23 Mart 1998 tarihinde Kültür Bakanlığı Sinema Telif Hakları Semineri Metin Erksan’ın
Konuşması
“Sinema” ayrı bir konudur, “Telif Hakları” ayrı bir konudur. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti, Kültür Bakanlığı yapısında; “Sinema Genel Müdürlüğü” ve “Telif Hakları
Genel Müdürlüğü” adıyla birbirinden ayrı iki Genel Müdürlük olmalıdır. Sinema;
tüm sinemasal çalışmaları kapsar. “Telif Hakları” ; tüm sanatlardaki “Telif
Haklarını” kapsar.
SAYIN BAŞKAN
BU SEMİNERİN
SAYIN ÜYELERİ
SAYIN KONUKLAR;
Türk Sineması'nın yüzyılı aşan tarihi içinde; işverenler ve işçiler arasında,
emek ve sermaye arasında,sinema filmi yapım koşullarını, sinema-filmi gösterim
sınırlarını belirten ve saptayan, sinema-filmi üstünde çalışanın “Emek Hakkı”,
yaratıcının “Telif Hakkı” bağlamında, tarafların “Parasal Gelir Haklarını”
belirten ve saptayan çok az sayıda anlaşma ya da sözleşme yapılmıştır. Bu çok az
sayıda yapılmış anlaşma ve sözleşmelerde de tarafların haklarını belirten ve
saptayan ayrıntılı bir açıklık yoktur.
“Türk Sineması”ndaki bu anlaşma ve sözleşme yokluğunun başvuru katı, başvuru
mercisi; “Türk Sineması”ndaki yapıla gelişler ya da teamüllerdir. Hukuk; yapıla
gelişler ya da teamülleri yasalarla eşdeğer ölçüde kabul eder.
“Türk Sineması”ndaki “Telif Hakkı” ve “Emek Hakkı” sorununun kaynağında,
kökünde, temelinde, Türk sinema-filmlerinin gösterim, satış ve kiralama
sınırlarının belirtilmesi ve saptanması vardır.
“Türk Sineması” kapsamında; yapılmış, yapılan ve yapılacak 35mm. ve 16 mm. Türk
sinema-filmlerinin 35mm. sinema filminden 16mm. sinema filmine basılmış film
kopyalarının; Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bulunan sinemalarda
gösterimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan sinemalarda ve
televizyonlarda gösterimi, yabancı ülke sınırları içinde bulunan sinemalarda ve
televizyonlarda gösterimi, 35 mm. ve 16mm. Türk-sinema filmlerinin, betacam ve
dijital elektronik sistemleri içinde kaset biçimine dönüştürülmüş oluşumlarının,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bulunan TRT Televizyonunda ve Türk
Özel Televizyonlarında gösterimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları
içinde bulunan Kıbrıs Devlet Televizyonunda ve Kıbrıs Özel televizyonlarında
gösterimi, yabancı ülke sınırları içinde bulunan Devlet Televizyonlarında ve
Kıbrıs Özel Televizyonlarında gösterimi, 35 mm. ve 16 mm. Türk
sinema-filmlerinin video-kaset biçimine dönüştürülmüş oluşumlarının, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bulunan video-kaset ve kiralama
kuruluşlarına satışı ve kiralaması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları
içinde bulunan video-kaset satış ve kiralama kuruluşlarına satışı ve kiralaması,
yabancı ülke sınırları içinde bulunan video-kaset satış ve kiralama
kuruluşlarına satışı ve kiralanması, Türk sinema filmlerinin gösterim, satış ve
kiralama alanı ve sınırı budur.
Türk Sineması'nda işveren ve işçileri arasında belirtilecek ve saptanacak olan
“Emek Hakkı”, işveren ve yaratıcı arasında belirtilecek ve saptanacak “Telif
Hakkı” sorununun, Türk sinema-filmlerinin bu gösterim alanı içinde düşünülerek
düzenlenmesi zorunludur. “Türk Sineması”nın başlangıcından bu güne kadar “Türk
Sineması”ndaki işverenler ve işçiler arasında süregelen bir yapıla geliş, bir
teamül, bir gelenek, bir görenek, bir töre vardır. “Türk Sineması” kapsamında
yapılmış, yapılan, yapılacak 35mm. ve 16mm. sinema-filmleri, 35 mm. filmden
16mm. filme basılmış film kopyaları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları
içinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan sinemalarda
gösterilmek koşuluyla gerçekleştirilir. Bu konuda gerçekleştirilen, gösterilen ya
da satılan Türk sinema-filmleri üstünde bir “Telif Hakkı” ve “Emek Hakkı” sorunu
yoktur. “Telif Hakkı” ve “Emek Hakkı” sorunu bu konum dışında, yukarıda
belirtilen konumlardaki işlemlerde ve durumlarda vardır.
