Değiştirmek İçin Video
Versus yayınlarının sinemasal ve ilgilenenleri için basıp yayınladığı özel bir
kitap. Göze hitap etmez zira içerik yönünden satır satır doludur, sinema yapma
koşullarını zorlayanlara fersah fersah yakındır. Öyle bir kapak tasarımı
yapılmıştır ki bir kadın, puşiyle belinde sardığı küçük çocuğuyla
ve elinde bir ‘cici silah’ gibi taşıdığı kamerasıyla içerilerde bir yerde
volkanik şiddette bir görsellik sergiler. Kapakta suratımıza doğru haykıran slogan
şudur; GÖR, FİLME ÇEK, DEĞİŞTİR!!
Bir de Versus deyince aklımda hep; ‘versus sayıklar çetelesini kardeşim‘…
Kitapta şiddetle paylaşmak isteyeceğim bir satır var ki; ‘Çok sayıda ölen
insanımız ve gereğinden fazla Gandilerimiz, Gueveralarımız var. Başarılı olmaya
ise ihtiyacımız var. Anlatmanız gereken hikayeniz hatırına ayağa kalkıp
ölmektense bir korkak gibi ilerleyin’. Asıl var olması gereken hayat felsefesi
budur; ancak birazdan sözünü edeceğim Burma filminin yönetmeninin yasadığı
büyük baskı her ne pahasına olursa olsun onun ölüme karsı meydan okuyacağını
vurgulayan yaşamsal cesaretiyle bütünleşmiştir. Zira bütün politik belgesel
yapan yönetmenler benim için evrensel vatanseverler katındadır.
Filmin adı : BURMA VJ ! BİRMANYA - MYANMAR!
Yönetim bicimi : Askeri Rejim / Baskent : Rangoon
Burma’da faşist diktatörlük ve bir halk ayaklanması. İçgüdüsel bir bilinç
düzeyiyle harekete geçme istemi desem izlediğimi tariflemiş olurum. Bir manastır
öğrencisi olma hayallerimle örtüşecek şekilde Budist tapınaklarından rahipler ve
rahibeler ayaklanıyor. ''Biz rahipler kendi çıkarlarımız için değil halkımız
için mücadele veriyoruz. Davamız: Artık barış istiyoruz''. Halk ile bir anızdan
haykırırlar.
Eldeki üç parça veri 2007’de Burma’da yasanmış ve faşist diktatörlüğe karsı
isyan mahiyetindeki başkaldırıyı ifade etmeye yetmez. Lakin filmin mecali dert
anlatmaya, dert dinletmeye o yüzden dahildir. Yönetmen Anders Ostergaard canı
pahasına filmi çeker, çektirir, bütün imkanları seferber eder, filmden kaç tutuklu
muhabir geçer. Yeni literatürde elbette bu tutumu karşılayan bir tanım vardır.
Ki bu kavramın adı Politik Belgesel Film yapma hüneridir ! Ya da videoyu hak
savunusu için kullanmak.
Bu filmin çekilmesine araç olan o büyük örgütlenmenin adı; WITNESS’dir. Yaşam
içinde olmazsa olmaz kritik iki önemli amaçlarından biri; İnsan Hakları
Savunuculuğuysa, diğeri yasam aktivistliğidir. Witness kameranın dünya
üzerindeki kolektif vicdanıdır. Acıyı acıyla anlatır, ancak çektiği filmlerin
meyvesi dünyamıza birer müdahale olarak geri dönüşümlüdür.
Sonra Micheal Moore politik film’e dair kendi üslubuyla devreye girer. İrlanda
asıllı keyifli ve zekalı Moore. İnternette kendisi hakkında liberal diyorlar
ancak bir anlam veremiyorum. Marjinaldir ama yenilikçidir, devinendir, yaramaz bir
çocuk kadar oyunu bozandır. Kapitalizm en büyük düşmanıdır ve bu düşmanlığa karsı
ütopik bir muhalif olmanın ötesidir. Zira alternatifi olmayanın kendisi de yoktur
! Başkalarının acısına ciddi anlamda dokunur. Modern bir rehavetle yel
değirmenlerine karsı savaşmak yerine gerçekliğe karsı savaş açtığı için asla bir
Don Quijote değildir. Politik filmlerinin estetiği iki karşıt gücün çatışmasıyla
ortaya çıkan basit anlatımında gizlidir.
Micheal Moore’a dair son söz; en son çekmiş olduğu filmindeki bir kavramla
ifade bulur. ’Kapitalizm Bir Aşk Hikayesi’ adlı hicivli ve yargılayan filminde
‘vatandaşaltutuklamayapma’ fikriyle beni kendisine karsı aşırı bir ciddiyetle
yüz yüze bırakmıştır.