liz Anderson, Ryka Aoki, Blossom C. Brown,
Cooper Chow, Skyler Cooper, Tina D’Elia
Greta / Greta
Brezilya / Brazil, 2019, HD, renkli/color, 97’
“Bana, Greta Garbo de!” 70’lerinde lubunya hemşire Pedro, diğer adıyla Greta
Garbo, gacı
arkadaşı Daniela’nın sağlığı ile ilgilenmektedir. Ona boş bir hastane yatağı
bulabilmek için,
tutuklu ve yaralı bir laçonun kaçmasına yardım etmeye karar verir. Bu kararı,
Greta’nın
yalnızlığına umulmadık bir soluk getirecektir. Dünya prömiyerini Berlin Film
Festivali’nde
gerçekleştiren Greta, “Greta Garbo, Who Would Imagine, Ended Up in Irajá” adlı
bir komedi
oyununun dramaya uyarlanmış versiyonudur. E.A.
“Call me Greta Garbo!” A queer nurse in her 70s, Pedro, a.k.a. Greta Garbo, is
concerned
about her trans friend Daniela. She decides to help an arrested and wounded guy
in
order to secure a vacant hospital bed for Daniela. This decision will bring an
unexpected
breath of fresh air to Greta’s solitude. Having realized its premiere in
Berlinale, Greta is a
drama adaptation of a comedy play titled “Greta Garbo, Who Would Imagine, Ended
Up
in Irajá”.
Yönetmen Hakkında / About the Director
1978’de Aracati’de (Ceará Eyaleti, Brezilya) dünyaya gelen
sosyolog ve film yönetmeni Armando Praça; Marcelo Gomes,
Karim Ainouz, Márcia Faria, Sérgio Rezende, Halder Gomes ve
Rosemberg Cariry gibi Brezilya’nın tanınmış film yönetmenleriyle
asistan yönetmen, senaryo yazarı ve oyunculuk koçu olarak çalıştı.
Kısa ve orta metraj filmleri arasında Clermont Ferrand Kısa Film
Festivali’nde gösterilen A Mulher Biônica’nın yanı sıra O Amor Do
Palhaço, Origem: Destino ve Parque De Diversões bulunuyor. İlk
uzun metraj filmi Greta, ikinci uzun metraj filmi Fortaleza Hotel’i
çekmeye hazırlandığı 2019’da gösterime girdi. Hâlihazırda Ne Me
Quitte Pas ve Cachoeira Do Descuido adlı filmleri üzerine çalışmaya devam
ediyor.
Armando Praça is a Brazilian sociologist and filmmaker born in 1978 in Aracati,
Ceará. Has
worked as assistant director, screenwriter and acting coach with renowned
filmmakers
in Brazil such as Marcelo Gomes, Karim Ainouz, Márcia Faria, Sérgio Rezende,
Halder
Gomes and Rosemberg Cariry. His short and medium-length films include A Mulher
Biônica (exhibited at the Clermont Ferrand Short Film Festival), O Amor Do
Palhaço,
Origem: Destino and Parque De Diversões. Released Greta, his first feature film,
in 2019
while preparing to shoot his second titled Fortaleza Hotel. Is also presently
working on
Ne Me Quitte Pas and Cachoeira Do Descuido.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Armando Praça
SENARYO/SCREENPLAY: Armando Praça
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Nara Aragão, Paula Cosenza, Maurício Macêdo, Armando Praça,
João Vieira Jr.
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Ivo Lopes Araújo
KURGU/EDITING: Karen Harley
OYUNCULAR/CAST: Marco Nanini, Denise Weinberg, Demick Lopes, Gretta Star
ÖDÜLLER /AWARDS: Berlinale: En İyi İlk Uzun Metraj Kurmaca Ödülü Adayı / Best
First Feature Award Nominee, Berlinale: Teddy En İyi Uzun Metraj Film Adayı /
Teddy Best Feature Film
Nominee, Milan LGFF: Özel Mansiyon Kazananı / Special Mention Winner, En İyi
Uzun Metraj
Özel Jüri Ödülü Kazananı / Best Feature Film Special Jury Award Winner, Büyük
Jüri Ödülü Adayı / Grand Jury Award Nominee, Molodist IFF: En İyi Uzun Metraj
Film Adayı / Best Feature Film Nominee.
Karanlıkta Parlayan / TInta Bruta
Brezilya / Brazil, 2018, HD, renkli/color,
Brezilya’nın güneyindeki Porto Alegre’de, yönetmenlerinin deyimiyle ayrılıklar
şehrinde
geçen film, sohbet odası performansı olarak vücuduna sürdüğü neon boyalarla
striptiz
yapan ve ancak bu şekilde dışarının tekinsizliğine karşı kendine nefes
alabileceği bir alan
yaratan bir gencin hayatına odaklanıyor. Film süresince, yalnızlık ve komün
olma, sanal
ve gerçek ve karanlıkla renk birbirinin içine geçiyor. E.A.
Tinta Bruta focuses on a young man who strips as he rubs neon paints on his body
during
his chatroom performance as the only means of creating some space for himself to
breathe vis-a-vis the uncanniness of the city of Porto Alegre in southern Brazil.
Loneliness
and being a community, the virtual and the real, darkness and colors blend in
one another
throughout the young man’s journey.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Brezilyalı Filipe Matzembacher (Porto Alegre, 1988) ve
Marcio Reolon (Porto Alegre, 1984) hem yönetmenlik
yapıyor hem de senaryo yazıyorlar. Porto Alegre’de
PUCRS İletişim, Sanat ve Tasarım Okulu’nda okurken
tanıştıklarından beri birlikte çalışıyorlar. 2010’da kendi
yapım şirketleri Avante Filmes’i kurdular. İkisi de oyunculuk
dersleri veriyorlar ve iki film festivalin programcılığını
yürütüyorlar. Marcio oyunculuk da yapıyor. 2015’te ikili, 5. KuirFest’i de
ziyaret eden ilk
uzun metraj filmleri Kıyı’yı çektiler; ilk gösterimini Berlinale Forum’unda
yapan Kıyı, Rio
Uluslararası Film Festivali Novos Rumos seçkisinden ödülle dönmüştü.
Filipe Matzembacher (born in Porto Alegre, 1988) and Marcio Reolon (born in
Porto Alegre,
1984) are Brazilian directors and screenwriters. They met while attending Film
School at
PUCRS, and since then work together. In 2010 Filipe and Marcio founded their
production
company Avante Filmes. Both of them are also acting teachers and work as
programmers
for two film festivals. Marcio is also an actor. In 2015 Filipe and Marcio
released their
first feature film Beira-Mar, that premiered at Berlinale - Forum and won best
film at Rio
International Film Festival - Novos Rumos section.
YÖNETMENLER/DIRECTORS: Filipe Matzembacher, Marcio Reolon
SENARYO/SCREENPLAY: Filipe Matzembacher, Marcio Reolon
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Jéssica Luz, Filipe Matzembacher, Marcio Reolon
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Glauco Firpo
MÜZİK/MUSIC: Felipe Puperi
KURGU/EDITING: Germano de Oliveira
OYUNCULAR/CAST: Shico Menegat, Bruno Fernandes, Guega Peixoto
ÖDÜLLER/AWARDS: Berlinale: Panaroma C.I.C.A.E. Ödülü Kazananı / Award Winner,
Berlinale: En İyi Uzun Metraj Ödülü Kazananı / Best Feature Film Award Winner,
Athens FF: En
İyi Film Adayı / Best Picture Nominee, L.A. Outfest: Uluslararası Seçkin Uzun
Metraj Kurmaca
Dalında Büyük Jüri Ödülü Kazananı / Outstanding International Narrative Feature
Grand Jury
Prize Winner
Şifa / ChronIc
Lübnan, Almanya / Lebanon, Germany, 2017, HD, renkli/color, 89’
Şifa, sevgilisini Beyrut’ta bir patlamada kaybeden fotoğraf sanatçısı Omar’ın,
şehirle ve
insanlarıyla ilişkilen(eme)mesinin hikâyesi. Omar, terk etmediği fotoğraf
stüdyosunda
hikâyesini anlatmanın yollarını arıyor. Ona eşlik eden üç karakter görüyoruz,
Walid,
May ve Antoine. Bu üç kişi Omar’ı ölümün, yasın, şiddetin ve arzunun farklı
formlarına
davet ederken Omar’ı kendi acısına dokunmaya bir adım daha yaklaştırıyor.
Dansın,
şiirlerin ve bedenlerin Omar’ın hikâyesini katman katman açtığı Şifa, bilindik
Batılı
anlatı biçimlerinden farklı bir görsel deneyimini sunarken izleyicinin de yasla
olan kendi
sınırlarını sorgulatıyor. Z.D.
Chronic is the story of Omar, a photography artist who has lost his lover to an
explosion
that took place in Beirut, and his (lack of) relation with the city and its
people. Omar is
looking for ways to convey his story in the photo studio that he has not vacated.
We
see three characters accompanying him - Walid, May, Antoine. Inviting Omar to
various
forms of death, mourning, violence, and desire, these three persons are pushing
him
a step further to touch his pain. Dance, poems, and bodies unfold Omar’s story
layer
by layer in Chronic as it presents a visual experience which is different from
Western
narrative styles while at the same time urging the audience to question their
own
boundaries with mourning.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Beyrutlu genç yönetmen Mohamed, filmlerinde imkânsız
aşk, beden ilişkileri, ölüm, aile gibi konuları irdelerken en
büyük esin kaynağı olan şehri Beyrut’u da gözlemliyor. Kısa
filmleri Awakening, The Return ve Where There Is Nothing
But Water çeşitli yerel ve uluslararası film festivallerinde
gösterildi ve ödüller kazandı. İlk uzun metraj filmi Şifa,
paylaşma ihtiyacını duyduğu bir hikâyesini aktarıyor.
Mohamed is a young film director from Beirut. In his
movies he treats subjects as impossible love, body
relations, death, family and observes his city Beirut that
is his biggest inspiration. His short films Awakening, The
Return and Where There Is Nothing But Water have been
selected and won prizes in several local and international
festivals. Chronic is his first feature film, it is a story that he felt the
need to share.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Mohamed Sabbah
SENARYO/SCREENPLAY: Mohamed Sabbah
YAPIMCI/PRODUCER: Yara Abi Nader
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Jonas Schneider
KURGU/EDITING: Patrick Tass
OYUNCULAR/CAST: Charbel Kamel, Mohamad Al Khansa, Caroline Hatem
Kavak Yelleri / These PeculIar Days
Meksika / Mexico, 2019, HD, renkli/color, 101’
Tuhaf günlerin aşkına! Lise mezuniyetlerini kutlamak için şehirden uzak, doğanın
içinde
bir ev seçen sekiz arkadaşın hikâyesine odaklanan Kavak Yelleri; bu kişilerin
arasındaki
dostluk, aşk, sevgi ve cinsellik bağlarını inceliyor. Karakterlerin lise
anıları, aralarındaki
zamanla değişen duygular ve ilişkilenmeler; bağlılık, aşk, cinsellik gibi
kavramların
tanımlarına biseksüellik üzerinden bir patika açıyor. Meksikalı yazar ve
yönetmen Chucho
E. Quintero’nun üçüncü uzun metraj filmi olan Kavak Yelleri, Meksika’nın Playa
Del
Carmen şehrindeki Uluslararası Kuir Festival’inde oyuncusu Axel Arenas’a “En İyi
Oyuncu”;
La Frontera Kuir Film Festivali’nde ise “En İyi Kurmaca Film” ödülünü
kazandırmıştır. K.A.
For the love of these peculiar days! Focusing on the story of eight friends who
choose
to celebrate their high school graduation in a house in the midst of nature
faraway
from the city, These Peculiar Days offers a look at the friendship, love, and
sexual bonds
between these people. The high school memories of the characters and their
feelings and
relationships that change in time open a pathway to the definitions of concepts
such as
loyalty, love, and sexuality through the theme of bisexuality. Mexican author
and director
Chucho E. Quintero’s third feature length film These Peculiar Days has received
Best Actor
Award for Axel Arenas in International Queer Film Festival Playa del Carmen (Mexico)
and
Best Fiction Film Award in La Frontera Queer Film Fest (USA).
Yönetmen Hakkında / About the Director
1989’da Río Blanco’da (Veracruz Eyaleti, Meksika) doğdu.
Paula Markovitch ve Jorge Ayala Blanco gibi üstatlarla
çalıştı. 2011’de 15’incisi düzenlenen Mix Mexico Gey &
Lezbiyen Film Festivali’nde kısa filmi Félix Et Le Poisson ile
Meksika Gençlik Enstitüsü (IMJUVE) En İyi Genç Yönetmen
Ödülü’ne lâyık görüldü. Velociraptor adlı çalışması ise
2015’te 17’ncisi düzenlenen Miami Gey & Lezbiyen Film
Festivali’nde En İyi Uzun Metraj Film Jüri Ödülü’nü aldı.
2019’da kısa senaryosu April Showers ile Guanajuato
Uluslararası Film Festivali’nde Ulusal Senaryo Yazımı
Yarışması’nı kazandı. Yakın zamanda en son uzun metraj
filmi Kavak Yelleri 21. Selanik Uluslararası LGBTIK Film
Festivali’nde açılış filmi olarak gösterildi.
He was born in Río Blanco, Veracruz, Mexico in 1989. He studied with teachers
such as
Paula Markovitch and Jorge Ayala Blanco. In 2011, he won the IMJUVE Award for
Best
Young Director for his short film Félix Et Le Poisson at the 15th Mix Mexico
Film Festival. His
film Velociraptor won the Jury Prize for Best Feature at the 17th Miami Gay &
Lesbian Film
Festival in 2015. In 2019, he won the National Screenwriting Competition at the
Guanajuato
International Film Festival with his short script, April Showers. Recently, his
latest feature,
These Peculiar Days was selected as the opening film for the 21st Thessaloniki
International
LGBTIQ Film Festival.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Chucho E. Quintero
SENARYO/SCREENPLAY: Chucho E. Quintero
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Shandor Barcs, Chucho E. Quintero
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Diego Cruz Cilveti
KURGU/EDITING: Chucho E. Quintero
OYUNCULAR/CAST: Gerardo Del Razo, Sofía Sylwin, Carlos Hendrick Huber
ÖDÜLLER/AWARDS: International Queer Film Festival Playa Del Carmen: En İyi
Oyuncu Jüri
Ödülü Kazananı / Best Actor Jury Award Winner, Iris Prize F: En İyi Uzun Metraj
Iris Ödülü Adayı
/ Best Feature Iris Prize Nominee, La Frontera Queer FF: En İyi Uzun Metraj
Kurmaca Jüri Ödülü
Kazananı / Best Narrative Feature Jury Prize Winner
QUEER DOCS
KUİR BELGESEL
kuir belgesel
Ben Moshanty. Beni Seviyor Musun? /
I’m Moshanty. Do You Love Me?
ABD / USA, 2019, HD, renkli/color, 82’
Kadınlar için dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri olan Papua Yeni Gine’de,
herkes
tarafından sevilen trans kadın, Moshanty, Güney Pasifik’teki trans komunitesinin
yol
göstericisi, efsanevi sahne ve stüdyo sanatçısı ve dahası. Film, Moshanty’nin
kariyerinin
yolculuğunu, annesi ve çevresini ve son canlı performanslarını da bizlerle
paylaşırken,
neden Moshanty’i sevdiğimizi ince detaylarla alıktırıyor. E.A.
In Papua New Guinea, one of the most dangerous countries in the world for women,
lives
Moshanty, a trans woman loved by everyone, a guiding light for the trans
community
in the Southern Pacific, legendary stage and studio artist and much more.
Sharing
with us the journey of Moshanty’s career, her mom, circle of friends, and her
last live
performance, the film lets us have this epiphany of why we love Moshanty.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Eğitimini tamamladığı Kaliforniya Sanat Enstitüsü’nde Tiyatro ve
Film Yönetmenliği programında efsanevi yönetmen Alexander
Mackendrick (The Ladykillers, Sweet Smell of Success) ile iki kez
Oscar Ödülü’ne lâyık görülmüş belgesel yapımcısı Terry Sanders’la
yakından çalışma olanağını elde etti. 2001’de HBO için Haiti’nin
başkenti Port-au-Prince’e A.B.D.’den sınırdışı edilen suçlularla ilgili
bir belgesel çekmek üzere Haiti’ye gitti. 2017 Ekimi’nde başkent
Port Moresby’de bulunan A.B.D. Büyükelçiliği’nin daveti üzerine
ziyaret ettiği Papua Yeni Gine’de kısa belgesel çekme amacıyla
Hanuabada, Goroka ve Hula köylerindeki trans toplulukları
belgeledi. Papua Yeni Gine Üniversitesi Amerikan Merkezi’nin
(Port Moresby) yanı sıra aynı üniversitenin Goroka’da bulunan Sosyal ve Yaratıcı
Medya
Merkezi’inde atölyeler düzenledi.
Tim Wolff received his education from the California Institute of the Arts
Directing
for Theatre and Film program, studying closely with legendary director Alexander
Mackendrick (The Ladykillers, Sweet Smell of Success) and two-time Oscar winning
documentarian Terry Sanders. In 2001, Mr. Wolff traveled to Haiti as producer
for HBO
for a documentary about the criminal U. S. deportees of Port-au-Prince. In
October,
2017, Mr. Wolff traveled to Papua/New Guinea at the invitation of the U.S.
Embassy in
Port Moresby. There he documented the transgender communities in the villages of
Hanuabada, Goroka and Hula for the purposes of a short documentary. He conducted
workshops at University of Papua/New Guinea, The American Center in Port Moresby
and
at the Center for Social and Creative Media, University of Papua/New Guinea,
Goroka.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Tim Wolff
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Tim Wolff
MÜZİK/MUSIC: Ratty Scurvics
KURGU/EDITING: Tim Wolff
OYUNCULAR/CAST: Moses Tau
Geçiş/Uyum / TransItIonIng
İspanya / Spain, 2016, HD, renkli/color, 52’
Geçiş/Uyum bugünün güncel tartışmalarına öznelerin gözünden verdiği net
cevaplarla
hem bu tartışmalara nokta koyuyor, hem de yeni tartışmaların önünü açıyor. Bir
deneyim
olarak translığı birçok yaş grubundan öznenin kişisel hikayesinden hareketle ele
alan
Geçiş/Uyum; trans varoluşların transfobik neşterlerle masaya yatırılmasına karşı
bir
duruşu temsil ediyor. Bu temsil, hiç şüphesiz ki, tüm trans özneleri
güçlendirecek ve
transfobik söylemleri bir kez daha ifşa edecektir. C.Ö.
Providing clear answers to the hot topics on today’s agenda through the eyes of
the
subjects themselves, Transitioning is putting an end to the same old discussions
and yet
is paving the way for new ones. Dealing with being trans as an experience by
focusing
on the stories of subjects from various age groups, Transitioning represents a
stance
against transphobic hands performing surgeries on trans existences. This
representation
without any doubt will empower all trans subjects and once again expose the
transphobic discourses.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Roser Oliver Barselona’da doğdu. Barselona Otonom Üniversitesi’nde
Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. 1990’dan beri Katalunya
Televizyonu’nda (TV3) haber muhabiri olarak çalışmakta.
Özel muhabir olarak Ruanda’da, Balkanlar’da, Orta
Doğu’da ve Afganistan’da meydana gelen savaşları
haberleştirdi; aynı zamanda Bask Bölgesi’nde mukim
muhabir olarak çalıştı. Dünyanın çeşitli yerlerindeki yerel
siyasi ve sosyal durumlarla ilgili raporlar hazırladı.
Roser Oliver i Olivella was born in Barcelona. She has a
degree in Journalism from the Autonomous University
of Barcelona. She has worked in Televisió de Catalunya
(TV3) since 1990 as a news reporter. As special correspondent, she covered wars
in
Rwanda, the Balkans, the Middle East and Afghanistan and has also worked as
resident
correspondent in the Basque Country. She has made a number of reports depicting
local
political and social conditions around the world.
Lluis Montserrat Barselona’da doğdu. Kuruluş yılı olan 1983’den beri Katalunya
Televizyonu’nda (TV3)
öncelikle “30 Minuts” programının görüntü yönetmeni olarak çalıştı. “Sense
Ficció” adlı
program kapsamındaki belgesellerin görüntü yönetmenliğini de yaptı.
Lluis Montserrat I Satorre was born in Barcelona. He has worked in Televisió de
Catalunya
(TV3) since its foundation (1983) where he has worked principally as assistant
director
of photography of the program 30 Minuts. He also has been director of
photography of
film documentaries for the program Sense Ficció.
“Lemebel soyadı, Feminizm’le olan ittifakın bir ifadesidir. Annemin soyadıyla
kayda
geçmiş olmak, homoseksüel ve travesti illegalliği çerçevesinden ‘ihmal edilmiş’
annemi
tanımak anlamına gelir.”
Pedro Lemebel, yazar, aktivist ve görsel sanatçı, Pinochet diktatörlüğü
altındaki Şili’de
yalnızca birkaç kişinin dile getirebileceği sözleri söyleyen ve hayatının son
anına kadar
yılmayan bir lubunya. Latin Amerika’daki kuir hareketinin öncül isimlerinden
Lemebel’in
hayatını şiirsel ve provakatif bir dille anlatan belgesel, Berlinale’den Teddy
En İyi Belgesel
Film Ödülü’nün sahibi olarak döndü. E.A.
“The name Lemebel is a gesture of alliance with Feminism. To register a maternal
last name
is to recognize my “neglected” mother, from homosexual and transvestite
illegality.”
Pedro Lemebel is an author, activist, and visual artist - a queer one who has
uttered words
that only a handful could under Pinochet dictatorship in Chile and has not
resigned till the
last moment of their life. Depicting the life of Lemebel, one of the pioneers of
the queer
movement in Latin America, with a poetic and provocative language, Lemebel has
won
Belinale’s Teddy Award for Best Documentary Film.
