Montaj Griffith'in ortaya koyduğu
bir olaydır. Malraux'un Sinema Psikolojisi kitabından öğrendiğimize göre daha önce bilinçsiz olarak
yapılan montajın sanat haline dönüşmesi ve böylece bir dil yaratılması Griffith sayesinde olmuştur.
Montajın kullanılması görülmezdir ve genel olarak Amerikan sinemasında,
savaş öncesi yapımlarda görülmektedir. Bu montajlarda tek amaç sahnenin özdeksel
veya dramatik mantığına uygun olarak bölümün analizinin yapılabilmesidir.
Bu sayede izleyici açımlamasını yönetmenin bakış açısına göre
yapacaktır.
Bu "görülmez" kurgulama montajın tam potansiyelinin kullanıma
sokulmasını engellemektir. Diğer taraftan bu potansiyeller genel olarak
paralel montaj olarak bilinen üç oluşumdur. Paralel montaj yaratımında Griffith, çekimlerin
her birini değiştirerek belli bir coğrafik uzaklıkta iki hareketin eş süreli duyusunun oluşturulmasında başarılı olmuştur.
Abel Gance, La Roue (Tekerlek) filminde hız kullanımı olmadan bir lokomotifin
sürekli artan süratinin görünümünü yaratmıştır. Atraksiyonlu Montajın
en önemli kullanıcısı ise Eisenstein'dır. Aynı sahne içinde gerekli
olmadığı halde başka bir görüntünün kurgulanmasını gerçekleştirmiştir.
Bu konuda The General Line filminden bir doğa görüntüsünün ardından, yangın
görüntüsünün takip etmesi örneğini verebiliriz. Bu değişik montaj tekniğinde
çok değişik diziler oluşturulabilir. Clouzot'un Quai des Orfevres (Altın Rıhtımı
) isimli filminde, bir çorabın yatağın yanındaki sandalyenin üzerine fırlatılmasını,
bir sütün dökülüşünün izlemesi bu dönemdeki değişik örneklerdir.
Montajın kullanılma amacı duyuların veya anlamların yaratımıdır. Bu görüntülerin
birleştirilmesi sayesinde olur. Bunun en iyi deneyi ise Kuleşov'un Mozhukin
filmidir. Bir gülümsemenin takip eden görüntülerde aldığı farklı şekiller
montajın özelliklerini mükemmel şekilde özetlemektedir. Kuleşov,
Eisenstein ve Gance tarafından kullanılan montajlar bize bir olay göstermez;
sadece ima eder. Kişisel gerçeklik görüntüsü bu ilgiden yola çıkılarak
oluşturulmuştur.
Kuleşov'un Mozhukin filminde, Mozhukin + Ölü çocuk = Acıma bu soyut bir
sonuçtur. Bu sonuç öncülerin hiç birinde bulunmaz. Genç kızlar + Çiçek
Açan Elma Ağaçları = Umut. Bu tür bileşimler sonsuzdur. Ancak bu açılımların
yapılabilmesi için bir kavram yaratılmalıdır. Bu şekilde düzenlenen görüntülerin
estetik bir gönderim gücü vardır. Anlam görüntüde değil, izleyicinin
zekasına ilişkin olarak kurgulanmış görüntü gölgesindedir.
Montaj kaynağı olarak görüntülere yüklenen anlamlar, izleyicilerin belli
çözümlemeler yapmalarını gerektirecek şekilde ortaya konulmuşlardır.
Sessiz film döneminin sonunda bu amaç daha kapsamlı olarak gerçekleştirilebiliyordu.
Bir tarafta Sovyet sineması montajın teorik ve pratik sinirlarını zorlarken,
diğer taraftan Alman sineması ışık ve dekor üzerine yoğunlaşarak daha
nitelikli görüntüler elde etme çabası içine girmişti. Diğer ülkelerin
sinemalarında da ufak tefek kıpırdanmalar görülmesine rağmen, Fransa, İsveç
ve Amerika gibi ülkeler bile henüz sinema dili oluşturmaktan yoksundular.