İnsan gözü
veya kamera görüntüyü oluştururken belirli bir miktar ışık
gerekmektedir. Nesneleri görmek ise o nesne hakkında yeterli bilgi vermez. İnsan
beyni daha önce ölçülerini bildiği nesneleri üç boyutlu gibi düşünebilir.
Fakat kamera veya fotoğraf makinesinin aynı yeteneği yoktur. Oluşan görüntü
ve aktarılış biçimi fotoğraf kartı, sinema perdesi veya televizyon ekranı
iki boyutludur. Bu yüzden sadece ışık o nesnenin görüntüsünü görmek için
yeterli olsa bile hakkında bilgi vermez. Boyutları yani yükseklik, genişlik
ve derinliğini oluşturmak için sadece o nesneyi aydınlatmak yeterli
olmayacaktır.
Nesnelerin özellikle derinliği hakkında bilgi vermek için gölge kullanılmalıdır.
Uygun açılardan nesne aydınlatıldığında nesne üzerindeki ışık gölge
ilişkisi boyut ölçülerinin beyinde oluşmasına yardımcı olacaktır.
Pekiyi neden bu gereklidir açıklamasını yaparsak şöyle bir sonuç ortaya
çıkarabiliriz. İnsan hızla akan görüntüler içinde en çok
belirsizliklerden rahatsız olur. Ölçüleri belli olmayan veya çok aydınlık,
çok karanlık nesneleri devamlı olarak karşısında görünce konuya olan
ilgisi dağılır. Başka hislere kapılır, hayal dünyasında bilinç altı görüntüler
oluşmaya başlar. Bu durum fotoğraf karesi veya filmden, hatta spikerin okuduğu
haberden onu uzaklaştırır. Böylece aktarılmak istenen duygu ve düşünceden
de uzaklaştığından yönetmen veya fotoğrafçı başarısız olur.