Yönetmen Hakkında / About the Director
1971 Santiago doğumlu Şilili film yönetmeni ve görsel sanatçı.
Yüksek lisansını Londra Üniversitesi Goldsmiths College’da yaptı.
Kısa filmi Sam & Dave (2002) ilk olarak Londra Çağdaş Sanatlar
Enstitüsü’nde gösterildi ve 9. Sheffield Uluslararası Belgesel
Film Festivali’ne (Birleşik Krallık) seçildi. İlk uzun metraj filmi
Locos del Alma (2003) FIDOCS Santiago Uluslararası Belgesel
Film Festivali’nde (Şili) Jüri Özel Mansiyonu’na lâyık görüldü ve
Créteil Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne (Fransa) seçildi.
2017’de çektiği kısa filmi Matriz aynı yıl Santiago Çağdaş Sanatlar
Enstitüsü’nde, sonraki yıl da Buenos Aires İmge ve Hareket
Bienali’nde gösterildi. İkinci belgeseli Lemebel Nyon Uluslararası
Belgesel Film Festivali’nde “Visions du Réel” Yapımı Süren Belgeseller’in
kazananı (İsviçre,
2008) oldu; 2019’da dünya prömiyerini yaptığı Berlinale’de Teddy En İyi Belgesel
Film
Ödülü’ne lâyık görüldü. Yönetmen hâlihazırda bir sonraki filminin çalışmalarına
devam
ediyor.
Joanna Reposi Garibaldi (Santiago de Chile 1971). Chilean Filmmaker and Visual
Artist.
Master of Arts at Goldsmiths College, University of London. Her short film Sam &
Dave
(2002) was premiered at the Institute of Contemporary Art in London and selected
at
the 9th Sheffield Int’l Documentary Film Festival (UK). Her first feature film
Locos del
Alma - Soul Madness - (2003) received a Jury Special Mention in FIDOCS (Chile)
and was
selected in Créteil Int’l Women Film Festival (France), among others. In 2017,
she made
the short film Matriz (2017) which was exhibited at the Museum of Contemporary
Art in
Santiago, Chile and in the Biennial of Image and Movement of Buenos Aires
(2018). Her
second documentary Lemebel was the winner of the Docs in Progress at Visions du
Réel
(2018) and had its World Premiere at the Berlinale (2019) where it won Teddy
Award for
Best Documentary Film. She is currently developing her next film.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Joanna Reposi Garibaldi
SENARYO/SCREENPLAY: Joanna Reposi Garibaldi
YAPIMCI/PRODUCER: Paula Sáenz-Laguna
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Niles Atallah
MÜZİK/MUSIC: Camilo Salinas
KURGU/EDITING: Titi Viera-Gallo Chadwick
OYUNCULAR/CAST: Pedro Lemebel
ÖDÜLLER/AWARDS: Berlinale: Teddy En İyi Belgesel Film Ödülü Kazananı / Best
Documentary Film Award Winner, Guadalajara FF: Premio Maguey En İyi Uzun Metraj
Film Ödülü Adayı / Best Feature Film Award Nominee, Lima Latin American FF: En
İyi Belgesel Özel Mansiyon
Kazananı / Best Documentary Special Mention Winner, Thessaloniki Documentary FF:
Altın
İskender Uluslararası Yarışma Adayı / Golden Alexander International Competition
Nominee,
Rio de Janeiro FF: Prêmio Félix En İyi Belgesel Filmi Kazananı / Best
Documentary Film Winner
Sığınak: Cennet’in Kaybı / Shelter: Farewell To Eden
Fransa, İtalya / France, Italy, 2019, HD, renkli/color, 81’
Çocukluğunu Moro İslami Kurtuluş Cephesi içerisinde geçirmiş ve cinsiyet kimliği
nedeniyle yaşamı Libya’ya kaçışta bulmuş trans bir mülteci Pepsi. On yılı aşkın
süre
Libya’da hasta bakıcı olarak çalıştıktan sonra uğradığı ayrımcılık yüzünden
Avrupa’ya
yol almak zorunda kalıyor. Ve Pepsi, ‘kırık’ İngilizcesi ve parçalı anlatısıyla
izleyiciyi
İtalya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın şehirlerini, dağlarını, nehirlerini ve
ormanlarını aştığı
yolculuğuna davet ediyor. Enrico Masi’nin kamerasıyla peşine düştüğü Pepsi’nin
hikâyesi,
aşılamayan mesafelerin ve mültecilerin farklı noktalardaki kaçınılmaz
karşılaşmalarının da
hikayesini çiziyor. Yüzünü göstermekten sakınan ancak ellerini, uzun siyah
saçlarını, sesini
ve gördüklerini izleyiciyle paylaşmaktan çekinmeyen Pepsi’nin hikayesindeki her
bir sınır
aşımı aynı zamanda kolektif ve postkolonyal bir hikayeye tanıklık etmek adeta.
Z.D.
Pepsi is a trans refugee who spent her childhood inside Moro Islamic Liberation
Front
and escaped to Libya to stay alive due to her gender identity. She then had to
flee to
Europe upon facing discrimination after working as a caregiver for more than ten
years
in Libya. In the film she invites the audience to her journey throughout which
she travels
the cities, mountains, rivers, and forests of Italy, France, and the United
Kingdom with
her “broken” English and fragmented narrative. Pepsi’s story eventually portrays
the story
of unsurmountable distances and inevitable encounters of refugees at various
points as
Enrico Masi follows her with his camera. Each transgression of boundaries in the
story of
Pepsi, who avoids showing her face and yet gracefully shares her long black hair,
voice,
and what she sees, is at the same time a witness to a collective and
postcolonial story.
Yönetmen Hakkında / About the Director
1983 doğumlu İtalyan film yönetmeni ve bağımsız araştırmacı.
Görsel dildeki imzasını; deneysel film, görsel antropoloji
ve yaratıcı belgesellerin çapraz kontaminasyonu sayesinde
geliştirdi. Bolonya Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri Bölümü’nde
film yönetmeni ve araştırmacı olarak çalıştıktan, çok sayıda
bilimsel videonun yapımını ve yönetmenliğini de yaptıktan
sonra Londra’ya taşındı ve 2012 Yaz Olimpiyatları bahanesiyle
Londra’nın doğusunda tetiklenen kentsel dönüşümü ele aldığı
The Golden Temple’ın yönetmenliğini yaptı. İlk gösterimi
2012’de Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirilen film, mega organizasyonların
etkisine
dair bir araştırmanın parçasını teşkil eden, hem sinematik hem de akademik
değeri
bulunan bir çalışma olarak dünyanın çeşitli yerlerinde gösterildi. 2014’te Marco
Polo burs
programının desteğiyle Berlin’e taşındı. 2016’da Bolonya Üniversitesi’nde
doktorasını
tamamladı. KuirFest’in bu yılki seçkisinde de yer alan Sığınak: Cennet’in Kaybı,
2019’da
Paris’te Pompidou Merkezi’nde, Londra’da Britanya Film Enstitüsü’nde ve Kopenhag
Üniversitesi’nde nihai mega organizasyonun uluslararası insani krize ek olarak
üçüncü
peyzaj kuramıyla bağlantılarının ortaya konduğu geniş bir üçlemenin (2012 -
2019) son
bölümü olarak gösterildi.
Enrico Masi (1983) is an Italian film-director and independent researcher. He
developed
his signature in visual language from a cross contamination between experimental
film,
visual anthropology and creative documentaries. After working within the
Department
of Educational Sciences at the University of Bologna as a film director and
researcher
and having produced and directed numerous scientific videos, he moved to London
where he directed The Golden Temple - Olympic regeneration of East London. The
film premiered in Venice Film Festival in 2012 and then presented worldwide both
as
a cinematic and academic work as part of an assign of research about Mega Events
Impact. In 2014 he moved to Berlin, supported by the Marco Polo scholarship at
UDK.
In 2016 he concluded the PhD project at the University of Bologna. Shelter -
Farewell to
Eden has been released in Paris - Centre Pompidou, London - British Film
Institute and
Copenhagen University in 2019, as the final chapter of a broad trilogy (2012 -
2019),
where the ultimate mega event is related to the international humanitarian
crisis and
third landscape theory.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Enrico Masi
SENARYO/SCREENPLAY: Enrico Masi
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Stefano Migliore, Lamberto Mongiorgi, Loïs Rocque
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Stefano Croci
MÜZİK/MUSIC: Patrizio Barontini, Zende Music
KURGU/EDITING: Fabio Bianchini Pepegna, Giuseppe Petruzzellis
OYUNCULAR/CAST: Pepsi, Catherine Wihtol de Wenden, Gabriel James Patiag
ÖDÜLLER/AWARDS: CPH:DOX: DOX:AWARD Adayı / DOX:AWARD Nominee
Arşivciler / The ArchIvettes
ABD / USA, 2018, HD, renkli/color, 61’
“DAHA YAPAR YAPMAZ KAYIPLARA KARIŞIYORDU TARİHİMİZ.”
Brooklyn’de bir bina. İçinde eski seks oyuncaklarından tişörtlere, mektuplardan
kasetlere, yaka kartlarından eylem afişlerine aklınıza gelebilecek her türlü
lezbiyen obje
mevcut. Ve hepsinin bir geliş hikayesi, bir kullananı, bir bağışlayanı, hepsinin
bir hikayesi
var. Dünyanın en büyük lezbiyenlik ve lezbiyen komüniteler arşivi olan Lezbiyen
Kadın
Tarihi Arşivleri (Lesbian Herstory Archives) 40 yılı aşkındır New York’ta
lezbiyen tarihlere
ev sahipliği yapıyor. Daha önce “arşiv-i lubun” seçkisi kapsamında Mücadeleyle
Geçen
Bir Ömür filmini gösterdiğimiz Megan Rossman, yeni filmi Arşivciler ile Lezbiyen
Kadın
Tarihi Arşivleri’nin tarihine ve nesiller arasında nasıl bir köprü işlevi
gördüğüne bakarken
bizlere birlikte var edebilme ve eyleyebilmenin kudretini hatırlatıyor.
Arşivciler, kendi
tarihine sahip çıkanlarla, bu tarihlerle beraber büyüyen genç lezbiyenlerin
hikayesi. E.Ö.
“OUR HISTORY WAS DISAPPEARING AS QUICKLY AS WE WERE MAKING IT.”
A building in Brooklyn. There are all kinds of lesbian objects that you might
think of from old sex
toys to t-shirts, from letters to cassettes, from badges to banners in it. Plus,
all of them have a
story of arrival, a user, a donor - they all have a story. The largest archive
of lesbianism and lesbian
communities in the world, Lesbian Herstory Archives has been hosting lesbian
herstories in New
York for more than 40 years now. Having visited the “queer (ab)uses of archives
shorts selection”
of our festival with her A Lifetime of Making Change previously, Megan Rossman
is reminding
us of the power of making exist and being able to do together with us as she
views the history
of Lesbian Herstory Archives and how it acts as a bridge between generations in
her new film.
Archivettes is the story of those who embrace their own herstory and those young
lesbians who
have grown up with these herstories.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Ödüllü belgesel yönetmeni, aynı zamanda Purchase
College’da iletişim bölüm başkanı ve yardımcı doçent
Rossman’ın filmleri, DOC NYC ve Outfest dahil olmak
üzere festivallerde gösterildi. Love Letter Rescue Squad
adlı filmi 2017’de Cannes Film Festivali Amerikan festival
pavyonunda Emerging Filmmakers Showcase kapsamında
en iyi öğrenci belgeseli ödülüne lâyık görüldü. The
Washington Post’ta multimedya muhabirliği, yanı sıra Teach
For America sivil toplum kuruluşunda video yönetmenliği
de yapan Rossman, 2011’de Unfinished Business: Earth Day,
40 Years Later adlı videosuyla bölgesel Emmy ödüllerinden
birini aldı. 2009’da uluslararası muhabirlik alanında Pulitzer
Ödülü’nün nihai adaylarından biri olan A Mother’s Risk adlı çalışmayı birlikte
yapanlardan
biridir.
Megan Rossman is an award-winning documentary filmmaker and assistant professor
and chair of communication at Purchase College. Rossman’s films have screened at
festivals including DOC NYC and Outfest. Her film Love Letter Rescue Squad won
best student documentary in the Emerging Filmmakers Showcase at the Cannes Film
Festival American Pavilion in 2017. She has also worked as a multimedia
journalist at
The Washington Post and as the director of video at Teach For America. In 2011,
she won
a regional Emmy for her video Unfinished Business: Earth Day, 40 Years Later. In
2009,
Rossman collaborated on A Mother’s Risk, which was a finalist for the Pulitzer
Prize in
international reporting.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Megan Rossman
YAPIMCI/PRODUCER: Caroline Que
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Megan Rossman
MÜZİK/MUSIC: Lori Scacco
OYUNCULAR/CAST: Deborah Edel, Paula Grant, Maxine Wolfe, Shawn(ta) Smith-Cruz,
Colette Montoya-Sloan
Ne Adem’den Ne Havva’dan: Bir İnterseks Hikayesi / No Box For Me. An Intersex
Story
Fransa, / France, 2018, HD, renkli/color, 58’
M ve Deborah, iki cesur ve birbirlerine dokunarak güçlenen interseksin
kendilerine ait bir
yer bulmalarının hikâyesi, lirik bir belgesel film formunda karşımıza çıkıyor.
Ne Adem’den
Ne Havva’dan: Bir İnterseks Hikayesi, interseksler, aile bireyleri ve tıbbi
uzmanların seslerini
birbirine katarak, binary (ikili) cinsiyet anlayışının ve interseks çocuklara
zorlanan, hem
fiziksel hem de psikolojik zararı dokunan gereksiz tıbbi tedavilerin
yanlışlığına dikkat
çekiyor. E.A.
The story of M and Deborah, two bold intersexes empowering themselves by
touching
one another and seeking a place that belongs to them, encounters the audience in
the
format of a lyrical documentary. Gathering and merging the voices of intersexes,
family
members, and medical experts, No Box For Me. An Intersex Story draws attention
to the
wrongness of unnecessary medical treatments that, based on a binary gender norm,
are
imposed on intersex children, harming them both physically and psychologically.
Yönetmen Hakkında / About the Director
İsviçre Lozan doğumlu Devigne, INSAS Sanat Okulu
(Brüksel) ile Fémis Film Okulu’nda (Paris) okudu. Eğitiminin
hemen ardından çektiği Les mots Claire, Clermont
Ferrand’da (Fransa) gerçekleşen Traces de Vies Belgesel
Film Festivali’nde gösterildi. La boite à tartines (52’) adlı
çalışması ise DOK Leipzig, RIDM (Montréal), Clermont
Ferrand Kısa Film Festivali and Étoiles de la Scam Belgesel
Film Festivali (Paris) dahil olmak üzere birçok festivalden
ödülle döndü. Fred Florey ile birlikte yönettiği uzun metraj
filmi La clé de la chambre à lessive (72’), “Vision du Réel”
Belgesel Film Festivali’nde (Nyon, İsviçre) SRG-SSR En İyi
Orta-Uzun Metraj Film Ödülü’nün yanı sıra Traces de Vies’de
Çeşitlilik Ödülü’ne lâyık görüldü; aralarında Busan Uluslararası Film Festivali,
Doc Buenos
Aires Belgesel Film Festivali ve RIDM Montréal Uluslararası Belgesel Film
Festivali’nin
de bulunduğu 20’den fazla festivalde gösterildi. Sonrasında Arte Kanalı için
Dayana
Mini Market adlı filmini çekti; film 2014’te Scam’den ödül aldı; Filmer le
travail Film
Festivali’nden (Poitier, Fransa) de ödülle döndü. Arte ve France 2 kanalları
için çeşitli kısa
filmler de çekti. Son belgeseli Ne Adem’den Ne Havva’dan: Bir İnterseks Hikayesi
2018’de
France 2 kanalında gösterildi.
Floriane Devigne was born in Lausanne, Switzerland. She studied both at the
INSAS
and at the Fémis film school in Paris. Soon after she directed Les mots Claire
which was
selected at the festival « Traces de Vies » in Clermont Ferrand (France) and La
boite à
tartines (52’) which was awarded in many festivals such as DOK Leipzig, RIDM (Montréal),
the short film festival of Clermont Ferrand and « Étoiles de la Scam ». Her
feature film
La clé de la chambre à lessive (72’) co-directed with Fred Florey won the SSR-SRG
prize
at the Vision du Réel festival (Switzerland) and the diversity prize at « Traces
de Vies »
among others. It also was selected to more than 20 festivals such as Busan
International
Film Festival in South Korea, Doc Buenos Aires (Argentine) and at the RIDM
Montréal.
Then she directed Dayana Mini Market for the Tv channel Arte. The film got the
SCAM
award in 2014 and was also awarded at the festival « Filmer le travail » (Poitier,
France).
She has also directed several short films for Arte and France 2. Her last
documentary No
box for me. An intersex story (58’) was broadcast on France 2 in 2018.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Floriane Devigne
SENARYO/SCREENPLAY: Florian Devigne
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Emmanuelle Dugne
KURGU/EDITING: Gwenola Héaulme
ÖDÜLLER/AWARDS: Thessaloniki LGBTIQ FF: En İyi Uzun Metraj Film Ödülü Kazananı /
Best Feature Film Award Winner, Queer Lisboa: Özel Mansiyon ve Seyirci Ödülü
Kazananı /
Special Mention and Audience Award Winner
Ataerkil Ritüeller / Paternal RItes
ABD / USA, 2018, HD, renkli/color, 82’
Jules Rosskam Ataerkil Ritüeller’de çocukken maruz kaldığı cinsel istismarla
yüzleşir ve
travmanın belleği nasıl etkilediğini, cinsel istismara tanık olan aile
bireylerinin nasıl tepki
verdiğini ve bu tepkinin kendi üzerinde yarattığı uzun süreli etkisini
araştırır. Rosskam
kendi hikâyesini anlattığı belgeselinde deneme filmin olanaklarından
faydalanır:
Animasyon, geçmiş ve bugünden video kayıtları, panoramik doğa görüntüleri
ve
16mm’lik film kesitleriyle Ataerkil Ritüeller’in görsel zeminini oluşturur.
Rosskam’ın anne
babasıyla ve partneriyle yaptığı mülakatlar ve terapist rolündeki anlatıcının
ifadeleriyle
belgesel seslendirilir. Rosskam bugünden yaklaşık kırk yıl öncesine bakarak
ailesiyle ve
kendisiyle kurduğu ilişkiyi gözden geçirir. N.M.
Jules Rosskam comes to terms with the sexual abuse he was subject to as a child
in Paternal
Rites, examining how this trauma has affected his memory, how the family members
who have
witnessed the sexual abuse have reacted to it, and what long-term impact this
reaction has
had on himself. Rossman makes use of the opportunities that experimental film
provides in his
doc where he tells his own story: animation, video recordings from the past and
present times,
panoramic views of nature, and 16mm film fragments compose the visual basis of
Paternal
Rites. The doc is voiced by the interviews Rosskam holds with his parents and
partner as well
as the expressions of the narrator adopting the role of therapist. He reviews
the relationship he
has established with his family and himself, reaching back to forty years from
now.
Yönetmen Hakkında / About the Director
Uluslararası çapta üne sahip film yapımcısı, sanatçı ve
eğitimci. Oto-etnografi ve hibrit formları kullandığı
pratiği, bireysel ve kolektif tarih ve kimliklerimizi inşa etme
yollarımızı inceliyor. 2005’te gösterimi yapılan ilk uzun
metraj belgeseli Transparent, hem eyalet bazında hem
uluslararası olarak önemli düzeyde tanınırlığa ulaştı ve
ödüller kazandı. LGBTK+ filmlerinin dağıtımını kâr amacı
gütmeden yapan Framework Distribution’ın 2006’da
dağıtımını üstlendiği film 2010’da PBS’te de gösterildi. Video
Data Bank’in dağıtımını üstlendiği, uzun metraj deneysel
belgesel formatındaki ikinci filmi Against a Trans Narrative
(2009) hâlihazırda dünyanın çeşitli yerlerinde festival ve
müzelerde gösteriliyor. Üçüncü uzun metraj filmi Thick
Relations (2012) dünya çapında festivallerde gösterildi;
bugünlerde çeşitli üniversite ve yüksekokullarda gösterimi yapılıyor. Ataerkil
Ritüeller’i
bitirişiyle eşzamanlı olarak tamamladığı Something to Cry About (2018),
transların çoğu
kez göz ardı edilen yaşantı ve deneyimlerini irdeleyen kısa belgesel üçlemesinin
ilk
bölümünü oluşturuyor. Üçlemenin ikinci bölümü Dance, Dance, Evolution hâlâ yapım
aşamasında.
Jules Rosskam is an internationally acclaimed filmmaker, artist, and educator.
Through
the use of auto ethnography and hybrid form, Rosskam’s practice investigates the
means
by which we construct individual and collective histories and identities. In
2005, Rosskam
premiered his first feature-length documentary, Transparent, which was released
to critical acclaim and awards both internationally and stateside. It was picked
up by
Frameline Distribution in 2006 and aired on PBS in 2010. His second film, the
featurelength experimental documentary, Against a Trans Narrative (2009), is
distributed by
the Video Data Bank and continues to play at festivals and museums worldwide.
Jules’
third feature-length film, Thick Relations (2012), has played at festivals
worldwide
and continues to play at colleges and universities. Simultaneous to finishing
Paternal
Rites, Jules competed Something to Cry About (2018), the first in a trilogy of
short
documentaries exploring the oft-ignored aspects of trans people’s lives and
experiences.
