6. Vancouver Türk Filmleri Festivali
6. Vancouver Turkish Film Festival
15 - 17 Kasım 2019
Turkish Canadian Society
vtff.ca
contact @ vtff.ca
Vancouver Turkish Film Festival
Kısa Film Yarışması
Birincilik Ödülü
Tahtakurusu (Bed Bug) / 2018 / Kurmaca / Tunahan Kurt / 00:16:26
Seyirci Ödülü
Servis (The School Bus) / 2019 / Kurmaca / Ramazan Kılıç / 00:13:34
Finalist Filmler
Çilingir (The Locksmith) / 2019 / Kurmaca / Ali Bilgin / 00:15:00
Akvaryum (Aquarium) / 2018 / Kurmaca / Anıl Kaya, Özgür Önurme / 00:15:00
Aries / 2019 / Kurmaca / Dila Bulut / 00:14:09
Boşluk (Void) / 2018 / Kurmaca / Elif Eda Karagöz / 00:15:40
Mıte (Kene) / 2018 / Kurmaca / Fırat Demir / 00:10:15
Açık (Open) / 2018 / Kurmaca / Kerem Altın / 00:15:13
Kesik / 2018 / Kurmaca / Ozan Takış / 00:10:10
Servis (The School Bus) / 2019 / Kurmaca / Ramazan Kılıç / 00:13:34
Tahtakurusu (Bed Bug ) / 2018 / Kurmaca / Tunahan Kurt / 00:16:26
İyi Yemek Öldürür (Fine Dying) / 2019 / Kurmaca / Umut Evirgen / 00:16:00
Jüri Üyeleri
Alayne Fardella / Former COO at The Seaatle Times
Behnam Daneshvar / Founder of Brave Sprout Productions
Melanie Frisen / Vancouer International Film Festival Programmer
Nancy Chang / Operations Director at Arts Corps
PROGRAM & FILMS
Friday, November 15
6:30 PM Opening Gala Reception
8:15 PM Kız Kardeşler / A Tale of Three Sisters
Saturday, November 16
12:00 PM Sibel
2:00 PM Panel
4:30 PM Saf
Saturday, November 16
6:45 PM Nuh Tepesi / Noah Land
8:50 PM Kardeşler / Brothers
Sunday, November 17
11:45 AM Çınar / Plane Tree
1:45 PM The Eye of Istanbul - Ara Güler
Sunday, November 17
3:20 PM Müslüm
5:55 PM VTFF Short Films
8:35 PM Anons / The Announcement
İstanbul'um, iki gözüm!
Dünyanın öbür ucunda, üç gün boyunca, işi gücü bırakıyor, kendimizi bir sinema
salonuna kapatıp, memleketimizin dertlerini, acılarını, güzelliklerini,
tarihini, doğasını kalbimizin merkezine koyuyoruz
"Benim doğduğum şehrin adı İstanbul!
Doğduğum semtin adı Taksim!
Anladın mı?
Ben oranın çocuğuyum.
Bırak milliyetçiliği, bilmem neyi...
Ben oranın çocuğuyum."
Yukarıdaki sözler geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz, ustaların ustası dünyaca ünlü
fotoğraf sanatçısı ve tarihçi Ara Güler'e ait.
İstanbul'umdan binlerce kilometre uzakta, Vancouver'da, Simon Fraser
Üniversitesi Goldcorp Centre for Arts salonunda, yarı Türk yarı Kanadalı
yüzlerce insan beyaz perdede onu izliyoruz. Ölmeden önce çekilen "İstanbul'un
Gözü- Eye of Istanbul" belgeselini...
15-18 Kasım tarihleri arasında, 8 uzun metrajlı film (Kız kardeşler, Saf, Nuh
Tepesi, Anons, Müslüm, Sibel, Kardeşler, Çınar), 10 Kısa film, 1 "Film
Sektöründe Kadın" konulu panele ev sahipliği yapan, 6'ıncı Vancouver Türk
Filmleri Festivali kapsamında oradayız.
Yaşamadan ölmeye, itirazım var!
