Herkes, yazılı bir metni yüksek sesle okuyabilir, ama içlerinden çok azı,
dinleyenlerine keyif vermeyi başarabilir.
Film ve televizyon seslendirmelerinde çalışan sanatçılar arasında ‘duayen’
olarak gösterilen sanatçıların başında, tiyatro, sinema sanatçısı ve aynı
zamanda da öğretim görevlisi olan Levent Dönmez gelir. NTV’nin kuruluşunun 10.
yılında, test yayınların başladığı günlerden bugüne, Aziz Acar’ın yönetiminde,
‘kaliteli seslendirme’ şiarından ödün vermeyen ve Türkiye’nin en değerli tiyatro
ve seslendirme sanatçıları ile çalışmayı ilke edinen NTV Seslendirme Bölümü,
‘Planet Earth / Yeryüzü’ belgeselinin seslendirmesinde de yine ‘kaliteye’
imzasını attı.
Dünyanın en çok konuşulan belgeseli
Sinemamızda nice aktöre sesiyle can katan, reklâm camiasının karizmatik soluğu
olan ve aynı zamanda CNBC-e kanalının tanıtımlarını seslendiren Levent Dönmez,
şu sıralarda NTV’de yayınlanmakta olan, dünyanın en çok ses getiren
belgesellerinden ‘Planet Earth / Yeryüzü’ adlı yapımın anlatıcısı Sir David
Attenborough’u mükemmel Türkçesi ile yorumluyor.
Yıllarca tiyatro ve sinemada oyunculuk, yönetmenlik ve senaristlik yapan Levent
Dönmez, hoca olarak da Anadolu Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde onlarca tiyatro
insanının yetişmesine emek verdi, Tiyatro Anadolu’da oyun yönetti. Halen Mimar
Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nde Öğretim Görevlisi
olarak oyuncu adaylarına ışık vermeyi sürdürüyor.
Kendinde doğuştan var olan eşsiz ses renginin dinleyenlerde yarattığı büyünün,
içimizde nehir coşkusu yaratan şiirsel tınıların yanı sıra; tonlama ve
vurgulamalarında “en doğruyu arayıp keşfederek, onları ifade edebilmenin
olağandışı becerisini de sergiler Levent Dönmez. Dudaklarından dökülen her hece,
milim milim ölçülüp de sarf edilmiştir. Her seslendirme sürecinde, başlı başına
bir “titizlik abidesi” olarak seyrederiz hocamızı.
Ayırıcı özelliklerinin en başında, seslendirdiği (Türk ya da yabancı)
karakterlerin mimiklerini kaçırmaması ve o mimiklere uyumlu yorumlarla konuşması
gelir. Düz metinleri seslendirirken, metni sadece okumaz, anlatır o metni.
Dramatik film seslendirmelerinde ise, perdedeki (ya da ekrandaki) oyuncuyla
öylesine özdeşleştirir ki kendini, adeta kendi oynamışçasına oynar sesiyle ve de
sonuçta o kişinin oyununa da ruh katar.
Levent Dönmez’in ustalığının ardında yatan bir başka etken de tevazuu asla elden
bırakmayıp, reji koltuğunda oturanlara “Oldu mu çocuklar? Aman ölçüyü elden
kaçırmayalım!” diye titizlenip, yaptığı işe hassasiyet göstermesidir.
TRT-2 yıllarından bu yana kendisi ile çalışarak sayısız işe imza attıkları
seslendirme yönetmeni Aziz Acar, Levent Dönmez ile bir çok iddialı belgeselin
seslendirmesini yapmalarına karşın, “hiçbir yapımda, ‘Planet Earth / Yeryüzü’
belgeselinin görüntülerinden etkilendikleri kadar etkilenmediklerini, bu
belgeselin bambaşka bir yapısı olduğunu” vurguladı.
Belgesel seslendirmenin inceliklerini, ayırıcı özelliğini sorduğumuz Levent
Dönmez de düşüncelerini şu cümlelerle özetledi:
Bir kağıdın üstündeki yazılar cansızdır. Seslendirildiklerinde ya da
yorumlandıklarında hayat kazanırlar. Seslendirilen her parça da, bir yorum
gerektirir. Haber okumak bile bir yorumdur örneğin: tarafsızlık yorumu. Çok
farklı nedenlerle seslendirme yapıyoruz. Dramalar, yani uzun metraj filmler ve
dizi filmler, tanıtım filmleri, reklam filmleri, belgeseller v.s.. Bunların her
birinin tarzı farklıdır. Elbette seslendirme tarzları da. Belgesel
seslendirmesine gelirsek görürüz ki onlar da kendi içinde farklı farklıdır.