Dance, Dance, Evolution, the second in the trilogy is currently in production.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Jules Rosskam
SENARYO/SCREENPLAY: Jules Rosskam
YAPIMCI/PRODUCER: Jules Rosskam, Marc Smolowitz
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER:
KURGU/EDITING: Jules Rosskam
KUİR DİZİLER
QUEER SERIES
Kulüp Splendida / Club SplendIda
Almanya / Germany, 2019, HD, renkli/color, 23’
Lubunyalar uzayda! Dünya yaşanılmaz bir yer hâline geldiğinde, beş kuir karakter
hayallerindeki gezegeni aramak için yola çıkarlar. Yolda başlarına geleni konu
alan
Kulüp Splendida, özellikle komedi unsurlarını öne çıkaran bir yapım. Yönetmen
Caio
Soares’in ilk denemesi olan bu mini-dizi, Almanya, Güney Afrika, Brezilya gibi
ülkelerin
festivallerinde de gösterim şansı bulmuştur. K.A.
Queers travel to the outer space! Five queer characters set out on a journey to
find the planet
of their dreams as the world has turned into an inhabitable place. Focusing on
the adventures
of the five on their way, Club Splendida is a production that brings its comedic
aspects to
the fore. Director Caio Soares’s first mini-series has been screened in
festivals in countries
including Germany, South Africa, and Brazil.
Yönetmen Hakkında / About the Director
1989’da Portekiz’de dünyaya geldi. Lizbon Güzel Sanatlar
Akademisi’nde Multimedya Sanat programında lisansını
tamamladı. 2014’te Berlin Sanat Üniversitesi’nde başladığı
Sanat ve Medya programını 2018’de derece ile bitirdi.
2015’te Rosa Luxemburg Vakfı’ndan burs kazandı. 2013’ten
beri Berlin Ostkreuz’ta konuşlanan Raumerweiterungshalle
Kolektifi’nin üyesidir. 2016’nın sonunda Moles/Mules
sanatçı grubuyla birlikte Sanat Okuyanlar Federal Ödülü’ne
aday gösterildi. Bireysel ve işbirliğine dayanan çalışmaları;
Plataforma Revólver (Lizbon), Kreuzberg Pavillon, Haus
der Kulturen der Welt, Kino Arsenal, Berlin Fotoğraf
Müzesi, kim? Çağdaş Sanat Merkezi (Riga, Letonya) gibi
müze ve galerilerin yanı sıra Oberhausen Uluslararası Kısa
Film Festivali, Berlin Sanat Film Festivali ve XPOSED Film
Festivali’nde sergilendi.
Caio Soares (1989, PT), graduated with a BA in Multimedia Art at the Faculty of
Fine Arts in
Lisbon. In 2014 he enrolled at the Berlin University of the Arts, where he
graduated with a
degree in Art and Media in 2018. He received a scholarship from the Rosa
Luxemburg Stiftung
in 2015. Since 2013 has been part of the Raumerweiterungshalle Collective, at
Berlin Ostkreuz.
At the end of 2016, he was nominated with the artist group Moles/Mules for the
Bundespreis
für Kunststudierende. His works and collaborations have been shown in places
such as
Plataforma Revólver, Lisbon, Kreuzberg Pavillon, Haus der Kulturen der Welt,
Kino Arsenal,
Museum für Fotografie (SMB), kim? Contemporary Art Center, Riga/Latvia, and at
film festivals
such as the International Short Film Festival Oberhausen, the Berlin Art Film
Festival and the
XPOSED Film Festival.
Benim Şugar Çamaşırhanem / My BeautIful Laundrette
Birleşik Krallık / United Kingdom, 1985, HD, renkli/color, 97’
1980’lerin Yeni Kuir Sinema akımının mihenk taşlarından biri olarak görülen ve
Hanif
Kureishi’nin kaleminden çıkan Benim Şugar Çamaşırhanem, 35. yılına özel
gösterimi
ile KuirFest seyircisi ile buluşuyor. Film, Pakistan asıllı Omar ile ırkçı bir
çete ile takılan
çocukluk arkadaşı beyaz Johnny’nin aşkları ve birlikte yürütmeye başladıkları
çamaşırhane etrafında, 1980’lerin Thatcher dönemi İngilteresi, ırkçılık,
homofobi ve
dönemin ekonomik ve politik durumlarına ışık tutuyor. E.A.
Seen as one of the touchstones of 80s’ New Queer Cinema movement and written by
Hanif
Kureishi, My Beautiful Laundrette will greet the QueerFest audience with a
special screening
35 years after its release. Evolving around the love of Omar of Pakistani origin
and Johnny,
Omar’s childhood love and a white guy who hangs out with a racist gang, and the
laundrette
the two are running together, the film sheds light on racism, homophobia, and
the economic
and political environment of Thatcher’s England of the 80s.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Stephen Frears
SENARYO/SCREENPLAY: Hanif Kureishi
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Tim Bevan, Sarah Radclyffe
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Oliver Stapleton
MÜZİK/MUSIC: Stanley Myers, Hans Zimmer
KURGU/EDITING: Mick Audsley
OYUNCULAR/CAST: Saeed Jaffrey, Roshan Seth, Daniel Day-Lewis
ÖDÜLLER/AWARDS: BAFTA: En İyi Orijinal Senaryo Ödülü Adayı / Best Original
Screenplay
Award Nominee, NYFCC: En İyi Senaryo Ödülü Kazananı / Best Screenplay Award
Winner, LAFCA: En İyi Yabancı Film Ödülü Adayı / Best Foreign Film Award Nominee
Yönetmen Hakkında / About the Director
1941 doğumlu İngiliz film ve televizyon programı
yönetmeni. Frears 1980’lerden beridir aralarında Benim
Şugar Çamaşırhanem, Tehlikeli İlişkiler, Sensiz Olmaz,
Kraliçe, Philomena ve Florence Foster Jenkins’in aralarında
bulunduğu çok sayıda filmi yönetti. Dolandırıcılar ve
Kraliçe filmleri için En İyi Yönetmen Oscarı’na iki kez
aday oldu. 2008’de Daily Telegraph tarafından Britanya
kültürünün en etkili 100 insanı arasında gösterildi.
Stephen Arthur Frears (born 20 June 1941) is an English
film and television director. Frears has directed numerous
films since the 1980s including My Beautiful Laundrette,
Dangerous Liaisons, High Fidelity, The Queen, Philomena, and Florence Foster
Jenkins. He
has been nominated for two Academy Awards for Best Director: for The Grifters
and The
Queen. In 2008 The Daily Telegraph named him among the 100 most influential
people in
British culture.
Küründen Dolapta / The CelluloId Closet
Fransa, ABD, Birleşik Krallık, Almanya / France, USA, United Kingdom, Germany,
1995, HD, renkli/color, 102’
Açılmış olmama durumu İngilizcede “closeted”, dolapta olma terimiyle ifade
edilir. 1995
yapımı The Celluloid Closet, Lubunca dokunuşuyla Küründen Dolapta, sinema
sektöründen
senarist, yazar ve oyuncuların tanıklıkları eşliğinde, 1920’li yıllardan
başlayarak lubunyaların
Amerikan sinemasındaki görünmezliğini ve küründen dolaptalığını inceliyor. Carol
(2015)
ve Before Night Falls (2000) gibi sinema tarihinin önemli LGBTİ+ temalı
filmlerinin müziğini
besteleyen Carter Burwell tınılarıyla, film Berlinale’ye ve Teddy En İyi
Belgesel Film Ödülü’ne
uzanıyor. C.A.
In English language, the state of not having opened up to others is expressed by
the term
“closeted”. The 1995 film The Celluloid Closet examines the invisibility and
“celluloid closetedness” of queers in American cinema under the witness of
screenwriters, authors, and actors
from the cinema sector since the 1920s. The film makes it to Berlinale with its
tunes by Carter
Burwell, composer of prominent LGBTI+ themed films of the history of cinema such
as Carol
(2015) and Before Night Falls (2000), winning Teddy Best Documentary Film Award.
YÖNETMEN/DIRECTOR: Rob Epstein, Jeffrey Friedman
SENARYO/SCREENPLAY: Vito Russo, Rob Epstein, Jeffrey Friedman, Sharon Wood,
Armistead Maupin
YAPIMCILAR/PRODUCERS: Rob Epstein, Jeffrey Friedman, Howard Rosenman
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ/CINEMATOGRAPHER: Nancy Schreiber
MÜZİK/MUSIC: Carter Burwell
KURGU/EDITING: Jeffrey Friedman, Arnold Glassman
OYUNCULAR/CAST: Lily Tomlin, Tony Curtis, Susie Bright
ÖDÜLLER/AWARDS: Berlinale: Teddy En İyi Belgesel Film Ödülü Kazananı / Teddy
Best Documentary Film Award Winner, Sundance FF: Belgesel Dalında Büyük Jüri
Ödülü Adayı / Documentary Grand Jury Prize Nominee, Sundance FF: İfade Özgürlüğü
Ödülü Kazananı / Freedom of Expression Award Winner
Yönetmen Hakkında / About the Director
Rob Epstein Amerikalı yönetmen, yapımcı, yazar ve editör. The
Times of Harvey Milk ve Common Threads: Stories from the
Quilt filmleriyle En İyi Uzun Metraj Belgesel Oscarı’na iki kez lâyık
görüldü. 1987’de film yapımcı ortağı Jeffrey Friedman’la “çığır
açan uzun metraj belgeseller”iyle bilinen ekibe sahip yapım şirketi
Telling Pictures’ı kurdu. Epstein kurmaca olmayan belgesellerden,
aralarında Amerikalı beatnik kuşağı şairlerinden (James
Franco’nun oynadığı) Allen Ginsberg’in aynı başlıklı tartışmalı
şiirine odaklandığı ve ödülle dönen biyografik filmi Howl’un,
yanı sıra Deep Throat filmiyle ünlenen porno yıldızı (Amanda Seyfried’in
oynadığı)
Linda Lovelace’in hayatını ve davalarını konu alan Lovelace’in de bulunduğu
senaryolu
anlatılara geçiş yaptı. Gey olduğunu gizlemeyen Epstein, hâlihazırda Kaliforniya
Sanat
Okulu’nun San Francisco ve Oakland kampüslerinde film programının başkanlarından
biridir.
Jeffrey Friedman 1951 Los Angeles doğumlu yapımcı ve yönetmen. Küründen Dolapta
(1995), Paragraph 175 (2000) ve Howl (2010) adlı yapımlarıyla biliniyor.
Rob Epstein, is an American director, producer, writer, and editor. He has won
two
Academy Awards for Best Documentary Feature, for the films The Times of Harvey
Milk
and Common Threads: Stories from the Quilt. In 1987, Epstein and his filmmaking
partner,
Jeffrey Friedman, founded Telling Pictures, a production company and team known
for “groundbreaking feature documentaries.” Epstein has transitioned from
nonfiction documentaries into scripted narratives, producing such biopics as
Howl, his awardwinning film about Allen Ginsberg’s controversial poem by the
same name (starring James Franco), and Lovelace, the story about the life and
trials of pornographic superstar Linda Lovelace (starring Amanda Seyfried). He
is openly gay. Epstein is currently the cochair of the Film Program at
California College of the Arts in San Francisco and Oakland, California. Jeffrey
Friedman was born on August 24, 1951 in Los Angeles, California, USA. He is a
producer and director, known for The Celluloid Closet (1995), Paragraph 175
(2000) and Howl (2010).
Koli Koliye Bakar!
Koli Gazes Upon Kolis!
Koli Koliye Bakar! / KolI Gazes Upon KolIs!
Çemişgezek’in İncisi Fondip Mehtap der ki; “Koli**, Koliye Bakar / Ah Koliden
Belde
Akar”*. Kerameti kendinden menkul seçkimiz, koli hayatı olan lubunyaya yeni bir
bakış
açısı, bir derinlik, bir çeşitlilik, bir tarz sunma iddiasında değil. Kolinin
evrensel değerini,
küreselleşen manasını ve yükselen yıldızını hatırlatma gayretinde sadece.
Sonuçta koli
neydi, koli emekti. C.Ö.
*(Güfte: Fondip Mehtap, Beste: Çor)
Fondip Mehtap the Pearl of Çemişgezek says, “Koli gazes upon kolis / Koli flows
down
the hips”*. A prophetess of her own miracles, our selection does not claim to
present
a brand new point of view, profundity, diversity, or a style to the queer sunk
in a life of
kolis. It’s just an effort to remind the universal value, globalized meaning and
the rising
star of kolis. At the end of the day, what is koli - koli was meant to be
laborious activity.
*(Lyrics: Fondip Mehtap, Comp.: nicked, Trans.: M.A.)
**Koli (çatı terim, ad, Fr.): Fransızca colis sözcüğünden Lubuncaya geçen ve
lubunyalar
arasında en sık kullanılan kelimelerinden biri olan koli, cinselliğe dair birçok
durumu
tanımlamada kullanılır. Vurgusuna ve kullanılışına göre anlamları çeşitlenen
koli;
cinsellik, seks, sevişmek, seks partneri gibi anlamları çağrıştırabilir. Yapım
ekleri
kullanıldığında (örn. -leş; “kolileşmek”.) türemiş fiile dönüşen koli; “kesmek”
yardımcı
eylemi ile kullanıldığında (örn. “koli kesmek”.) birleşik fiile dönüşür.
**Adopted from the French word “colis” into Lubun language and one of the most
widely
used words among lubunyas, “koli” is used to define a whole variety of
situations concerning sexuality. Holding various meanings depending on its
emphases and uses, koli might harbor associations such as sex, lovemaking, and
sexual partner. When used with
derivational affixes (e.g. “-leş”; “kolileşmek”, i.e. “to have sexual
intercourse with one’s
partner”) the word transforms into a derived verb whereas it turns into a
compound
verb when used with auxiliary verb “kesmek” (lit. to cut; fig. to gaze at) (e.g.
“koli kesmek”,
i.e. “to gaze at koli”)
Dimitri / DImItrI
Marino Baciga, İtalya / Italy, 2019, 2:35’
Çünkü Geriminsin / Because You’re MIne
Jean-Baptiste Huong, Fransa / France, 2018, 11:50’
Beklentiler, Tokyo’da evli bir çift için sıradan bir sabah olması yönündeydi...
It was supposed to be a usual morning of a Tokyo married couple...
Alessandro, teknolojinin aracı olduğu firari buluşmaları
yakalamak üzere Roma’ya seyahat etmenin keyfini çıkaran genç, yakışıklı bir
erkektir. Dimitri’yle buluşunca okazyon gerçekleşmiş olur; ne ki elegan ve
rafine Dimitri’ciğimiz, anlık bir tutkuyla anlayışın ardından açıklanamaz
biçimde sırra kadem basar. Alessandro, kendini bir yabancının evinde kalakalmış
bulur.
Alessandro is a young handsome man who takes advantage of a trip to Rome to
catch fleeting meetings mediated by technology. The occasion becomes real when
he meets Dimitri,
elegant and refined, who after a moment of passion and understanding
inexplicably disappears. Alessandro finds himself stuck in a stranger’s house.
Erkek arkadaşının elveda mektubuyla yıkılmış haldeki
Samuel, doğada fikirlerini değiştirmeye koyulur. Orman,
ona tuhaf, duyusal bir teselli getirecektir…
Torn by the farewell letter of his boyfriend, Samuel tries to change his ideas
in nature. The
forest will bring him a strange and sensual consolation…
Nina bir aşk, kayıp ve origami hikâyesi. Alttan alta ruhuna
sızan anılarla dolu eve dönen kadın kahramanın peşinde
bir kısa dram.
Nina is a story of love, loss and origami. This is a short drama film following
a female protagonist as she returns to a
house full of memories which slowly work their way into
her psyche.
Similyadan Teyyare / DIx PIx
Steven Fraser, Birleşik Krallık / United Kingdom, 2019, 3:42’
Ama Eniştemsin… / RollIng Around
Thierry Préval, Fransa / France, 2019, 22’
Lubunyalık Var Mı? / Is Your Teen A Homosexual?
Tamara Scherbak, Kanada / Canada, 2018, 5:50’
Gey erkek/trans/na-binary bedeni inceleyen, arkadaşlık aplikasyonlarında
insanların neden birbirlerine çıplak fotoğraflar yollamalarının çok karşılaşılan
bir durum olduğunu irdeleyen kısa animasyon belgesel Similyadan Teyyare, görsel
tarzında deneysel bir yaklaşımla maskülenlik, kuirlik, yalnızlık ve beden
temalarını çözümlüyor. İzleyeceğiniz tüm röportajlar gey arkadaşlık aplikasyonu
Grindr ile bir dizi yeniden çizilip canlandırılmış
similya fotoğrafları üzerinden gerçekleşmiştir. Bu fotoları aplikasyondan bana
yolladılar, ben
de onlara neden yolladıklarını sordum. Yanıtlar ilginç ve çeşitliydi; Similyadan
Teyyare’de bulabilirsiniz.
Dix Pix is a short animated documentary that looks at the gay male/trans/non-binary
body
and why it is common for people to send naked pictures via dating apps. The
documentary
takes an experimental approach in its visual style and tackles themes of
masculinity, queerness, solitude and the body. All interviews were conducted
over the gay dating/hookup app
Grindr and feature a series of redrawn and animated dick pics. I received the
dick pics on the
app and asked the sender why they sent the photos. The responses were
interesting and
diverse and are presented in the animated documentary Dix Pix.
Dağlık alanda ailesiyle tatile çıkan Xavier, pek de haz etmediği, ablasının
erkek arkadaşı Fred’le yürüyüş yapmaya zorlanır.
On a family holiday in the mountains, Xavier is forced to go hiking with Fred,
his big sister’s
boyfriend, whom he does not seem to like.
Lubunyalık Var mı? 1950’lerin ergen hijyenine dair eğitsel film tarzından
yararlanmak suretiyle Trump Amerikası’nı hicveden kısa bir alegorik komedi.
Johnny, ekranda
gözükmeyen bir anlatıcının yardımıyla ailesine açılır; ancak stereotipler ve
önyargılar, aile bağlarından güçlü çıkacaktır.
Is Your Teen A Homosexual? is a short allegorical comedy that satirizes Trump’s
America by
using the style of “teen hygiene” educational films of the 1950s. Johnny comes
out to his
family, who is helped by an off-screen Narrator, but stereotypes and prejudices
prove to be
stronger than family ties.
Marco / Marco
Saleem Haddad, Birleşik Krallık / United Kingdom, 2018, 22’
Omar yaklaşık on yıldır Londra’da yaşamaktadır. Gündüzleri şehirde çalışarak,
geceleriyse Lübnan’daki ailesinin
telefon aramalarını görmezden gelerek günlerini geçirir.
Bir akşam yine annesinden gelen yalvaryakar ses mesajlarından huzursuz olmuş
haldeyken
telefonu alıp Londra’ya yeni yerleşmiş, fazladan biraz para kazanabilmek için
seks işçiliği yapan İspanyol öğrenci Marco’yu evine davet eder. Ancak Marco
geldiğinde Omar, bu genç
erkekle ilgili bir şeylerin ters olduğu hissini bir türlü üzerinden atamaz. Gece
ilerledikçe gerçekler ortaya çıkar, kalkanlar iner ve Omar, Marco’nun Londra’ya
adım atabilinceye dek nelerini ortaya koyduğunu keşfeder.
Omar has been living in London for a decade. He spends his days working in the
City, and his
nights ignoring phone calls from his family back in Lebanon. One evening,
restless after another pleading voicemail from his mother, he reaches for his
phone and invites over Marco, a
Spanish student newly-arrived in London, who’s doing sex work to earn some extra
cash. But
when Marco arrives, Omar can’t shake the feeling that something’s not right
about the young
man. As their night together progresses truths are revealed, defences are
lowered, and Omar
discovers the lengths that Marco has gone to in reaching London…
Süpet / Stalls
João Dall’Stella, ABD / USA, 2019, 3:10’
Jonathan operanın icrası devam ederken tuvalete gider.
Çok spesifik bir misyonu vardır. Evlilik yüzüğünü çıkarır
ve parterlerden birinde gizlenmiş haldeki altın dikiz deliğini açar. Şimdi biri
içeri gelsin de kucağına otursun diye beklemededir. Tuvalete gelen her
yeni adamda kalbi güm güm atar. Bekleyiş sırasında ayağını yere vura vura işi
adeta step
dansı yapmaya götüren Jonathan, sonunda kendisine istediği şeyi vermeye istekli
bir başka
adam bulur.
Jonathan goes to the restroom in the middle of an opera performance. He has a
very specific
mission. He takes off his marriage ring and opens the secret golden glory hole
hidden inside
one of the stalls. Now, he waits for someone to come in so he can be on his
knees. His heart
accelerates as each new guy comes into the restroom. Finally, after tapping his
feet in what
looks like a tap-dancing sequence he is able to find another man willing to give
him what
he wants.
Türkiye’den Kuir Kısalar / Queer Shorts From Turkey
Türkiye’den Kuir Kısalar seçkisi, bu yıl da her birimize bir yerlerden tanıdık
gelen, bizim mahallenin hikayelerini izleyicisiyle buluşturmak üzere kendini var
ediyor. Bir çok hikayenin bir çok gözden anlatıldığı seçkide fetişlerden
aşklara, trans oluşlardan kuir salınımlara ulaşan geniş bir yelpaze kesişimini
izleyicisinde buluyor. C.Ö.
Queer Shorts From Turkey selection regenerates itself with the mission of
gathering stories
that feel familiar to each of us somehow, stories of our neighborhood, and its
audience once
again this year. A wide range stretching from fetishes to loves, from trans
existences to queer
swings, encounters its intersection in its audience in this selection where
multitudes of stories are told from multiple points of view.
