Nedir Bu Sinemamızın “Türk Sineması Tarihi” yazımından çektiği!?..
Ne zaman Türk Sineması yazınında sık sık görülen ‘Genç Türk Sineması’ diye bir
başlık okusam Can Yücel gelir aklıma... Olay, yıllar ve yıllar önce, bir filmin
(adı önemli değil) galasında geçti. Film salonda gösterilirken, biz filmi daha
önce gördüğümüz için, ziyaretine gittiğim bir sinemacı arkadaşımla birlikte
salonun fuayesinde oturuyorduk. Yaklaşık yarım saat sonra, Can Yücel salonun
çifte kapısını öfkeyle iterek dışarı çıktı. Galiba biraz çakırkeyif idi. Sağına
soluna bakındı. Arkadaşım ona daha yakın olduğu için “N’oldu, Can abi?” dedi. O
da yönetmenin ilk adını verip, “Çabuk, ...’yi bulun bana, dövücem!” dedi. Sonra
birlikte fuayede oturup, kahve içerek sinema konuşmaya başladık. Öfkesi geçmiş
olan Can Yücel de filme neden öfkelendiğini kısaca anlattı. Söylediği mealen
şuydu, “Türk sineması, 1960’dan beri içgöçü anlatır. O filmlerin bazılarında
Anadolu’dan gelen her insanlar da mutlaka Galata Köprüsü’nden geçmeye çalışır.
Zor bela da olsa karşıya geçer. Sonuçta gerçekçidirler. Galata Köprüsü o
filmlerde İstanbul için bir motiftir. Peki bu genç sinemacılar? Bu gençler
habire, bu yamalı bohçalara (filmlere!) şimdi köprü diye Boğaz Köprüsü’nü dekor
diye koyuyorlar... Olgular değişse de kafalar ve yöntem hiç değişmiyor!” O
zamanlar biz gençtik ve o gün O’nun yöntem ve post-modernizm eleştirisini yıllar
sonra anladık!
|
|