Şu an bilgi birikimim içinde bulunan kurumsal ve uygulamaya ilişkin bilgilere
göre “Türk Sineması”ndaki işveren kesimi, işçi kesimine yukarıda belirtilen
konumlarda yapılan gösterim ve satış işlemleri için “Telif Hakkı” ve “Emek
Hakkı” ödememektedir.
“Türk Sineması”ndaki “Telif Hakkı” ve “Emek Hakkı” sorunu yukarıda belirttiğim
konumlar içinde düşünülmeli, bir yasa oluşumunda saptanmalı ve uygulanmalıdır.
“Telif Hakları” sorunu irdelemeden, konuşmadan, tartışmadan, saptamadan önce;
“Telif ” sözünün “Etimolojisi”, “Telif ” sözcüğünün kaynak, köken, temel, asıl;
anlamının üstünde durmamız gerekir. “Telif ”sözcüğü Türk diline Arap dilinden
geçmiş sözcüklerden biridir. “Telif ” sözcüğü Arap dilinde; “Uzlaşma”, “Anlaşma”
, “Barışma” anlamında kullanılan ve diğer bir anlamda; “Paylaşma”, “Dağıtma”,
“Bölüşme” anlamında kullanılan bir sözcüktür. “Telif ” sözcüğü Türk-Osmanlı
diline Arap dilindeki yapısı ve anlamıyla geçmiş, “Telif ” sözcüğü Türk-Osmanlı
dilinde Arap dilindeki anlamını korumuş ve sürdürmüştür. “Telif ” sözcüğü Türk
dilini yabancı dillerden Türk diline geçmiş sözcüklerden arındırma çalışmaları
içende, sözcük yapısını ve anlamını korumuş az sayıdaki sözcüklerden biridir.
“Telif ” sözcüğü; Arap dilinde, Türk-Osmanlı dilinde Türk dili içinde binlerce
yıl aynı anlamda yada özdeş anlamda kullanılmış bir sözcüktür. Bu “Etimolojik”
nedenden, bu kaynak, kök, temel ve asıl nedenden ötürü şimdi gündemde
bulunan;“Telif ” sözcüğünü asıl anlamında algılamak,bilimsel bir
zorunluluktur. Asıl anlamında algılamak zorunda olduğumuz “Telif sözcüğünün asıl
anlamı; işverenlerin ve işçilerin, emek ve sermayenin ,yaratıcının ve yaratıyı
parasal getiriye dönüştüren kişinin bu konuda anlaşmalarını sağlayacaktır.
Sizlere; sözcüklerin asıl anlamlarının nasıl sürdüğü ve algılandığı konusunda,
sinemaya ilişkin bir örnek vermek isterim. Amerikan Sineması yapısında bulunan
“Academy of Motion Picture Arts And Sciences”, “Sanatlar ve Bilimler Sinema
Akademisi” her yıl sinema sanatı ve sinema tekniği kapsamında “Academy
Award”larını verir. Bu olgunun bilinen ve yaygın adı “Oskar Armağanı”dır. Academy Award” ya da Award vermek bir değerlendirme sonucu bir ödüllendirme
işlevidir. İngiliz dilindeki “Award” sözcüğü Latin dili kökenli bir sözcüktür.
İngiliz dilinde “Award” sözcüğünün asıl anlamı ; “Tazminat”, “Ödence”, “Yargı”,
“Karar”, demektir. Sözcüklerin kaynak, kök ve asıl anlamları, sözcüklerin gerçek
amacını ve işlevini belirler. “Academy Award” sinemadaki emeğe ve yaratışa
verilen bir “Tazminat”, bir “Ödence”, ve dolaylı olarak bir “Ödüldür”.