Örtünün Altı / Under The Blanket
Kardelen Eren, Türkiye / Turkey, 2019, 14’55”
Yankı, gey olduğunu daha yeni keşfetmiş 17 yaşında bir
oğlandır. Annesinin kurallarıyla baskısı altında yaşar. Annesi Nurten Yankı’nın
“gey” durumuyla ilgili hiç konuşmaz;
oğlunun öyle “hasta” olduğunu düşünmek istemez. Nurten’in alışıldık beş çayı
günlerinden birinde arkadaşları,
ona oğlunun durumunu bildiklerini, mahallede böyle
şeylerden haz etmediklerini söylerler. Nurten ilk başta tepki gösterse de, biraz
düşündükten
sonra arkadaşlarının haklı olduğuna karar verir. Bu hastalığın iyileştirilmesi
için eve hoca çağıracaktır. Yankı bir gün okuldan eve döndüğünde hocayla yüz
yüze gelir.
Yankı is a seventeen year old kid that just discovered he is gay. Yankı lives
under his mother’s
rules and oppressions. His mother Nurten never talks about Yankı’s “gay”
situation and she
doesn’t want to think his son being “sick” like that. On one of Nurten’s usual
five o’clock days
with her friends they tell that they know about her son’s situation and they
don’t like these
sorts of things in their neighborhood. Although Nurten shows some reaction at
first, after
thinking she decides that her friends were right. And to cure this sickness
Nurten decides
to call a hodja to her house. One day after Yankı comes back from the school he
gets face to
face with that hodja.
Yıkımın Üstünde Dans / DancIng On The RuIns
Özgür Can Taşçı, Türkiye / Turkey, 2018, 3’28”
Kültürel bir yıkım olarak nitelendirebileceğimiz ‘’yenileme
projeleri” İstanbul’un metropol olma sürecinde geçirmekte olduğu en kritik
dönüşümlerden bir tanesidir. Konumu
iyi olan mahallelerin dönüşüm içerisine sokulması; o mahallenin mimari yapısının
yok edilmesinin yanı sıra, toplumun çeşitli ötekileşen kesimlerinin yaşam alanı
olan yerleri dönüştürme çabası, kimliklerin yok edilmesi ve hiçe sayılması
çabasıdır. Bu yok ediliş devlet temelli bir
şiddettir.
“Urban renewal projects”, which can justifiably be defined as a cultural
annihilation, is one of
the most critical transformations that Istanbul is going through in its process
of becoming
a metropole. The inclusion of neighborhoods at desired spots into the scheme for
transformation not only leads to the destruction of the architectural structure
of that neighborhood
but also constitutes an effort to transform places that are inhabited by various
marginalized
segments of the society, and consequently to destroy and completely ignore their
identity.
This destruction is a state-inflicted violence.
“Öteki” / “The Other”
Kübra Bekmez, Türkiye / Turkey, 2019, 16’29”
Trans var oluşlar daha çocukluklarından itibaren toplumsal cinsiyet cenderesine
sokularak transfobiyle karşılaşıyor. Daha sonrasında ise süreçleri, yine aynı
zihniyetin ön yargısı ve dışlamalarıyla sınanıyor.
From childhood on, trans existences are pushed to face
transphobia in the mangle of gender norms. Later in their lives, their processes
are being
tested by the prejudices and ostracism led by the same mentality.
türkiye’den kuir kısalar
Barbo / Barbo
Nicolas Jakubiak, Türkiye / Turkey, 2019, 19’58”
Kendi cinsel yönelimini kabul eden ve tanıştığı, yara fetişi bulunan bir adam
sayesinde açılan genç bir erkeğin
hikâyesi.
Story of a young man who accepts his own sexual orientation and comes out of the
closet because of a man he
encounters, who is a scar fetishist.
2740 Nolu Oda / Room 2740
Harun Güler, Türkiye / Turkey, 2018, 1’59”
Türkiyeli bir trans şarkıcının komple akıllı telefonla çekilmiş samimi, lirik
bir portresi. Berlin’de yaşayıp üreten
yönetmen Harun Güler, bu son filmine damgasını vuran
“kendin yap” yaklaşımını benimsedi: Filmin ana ve tek öznesi, aynı zamanda
karanlık film müziklerinin ardındaki
sesin sahibi trans DJ ve şarkıcı Kübra Uzun’un bu samimi profilini yansıtan
atmosferi yaratacak şekilde bir otel odasında, sadece bir akıllı telefonun
yardımına sığınarak çekti filmini.
An intimately lyrical portrait of a trans singer from Turkey filmed entirely on
smartphone.
Berlin based Director Harun Güler shot his latest film with a distinctively DIY
approach, using
only a smartphone and a hotel room to create the reflective atmosphere of this
intimate
profile of trans DJ and singer Kübra Uzun—the sole subject of the film and also
the voice
behind its moody soundtrack.
İris / IrIs
Volkan Güleryüz, Türkiye / Turkey, 2019, 20’01”
Genç bir sanatçı olan İris Mozalar’ın, biseksüel trans kadın
olmanın kendini var etme sürecine dair kendisi ve toplum
karşısında olan yansımalarını paylaştığı, biyografik trans
belgesel film.
A biographical trans documentary where young artist Iris
Mozalar shares her reflections vis-a-vis herself and the society in her effort
to let herself exist
as a bisexual trans woman.
Akışkan / FluId
Gökçe Onur, Türkiye / Turkey, 2019, 4’35”
Heykeltraş, kadın bedeni formunda bir heykel yapmaya
başlar. Heykel, heykeltraşın bedenini ele geçirip onu şekillendirir. Bedenin
sınırları ne kadar esnek olabilir?
A sculptor starts to build a sculpture in a woman’s body
form. The sculpture takes over her own body and sculpts
herself. How flexible can the boundaries of the body be?
Misafir*hane-Bir Vardım Bir Yoktum / Guest*house-TwIce Upon a TIme
Ömer Tevfik Erten, Türkiye / Turkey, 2019, 13’03”
Zerreler / Fragments
Seyhmus Altun, Türkiye / Turkey, 2019, 2’12”
SOULSOLESOURCE / SOULSOLESOURCE
Gizem Aksu, Türkiye / Turkey, 2019, 13’49”
2012’de İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği’nin girişimiyle kalacak yeri olmayan ve
şiddete maruz kalan translar için açılan
Trans Misafirhanesi’ni konu edinen kısa belgesel Misafir*Hane, Trans
Misafirhanesi’nin sürdürülebilirliği açısından elzem olan, “güvenli alan”
arayışındaki geçici konuklar arasındaki trans
dayanışmasına odaklanıyor. Film, 2014’te gerçekleşen Trans Misafirhanesi
belgesel fotoğraf
projesi sırasında Ömer Tevfik Erten’in çektiği kısa videolarla fotoğraflardan
oluşuyor.
Trans Guest House was opened in 2012 with the initiative of Istanbul LGBTI
Solidarity Association for trans people who have no place to stay and who are
subjected to violence. The
short documentary film Guest*House focuses on trans solidarity for the
sustainability of the
Trans Guest House and its temporary guests who are seeking a “safe zone”. The
film consists
of short videos and photographs that were taken by Ömer Tevfik Erten during the
documentary photography project of Trans Guest House in 2014.
Tutkulu, bir o kadar fırtınalı bir ilişkinin zerreleri. Roger’la Ivy
birbirlerini severler ama toplumun bir kesiminin dışlayıp reddettiği ilişkileri
sona erer. Artık çift olmasalar da birbirlerine olan
aşkları sönmemiştir ve Roger, Ivy’ye son hediyesini sunmaya karar verir.
Fragments of a passionate yet tumultuous relationship. Roger and Ivy love each
other but
their relation ostracized and rejected by a part of a society comes to an end.
Although not
anymore a couple, the love for each other hasn’t faded and Roger decides to give
Ivy his last
gift.
8. Pembe Hayat KuirFest kapsamında Gizem Aksu’nun YU ve Barınak, Barikat, Tabiat
eserlerinin uzantısı olarak gerçekleştirdiği
performatif atölyede buluşan katılımcılar, bedenin, hareketin
ve algının kuir inşasına yönelik performatif önermeleri denediler. Bu bağlamda
üretilen SOULSOLESOURCE; bedenin derin çıplaklığı, organların titreşimsel
gücü ve organik bilgeliği; kolektif neşe ve komünal umuda dair deneysel bir
çalışmadır.
Participants tried out the performative premises concerning the queer
construction of the
body, movement, and perception in the performative workshop realized by Gizem
Aksu as
an extention of her works YU and Shelter, Barricade, Nature within the scope of
8th Pink Life
QueerFest. Produced within this context, SOULSOLESOURCE is an experimental work
on the
profound nudity of the body, vibrational power of the organs and their organic
wisdom, and
collective joy as well as communal hope.
Queerness #Forever
Lubunyalık (#BirÖmürBoyu)
Yıllar Geçse De Üstünden / TIme & AgaIn
Rachel Dax, Birleşik Krallık / United Kingdom, 2019, 27:19’
Eleanor’la Isabelle tekrar buluşurlar, yani ilişkilerinin bitiminden
şöyle bir altmış yıl sonra.
Eleanor and Isabelle meet again, sixty years after their relationship break up.
Lubunyalık (#BirÖmürBoyu) / Queerness #Forever
Lubunyalığın zamanı olmaz. Lubunya lineer zamanın kurgusuyla açıklanamaz. Esasen
Einstein’ın izafiyet teorisinin ispatı lubunyadır, lubunyalardır. Lubunyalar
yaşlanmaz, yaş alır. Dün,
bugün ve yarın lubunyadan içredir. Aşkı, sevgiyi, gullümü, madiliği kendinde
demlenir lubunyanın, lubunya her an online olandır. Hikayelerinin aynılığıyla
güçlenen, farklılıklarıyla
çoğalandır lubunya. Bir kısmımızın geçmişini, bir kısmımızın şimdisini ve bir
kısmımızın yarınlarını seyretme zamanı şimdi. C.Ö.
Queerness is not bound by time. Queer cannot be explained through a linear time
setup. In
fact, queer is the proof of Einstein’s theory of relativity. Queers do not age,
they “take” age.
Yesterday, today and tomorrow are intrinsic to the queer. Their love, compassion,
amusement, wickedness mature in their natural course; the queer is that who is
online non-stop.
They are the ones who are empowered by the sameness of their stories,
multiplying by their
differences. It’s high time to watch the yesterdays of some, todays of others,
and tomorrows
of the rest.
Şugar Yolculuk / A Great RIde
Deborah Craig, ABD / USA, 2018, 33’
Hayattan kâm alarak, dinçlikle yaş alan yaşı ileri lezbiyenleri konu edinen bir
belgesel Şugar Yolculuk. Gençliklerinde
kendi benliklerine dürüst davranabilmek adına sosyal bir
hareket başlattılar. Şimdi bir sonraki göz korkutucu zorluğu
-kırılganlık, yalnızlık ve yakın arkadaşlarının ölümü ile beraber gelen
yaşlanmayı- aşmak üzere bir kez daha öncülük ediyorlar. Bu grup portresinde
kararlılıkla, angaje olarak, hem bağımsız hem de riayetsiz bir ruhun
önderliğinde, yaşamaya
dair gözüpek bir keyifle icra ettikleri yaşlanmanın cesur rol modellerini
izliyoruz.
A Great Ride is a documentary about older lesbians aging with dynamism and zest
for life.
When they were young these women forged a social movement to come out as true to
themselves. Now they are pioneers once again as they face the next daunting
challenge: growing
old, which can come with frailty, loneliness, and the death of dear friends. In
this group portrait, these women are courageous role models for aging, which
they do with determination,
engagement, an independent and irreverent spirit and a heartening delight in
living.
Ben Göreceğimi Gördüm / PepItas
Alessandro Sampaoli, İtalya / Italy, 2018, 8’
Gurup / Sundown
Erik Gernand, ABD / USA, 2019, 10:35’
Otuzunu geçkin olmasına karşın Andrea hâlâ annesiyle ve görme
engelli anneannesiyle aynı evde yaşamaktadır. Genç adamın yarı
zamanlı işi olduğunu ailesi bilmiyordur bile.
Andrea, despite being over thirty, still lives at home with his mother and his
visually impaired grandmother. His family doesn’t know but he has a part time
job.
İhtiyarlamış adamın ziyaretçisi vardır; çocukluğunun en iyi arkadaşıdır
bu kişi. Ne var ki adam, karşısında bir ergen görmektedir.
An elderly man gets a visit from his childhood best friend, who appears to him
as a teenager.
Partiden Sonra / After That Party
Caio Scot, Brezilya / Brazil, 2019, 14:53’
Bir partinin orta yerinde babasını bir başka adamla öpüşürken
görmeyi tahayyül bile edemezdi Leo… ama oluverdi işte. Artık
Leo, en iyi arkadaşı Carol’ın yardımıyla, babasına sırrını keşfettiğini
söylemenin en mükemmel yolunu bulmalıdır.
Leo had never imagined he would see his Dad kissing another man in the middle of
a
party... Until it happened. Now, with the help of Carol, his best friend, he has
to find the
most perfect way to tell his Dad that he found out about his secret.
Valensiya’nın Kuir Romanları / We, Queer Roma: ValencIa
László Farkas, İspanya / Spain, 2019, 10:30’
Roman olsun. Kuir olsun. Peki en az iki kimliğin kesişiminde yaşamak ne menem
bir şeydir?
Azınlığın içinde azınlık olmak nasıl hissettirir? Kuir Romanlar cevapların
arayışında, LGBTKI
Romanların medyada temsiliyetine odaklanan bir dizi film. İlk bölümünde İspanyol
aktivistler Demetrio Gómez’le Rosa María Quiroga Ramírez memleketleri
Valensiya’da yaşadıkları
zorluklar, başarıları ve yaşanmış deneyimleri üzerine sohbet yürütüyorlar.
Demetrio’nun
anlattıklarından Valensiya’da yapılan “Eleştirel Onur Yürüyüşü” hakkında içgörü
sahibi oluyoruz. Yerel LGBTKI komünitelerinin hakiki seslerini temsil eden
Valensiya Eleştirel Onur Yürüyüşü; ticarileşmiş, ana akım onur etkinliklerine
bir alternatif teşkil ediyor.
Being Roma. Being queer. What is it like to live at the intersection of at least
two identities?
How does it feel to be a minority within a minority? We, Queer Roma is a search
for answers;
a film series that focuses on the media representation of LGBTQI Roma. In the
first episode,
Spanish activists Demetrio Gómez and Rosa María Quiroga Ramírez talk about their
challenges, successes and lived experiences in their hometown, Valencia. Through
Demetrio’s
account, we gain an insight into Valencia Critical Pride. By representing the
real voices of
local LGBTQI communities, Valencia Critical Pride offers an alternative to
commercialized,
mainstream Pride events.
Lavinya!
Lavinya!
Özdemir Asaf’ın “Sana gitme demeyeceğim / Ama gitme, Lavinia. / Adını
gizleyeceğim / Sen
de bilme, Lavinia.” diyerek dizelere döktüğü; “acaba nedir?” diye sorulduğunda
“hayaldeki
muhteşem sevgili, ölüm çiçeği” anlamlarının bulunduğu bu sözcük neden bir
seçkiye başlık
olur ki? Lubuncanın oluşmaya başladığı ilk günlerde lubunyalar, kendilerine
lubunya demeden
önce Lavinya derlermiş. Dönemin tanıkları, Lavinya ile doğan sözcüğün zamanla
Lubunya’ya
evrildiğini söylediler bizlere. Sanki Özdemir Asaf’ın “adını gizlediği”,
“hayalindeki muhteşem
sevgili” bir Lavinya’ymış gibi. Lavinya, bizim hikayemizdir. Hiçbir yere
gitmediğimizin, kendi
hikayemizi dünyanın hikayesi kıldığımızın resmidir. Lavinya, lubunyadır;
güzeldir. C.Ö.
“I shall not say to you, “Don’t go!” / But Lavinia, don’t go. / I shall conceal
your name, Lavinia, / Nor
should you know.”* Why would this name, Lavinia, echoed in renowned Turkish poet
Özdemir
Asaf’s verses and signifying “the magnificent lover of dreams” and “flower of
death” among others,
constitute the title of a selection, anyway? Lubunyas (queers) used to call
themselves Lavinias
at the dawn of Lubunca (queer slang in Turkish). The witnesses of that era tell
us that the word
Lavinia eventually evolved into Lubunya. It is as if Özdemir Asaf’s magnificent
lover of his dreams
whose name he concealed was a Lavinia, our story. It is our story - the picture
of us having made
our own story into the story of the world, namely, that we have not gone
anywhere. Lavinia is
Lubunya. It is beautiful.
*Trans. Talat Sait Halman
Okulda Trans Var! / Transgender ExperIences In School
Ben Saunders, Birleşik Krallık / United Kingdom, 2019, 9’48”
Trans ve na-binary gençlerin okul deneyimleriyle ilgili kısa
belgesel Okulda Trans Var!, İngiltere’nin kuzeybatı bölgesinden
yedi trans ve na-binary gençle yapılan röportajlardan oluşuyor.
Short documentary film about transgender and non-binary young people’s
experiences in
school. The film consists of interviews with seven trans and non-binary young
people from
across the North West area in England.
Kravatımın Bağı / TIe, TIe AgaIn
Mickey White, ABD / USA, 2019, 2’
Bir babalar günü hediyesi anıları çağırır. Mickey White yönetip canlandırdı;
müziği Darren Huang, sesleri de Trinity Santos icra etti.
A Father’s Day gift brings back memories. Written and animated by Mickey White,
with music by Darren Huang and voices by Trinity Santos.
Laço / MannIng Up
Aira Vehaskari, Finlandiya / Finland, 2019, 28’
Arkadaşları arasında Jamie olarak bilinen James Lórien
MacDonald, kendini dünyanın ilk lezbiyeni bildiğinden bu
yana fersah fersah yol katetti. 37 yaşında uyum sürecini
başlatan Jamie, aynı zamanda daha çaylaklık dönemindeki
stand-up komedyenliği kariyerini, seyirciyi kendi sürecinin baş döndürücü
deneyimiyle bir
gezintiye çıkararak sallıyor.
James Lórien MacDonald - Jamie to his friends - has come a long way since he
thought he
was the world’s worst lesbian. Starting transition process at 37 years old,
Jamie shakes up
his fledgling stand-up comedy career by taking every audience with him on the
journey to
his dazzling transition experience.
Kim Daha Lubunya? / Queerer Than Thou
Kate Jessop, Birleşik Krallık / United Kingdom, 2019, 2’26”
Aralarında kim daha lubunya? Bu kuyer uyarlamayla tüm
gerçekler karşınızda! Uyarı: Karate pozları içerebilir. Tales
From Pussy Willow dizisinin pilot bölümü olarak çekilen ve
animasyonlu dünyalar içerisinde gerçek aktörler kullanan
Kim Daha Lubunya? çağdaş Britanya’nın bir portresidir, ayrıca
2019 Berlinale Yetenek Laboratuvarı katılımcısıdır.
Who is the queerest of them all? This queer off will reveal all! Warning: may
include vogueing karate. Queerer Than Thou is the pilot episode of Tales From
Pussy Willow, using real
actors within animated worlds it is a portray of contemporary Britain. A
Berlinale Talent Lab
participant 2019.
Stinkhorn / Stınkhorn
Hilary Harp & Suzie Silver, ABD / USA, 2019, 12’40”
ABD’nin batısında tuhaf aşırılıklarla dolu bir madenci
kasabasında geçen Stinkhorn, demirci hanım Dusty’yle
yaramaz fırıldakçı oynaşı Blaze’in hikâyesini anlatıyor. Geceleri
Blaze, Dusty’nin çıraklarını atlara dönüştürüp tüm gece
onlara biner. Nihayet uyanık çırak Cassidy bir plan geliştirir. Bizi Kuir
Batı’yla sarmalanmış
psikedelik bir yolculuğa çıkaran Stinkhorn, “kim kime biniyor ayol” tadında,
ters köşeli bir
sihirli rüya.
Set in a campy western mining town, Stinkhorn tells the tale of a lady
blacksmith named
Dusty and her naughty trickster paramour, Blaze. At night Blaze turns Dusty’s
apprentices
into horses and rides them all night long. Finally, Cassidy, the clever
apprentice hatches a
plan. A psychedelic trip wrapped in a queer western, Stinkhorn is a magical who-rides-who
tale with a twist.
DEĞİŞKEN / SWITCH
Marion Renard, Belçika / Belgium, 2019, 17’43”
Ergen yaşta bir kız, ilk cinsel deneyimi sırasında rahatsız edici
bir beceriye sahip olduğunu keşfeder - onu cinsel yönelim ve
toplumsal cinsiyet nosyonlarını yeniden gözden geçirmeye
itecek bir beceridir bu… Cinselliğin oluşması ve kendini kabul
etmeye dair kuir, pop ve fantastik bir öykü DEĞİŞKEN.
During her first sexual experience, a teenage girl discovers she has a
disturbing skill, a skill
which will lead her to reconsider notions of sexual orientation and gender... A
queer, pop
and fantastic tale about emergence of sexuality and self-acceptance.
Tamou / Tamou
Tom Prezman & Tzor Edery, İsrail / Israel, 2019, 10’
Yalnız ev kadını Tamou, 20. yüzyıl Fası’nda toplumsal cinsiyet
ve cinselliğin içsel keşfine dalıverir. Ataerkil toplumun meraklı
gözleriyle çevrili Tamou’nun trans erkek olarak hakiki kimliği
gözler önüne serilmeye başlar.
Tamou, a lonely housewife, plunges into an internal exploration of gender and
sexuality in
20th century Morocco. Surrounded by the prying eyes of a patriarchal society,
her - his true
identity as a trans man begins to unfold.
Kürdancılık / The Gods Of TIny ThIngs
Deborah Kelly, Avustralya / Australia, 2019, 5’22”
Bundanon’un bilim insanlarıyla sanatçıları bir araya getiren
Siteworks Festivali için oluşan bir komisyondan doğmuş,
işbirliğine dayalı kolaj-animasyon Kürdancılık, Riversdale
Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen yatılı bir atölyenin ürünü.
