Ulusal İletişim Kongresi

Bayram YERALTI

Geçen yıl 1-3 Mart tarihleri arasında Çırağan Sarayında düzenlenen Ulusal İletişim Kongresi'nin ikincisi Conrad Otel'de yapıldı. Biraz gecikmeli gerçekleştirilen kongrede yapılan konuşmalardan seçtiklerimiz

NURİ ÇOLAKOĞLU (Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı): Ulusal İletişim Planlaması demokratik, şeffaf, hukuka uygun ve esnek olmalıdır. Türkiye'de 7 yıldır bir hokkabazlık yapılıyor. Televizyonların sahipleri belli değil. Böyle olunca banka sahibiyle TV sahibi arasındaki ilişkiyi ispatlayamıyoruz. Sahipler belli olursa, hisseler hemen halka açılacak ve sahibi halk olacak. Medyayı mutlaklaştırmamak lâzım.

AHMET GÖK (RATEM): Bu konuşmalar aslında boş. Üniversiteler boşu boşuna bildiri sundu. Aynı RTÜK yasa tasarısı sunuluyor, harfiyen. RTÜK'te 2 akademisyen bulunacak, bunları YÖK belirleyecek... RTÜK, mevcut iktidarın yapısını alıyor.

"AA olmazsa olmaz"

MEHMET GÜLER (AA Genel Müdürü): Haber ve fotoğraflarımız sürekli çalınıyor. İmza koymuyorlar; "Para verdik, imza koymasak da olur" diyorlar. AA'dan haber ve fotoğraf almayan hiç kimse yayın yapamaz...

TURGUT KAZAN (Avukat): Türkiye'de sorunlar 2 yolla çözülüyor. Ya Bush'tan mektup geliyor, ya da parlamentoda lobiler oluşturuluyor... TV yayını 850 milyon dolara maloluyor, bunun 450'si reklamdan geliyor. Geri kalan 400 milyon dolar ise kara para, mafya işi.

"Uluslararası sermaye, yeni barbarlıktır"

PROF. DR. ERSAN İLAL (Maltepe Üni. İlet. Fak. Dekanı): Medyada iş güvencesi hiç yok. 20-30 yıllık çalışanlar işten atılıyor, yerine şarkıcılar alınıyor. Bunlar, başka bir yerde de işe giremiyor; öylesine tekelleşmiş ki... ABD'de yabancı uyruklu insanlar radyo-tv kanalı satın alamazlar, kesinlikle yasak. Ulusal yapılar çok önemlidir. Bu sınır tanımaz tekelleşmeyi mutlaka önlemeliyiz. Uluslararası sermaye yeni barbarlıktır.

OKTAY VEREL (Kültür Üni. Öğr. Gör.): Bizim kuşak mutlu kuşaktır. Çünkü yalan, yanlış haber nedir bilmezdik. Geçende, "Türkiye Amerikan mandası oldu" manşetini atan gazetenin genel yayın yönetmeni dedi ki; "Ankara'dan patron verdi o manşeti." Çünkü kendisi banka patronu.

"Duvarları yıkmalı"

PROF. DR. EROL MUTLU (AÜ İlet. Fak.): İletişim, meslek değildir; yaşama, insan olma mesleğidir. Fakültelerde sınıfların duvarlarını kaldırmalı, sokağa, hayata çıkmalı. İktidarı sorgulayan bireyler yetiştirmeli. Bu okullar kameraman, montajcı yetiştirme yeri değil; bunu kimse bekleyemez.

SÜHA ARIN (Maltepe İletişim): Belgesel sinema evrensel bir mesaj taşımalıdır. Aslanların hayatı gibi yapımlar belgesel değil, bilgiseldir. Evrensel mesajı yok. Ama eğer, "Aslan, karnını doyuracak kadar avlanır" derse, işte bu belgeseldir. Çünkü insanoğluna bir mesaj veriyor. Belgesel sinema, bilimle sanatın kesişme noktasındadır.

NEBİL ÖZGENTÜRK (Belgesel yapımcısı): Şu an belgeselci arkadaşların yüzde 90'ı işsiz. Türkiye'de belgesel yapmak, karanlıkta bir deniz feneridir. Herkesin dikkatini çekmez, ama ısrarla yanıp söner. Sonunda dikkatini çekecek birilerini bulur. Belgesel her zaman diliminde izlenebilir; geceyarısı da, sabaha karşı da. Türkiye'de belgesel izletmek için halkı uyarmak ya da çuvaldız batırmak gerekiyor. Deprem sonrası bir deprem belgeseli hazırladık, ilk 10'a girdi.

ATİLLA DORSAY: 3-5 ay öncesine kadar Türk sinemasına çok olumlu bakıyordum. Ama ticari filmler yapan yönetmenler, öbür tür sinemaya karşı saldırıya geçtiler. Çok izlenmek, olumlu eleştiri almak ve tek izlenen tür olmak istiyorlar. Sinema yazarları gitgide azalıyor. Patronun arkadaşı olan yönetmenin filmini eleştiren yazarlar işten atılıyor. Tunca Arslan, Sinan Çetin'in filmini ağır bir dille eleştirdiği için Radikal'den atıldı.