Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Avrupa Birliği Bakanlığı'nın desteklediği her yıl
TÜRSAK Vakfı'nın düzenlediği "15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali"
dün akşam Cemal Reşit Rey konser salonunda yapılan açılış gecesi ve gündüz film
gösterimleriyle başladı. Ece Sükan'ın sunuculuğunu üstlendiği gece, perküsyon
ustası Burhan Öçal ve Rus Piyanist Alexey Botinov'un verdiği muhteşem bir
konserle başladı. Açılış konuşmalarının ardından sanat tarihçisi Prof. Dr.
Nurhan Atasoy 'a Onur Ödülü verilirken, nev-i şahsına münhasır sinemacı Ümit
Ünal ise Yaşam Boyu Onur Ödülü'nü aldı. Emek Ödülü'nü ise bu yıl Yeşilçam'ın
emektarlarından Özdemir Öğüt'e takdim edildi. Törenin ardından davetliler ve
katılımcılar açılış filmi olan Joe Wright yönetmenliğindeki Leo Tolstoy
uyarlaması Anna Karenina'yı seyrettiler.
Randevu İstanbul Film Festivali'nde bu haftasonu programı ise şu şekilde:
15 Aralık, Cumartesi
Levent Cinemaximum Kanyon
11:30 DOLLY PARTON’UN ANNEM OLDUĞU SENE
13:30 38 ŞAHİT
16:00 BÜTÜN POLİSLERİN CANI CEHENNEME
19:00 Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly)
21:30 About Cherry
00:00 TUTSAK
Beyoğlu Cinemaximum Fitaş
11:30 AZİZLER VADİSİ
13:30 DÖRT
16:00 SUÇ OTELİ
19:00 PAMUK PRENSES
21:30 KALE
Fransız Kültür Merkezi
11:30 AVRUPA FİLM AKADEMİSİ: Kısa Şart! - Bölüm I
13:30 ÇÖP DANSI
16:00 ÖZEL BİR GÜN
19:00 BAĞIMSIZ BİR OYUN FİLMİ
16 Aralık, Pazar
Levent Cinemaximum Kanyon
11:30 AİLEMİZDEKİ HERKES
13:30 SUÇ OTELİ
16:00 İMPARATOR
19:00 MİSAFİRLER
21:30 Wellington Hatları (Linhas de Wellington)
Beyoğlu Cinemaximum Fitaş
11:30 BOĞULMANIN EVRENSEL İŞARETİ
13:30 PANTOLONUM ÜZERİMDE GEÇİRDİĞİM EN EĞLENCELİ AN *
16:00 İlk Kış (First Winter)
19:00 Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly)
21:30 KOMPLO
* Film gösteriminden sonra söyleşiye de katılabilirsiniz.
15 Aralık 2012
15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali bu akşam başlıyor.
TÜRSAK tarafından gerçekleştirilen yılın son film festivali "Randevu İstanbul",
14 Aralık akşamı Cemal Reşit Rey'de gerçekleştirilecek Tolstoy'un romanından
uyarlama "Anna Karenina" ile başlayacak.
Bir hafta sürecek festival boyunca dünyaca ünlü festivallerden ödüllü, pek çok
ülkede izleyiciye ulaşmış fakat Türkiye'de gösterim şansı bulamamış filmleri ve
ünlü yönetmenlerin beklenen son filmlerinin yanı sıra, tematik festivaller ve
spesifik izleyici kitlelerinin ilgisini çeken, sıra dışı, alışılmadık filmleri
de izleyebilmek mümkün olacak.
Fantastik film kuşağında Jon Wright'in Canavarlar (Grabbers); siyah-beyaz
filmler seçkisinde 20'lerin İspanya'sında geçen, bir matador hikâyesi, Kar Beyaz
(Snow White), görülmesi gereken filmler arasında.
14 Aralık 2012
15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali’nde Görülmesi Gereken 10 Film
14 Aralık - 20 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da “Levent Cinemaximum
Kanyon”, “Beyoğlu Cinemaximum Fitaş” ve “Fransız Kültür Merkezi”nde
gerçekleşecek olan 15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali’nin
yaklaşmasıyla birlikte “yılın son film festivali” heyecanı sardı. Bu yıl Randevu
İstanbul’da “Gala İstanbul”, “Sinema Tarihi Yazıyor”, “Haklarınız İçin
Savaşın!”, “Dünya Dönüyor”, “Film Bağımlıları İçin Bağımsız Filmler”, “İlk
Randevu”, “Pelikül Kabuslar”, “Acı Gerçek” ve “Avrupa Film Akademisi: Kısa
Şart!” bölümleri bulunmakta.
Randevu İstanbul Film Festivali’ne gitmek isteyenler için yol gösterecek bir
rehber olmasını amaçlayarak program içerisinde “kesinlikle görülmesi gereken 10
film” listesini ele aldım.