İmgeler, müzikal kompozisyonu ve ses peyzajı tasarımı bakımından iklimin
değiştiği bir
gezegende tehlike altındaki yaşamları irdeleyen film, partenojenetik kuir
başkaldırı üzerine
spekülasyonda bulunuyor.
The Gods of Tiny Things is a collaborative collage animation work emerging from
a
commission for Bundanon’s Siteworks Festival. Produced through a residential
workshop at
the Riversdale Education Centre, the imagery, musical composition and soundscape
design
were devised to reflect upon the imperilled lives on a climate-changing planet.
The Gods of
Tiny Things speculates upon parthenogenetic, queer insurrection.
Nahoş / UnbecomIng
Navid Mashayekhi, Kanada / Canada, 2019, 19’03”
Hepimiz bir şey olmaya, biri olmaya çalışıyoruz. Nahoş da şu
ana dek olduğu ama hakiki anlamda hiçbir şekilde olmadığı
hiçbir şeyi “olmamanın” mücadelesini veren Logan’ın hayatını
kayıt altına alıyor. Çocukluğunun ilk yıllarından travmatik
ergenlik dönemine ve sonrasına dek Logan’ın hikâyesini izliyoruz.
We all try to be something, to become someone. Unbecoming chronicles the life of
Logan,
as he fights to “unbecome” everything he’s been until now, that wasn’t really
him in the first
place, as we follow his story from early childhood, to a traumatic adolescence,
and beyond.
Bu yeni kuir & göçmen yetenekleri aklınızın bir köşesine not alın. Seçkideki tüm
filmler
IQMF Akademisi katılımcılarıyla mezunları tarafından derlendi; filmlerin her
biri çoklu
kimliklerin kesişme noktalarını irdeliyor.
Keep your eye out for this new queer & migrant film talents. All films in this
selection
were made by IQMF Academy participants and alumni and deal with
intersectionality
of multiple identities.
ULUSLARARASI KUİR & GÖÇMEN FİLM FESTİVALİ, AMSTERDAM
INTERNATIONAL QUEER & MIGRANT FILM FESTIVAL, AMSTERDAM
Temeli 2015’te Amsterdam’da atılan Uluslararası Kuir & Göçmen Film Festivali,
kuir ve
göçmen temalı filmlere ek olarak çeşitli ve kapsayıcı bir topluma katkı sunan
sanat sergilerine, atölyelere, tartışmalara ve IQMF Akademisi’nin uluslararası
yetenek programına
ev sahipliği yapan bir festival. IQMF Akademisi; film yapımlarını
gerçekleştirmeleri, sosyal
ağlarını genişletmeleri ve akranlarının yanı sıra uluslararası seyirciye
işlerini sunabilmeleri yönünde genç kuir göçmen yönetmenleri teşvik ediyor.
International Queer & Migrant Film Festival was founded in 2015 in Amsterdam and
is a
festival for queer & migrant related films as well as a multi-disciplinary
community space
with art exhibitions, workshops, debates and the international talent programme
IQMF
Academy, all contributing to a diverse and inclusive society. IQMF Academy
encourages
young queer & migrant filmmakers to realise their film productions, expand their
network and present their work to peers and an international audience.
PROGRAMCI / PROGRAMMER ChrIs BellonI
1980 doğumlu Chris Belloni, 2015’te kurduğu Amsterdam Uluslararası Kuir & Göçmen
Film Festivali’nin yöneticiliğini yapan bir belgesel yönetmeni ve yapımcı. İlk
filmi I am
gay and Muslim dünya çapında film festivallerinde gösterildi. 2018’de
Azerbaycan’da ve
Batı Balkanlar’da LGBT ve sanat temalı projeler başlattı. En son çektiği filmi
Up Close &
Personal: LGBT Police 2019’da gösterime girdi. 2020’de Karayipler’de “artivism”
ve insan
hakları üzerine çok yıllık bir proje başlatmayı planlıyor. Ayrıca 2020 yılı için
Amsterdam
şehrine yönelik kayda değer nitelikte bir etkinlikte bulunmuş kimselere verilen
bir ödül
olan “En etkili Amsterdamlı” ödülüne aday gösterildi. Yakın zamanda Oslo/Fusion
Uluslararası Film Festivali, Uruguay Uluslararası Cinsiyet ve Cinsel Çeşitlilik
Film Festivali ve
PriFest Priştine Uluslararası Film Festivali’nde jüri olarak görev aldı.
Chris Belloni (1980) is a documentary filmmaker, producer and director of the
International Queer & Migrant Film Festival Amsterdam, which he initiated in
2015. His
debut film I am gay and Muslim screened at film festivals worldwide. In 2018, he
initiated
LGBT & arts related projects in Azerbaijan and in the Western Balkans region.
His most
recent film Up Close & Personal: LGBT Police was released in 2019. In 2020 he
will launch
a multiple year project on artivism and human rights in the Caribbean region.
Also, Chris
Belloni is nominated for most influential Amsterdammer of the Year 2020, an
award for
a person who did something remarkable for the city of Amsterdam. Recently, he
was
juror at Oslo/Fusion Festival, Festival Internacional de Cine sobre Diversidad
Sexual y de
Género del Uruguay and PriFest Prishtina International Film Festival.
Homoseksüel bir oğlanın hayatını, çocukluğunu, ilk aşkını ve
ailesine, topluma ve kanunlara karşı özgürlüğünü yaşamıyla
savunurken verdiği mücadeleleri konu edinen canlı ve müzikli
bir animasyon.
Vibrant, musical animation of the life of a homosexual boy, his childhood, his
first love and
his fights with his family, society and the law while he defends his freedom
with his life.
Janus / Janus
Moïse Kabongo, Meksika / Mexico, 2019, 6’
Meksika’nın vogue âleminin kalbinde genç bir kuirin yaşamına
yapılan ruhani bir yolculuk “Janus”.
Janus is a spiritual journey exploring the life of a young queer
in the heart of the Mexican vogue scene.
Gri Alanlar / Las Zones GrIses
Daniel Mateo, Kolombiya / Colombia, 2018, 17’
Nicolás 21 yaşında ilk HIV testini yaptırmaya karar verir. Test
sonuçlarını beklerken hastalıkla ilgili belirsizlik hali, seks yaşamına ve
ailesiyle ilişkilerine ket vuracaktır.
At the age of 21, Nicolás decides to get his first HIV test. The
uncertainty about the disease disrupts his sex life and his relationship with
his family while he awaits the results.
Deniz Damarlarımdan Geçiyor / The Sea Runs Thru My Veıns
Zara Zandieh, Almanya / Germany, 2018, 20’
Berlin’de dört kuir göçmen: İsrail/Filistin kökenli, kanseri yenmiş, çevrede
itibarını tesis etmiş bir kuir-feminist aktivist; mülteci, göçmen ve yerli
halkların haklarını savunan deneyimli bir Mapuche aktivisti; aylık düzenlenen
“Geyhâne” partilerinin uzun süredir tanınmış yüzü olan
ev sahibi; ve başarısızlıkla sonuçlanmış devrim sırasında ülkesinden kaçan
İranlı bir elektrikçi,
mutluluğun anlamı üzerine farklı bakış açılarını paylaşıyorlar.
Four queer migrants in Berlin: a long-standing queerfeminist activist and cancer
survivor
from Israel/Palestine, an experienced Mapuche activist for the rights of
refugees, migrants
and indigenous people, the longterm host of the monthly party Gayhâne and an
Iranian
electrician who fled during the failed revolution, share their different
perspectives on the
meaning of happiness.
Ruj / LIpstIck
Etsen Chen, Güney Kore / South Korea, 2019, 12’
JoonWoon, efemine görüntüsü yüzünden okuduğu lisede
alaylara maruz kalır. Akranlarının onu bir yüzme havuzuna
atmasının ertesinde kendini sır dolu Chanmi’yle tanışacağı
bir çamaşırhanede bulur. Atıldıkları ufak serüven boyunca
Joonwon hangi yolu seçeceğine ve yanına neleri alması gerektiğine karar vermek
durumunda kalır - tabii neleri ardında bırakması gerektiğine de karar
verecektir.
Joonwoon is bullied in high school for his effeminate appearance. After his
peers throw
him into a swimming pool he ends up in a laundromat where he encounters the
enigmatic
Chanmi. As they go on a little adventure, Joonwon must decide which paths to
take, what
to take along with him…and what to leave behind.
Hayali Gacıvari / The ImagInary Woman
Laura Benavides, Kolombiya / Colombia, 12’
Sihirler, şiirler, sorular ve şarkılarla dolu bu animasyon şiirde
reddin, kırılmanın, düşünmenin ve aşkın portresi çiziliyor.
A collection of spells, poems, questions and songs, this animated poem portraits
rejection, rupture, reflection and love.
Diş İpi / Floss
Popo Fan, Çin / China, 2019, 15’
Ting, Pekin’de yaşayan genç bir profesyoneldir. Yeni erkek arkadaşı Mark onu
samimiyetle sevmektedir ancak Ting, paylaşılması zor bir sırrın gölgesinde
kendini ilişkiye adamakta zorlanmaktadır: Mark’ın dişleri Ting için fetiş haline
gelmiştir.
Ting is a young professional living in Beijing. His new boyfriend Mark loves him
dearly, but he finds it difficult to commit to the relationship as there is a
secret that is difficult to share: he has a fetish for Mark’s teeth.
MezIpatra Shorts SelectIon: Endangered SpecIes
Mezipatra Kısa Seçkisi: Soyu Tehlikede Tür
Mezipatra Shorts Selection: Endangered Species
Mezipatra Kısa Seçkisi: Soyu Tehlikede Tür / MezIpatra
Shorts SelectIon: Endangered SpecIes
Sırlar insanların gözünden yansır; tıpkı soyu tehlikede olan türler gibi nadiren
görünürler.
Bu karanlık koleksiyonun yaratıcıları, kendimizi tanıyamaz hale geldiğimiz o
ürkünç anları yakalamaya çalışmışlar. Kontrolü kaybedip, dünyanın iyi olacağına
dair tüm umutlarını
yitiren korku dolu hayvanlara dönüştüğümüz durumları açığa çıkarıyorlar. Zaten
her tünelin sonunda ışık olduğunun garantisini kim vermiş ki?
Secrets are mirrored in people’s eyes, and appear only rarely, just like
endangered
species. The creators of this darker collection tried to capture the horrifying
moments
when we cannot recognise ourselves. They reveal the situations when we lose
control
and become terrified animals that have lost all hope in a good world. After all,
is there
any guarantee that there’s light at the end of every tunnel?
Programcı / Programmer Sandra HezInová
Çekya’da çalışmalarını yürüten programcı Sandra Hezinová 2013’te başkent Prag’da
bulunan Charles Üniversitesi’nde film kuramı ve tarih programından mezun oldu.
Bitirme
tezinde, kuir kuramı ve alımlama çalışmaları merceğinden ilk Çek kuir filmlerine
odaklandı. 2015’ten beri Mezipatra Kuir Film Festivali’nde ilk olarak programcı,
2016’dan beri
de program direktörü olarak çalıştı. Aynı zamanda Karlovy Vary Uluslararası Film
Festivali’nin programcılarındandır.
Sandra Hezinová is a programmer based in the Czech Republic. She graduated in
2013
in film theory and history from Charles University in Prague and in her final
thesis
she focused on the first Czech queer films from the perspective of queer theory
and
reception studies. Since 2015, she has worked for Mezipatra Queer Film Festival,
first
as a programmer, then as a program director from 2016. At the same time, Sandra
is a
programmer at Karlovy Vary International Film Festival.
MEZİPATRA KUİR FİLM FESTİVALİ / MEZIPATRA QUEER FILM FESTIVAL
Mezipatra Kuir Film Festivali, izleyicisine listelerde en üst sıralarda yer
almış gey, lezbiyen,
bi, trans ve kuir temalı yüze yakın film sunmanın yanı sıra uluslararası
yarışmalara, sergilere, derslere, atölyelere, tartışmalara ve partilere ev
sahipliği yapıyor. Festivalin ana kısmı Prag ve Brno’da gerçekleşiyor; yankısı
ise Çekya’nın seçili şehirlerinde sürüyor. Festival
2019’dan beri Queer Kino dağıtım markasıyla uluslararası kuir filmlerin Çek
sinemalarına
dağıtımını da gerçekleştiriyor.
Mezipatra Queer Film Festival offers around a hundred top-ranking films with
gay, lesbian, bi, trans, and queer themes, as well as international
competitions, exhibitions, lectures, workshops, discussions, and parties. The
festival’s main part takes place in Prague
and Brno, and its echoes follow in selected towns across the Czech Republic. The
festival
also works on the distribution of international queer films to Czech cinemas
under a
distribution brand Queer Kino since 2019.
Hele Bir Dokun, Hele Bir Yan / Crash and Burn, Honey / MIss Inga Issues
Dawid Ullgren, İsveç / Sweden, 2019, 30’
Balıkçılık yapılan bir koy, zamanın dışında yer alır. Genç Gabriel, ada köyünün
diğer sakinleriyle birlikte küçük bir limanda
çalışmaktadır. İhtiyar denizcilerin insanı okyanusun derinliklerine doğru
cezbeden denizkızı masalları, akşam haberlerinden daha inandırıcıdır. Héctor
adlı
androjen bir canlının aniden belirişi Gabriel’in dikkatini çeker; ancak köyde
düşmanca hisleri
de kışkırtacaktır.
A fishing bay exists outside time. Young Gabriel works in the small port
together with the
other inhabitants of the island village. The old sailors’ tell-tales about
mermaids luring people
into the ocean depths are more believable than the evening news. The sudden
appearance
of an androgynous being named Héctor catches Gabriel’s attention, but also
provokes the
hostility of the village.
Gittikçe yaşlanan Cimon, son on beş yıldır berbat yaşamından
kaçışı drag queen’lerin dünyasına sığınmakta bulmuştur. Rüyalarını
gerçekleştirememiştir,
üstelik beş parasız kalmıştır. Bu da yetmezmiş gibi işsiz kalır. Sahneyle cümbüş
âleminin bile
hayata tutunacak yanı yoktur artık. Ancak telefonu, reddedemeyeceği bir teklifle
çaldığında
bir umut ışığı beliriverir. Gerçekler Cimon’a merhametsizlik ededursun; acaba
alter egosuna
biraz daha merhametli olabilecek midir?
Ageing Cimon has been escaping from his lousy life into the world of drag queens
for fifteen
years. He hasn’t been able to make his dreams a reality and is practically
broke. Now he’s
even lost his job. The stage and booze are suddenly not enough of a lifeline.
Yet there’s a
ray of light when the phone rings with an offer he can’t refuse. When reality is
merciless to
Cimon, will it be more merciful to his alter ego?
HAZ / HEDON
Julian Dieterich, Almanya / Germany, 2019, 20’
Gece vakti duygularla yakınlığın peşine düşmüş Fynn, anonim
vaziyette seksin anbean cereyan ettiği gelişigüzel takılmalık
ilişkilerde kaybolur. Sabaha karşı daha karga pisliğini yememişken yurtdışından
gelen Tom’la karşılaşınca kendine şu soruyu sorması icap eder: Bedeni
hâlâ kendine mi aittir? Öğrenci yapımı filmin öyküsü, temelde imgelerle
duygulara dayanıyor.
While chasing emotions and closeness at night, Fynn gets lost in random hook-ups
full of
anonymous sex. When he meets young Tom from abroad in the wee morning hours, he
must
ask himself: does his body still belong to him? The narrative of this student
film is based primarily on images and emotions.
İntikal / TransmIssIon
Anahid Yahjian, ABD, Kanada / USA, Canada, 2018, 15’
K ile L, çok da uzak olmayan bir gelecekte manzara ve doğa
olaylarını arşivlemek amacıyla teknolojiden yararlanan iki çevrecidir. Bir gün
vahim bir kaza gerçekleşince kendilerini farklı
iki paralel dünyada bulurlar; bu durum, değer sistemlerini tersyüz eder.
Birbirlerini hatırlayabilecekler midir? Yoksa unutmak mı daha iyidir?
K and L are conservationists who use technology to archive phenomena of
landscape and
nature in a not-too-distant future. One day, a fateful accident separates them
into different
parallel worlds and turns their value systems upside down. Will they remember
one another? Or is it better to forget?
Açıkhavacılık / OutdoorIng
Maxwell Addae, ABD / USA, 2018, 18’
Kobby yeğeninin vaftiz töreni için gelmektedir. Ancak akrabalarıyla
ilgilenmekten ziyade toplanan paradadır aklı; para
toplama, Ghana’nın geleneksel ad verme törenine içkin bir
basamaktır. Kobby’nin çok net çizilmiş bir planı vardır: Erkek
arkadaşıyla ülkeden kaçacaktır. Ancak akşam üzeri zihninde
şüpheler pörtlemeye başlar...
Kobby is coming for his nephew’s christening. But rather than in his relatives,
he’s interested
in the collected money - an inherent part of a traditional naming ceremony in
Ghana. Kobby
has a clear-cut plan: he’s planning to flee the country with his boyfriend. But
doubts start
popping up during the evening...
Tariz Seçkisi
Lover Sectıon
Lubunyanın aşkı da bir başka. Heteropatriyarkanın romantik egemenliğine bir
başkaldırı, bir
duruş; kendine özgülüğünde tek, birçoğumuzun hikayesinde aynı… Hele bir de bu
hikayeler
çoğalırsa yalnızlıklarla, tarizlik işte tam da o an başlar. Karşılıklıysa bu
aşk, meşk olur tariziyle
lubunyanın; karşılığı yoksa eğer meşk kendine döner, aşkın kendisi tariz olur.
C.Ö.
Queer’s love - it’s one of a kind. It’s a rebellion - a stance against the
romantic hegemony of
heteropatriarchy; unique in being peculiar to itself, and yet the same in the
stories of many
of us… It’s when these stories multiply with loneliness that tarizness is
triggered at that very
moment. Should this love be mutual, then does queer’s love come true with their
tariz; if
not, then love turns back to itself, being/becoming tariz itself.
*tariz: Lubunca’da aşık, sevgili anlamına gelmektedir.
*tariz: “lover” in queer slang in Turkish.
Aşk Hamlesi / Amare Affondo
Matteo Russo, İtalya / Italy, 2019, 15’
Giacomo ve Samuele, İtalya’nın güneyindeki küçük bir ilde,
tutucu bir ortamda doğmuş iki gençtir. İkisi arasında doğan
bu güçlü dostluk, çok uzun sürmeden daha fazlasına dönüşür.
Tek suçları birbirlerine besledikleri aşktır; öyle ki gizli ilişkilerini,
birbirlerine buradan kaçıp kuvvetli hislerini tüm dünyaya haykırabilme sözü
vererek canlı
tutmayı başarabilirler. Ancak bir gün işler ters gider. Giacomo’nun balıkçı
teknesinde
meydana gelen kötü bir kaza nedeniyle, ikisi de iki kat fazla suçlu olur ve
kendilerini her an
memleketlerinden kaçmaya zorlayacak sert bir karar almanın eşiğinde bulurlar.
Giacomo and Samuele are two young boys born and raised in a small province of
southern
Italy, in a closed-minded environment. The strong friendship that is born
between the two
does not take too long to be transformed into something more. Two young people
guilty
only of their love that they manage to keep alive their secret relationship,
with the promise
of running away and being able to scream to the world their strong sentiment.
But one
day something goes wrong. Because of a bad accident, happened on the fishing
boat of
Giacomo, the two become doubly guilty and find themselves, at any moment, to
take a
hard decision that will force them to escape from their land.
Mermerden / From Marble
Matthias Lea, ABD / USA, 2019, 4’
Mermerden ilham bulmak için eski bir İtalyan villasına taşınan
genç yazar Samuele Moretti’yi anlatır. Villaya yerleşirken
kütüphanesindeki heykelin canlı olduğunu keşfeder. Bu
dönüşümün talihsiz koşullar altında gerçekleştiği ortaya
çıkar ve onu serbest bırakmanın bir yolunu bulmaya çalışırlar.
From Marble is about a young writer, Samuele Moretti, who has moved into an old
Italian
villa to find inspiration. While settling in, he discovers the sculpture in his
library is alive.
It turns out that this transformation has happened under unfortunate
circumstances, and
they set out to find a way to set him free.
Baş Harfi Sen / U For Usha
Rohan Parashuram Kanawade, Hindistan / India, 2019, 22’’
Hindistan’ın kırsal kesiminde çiftlik işçisi olarak çalışan
Usha, okuma yazması olmayan bekar bir annedir. Hayal bile
edemeyeceği şekilde yereldeki ilkokulun kadın öğretmenine
çekildiğini hisseder. Bu cazibe, okuma ve yazma tutkusunu ateşlemede önemli bir
rol
oynar ve bir gün öğretmen kadar iyi olabilmeyi umar. Baş Harfi Sen, cinsel
uyanışın ince bir
tasviridir. Naif bir cazibenin, bir kadına kendi hayatının kontrolünü eline
alacak denli güç
katabildiğini, her bir günün dört gözle beklenecek hale getirebildiğini
gösterir.
Usha, an illiterate single mother who works as a farm labourer in rural India,
feels drawn to
a female teacher of local primary school, in ways she’d never imagined. This
attraction plays
an important part in firing her passion to read and write and she hopes to be as
good as the
teacher one day. U for Usha is a subtle portrayal of sexual awakening, as well
as how a naive
attraction can empower a woman to take control of her life and make each day
something
to look forward to.
Leo / LIoness
Alexander Conrads, Almanya / Germany, 2018, 15’
11 yaşındaki Leo, en iyi arkadaşı Isabell’e gizli bir aşk beslemeye
başlar. Aynı zamanda depresif babasıyla uğraşmak zorundadır.
Leo, zamanla babasının hastalığına rağmen özgür olmayı hak
ettiğini anlamaya başlar.
11-year-old Leo has to deal with her depressive father, while secretly falling
in love with her
best friend Isabell. She begins to realise that she deserves to be free despite
her father’s illness.