“Telif Hakkı” ya da “Telif Hakları” sorunu üstünde düşünürken çok duyarlı bir
ayrımı da düşünmek ve tanımlamak zorundayız. Bunlardan biri “Telif Hakkı”, diğeri
“Emek Hakkı”dır. “Telif Hakkı” ve “Emek Hakkı” iki ayrı olay ve olgudur. “Telif
Hakkı” ve “Emek Hakkı” arasında çok duyarlı bir ayrım vardır. Özellikle “Sinema”
olgusu kapsamında “Telif Hakkı” ve “Emek Hakkı”nın kesin bir ayrımının yapılması
gerektir. Sinema yapıtının oluşma aşamasında , bir film yapma düşüncesinden , bu
düşünce doğrultusunda sinemasal bir çalışma içinde gerçekleştirilen film beyaz
bir düzey üstünde gösterim aşamasına kadar , sinema yapıtının oluşması
,ortaklaşa ya da kolektif bir çalışma düzeni “görüntüsü” içindedir. Bu çalışma
ortaklaşa ya da kolektif bir çalışmadır. Bu ortaklaşa çalışma “Emek Hakkı”
kapsamında bir çalışmadır . Fakat ; “Emek Hakkı” kapsamındaki bu ortaklaşa
çalışma “Ortaklaşa bir Yaratma” değildir. Emek ; bir insanın düşünsel ya da
bedensel çalışması ile oluşan somut bir olgudur. “Yaratma” ; bir insanın akılsal
,düşünsel,bilgisel,bilimsel,mantıksal, ruhsal, duygusal çalışması ile oluşan
“Yaratışa” ilişkin bir olgudur. “Yaratma” tekil bir olgudur. “Yaratma” Kişiye
özel bir olgudur. “Yaratma” kişinin kendi düşüncesi içinde oluşturduğu bir
olgudur. Ortaklaşa bir yaratma olmaz. “Yaratma olgusu” nun ortaklaşa bir çalışma
içindeki ayrıcalıklı konu konumu. “Yaratma olgusu” nun tekilliğini ve
kişiselliğini yok etmez. Tek bir insan düşüncesine ilişkin olan “Yaratma” ile
birlikte “Telif Hakkı” oluşur.
Bir sinema-filmi üstünde bulunması gereken ve “Emeğe” ilişkin olan “Emek Hakkı”
, kademeli bir paylaşım düzeni içinde, çeşitli iş kollarını kapsar. Rejisör,
senaryo yazarı, baş ve yardımcı oyuncular, kameracı, ışıkçı,müzikçi ve film
yapımında çalışan prodüktör, film yapımında çalışan küçük oyuncular, rejisör ve
kamera yardımcıları, film yapımında çalışan set teknisyenleri, film yapımında
çalışan stüdyo teknisyenleri.
Bir sinema-filmi üstünde bulunması gereken ve “yaratışa” ilişkin olan “Telif
Hakkı” , kademeli bir yapılaşım düzeni içinde ikili bir sıra izler. Bu iki
sırada; önce ¾ oranında “Rejisör” ün ve sonra ¼ oranında “Senaryo Yazarı”nın
“Telif Hakkı” vardır.
“Türk Sineması” kapsamında bu güne kadar yapılmış, şimdi yapılan ve bundan sonra
yapılacak olan, 35 mm. , 16 mm. sinema filmlerinin 35 mm. filmden 16 mm filme
basılmış film kopyalarının “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” sınırları içinde
bulunan sinemalarda ve “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” sınırları içinde bulunan
sinemalarda yapılan gösterimleri üstünde emeğe ilişkin “Emek Hakkı” ve yaratışa
ilişkin “Telif Hakkı” sorunu yoktur.
“Türk Sineması” kapsamında bu güne kadar yapılmış, şimdi yapılan ve bundan sonra
yapılacak olan, 35 mm. , 16 mm. Türk sinema-filmlerinin, 35 mm. sinema filminden
16 mm sinema-filmine basılmış film kopyalarının, yabancı ülke sinemalarında ve
televizyonlarında gösterimi, Türk sinema-filmlerinin betacam ve dijital
elektronik sistemleri içinde kaset biçimine dönüştürülmüş oluşumlarının, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde TRT Televizyonunda, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti sınırları içindeki Türk Özel Televizyonlarında, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti sınırları içinde Devlet Televizyonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
sınırları içindeki Özel Televizyonlarda, yabancı ülke sınırları içinde bulunan
Devlet ve Özel Televizyonlarında gösterimi, 35 mm. ve 16 mm. Türk
sinema-filmlerinin video kaset biçimine dönüştürülmüş oluşumlarının, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti sınırları içindeki video kaset satış ve kiralama
kuruluşlarına satışı ve kiralanması , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları
içinde bulunan video – kaset satış ve kiralama kuruluşlarına satışı ve
kiralanması , yabancı Ülke sınırları içinde bulunan video kaset satış ve
kiralama kuruluşlarına satışı ve kiralanması üstünde emeğe ilişkin “Emek Hakkı”
ve yaratışa ilişkin “Telif Hakkı” vardır.