Dünyanın öbür ucunda, üç gün boyunca, işi gücü bırakıyor, kendimizi bir sinema
salonuna kapatıp, memleketimizin dertlerini, acılarını, güzelliklerini,
tarihini, doğasını kalbimizin merkezine koyuyoruz.
Müslüm'ün annesinin karnına saplanan her bıçak darbesinde, salondan bir "Ah!"
sesi yükseliyor! Ülkemizde gerçekleşen milyonlarca kadın cinayetinden biri o
da... Bir ara da Müslüm sahnedeyken insanların "Yaşamadan ölmeye, itirazım var!"
diye mırıldanarak kendisine eşlik ettiğini fark ediyorum.
Parasızlığın, yoksulluğun, çaresizliğin filmi "Saf". Kentsel dönüşüme kurban
verilen mahalleler, toplum baskısı, ucuza çalışan Suriyeli işçilerin dramı
derken, o koca inşaat taşlarından biri bizim boğazımıza takılıyor,
yutkunamıyoruz.
49 yıllık ağaç, oldu mu size Nuh Peygamber'in ağacı!
"Nuh Tepesi"nin üç kağıtçı din tacirleri, buradan sinirlerimizi bozuyor. Ölmeden
önce yakınlaşma fırsatı bulan baba oğulu canlandıran Haluk Bilginer'in ve Ali
Atay'ın oyunculukları ise bizi mest ediyor.
Yozgat’ın bir dağ köyünde geçen, annelerinin kaybından sonra şehre besleme
olarak verilen, birbirinden çok farklı karakterlere sahip, üç kız kardeşin
öyküsünü anlatan "Kızkardeşler"i izlerken, biz de çocukluğumuzu pas geçiyoruz.
"Delilik ve akıllılık" arasındaki ince çizgi üzerinde düşünürken buluyoruz
kendimizi...
"Anons" filmiyle Türkiye'nin acılı ve zorlu politik gündemine bir bakış
atıyoruz. 1963 yılına giderek bir darbe girişimi daha yaşıyoruz.
İstanbul'um, İki Gözüm!
Memleket gerçekleriyle dolu bunca ödüllü film içerisinde benim en çok göz yaşı
döktüğüm ise yönetmenliğini Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak'ın yaptığı,
çekimleri Ara Güler'in ölümünden kısa süre önce tamamlanan "İstanbul'un Gözü"
belgeseli oluyor.
Ben fotoğraf sanatının baş tacı edildiği bir evde büyüdüm. Dedem, amcam, babam
iyi birer fotoğrafçı ve arşivciydi. Ara Güler'e sevgi, saygı evimizde büyüktü.
Babam bizzat tanırdı.
Bilmiyorum nedeni babama ve onun fotoğraf tutkusuna olan hasretim midir,
Kanadalı dostlarımızın büyülendiği İstanbul'umun güzelliği ve ona duyduğum özlem
midir, yoksa yeri doldurulmayacak usta Ara Güler'in kaybı mıdır, ama ben salya
sümük ağlıyorum bir saat süren belgesel boyunca.
Ara Güler
Ben tarihçiyim oğlum
"Bana fotoğrafçı diyorlar. Bir yaşıma daha girdim. Ben tarihçiyim oğlum. Tarihi
kaydederim." diyor Ara Güler. Atölyesindeki milyondan fazla dia ve negatif adeta
İstanbul'un görsel hafızasını tutuyor. Ezilmiş halkın, hamalın, işçinin
hikayesini, yaşadığı zorlukları anlatıyor bize fotoğraf diliyle. O dil ki,
dünyadaki tüm insanları birbirine bağlıyor.
Hiç ben Ermeni olduğumu hissetmedim
"Öyle bir mahallede büyüdüm ki... Rumlar, Ermeniler, Türkler, Yahudiler... Hiç
ben Ermeni olduğumu hissetmedim ya... Hiç hissetmedim. Ahmet kimse, ben de
oydum. Sonuna kadar öyle hissettim" diye ekliyor usta. İnsanların birbirine
düşürülmediği, dinlerin, dillerin, ırkların ayrılmadığı eski Türkiye'me özlemim
daha da artıyor.