Götür Beni Gittiğin Yere / Take Me WIth You
Chloe Ladds, Birleşik Krallık / UK, 2019, 3’
Uzaya giden bir kadın ile orada tanıştığı bir uzaylının yıllara
yayılan dostluğunun anlatıldığı animasyon kısa film.
An animation short film on the years-long friendship of a woman going to outer
space and an alien she meets there.
Sonsuzluk Sürerken / InfInIte WhIle It Lasts
Akira Kamiki, Brezilya / Brazil, 2019, 18’
Aseksüel genç bir adamın eşcinsel bir erkeğe aşık olmasıyla
başlayan bu hikâye, birlikte olmak için farklılıklarını gözden
geçiren bir çifti anlatır. Bir partide birbirlerine aşık olan Danny ve Seiji
birlikte olmak isterler.
Ancak farklılıkları, duygularından daha ağır basabilir.
A young asexual man falls in love with a gay man, but he must overcome their
differences so
they can be together. After falling in love at a party, Danny and Seiji just
want to be together.
However, their differences might prove stronger than their feelings.
ACTIVITIES
ETKİNLİKLER
SÖYLEŞİ/TALK
BEDENİYLE YAZMAK, YAZARKEN ÇOĞALMAK
WRITING WITH ONE’S BODY, MULTIPLYING IN WRITING
Yazar, aktivist ve görsel sanatçı Pedro Lemebel’in hayatını anlatan belgesel
film Lemebel’in
ardından gerçekleşecek söyleşide, bir eylem pratiği olarak yazmak üzerine
konuşulacak.
Edebiyatın ve yazının sunduğu imkanlar, görünürlüğü yazı yoluyla büyütmek ve
heteronormatif olmayan kimliklerin ürettiklerinden örnekler üzerine
tartışılacak.
Following the screening of documentary film Lemebel which focuses on author,
activist
and visual artist Pedro Lemebel’s life, the panel will host discussions on
writing as a praxis of
action. The opportunities that literature and script provide, magnifying
visibility via writing,
and examples produced by non-heteronormative identities will be reviewed.
Tarih/Date: 25 Ocak, Cumartesi / January 25, Saturday
Saat/Time: 20:00
Mekan/Venue: Institut français
KATILIMCILAR / PARTICIPANTS: Seçil Epik, Sevcan Tiftik
SÖYLEŞİ/TALK
BİZİM ŞUGAR FİLMLERİMİZ: QTIPOC FİLMLERİ ÜZERİNE
OUR BEAUTIFUL FILMS: ON QTIPOC FILMS
1980’lerin Yeni Kuir Sinema akımının önemli filmlerinden olan Benim Şugar
Çamaşırhanem
filminin hemen ardından, İskoçyalı Kuir Uluslararası Film Festivali’nden Marc
David
Jacobs ile birlikte geçmişten bugüne QTIPOC (renkli* kuir, trans ve
interseksler) sineması
üzerine bir sohbet gerçekleşecek.
Marc David Jacobs from Scottish Queer International Film Festival will be our
guest
in this talk on QTIPOC (queer, trans, intersex people of color) cinema following
the
screening of My Beautiful Laundrette, one of the most important films of New
Queer
Cinema movement of the 80s.
*Özellikle ABD’de 1960 sonrası birarada antikolonyalist/antisömürgeci mücadele
veren
etnik olarak ‘beyaz olmayan’ bireylerin (Asya, Afrika, Güney Amerika gibi)
kullandığı
şemsiye bir terim olan ‘people of color’ Türkçe literatürde tam bir karşılık
bulunamadığı
için ‘renkli’ olarak çevrilmişti.
Tarih/Date: 26 Ocak, Pazar / January 26, Sunday
Saat/Time: 19:15
Mekan/Venue: Vault34
KATILIMCILAR / PARTICIPANTS: Marc David Jacobs
SÖYLEŞİ/TALK
LGBTİ+ ARŞİVCİLİK NEDEN ÖNEMLİ?
LGBTI+ ARCHIVING - WHY IMPORTANT?
New York’ta 1970’lerden bu yana faaliyetlerine devam eden lez-bi feminist arşiv
kolektifini konu edinen Arşivciler, aktivizm alanında LGBTİ+ tarihi ve
arşivciliğini yeniden
tartışmaya açmayı hedefliyor. Tarih yazmanın ve arşivciliğin LGBTİ+
mücadelesindeki yeri
Lambdaİstanbul örneğiyle ele alınacak. Neden arşiv oluşturulmalı ve arşive sahip
çıkmak
neden önemli? Aktivizm ile arşiv nasıl ilişkilenir? gibi çeşitli sorulara cevap
aramayı
hedefleyen panel, geçmişin izdüşümünü bugüne taşıyarak yarınları kurmayı
hedefleyen
herkesi katılmaya çağırıyor.
Focusing on the les-bi feminist archive collective who have been active in NYC
since
1970s, Archivettes aims to once again bring the LGBTI+ history and archiving up
for discussion. The role of historiography and archives in the LGBTI+ struggle
will be
examined in relation to LambdaIstanbul. Why does it matter to form an archive
and to
embrace and protect it? What relations are at stake between activism and
archives? The
panel will seek answers to such questions, welcoming the participation of all
those who
intend to build the future by carrying yesterday’s projection to the present
day.
Tarih/Date: 25 Ocak, Cumartesi / January 25, Saturday
Saat/Time: 20:15
Mekan/Venue: Feminist Mekan / Feminist Venue
KATILIMCILAR / PARTICIPANTS: Lara Güney Özlen, Okay Gökmen
Ataerkil Ritüeller’de Jules Rosskam ailesiyle arasındaki kopukluğu
anlamlandırabilmek
için başladığı yolculuğunda kendisini hayatta kalma hikayesini yeniden
keşfederken
buluyor. Hayatta kalan perspektifinden anlatılan ve trans öznelliğine sahip
Ataerkil
Ritüeller, Rosskam’ın geçmişi ve bugünü arasında köprü kurarken hikayelerin
dönüştürücü gücüne değerli bir örnek sunuyor. Filmin gösterimini takip eden
söyleşide
hayatta kalan hikayelerinin dönüştürücü olasılıkları ele alınıyor olacak.
In Paternal Rites, Jules Rosskam finds himself rediscovering his story of
survival during
his journey he has set out on to find a meaning in the disconnectedness between
his
family and himself. Conveyed through the perspective of survivor and harboring
transsubjectivity, Paternal Rites presents a valuable example of the
transformative power of
stories while building a bridge between then and now. The transformative
potential of
survivor stories will be dealt with in the panel that follows the screening of
the film.
Tarih/Date: 24 Ocak, Cuma / January 24, Friday
Saat/Time: 19.00
Mekan/Venue: SALT Galata
KATILIMCILAR / PARTICIPANTS: Nayuk (Nazlı Mayuk), Hilal Esmer
Son dönemde gerek Türkiye gerek dünya trans hareketi başta olmak üzere, LGBTİ+
hareketinin gündemini Trans Dışlayıcı Radikal Feminizm (TERF) olarak bilinegelen
transfobik odakların çıkışları meşgul ediyor. Tüm dünyada benzer argümanlarla
trans
varoluşları transfobik neşterlerinin hedefi haline getiren bu unsurlara karşı
gerek
entelektüel gerek pratik alanda karşı koyuşlar çeşitli biçimlerde sürdürülüyor.
KuirFest
bu yıl, Geçiş/Uyum belgeseli ile birçok farklı öznenin gözünden bu transfobik
söylemlere
cevap vererek; sonrasında aktivistler Beren Azizi ve Vanessa Lee Nic’in
katılımıyla
tartışmaların kökenine iniyor ve bu transfobik ittifakın tüm argümanlarını
yeniden ele
alarak teker teker çürütmeyi hedefliyor.
The agenda of LGBTI+ movement, especially the trans movement in Turkey and
around the world, has lately been occupied by highly assertive comments made by
transphobic circles known as Trans Exclusionary Radical Feminism (TERF).
Resistance
both intellectually and on a level of praxis against these elements that
threaten trans
existences with transphobic scalpels through similar arguments all around the
world
continues in various forms. This year’s QueerFest aims to respond to these
transphobic
discourses through the eyes of a variety of different subjects with the
documentary
Transitioning, seeking to delve into the origins of these discussions with the
participation
of activists Beren Azizi and Vanessa Lee Nic and reexamine each and every
argument of
this transphobic alliance to refute them one by one.
Tarih/Date: 24 Ocak, Cuma / January 24, Friday
Saat/Time: 20:00
Mekan/Venue: Institut français
KATILIMCILAR / PARTICIPANTS: Beren Azizi, Vanessa Lee NIc (skype)
SÖYLEŞİ/TALK
KUİR OYUNCULAR KONUŞUYOR!
QUEER PERFORMERS SPEAK!
Türkiye’den Kuir Kısalar gösteriminin hemen ardından, kuir oyuncularla,
oyunculuğa ve
heteronormatif sahne dünyasına adım atmaları, sahne dünyasında kuir oyuncu
olarak
deneyimleri ve hayatta kalış mücadelelerine dair bir sohbet gerçekleşecek.
There will be talk with queer performers right after the screening of Queer
Shorts From
Turkey selection on stepping in the world of acting and of the heteronormative
stage,
on experience in the world of stage as queer performers, and on the struggles of
survival
in such an environment.
Tarih/Date: 24 Ocak, Cuma / January 24, Friday
Saat/Time: 18:00
Mekan/Venue: Institut français
KATILIMCILAR/PARTICIPANTS: Bulut B.Sezer, Nihal Albayrak
YUVARLAK MASA / ROUND TABLE
NA-BİNARYLER BİR ARAYA
GELİYOR! / NON-BINARIES COME TOGETHER!
KuirFest Na-Binarylere Sesleniyor! Filmin, video artın ve görsel içeriğin;
sanatın, performansın ve
hikayenin; bizden bir alanın, mücadelenin ve yeni tartışmaların festivali,
hepimizin festivali olan
KuirFest, tüm na-binary oluşları aynı masanın etrafında oturmaya çağırıyor. Bir
arada olmanın iyicil
atmosferinde bir temas alanı yaratmayı amaçlayan bu toplaşma, na-binary oluşları
daha sık yan yana
getirerek görünürlüğün artmasını ve trans şemsiyesinin tüm kapsamının daha da
aydınlatılmasını
hedefliyor. Festival, bu temas zemininde hikayeleri dinlemek, hikayelerini
paylaşmak ya da sadece
orada olmak isteyen tüm na-binaryleri aynı masaya oturmaya davet ediyor.
QueerFest is calling out to non-binaries! QueerFest, i.e. the festival of film,
video art, and visual
content; of art, performance, and story; of a venue for ourselves, our struggle,
and new discussions,
in short the festival that belongs to all of us, is calling out to all
non-binary existences to sit at the
same table. Aiming to create an field of contact in a welcoming atmosphere of
being together,
this gathering comprises an effort to increase visibility by drawing non-binary
existences together
more often and shed further light on the entire scope of trans umbrella. The
festival is inviting all
the non-binaries who would like to listen to stories, share theirs, or just want
to be present there
to sit at the same table together.
Tarih/Date: 25 Ocak, Cumartesi / January 25, Saturday
Saat/Time: 15:00
Mekan/Venue: SPoD Ofis
ATÖLYELER
WORKSHOPS
VİDEO İÇİN SES-ATÖLYESİ
SOUND-WORKSHOP FOR VIDEO
Dijital işitsel yazılım, DJ’likten ses dizaynına kadar yaratıcı fikirlerimizi
kolaylıkla, hızlı
bir şekilde gerçekleştirmemizi sağlar oldu. Video İçin Ses-Atölyesi, görsel
anlatıya sesin
nasıl eşlik edip anlatıyı zenginleştirebileceğine dair içgörüler sunmayı
amaçlıyor. Ableton
Live, zamanın en güçlü yazılımlarından biri; atölyede bu yazılıma dair temel
kullanım
adımlarıyla bazı ipuçları paylaşılacak. Günün sonunda katılımcılar, kendi
seslerini
kaydetmeyi, düzenlemeyi ve manipüle etmeyi öğrenmiş olacaklar. Katılımcılardan
Live
programının kurulumu yapılmış halde kendi laptoplarını, kulaklıklarını, kendi
seçtikleri
hareketsiz görüntü, video, ses veya müzik dosyalarını yanlarında getirmeleri
bekleniyor.
From DJing to sound design, the digital audio software enables us to realize our
creative
ideas easy and fast. This workshop aims at giving insights how to accompany and
enrich
the visual narrative with sound. Ableton Live is one of the most powerful
software of
the times. The workshop will cover the basics and some hints of Live. At the end
of the
day, the participants will be able to record, edit and manipulate their own
sounds. The
participants should bring their laptops with Live installed, a pair of
headphones and still
images, videos, sound or music files of their own choice.
Kolaylaştırıcı/Facilitator: 6zm (aka Gizem Oruc)
Katılımcı Sayısı/Number of Participants: 8G
Süre/Duration: 6 saat / 6hrs
Tarih/Date: 25, 26 Ocak, Cumartesi - Pazar / January 25, 26, Saturday - Sunday
Saat/Time: Cumartesi 18:00, Pazar 17:00 / Saturday 18:00, Sunday 17:00
Mekan/Venue: Altyazı Sinema Derneği / Altyazı Cinema Association
Kolaylaştırıcı Hakkında / About the FacIlItator
Gizem Oruç 1985 yılında Ankara’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi’nde Kimya lisans
ve
yüksek lisansını tamamlamasının ardından öğrenim yönünü müziğe çevirdi. MIAM
İşitsel Sanatlar öğrenimi sırasında ses ve multimedya sanatlarına yöneldi. 6zm
ismiyle
elektronik müzik üretmenin ve icra etmenin yanı sıra çeşitli film ve disiplinler
arası
sanat projelerinde ses/multimedya tasarımcısı ve teknisyen olarak çalışmaktadır.
2015
yılından beri Berlin’de ikamet etmekte olan Gizem, queer-DIY (do-it-yourself)
kolektif
Raumerweiterungshalle ve pop / r’n’besk müzik grubu Gazino Neukölln gibi
transfeminizm odaklı kolektiflerde aktif olarak yer almaktadır. 2019 KuirFest
Berlin’in açılış ve
kapanış partilerinin koordinasyon ve kürasyonunu yapmıştır.
Born in Ankara in 1985, Gizem Oruç opted for learning about music upon
completing
their bachelor and master degree in the Dept. of Chemistry at Bosphorus
University.
Gizem took an interest in voice and multimedia arts during their studies at MIAM
Center
for Advanced Studies in Music, Istanbul Technical University. Aside from
producing
and making electronic music with their pseudonym “6zm”, Gizem has been working
as a voice/multimedia designer and technician in various film and
multidisciplinary
art projects. Since 2015 they’ve been residing in Berlin where they actively
contributes to transfeminist-oriented collectives such as queer-DIY
(do-it-yourself)
Raumerweiterungshalle collective and pop / r’n’besk music band Gazino Neukölln.
They
coordinated and curated the opening and closing parties of KuirFest Berlin 2019.
CİS-HETERO ROLLERE LUBUN YAKLAŞIMLAR
QUEER APPROACHES TOWARDS CIS-HETERO ROLES
Eğip bükmek, yıkıp yapmak ya da yapmamak; bozmak, çuvallamak, dağıtıp
toplamamak,
toplayıp umursamamak. Cis-heteronormatif dünyada, cis-heteroların arasında
hayatta
kalmaya çalışan lubunyalar bunlar ve daha fazlasıyla kendini var ederken, yeni
bir
dünyanın ve yeni bir insanın çağrısını da kendinden başlatıyor. Karakterlerimizi
cisheterolaşmaya zorlayan düzen, kendi karakterlerini de cis-hetero bir biçimde
temsil
ederek tiyatrodan sinemaya tüm sanat dallarında da kendini norm kılıyor.
Lubunyaları
görmeyen ya da kendi kafalarındaki genel geçer lubunyalığa göre bizlere rol
veren
oyunculuk alemine, bu yapıyı bozacak şekilde zembille iniyoruz. Sinema ve
tiyatro
dünyasındaki cis-heteronormativiteyi ve toplumsal cinsiyet rollerini eleştirel
bir
mercekle ele alacak olan atölye; katılımcılarının hayallerindeki ya da
istedikleri herhangi
bir rolü, tiplemeyi belirleyerek o rollerle alakalı tekstleriyle gelmelerini
bekliyor. Sonrası
ise Ayça Damgacı’nın kolaylaştırıcılığında, katılımcının sahne ve kamera önünde
nasıl bir
varlık göstermek istediğine göre şekillenecek. Atölye, teknik bilgilerden, içsel
dünyanın
inşasına; lubunyalaştırılan cis-hetero rolden, bu rolün sahne ve kamera önündeki
icrasına
kadar iki gün sürecek.
Twisting and bending, destroying and building or not building, spoiling,
screwing it
up, making a mess and not tidying up, tidying up and not giving a damn… These
are
queers who are striving to stay alive among cis-heteros in a cis-heteronormative
world,
triggering the call for a new world and a new human as they live and let live in
multitudes.
Trying to cis-heteroize our characters, the order renders itself the norm in all
branches
of art from theater to cinema, representing its own characters in cis-hetero
ways. We are
landing on the world of acting giving us roles in accordance with its own
mainstream
image of queerness that ignores us queers, ready to destroy the structure they
have
built. Aiming to deal with the cis-heteronormativity and gender roles in the
world of
theater and cinema through a critical eye, the workshop seeks participants to
arrive with
their own texts concerning the roles that they themselves have dreamt of,
configured,
and determined. The rest will be shaped under Ayça Damgacı’s moderation,
depending
on what kind of existence the participants want to exhibit in front of the
camera and
on stage. The workshop will take two full days of technical information,
construction of
internal world, queerizing cis-hetero roles, and the performance of these roles
before
cameras and stage.
Kolaylaştırıcı/Facilitator: Ayça Damgacı
Katılımcı Sayısı/Number of Participants: 10
Süre/Duration: 2 gün / 2 days
Tarih/Date: 25, 26 Ocak, Cumartesi - Pazar / January 25, 26, Saturday - Sunday
Saat/Time: 14:00
Mekan/Venue: The Circle
Kolaylaştırıcı Hakkında / About the FacIlItator
İstanbul Üniversitesi Dramaturji ve Tiyatro Eleştirmenliği bölümü mezunu.
1998-2011
yılları arasında Tiyatro Oyunevi’nde birçok oyunda rol aldı ve yardımcı
yönetmenlik yaptı.
Son olarak New York LaGuardia Performing Arts Center’da Özen Yula’nın Sahibinden
Kiralık oyununda; Sismanoglio Megaro’da Agapi Molivyatis’in günlüğünden
esinlenerek
kendisinin oluşturduğu Lodos ve Afroz performansında oynadı. Gitmek: Benim
Marlon
ve Brandom sinema filminin oyuncusu ve ortak senaryo yazarı. 2003 yılındaki Irak
savaşı
sırasında, Irak Kürdistanı’ndaki sevgilisine kavuşmak için yaptığı yolculuğu
anlatan film
ile, İstanbul, Saraybosna, Adana, Tetouan ve Nürnberg Film festivallerinde en
iyi kadın
oyuncu ödüllerine lâyık görüldü. Aylavyu, 72. Koğuş, Unutma Beni İstanbul ve
Yozgat
Blues sinema filmlerinde oynadı. Göçebe Şarkılar isimli müzik grubunun kurucusu
ve
vokalisti. Avlu, Aramızda Kalsın ve O Hayat Benim gibi TV dizilerinde yer aldı.
Şu anda ilk
yönetmenlik denemesi olacak olan belgesel filmini kurgulamakta...
Graduate of Dept. of Dramaturgy and Theater Criticism, Istanbul University, Ayça
Damgacı has taken up roles and worked as an assistant director in numerous plays
in Tiyatro Oyunevi performance arts company between 1998-2011. Her most recent
performances were those in Özen Yula’s play Sahibinden Kiralık staged in
LaGuardia
Performing Arts Center, NY as well as Lodos ve Afroz, a play she herself
prepared with
inspiration from Agapi Molivyatis’s chronicles, staged in Sismanoglio Megaro at
the
heart of Istanbul. She acted in and is the co-screenwriter of My Marlon and
Brando, a
film depicting the journey of finding one’s lover in Iraqi Kurdistan during the
Iraq War
in 2003, winning best actress award in Sarajevo, Adana, Tetouan, and Nuremberg
film
festivals. She also acted in Aylavyu, 72. Koğuş, Unutma Beni İstanbul and Yozgat
Blues.
She is the founder and vocalist of a music band named Göçebe Şarkılar. She also
acted
in TV series including Avlu, Aramızda Kalsın and O Hayat Benim. These days
Damgacı has
been working on her documentary film which will be her first experience of
directing.
KÜÜR BELGESEL GELİŞTİRME ATÖLYESİ
QUEER DOCUMENTARY DEVELOPMENT WORKSHOP
Danışmanlar / Advisors: Metin Akdemir, Rüzgâr Buşki, Burcu Melekoğlu, Vuslat
Karan
Katılımcı Sayıcı / Number of Participants: 6
Süre/Duration: 7 saat / 7 hrs
Tarih/Date: 25 Ocak, Cumartesi / January 25, Saturday
Saat/Time: 10:30 - 17:30
Mekan/Venue: Altyazı Sinema Derneği / Altyazı Cinema Association
Eeyy lubunya, hayalindeki filmi çekmek için gaza mı ihtiyacın var? O zaman
başımızın
üstünde yerin var :) Belgesel Geliştirme Atölyesi, geliştirme, prodüksiyon ya da
postprodüksiyon evresindeki kurmaca dışı sinema ve video işleri için bir
atölyedir. Hikâye, Yapım ve Fonlama, Etki ve Dağıtım gibi başlıklar altında
danışmanların yönlendirmesi ve
sorularıyla katılımcılar hem kendi projelerini geliştirecek hem de diğer
projelere destek
verecekler. Atölyede filmin duygusu, rengi, sesi gibi belgesel sinemacılıkta ilk
anda akla
gelmeyen alanlar da tartışılarak hikaye anlatımını güçlendirici öğelere
yoğunlaşılacak.
