Meşhur kitabı "Marifetname"nin tuhaf biçimde kitabın kendisinden daha meşhur
bölümü "Kıyafetname"de Erzurumlu İbrahim Hakkı, en az Borges'in Foucault
tarafından da özenle alıntılanan canlıların sınıflandırılmasına dair öyküsünde
olduğu kadar fantastik bir sınıflandırma çalışması yapar: 'Eğer kaşları
birbirine yakınsa şöyle bir insandır', 'kulakları büyükse böyle bir insandır',
'alnı açıksa şöyle bir karakteri vardır', 'kıçı yere yakın olandan korkmak
gerek' gibi, İbrahim Hakkı'nın büyük olasılıkla yakın çevresindeki
tanıdıklarından ve 'tanımadıkları'ndan yola çıkarak kaleme aldığı bu temelsiz
genellemeleri, sırf neredeyse kartezyen olduğu söylenebilecek kategorizasyon
çabasından dolayı, 18. yüzyıl Anadolu'sundan bir din bilgininin 'gelenekselden
uzaklaşamadığı için aslında oldukça 'post' nitelikli bir modernizmle tanışması
olarak tanımlamak bile mümkün aslında. Kaçınılmaz olarak etno-merkezli, açıkça
bir do-ğu-batı ayrımını da içeren oldukça ideolojik, hatta neredeyse ırkçı bir
tavra sahip "Kim ki saçı sarıdır / Kibr ü gazab kârıdır (Saçı sarı olanların /
İşi gücü büyüklük taslama ve öfkedir)" gibi dizeleri "Bize benzemeyen bizden
değildir" şeklinde çevirmek de olanaklı...
|
|