1) Blancanieves / Pamuk Prenses (2012) - Pablo Berger (104 dk)
2003 yılında çektiği ilk filmi “Torremolinos 73” (2003) ile çok sayıda ödül
kazanıp sinemaya iyi bir başlangıç yapan İspanyol yönetmen Pablo Berger’in 9
sene aradan sonra sinemaya yapıbozucu - kült bir Pamuk Prenses uyarlamasıyla
geri dönüşünü görmek için izlenmeli. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’i, sessiz
sinema ve boğa güreşleri ile birleştirip Bunuelvari bir saygı duruşunda bulunan
film, sinefiller için kaçırılmaz bir nimet gibi duruyor. Blancanieves ayrıca,
San Sebastian Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ve “Jüri Özel Ödülü”ne
layık görülmüştür.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 19.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 18
Aralık Salı 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon)
2) Anna Karenina (2012) - Joe Wright (130 dk)
Bugüne kadar sayısız uyarlaması çekilen Tolstoy şaheseri Anna Karenina, bu sefer
“Pride & Prejudice” (2005) ve “Atonement” (2007) filmleriyle hem dönem filmi hem
de roman uyarlaması konusunda rüştünü ispatlamış yönetmen Joe Wright ile
sinemada yerini buluyor. Festivalin açılış filmi olan Anna Karenina’da, Keira
Knightley, Jude Law ve Aaron Taylor’ın, Tolstoy karakterlerine uyum sağlayıp
sağlayamadığını, kostüm tasarımı ve sanat yönetimi gibi dallarda görkemli bir
hale gelip gelmediğini ve Oscar yarışındaki iddiasının ne durumda olduğunu
görmek için izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 14 Aralık Cuma 21.00 (Festival Açılış Filmi)
3) Killing Them Softly / Kibarca Öldürmek (2012) - Andrew Dominik (97 dk)
2000 sonrası ortaya çıkan en yetenekli yönetmenlerden biri olan, “Chopper”
(2000) ve “The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford” (2007)
filmleriyle kendine has bir hayran kitlesi yaratan Andrew Dominik’in 5 yıl
aradan sonra sinemaya geri dönüşü için izlenmeli. Brad Pitt’in akıllarda kalacak
bir karakter oyunculuğu çıkarma ihtimali, fragmanında görülen uzun tek plan
sekansları ve uzun diyalog çalışmaları nedeniyle yine bir Andrew Dominik
klasiğinin ortaya çıkması an meselesi gibi gözüküyor.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 19.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 16
Aralık Pazar 19.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş)
4) Lawless / Kanunsuzlar (2012) - John Hillcoat (116 dk)
“The Proposition” (2005) ve “The Road” (2009) filmleriyle dikkat çeken, filmleri
beklenen bir yönetmen olmaya başlayan John Hillcoat’ın yönetmenliğiyle ve
yıldızlarla dolu oyuncu kadrosuyla (Shia LaBeouf, Tom Hardy, Guy Pearce, Jessica
Chastain, Mia Wasikowska, Gary Oldman, Ryan Gosling) gangsterlerle dolu bir
“crime/drama” için izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 20 Aralık Perşembe 19.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 20
Aralık Perşembe 21.30 (Levent Cinemaximum Kanyon)
5) The Lines of Wellington / Wellington Hatları (2012) - Valeria Sarmiento (151
dk)
Şilili usta yönetmen Raoul Ruiz’in geçen yıl hayatını kaybetmesinin ardından
hazırlık aşamasında kalan bu projesini, Ruiz’in eşi ve iş ortağı yönetmen
Valeria Sarmiento yönetiyor. 2,5 saatlik süresiyle 19.yy’da geçen bir
“dönem-savaş-drama” epiği izlenimi veren film, Sarmiento’nun eşi Ruiz’in tüm
filmografisine kişisel bir saygı niteliğinde sunduğu hüzünlü vedasını görmek
açısından izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 16 Aralık Pazar 21.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 17 Aralık
Pazartesi 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 20 Aralık Perşembe 16.00 (Beyoğlu
Cinemaximum Fitaş)
6) A.C.A.B: All Cops Are Bastards / Bütün Polislerin Canı Cehenneme (2012) -
Stefano Sollima (112 dk)
İtalyan yönetmen Stefano Sollima’nın ilk filmi olan “Bütün Polislerin Canı
Cehenneme”, üç zorba polisin çevresindekilere yaşattığı “polis terörü”nü
karanlık yanlarıyla sunmaya çalışan gerçekçi yapısı için izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 19
Aralık Çarşamba 13.30 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 20 Aralık Perşembe 16.00
(Levent Cinemaximum Kanyon)
7) Emperor / İmparator (2012) - Peter Webber (98 dk)
“Girl with a Pearl Earring” (2003) ve “Hannibal Rising” (2007) filmleriyle çıkış
yapan İngiliz yönetmen Peter Webber’ın sinemaya geri dönüşünü görmek ve hem
Amerikan hem Japon oyuncuların yer aldığı bir savaş ve aşk hikayesi görmek için
izlenmeli. Lost dizisiyle parlayan Matthew Fox ve usta aktör Tommy Lee Jones’un
başrollerinde yer aldığı film 2. Dünya Savaşı sonrasındanda geçen bir uzlaşma ve
anlayış öğretisi.
Gösterim Tarihleri: 14 Aralık Cuma 19.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 16 Aralık
Pazar 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 20 Aralık Perşembe 13.30 (Levent
Cinemaximum Kanyon)
8) Hotel Noir / Suç Oteli (2012) - Sebastian Gutierrez (97 dk)
Venezuelalı yönetmen Sebastien Gutierrez’in son filmi olan “Hotel Noir”, Alfred
Hitchcock’un “The Birds” (1963) ünden, Fritz Lang’ın “M” (1931) ine, Otto
Preminger’in “Anatomy of a Murder” (1959) ına kadar dedektif kovalamacılarına,
femme-fatale’lere ve o dönemin gizem içindeki atmosferlerine bir saygı duruşunda
bulunduğu için izlenmeli. Üstelik Malin Akerman, Danny DeVito ve Rosario Dawson
da cabası.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 16.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 16
Aralık Pazar 13.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 19 Aralık Çarşamba 21.30 (Levent
Cinemaximum Kanyon)
9) Atomic Age / Atom Çağı (2012) - Helena Klotz (67 dk)
Cahiers du Cinema dergisinin web sitesinde ve oyuncu seçiminde çalışan Fransız
yönetmen Helena Klotz’un ilk filmi “Atom Çağı”, 67 dakikalık kısa süresi
içerisinde, ilerleyen gençlik çağının değişen tüm dinamiklerine dikkat çeken
yapısı ve fragmanındaki görsel açıdan çekici atmosferi nedeniyle izlenmeli.
Cahiers du Cinema ile içli dışlı olan bir yönetmenin ilk işi olması da filmi
merak etmenin ayrı bir nedeni. Film, Berlin Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’ne
layık görülmüştür.
Gösterim Tarihleri: 17 Aralık Pazartesi 11.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 19
Aralık Çarşamba 13.30 (Levent Cinemaximum Kanyon)
10) Robot & Frank (2012) - Jake Schreier (89 dk)
Sundance Film Festivali’nde “Alfred P. Sloan En İyi Film Ödülü”ne layık görülen
film, robot ve insan ilişkisini modern ve bir o kadar da sci-fi bir Bonnie &
Clyde hikayesi şeklinde sunduğunu iddia etmesiyle izlenmeli. Peter Sarsgard’ın
sesiyle robota can verdiği filmde, Frank Langella, Liv Tyler, Susan Sarandon,
James Marsden gibi oyuncular yer almakta.
Gösterim Tarihleri: 14 Aralık Cuma 21.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 17 Aralık
Pazartesi 16.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 18 Aralık Salı 21.30 (Levent
Cinemaximum Kanyon)
BONUS:
Une journee particuliere / Özel Bir Gün (2012) - Gilles Jacob (53 dk)
Cannes Film Festivali’nin 12 yıldır başkanlığını üstlenen Gilles Jacob’un
festivale bir saygı duruşu olarak bir araya getirdiği bu 53 dakikalık anı
defteri niteliğindeki dokümanterde neler yok ki! “Chacun son Cinema” (2007)
filmiyle sinemayla ilişkilerini anlatan 33 yönetmenin Cannes serüveninde kamera
yeri geliyor, Jane Campion’la Roman Polanski’yi kadeh tokuştururken yakalıyor.