Katılımcıların karşılıklı olarak birbirlerinin yaratıcılıklarını sorgulamaları
ve geliştirmeleri
hedeflenmektedir. Tabii ki bunların hepsini kuir çerçevelerden, sinemacılığa
alttan
üstten, önden arkadan yaklaşımlarla yapacağız.
Hey queer, do you need to get amped to make the film of your dreams? Then you
are
more than welcome :) Documentary Development Workshop is a workshop for
nonfiction cinema and videoworks during development, production or
post-production
stages. The participants will both develop their projects and support other
projects at
the same time under the guidance and questions by advisors concerning themes
such
as story, production and funding, impact and distribution. Things that do not
come to
mind at first instance in the field of documentary filmmaking such as the
feeling, color,
or voice of the film will be discussed so as to help the participants focus on
aspects
that strengthen the narration of a story. The aim is to get the participants to
mutually
question and develop each other’s creativity. We’ll be adopting a rather wide
approach
that lets us handle all the variety of aspects that the field of cinema entails
- within a
queer framework, of course.
Metin Akdemir, queer aktivist, yönetmen ve yapımcıdır. Ben Geldim Gidiyorum ve
Küpeli
gibi uluslararası ödüllü kısa filmlerin yönetmenliğini yaptı. 2012’den itibaren
LGBTQ+
temalı güncel sanat sergileri organizasyon komitesinde görev aldı. ‘Sınırsız’
isimli queerfeminist sanatçıların yer aldığı sergiler düzenlemeye devam etmekte
ve dramaqueer
Sanat Kolektifi içerisinde çalışmalarını sürdürmektedir. Metin Akdemir halen
Türkiye
sinemasında eşcinsel arzunun sansürü üzerine olan Çekilemeyen Sahneler adlı
belgeseli
üzerinde çalışmaktadır.
Metin Akdemir is a queer activist, filmmaker and producer living in Istanbul,
Turkey.
In addition to directing internationally award winning short films such as Ben
Geldim
Gidiyorum and Kupeli, they has served in the organizing committee for the annual
LGBTQ+ Pride art exhibits between 2009 and present. Metin Akdemir is currently
working on a documentary film Cekilemeyen Sahneler/Scenes I Imagine on
censorship
of homosexual desire in Turkish Cinema.
Rüzgâr Buşki Berlin’de yaşayan bir sanatçı. 1987 yılında İstanbul’da doğdu.
İstanbul
Üniversitesi’nde Gazetecilik okudu. Sanatsal üretiminde baskı sanatları ve
videonun
yanı sıra performans ve fotoğraf üzerine yoğunlaşıyor. Aidiyet, kimlik, arzu ve
gelenek
gibi temaları araştırıyor. Buşki eski medyayı çağdaş konularla hackleyerek,
ahşap ve taş
gibi malzemeleri değiştirilebilir medyumlar olarak geri alıyor. Ötekileştirilmiş
ve marjinal
topluluklarla güçlendirici prodüksiyonlar oluşturarak, film yapım kurallarını
kuirleştirerek
hibrit belgeseller üretiyor ve yönetiyor. documenta14 - Parliament of Bodies,
Atina
(2016), 59. Leipzig Uluslararası Belgesel ve Animasyon Film Festivali (2016),
Translations
- 12. Seattle Transgender Film Festivali (2017), “Queer Disruptions” Konferansı,
Columbia
Üniversitesi, New York (2018), Berlin Fotoğraf Müzesi (2018), Schwules Museum
Berlin
(2018), Badischer Kunstverein, Karlsruhe (2019) çalışmalarının sergilendiği
festival ve
kurumlar arasında. 2019 yılında Zeliş Deniz Queer Sinema Ödülü’nü aldı. Aynı yıl
Berlin
Sanat Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hito Steyerl’in Yeni Medya sınıfından
Meisterschüler
ünvanıyla mezun oldu. Yine 2019 yılında 26 genç sanatçı arasında yapılan
yarışmada
birinci seçilerek Karl Hofer Topluluğu ödülüne layık görüldü. Berlin Sanat
Üniversitesi’nde
Art in Context Yüksek Lisans programına devam ediyor.
Rüzgar Buşki born in 1987 in Istanbul is a Berlin based artist. His artistic
practice
focuses on printmaking and video as well as performance and photography. She
explores themes such as belonging, affect, identity, desire and tradition. Buşki
hacks
old media with contemporary topics, reclaiming materials such as wood and stone
as
exchangeable mediums. It produces and directs hybrid documentaries by building
empowering productions for and with marginalised communities, queering the rules
of filmmaking. Their work have been shown in numerous spaces and institutions,
which
include documenta14 - Parliament of Bodies, Athens (2016), 59th International
Leipzig
Festival for Documentary and Animated Film, Leipzig (2016), Translations - 12th
Seattle
Transgender Film Festival, Seattle (2017), Queer Disruptions Conference,
Columbia
University, New York (2018), Museum für Fotografie, Berlin (2018), Schwules
Museum
Berlin (2018), Badischer Kunstverein, Karlsruhe (2019). In 2019 he received the
Zeliş
Deniz Queer Cinema Award. Buşki graduated with a Meisterschüler title from the
class of
Prof. Dr. Hito Steyerl at Berlin University of Arts in 2019. The same year she
received the
Karl Hofer Society Award. They continues his studies in Art in Context M.A. also
in Berlin
University of Arts.
Burcu Melekoğlu İstanbul’da yönetmen ve kurgucu olarak çalışmaktadır.
Pennsylvania
Üniversitesi Sistem Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Philadelphia’daki
çeşitli
yapım şirketleri ve yerel televizyon kanallarında serbest olarak çalıştı. İkinci
durağı olan
Los Angeles’da, UCLA School of Film and Television’da yüksek lisans yaptı.
Ardından, 2 sene boyunca Los Angeles’da reklam, televizyon ve film projelerinde
yardımcı yönetmen
olarak görev aldı. Türkiye’ye dönünce, bağımsız filmlerin, özellikle belgesel
sinemanın
değiştirici gücüne inanarak yapım şirketi MOXIE’yi kurdu. Şu anda post
prodüksiyonu
tamamlanmakta olan uzun metraj belgesel filmi Mavi Kimlik’in ortak
yönetmenliğini
ve yapımcılığını yapmaktadır. Kısa Belgesel Projeleri: My First Second Home
(2006,
Philadelphia IGLF Festival, Chicago Reeling Festival, Girl Fest Hawaii, Poppy
Jasper
Festival, Out for Reel) , Choose to Heal (2003), Reiki (2002), Bamako (2000).
Burcu Melekoğlu is a filmmaker working as director and editor based in Istanbul.
She
discovered her passion for filmmaking, while getting a bachelor’s degree in
Systems
Engineering from University of Pennsylvania, and pursued a film minor there. She
worked on documentary and narrative projects after getting a Master of Arts
Degree
at UCLA School of Film and Television. After returning home to Istanbul, she
founded
MOXIE, an independent production company, believing in the power of independent
documentary film to change hearts and minds. She is currently producing and
codirecting a feature length documentary film in final stages of post-production
titled Blue
ID. Her short documentary work includes My First Second Home (2006, Philadelphia
IGLF
Festival, Chicago Reeling Festival, Girl Fest Hawaii, Poppy Jasper, Out for
Reel), Choose to
Heal (2003), Reiki (2002) and Bamako (2000).
Vuslat Karan (1984) Marmara Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümünden mezun
oldu. Kısa filmleri Aşk Saçması (2011) ve Akrep (2010) !f İstanbul Bağımsız
Filmler Festivali
seçkisinde yer aldı. İstanbul’daki ilk kentsel dönüşüm bölgeleri olan Roman
mahalleleri
ve Romanların yer değiştirtilmesini konu alan belgesel türdeki Şehirden
Sökülürken
(2007) isimli kısa filmi konuyla ilgili ilk projelerden biridir. Pek çok uzun
metraj film ve
televizyon projesinde yardımcı yönetmen olarak çalıştı. Ardından, 3 sene boyunca
bir
dijital reklam ve yapım şirketinde yapımcı olarak ve 2 yıl boyunca da bir müzik
yapım
şirketinde yerel içerik yönetimi ve proje geliştirme departmanlarından sorumlu
olarak
görev aldı. Son yıllarda ortak yönetmen ve yapımcı olarak üzerinde çalıştığı
Mavi Kimlik
isimli ilk uzun metraj belgeseli post-prodüksiyon sürecinin son aşamasındadır.
Vuslat Karan (b.1984) is a filmmaker living in Istanbul. She got her BFA in Film
and
Television from Marmara University. Her short films Tangled (2011) and Scorpion
(2010)
debuted at !f istanbul film festival. She directed a documentary-narrative
hybrid short
film Uprooting From the City (2006) about the urban transformation and
gentrification
of the Romany neighborhoods in the first pilot location in Istanbul. Her
previous work
experience includes 1st and 2nd assistant director of several feature films and
TV shows,
3 years as a senior producer at a digital agency and 2 years of local content
management
and project development at a music production company.
Ayrıntılı bilgi için
For more information, please visit
www.pembehayatkuirfest.org
/PembeHayatKuirFest /kuirfest /kuirfest
SPONSORLAR / SPONSORS
ANA SPONSOR
EMBASSY OF DENMARK Ankara
#DönerizElbet*
#WillSurelyTurnBack
*Türkçe’de dönme kelimesi, transfobik toplumun trans varoluşları yaftalamak için
kullandığı ve zaman içerisinde trans hareketinin bu fobiye karşı bir direniş
oluşturmak amacıyla sahiplenerek yapısöküme uğrattığı politik bir kelime. Hem
“dönme” olmanın onurunu taşıyan bu hashtag; hem de aynı zamanda doğduğu şehir
Ankara’da yasaklanan KuirFest’in, bu çağdışı yasakçı zihniyete karşı
kararlılığını temsil ediyor.
In Turkish “dönme” (turning, swinging, revolving, turning back, etc.) is a
political word that the transphobic society uses to stigmatize trans existences,
having been embraced and deconstructed in time by the trans movement with the
aim of forming a resistance against this phobia. It represents the determination
of both this hashtag which carries the honor of being “dönme” and QueerFest
which has been banned in Ankara, the city where it was born, against this
outdated mentality.
PEMBE HAYAT LGBTİ+ DAYANIŞMA DERNEĞİ
PINK LIFE LGBTI+ SOLIDARITY ASSOCIATION
YÖNETİM KURULU BARBİLERİ / BOARD OF MANAGEMENT BARBIES: Şirvan ÇELİKKALELİ,
Derin AKILLI, Özen SARIOĞLAN, Liza DONATELLA, Ömer AKAY
DİREKTÖR BARBİ / DIRECTOR BARBIE: Esma AKYEL
KOORDİNATÖR BARBİ / COORDINATOR BARBIE: Cihangir ÖZ
PROGRAMCI BARBİLER / PROGRAMMER BARBIES: Esra ÖZBAN, Esma AKYEL, Cihangir ÖZ,
Cemal AKYÜZ, Lara Güney ÖZLEN, Zeynep DİŞBUDAK, Kaan AKIN
MEDYA VE ETKİNLİK BARBİSİ / MEDIA AND EVENT BARBIE: Şirvan ÇELİKKALELİ
ASİSTAN BARBİLER / ASSISTANT BARBIES: Koray ÖZBAL, Edanur YILMAZ
STAJYER BARBİ / INTERN BARBIE: Arda AYHAN
EKİP BARBİLERİ / TEAM BARBIES: Esra ÖZBAN, Çiğdem ERDÖL, Pelin ANILAN, Eftelya
YILDIRIM
PEMBE HAYAT BARBİLERİ / PINK LIFE BARBIES: Gizem DİKMEN, Doğukan KARAHAN, Emrah
ŞAHİN, Hande TEKİNARSLAN, Aybüke YILMAZ, Furkan YILMAZ, Merve Ekim SÖKMEN
ÇEVİRMEN BARBİ / TRANSLATOR BARBIE: Müge ATALA
İŞARET DİLİ ÇEVİRMEN BARBİLERİ / SIGN LANGUAGE TRANSLATOR BARBIES: Ecem MİRKAN,
Emel VURAL
GÖRSEL TASARIM BARBİSİ / VISUAL DESIGN BARBIE: Burkay DOĞAN
AFİŞÇİ BARBİLER / POSTER BARBIES: Elif KK
TEASER YÖNETMENİ BARBİ / FESTIVAL TEASER DIRECTOR BARBIE: Nalan AŞKIN
TEASER GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ BARBİ / TEASER CINEMATOGRAPHER BARBIE: Mert İNAN
TEASER MÜZİK BARBİSİ / TEASER MUSIC BARBIE: Nigella Dreams
GÖSTERİM KOORDİNASYONU BARBİLERİ / SCREENING COORDINATION BARBIES: Alican
ÇİZMECİ, Suphi ÖZTAŞ
ALTYAZI KOORDİNATÖR BARBİ / SUBTITLE COORDINATOR BARBIE: Mustafa Kerem YÜKSEL
ALTYAZI ÇEVİREN BARBİLER / SUBTITLE TRANSLATOR BARBIES: Didem AYBERKİN,
Erhan BALTACI, Aynur ÇIRAY, Ümit EDEŞ, Helin EREN, Ali Can KARAYEL, Öge Dirim
TEZGELMİŞ, Özge YURTSEVENLER
FOTOĞRAFÇI BARBİLER / PHOTOGRAPHER BARBIES: Ekin TANERİ, Ömer Tevfik ERTEN, Tuna
ÖĞÜT, Nalan AŞKIN
DEKOR BARBİLERİ / DECOR BARBIES: Milen NAE, Hasret
GÖNÜLLÜ BARBİLER / VOLUNTEER BARBIES: Alona Taşçı, Banu Özsar, Berat Karaduman,
Bilge Kelavgil, Boran Arslan, Ceylan Cihan, Enes Mert Öktem, Gülşah Tekin,
Kubilay Ercelep, Marina Farima, Melike, Metehan Kiraz, Mine Beler,Ömer Buğra
Aydın, Özgür Arıcıoğlu, Özgür Gülen, Özgür Kaktüs, Özlen Veysal, Pınar Karabağ,
Ruya Nesrin, Samed Aydın, Sena Karataş, Serap Kaçmaz, Su Alandağlı, Şimal Zağra,
Ucuz Kaktüs, Umut Ceyhan Akyol, Umut Parlak, Vegan Tegan, Zeynep Serinkaya,
Zilan Kuranlıoğlu
TEŞEKKÜRLER / SPECIAL THANKS TO
Ahmet Bütün, Alona Taşçı, Anıl Çelik, Aslı Akıncı, Aslı Alpar, Asîde, Deus ex
Machina, Aynur Kaya, Ayça Damgacı, Ayşin Zoe Güneş, Bahar Alkan, Banu Özsar,
Boran Arslan, Batıkan Karahan, Berat Karaduman, Beren Azizi, Bilge Kelavgil,
Boran Mergen, Bulut B.Sezer, Buse Üçer, Can Çetin, Cemal Akyüz, Ceyda Kızıltuğ,
Ceylan A. Cihan, Chris Belloni, Christophe Dessaux, Cihan Hüroğlu, Damla Çimen,
Demhat Aksoy, Deniz Dinçer, Devran Çağlar, Dide Tayfur, Doğukan Aydoğan,
Dudakların Cengi, Durna Safarova, Efecan Bozkurt, Efruz Kaya, Elif Keskinkılıç,
Emirhan Deniz Çelebi, Enes Mert Öktem, Engin Ertan, Eray Ergeç, Erdoğan Şekerci,
Erhan Yıldırım, Erkan Düzdaş, Ezgi Tanyeri, Fügen Uğur, Fırat Yücel, Galip
Makarnacı, Gizem Yurdakul, Görkem Çakır, Gülşah Tekin, Halim Kır, Hande Çulpan,
Hasret, Hilal Esmer, İpek İpekçioğlu, Jale İnalöz, Jan Willem Scholten, Jilet
Sebahat, Kaan Akın, Alexis Lefevre, Kaan İşcan, Kaan Kap, Kaos GL, Kathleen
Thirsty, Kubilay Ercelep, Kübra Uzun, Kültigin Kağan Akbulut, Lara Güney Özlen,
Lucis Destroya, Madır Öktem Küroğlu, Marc David Jacobs, Marina Farima, Maya
Morel, Mehmet Yazgan, Melahat Deniz, Melih Ateş, Mert İnan, Milen Nae, Mine
Beler, Pınar Karabağ, Mine Özden, Mor Mekan, Nalan Aşkın, Nayuk (Nazlı Mayuk),
Nazım Güveloğlu, Neelu Bhuman, Nigella Dreams, Nihal Albayrak, Okay Gökmen, Onur
Yıldız, Oğul Aşkın, Ömer Homan, Ömür Yılmaz, Özgürcan Taşçı, Özgür Gülen, Özgür
Kaktüs, Özlem Altınok, Özlen Veysal, Paul Amann, Pavel Bicek, Rüya Nesrin,
Sandra Hezinová, Seda Yüksel, Selim Özadar, Selin Talazan, Sena Yıldız, Senem
Aytaç, Serap Kaçmaz, Sevcan Tiftik, Sevinç Geliç, Seçil Epik, Shahla Babayeva,
Sinan Ersin, Keavy Nahan, Su Alandağlı, Sumru Tamer, Şenay İmre, Şennur Ören,
Şevval Kılıç, Taner Akpolat, Mehtap Doğan, Timo Sysiö, Timur Saydan, Timurşah
Ertan Özgür Arıcıoğlu, Tim Wolff, Tombiş Tutku, Ucuz Kaktüs, Umut Avcı, Umut
Ceylan Akyol, Umut Güner, Umut Parlak, Umut Parlak, Umut Rışvanlı, Üzüm Derin
Solak, Vanessa Lee Nic, Vegan Tegan, Yasemin Çongar, Yonca Verdioğlu, Yunus Emre
Demir, Yıldız Tar, Zahter, Zeynep Dişbudak, Zeynep Serinkaya, Zeynep Sibel
Başaran, Zilan Kuranlıoğlu, Zuhal Hüner ve Banu Alkan
23 - 26 Ocak tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek olan 9. Pembe Hayat
KuirFest, heyecanla beklenen programını yayınladı.
3 atölye, 7 söyleşi, 2 parti, 78 film ve bir çok filmin yönetmenini İstanbul ile
buluşturan festival; Dünya’nın dört bir yanından kuir hikayeleri programına
dahil ederek, #DönerizElbet hashtagiyle Ankara’dan yola çıkıyor.
İkisi uluslararası film festivallerinden olmak üzere toplam 11 seçkiyi bir araya
getiren 9. Pembe Hayat KuirFest’e; institut français, Vault24, Kıraathane
İstanbul Edebiyat Evi, Altyazı Sinema Derneği, The Circle, Salt Galata, Feminist
Mekan, SPoD, Babylon ve Anahit Sahne
ev sahipliği yapacak.
Her yıl olduğu gibi bu yılda görkemli bir galayla festivali başlatacak olan 9.
Pembe Hayat KuirFest, institut français’deki açılış töreninin ve açılış filmi
olan Transonsuz (Transfinite)’un izlenmesinin ardından Banu Alkan’lı açılış
partisiyle İstanbul’a hoşbulduk diyecek. Babylon’da gerçekleşecek olan partinin
ayrıntıları linkte.
Gökkuşağının Altında
Her yıl pek çok uzun metraj kuir yapımı festival severlerle buluşturan KuirFest,
“Gökkuşağının Altında” seçkisi kapsamında bu yıl da dünyanın dört bir yanından
kuir kurmacaları ağırlıyor! Yaşlılık, göçmenlik, gençlik, biseksüel haller,
mistik kurgu gibi temaları odağına alan seçki, Amerika’dan Lübnan’a çeşitli
ülkelerden hikayelerle yaşamın her anında ve alanında lubunya olma hallerini
harmanlıyor! Günceli ve gündemi takip ederek izleyicinin özdeşlik kurup kendi
hayatından hikâyeler bulabileceği filmlere ev sahipliği yapan seçki içerisinde
TRANSONSUZ (TRANSFINITE, 2019), Şifa (Chronic, 2017), Greta (2019), Kavak
Yelleri (These Peculiar Days, 2019) ve Karanlıkta Parlayan (Tinta Bruta, 2018)
filmleri yer alıyor.
Amerika yapımı TRANSONSUZ, parça parça trans hikâyelerinden oluşan, kuir mistik
kurgu üzerine bir film olarak sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Film, trans
hallerin günlük hayatta karşı karşıya kaldığı tüm olumsuzluklara karşı
izleyiciyi lubunyanın ahıyla biçimlendirilmiş mistik bir gezintiye çıkarıyor ve
lubunyanın gücünü evrenin farklı bir kurgusuyla birleştirerek izleyiciye
fantastik bir mücadele alanı sağlıyor. Amsterdam merkezli TranScreen Film
Festivali’nden “Seyirci Ödülü” ile dönen ve birçok trans öznenin tekil
deneyimleriyle tek bir bütünlüklü hikâye oluşturan yapımda kamera arkasından
kamera önüne ekibin çoğu translardan oluşuyor. Filmin yönetmeni Neelu Bhuman
KuirFest için İstanbul’da olacak ve filmin 25 Ocak tarihindeki gösteriminin
ardından gerçekleşecek soru-cevap etkinliğinde izleyicilerle söyleşecek.
Şifa, Lübnan’da yaşayan bir fotoğraf sanatçısı olan Omar’ın acılarına
odaklanıyor. Sevgilisini bir bombalı saldırıda kaybeden Omar, bu kayıpla baş
edebilmek için sevdiklerini kaybeden insanlarla fotoğraf çalışmaları yapıyor.