Örneğin çiçekleri böcekleri anlatan belgeselle, tarihe ışık tutan bir belgesel
asla aynı tarzda yorumlanamaz. Versailles sarayını anlatan bir belgeselle,
petrol kuyularını anlatan bir belgesel de aynı şekilde. “Planet Earth” ya da
“Yeryüzü Belgeseli”ne gelince. Tabii ki orijinaline olabildiğince en yakın
biçimde seslendirmeliyim diye düşündüm ve öyle de yapmaya çalıştım. Ancak açık
söylemek gerekirse, izledikçe öyle etkilendim ki kendi duygularımı da katmam
gerektiğini düşündüm. Görüntüler sizi kavrayıp içine çekiyor. İnanılmaz
güzellikteki fotoğraflar eşliğinde hüzünleniyor, mutlu oluyor,
duygulanıyorsunuz.
Ve bir süre sonra kendinizi bütün o canlıların arasında ve onlardan biri gibi
görüyorsunuz. Doğanın harikaları, ona ne kadar saygı duymamız gerektiğini
fısıldıyor kulağınıza. Elimden geldiğince bu duyguları yansıtmaya çalıştım.
Umarım başarılı olmuşumdur.
Yabancı sinema ve televizyon yapımlarının anadilimize tercüme edildikten sonra
yeniden seslendirilmesi ya da yaygın deyişle “dublaj”, son yıllarda mecra
sayısındaki artışla ters orantılı olarak, değerini yitirmekte -ucuzlatılmakta-,
eski günlerdeki kalitesini mumla aratmaktadır.
Radyo başlarında geçen günlerimizde “arkası yarın”, “çocuk bahçesi”, “radyo
tiyatrosu” saatlerinde yüreklerimize işleyen seslerin sahipleri olan değerli
sanatçıları birer birer sonsuzluğa uğurlasak da, o sesler atmosferdeki radyo
dalgalarında taşınan titreşimleriyle ebediyen uzayın derinliklerinde
yaşamaktalar
aslında…
Kâmuran Usluer, Sadrettin Kılıç, Pekcan Koşar, Alev Emre, Zekâi Müftüoğlu,
Mübeccel Vardar, Savaş Başar, Saadettin Erbil, Kerem Yılmazer, Mümtaz Sevinç,
Alev Sezer, Kerim Afşar… hepsinin ses titreşimleri, soluduğumuz havada
geziniyorlar; anılar ve sesleri, onları ölümsüz kılıyor.
“Ustamız”, “hocamız” diye seslenebileceğimiz sanatçıların sayısı, bir elin
parmakları kadar bile kalmadı artık… ömürleri uzun olsun…
Meraklısına Notlar:
- Levent Dönmez, oyuncu olarak Hiçbir Gece (1989), Film Bitti (1989), Sen
Türkülerini Söyle (1986), Adı Vasfiye (1985), Faize Hücum (1982), Ah Güzel
İstanbul (1981) filmlerinde rol alırken; Hiçbir Gece filminin senaryosuna da
imza atmış ve 1990 yılında Bir Yalnız Melek filmini yönetmiştir.
- 14 Kasım 1975’te Türkiye’de o güne değin çok tartışılmış, çok özlenmiş ama
gerçekleşme yolunda en ufak bir çaba gösterilmemiş bir atılım gerçekleşti. Türk
sinemasına sesleri ile katılan sanatçıların örgütü ‘Filim Seslendirme
Sanatçıları Derneği’ adı altında kuruldu. Bu kuruluş belki de bu alanda çalışan
sanatçıların ilk
ciddi ve örnek atılımları oldu. Kısa adı ‘FİLİM SES’ derneği olan örgütün tüzüğü
kabul edildikten sonra kurucu üyeler ilk genel kurul toplantılarını
gerçekleştirdiler.
Kurucu üye olan sanatçılar: Saadettin Erbil, Cüneyt Türel, Levent Dönmez, Kâmran
Yüce, Temuçin Caymaz, Esen Günay ve Selâhattin Dursun.
(Yeni Türk Sineması dergisi- 15 Haziran 1976, sayı:1)
Levent Dönmez
Suha Çalkıvik
NTV-MSNBC
Güncelleme: 15:09 TSİ 23 Kasım 2006 Perşembe İSTANBUL
[Fotoğraflar: Bade Baysal]