Alejandro Gonzalez Inarritu konuşuyor, Gus Van Sant dinliyor. Kırmızı halıda
Takeshi Kitano kimonosuyla gözüküyor. Rüya gibi bir derleme olan “Özel Bir Gün”
kesinlikle izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 16.00 (Fransız Kültür Merkezi), 18
Aralık Salı 19.00 (Fransız Kültür Merkezi)
11 Aralık 2012
Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali
14-20 Aralık 2012
“Yılın Son Film Festivali” unvanını önüne katarak, dünya sinemasının son
dönemdeki en iyi örneklerini içeren renkli programıyla izleyicilerini
selamlıyor.
TÜRSAK Vakfı tarafından gerçekleştirilen ve bu yıl 15. senesini geride bırakacak
olan festival, Fransız Kültür Merkezi’ndeki belgesel ve kısa filmlerin ücretsiz
gösterimlerinin yanı sıra, bu sene ana gösterim mekânlarına Beyoğlu Cinemaximum
Fitaş ve Levent Cinemaximum Kanyon’u da katarak izleyicilerine merhaba diyor.
İki alışveriş arası, bir yemek molasında, herkesi salonlara, keyifli birer film
izlemeye davet ediyor.
Ağırlığınca filmi bir o kadar cüzi rakamlarla izleyiciyle buluşturmak isteyen
festival, öğrencileri gündüz seansları için 5TL’lik biletten gişelere beklerken,
tam biletler için de 7 TL’lik makul fiyatlar belirliyor ve tüm akşam seanslarını
da 8 TL’den satışa sunuyor.
Makul bilet fiyatlarının yanında Randevu İstanbul’un geleneksel “Askıda Bilet”
uygulaması bu yıl da devam ediyor. Festival boyunca kafelere ve festivalin
gösterimlerinin yapılacağı sinema salonlarının gişelerine her gün için
bırakılacak olan 10 adet bilet, saat 10.00’a kadar, pasolarını gösteren bütün
sinemasever öğrencilere ücretsiz olarak veriliyor olacak.
EDEBİYAT SAYFALARI ARALANIYOR (AÇILIŞ FİLMİ)
Festival her sene olduğu gibi bu sene de görkemli bir açılış töreni ve daha da
görkemli açılış filmiyle davetlileri koltuklarından kaldırmayacağa benziyor. 14
Aralık’da Cemal Reşit Rey’de gerçekleşecek açılış töreniyle festival, Tolstoy
şaheseri Anna Karenina’nın yeniden çevrimiyle perdelerini açıyor. Oscar’ın bu
seneki güçlü adaylarından, Variety, Hollywood Reporter ve Sight and Sound gibi
sektörün önde gelen sinema yayınlarınca övgülere boğulan estetiği ve ruhuyla,
Anna Karenina, Randevu İstanbul kapsamında, vizyon tarihinden önce, özel
davetlilerin beğenisine sunulacak. Keira Knightley’i Karenina, Jude Law’u
Karenin olarak izlemek isteyenler, gelecek vaad eden performansıyla ödül alan
Aaron Taylor Johnson’ı da, Anna’yı baştan çıkaran Kont Vronsky rolünde izleme
şansına erişecekler ve Randevu İstanbul’un açılış gecesinde 19. yy Rusya’sıyla
buluşuyor olacaklar.
Dünyaca ünlü festivallerden ödüllü, pek çok ülkede izleyiciye ulaşmış fakat
Türkiye’de gösterim şansı bulamamış filmler ve ünlü yönetmenlerin beklenen son
filmlerinin yanı sıra, tematik festivallerde, spesifik izleyici kitlelerinin
ilgisini çeken, sıra dışı, alışılmadık filmlerden oluşan, hem renkli, bir o
kadar da siyah-beyaz film programıyla, 14-20 Aralık tarihlerinde salonları
doldurmaya hazırlanıyor. Sinema gençleşirken, yönetmenleri de gençleşiyor,
filmler çoğalırken bütçeleriyse küçülüyor, büyük stüdyo ürünü olmanın aksine,
minimum bütçelerle bağımsız yönetmenler tarafından çekilen yeni nesil, Film
Bağımlıları için Bağımsız Filmler izleyicisini beklerken, ilk filmlerini çekerek
dünyaya biz de varız diyen yeni yönetmenler de izleyiciyle İlk Randevu’larında
buluşuyorlar. Pek çoğumuzun gece 12’den sonra görmek istemeyeceği türden,
paranormal aktiviteler, yaratıklar, seri katiller, doğaüstü güçlerse, bu sefer
saat 12’den önce, seyircinin Pelikül Kâbuslar’ı olmak için hazır bekliyorlar.
Saygın yönetmenler ve son filmleri, Randevu İstanbul’un Premier İstanbul’unu
oluştururken, bırakın kurguyu, ne varsa gerçek hayatta var diyen belgeselciler
de gerçek hayatı bir Belgesel Kuşağı’na çeviriyor. Filmleri beğenen ya da
beğenmeyen, gösterimlerden sonra gerçekleşecek soru-cevap seanslarında yönetmen
ve oyuncuları sorularıyla terletmek isteyen herkes salonlara bekleniyor.
Festival, geçen sene de programında yer alan Avrupa Film Akademisi Kısa Film
Seçkisi: Kısa Şart!’ı bu sene de yeni filmlerle programına katıyor. 2012 senesi
boyunca dünyaca ünlü festivalleri dolaşan ve Rotterdam, Berlin, Saraybosna,
Locarno ve Venedik Film Festivallerinin seçtiği en iyi kısa filmleri Fransız
Kültür Merkezi’nde genç kısa filmcilerin beğenisine sunuyor, hem de ücretsiz
gösterim imkânıyla.
19 Kasım 2012
15. Randevu İstanbul Film Festivali Başladı!
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Avrupa Birliği Bakanlığı'nın desteklediği her yıl
TÜRSAK Vakfı'nın düzenlediği "15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali"
dün akşam Cemal Reşit Rey konser salonunda yapılan açılış gecesi ve gündüz film
gösterimleriyle başladı. Ece Sükan'ın sunuculuğunu üstlendiği gece, perküsyon
ustası Burhan Öçal ve Rus Piyanist Alexey Botinov'un verdiği muhteşem bir
konserle başladı. Açılış konuşmalarının ardından sanat tarihçisi Prof. Dr.