Muzip bir çocuk, canlı bir tarih kitabıydı
Belgeselin yönetmeni Binnur Karaevli ile, gösterim sonrasında sohbet ediyoruz.
2-3 aylık bir hazırlık sürecinin ardından, belgesel toplam 3 ayda çekilmiş.
Ara Güler'le çalışmanın nasıl bir şey olduğunu soruyorum Karaevli'ye;
"Tutkusundan çok etkilendim ve filmde de onu göstermeye çalıştım. Kozmopolit ve
zengin bir aileden gelen bu adam, o devir için olabilecek en zor mesleklerden
birini seçiyor. Filmde de gördüğünüz üzere, arzuladığı kareyi elde etmek için, 2
saat boyunca sokaktan bir kedinin geçmesini bekleyen biri" diyor ve ekliyor,
"Muzip ve çocuk ruhlu biriydi. Bana ve ekibe alıştıktan sonra hep bizi güldüren
hikayeler anlattı. Onunla birlikte olmak hem çok eğlenceliydi, hem canlı bir
tarih kitabıyla baş başa kalmak gibiydi." Ara Güler, belgeseli bittikten sonra
izlemiş ve çok beğenmiş. Şakayla Karaevli'ye takılıyorum. "Beğenmese
yanmıştınız" diye... Gülüyoruz.
Kaçtığımız için mi geldik, kovaladığımız için mi?
6'ıncı Vancouver Türk filmleri Festivali'ni üç gün boyunca yarı Türk, yarı
Kanadalı 1500'den fazla kişi izliyor. Kanadalıların da biliyorsunuz en eskisi
iki jenerasyon önce göç etmiş buraya. Müslüm Gürses'in hayatını değiştiren
bağlama hocası, adeta hepimizin gözünün içine bakarak soruyor: "Kaçtığın için mi
geldin, kovaladığın için mi?"
Herkesin hikayesi farklı. Kendi adıma "Kovaladığım için" cevabını vermek
istiyorum. Zira artık çok iyi biliyorum ki, fiziksel olarak uzaya gitse bile,
insanın memleketinden, toprağından kaçması mümkün değil.
Not 1: 6'ıncı Vancouver Türk Filmleri Festivali gönüllü bir organizasyon. Başta,
bundan yaklaşık 20 sene önce Sabah Gazetesi'nin reklam servisinde yollarımızın
kesiştiği ve hayatın yıllar sonra bizi tekrar Vancouver'da buluşturduğu Festival
Direktörü arkadaşım Eylem Sönmez'e, ailesinden işinden gücünden vakit ayırarak
çalışan gönüllülere ve festivalin gerçekleşmesini mümkün kılan tüm sponsorlara
emekleri için binlerce teşekkür... İnsan, bu kadar büyük bir organizasyonun
gönüllü olarak gerçekleştirilebileceğine inanamıyor.
Not 2: Festivalin bu yıl ki konuğu Saadet Işıl Aksoy'du. Onunla olan sohbetimiz
ayrı bir yazı konusu. Los Angeles'a göç hikayesini, "Saf" filmini ve yeni
çalışmalarını önümüzdeki haftalarda kaleme alacağım.
Ayşe Acar
acarayse@yahoo.com
20 Kasım 2019
VTFF Shorts - 10 Finalists
This year, as previous years, Seattle Turkish Film Festival together with the
Vancouver Turkish Film Festival made an open call for Turkish filmmakers. We had
198 short films submitted. Short film committee members from Vancouver and
Seattle have collaborated to pre-select the top ten finalists .
It was an exciting journey to screen all the films and let the stories unfold.
This year, top winner will be awarded The Grand Jury Award and one film will
receive The Audience Choice award on the screening day in Seattle and Vancouver.
Festival2Festival is an STFF and Vancouver initiative and was started to create
a bridge between festivals and bring short films to North American Audience.