Emeğe ilişkin bu “Emek Hakları” ve yaratışa ilişkin “Telif Hakları” uzun bir
zaman bölümü içinde , büyük bir parasal gelire ve parasal birikime dönüşmüştür.
“Emek Hakkı”na ve “Telif Hakkı”na verilmesi gereken bu parasal gelir ve parasal
birikim “Türk Sineması” yapısında bulunan işverenler ya da sermaye tarafından
alınmıştır. Şimdi yasalara uygun olarak yapılması gereken işlem şudur. “Türk
Sineması” yapısında bulunan işverenlerin ya da sermayenin uzun yıllardır
gelirine kattığı “Emek Hakkı”nın ve “Telif Hakkı”nın parasal payları ,akla
uygun, makul oranlar içinde saptanmalı, bu parasal paylar olanaklı bir zaman
bölümü içinde işverenden ya da sermayeden geri alınmalı ve bir “Fon” içinde
toplanmalıdır. Bu “Fon”da toplanacak paralar ile “Türk Sineması”nda
çalışmış,çalışan ve çalışacak tüm emekçilerin belirli kurallar içinde
yararlanacağı ; konutlar ,dinlenme evleri, huzur evleri ve bu olanaklara ek
olarak küçük boyutlu sağlık kurumları yapılmalıdır.
“Türk Sineması” kapsamında oluşan” Emek Hakkı” ve “Telif Hakkı” nın bundan
sonraki ödenmesi şöyle olmalıdır. Türk sinema-filmlerinin ve bu filmlerin
teknolojik uzantılarının hangi gösterim sınırları,boyutları, koşulları ve
kuralları içinde “Emek Hakkı” ve “Telif Hakkı” ödemesine ilişkin bir işleme
bağlı olacağı bellidir. Bu konuda Kültür Bakanlığı “Telif Hakları ve Sinema
Genel Müdürlüğü” yapısında oluşturulacak bir kuruluş bu düzeni sürdürmeli ve
sağlamalıdır.
Sinema- Filmi ,Televizyon- Filmi ayrımı yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti
sınırları içinde yapılan Televizyon- Filmleri üstündeki “Emek Hakkı” ve “Telif
Hakkı”nın parasal payları , Türk sinema – filmlerinin gösterim koşulları içinde
düşünülmeli ve saptanmalıdır.
1960’lı yılların başlarına kadar “Türk Sineması” yapısında ; bir işverene bağlı
olarak, bir iş yerinde çalışan, yaptığı işin karşılığı bir ücret alan
,sinema-filmi yapımında çalışan her kişi “İşçi” tüzüğü ve tanımı içinde
bulunuyordu. Bu “İşçi” tüzüğü ve tanımındaki kişilerin Devlete vereceği vergi,
iş yasaları gereği işveren tarafından Devlete ödeniyordu. 1960’lı yılların
başında “Türk Sineması”nda , kamera önünde ve kamera arkasında film çekiminde ve
filmin gerçekleşmesinde çalışan bir bölüm kişinin ücretleri arttı. Bu artışa
bağlı olarak işverenin bu kişiler için Devlete ödeyeceği vergi oranında da büyük
bir artış oldu. Bu nedenden ötürü 1960’lı yılların başlarında, “Türk Film
Prodüktörleri Derneği” , “Türk Sineması”nda sinema-filmi yapımında çalışan ;
“Film Rejisörü” ,”Senaryo Yazarı” , “Film Oyuncusu”, “Film Kameracısı”, “Film
Müzikçisi” gibi kişilerin “İşçi” tüzüğü ve tanımı içinde olmadığı, bu kişilerin
“Serbest Meslek” tüzüğü ve tanımı içinde bulunması gerekçesi ile “Danıştayda”
bir dava açtı. Danıştay'da yapılan davada “Türk Film Prodüktörleri Derneği’nin
savına yada iddiasına “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” “Maliye Bakanlığı” karşı
çıktı. “Maliye Bakanlığı” dava boyunca “Türk Sineması”nda işçi tüzüğünde ve
tanımında çalışan bu kişilerin işçi tüzüğü ve tanımı içinde olduklarını
savundu. Sonuçta “Türk Film Prodüktörleri Derneği” Danıştay'a açtığı davayı
kazandı. Bu dava yanlış ve haksız sonuçlanmış bir davadır. O tarihten bu yana
“Türk Sineması”nda işçi tüzük ve tanımında çalışan kişilerin “Serbest Meslek”
tüzük ve tanımında Devlete ödediği vergilerin geri ödenmesi yasalar gereğidir. Bu
konu yeniden gündeme getirilmeli ve bu konuda yeni bir dava açılmalıdır. Bu dava
sonunda geri ödenecek para çok büyük bir paradır. Bu çok büyük para, Türk
sinemasında çalışmış, çalışan, çalışacak tüm emekçilerin belirli kurallar içinde
yararlanacağı; konutlar, dinlenme evleri, huzur evleri ve sağlık kuruluşları
yapmak için kullanılmalıdır.