Nurhan Atasoy 'a Onur Ödülü verilirken, nev-i şahsına münhasır sinemacı Ümit
Ünal ise Yaşam Boyu Onur Ödülü'nü aldı. Emek Ödülü'nü ise bu yıl Yeşilçam'ın
emektarlarından Özdemir Öğüt'e takdim edildi. Törenin ardından davetliler ve
katılımcılar açılış filmi olan Joe Wright yönetmenliğindeki Leo Tolstoy
uyarlaması Anna Karenina'yı seyrettiler.
Randevu İstanbul Film Festivali'nde bu haftasonu programı ise şu şekilde:
15 Aralık, Cumartesi
Levent Cinemaximum Kanyon
11:30 DOLLY PARTON’UN ANNEM OLDUĞU SENE
13:30 38 ŞAHİT
16:00 BÜTÜN POLİSLERİN CANI CEHENNEME
19:00 Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly)
21:30 About Cherry
00:00 TUTSAK
Beyoğlu Cinemaximum Fitaş
11:30 AZİZLER VADİSİ
13:30 DÖRT
16:00 SUÇ OTELİ
19:00 PAMUK PRENSES
21:30 KALE
Fransız Kültür Merkezi
11:30 AVRUPA FİLM AKADEMİSİ: Kısa Şart! - Bölüm I
13:30 ÇÖP DANSI
16:00 ÖZEL BİR GÜN
19:00 BAĞIMSIZ BİR OYUN FİLMİ
16 Aralık, Pazar
Levent Cinemaximum Kanyon
11:30 AİLEMİZDEKİ HERKES
13:30 SUÇ OTELİ
16:00 İMPARATOR
19:00 MİSAFİRLER
21:30 Wellington Hatları (Linhas de Wellington)
Beyoğlu Cinemaximum Fitaş
11:30 BOĞULMANIN EVRENSEL İŞARETİ
13:30 PANTOLONUM ÜZERİMDE GEÇİRDİĞİM EN EĞLENCELİ AN *
16:00 İlk Kış (First Winter)
19:00 Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly)
21:30 KOMPLO
* Film gösteriminden sonra söyleşiye de katılabilirsiniz.
15 Aralık 2012
15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali bu akşam başlıyor.
TÜRSAK tarafından gerçekleştirilen yılın son film festivali "Randevu İstanbul",
14 Aralık akşamı Cemal Reşit Rey'de gerçekleştirilecek Tolstoy'un romanından
uyarlama "Anna Karenina" ile başlayacak.
Bir hafta sürecek festival boyunca dünyaca ünlü festivallerden ödüllü, pek çok
ülkede izleyiciye ulaşmış fakat Türkiye'de gösterim şansı bulamamış filmleri ve
ünlü yönetmenlerin beklenen son filmlerinin yanı sıra, tematik festivaller ve
spesifik izleyici kitlelerinin ilgisini çeken, sıra dışı, alışılmadık filmleri
de izleyebilmek mümkün olacak.
Fantastik film kuşağında Jon Wright'in Canavarlar (Grabbers); siyah-beyaz
filmler seçkisinde 20'lerin İspanya'sında geçen, bir matador hikâyesi, Kar Beyaz
(Snow White), görülmesi gereken filmler arasında.
14 Aralık 2012
15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali’nde Görülmesi Gereken 10 Film
14 Aralık - 20 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da “Levent Cinemaximum
Kanyon”, “Beyoğlu Cinemaximum Fitaş” ve “Fransız Kültür Merkezi”nde
gerçekleşecek olan 15. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali’nin
yaklaşmasıyla birlikte “yılın son film festivali” heyecanı sardı. Bu yıl Randevu
İstanbul’da “Gala İstanbul”, “Sinema Tarihi Yazıyor”, “Haklarınız İçin
Savaşın!”, “Dünya Dönüyor”, “Film Bağımlıları İçin Bağımsız Filmler”, “İlk
Randevu”, “Pelikül Kabuslar”, “Acı Gerçek” ve “Avrupa Film Akademisi: Kısa
Şart!” bölümleri bulunmakta.
Randevu İstanbul Film Festivali’ne gitmek isteyenler için yol gösterecek bir
rehber olmasını amaçlayarak program içerisinde “kesinlikle görülmesi gereken 10
film” listesini ele aldım.
1) Blancanieves / Pamuk Prenses (2012) - Pablo Berger (104 dk)
2003 yılında çektiği ilk filmi “Torremolinos 73” (2003) ile çok sayıda ödül
kazanıp sinemaya iyi bir başlangıç yapan İspanyol yönetmen Pablo Berger’in 9
sene aradan sonra sinemaya yapıbozucu - kült bir Pamuk Prenses uyarlamasıyla
geri dönüşünü görmek için izlenmeli. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’i, sessiz
sinema ve boğa güreşleri ile birleştirip Bunuelvari bir saygı duruşunda bulunan
film, sinefiller için kaçırılmaz bir nimet gibi duruyor. Blancanieves ayrıca,
San Sebastian Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ve “Jüri Özel Ödülü”ne
layık görülmüştür.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 19.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 18
Aralık Salı 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon)
2) Anna Karenina (2012) - Joe Wright (130 dk)
Bugüne kadar sayısız uyarlaması çekilen Tolstoy şaheseri Anna Karenina, bu sefer
“Pride & Prejudice” (2005) ve “Atonement” (2007) filmleriyle hem dönem filmi hem
de roman uyarlaması konusunda rüştünü ispatlamış yönetmen Joe Wright ile
sinemada yerini buluyor. Festivalin açılış filmi olan Anna Karenina’da, Keira
Knightley, Jude Law ve Aaron Taylor’ın, Tolstoy karakterlerine uyum sağlayıp
sağlayamadığını, kostüm tasarımı ve sanat yönetimi gibi dallarda görkemli bir
hale gelip gelmediğini ve Oscar yarışındaki iddiasının ne durumda olduğunu
görmek için izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 14 Aralık Cuma 21.00 (Festival Açılış Filmi)
3) Killing Them Softly / Kibarca Öldürmek (2012) - Andrew Dominik (97 dk)
2000 sonrası ortaya çıkan en yetenekli yönetmenlerden biri olan, “Chopper”
(2000) ve “The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford” (2007)
filmleriyle kendine has bir hayran kitlesi yaratan Andrew Dominik’in 5 yıl
aradan sonra sinemaya geri dönüşü için izlenmeli. Brad Pitt’in akıllarda kalacak
bir karakter oyunculuğu çıkarma ihtimali, fragmanında görülen uzun tek plan
sekansları ve uzun diyalog çalışmaları nedeniyle yine bir Andrew Dominik
klasiğinin ortaya çıkması an meselesi gibi gözüküyor.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 19.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 16