VOID
Director : Elif Eda Karagöz
Simge wants to breakup from her boyfriend Gürkan but cannot decide how to
deliver the break up speech. She is rehearsing on her own, however it doesn’t
work. At that moment Halim, a delivery guy shows up at her door. As she
discovers he is playful guy, Simge asks her to pretend as her boyfriend for just
10 minutes. Halim, who starts very hesitantly to play this pretending game,
begins to warm up as Simge treats her as if he really is Gürkan. As the role of
Gürkan takes Halim on, Simge forgets that this guy is just a delivery guy. Halim
interrupts her break up talk a few times with his guesses, as a result of this
they start to argue just like a couple. At the end, Simge delivers that she
wants to break up. But Halim/Gürkan is not ready to split. He insists to stay
together in his own way. However Simge is sure. He doesn’t have a chance. Before
he goes out he share a very intimate moment from his childhood with Simge and he
leaves.
OPEN
Director : Kerem Altın
Adem, builds himself a boat to go to an island. At the beach, he meets randomly
with retired lighthouse keeper Turgut and Ufuk who has problems with his lover,
Seher. They joins to boat’s building process. The kid in the beach plays with
his sand castle. While boat is building, Turgut has his questions.
BED BUG
Director : Tunahan Kurt
Doubts are more cruel than the worst of truths. (Jean B. MoIiere)
İdris and Hatice are the ordinary couple who live in a shantyhouse.AlthoughHatice
is the woman who is frightened and bullied by her husband,İdris,she has a love
affair with her husband’s co-worker,Cemal.İdris who is a gambler sells the
television at his home to pay his gambling debt. This incident concurs with his
stealing his boss’s money in the workplace.The boss compares İdris with other
workers and dismisses İdris.Because selling the television is the only
suspicious event.This sticks in his throat and İdris murders his boss.
Coming back home has already become a habit for İdris,but he comes home early
that day.He sees her wife while she is removing her lipstick from her lips.At
that point the home’s window is open and it’s north-east wind outside.The
feeling of doubt has already started gnawing at his mind like a bedbug.
FINE DYING
Director : Umut Evirgen
Chef Arthur, who is very sensitive to nature, is entertaining an important jury
for dinner. Arthur who does yoga and kisses his flowers every morning turns into
another character when he puts the chef apron on. He turns the kitchen into a
battlefield while trying to cook the best food for the juries. There is no trace
of this naïve man anymore. Arthur who is not even able to hurt a fly does not
keep away from murdering animals and sacrificing anything for flavour when he
steps into the kitchen.
LOCKSMITH
Director : Ali Bilgin
Hasan is a locksmith, who owns a tiny store in Istanbul. A pretty girl who has
lost her key comes at the closing hour one evening, begging for his help.
Intrigued by her friendly interest, Hasan starts following her, almost as a
stalker, to find another chance to get into her apartment.
ARIES
Director : Dila Bulut
Leyla is a woman who defines herself through her boyfriend’s eyes and tries to
fit in man’s world. After her boyfriend’s several psychological violence Leyla
feels ignored and overwhelmed by the pressure. Subsequently she meets a drag
queen singer and follows him through the night who helps her to overcome her
fear to be judged and she gradually gets out of her shell.
THE SCHOOL BUS
Director : Ramazan Kılıç
The School Bus is about a female teacher, who has just been appointed to a
village school in Anatolia, decides to do a school bus driver for her students
but she does not know how to drive!
MITE
Director : Fırat Demir
A guy tries to score some weed from the ghettos of istanbul but the angling
quarters hooks and cleans him out like a fish and gives him a suprising lesson…
THE CUT
Director : Ozan Takış
Mrs. Reyhan lost her wife,children and relatives who were discriminated against
in the society where she lived as a minority in the past. . After several years,
a researcher who wants to investigate the event reaches lady Reyhan and then
wants to interview her about she was experiencing and comes to her home. Before
the interview, Mrs. Reyhan goes to the kitchen to bring something to drink to
the journalist, while the journalist who started to look at the photo album on
the table finds traces of the past, in the kitchen, the fruit cut by Mrs. Reyhan
helps with the traces of the past.
AQUARIUM
Director : Anıl Kaya, Özgür Önürme
With hours to go for the main news bulletin, Zuhal is preparing for the
broadcast and Defne is running around after her. Vedat complaining about having
to eat salad for lunch. Harun is nowhere to be seen, as always. All is going
usual at TRN, except Çağlar talking about a news item that will make the water
in the “aquarium” overflow.