“Türk Sineması”nda “Emek Hakkı”nı “Telif Hakkı”nı Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
Kültür Bakanlığı, Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü yapısı dışında;
saptayacak, savunacak ve sağlayacak Sinema Kuruluşları vardır. “Türk Sineması”
yapısındaki bu kuruluşların “Ödül Dağıtma Törenleri”ni bir yana bırakıp bu
yaşamsal konuyla uğraşmaları zorunludur.
“Sinema” ayrı bir konudur, “Telif Hakları” ayrı bir konudur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kültür Bakanlığı yapısında; “Sinema Genel
Müdürlüğü” ve “Telif Hakları Genel Müdürlüğü” adıyla birbirinden ayrı iki Genel
Müdürlük olmalıdır. Sinema; tüm sinemasal çalışmaları kapsar. “Telif Hakları” ;
tüm sanatlardaki “Telif Haklarını” kapsar.
Bildirim Bitmiştir.
Yazıya Ek :
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kültür Bakanlığı, Telif Hakları ve Sinema Genel
Müdürlüğü’nün; direnmeli, dayatmalı rica ve dilemeleri sonucu 23 Mart 1998
tarihinde İstanbul’da AKM salonunda yapılan “Telif Hakları Seminer”inde bu
“Bildirmi” okudum.
Bu seminere, benim bildirimden sonra bir bildirim sunan bir müzik yaratıcısı;
akıl, bilgi, düşünce, mantık, hukuk, yasa gibi olgulara ters düşen, “Sinema
filmi” ve “Televizyon filmi” üstündeki bilimsel, hukuksal, yasal “Telif
Haklarına” aykırı bir bildir okudu. Şaşırdım.
Seminer sonu “Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü” bana; 12/6/1995 tarih ve
22311 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” kitapçığını verdi. Kitabın sayfa 5,
Madde 8, Paragraf 5’İ, beni dehşete düşürdü. Paragraftaki yasa saptaması şöyle:
“Sinematografik eserlerde; yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazarı,
eserin birlikte sahibidirler...
Bu kitapçığı okuyana kadar benim bu yasadan haberim yoktu. Düşündüm; bu yasanın
yapıldığı tarihte Türk Sineması yapısında kurulu bulunan “Meslek Kurumları”,
Kültür Bakanlığı, Kültür Bakanlığı İlgilileri” hakkında birçok kez duyarlı bir
konumda düşünmek zorunludur. Bu yasa maddesinin değiştirilmesi ve bilimsel bir
yasa maddesi oluşumuna getirilmesi ikinci bir zorunluluktur.
Madde 8, Paragraf 5, “Hukuka, Yasalara, Akla, Bilgiye, Düşünceye, Mantığa,
Ulusal ve Uluslar arası Hukuka, Yasalara, Telif Haklarına” uygun olarak,
değiştirilmeli ve saptanmalıdır.
Madde 8, Paragraf 5: Sinematografik eserlerde; yönetmen 3/4, senaryo yazarı 1/4
oranında, eserin birlikte “Telif Hakkı” sahibidir. (m. eryılmaz’ın Erksanla
konuşması sonrası eklediği notu:Bir film senaryo ve yönetmen olmadan oluşamaz
ama ,müzik olmadan oluşabilir, “müzik” sinema eserinin oluşmasında olmasa olmaz
bir koşul değildir. o nedenle müzik eserinin sahibi sinema eserine ortak
olamaz,olmamalıdır. Bu sadece akla mantığa değil, her türlü yasa ve insani
teamüllere de aykırıdır. Filmde stok müzik de kullanılabilir, ne güzel; bir stok
müzik, yani aynı müzik parçası 10 ayrı filmde kullanıldığında, alacağı ,ödenen
ücret haricinde ayrıca da 10 filmin “eser sahibi” olacaktır. Durum Sadece
komiktir.)