Aralık Pazar 19.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş)
4) Lawless / Kanunsuzlar (2012) - John Hillcoat (116 dk)
“The Proposition” (2005) ve “The Road” (2009) filmleriyle dikkat çeken, filmleri
beklenen bir yönetmen olmaya başlayan John Hillcoat’ın yönetmenliğiyle ve
yıldızlarla dolu oyuncu kadrosuyla (Shia LaBeouf, Tom Hardy, Guy Pearce, Jessica
Chastain, Mia Wasikowska, Gary Oldman, Ryan Gosling) gangsterlerle dolu bir
“crime/drama” için izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 20 Aralık Perşembe 19.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 20
Aralık Perşembe 21.30 (Levent Cinemaximum Kanyon)
5) The Lines of Wellington / Wellington Hatları (2012) - Valeria Sarmiento (151
dk)
Şilili usta yönetmen Raoul Ruiz’in geçen yıl hayatını kaybetmesinin ardından
hazırlık aşamasında kalan bu projesini, Ruiz’in eşi ve iş ortağı yönetmen
Valeria Sarmiento yönetiyor. 2,5 saatlik süresiyle 19.yy’da geçen bir
“dönem-savaş-drama” epiği izlenimi veren film, Sarmiento’nun eşi Ruiz’in tüm
filmografisine kişisel bir saygı niteliğinde sunduğu hüzünlü vedasını görmek
açısından izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 16 Aralık Pazar 21.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 17 Aralık
Pazartesi 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 20 Aralık Perşembe 16.00 (Beyoğlu
Cinemaximum Fitaş)
6) A.C.A.B: All Cops Are Bastards / Bütün Polislerin Canı Cehenneme (2012) -
Stefano Sollima (112 dk)
İtalyan yönetmen Stefano Sollima’nın ilk filmi olan “Bütün Polislerin Canı
Cehenneme”, üç zorba polisin çevresindekilere yaşattığı “polis terörü”nü
karanlık yanlarıyla sunmaya çalışan gerçekçi yapısı için izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 19
Aralık Çarşamba 13.30 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 20 Aralık Perşembe 16.00
(Levent Cinemaximum Kanyon)
7) Emperor / İmparator (2012) - Peter Webber (98 dk)
“Girl with a Pearl Earring” (2003) ve “Hannibal Rising” (2007) filmleriyle çıkış
yapan İngiliz yönetmen Peter Webber’ın sinemaya geri dönüşünü görmek ve hem
Amerikan hem Japon oyuncuların yer aldığı bir savaş ve aşk hikayesi görmek için
izlenmeli. Lost dizisiyle parlayan Matthew Fox ve usta aktör Tommy Lee Jones’un
başrollerinde yer aldığı film 2. Dünya Savaşı sonrasındanda geçen bir uzlaşma ve
anlayış öğretisi.
Gösterim Tarihleri: 14 Aralık Cuma 19.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 16 Aralık
Pazar 16.00 (Levent Cinemaximum Kanyon), 20 Aralık Perşembe 13.30 (Levent
Cinemaximum Kanyon)
8) Hotel Noir / Suç Oteli (2012) - Sebastian Gutierrez (97 dk)
Venezuelalı yönetmen Sebastien Gutierrez’in son filmi olan “Hotel Noir”, Alfred
Hitchcock’un “The Birds” (1963) ünden, Fritz Lang’ın “M” (1931) ine, Otto
Preminger’in “Anatomy of a Murder” (1959) ına kadar dedektif kovalamacılarına,
femme-fatale’lere ve o dönemin gizem içindeki atmosferlerine bir saygı duruşunda
bulunduğu için izlenmeli. Üstelik Malin Akerman, Danny DeVito ve Rosario Dawson
da cabası.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 16.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 16
Aralık Pazar 13.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 19 Aralık Çarşamba 21.30 (Levent
Cinemaximum Kanyon)
9) Atomic Age / Atom Çağı (2012) - Helena Klotz (67 dk)
Cahiers du Cinema dergisinin web sitesinde ve oyuncu seçiminde çalışan Fransız
yönetmen Helena Klotz’un ilk filmi “Atom Çağı”, 67 dakikalık kısa süresi
içerisinde, ilerleyen gençlik çağının değişen tüm dinamiklerine dikkat çeken
yapısı ve fragmanındaki görsel açıdan çekici atmosferi nedeniyle izlenmeli.
Cahiers du Cinema ile içli dışlı olan bir yönetmenin ilk işi olması da filmi
merak etmenin ayrı bir nedeni. Film, Berlin Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’ne
layık görülmüştür.
Gösterim Tarihleri: 17 Aralık Pazartesi 11.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 19
Aralık Çarşamba 13.30 (Levent Cinemaximum Kanyon)
10) Robot & Frank (2012) - Jake Schreier (89 dk)
Sundance Film Festivali’nde “Alfred P. Sloan En İyi Film Ödülü”ne layık görülen
film, robot ve insan ilişkisini modern ve bir o kadar da sci-fi bir Bonnie &
Clyde hikayesi şeklinde sunduğunu iddia etmesiyle izlenmeli. Peter Sarsgard’ın
sesiyle robota can verdiği filmde, Frank Langella, Liv Tyler, Susan Sarandon,
James Marsden gibi oyuncular yer almakta.
Gösterim Tarihleri: 14 Aralık Cuma 21.30 (Levent Cinemaximum Kanyon), 17 Aralık
Pazartesi 16.00 (Beyoğlu Cinemaximum Fitaş), 18 Aralık Salı 21.30 (Levent
Cinemaximum Kanyon)
BONUS:
Une journee particuliere / Özel Bir Gün (2012) - Gilles Jacob (53 dk)
Cannes Film Festivali’nin 12 yıldır başkanlığını üstlenen Gilles Jacob’un
festivale bir saygı duruşu olarak bir araya getirdiği bu 53 dakikalık anı
defteri niteliğindeki dokümanterde neler yok ki! “Chacun son Cinema” (2007)
filmiyle sinemayla ilişkilerini anlatan 33 yönetmenin Cannes serüveninde kamera
yeri geliyor, Jane Campion’la Roman Polanski’yi kadeh tokuştururken yakalıyor.
Alejandro Gonzalez Inarritu konuşuyor, Gus Van Sant dinliyor. Kırmızı halıda
Takeshi Kitano kimonosuyla gözüküyor. Rüya gibi bir derleme olan “Özel Bir Gün”
kesinlikle izlenmeli.