Now in its 6th year, VTFF aims not only to promote Turkish Cinema by bringing
highly acclaimed, award-winning Turkish films, but also to encourage dialogue
and cross-cultural understanding among local communities.
This 3-day annual festival will take place at Goldcorp Centre for the Arts at
SFU Woodward’s on November 15-17, 2019.
The film schedule, the festival program and ticket information can be found on
our website.
Follow the VTFF and TCS’s facebook pages for more information.
Every year VTFF organizes a discussion panel related to film content. This
year’s panel will focus on Women in Film. We hope to encourage a dialogue and
stimulate a discussion about the role and position of women in film industry in
North America and Turkey
Vancouver Türk Filmleri Festivali, 15 Kasım'da başlıyor
6. Vancouver Türk Filmleri Festivali, 15 Kasım'da kapılarını açıyor. Sekizi uzun
metrajlı 18 film, bir belgesel ve "Film Sektöründe Kadının Yeri" konulu seminere
ev sahipliği yapacak festivalin bu yılki onur konuğu, Saadet Işıl Aksoy...
Türk Kanada Derneği ve Simon Fraser Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen
Vancouver Türk Filmleri Festivali, 15-17 Kasım tarihlerinde Goldcorp Centre for
the Arts Cinema'da gerçekleştirilecek.
Türk kültürü ve sinemasını tanıtmayı, ülkenin toplumsal sorunlarına çağdaş
sinema üzerinden dikkat çekmeyi hedefleyen festivalin açılışı, Emin Alper'in bol
ödüllü filmi Kız Kardeşler ile yapılacak.
Karadeniz'de yaşayan ve ıslık diliyle konuşan Sibel'in kendi gücünü keşfetme
öyküsünün anlatıldığı Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti imzalı Sibel de
festivalde gösterilecek filmler arasında.
5 milyon seyirci barajını aşarak geçen yılın en çok izlenen filmi olan Müslüm,
Türkiye'nin acılı ve zorlu politik geçmişine ve bugününe iğneleyici bir gönderme
yapan Anons, Kardeşler, Çınar, Nuh Tepesi ve festivalin onur konuğu Saadet Işıl
Aksoy'un başrolde olduğu, Fikirtepe'de bir gecekonduda yaşayan genç evli bir
çiftin kentsel dönüşüm söylentilerinin mahalleye düşmesiyle beraber dönüşen
hayatlarını anlatan Ali Vatansever imzalı Saf filmi de, Vancouver'da izleyiciyle
buluşacak diğer yapımlar...
Festivalin bu yılki sürpriziyse geçen yıl aramızdan ayrılan Ara Güler'in kendi
dilinden öyküsünün anlatıldığı İstanbul'un Gözü belgeseli.
6. Vancouver Türk Filmleri Festivali ayrıca "Türkiye ve Kuzey Amerika'da Film
Sektöründe Kadının Yeri" konulu seminere de ev sahipliği yapacak. Seminerin
katılımcıları arasında Netflix'in ilk Türk orijinal dizisi Protector'ın (Hakan:
Muhafız) yaratıcısı Binnur Karaevli de var.
18 Ekim 2019
Vancouver Türk Filmleri Festivali 6 yaşında
6'ıncı Vancouver Türk Filmleri Festivali, bu yıl 15-17 Kasım 2019 tarihleri
arasında Goldcorp Centre for the Arts Cinema'da gerçekleşecek. 3 gün boyunca, 8
uzun metrajlı film, 10 kısa film, 1 belgesel ve "Film Sektöründe Kadının Yeri"
konulu 1 seminere ev sahipliği yapacak olan festivalin, bu yıl ki konuğu "Saf"
filmindeki başrolüyle Saadet Işıl Aksoy.
Türk Kanada Derneği ve Simon Fraser Üniversitesi tarafından düzenlenen Vancouver
Türk Filmleri Festivali ülkenin toplumsal sorunlarına çağdaş sinema üzerinden
dikkat çekmeyi hedefliyor.
