Helikopterde Çekim Zorlukları



"Sürdürmek Mümkün" isimli belgeselin İstanbul çekimleri için 22 Kasım 2007 tarihinde helikopter kullanılarak belirlenen konuların havadan görüntüleri alındı.

Bu sırada Sancak Air firmasının Bell 206 B3 modeli helikopteri kullanıldı. Helikopter kabininin ön bölümüne pilot ve yönetmen oturdu. Arka bölümünün koltukları sökülerek gövde üzerine stabilize bir kamera kafası monte edildi. (Helikopter ayrı, taşıyıcı kafa ayrı kiralandı.)



Helikoptere monteli kafaya kamera yüklendi. Denge ayarları ve gereken menü ayarları yapıldı. Kafayı doğru kullanmak için gereken test hareketleri yapıldı.




Kameranın her hangi bir nedenle bir parçasının yere düşmemesi için kamera ve akü bağlandı. Kameraman özel bir yelek ile helikoptere ve oturduğum koltuğa emniyet kemeri ile bağlandım.



Uçuş için havalanıldı.

Hava güneşli ancak puslu, uzak mesafeler sisli ve güneşi karşımıza aldığımızda siluet görüntü gri ve düşük kontrastlı. Havadaki sisi rüzgar dağıtıyordu. Ancak güneşi arkamıza aldığımızda sis pek hissedilmiyordu. Kontrastlık da artıyordu.

Hava sıcaklığı ne kadar makul olsa da 250 - 300 metreden 230 km süratle uçunca ve bu hıza bir de rüzgar eklenince kamerayı kontrol etmek için mücadele etmek gerekti.

Bazı açılarda rüzgar direk kameraya çarpıyor ve hakimiyeti zorlaştırıyordu. Hatta öyle ki kafayı bıraksam veya elimden kaçırsam helikopterin gövdesine çarpıp ciddi zarar görebilirdi.

Ben daha önce helikopter ile bir çok çekim yaptım ancak ilk defa bu kadar şiddetli rüzgarda çalışıyordum. Bacaklarım dışarıda olduğu için rüzgar itekliyordu. Uygun bir pantolon giymesem soğuktan da etkilenebilirdim. Ellerim üşümesin diye eldiven önerdiler, haklıymışlar. Ancak ne pahasına olursa olsun kameraya müdahale etmek için eldiven kullanmam. Ama bu şartlarda takmak gerekiyor, eldiveninizi unutmayın. Bir süre sonra soğuk acı vermeye başlıyor ve çalışamaz hale gelebiliyorsunuz. Ben üzerimdeki polar tipi elbiselerden ve termallerden dolayı etkilenmedim.

Başıma ilk defa ilginç bir olay geldi. Kameranın kafası, dolayısıyla kameranın gövdesinin yarısı ve objektif doğal olarak helikopter gövdesinin dışındaydı. Bazı açılarda rüzgar o kadar şiddetliydi ki diyafram halkasını, netlik halkasını ve zum halkasını yerinden oynatıyordu. Otomatik diyaframda çekseniz motor devreye girdiği için frenler, rüzgara direnç gösterir. Rüzgar bozsa servo motor tekrar düzenleme yapar. Ama ben otomatik diyaframda kullanmak istemiyordum. Bir elimle kamerayı tutup diğer elimle diyafram halkası oynamasın diye onu tutuyordum. Bu arada zum ve netlik de tabii manuel. Mecburen zum motorunu devreye soktum. Netliği de arada sırada kontrol ediyorum. Çünkü bazen rüzgar halkayı döndürüyordu.

Ciddi bir mücadele sonrasında 1 saat 22 dakika çekim yaparak yere indik. Objektifin üzerindeki halkaların rüzgardan hareket etmemesi için ne yapılabilir bunu bulacağız şimdi.



Normalde kullanılması gereken aynı tip helikopter için robot kafa.



Kaynak
Hayri Çölaşan