Gösterim Tarihleri: 15 Aralık Cumartesi 16.00 (Fransız Kültür Merkezi), 18
Aralık Salı 19.00 (Fransız Kültür Merkezi)
11 Aralık 2012
Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali
14-20 Aralık 2012
“Yılın Son Film Festivali” unvanını önüne katarak, dünya sinemasının son
dönemdeki en iyi örneklerini içeren renkli programıyla izleyicilerini
selamlıyor.
TÜRSAK Vakfı tarafından gerçekleştirilen ve bu yıl 15. senesini geride bırakacak
olan festival, Fransız Kültür Merkezi’ndeki belgesel ve kısa filmlerin ücretsiz
gösterimlerinin yanı sıra, bu sene ana gösterim mekânlarına Beyoğlu Cinemaximum
Fitaş ve Levent Cinemaximum Kanyon’u da katarak izleyicilerine merhaba diyor.
İki alışveriş arası, bir yemek molasında, herkesi salonlara, keyifli birer film
izlemeye davet ediyor.
Ağırlığınca filmi bir o kadar cüzi rakamlarla izleyiciyle buluşturmak isteyen
festival, öğrencileri gündüz seansları için 5TL’lik biletten gişelere beklerken,
tam biletler için de 7 TL’lik makul fiyatlar belirliyor ve tüm akşam seanslarını
da 8 TL’den satışa sunuyor.
Makul bilet fiyatlarının yanında Randevu İstanbul’un geleneksel “Askıda Bilet”
uygulaması bu yıl da devam ediyor. Festival boyunca kafelere ve festivalin
gösterimlerinin yapılacağı sinema salonlarının gişelerine her gün için
bırakılacak olan 10 adet bilet, saat 10.00’a kadar, pasolarını gösteren bütün
sinemasever öğrencilere ücretsiz olarak veriliyor olacak.
EDEBİYAT SAYFALARI ARALANIYOR (AÇILIŞ FİLMİ)
Festival her sene olduğu gibi bu sene de görkemli bir açılış töreni ve daha da
görkemli açılış filmiyle davetlileri koltuklarından kaldırmayacağa benziyor. 14
Aralık’da Cemal Reşit Rey’de gerçekleşecek açılış töreniyle festival, Tolstoy
şaheseri Anna Karenina’nın yeniden çevrimiyle perdelerini açıyor. Oscar’ın bu
seneki güçlü adaylarından, Variety, Hollywood Reporter ve Sight and Sound gibi
sektörün önde gelen sinema yayınlarınca övgülere boğulan estetiği ve ruhuyla,
Anna Karenina, Randevu İstanbul kapsamında, vizyon tarihinden önce, özel
davetlilerin beğenisine sunulacak. Keira Knightley’i Karenina, Jude Law’u
Karenin olarak izlemek isteyenler, gelecek vaad eden performansıyla ödül alan
Aaron Taylor Johnson’ı da, Anna’yı baştan çıkaran Kont Vronsky rolünde izleme
şansına erişecekler ve Randevu İstanbul’un açılış gecesinde 19. yy Rusya’sıyla
buluşuyor olacaklar.
Dünyaca ünlü festivallerden ödüllü, pek çok ülkede izleyiciye ulaşmış fakat
Türkiye’de gösterim şansı bulamamış filmler ve ünlü yönetmenlerin beklenen son
filmlerinin yanı sıra, tematik festivallerde, spesifik izleyici kitlelerinin
ilgisini çeken, sıra dışı, alışılmadık filmlerden oluşan, hem renkli, bir o
kadar da siyah-beyaz film programıyla, 14-20 Aralık tarihlerinde salonları
doldurmaya hazırlanıyor. Sinema gençleşirken, yönetmenleri de gençleşiyor,
filmler çoğalırken bütçeleriyse küçülüyor, büyük stüdyo ürünü olmanın aksine,
minimum bütçelerle bağımsız yönetmenler tarafından çekilen yeni nesil, Film
Bağımlıları için Bağımsız Filmler izleyicisini beklerken, ilk filmlerini çekerek
dünyaya biz de varız diyen yeni yönetmenler de izleyiciyle İlk Randevu’larında
buluşuyorlar. Pek çoğumuzun gece 12’den sonra görmek istemeyeceği türden,
paranormal aktiviteler, yaratıklar, seri katiller, doğaüstü güçlerse, bu sefer
saat 12’den önce, seyircinin Pelikül Kâbuslar’ı olmak için hazır bekliyorlar.
Saygın yönetmenler ve son filmleri, Randevu İstanbul’un Premier İstanbul’unu
oluştururken, bırakın kurguyu, ne varsa gerçek hayatta var diyen belgeselciler
de gerçek hayatı bir Belgesel Kuşağı’na çeviriyor. Filmleri beğenen ya da
beğenmeyen, gösterimlerden sonra gerçekleşecek soru-cevap seanslarında yönetmen
ve oyuncuları sorularıyla terletmek isteyen herkes salonlara bekleniyor.
Festival, geçen sene de programında yer alan Avrupa Film Akademisi Kısa Film
Seçkisi: Kısa Şart!’ı bu sene de yeni filmlerle programına katıyor. 2012 senesi
boyunca dünyaca ünlü festivalleri dolaşan ve Rotterdam, Berlin, Saraybosna,
Locarno ve Venedik Film Festivallerinin seçtiği en iyi kısa filmleri Fransız
Kültür Merkezi’nde genç kısa filmcilerin beğenisine sunuyor, hem de ücretsiz
gösterim imkânıyla.
19 Kasım 2012
TÜRSAK Vakfı tarafından gerçekleştirilen 15. Randevu İstanbul Uluslararası Film
Festivali bu yıl 14 - 20 Aralık 2012 tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi,
Beyoğlu Cinemaximum Fitaş ve Levent Cinemaximum Kanyon’da izleyicilerine merhaba
diyor.
Festivalin, Öteki Sinema olarak en çok ilgimizi çeken bölümü, tabii ki “Pelikül
Kabuslar” ismi altında, korku gerilim filmlerine ev sahipliği yapan bölüm! “Pek
çoğumuzun gece 12’den sonra görmek istemeyeceği türden, paranormal aktiviteler,
yaratıklar, seri katiller, doğaüstü güçler, bu sefer saat 12’den önce,
seyircinin Pelikül Kabuslar’ı olmak için hazır bekliyorlar.”
Birbirinden ilginç yedi filmin yer aldığı bölüme kısaca bir göz atalım istedik.