15 Kasım gecesi gerçekleşecek galanın ardından, dünya prömiyerini Berlin'de
yapan "Kız Kardeşler" filmi gösterilecek. 69'uncu Berlin Uluslararası Film
Festivali'ne katılan, 25. Saraybosna Film Festivali’nde ülkemizi temsil ederek,
yönetmeni Emin Alper'e ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü kazandıran "Kız Kardeşler", 38.
İstanbul Film Festivali’nde de En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Müzik ve üç
başrol oyuncusuyla birlikte En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini topladı.
Festival Direktörü Eylem Sönmez, "Festivalin bu yıl ki temasının "kadın" olduğu
düşünülürse, Anadolu'da yaşarken tek tek köylerini terk edip, büyük şehirlere
hizmetçi olarak gönderilen, sonra köylerine dönerek birbirleriyle yüzleşen,
yaşadıkları zorluklara rağmen dimdik ayakta duran üç kız kardeşin öyküsünün,
Kanadalı sinema izleyicilerinin çok ilgisini çekeceğini düşünüyoruz " dedi.
Festivalde yer alan bir diğer film yönetmenliğini Çagla Zencirci ve Guillaume
Govanetti'nin yaptığı "Sibel". Karadeniz'de yaşayan ve ıslık diliyle konuşan
Sibel’in kendi gücünü keşfetme hikayesi tüm dünyaya yayılıyor.
Zorluk ve yokluk içinde geçen bir çocukluk ve ölümcül bir kazadan sonra,
müziğiyle ezilmiş ve yoksul kesimin sesi haline gelen Müslüm Gürses'in hayatını
konu alan ve Türkiye'de 5 milyon 56 bin izleyici sayısı ile 2018'in en çok
izlenen sinema filmi olan, "Müslüm" de bu yılın ilgi çekecek yapıtlarından.
Gerçek olaylara dayanan "Anons" filmi ise, 1 gece üzerinden, Türkiye'nin acılı
ve zorlu politik geçmişine ve bugününe gönderme yapıyor.
Bu yılın konuğu, "Saf" filmindeki başrolüyle Saadet Işıl Aksoy. Yönetmenliğini
Ali Vatansever’in yaptığı filmde, Fikirtepe’de bir gecekonduda yaşayan genç evli
bir çiftin kentsel dönüşüm söylentilerinin mahalleye düşmesiyle beraber dönüşen
hayatları anlatılıyor.
Festivalin bu seneki sürprizi ise geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden, efsanevi
fotoğrafçı-tarihçi Ara Güler'in kendi dilinden hikayesinin anlatıldığı ve
ölümünden kısa bir süre önce tamamlanan, "İstanbul'un Gözü" belgeseli.
Yönetmenliğini Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak'ın yaptığı bu belgeseli
izleyenler, hem 60 dakikalık bir İstanbul turuna çıkacak, hem de büyük ustaya
son bir kez saygı duruşunda bulunacak.
"Türkiye ve Kuzey Amerika'da Film Sektöründe Kadının Yeri" konulu seminerin
katılımcıları arasında ise Netflix'in ilk Türk dizisi "Protector"un yazarı
Binnur Karaevli, Seattle International Film Festivali program direktörü, Justine
Barda ve "Film ve TV'de Kadın" Vancouver Direktörü Carolyn Combs bulunuyor.
Panelde erkek egemen bir sektör olan film sektöründe kadınların yeri, çalışma
koşulları, yüzleştikleri zorluklar tartışılacak, daha çok kadının bu sektörde
var olabilmesi ve kariyer yapabilmesi adına farkındalık yaratılmaya çalışılacak.
Festivalin bir de "Kısa Film Ödülü" ayağı var. Genç yönetmenlerin işlerini
tanıtabilmek adına açılan kısa filmler kuşağına bu yıl 200'den fazla film
başvurdu Seçilen 10 film hem bu festivalde, hem de Seattle Türk Filmleri
Festivali'nde sergilenecek; Vancouver'da seyircinin oylarıyla seçilen en iyi
filme ödül verilecek.