Zaman ve Mekanda Geçiş

Bir sahne içinde kesme yapılabilir ama bir sahneden bir sonrakine geçerken değişiklik yapmak bambaşka bir numaradır. Zamanda (hikayenin içinde daha önceki ya da sonraki bir zamana) ya da mekanda (yeni bir yere) önemli bir sıçramanın seyircinin filme inancını sarsacağını bilen yönetmenler genellikle bu geçişleri yumuşatmaya çalışırlar. Bu kimi zaman kararma ya da erime (zincirleme) gibi klasik yöntemlerle kimi zaman da gösteri yapmayı seven yaratıcı yönetmenlerce bambaşka biçimlerde yapılır.

Örneğin “Highlander” filmiyle Russell Mulcahey. Filmin geçtiği zamandan İskoçya’ya geri dönülen ilk flashback’inde, Macleod’ın kalesini göstermek için bir tepenin arkasından yükselen kameraya kesme, araba garajının tavanına doğru kayan bir kamerayla maskelenir. Stanley Kubrick’in “2001¨ filminde, havada asılı duran bir kemik (insanoğlunun kullandığı ilk alet) ile bir uzay gemisi (insanoğlunun kullandığı son alet) arasında bitişme yerinin hiç belli olmadığı geçiş daha da iyi bir örnektir.

Bu örnekte yapılan iş ustacadır ve aynı zamanda seyirciye bir mekan değişikliği olduğunu haber verir. Böyle açık işaretler olmazsa seyircinin kafası kolayca karışabilir ama bu tür çalışmalar sadece seyircinin hikaye konusunda kafasının karışmasını engellemek için de kullanılmaz. Örneğin “Jacob’s Ladder”da hangi sahnenin flashback hangisinin gerçek hangisinin fantezi olduğunu gösteren kolay anlaşılır işaretler yoktur. Aksine, sahneler birleşme yerleri farkedilmeyecek şekilde kurgulanmış, neye inanıp neye inanmayacağına karar vermek seyirciye bırakılmıştır. Bu, filmin temasına uygun olarak gerçeküstü bir duyarlılık yaratılmasına yardımcı olur.