Grabbers / Canavarlar (2012)
Coupling severlerin yakından tanıyacağı Richard Coyle, şimdi de karşımıza buz
gibi İrlanda birası kokan polis üniformasıyla, unutulmuş bir küçük adanın
güvenliğinden sorumlu ama kendisi oldukça güvensiz bir tip olan polis memuru
Ciarán olarak çıkıyor. Hayattan son beklentisi elini kolunu ne idüğü belirsiz
bir şehir efsanesi olmaktan öte gidemeyen Canavarlar’a kaptırmak olan Ciarán’ın,
başının belada olduğu içki probleminin aslında hayatını kurtaracağına inanması
ise başına gelebilecek en güzel şey. Tabii, merkez emniyet müdürlüğünün başına
sardığı, çaylak olduğu kadar güzel polis memuru Nolan’dan sonra. Çatlak laborant
Dr. Adam’ın da yardımıyla, biraz viski, birkaç dost, güzelce bir kız, bir de
ufak mahalle barının yenemeyeceği herhangi bir canavar yok dünya üzerinde.
Canavar efektinden hoşlanan B-movie severler, bu sene neredeyse dolaşmadık
festival bırakmayan ve kullandığı her korku klişesini kahkahaya çevirmeyi gayet
iyi beceren Canavarlar, sizin de uzun süredir görüp görebileceğiniz en sevimli
kâbusunuz olacak.
Citadel / Kale (2012)
Hamile eşi bir çeşit vahşi çocuk katil grubunca gözlerinin önünde
öldürüldüğünden beri, agorafobiden muzdarip Tommy, aynı çetenin hayatında daha
da büyük kâbuslara yol açacağını, bu cüce katiller gözlerini küçük kızına
diktiklerinde fark edecektir. Gözü açık gördüğü bu kâbus, geçmişiyle ve en çok
da en büyük korkusu, her şeyin başladığı Kale’yle yüzleşmesini kaçınılmaz hale
getirecektir. Hayat arkadaşınızı kaybettiğiniz bu akıl almaz çeteye karşı
korumanız gereken bir de küçük bebeğiniz olunca, çevrenizdeki pek çok insanı bir
avuç küçük veledin katil olabileceği gerçeğine inandırmanız olasılık dışı
kalıyor. Durum böyleyken, Tommy’nin yapabileceği en akıllıca şeyse, kaçmak,
kaçabileceği en uzak yere, gerekirse dört yanı çevrili bir deliğe de olsa,
kaçmak. Glasgow ve Dublin’in en gri banliyölerinde, yaşanabilecek en gerilimli
hikâyeyi, olabilecek en huzursuz edici şekilde perdeye yansıtan Ciarán Foy, bu
başarılı ikinci film denemesiyle, sadece korku filmleri festivallerinin
takdirini kazanmakla kalmıyor, tüm gerilim severleri koltuklarından
kaldırmayacak bir kâbusa davet ediyor.
The Conspiracy / Komplo (2012)
Olan biteni belgelemek adına çıktığınız bir yolculuk, belgelenen olmanızla son
bulacak ise, kaydı durdurmak için ne yaparsınız? Hele de kamera sizin
kontrolünüzden çıkmış ise. Kamerayı kim mi kullanabilir? Paranoyakların dahi
gerçek düşmanları vardır, sizin niye olmasın? Komplo teorilerinin peşinde iki
belgeselciyi kendine başrol oyuncusu olarak seçen Christopher MacBride, bir
noktada yönetmenliği bıraktığında, bu iki başrol oyuncusu da oyuncu olmaktan
çıkıp kurban olacaklardır. Üretilen tüm komplo teorilerinin sahteliği peşinde
sürüklenirken, en gerçeğine rastgelenler, bu kâbusa ortak olmak isteyenler,
kendi komplo teorilerinizi evde bırakıp bizimkilerle tanışın.
In Their Skin (Replica) / Misafirler (2012)
Haneke’nin Ölümcül Oyunlar’ı bu akşam size misafirliğe geliyor. Sakın kapıları
açmayın. Küçük kızlarını talihsiz bir kaza sonucu kaybeden Hughes ailesi, çareyi
oğullarını da alıp, banliyödeki evlerinde kafa dinlemeye ve acılarını dindirmeye
çalışmakta bulur. Yüzler asık, yemekler tatsız, ilişkiler sarsıntıdadır.
Tahammül sınırlarının yine oldukça düşük olduğu bir günde, kapılarında yan
komşuları Miner’lar belirir ve kendilerini bir anda gerilimli bir evcilik
oyununun içinde buluverirler. Aperatiflerden tatlılara doğru yaklaşılırken,
Miner’lardaki komşuculuk merakı yerini anlamsız sorular, aşırı dost canlısı
tavırlar, histerik kahkahalara bırakır. Bu üçlüde tuhaf bir şeyler vardır ve ta
ki Miner’ların oğlu Jared, Hughes’ların oğlu Brandon’un boğazına bıçağı dayayana
kadar fark edilmemiştir. Amansız kimlik savaşı böylece start alır. Miner’lar bu
ailenin adeta aynadaki yansımasıdır ve onları yok etmedikleri takdirde, sadece
bir yansıma olarak kalacaklardır. Çığlık 2’den beri özlenen performansını
Misafirler’de yeniden yakalayan Selma Blair, kalemi kadar kuvvetli
performansıyla senaryosunun önüne geçen bir senarist-oyuncu Joshua Close varken,
Hughes ailesini ele geçirmek, kolaylığı şöyle dursun, Miner’ların da kâbusu
olacaktır.
Dead Mine / Ölüm Tarlası (2012)
50 yılı aşkın süredir hazine avcılarının rüyalarını süsleyen, Yamashita
hazinelerinin peşinde, bu sefer de bir Amerikan avcı grubu. Endonezya’nın 2.
Dünya Savaşı sonrasından beri girilmemiş kayıp topraklarında, tek çıkış yolunun,
girdikleri yolun sonuna kadar gitmek olduğunu keşfedecekler. Bir labirentin
içinde dönüp duran bu ekip, her köşe başında hayatlarını tehlikede hissedecek,
her girdikleri çıkmazda ölümün yaklaşan nefesini enselerinde duyacaklar. HBO
Asya’nın Singapur’la ilk ortak büyük yapımı olan film, genel prodüksiyon
tasarımı ve yarattığı dünya ile gerçekle kurgu arasında sıkışan ve kendi
kabuslarının içinde debelenen bir grup hazine avcısını, kamerasını titretmeden
izlemeyi başarıyor.