Onlarla kurduğu ilişkiyle hem kendi acısını yaşıyor, hem de yaralarını sarıyor.
Sanatın iyileştirici ve dönüştürücü yanını, kolektif çalışmanın yarattığı
hafiflik hissiyle birleştiriyor ve seyirciye sunuyor. Yasla olan ilişkimize
bakan film, lubunyaların Orta Doğu’da yaşadığı acılara ortak oluyor ve savaşın
karanlık yönünden sanat sayesinde nasıl sıyrılabileceğimizi fısıldıyor.
Greta, toplumun yaşlı dediği, ancak aşkla tazelenerek yaş almaya devam eden
Greta’nın hikâyesine götürüyor izleyiciyi. Brezilya yapımı film, yoldaşı olan
bir lubunyaya yardım ederken hayatının aşkını imkânsızlıklarıyla beraber
tazelenerek yaşayan karakterinin öyküsü üzerinden lubunyaların dostluğunun
hayatta ne gibi pencereler açtığını gösteriyor. Aşkın tüm iniş çıkışlarını ve o
aşk için yapılabileceklerin sınırsızlığını gözler önüne seren Greta, kendi
karakteriyle aslında varoluşun ne kadar değişken, öngörülemez ve kararlı
olduğunun altını çiziyor. Armando Praça’nın yönetmen koltuğunda oturduğu film
Milano Uluslararası Lezbiyen ve Gey Film Festivali’nden “En İyi Film” ve “Jüri
Özel Ödülü” ile döndü.
Kavak Yelleri, izleyiciyi kaybolan yılların geri gelmesi arzusuyla yanıp
tutuşturacak! Film, lise mezuniyetini kutlamak için şehirden uzak bir yere giden
bir grup arkadaş üzerinden aşk ve bağlılık gibi kavramları işliyor. Ergenliğin
tüm karmaşasını zihinsel, fiziksel ve cinsel deneyimleriyle geçiştirmeye çalışan
grup; kendilerini nefret, tutku ve sevgi ekseninde özgürce inşa etmeye
çalışıyorlar. Kolektif ortaklığın şoke edici bir şekilde birleştirdiği, gençlik
esintisi tadındaki yapım, Playa Del Carmen Uluslararası Queer Film Festivali ve
La Frontera Queer Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü”ne lâyık görüldü.
Karanlıkta Parlayan, vücuduna sürdüğü neon boyalarla sohbet odalarında kamerada
şov yapan ve “tekinsiz bir şehirde” kendine bu şekilde güvenli alan yaratan bir
gencin yalnızlığından hareketle; bu yalnızlıkların nasıl çoğalabileceğini ve
çoğalan bu yalnızlıkların varlığın öz inşasına ne gibi etkileri olduğunu bizlere
güçlü bir hikaye ve seyirciyi filmin bir parçası haline getiren kurgusuyla
karşımıza çıkıyor. Türkiye prömiyerini yapılacağı filmin Berlin Uluslararası
Film Festivali’nden Teddy Ödülü ve C.I.C.A.E Ödülü ile dönüyor ve toplamda 14
ödülü ve 8 adaylığı bulunuyor.
Kuir Belgeseller
Çeşitliliği ile ön plana çıkan Kuir Belgeseller, dokuzuncu senesinde Türkiye’de
LGBTİ+ kamuoyunda yeni tartışmalara yer açacak! Başka ülkelerin deneyimleri ile
zenginleştirilen bu seçki, farklı pencerelerden bakma imkânı sağlarken; lubunya
hallerden mülteciliğe, şair olmaktan kendi tarihimizi yazmaya kadar pek çok
odağı göz önüne seriyor.
Kuir Belgeseller’de bu yıl Geçiş/Uyum (Transitioning, 2016), Sığınak: Cennet’in
Kaybı (Shelter: Farewell to Eden, 2019) Lemebel (2019), Arşivciler (The
Archivettes, 2018), Ne Havva’dan Ne Adem’den: Bir İnterseks Hikayesi (No Box for
Me. An Intersex Story, 2018), Ben Moshanty. Beni seviyor musun? (I'm Moshanty.
Do you love me? 2019) ve Ataerkil Ritüeller (Paternal Rites, 2018) yer alıyor.
Geçiş/Uyum, güncel tartışmalara translar cephesinden verilen bir cevap niteliği
taşıyor. Trans varoluşun hayatın hangi aşamalarından geçtiğini, trans hallerin
kendini gerçekleştirmesi için ne gibi imkânların ortaya konması gerektiğini,
karşı karşıya kalınan fobinin dili, dini ve ırkı olmadığını; bir transın kendini
inşasının ve yine bu süreçte karşı karşıya kaldığı engellerle mücadelesinin ne
kadar çok ortak yönü olduğunu bizlere farklı bakış açılarıyla sunuyor film.
Yapım, Türkiye lubunya hareketine de yeni bir tartışma alanı açıyor.
Sığınak: Cennet’in Kaybı, uzun yıllardır bir yangın yerine dönmüş olan Libya’da
yaşamının peşinden koşan bir transın hikâyesini bugünün gerçekliğiyle gözler
önüne seriyor. Yaşamak için çok zorlu deneyimlerin içinden geçen lubunyanın,
hayatının peşinden koşarken yaşadığı tüm zorlukları seyirciye hissettiren yapım,
duyarsızlaştığımız yanlarımızı bizlere hatırlatıyor. Empatinin önünü de açan
İtalya ve Fransa ortak yapımı Shelter, Copenhagen Uluslararası Belgesel
Festivali’nde büyük ilgi toplamıştı.
Türkiye prömiyerinin KuirFest’te yapılacağı Lemebel, Latin Amerika’nın en önemli
kuir aktivistlerinden şair ve çağdaş sanatçı Pedro Lemebel’in hayat hikâyesine
odaklanıyor. Lemebel’in sanata ve hayata bakışını, lubunyalığını ve tarihsel
önemini “Lemebelce” anlatan yapım, Türkiye lubunya hareketine karşılaştırmalı
bir örnek sunarak aktivistleri güçlendirecek ve yoldaşlık duygusunu pekiştirecek
şiirsel bir anlatım taşıyor. Berlin Uluslararası Film Festivali’nden “Teddy
Ödülü”nü kazanan Lemebel’in pek çok ödülü ve adaylığı bulunuyor. 25 Ocak’ta
Institut français’ta düzenlenecek gösterimin ardından film üzerine bir söyleşi
gerçekleştirilecek.
Arşivciler, His’tory’nin eril tahakkümüne karşı Her’story’de ısrar ediyor;
öznelerin kendi tarihlerini yazmalarının ve kendi belleklerini oluşturmalarının
önemini vurguluyor. Film, lezbiyen olmanın ve feminist olmanın kesişimselliğini
lezbiyen feminist bir örgütlenmede gören Amerikalı bir grup aktivistin bir araya
gelişlerini, örgütlenişlerini ve kendi tarihlerini yazışlarını aktarıyor. The
Archivettes, bu yanıyla Türkiyeli lezbiyen feminist varoluşları güçlendirecek
başka bir bakış açısı sunma potansiyeli taşıyor. Filmin 25 Ocak Cumartesi günü
Feminist Mekan’da yapılacak gösteriminin ardından bir söyleşi
gerçekleştirilecek.
Toplamda 8 ödülle bu yılın en iyi interseks yapımı olma iddiasını taşıyan Ne
Havva’dan Ne Adem’den: Bir Interseks Hikayesi, interseks bireylerin kendi
hikâyelerinden hareketle yan yana gelerek birbirlerinin dertlerine derman
oluşlarının hikâyesini sunuyor. Kuir Belgeseller bölümü bu filmle, Türkiyeli
izleyicinin zihnine “İnterseksler vardır!” sözünü kazımayı hedefliyor!
Ben Moshanty. Beni seviyor musun?, Papua Yeni Gine’nin ilk ve tek LGBTİ+ filmi
olarak karşımıza çıkıyor! Kadınlar açısından dünyanın en tehlikeli ülkelerinden
biri olan Papua Yeni Gine’de trans kadın olmayı, Moshanty’nin hikâyesiyle gözler
önüne seriyor. Her şeye rağmen yaşama ısrarının hem yürekleri burkan hem de
sistemi büken hikâyesini konu alan yapım; gullümün evrenselliğini, lubunyalığın
aynılıklarını ve dünyanın bir ucunda trans olmanın öteki ucunda trans olmayla ne
kadar benzerlik taşıdığını anlatıyor ve seyircinin içinden güçlenerek çıkacağı
bir tecrübe vaat ediyor. Festivalin ikinci günü olan 25 Ocak’ta Institut
français’ta düzenlenecek olan gösterimin ardından seyirciler yönetmen Tim Wolff
ile soru-cevap etkinliğinde buluşacak.
Ataerkil Ritüeller, seçkideki diğer filmlerin yanında biçimsel farklılığıyla öne
çıkıyor. Film, yönetmenin kendi hikâyesini, çok küçük yaşlarda yaşadığı
travmatik deneyimlerden kurtuluş çabasını ve güçleniş biçimini sergiliyor.
Feminist yönteme yeni bir tarz katarak seyircinin kendi travmalarından
güçlenerek çıkmasının yeni bir yolunu paylaşan Paternal Rites’ın yönetmen
koltuğunda bir trans oturuyor: Jules Rosskam! Filmin 24 Ocak’taki gösteriminin
ardından hayatta kalan hikâyelerinin dönüştürücü olasılıkları üzerine
konuşulacak.
Kuir Diziler
Kuir Diziler bölümümüz, bu yıl Kulüp Splendida’ya (Club Splendida, 2019) ev
sahipliği yapacak!
Kulüp Splendida, kuir bilim kurgu dalında bizleri uzaya çıkarmaya hazırlanıyor!
Beş lubunyanın fezada, hayallerindeki gezegeni bulma macerasına odaklanan yapım,
komedi unsurlarının da yer aldığı beş bölümlük mini dizi olarak karşımıza
çıkıyor. Almanya yapımı olan dizinin yönetmen koltuğunda Caio Soares oturuyor.
kÜLT
Pembe Hayat KuirFest her yıl olduğu gibi bu yıl da kuir film tarihinin kült
yapımlarını takipçileriyle buluşturuyor. Sinefillerin ve festival takipçilerinin
sabırsızlıkla beklediği kÜLT seçkimiz bu yıl kuir sinemanın öncü yapımlarından
Benim Şugar Çamaşırhanem (My Beautiful Laundrette, 1985) ve Küründen Dolapta
(The Celluloid Closet, 1995) filmlerini ağırlıyor.
İngiliz sinema tarihinde özel bir yere sahip Benim Şugar Çamaşırhanem 35. yaşını
kutlarken göçmen olmaktan öteki lubunya olmaya, dönemin İngiltere’sinde hayatta
kalmaktan aşka tutunmaya ve kapitalizmin o dönem lubunyalara yaklaşımından
temsil sorununa kadar retrospektif bir aynalamayla bugüne sarkastik eleştiriler
sunmaya devam ediyor. Ünlü yazar Hanif Kureishi’nin kaleme aldığı My Beautiful
Laundrette, Pakistanlı bir genç olan Omar ile çocukluk arkadaşı Johnny’nin
sonunda aşka dönüşen tanıdık öyküsü üzerinden hırs, rekabet, hayatta kalma,
şehrin ötekisi olma ve tüm bunların beyazlıkla çarpışmasını seyircinin gözleri
önüne seriyor. Bir dönem filmi olan bu yapım, lubunyalığın dününden bugününe bir
perspektif sunarak hala çözülememiş sorunları ve ne kadar yol aldığımızı bizlere
hatırlatıyor. İngiliz Film Enstitüsü’nün (BFI) 20. yüzyılın en iyi 50 İngiliz
filmi arasında saydığı yapım, “En İyi Senaryo” Oscar’ına aday olmuş, ünlü aktör
Daniel Day Lewis bu filmdeki Johnny rolüyle çok konuşulmuştu. Filmin 26
Ocak’taki gösteriminin ardından İskoçyalı Kuir Uluslararası Film Festivali
ekibinden Marc David Jacobs izleyicilerle film üzerine soru-cevap tadında bir
söyleşi gerçekleştirecek.
Hollywood endüstrisindeki ünlü kişiler ile sohbet eşliğinde ilerleyen Küründen
Dolapta, 25. yılında Türkiye izleyicisiyle ilk kez buluşacak! Bu gösterim
üzerinden, ünlülerin temsil ettikleri lubunya karakterlerle ilişkilerini ve
Hollywood endüstrisinin LGBTİ+ karakterleri ele alışını dönemin ruhuyla bugüne
taşımaya hazırlanan KuirFest; belgesel niteliğinde olan bu filmle dünden bugüne
temsilde ne kadar yol alındığını ve buna yönelik eleştirileri canlı tutmayı
hedefliyor.
Kısa Seçkileri
Pembe Hayat KuirFest her yıl kısa seçkileriyle sinemayı kuirleştiren kısa film
seçkilerine geniş yer ayırıyor. Festival programı kapsamında bu yıl tam yedi
kısa film seçkisi gösterilecek.
KuirFest’in yıllara yayılan Türkiye’den Kuir Kısalar (Queer Shorts from Turkey)
seçkisi, Türkiye kuir sinemasının gelişimine de ayna tutuyor. Birçok yeni kuir
sanatçının çeşitli formlarda ve konularda filmlerle dâhil olduğu seçki, bizim
hikâyemizi bizim gözümüzle bize anlatıyor. Lubunyalığın farklı hallerini
bambaşka renklerle programa taşıyan festival, Türkiyeli sanatçıların aşk,
fetişler, lirik haller, akışkanlık ve lubunyalık hallerini Türkiyeli sinemasever
lubunlarla buluşturuyor.
Seçkide bu yıl Kardelen Eren’in Örtünün Altı (Under The Blanket, 2019), Özgür
Can Taşcı’nın Yıkımın Üstünde Dans (Dancing On The Ruins, 2019), Kübra Bekmez’in
Öteki (The Other, 2019), Harun Güler’in 2740 Nolu Oda (Room 2740 - Shot on
iPhone, 2019), Volkan Güleryüz’ün Iris (İris, 2019), Gizem Aksu’nun
SOULSOLESOURCE (SOULSOLESOURCE, 2019), Ömer Tevfik Erten’in Misafir*hane-Bir
Vardım Bir Yoktum (Guest*house-Twice Upon a Time, 2019), Gökçe Onur’un Akışkan
(Fluid, 2019), Nicolas Jakubiak’ın Barbo (Barbo, 2019) ve Şeyhmus Altun’un
Zerreler (Fragments, 2019) filmleri yer alıyor. Seçkinin 24 Ocak’ta düzenlenecek
gösteriminin ardından bir de söyleşisi bulunuyor.
KuirFest, kısa seçkilerinde her yıl olduğu gibi bu yıl da yurtdışından
programcılarla işbirliği yapıyor. Festival, geçtiğimiz sene jüri üyeleri
arasında KuirFest’ten Esra Özban’ın da yer aldığı, Amsterdam merkezli
Uluslararası Kuir & Göçmen Film Festivali’nin hazırladığı IQMF Amsterdam Kısalar
Seçkisi: IQMF Yükselen Yıldızlar (IQMF Amsterdam Shorts Selection: IQMF Rising
Stars) seçkisini ağırlayacak. Çeşitli kimliklerin kesişimselliğine değinen
seçki, yeni kuir ve mülteci filmleri festivale taşıyarak gençlik hallerine,
transların deneyimlediği zorbalıklara, kuir tarihin önemli bir parçası olan
vogue kültürüne, fetişlere ve animatif dokunuşlara yer veriyor. 24 Ocak’ta
Fransız Kültür Merkezi’nde düzenlenecek gösterimin ardından izleyiciler seçkinin
küratörü Chris Belloni ile soru-cevap etkinliğinde sohbet etme şansı
yakalayacak.
Çek Cumhuriyeti merkezli Mezipatra Kuir Film Festivali, hazırladığı Mezipatra
Kısa Seçkisi: Soyu Tehlikede Tür (Mezipatra Shorts Selection: Endangered
Species) seçkisiyle ilk kez KuirFest’in konuğu oluyor! Bugünün lubunyasının
yabancı olmadığı varoluş sıkıntısını, seçki boyunca yüreklere çöreklenecek olan
o aynı hisle işte şöyle dürtüyor: “Sırlar insanların gözünden yansır; tıpkı soyu
tehlikede olan türler gibi nadiren görünürler. Zaten her tünelin sonunda ışık
olduğunun garantisini kim vermiş ki?” Seçkinin 25 Ocak’ta Vault34’te
düzenlenecek gösteriminin ardından festival ekibinden Pavel Bicek ile bir
soru-cevap etkinliği düzenlenecek.
KuirFest bu yıl romantik bireylerin kalplerine aşkla dokunmayı bu seçkiyle
hedefliyor: Tariz Seçkisi! (Tariz Section). Aşk için hangimiz neler yapmadık ki?
Daha neler yapacağız kim bilir? Tüm bu soruların cevabını dünyanın dört bir
yanından kısalarla Tariz Seçkisi’nde bir araya getiren KuirFest, aşkın gücünü
cinsel yönelimlerin üstünde ele alıp her birimize tarizliğin gücüyle dokunmayı
hedefliyor!
Festivalin bir diğer kısa seçkisi ise Lavinya! (Lavinia!). Lubuncanın ilk
yıllarında, lubunyalar kendilerinden “Lavinya” diye bahsederlerdi? Hepimiz önce
Lavinya değil miyiz? Lavinya, şiirlere konu olduğu kadar lubunyalığın özü değil
mi? Hayatın akışı, cinsiyetleri de kendine uydurmuyor mu?
Lubunyalık (#birömürboyu) (Queerness #Forever) kısa seçkisi aşkın, sevginin ve
mücadelenin zamanın çok ötesinde olduğunu ve lubunyalığın yaşsızlıkla
anılmasının ne kadar doğru olduğunu bizlere gösteriyor. Çizgisel algıladığımız
zaman, her geçen gün yüzlerimize birer çizgi atarak hatırlatıyor kendini:
Yaşlılık. Bir kısmımızın dününü, bir kısmımızın bugününü ve bir kısmımızın
yarınını seyretme zamanı şimdi!
İsmi ile müsemma Koli Koliye Bakar! (Koli Gazes Upon Kolis!) seçkisi; koli
kesenlere, koli hallerini, koli heyecanıyla anlatıyor! Kolinin birçok anlamını
malum nihayetlerle tamamlayan seçki, “Arzular şelale!” diyerek koli kesenleri
koli kesmeye davet ediyor!
Festival anılarınızı #DönerizElbet hashtagleriyle paylaşabilirsiniz.
9. Pembe Hayat KuirFest Ocak 2020’de takipçileriyle yeniden buluşmaya
hazırlanıyor! Festivale FilmFreeway üzerinden yapılacak başvurular için son
tarih 31 Ekim 2019.
Sekizinci senesinde 3 şehir, iki ülke ve ardından da üç haftalık programı ile
Berlin’e giden KuirFest, seneyi dünyanın her yerindeki filmleri dünyanın her
yerindeki takipçileri ile buluşturabilmek için kurduğu LGBTİ+ Film Platformu ile
kapattı. Dokuzuncu sene hazırlıklarına ara vermeden başlayan festival, 24-26
Ocak tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek!
Dünyanın her yerinden LGBTİ+ yapımlara ulaşıp, programına eklediği filmleri bu
sene de Türkiye ve birçok ülkeye taşımayı hedefleyen Pembe Hayat KuirFest’in
programında çok özel seçkiler yer alacak. Aynı zamanda her yıl dünyadan
festivallerin seçkilerini Türkiye’ye de taşıyan festival, bu sene de sürpriz
konuk ve seçkileriyle dolu dolu hazırlanıyor!
FilmFreeway üzerinden yapılacak başvurular için son tarih 31 Ekim 2019. Aşağıda
bulunan başvuru koşullarını gözden geçirebilir, filminizle 9. Pembe Hayat
KuirFest’e başvurabilirsiniz!
Başvuru Koşulları
1. LGBTİ+ temalı filmler ve/veya kuir yapımlar festivale başvurabilir.
2. Festival’e Türkiye’den ya da Türkiye’ye dair yapılacak başvurular
ücretsizdir.
3. Festival’e Türkiye dışından yapılacak başvurularda uzun metraj film
başvuruları için standart 5 $, örenci 3 $ iken, kısa ve orta metraj başvuruları
için ise 3-1 $’dır.
2. İlk gösterimini Mayıs 2018’den önce yapmış filmler kabul edilmeyecektir.
3. Festival’in seçeceği filmlerin yüksek çözünürlüklü indirilebilir gösterim
kopyalarına sahip olmaları gerekmektedir.
4. Orijinal dili İngilizce olmayan filmlerin kopyaları İngilizce altyazılı
olmalıdır. Orjinal dili İngilizce olan filmlerin diyalog listesi göndermesi
gerekmektedir.
5. Seçilen filmlerin tüm tanıtım materyalleri 31 Ekim 2019 tarihine kadar
kuirfest@pembehayat.org adresine gönderilmelidir. Sağlanan materyallerdeki eksik
ya da hatalı bilgilerin sorumluluğu festivale ait değildir.
7. Festival programına kabul edilen filmlerden en fazla 3 dakikalık görüntü, hem
filmin hem festivalin tanıtımı için ulusal ya da uluslararası medyada
gösterilmek üzere kullanılabilir.
8. Festival, hem seçilen filmin hem de bütün programın tanıtımını yapmak üzere
kendi web sitesinde ve sosyal medya kanallarında görselleri kullanma hakkına
sahiptir.
9. Festival yönetimi seçilen filmlerin gösterim programına karar veren tek
yetkilidir.
10. Filmin festivalden geri çekilebilmesi için son tarih 15 Aralık 2019’dur.