Chained / Tutsak (2012)
Korku-gerilim filmlerinin virtüözü, Vincent D’Onofrio’nun kaba Alman aksanı ve
soğukkanlı oyunculuğuyla çizdiği, gündüzleri taksi şoförlüğü, geceleri ise seri
katillikle uğraşan bir Bob portresi. Bob yolcu olarak arabasına aldığı
kadınları, evine götürüp, türlü işkenceler yapıp keyfini çıkardıktan sonra
öldürerek cesetleri imha etmektedir. Bir gün karşısına çocuklu anne Sarah çıkar.
Sarah’yı rutin işlemlerden geçirdikten sonra, ileride kendisine ‘Tavşancık’
adını takacağı, 9 yaşındaki oğlu Tim’i de kendisine çırak olarak tutar ve ona
yaptırdığı ilk iş, kendi annesinin kalıntılarından kurtulmaktır. İspanyol
filozof George Santayana’nın “Aileler çocuklarına deneyimlerini ve anılarını
bırakırlar, çocuklar da onlara ölümsüzlüklerini bahşederler.” cümlelerinden
kurulmuş hastalıklı bir baba-oğul ilişkisi çerçevesinde, Bob, Tavşancık’ı varisi
olarak yetiştirir. Sıcak olması beklenen bir ev, taklidi yapılan bir baba-oğul
ilişkisi ve normalmiş gibi sürdürülen, bıçağın en keskin ucundaki bu hayat,
Bob’u, daha da önemlisi Tim’i kâbus gibi bir sona doğru sürükleyecektir.
The Sleeper / Uyku Katili (2012)
5 kız, bir yurtta bir arada kalıyorlarsa ve bu yurt da ormanın derinliklerinde
ıssız bir yerdeyse, bir röntgencileri olması kaçınılmazdır.Sene 1981, genre’ın
gerektirdiği her unsur arka planda hazır, o asmakatlı ev, o pijama gecesi
konsepti ve acı acı çalan telefon.Yurda her yeni gelen kız öğrenci yurt müdiresi
için birer çömezken, aynı zamanda Uyku Katili için de yeni birer kurban
adayıdırlar. Her gece aynı tonda çalan telefon, kızların her birinin yaklaşan
sonlarına doğru adeta birer çağrıdır. Yönetmenin bu ilk filmi Uyku Katili, türün
en eski klişelerine sadık kalarak ortaya çıkarılan bir vintage korku ürünü. Teen
slasher’dan sıkılıp yine de onsuz olamayanlar için itinayla seçildi ve kâbusunuz
olmayı bekliyor. Siz yine de siz olun, her çalan telefonu sakın açmayın.
Kaynak
randevuistanbul.com
Dünya sinemasının son dönemdeki en iyi filmlerini içeren zengin programıyla
Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali 14- 20 Aralık 2012 tarihleri
arasında gerçekleşecek.
TÜRSAK Vakfı tarafından bu sene 15. defa gerçekleştirilecek olan festival,
Fransız Kültür Merkezi'ndeki belgesel ve kısa filmlerin ücretsiz gösterimlerinin
yanı sıra, Beyoğlu Cinemaximum Fitaş ve Levent Cinemaximum Kanyon'u da ana
gösterim mekanlarına katıyor.
Öğrenci bileti gündüz seansları için 5 TL, tam biletler için de 7 TL ve tüm
akşam seanslarını da 8 TL'den satışa sunulacağı festivalde geleneksel "Askıda
Bilet" uygulaması bu yıl da devam ediyor. Festival boyunca kafelere ve
festivalin gösterimlerinin yapılacağı sinema salonlarının gişelerine her gün
için bırakılacak olan 10 adet bilet, saat 10.00'a kadar, pasolarını gösteren
bütün sinemasever öğrencilere ücretsiz olarak verilecek.
14 Aralık'da Cemal Reşit Rey'de gerçekleşecek açılış töreniyle festival, Tolstoy
şaheseri Anna Karenina'nın yeniden çevrimiyle perdelerini açıyor. Oscar'ın bu
seneki güçlü adaylarından, Variety, Hollywood Reporter ve Sight and Sound gibi
sektörün önde gelen sinema yayınlarınca övgülere boğulan estetiği ve ruhuyla,
Anna Karenina, Randevu İstanbul kapsamında, vizyon tarihinden önce, özel
davetlilerin beğenisine sunulacak. Keira Knightley'i Karenina, Jude Law'u
Karenin olarak izlemek isteyenler, gelecek vaad eden performansıyla ödül alan
Aaron Taylor Johnson'ı da, Anna'yı baştan çıkaran Kont Vronsky rolünde izleme
şansına erişecekler ve Randevu İstanbul'un açılış gecesinde 19. yüzyıl
Rusya'sıyla buluşmuş olacaklar.
Dünyaca ünlü festivallerden ödüllü, pek çok ülkede izleyiciye ulaşmış fakat
Türkiye'de gösterim şansı bulamamış filmler ve ünlü yönetmenlerin beklenen son
filmlerinin yanı sıra, tematik festivallerde, spesifik izleyici kitlelerinin
ilgisini çeken, sıra dışı, alışılmadık filmlerden oluşan, hem renkli, bir o
kadar da siyah-beyaz film programıyla, 14-20 Aralık tarihlerinde salonları
doldurmaya hazırlanıyor.
Bağımsız yönetmenler tarafından çekilen yeni nesil, Film Bağımlıları için
Bağımsız Filmler izleyicisini beklerken, ilk filmlerini çekerek dünyaya biz de
varız diyen yeni yönetmenler de izleyiciyle İlk Randevu'larında buluşuyorlar.
Pek çoğumuzun gece 12'den sonra görmek istemeyeceği türden, paranormal
aktiviteler, yaratıklar, seri katiller, doğaüstü güçlerse, bu sefer saat 12'den
önce, seyircinin Pelikül Kâbuslar'ı olmak için hazır bekliyorlar.
Saygın yönetmenler ve son filmleri, Randevu İstanbul'un Premier İstanbul'unu
oluştururken, bırakın kurguyu, ne varsa gerçek hayatta var diyen belgeselciler
de gerçek hayatı bir Belgesel Kuşağı'na çeviriyor. Filmleri beğenen ya da
beğenmeyen, gösterimlerden sonra gerçekleşecek soru-cevap seanslarında yönetmen
ve oyuncuları sorularıyla terletmek isteyen herkes salonlara bekleniyor.
Avrupa Film Akademisi Kısa Film Seçkisi: Kısa Şart!'ı bu sene de yeni filmlerle
festival programına katıyor. 2012 yılı boyunca dünyaca ünlü festivalleri dolaşan
ve Rotterdam, Berlin, Saraybosna, Locarno ve Venedik Film Festivalleri’nin
seçtiği en iyi kısa filmler Fransız Kültür Merkezi'nde ücretsiz izlenebilecek.